mükemmel

Bedeutungen von dem Begriff "mükemmel" im Englisch Türkisch Wörterbuch : 361 Ergebniss(e)

	Kategorie	Türkisch	Englisch
Common Usage
1	Common Usage	mükemmel	great adj.
This is a great quality for any product or service. Bu, herhangi bir ürün veya hizmet için mükemmel bir kalitedir. More Sentences
2	Common Usage	mükemmel	excellent adj.
The European Central Bank has so far done some excellent work. Avrupa Merkez Bankası şu ana kadar mükemmel işler yapmıştır. More Sentences
3	Common Usage	mükemmel	perfect adj.
This case is a perfect example of the impact on individuals of the quality or otherwise of European integration. Bu dava, Avrupa entegrasyonunun kalitesinin ya da kalitesizliğinin bireyler üzerindeki etkisine mükemmel bir örnektir. More Sentences
4	Common Usage	mükemmel	splendid adj.
5	Common Usage	mükemmel	awesome adj.
General
6	General	mükemmel	doozy n.
It was a doozy performance! Mükemmel bir performanstı! More Sentences
7	General	mükemmel	golden adj.
Tom is a golden boy. Tom mükemmel bir çocuk. More Sentences
8	General	mükemmel	excellent adj.
I, too, would like to congratulate the rapporteur on her excellent work. Ben de raportörü mükemmel çalışmasından dolayı tebrik ediyorum. More Sentences
9	General	mükemmel	superb adj.
Her singing abilities are superb. Şarkı söyleme yeteneği mükemmel. More Sentences
10	General	mükemmel	par excellence adj.
Europe, as the area of artistic creation and culture par excellence, must show third countries the right way forward. Sanatsal yaratım ve mükemmel kültür alanı olarak Avrupa, üçüncü ülkelere doğru yolu göstermelidir. More Sentences
11	General	mükemmel	classic adj.
She managed to get a classic score. Mükemmel bir skor elde etmeyi başardı. More Sentences
12	General	mükemmel	smooth adj.
The wall appeared to be smooth and impenetrable. Duvar mükemmel ve geçilemez gibi görünüyordu. More Sentences
13	General	mükemmel	solid adj.
Their performance was solid! I'm glad I came. Performansları mükemmeldi! İyi ki gelmişim. More Sentences
14	General	mükemmel	brilliant adj.
Having said that, I should also like to thank the rapporteur for the brilliant report she has presented here. Bunu söyledikten sonra, raportöre burada sunduğu mükemmel rapor için de teşekkür etmek isterim. More Sentences
15	General	mükemmel	exquisite adj.
John was an exquisite singer. John mükemmel bir şarkıcıydı. More Sentences
16	General	mükemmel	nice adj.
Two nice folks don't must make a superb couple. İki iyi insan mükemmel de bir çift olacak diye bir şey yok. More Sentences
17	General	mükemmel	glorious adj.
It was a glorious summer day. Mükemmel bir yaz günüydü. More Sentences
18	General	mükemmel	flawless adj.
Tom speaks flawless Japanese. Tom mükemmel Japonca konuşur. More Sentences
19	General	mükemmel	wonderful adj.
This is a wonderful opportunity to showcase our country. Ülkemizi tanıtmak açısından mükemmel bir olanak. More Sentences
20	General	mükemmel	perfect adj.
It is not perfect, but it is a democratic advance in relation to all the previous Intergovernmental Conferences. Mükemmel değil ama daha önceki tüm Hükümetlerarası Konferanslara kıyasla demokratik bir ilerlemedir. More Sentences
21	General	mükemmel	impeccable adj.
Tom speaks impeccable English. Tom mükemmel İngilizce konuşur. More Sentences
22	General	mükemmel	first-rate adj.
It is no exaggeration to say that he is a first-rate writer. Onun mükemmel bir yazar olduğunu söylemek abartı değildir. More Sentences
23	General	mükemmel	outstanding adj.
Tom was outstanding tonight. Tom bu gece mükemmeldi. More Sentences
24	General	mükemmel	perfectly adv.
The EU consists of solid nation states with their own perfectly good constitutions. AB, kendi mükemmel anayasalarına sahip sağlam ulus devletlerden oluşmaktadır. More Sentences
Colloquial
25	Colloquial	mükemmel	stellar adj.
Aaron had stellar success in his field, yet he is struggling with economics. Aaron alanında mükemmel bir başarı kazandı ancak mali konularda hala sıkıntılı. More Sentences
Technical
26	Technical	mükemmel	perfect adj.
The result is not perfect by any means, but it is an indication of how far we have come. Sonuç hiçbir şekilde mükemmel değildir, ancak ne kadar ilerlediğimizin bir göstergesidir. More Sentences
Slang
27	Slang	mükemmel	gnarly adj.
'Look how good her dress is?' 'Gnarly!' “Baksana elbisesi ne kadar güzel?” ”Mükemmel!" More Sentences
28	Slang	mükemmel	banging adj.
The performance was banging. Performans mükemmeldi. More Sentences
British Slang
29	British Slang	mükemmel	mint adj.
You are looking really mint in that dress. O elbisenin içinde gerçekten harika görünüyorsun. More Sentences
