zevk - Türkisch Englisch Wörterbuch

zevk

Bedeutungen von dem Begriff "zevk" im Englisch Türkisch Wörterbuch : 51 Ergebniss(e)

Türkisch Englisch
Common Usage
zevk enjoyment n.
Mrs. Ewans presently plays the piano primarily for enjoyment.
Bayan Ewans şu anda öncelikle zevk için piyano çalıyor.

More Sentences
zevk pleasure n.
It’s been a true pleasure to do business with you.
Sizinle iş yapmak gerçek bir zevkti.

More Sentences
General
zevk savor n.
He is a person that enjoys all the savors in life.
Hayatın her türlü zevkinden hoşlanan bir insan o.

More Sentences
zevk delight n.
It is a delight for me to play basketball with you, Ben.
Seninle basketbol oynamak benim için bir zevk, Ben.

More Sentences
zevk pleasure n.
I have not had the pleasure of working with her before.
Daha önce onunla çalışma zevkine erişmemiştim.

More Sentences
zevk liking n.
That isn't to my liking.
Zevkime uymuyor.

More Sentences
zevk treat n.
Ice cream is my favorite treat.
Dondurma en büyük zevkimdir.

More Sentences
zevk savour n.
He is a person that enjoys all the savours in life.
Hayatın her türlü zevkinden hoşlanan bir insan o.

More Sentences
zevk good taste n.
You have very good tastes.
Çok iyi zevkleriniz var.

More Sentences
zevk kick n.
You'll get a kick out of it.
Bundan zevk alacaksın.

More Sentences
zevk relish n.
Dangers give relish to an adventure.
Tehlikeler bir maceraya zevk katar.

More Sentences
zevk indulgence n.
A cigar and a glass of whiskey are my only indulgence.
Tek zevkim bir tane puro yanında bir bardak viski.

More Sentences
zevk zest n.
The zest of creating things new was his primary motivation.
Onun ana motivasyonu, yeni şeyler üretmenin verdiği zevkti.

More Sentences
zevk ecstasy n.
Reign was in ecstasy when she received the acceptance mail.
Reign, kabul postasını alınca zevkten havalara uçtu.

More Sentences
zevk joy n.
Learn to pay attention to the little joys of life.
Hayatın küçük zevklerine dikkat etmeyi öğrenin.

More Sentences
zevk taste n.
Amy and John have completely different tastes in music.
Amy ve John'un müzik zevkleri tamamen farklı.

More Sentences
zevk kick n.
Tom gets a kick out of this kind of thing.
Tom bu tür şeylerden zevk alıyor.

More Sentences
Trade/Economic
zevk taste n.
He has good taste when it comes to decorating.
Dekorasyon konusunda iyi bir zevki var.

More Sentences
General
zevk life n.
zevk stingo n.
zevk jollity n.
zevk meat n.
zevk palate n.
zevk bang n.
zevk gusto n.
zevk luxury n.
zevk appreciation n.
zevk sweet n.
zevk delectation n.
zevk fun n.
zevk like n.
zevk flavour n.
zevk discrimination n.
zevk delightfulness n.
zevk gratification n.
zevk fancy n.
zevk amusement n.
zevk flavor n.
zevk entertain [obsolete] n.
zevk jollyhead n.
zevk jouissance n.
zevk honour n.
zevk delit n.
zevk gust [obsolete] n.
zevk goo [scotland] n.
zevk comfort n.
zevk conceit n.
zevk plesance n.
Archaic
zevk pleasance n.
zevk pleasantry n.
British Slang
zevk jollies n.

Bedeutungen, die der Begriff "zevk" mit anderen Begriffen im Englisch Türkisch Wörterbuch erhalten hat: 419 Ergebniss(e)

Türkisch Englisch
Common Usage
zevk almak enjoy v.
Now I am penniless, a poor pensioner, but I am happy because I have enjoyed my life.
Şimdi beş parasızım, fakir bir emekliyim ama mutluyum çünkü hayatımdan zevk aldım.