General
30	General	mükemmel	alpha plus n.
31	General	mükemmel	essential n.
32	General	mükemmel	bully adj.
33	General	mükemmel	fine adj.
34	General	mükemmel	distinguished adj.
35	General	mükemmel	distingue adj.
36	General	mükemmel	accomplished adj.
37	General	mükemmel	eximious adj.
38	General	mükemmel	sovereign adj.
39	General	mükemmel	wondering adj.
40	General	mükemmel	triumphant adj.
41	General	mükemmel	first adj.
42	General	mükemmel	elegant adj.
43	General	mükemmel	wondrous adj.
44	General	mükemmel	quintessential adj.
45	General	mükemmel	gilt adj.
46	General	mükemmel	superlative adj.
47	General	mükemmel	sharp adj.
48	General	mükemmel	ambrosial adj.
49	General	mükemmel	clean adj.
50	General	mükemmel	banner adj.
51	General	mükemmel	faultless adj.
52	General	mükemmel	noble adj.
53	General	mükemmel	complete adj.
54	General	mükemmel	unique adj.
55	General	mükemmel	classy adj.
56	General	mükemmel	spiffy adj.
57	General	mükemmel	choice adj.
58	General	mükemmel	dreamy adj.
59	General	mükemmel	foolproof adj.
60	General	mükemmel	spiffing adj.
61	General	mükemmel	divine adj.
62	General	mükemmel	champion adj.
63	General	mükemmel	distinguishing adj.
64	General	mükemmel	smashing adj.
65	General	mükemmel	classical adj.
66	General	mükemmel	famous adj.
67	General	mükemmel	dreamful adj.
68	General	mükemmel	ripping adj.
69	General	mükemmel	beyond praise adj.
70	General	mükemmel	jolly good adj.
71	General	mükemmel	topping adj.
72	General	mükemmel	thoroughpaced adj.
73	General	mükemmel	unerring adj.
74	General	mükemmel	good adj.
75	General	mükemmel	fabulous adj.
76	General	mükemmel	scrumptious adj.
77	General	mükemmel	splendiferous adj.
78	General	mükemmel	immense adj.
79	General	mükemmel	finished adj.
80	General	mükemmel	capital adj.
81	General	mükemmel	sound adj.
82	General	mükemmel	thorough adj.
83	General	mükemmel	consummate adj.
84	General	mükemmel	tiptop adj.
85	General	mükemmel	commanding adj.
86	General	mükemmel	ideal adj.
87	General	mükemmel	parexcellence adj.
88	General	mükemmel	dandy adj.
89	General	mükemmel	copybook adj.
90	General	mükemmel	thoroughgoing adj.
91	General	mükemmel	ethel adj.
92	General	mükemmel	super adj.
93	General	mükemmel	all-around adj.
94	General	mükemmel	first-class adj.
95	General	mükemmel	slap-up adj.
96	General	mükemmel	point-device adj.
97	General	mükemmel	masterly adj.
98	General	mükemmel	terrific adj.
99	General	mükemmel	bang up adj.
100	General	mükemmel	gorgeous adj.
101	General	mükemmel	absolute adj.
102	General	mükemmel	nobby adj.
103	General	mükemmel	thorow [obsolete] adj.
104	General	mükemmel	tip-top adj.
105	General	mükemmel	trim [obsolete] adj.
106	General	mükemmel	all-right adj.
107	General	mükemmel	bakgat adj.
108	General	mükemmel	larger-than-life adj.
109	General	mükemmel	larger than life adj.
110	General	mükemmel	safe [uk] adj.
111	General	mükemmel	marvelous adj.
112	General	mükemmel	marvellous adj.
113	General	mükemmel	excelsior adj.
114	General	mükemmel	way-out adj.
115	General	mükemmel	masterous [obsolete] adj.
116	General	mükemmel	wonderous adj.
117	General	mükemmel	hella adj.
118	General	mükemmel	brave adj.
119	General	mükemmel	budgeree [dialect] [australia] adj.
120	General	mükemmel	high adj.
121	General	mükemmel	holy adj.
122	General	mükemmel	gem adj.
123	General	mükemmel	godlike adj.
124	General	mükemmel	heckuva adj.
125	General	mükemmel	old adj.
126	General	mükemmel	only adj.
127	General	mükemmel	rum adj.
128	General	mükemmel	circular [obsolete] adj.
129	General	mükemmel	duckie adj.
130	General	mükemmel	picture-book adj.
131	General	mükemmel	picture-perfect adj.
132	General	mükemmel	curious [dialect] adj.
133	General	mükemmel	geet [geordie] adj.
134	General	mükemmel	out-of-this-world adj.
135	General	mükemmel	parfit [obsolete] adj.
136	General	mükemmel	perfectional adj.
137	General	mükemmel	perfit [obsolete] adj.
138	General	mükemmel	phantastic adj.
139	General	mükemmel	phantastical adj.
140	General	mükemmel	plenary adj.
141	General	mükemmel	plenitudinary adj.
142	General	mükemmel	sick-dog adj.
143	General	mükemmel	freely adj.
144	General	mükemmel	slam-bang adj.
145	General	mükemmel	superbad adj.
146	General	mükemmel	cool adj.
147	General	mükemmel	polished adj.
148	General	mükemmel	sterling adj.
149	General	mükemmel	full adj.
150	General	mükemmel	proper adj.
151	General	mükemmel	to the nines adv.
152	General	mükemmel	famously adv.
153	General	mükemmel	toppingly adv.
154	General	mükemmel	divinely adv.
155	General	mükemmel	cool interj.
156	General	mükemmel	ballocks interj.
157	General	mükemmel	bollix interj.
158	General	mükemmel	full marks expr.
159	General	mükemmel	exc (excellent) abrev.
Phrases
160	Phrases	mükemmel	out of this world expr.
161	Phrases	mükemmel	the berries expr.
162	Phrases	mükemmel	it's the berries expr.
Colloquial