More Sentences
zevk için for fun adv.
I like to play sport for fun not for competition.
Sporu rekabet için değil zevk için yapıyorum.

More Sentences
General
cinsel zevk sexual pleasure n.
Rati, consort of Kama, goddess of love, carnal desire, lust, passion and sexual pleasure.
Rati, Kama'nın eşi, aşk, cinsel arzu, şehvet, tutku ve cinsel zevk tanrıçası.

More Sentences
büyük zevk great pleasure n.
Reading a good book is one of life's greatest pleasures.
İyi bir kitap okumak hayatın en büyük zevklerinden biridir.

More Sentences
zevk almak find pleasure in v.
He finds pleasure in watching people.
O, insanları izlemekten zevk alır.

More Sentences
zevk almak relish v.
And, yes, relish would be nice.
Ve evet, zevk almak güzel olurdu.

More Sentences
zevk almak appreciate v.
I appreciate sweet things and books.
Tatlı şeyler ve kitaplardan zevk alırım.

More Sentences
zevk almak delight v.
I want to constantly love and delight.
Sürekli sevmek ve zevk almak istiyorum.

More Sentences
zevk almak revel v.
Then we shall engage in some more of the good old cut and thrust, and we shall revel in it.
O zaman biraz daha eski güzel kesip biçmeye girişeceğiz ve bundan zevk alacağız.

More Sentences
zevk almak enjoy v.
It’s a hobby and I enjoy it.
Bu bir hobi ve bundan zevk alıyorum.

More Sentences
zevk almak take pleasure v.
We are talking here about real savings in which we can take pleasure.
Burada zevk alabileceğimiz gerçek tasarruflardan bahsediyoruz.

More Sentences
zevk almak derive pleasure v.
The lonely patient derives pleasure from sewing.
Yalnız hasta dikiş dikmekten zevk alıyor.

More Sentences
hayattan zevk almak enjoy life v.
It can stop children from enjoying life.
Çocukların hayattan zevk almasını engelleyebilir.

More Sentences
zevk almak take pleasure in v.
Singing is an honest and pleasurable entertainment, but one must be careful to avoid singing or taking pleasure in listening to lewd songs.
Şarkı söylemek dürüst ve zevkli bir eğlencedir, ancak müstehcen şarkılar söylemekten veya dinlemekten zevk almaktan kaçınmak için dikkatli olunmalıdır.

More Sentences
zevk almak pleasure (in) v.
I don't take any pleasure in this.
Bundan hiç zevk almıyorum.

More Sentences
zevk veren pleasurable adj.
Dining is a pleasurable necessity for me.
Yemek yemek benim için zevk veren bir ihtiyaç.

More Sentences
Colloquial
zevk için for pleasure expr.
What do you read about for pleasure?
Zevk için ne okursunuz?

More Sentences
(biri için) bir zevk (it is) (one's) pleasure expr.
This is an excellent report and it was a pleasure to work with you.
Bu mükemmel bir rapor ve sizinle çalışmak bir zevkti.