163	Colloquial	mükemmel	top hole n.
164	Colloquial	mükemmel	dog's bollocks n.
165	Colloquial	mükemmel	cat's whiskers n.
166	Colloquial	mükemmel	bee's knees n.
167	Colloquial	mükemmel	ace n.
168	Colloquial	mükemmel	bitching adj.
169	Colloquial	mükemmel	rattling adj.
170	Colloquial	mükemmel	thoro adj.
171	Colloquial	mükemmel	boffo adj.
172	Colloquial	mükemmel	cold adj.
173	Colloquial	mükemmel	a-okay [us] adj.
174	Colloquial	mükemmel	a-one adj.
175	Colloquial	mükemmel	apple-pie adj.
176	Colloquial	mükemmel	cosmic adj.
177	Colloquial	mükemmel	super dooper adj.
178	Colloquial	mükemmel	dude adj.
179	Colloquial	mükemmel	dudical adj.
180	Colloquial	mükemmel	fat adj.
181	Colloquial	mükemmel	killer-diller adj.
182	Colloquial	mükemmel	narly adj.
183	Colloquial	mükemmel	goof-proof adj.
184	Colloquial	mükemmel	inch-perfect [uk] adj.
185	Colloquial	mükemmel	kiff [south africa] adj.
186	Colloquial	mükemmel	jumping adj.
187	Colloquial	mükemmel	kickin’ adj.
188	Colloquial	mükemmel	kicken adj.
189	Colloquial	mükemmel	primo adj.
190	Colloquial	mükemmel	whizz-bang adj.
191	Colloquial	mükemmel	world adj.
192	Colloquial	mükemmel	helluva adj.
193	Colloquial	mükemmel	bold adj.
194	Colloquial	mükemmel	bomb adj.
195	Colloquial	mükemmel	gear adj.
196	Colloquial	mükemmel	kickin adj.
197	Colloquial	mükemmel	super-dooper adj.
198	Colloquial	mükemmel	super-duper adj.
199	Colloquial	mükemmel	perfecto adj.
200	Colloquial	mükemmel	precious adj.
201	Colloquial	mükemmel	schmick [australia] adj.
202	Colloquial	mükemmel	shiny adj.
203	Colloquial	mükemmel	cool beans interj.
204	Colloquial	mükemmel	cool beans! interj.
205	Colloquial	mükemmel	cool bananas! interj.
206	Colloquial	mükemmel	in the front rank expr.
207	Colloquial	mükemmel	like a charm expr.
208	Colloquial	mükemmel	like a dream expr.
209	Colloquial	mükemmel	like a million dollars expr.
210	Colloquial	mükemmel	bang up expr.
211	Colloquial	mükemmel	the glassy [australia] expr.
212	Colloquial	mükemmel	just the glassy expr.
213	Colloquial	mükemmel	some kind of expr.
214	Colloquial	mükemmel	some kind of expr.
215	Colloquial	mükemmel	a-ok expr.
216	Colloquial	mükemmel	forgeddaboudit [us] expr.
217	Colloquial	mükemmel	forgeddaboutit [us] expr.
218	Colloquial	mükemmel	forget it expr.
219	Colloquial	mükemmel	forget about it expr.
220	Colloquial	mükemmel	all right exclam.
221	Colloquial	mükemmel	all right exclam.
222	Colloquial	mükemmel	way rad exclam.
223	Colloquial	mükemmel	chef's kiss exclam.
224	Colloquial	mükemmel	double-plus-good exclam.
Idioms
225	Idioms	mükemmel	a treat n.
226	Idioms	mükemmel	a 10 n.
227	Idioms	mükemmel	a ten n.
228	Idioms	mükemmel	ace adj.
229	Idioms	mükemmel	a1 adj.
230	Idioms	mükemmel	right royal adj.
231	Idioms	mükemmel	the very dinkum adj.
232	Idioms	mükemmel	the very dinky adj.
233	Idioms	mükemmel	out of this world expr.
234	Idioms	mükemmel	no mean expr.
235	Idioms	mükemmel	in mint condition expr.
236	Idioms	mükemmel	far out expr.
237	Idioms	mükemmel	the best thing since sliced bread expr.
238	Idioms	mükemmel	the greatest thing since sliced bread expr.
239	Idioms	mükemmel	got it going on expr.
240	Idioms	mükemmel	fare thee well expr.
241	Idioms	mükemmel	like a million expr.
242	Idioms	mükemmel	like a million bucks [us/south africa] expr.
243	Idioms	mükemmel	the best thing since sliced pan [ireland] expr.
Speaking
244	Speaking	mükemmel	awesome adj.
245	Speaking	mükemmel	bully for you expr.
246	Speaking	mükemmel	that takes the cake expr.
247	Speaking	mükemmel	some punkins expr.
248	Speaking	mükemmel	some pumpkins expr.
Chat Usage
249	Chat Usage	mükemmel	xlnt (excellent) abrev.
Archaic
250	Archaic	mükemmel	tall adj.
Slang
251	Slang	mükemmel	ripper n.
252	Slang	mükemmel	corker n.
253	Slang	mükemmel	bottler n.
254	Slang	mükemmel	a lulu n.
255	Slang	mükemmel	gravy n.
256	Slang	mükemmel	grouse adj.
257	Slang	mükemmel	keen adj.
258	Slang	mükemmel	beaut adj.
259	Slang	mükemmel	phat adj.
260	Slang	mükemmel	badical adj.
261	Slang	mükemmel	bitchin adj.
262	Slang	mükemmel	jim-dandy adj.
263	Slang	mükemmel	rad adj.
264	Slang	mükemmel	far-out adj.
265	Slang	mükemmel	slick adj.
266	Slang	mükemmel	mean adj.
267	Slang	mükemmel	radical adj.
268	Slang	mükemmel	tawny [us] adj.
269	Slang	mükemmel	tawny [us] adj.
270	Slang	mükemmel	tawny [us] adj.
271	Slang	mükemmel	a stonker of a (something) [uk] adj.
272	Slang	mükemmel	tops adj.
273	Slang	mükemmel	tough adj.
274	Slang	mükemmel	dank adj.
275	Slang	mükemmel	el primo adj.
276	Slang	mükemmel	out of sight adj.
277	Slang	mükemmel	hellacious adj.
278	Slang	mükemmel	hotsy-totsy adj.
279	Slang	mükemmel	fan-dabby-dozy adj.
280	Slang	mükemmel	bangin' adj.
281	Slang	mükemmel	jammin' adj.
282	Slang	mükemmel	ill adj.
283	Slang	mükemmel	illing adj.
284	Slang	mükemmel	jammed adj.
285	Slang	mükemmel	piff [uk] adj.
286	Slang	mükemmel	mellow adj.