More Sentences
General
zevk ve eleştirme yeteneklerinin öğrenim ve yaşantılar yoluyla geliştirilmiş olan biçimi culture n.
ortak bir zevk, görüş, tutku vb common ground n.
zevk alma appreciation n.
zevk ve sefaya düşkün tip reveler n.
cinsel ilişkiden zevk almama durumu frigidness n.
zevk düşkünü kimse sport n.
zevk düşkünü sybarite n.
zevk için sürme joyriding n.
zevk veren şey gratification n.
zevk alan savorer n.
zevk ve eğlenceye düşkünlük debauch n.
özel zevk hobby n.
zevk alınmışlık delightedness n.
zevk ve sefaya düşkün tip reveller n.
ince zevk sahibi epicure n.
zevk ilkesi pleasure principle n.
zevk için ilgilenen kimse dilettante n.
ince zevk sophistication n.
zevk için yapılan iş a labor of love n.
zevk için yapılan iş labor of love n.
başkasının talihsizliğinden zevk alan gloater n.
büyük zevk intense pleasure n.
yoğun zevk intense pleasure n.
büyük zevk enormous pleasure n.
başkalarının acılarından alınan zevk schadenfreude n.
zevk ve sefaya düşkün tip lotus-eater n.
zevk için çiftçilik yapan kimse gentleman-farmer n.
zevk düşkünü kimse good-time charlie n.
zevk-ü safa self indulgence n.
zevk sahibi kimse epicure n.
araba ya da uçağı zevk amacıyla kullanan joyrider n.
zevk alma gusto n.
dünyevi zevk earthly pleasure n.
aslında yapılmaması gereken ancak yapmaktan zevk alınan eylemler guilty pleasure n.
bir anlık zevk a momentary pleasure n.
edinilmiş zevk acquired taste n.
estetik zevk aesthetic pleasure n.
ince zevk refined taste n.
zamanla kazanılan zevk acquired taste n.
zevk kaynağı delight n.
sanat ile zevk için uğraşma dilettantism n.
sanat ile zevk için uğraşma dilettanteism n.
çocukça zevk childish pleasure n.
kişinin sevmediği bir yapımı dalga geçerek veya eleştirerek izleyip bundan zevk alması hate-watch n.
kişinin sevmediği bir yapımı dalga geçerek veya eleştirerek izleyip bundan zevk alması hate-watching n.
ince zevk tack n.
zevk sahibi olma tastefulness n.
ince zevk tact n.
tekrar zevk alma reenjoyment n.
mükemmel kalitedeki düşünce, görgü ve zevk refinement n.
mükemmel kalitedeki düşünce, görgü ve zevk refinedness n.
zevk duyma relish n.
dünyevi zevk secular enjoyment n.
zevk veren özellik attractive feature n.
zevk veren özellik attracter n.
zevk duyan enjoyer n.
zevk alan enjoyer n.
müthiş zevk enchantment n.
zevk alan kimse enjoyer n.
zevk için yapılan kısa gezi jant n.
zevk ve sefaya düşkün tip uptails all n.
zevk için araba sürme joyride [dated] n.
zevk için araba sürme joy ride n.
zevk düşkünlüğü weasiness n.
zevk veren şey blast n.
zevk ve sefaya düşkün tip merrymaker n.
büyük zevk wow n.
depresif olmaktan zevk alıyor gibi görünen kimse miserablist n.
hüzünlü şarkılar söyleyip depresif olmaktan zevk alıyor gibi görünen şarkıcı miserabilist n.
görünüşte depresiflikten zevk alma miserabilism n.
hüzünlü şarkılar söyleyip depresif olmaktan zevk alıyor gibi görünen şarkıcı miserablist n.
depresif olmaktan zevk alıyor gibi görünen kimse miserabilist n.
depresiflikten zevk alma duygusunu tetikleyen kasvetli sanat miserablism n.
hüzünlü şarkılar dinleyip depresif olmaktan zevk alıyor gibi görünen dinleyici miserabilist n.
hüzünlü şarkılar dinleyip depresif olmaktan zevk alıyor gibi görünen dinleyici miserablist n.
görünüşte depresiflikten zevk alma miserablism n.
depresiflikten zevk alma duygusunu tetikleyen kasvetli sanat miserabilism n.
rekabetten zevk alan kimse gamer n.
şeytanca zevk duyma gloat n.
zevk peşinde koşan kimse butterfly n.
zevk veren kimse delighter n.
duyusal zevk delicate [obsolete] n.
zevk kaynağı delit n.
rafine zevk delicacy n.
(zevk veya fikir) ortalama seviye denominator n.
sanatsal veya edebi zevk goût n.
zevk düşkünlüğü gourmandism n.
sıradan zevk groundling n.
(bir şeyden duyulan) büyük zevk gust (for) n.
entelektüel zevk gust n.
zevk düşkünlüğü hedonism n.
zevk peşinde koşma hedonism n.
haddinden fazla alınan zevk overindulgence n.
zevk düşkünü olma dissipation n.
yemesi zevk veren şey goody n.
sanatla zevk için ilgilenme dilettantism n.
sanatla zevk için ilgilenme dilettanteism n.
zevk bahçesi paradise n.
zevk çığlığı crowing n.
zevk düşkünü pleasurer n.
zevk düşkünü kimse pleasure-seeker n.
zevk kaynağı pleasance n.
zevk düşkünü pleasurist n.
zevk düşkünlüğü pleasure-seeking n.
zevk alan kimse pleasurer n.
zevk veren kimse pleasurer n.
zevk düşkünü kimse pornerast n.
zevk düşkünü kimse fleshworm [obsolete] n.
sevmediği bir yapımı dalga geçerek veya eleştirerek izleyip bundan zevk alan kimse hate-watcher n.
zevk için el koyulan şey stress n.
düzenli doğa faaliyetinden zevk alma outdoorsmanship n.
(ince zevk gerektiren) koleksiyon ürünü spoil n.
zevk almak delight in v.
zevk almak bask in v.
şeytanca zevk almak gloat over v.
zevk almak savor v.
zevk almak feast v.
zevk almak delectate v.
zevk vermek give pleasure v.
zevk almak rejoice in v.
zevk vermek titillate v.
şeytanca bir zevk duymak gloat over v.
zevk ve sefa sürmek lead a life of pleasure v.
zevk almak indulge v.
zevk ve sefa içinde yaşamak regale v.
zevk vermek delight v.
cinsel zevk almak receive sexual pleasure v.
cinsel zevk vermek give sexual pleasure v.
zevk almak gain pleasure v.
zevk duymak get pleasure v.
zevk almak get pleasure v.
zevk duymak gain pleasure v.
zevk duymak derive pleasure v.
zevk duymak take pleasure v.
zevk duymak find pleasure v.
zevk almak find pleasure v.
zevk için yapmak do for fun v.
zevk vermek ravish v.
hayattan zevk almak get pleasure out of life v.
-den zevk almak delight in v.
-den pek çok zevk almak luxuriate in v.
-den zevk almak get a kick out of v.
-den zevk almak revel in v.
-den zevk almak rejoice in v.
zevk almak take delight v.
yardım etmekten zevk duymak be a pleasure to help v.
zevk almak savour v.
tekrar zevk almak re-enjoy v.
tekrar zevk almak reenjoy v.
zevk almak be pleased in v.
zevk düşkünü gibi davranmak epicurize v.
zevk düşkünü gibi davranmak epicurise v.
zevk almak batten v.
zevk almak joy v.
çok zevk almak joy v.
zevk için araba sürmek joyride v.
zevk için seyahat etmek gallavant v.
zevk için seyahat etmek galavant v.
aşırı zevk almak glory v.
zevk almak go v.
zevk almak deliciate [obsolete] v.
(birini) cinsel zevk vermek için okşamak grope v.
zevk vererek heyecanlandırmak groove v.
değersiz şeylerden zevk almak grovel v.
zevk düşkünü olmak dissipate v.
zevk almak domineer [obsolete] v.
cinsel zevk vermek pleasure v.
zevk konusunda seçici davranmak discriminate v.
zevk almak pride v.
zevk verici delightsome adj.
zevk düşkünü sensual adj.
zevk verici savoring adj.
zevk düşkünü voluptuous adj.
zevk alınmış enjoyed adj.
zevk verici luxurious adj.
zevk ve eğlence düşkünü debauched adj.
zevk verici savouring adj.
zevk almış delighted adj.
zevk dolu pleasureful adj.
zevk sahibi discriminating adj.