287	Slang	mükemmel	crazy adj.
288	Slang	mükemmel	rinsin' adj.
289	Slang	mükemmel	fully sick adj.
290	Slang	mükemmel	gone adj.
291	Slang	mükemmel	superfly adj.
292	Slang	mükemmel	swellegant adj.
293	Slang	mükemmel	swellelegant [dated] adj.
294	Slang	mükemmel	tripped out adj.
295	Slang	mükemmel	crash-hot [australia/new zealand] adj.
296	Slang	mükemmel	dope adj.
297	Slang	mükemmel	down adj.
298	Slang	mükemmel	pimp adj.
299	Slang	mükemmel	sik [australia] adj.
300	Slang	mükemmel	fresh adj.
301	Slang	mükemmel	ice interj.
302	Slang	mükemmel	pretty spiffy expr.
303	Slang	mükemmel	kickass expr.
304	Slang	mükemmel	rip snorter expr.
305	Slang	mükemmel	super duper expr.
306	Slang	mükemmel	bee's knees expr.
307	Slang	mükemmel	all the way live expr.
308	Slang	mükemmel	out there expr.
309	Slang	mükemmel	dog's bollocks expr.
310	Slang	mükemmel	totally awesome expr.
311	Slang	mükemmel	bumpin’ (rap slang) expr.
312	Slang	mükemmel	da bomb (rap slang) expr.
313	Slang	mükemmel	def (rap slang) expr.
314	Slang	mükemmel	fucking awesome expr.
315	Slang	mükemmel	pwn expr.
316	Slang	mükemmel	fan-friggin-tastic expr.
317	Slang	mükemmel	fan-freaking-tastic expr.
318	Slang	mükemmel	the tops expr.
319	Slang	mükemmel	a lulu expr.
320	Slang	mükemmel	fuggedaboudit expr.
321	Slang	mükemmel	fuggedaboutit expr.
322	Slang	mükemmel	that's rad expr.
323	Slang	mükemmel	psychedelic expr.
324	Slang	mükemmel	awesome sauce exclam.
British Slang
325	British Slang	mükemmel	belter n.
326	British Slang	mükemmel	boss n.
327	British Slang	mükemmel	bostin n.
328	British Slang	mükemmel	book n.
329	British Slang	mükemmel	brammer n.
330	British Slang	mükemmel	diamond n.
331	British Slang	mükemmel	gradeley n.
332	British Slang	mükemmel	mintas n.
333	British Slang	mükemmel	mutt's nuts n.
334	British Slang	mükemmel	stoater n.
335	British Slang	mükemmel	storming adj.
336	British Slang	mükemmel	bazzin' adj.
337	British Slang	mükemmel	belting adj.
338	British Slang	mükemmel	brill adj.
339	British Slang	mükemmel	cushty adj.
340	British Slang	mükemmel	fanfuckingtastic adj.
341	British Slang	mükemmel	fanfuckingtastical adj.
342	British Slang	mükemmel	groovy adj.
343	British Slang	mükemmel	kewl adj.
344	British Slang	mükemmel	kushty adj.
345	British Slang	mükemmel	minter adj.
346	British Slang	mükemmel	nang adj.
347	British Slang	mükemmel	off the hook adj.
348	British Slang	mükemmel	shagtastic adj.
349	British Slang	mükemmel	spanking adj.
350	British Slang	mükemmel	sorted adj.
351	British Slang	mükemmel	sound adj.
352	British Slang	mükemmel	spiffing adj.
353	British Slang	mükemmel	stickin' out adj.
354	British Slang	mükemmel	triff adj.
355	British Slang	mükemmel	smashingly adv.
356	British Slang	mükemmel	mustard expr.
357	British Slang	mükemmel	shit-hot expr.
358	British Slang	mükemmel	sound as a pound expr.
359	British Slang	mükemmel	sweet as a nut expr.
360	British Slang	mükemmel	waxa (tyneside use) expr.
Modern Slang
361	Modern Slang	mükemmel	all reet exclam.

Bedeutungen, die der Begriff "mükemmel" mit anderen Begriffen im Englisch Türkisch Wörterbuch erhalten hat: 367 Ergebniss(e)

	Kategorie	Türkisch	Englisch
General
1	General	mükemmel durum	perfect condition n.
The item and package should be in original and perfect condition. Ürün ve paket orijinal ve mükemmel durumda olmalıdır. More Sentences
2	General	mükemmel zamanlama	perfect timing n.
It's all about perfect timing and good reflexes. Her şey mükemmel zamanlama ve iyi reflekslerle ilgili. More Sentences
3	General	mükemmel örnek	perfect example n.
The perfect example of this is Ethereum. Bunun mükemmel örneği Ethereum'dur. More Sentences
4	General	mükemmel uyum	perfect fit n.
Rimless glasses might also provide a perfect fit. Çerçevesiz gözlükler de mükemmel uyum sağlayabilir. More Sentences
5	General	mükemmel (kusursuz) kalite	excellent quality n.
In some cases, waters can be of excellent quality for bathing without having a good ecological status. Bazı durumlarda, sular iyi bir ekolojik statüye sahip olmadan da yüzme için mükemmel kalitede olabilir. More Sentences
6	General	mükemmel görünmek	look perfect v.
Thanks to this method, the car park of the game looks perfect. Bu yöntem sayesinde oyunun otoparkı mükemmel görünüyor. More Sentences
7	General	mükemmel bir şekilde	excellently adv.
Mr Moreira Da Silva's Report points in the right direction, and does so excellently. Mr Moreira Da Silva'nın Raporu doğru yöne işaret ediyor ve bunu mükemmel bir şekilde yapıyor. More Sentences
8	General	mükemmel bir şekilde	excellent [obsolete] adv.
Tzvetan Todorov, who studied the totalitarian systems of the twentieth century, had an excellent way of describing this. Yirminci yüzyılın totaliter sistemlerini inceleyen Tzvetan Todorov bunu mükemmel bir şekilde tanımlamıştır. More Sentences
Colloquial
9	Colloquial	kimse mükemmel değildir	nobody's perfect expr.
Nobody's perfect. Kimse mükemmel değildir. More Sentences
Idioms
10	Idioms	mükemmel pişirmek	cook to perfection v.
The steak was cooked to perfection. Biftek mükemmel pişmişti. More Sentences
Speaking
11	Speaking	kimse mükemmel değildir	nobody is perfect expr.
Well, nobody is perfect! Kimse mükemmel değildir! More Sentences
Trade/Economic
12	Trade/Economic	mükemmel hedefleme	perfect targeting n.
A number of ships do indeed transport dangerous goods and, therefore, constitute perfect targets for terrorism. Bazı gemiler gerçekten de tehlikeli mallar taşımakta ve bu nedenle terörizm için mükemmel hedefler oluşturmaktadır. More Sentences
General
13	General	mükemmel olduğu kabul edilen örnek	paragon n.
14	General	mükemmel şey	dainty n.
15	General	en mükemmel şey	the last word n.
16	General	mükemmel bir çözüm	masterstroke n.
17	General	mükemmel kimse	hot stuff n.
18	General	mükemmel şey	ideal n.
19	General	hayali mükemmel yer veya durum	utopia n.
20	General	mükemmel bir şey	a bit of all right n.
21	General	en mükemmel örnek	quintessence n.
22	General	mükemmel şey	prime n.
23	General	mükemmel örnek	daisy n.
24	General	mükemmel kimse	humdinger n.
25	General	mükemmel şey	groove n.
26	General	mükemmel fikir	great idea n.
27	General	iki eş arasındaki mükemmel uyum	perfect match n.
28	General	bir çift arasındaki mükemmel uyum	perfect match n.
29	General	mükemmel kuyu	perfect well n.
30	General	her şeyin mükemmel olmasını isteyen	perfectionist n.
31	General	her sahada mükemmel olan	all-rounder n.
32	General	mükemmel iş	good job n.
33	General	mükemmel örnek	outstanding example n.
34	General	mükemmel aşk	perfect love n.
35	General	mükemmel evlilik	the perfect marriage n.
36	General	bir işte mükemmel	out-and-outer n.
37	General	mükemmel vücut	perfect body n.
38	General	mükemmel uyum	a great fit n.
39	General	mükemmel bir örnek	epitome n.
40	General	mükemmel veya eksiksiz şey	absolute n.
41	General	mükemmel kalitedeki düşünce, görgü ve zevk	refinedness n.
42	General	mükemmel kalitedeki düşünce, görgü ve zevk	refinement n.
43	General	klasik ve mükemmel bir vaka/örnek	textbook case/example n.
44	General	mükemmel etki	emprint [obsolete] n.
45	General	mükemmel olmama	unperfection [obsolete] n.
46	General	mükemmel olmama	unperfectness n.
47	General	mükemmel kimse	jim-dandy n.
48	General	mükemmel kimse	jimhickey n.
49	General	mükemmel şey	jimhickey n.
50	General	mükemmel şey	jim-dandy n.
51	General	mükemmel şey	jimdandy n.
52	General	mükemmel kimse	jimdandy n.
53	General	mükemmel ahlak	virtue n.
54	General	erdem, mutluluk veya mükemmel yönetimin insan varlığının sorun ve kusurlarına galip geleceği zaman dilimi	millennium n.