zevk verici orgiastic adj.
-den zevk almış deligted with adj.
zevk ve sefaya düşkün epicurean adj.
fiziksel ya da duygusal duyusal zevk tutkusu ile ilgili sensualistic adj.
zevk veren gleesome adj.
zevk düşkünü pleasure-seeking adj.
zevk ve sefa ile ilgili sybaritic adj.
zevk ve sefa ile ilgili sybaritical adj.
çok defalar yaptığı için artık zevk/tat almayan blase adj.
hiçbir şeyden zevk almayan blase adj.
zevk sahibi tasteful adj.
zevk veren relishable adj.
zevk alınabilir relishable adj.
cinsel yönden zevk veren titillating adj.
zevk karşıtı antipleasure adj.
zevk ile ilgili ectatic adj.
zevk içeren ectatic adj.
zevk sahibi olmayan unaesthetic adj.
zevk alınmamış unenjoyed adj.
zevk sahibi olmayan unesthetic [us] adj.
çok zevk veren enriching adj.
zevk alınmamış unliked adj.
zevk vermeyen unpleasurable adj.
zevk ve şans oyunu düşkünü betting adj.
zevk düşkünü weasy adj.
dil veya zevk konusunda incelikli olan mandarin adj.
ince zevk sahibi highbrowed adj.
zevk peşinde koşan high-stepping adj.
depresif olmaktan zevk alıyor gibi görünen miserabilist adj.
depresif olmaktan zevk alıyor gibi görünen miserablist adj.
lüks bir sosyal zevk olan gala adj.
zevk alan delightful [obsolete] adj.
zevk vermeyen delightless adj.
zevk düşkünü delicate [obsolete] adj.
zevk veren delitable adj.
zevk veren delightable adj.
zevk veren delightous adj.
zevk düşkünü delicious [obsolete] adj.
zevk için ilgilenen dilettanteish adj.
zevk alan paradised adj.
zevk almış fawe [obsolete] adj.
zevk peşinde koşan pleasurable [obsolete] adj.
zevk sahibi discerning adj.
zevk vermeyen flavorless adj.
zevk vermeyen flavourless adj.
zevk alarak savourily adv.
zevk alarak savorily adv.
zevk için for fun adv.
zevk verecek şekilde enjoyably adv.
zevk almaz bir biçimde unamusedly adv.
zevk verecek şekilde agreeably adv.
zevk vermeden unpleasurably adv.
zevk alarak savorly adv.
Phrasals
(bir şeyden) zevk almak bask in (something) v.
zevk vermek blow away v.
bir şeyden zevk almak get behind something v.
(bir şeyden) zevk/keyif almak go for (something) v.
(bir şeyden) zevk duymak rejoice in (something) v.
(bir şeyden) zevk almak rejoice in (something) v.
Proverb
zorunluluğu kendine zevk et make a virtue of necessity expr.
sevilen şeyler çok tüketilirse eskisi kadar zevk vermeyebilir have too much of a good thing
Colloquial
zevk meselesi a matter of taste n.
yoğun keyif/zevk (özellikle uyuşturucu vs gibi uyarıcı maddelerin yarattığı etki sonucunda) rush n.
yasak zevk guilty pleasure n.
insanın suçluluk veya utanç duysa da vazgeçemediği zevk guilty pleasure n.
mahcup zevk guilty pleasure n.
zevk düşkünü kimse good-time charley n.
uyuşturucunun verdiği zevk/keyif jolt n.
zevk için öldüren katil thrill killer n.
hiç zevk (almama) no joy n.
(bir şeyden) zevk almak dig (something) v.
zevk almak get (one's) jollies v.
zevk ile dolup taşmak kill v.
zevk almak get kicks v.
keyif/zevk almak get your kicks v.
zevk sahibi olan aesthetic adj.
aşırı coşku veya zevk veren droolworthy adj.
şaşkınlık, takdir veya zevk belirten bir ünlem hey interj.
zevk için for love expr.
zevk almama no joy expr.
yalnız geçirilen zamandan alınan haz/zevk jomo (joy of missing out) expr.
yalnız geçirilen zamandan alınan haz/zevk joy of missing out expr.
o zevk (birine) ait (it is) (one's) pleasure expr.
(sadece) zevk için (just) for the heck of it expr.