55	General	mükemmel kimse	hummer n.
56	General	aşırı mükemmel şey	monster n.
57	General	mükemmel şey	daint n.
58	General	mükemmel uyumu sağlama	oneness n.
59	General	mükemmel olan kimse	impeccable n.
60	General	mükemmel yer	oz n.
61	General	mükemmel şey	crackerjack n.
62	General	mükemmel örnek	dream n.
63	General	mükemmel kimse	first-rater n.
64	General	mükemmel şey	perfect n.
65	General	mükemmel beşli	sesquialter n.
66	General	mükemmel kimse	snorter n.
67	General	mükemmel kimse	stickout [us] n.
68	General	mükemmel tip	swan n.
69	General	mükemmel bir şekilde yatay yapmak (tesviye aletiyle)	level v.
70	General	mükemmel bir hale getirmek	bring (something) to perfection v.
71	General	mükemmel bir hale getirmek	bring to perfection v.
72	General	mükemmel bir hale sokmak	bring (something) to perfection v.
73	General	mükemmel bir hale sokmak	bring to perfection v.
74	General	mükemmel olarak görmek	idealize v.
75	General	mükemmel derecede bilmek	know by heart v.
76	General	mükemmel derecede bilmek	know something by heart v.
77	General	her şeyin mükemmel olmasını istemek	want everything to be perfect v.
78	General	mükemmel olarak görmek	idealise v.
79	General	mükemmel ebeveyn olmak	make excellent parents v.
80	General	mükemmel bir sonuç almak	ace v.
81	General	bir şeyde mükemmel olmak	be excellent at v.
82	General	mükemmel bir hale getirmek	engild v.
83	General	sürekli tekrarla mükemmel hale getirmek	groove v.
84	General	mümkün olan en mükemmel hale getirmek	optimalize v.
85	General	mümkün olan en mükemmel hale getirmek	optimalise v.
86	General	mükemmel şekilde eğitmek (yarış için)	gaunt v.
87	General	mükemmel bir şekilde üretmek	project v.
88	General	mükemmel bir şekilde yatay	level adj.
89	General	ustaca mükemmel	masterly adj.
90	General	daha mükemmel	dandier adj.
91	General	küçük ama mükemmel	bijou adj.
92	General	en mükemmel	dandiest adj.
93	General	en mükemmel olanı	dreamiest adj.
94	General	daha mükemmel	dreamier adj.
95	General	mükemmel olmayan	unperfect adj.
96	General	her sahada mükemmel olan	all-round adj.
97	General	mükemmel donanımlı	well-appointed adj.
98	General	her yönden mükemmel	excellent in every aspect adj.
99	General	her yönden mükemmel	perfect in every way adj.
100	General	mükemmel şekilli	perfectly shaped adj.
101	General	na-mükemmel	imperfect adj.
102	General	mükemmel olmayan	unbrilliant adj.
103	General	ziyadesiyle mükemmel	perfectly splendit adj.
104	General	mükemmel olmayan	unideal adj.
105	General	mükemmel hale getirilmemiş	unperfected adj.
106	General	mükemmel hale getirilmemiş	unpolished adj.
107	General	mükemmel şekilde uyuşan	made for adj.
108	General	mükemmel şekilli	quadriform [obsolete] adj.
109	General	mükemmel formlu	quadriform [obsolete] adj.
110	General	en mükemmel	mega adj.
111	General	kendi halinde mükemmel olan	holy adj.
112	General	(düzenleme, plan) mükemmel	game-ball adj.
113	General	son derece mükemmel	gangbusters adj.
114	General	mükemmel hale getiren	ripened adj.
115	General	türünün mükemmel örneği olan	compleat adj.
116	General	vasatın üstü olup mükemmel olmayan (bilimsel çalışma)	good adj.
117	General	düzeltme gerektirmeyecek kadar mükemmel	irreformable adj.
118	General	daha mükemmel	perfecter adj.
119	General	olağandışı mükemmel	superexcellent adj.
120	General	arşive ait olup mükemmel saflık derecesinde olan (sikke)	proof adj.
121	General	mükemmel bir halde	dreamfully adv.
122	General	mükemmel bir şekilde	gloriously adv.
123	General	mükemmel bir şekilde	ambrosially adv.
124	General	mükemmel olarak	distinguishedly adv.
125	General	mükemmel bir şekilde	flawlessly adv.
126	General	mükemmel halde	on the top of the world adv.
127	General	mükemmel bir şekilde	wonderingly adv.
128	General	mükemmel olarak	perfectly adv.
129	General	mükemmel bir şekilde	consummately adv.
130	General	mükemmel bir şekilde	unerringly adv.
131	General	mükemmel bir şekilde	capitally adv.
132	General	mükemmel bir biçimde	terrifically adv.
133	General	mükemmel şekilde	outstandingly adv.
134	General	mükemmel biçimde	outstandingly adv.
135	General	mükemmel bir şekilde	champion [dialect] adv.
136	General	mükemmel şekilde	remarkably adv.
137	General	mükemmel bir şekilde	to a turn adv.
138	General	mükemmel olmadan	unperfectly [obsolete] adv.
139	General	mükemmel bir şekilde	manly [obsolete] adv.
140	General	mükemmel bir şekilde	head and shoulders adv.
141	General	mükemmel bir şekilde	brawly [dialect] [scotland] adv.
142	General	mükemmel şekilde	bully adv.
143	General	son derece mükemmel	gangbusters adv.
144	General	mükemmel bir şekilde	daintily adv.
145	General	mükemmel şekilde	immaculately adv.
146	General	mükemmel bir şekilde	clever [dialect] adv.
147	General	mükemmel bir şekilde	faultlessly adv.
148	General	mükemmel şekilde	first-rate adv.
149	General	mükemmel şekilde	parfitly [obsolete] adv.
150	General	mükemmel bir şekilde	perfect [dialect] adv.
151	General	mükemmel bir şekilde	perfectively adv.
152	General	en mükemmel şekilde	superlatively adv.
153	General	mükemmel biçimde	sterlingly adv.
154	General	mükemmel bir şey	bollocks interj.
155	General	mükemmel!	bravissimo interj.
156	General	mükemmel fiziki koşullarda	in the pink of condition expr.
157	General	sağlığı mükemmel durumda	in the pink of condition expr.
Phrases
158	Phrases	mükemmel iyinin düşmanıdır	let (the) perfect be the enemy of (the) good v.
159	Phrases	örnekler kötü ile mükemmel arasında değişiyor	the samples range from bad to excellent expr.
160	Phrases	mükemmel bir gün geçirmeniz dileğiyle	have an a1 day expr.
161	Phrases	mükemmel durumda	i̇n pristine condition expr.
162	Phrases	mükemmel değil	less than ideal expr.
163	Phrases	mükemmel iyinin düşmanıdır	don't let perfect be the enemy of good expr.
164	Phrases	dünyadaki/piyasadaki en iyi/en mükemmel/ideal (telefon, model, ürün)	best of all worlds expr.
Proverb
165	Proverb	kimse mükemmel değildir	we're none of us perfect
166	Proverb	mükemmel iyinin düşmanıdır	best is the enemy of the good
Colloquial
167	Colloquial	mükemmel iş	yeoman service n.
168	Colloquial	mükemmel üstü	pink of perfection n.
169	Colloquial	mükemmel ötesi	pink of perfection n.
170	Colloquial	mükemmel bir anne	a perfect mother n.
171	Colloquial	insan ırkının kaldırabileceğindan daha mükemmel olup insanların ölmelerine neden olmaktan korkma	mephobia n.
172	Colloquial	kusursuz/tam ve mükemmel şey	bomb diggity n.
173	Colloquial	bir meslek veya alanda mükemmel sonuçlara ulaşma süreci	rainmaking n.
174	Colloquial	(insan için) mükemmel	crack n.
175	Colloquial	mükemmel biri/bir şey	a real dilly n.
176	Colloquial	mükemmel biri/şey	killer-diller n.
177	Colloquial	ilişki yaşamak/evlenmek için mükemmel kadın	miss right n.
178	Colloquial	ilişki yaşamak/evlenmek için mükemmel adam	mister right n.
179	Colloquial	gerçekten mükemmel/kusursuz bir plan (kinayeli)	a (real) winner n.
180	Colloquial	mükemmel bir şey	a doozy n.
181	Colloquial	mükemmel kimse	bottler [australia/new zealand] n.
182	Colloquial	mükemmel şey	bottler [australia/new zealand] n.
183	Colloquial	mükemmel seçim	excellent pick n.
184	Colloquial	harika/mükemmel olmak	kick butt v.
185	Colloquial	mükemmel sonuç almak	ace it v.
186	Colloquial	(makine) mükemmel çalışmak	(do something) a treat [uk] v.
187	Colloquial	(bir şeyi) mükemmel yapmak	(do something) a treat [uk] v.
188	Colloquial	mükemmel hale getirmek	goof-proof v.
189	Colloquial	mükemmel bir şekilde yapmak	nail it v.
190	Colloquial	mükemmel olmak	(have) got it going on v.
191	Colloquial	(bir şeyde) mükemmel bir sonuç almak	ace (something) v.
192	Colloquial	mükemmel ötesi	fantabulous adj.
193	Colloquial	mükemmel görünen	distinguished-looking adj.
194	Colloquial	mükemmel olmayan	unawesome adj.
195	Colloquial	senin/onun/onlar için harika/mükemmel	bully for you/him/her/them interj.
196	Colloquial	için harika/mükemmel!	bully for! interj.
197	Colloquial	hiç kimse mükemmel değildir, fakat ben öyleyim	nobody is perfect but I am expr.
198	Colloquial	mükemmel!	(jolly) good show! expr.
199	Colloquial	kimse mükemmel değildir	pobody's nerfect (an intentional spoonerism of "nobody's perfect") [cliché] expr.
200	Colloquial	bu mükemmel	that's sweet expr.
Idioms
201	Idioms	en mükemmel şey	the last word in n.
202	Idioms	mükemmel insan	the bee's knees n.
203	Idioms	mükemmel insan	the cat's pyjamas n.
204	Idioms	mükemmel kimse veya şey	the cat's whiskers n.
205	Idioms	mükemmel çift	a match made in heaven n.
206	Idioms	mükemmel çift	a marriage made in heaven n.
207	Idioms	zıt kutupların mükemmel uyumu	perfect union of opposites n.
208	Idioms	hep iyi olan, asla kötü olamayan, mükemmel davrandığını sanan kişi	goody two shoes person n.
209	Idioms	(bir şeye) mükemmel bir örnek	the picture of n.
210	Idioms	mükemmel bir şey/deneyim	stone groove n.
211	Idioms	mükemmel olduğunu sanan şımarık genç adam	little lord fauntleroy n.
212	Idioms	mükemmel/her şeyde iyi olduğunu sanan beceriksiz genç adam	little lord fauntleroy n.
213	Idioms	mükemmel şekilde isabetli	spot on the mark n.
214	Idioms	mükemmel olmayan insan	flesh and blood n.
215	Idioms	mükemmel evlilik/çift	a marriage/match made in heaven n.
216	Idioms	bir şeyin mükemmel bir örneği	(very) picture of something n.
217	Idioms	en mükemmel kimse, fikir, şey	the cat's whiskers/pyjamas n.
218	Idioms	(bir şeyin) mükemmel/harika/kusursuz bir örneği	the soul of (something) n.
219	Idioms	birisinin mükemmel olduğunu düşünmek	think someone is god's own cousin v.
220	Idioms	birisinin mükemmel olduğunu düşünmek	think someone hung the moon and stars v.
221	Idioms	mükemmel görünmek	look like a million bucks v.
222	Idioms	mükemmel hissetmek	feel like a million bucks v.
223	Idioms	mükemmel hissetmek	feel like a million dollars v.
224	Idioms	mükemmel görünmek	look like a million dollars v.
225	Idioms	mükemmel pişirmek	cook something to perfection v.
226	Idioms	mükemmel durumda olmak	be in mint condition v.
227	Idioms	harika/mükemmel gitmek	be going great guns v.
228	Idioms	mükemmel/çok iyi olmak	be the business v.
229	Idioms	mükemmel bir kondisyon kazanmak	get into the pink of condition [dated] v.
230	Idioms	mükemmel çalışmak/işlemek	work like a dream v.
231	Idioms	mükemmel geçinmek	get on famously v.
232	Idioms	mükemmel olmak	have it going on v.
233	Idioms	harika/mükemmel performans göstermek	be in the groove v.
234	Idioms	(birinin/bir şeyin) mükemmel bir örneği olmak	be a shining example (of someone or something) v.
235	Idioms	bir şeyin mükemmel/harika/kusursuz bir örneği olmak	be the soul of something v.
236	Idioms	insan olmak ve mükemmel olmamak	be flesh and blood v.
237	Idioms	mükemmel bir performansı olmak	bat one thousand v.
238	Idioms	mükemmel bir örnek olmak	be a shining example v.
239	Idioms	(birinin/bir şeyin) mükemmel bir örneği olmak	be a shining example (of somebody/something) v.
240	Idioms	mükemmel bir örnek olmak	be a shining light v.
241	Idioms	mükemmel olmak	be the bee's knees v.
242	Idioms	mükemmel olmak	be the cat's whiskers v.
243	Idioms	mükemmel hissetmek	feel like a million dollars v.
244	Idioms	mükemmel hissetmek	feel like a million v.
245	Idioms	mükemmel geçinmek	get along famously [old-fashioned] v.
246	Idioms	harika/mükemmel gitmek	be going great guns v.
247	Idioms	birinin mükemmel olmadığını/sanıldığı kadar iyi olmadığını göstermek	knock someone off their perch [uk] v.
248	Idioms	birinin mükemmel olmadığını/sanıldığı kadar iyi olmadığını göstermek	knock someone from their pedestal v.
249	Idioms	birinin mükemmel olmadığını/sanıldığı kadar iyi olmadığını göstermek	knock someone off their pedestal v.
250	Idioms	her şey mükemmel şekilde denk gelmiş olmak	the stars have aligned v.
251	Idioms	her şey mükemmel şekilde denk gelmiş olmak	the stars are aligned v.