o zevk bana ait the pleasure is all mine expr.
benim için bir zevk my pleasure expr.
zevk duyarım my pleasure expr.
o zevk bana ait my pleasure expr.
benim için zevk not a bother expr.
Idioms
zevk ve sefa beer and skittles n.
zevk ve sefa yolu primrose path n.
zevk ve sefa yaşamı the primrose path n.
zevk ve sefa alemi the primrose path n.
zevk için yapılan iş a labor of love n.
zevk için yapılan iş a labour of love n.
zevk yoksunu all (one's) taste is in (one's) mouth n.
zevk fakiri all (one's) taste is in (one's) mouth n.
zevk ve sefanın sonunda yaşanan felaket the primrose path (to ruin, destruction) n.
zevk ve sefanın sürüklediği yıkım the primrose path (to ruin, destruction) n.
edinilmiş zevk an acquired taste n.
zamanla kazanılan zevk an acquired taste n.
zamanla kazanılan zevk an acquired taste n.
edinilmiş zevk an acquired taste n.
bakana göre değişen görüş/zevk eye of the beholder n.
zevk-ü safa fast lane n.
sadistçe zevk almak gloat over v.
vahşi bir zevk duymak gloat over v.
acımasızca zevk duymak gloat over v.
zevk almak get a bang out of v.
bir şeyden zevk/haz almak get a bang out of something v.
bir şeyden zevk/haz almak get a charge out of something v.
bir şeyden zevk/haz almak get a kick out of something v.
çok büyük keyif/zevk almak get a big kick out of v.
bir şeyden keyif/zevk almak get one's kicks from something v.
zevk sahibi bir kişi olmak have impeccable taste v.
bir şeyden zevk almak go in for something v.
zevk sahibi görünmek have a touch of class v.
(bir şeyden) büyük zevk almak be on a (subject or activity) kick v.
zevk sahibi görünmek have a touch of class v.
(birinden/bir şeyden) zevk almak get a kick from (someone or something) v.
birinden/bir şeyden zevk almak get a kick from something v.
birinden/bir şeyden zevk almak get a kick out of something v.
zevk almak get behind v.
(birinden/bir şeyden) keyif/zevk almak take delight in (someone or something) v.
-den zevk/haz almak get a charge out of v.
bir şeyden zevk/haz almak get a kick from/out of something v.
birinden/bir şeyden zevk/haz almak get a kick out of someone/something v.
(bir şeyden) hoşlanmaya/zevk almaya başlamak get into the swing (of something) v.
(bir şeyden) hoşlanmaya/zevk almaya başlamak get in the swing (of something) v.
(birinden/bir şeyden) keyif/zevk almak get one's kicks (from someone/something) v.
keyif/zevk almak get (one's) kicks v.
(bir şeyden) şeytanca bir zevk duymak gloat over (something) v.
(başkasının kötülüğünden) zevk almak/duymak gloat over (something) v.
(bir şeyden) sadistçe zevk almak gloat over (something) v.
(bir şeyden) şeytanca zevk almak gloat over (something) v.
(bir şeyden) vahşi bir zevk duymak gloat over (something) v.
zevk sahibi görünmek have a touch of class v.
bir şey hususunda zevk sahibi olmak have good taste in something v.
zevk duyan proud as punch adj.
zevk duyan pleased as punch adj.
(sadece) zevk için (just) for the devil of it expr.
hayat hep zevk ve sefadan ibaret değildir (life is) not all beer and skittles expr.
zevk için for the ride expr.
zevk için on a lark expr.
zevk için for a lark expr.
hayattan zevk almak gerek life is for living expr.
fırsat varken hayatı yaşamalı/hayattan zevk almalı life is for living expr.
Speaking
bana zevk veriyor it gives me a kick expr.
benim için bir zevk it is my pleasure expr.
o zevk bana ait it's my pleasure expr.
o zevk bana ait it is my pleasure expr.
sizinle tanışmak bir zevk it's a pleasure to meet you expr.
eskiden bundan zevk alırdın you used to enjoy it expr.
benim için bir zevk it's my pleasure expr.
seni oraya götürmekten zevk duyarım it'd be my pleasure to take you there expr.
bu sorunu çözmek benim için bir zevk it is my pleasure to solve this problem expr.
sizinle tanışmak büyük zevk what a pleasure to meet you expr.
Trade/Economic
gelip geçici zevk ve tercih yapısı fad n.
acıdan zevk almak painstorming v.
Computer
çoklu bilgisayar oyunlarında diğer oyuncuları rahatsız eden ve bundan zevk alan oyuncu griefer n.
Medical
zevk suyu pre-ejaculate n.
zevk suyu pre-cum n.
zevk suyu cowper's fluid n.
zevk suyu preseminal fluid n.
zevk suyu pre-ejaculatory fluid n.
Psychology
zevk alamama anhedonia n.
zevk duyma korkusu hedonophobia n.
eşinin bir başka kişiyle beraber olmasından zevk alan kimse compersion n.
hastanın yaralanma veya cerrahi operasyonlardan bilinçaltında zevk alması traumatophilia n.
dar yerlerde bulunmaktan zevk alma claustrophilia n.
yakınmadan duyulan anormal zevk paramania n.
zevk ve acının zihin üzerindeki etkilerine ilişkin doktrin pathematology n.
zevk almayan anhedonic adj.
Physiology
aşırı zevk veren orgazm superorgasm n.
Philosophy
zevk düşkünlüğü epicurism n.
zevk düşkünlüğü epicureanism n.
ruhun zevk veren veya duyulara hoş gelen şeylere duyduğu güçlü istek concupiscence n.
zevk ve sefaya düşkün apician adj.
kişinin hafızasından ileri gelen (zevk) proustian adj.
Art
sanat eserlerinden duyulan zevk connoisseurship n.
Music
müzikten zevk alabilme music n.
Archaic
zevk arayışı relish n.
zevk ve sefaya düşkün tip rioter n.
zevk veren şey delice n.
zevk ve sefaya düşkün tip good fellow n.
zevk kaynağı pleasance n.
zevk dolu fantasied adj.
zevk alarak savourly adv.
Slang
zevk suyu love juice n.
zevk suyu girlie cum n.
zevk suyu daddy batter n.
zevk çubuğu joystick n.
gereksiz ya da zevk için alınan risk riverboat gamble n.
gereksiz ya da zevk için risk alan kimse riverboat gambler n.
zevk kaynağı nuts n.
zevk deliği joy hole n.
uyuşturucunun verdiği keyif/zevk jag n.
zevk veren uyuşturucu king kong specials n.
zevk veren uyuşturucu king kong pills n.
zevk veren uyuşturucu king kong specials n.
uyuşturucunun verdiği enerji/keyif/zevk blast n.
zevk alma boot n.
(cinsel zevk vermek amacıyla) bir kimseyi okşama grope n.
cinsel zevk için anüse yerleştirilmek üzere tasarlanmış bir seks oyuncağı butt plug n.
çok zevk almak get off on v.
zevk almak get it on v.
zevk almak get it on (with somebody) v.
zevk vermek blow v.
(birinden/bir şeyden) keyif/zevk almak get one's kicks (from someone or something) v.
keyif/zevk almak get (one's) kicks v.
zevk almak get your rocks off v.
(tarz veya zevk bakımından) ergenlerin toyluğunu yansıtan bubblegum adj.
zevk için for the devil of it expr.
zevk için for the hell of it expr.
zevk için for the heck of it expr.
British Slang
halka açık mekanlarda gizlice sevişenleri izlemekten zevk alma piking n.
Modern Slang
eski bilgisayar oyunlarından anlamayan/zevk almayan yeni nesil oyuncu a garrick n.
sivilce/siyah nokta sıkmaktan zevk alma acnephilia n.
Star Wars
gardulla besadii'nin zevk bahçesi gardulla besadii's pleasure garden n.
zevk krüvazörü pleasure cruiser n.
rulaarian zevk yatı rulaarian pleasure yacht n.