252	Idioms	her şey mükemmel şekilde denk gelmiş olmak	the stars align v.
253	Idioms	mükemmel olduğunu düşünmek	think hung the moon v.
254	Idioms	(birinin) mükemmel olduğunu düşünmek	think (one) hung the moon v.
255	Idioms	mükemmel dengeli	lagom [swedish] adj.
256	Idioms	eleştirilemeyecek kadar mükemmel	above reproach adj.
257	Idioms	mükemmel değil	rough around the edges adj.
258	Idioms	tepeden tırnağa mükemmel şekilde	to the nines adv.
259	Idioms	tepeden tırnağa mükemmel şekilde	up to the nines adv.
260	Idioms	mükemmel bir durumda	in the groove expr.
261	Idioms	her sahada mükemmel olan	an all-rounder expr.
262	Idioms	eleştirilemeyecek kadar mükemmel	beyond reproach expr.
263	Idioms	her şey yolunda/mükemmel	everything's coming up roses expr.
264	Idioms	mükemmel/harika durumda	in mint condition expr.
265	Idioms	mükemmel olmasa da amacı karşılıyan	good enough for jazz expr.
266	Idioms	çabuk ama mükemmel yapılmış	as round as giotto's o expr.
267	Idioms	çabuk ama mükemmel yapılmış	round as giotto's o expr.
268	Idioms	en mükemmel düzeyde	to a fare-thee-well expr.
269	Idioms	son derece mükemmel	to a fare-thee-well expr.
270	Idioms	mükemmel olarak	to a fare-thee-well expr.
271	Idioms	mükemmel (bir şey)	a whale of a (something) expr.
272	Idioms	en mükemmel şekilde	at one's best expr.
273	Idioms	kimse mükemmel değildir	even jove (sometimes) nods expr.
274	Idioms	kimse mükemmel değildir	even homer (sometimes) nods expr.
275	Idioms	her şey yolunda/mükemmel	everything is coming up roses expr.
276	Idioms	her şey yolunda/mükemmel	everything is rosy in the garden expr.
277	Idioms	kimse mükemmel değildir	no one's perfect expr.
278	Idioms	mükemmel durumda	in tip-top shape expr.
Speaking
279	Speaking	mükemmel bir şey	a bit of all right argo expr.
280	Speaking	bu mükemmel bir haber	this is great news expr.
281	Speaking	mükemmel iş diye bir şey gerçekten var mı?	is there really such a thing as a perfect job? expr.
282	Speaking	her şeyin mükemmel olmasını istiyorum	I want everything to be perfect expr.
283	Speaking	ne mükemmel bir aile!	what a great family! expr.
284	Speaking	yarın her şeyin mükemmel olmasını istiyorum	I want everything to be perfect tomorrow expr.
Trade/Economic
285	Trade/Economic	mükemmel rekabet gücüne ulaşmak	achieving competitive excellence v.
Politics
286	Politics	mükemmel ekiplere yönelik destekler	grants for excellent teams n.
Media
287	Media	mükemmel bir fırsat	a dream ticket [uk] n.
Technical
288	Technical	mükemmel iletme gizliliği	perfect forward secrecy n.
289	Technical	mükemmel veya ideal makine	perfect machine n.
290	Technical	mükemmel gaz	perfect gas n.
291	Technical	mükemmel karışım	perfect mixture n.
292	Technical	mükemmel dielektrik	perfect dielectric n.
293	Technical	mükemmel/tam sızdırmazlık	positive seal n.
294	Technical	mükemmel olarak teçhiz edilmiş	well-appointed adj.
Automotive
295	Automotive	mükemmel gaz	ideal gas n.
296	Automotive	mükemmel gaz	perfect gas n.
297	Automotive	mükemmel durumda	cherry condition n.
298	Automotive	mükemmel otomobil	sanitary n.
299	Automotive	dış görünüşü kötü ancak performansı mükemmel olan araç	sleeper n.
300	Automotive	dış görünüşü kötü ancak performansı mükemmel olan araç	q-car n.
Medical
301	Medical	mükemmel hasta konforu	excellent patient comfort n.
Gastronomy
302	Gastronomy	mükemmel tad	full flavour n.
303	Gastronomy	mükemmel tad	full flavor n.
Math
304	Math	mükemmel cisim	perfect field n.
305	Math	mükemmel sayı	perfect number n.
306	Math	mükemmel küme	perfect set n.
307	Math	mükemmel kare	perfect square n.
Physics
308	Physics	mükemmel elastikiyet	excellent elasticity n.
Botanic
309	Botanic	yalnız bir türde mükemmel çiçeklerden oluşma	homomorphism n.
Breeding
310	Breeding	(yarış atı) yarış için mükemmel durumda	in hard condition adj.
Religious
311	Religious	mesih'in mükemmel ilahi doğaya ve kusurlu insan doğasına olduğunu iddia eden eski bir dini doktrin	apollinarianism n.
312	Religious	mükemmel insan	christ n.
Military
313	Military	mükemmel atım	fixed round n.
314	Military	mükemmel iş	outstanding job n.
Sport
315	Sport	mükemmel saha	perfect pitch n.
316	Sport	(judo veya karatede) müsabakada mükemmel uygulanan bir teknik için kazanılan puan	ippon n.
Baseball
317	Baseball	mükemmel atış	strike n.
Art
318	Art	mükemmel objelere ilgi duyma	vertu n.
319	Art	mükemmel objeler	vertu n.
Music
320	Music	birinci ve sonuncu arasında mükemmel bir dördüncü enterval oluşturan, dört aralıklı diyatonik seri	tetrachord n.
321	Music	mükemmel kadans	full close n.
322	Music	mükemmel kadans	full cadence n.
323	Music	mükemmel kadans	authentic cadence n.
324	Music	ana notanın entervalinin mükemmel olması	unison n.
325	Music	mükemmel akor	perfect chord n.
326	Music	mükemmel uyum yaratan	euharmonic adj.
327	Music	her açıdan mükemmel (pop şarkısı)	solid adj.
Latin
328	Latin	mükemmel yıl	annus mirabilis n.
329	Latin	bilinmeyen her şey mükemmel zannedilir	omne ignotum pro magnifico expr.
Archaic
330	Archaic	en mükemmel örnek	top n.
331	Archaic	mükemmel beşli	sesquialtera n.
332	Archaic	mükemmel beşli	sesquialter n.
333	Archaic	mükemmel hale getirmek	perfectionate [rare] v.
334	Archaic	mükemmel bir şekilde	inerringly adv.
Slang
335	Slang	mükemmel bir kurtarış	a hell of a save n.
336	Slang	(instagram'a resim göndermek ve paylaşımda bulunmak amacıyla) cep telefonunun iyi çektiği ve internet bağlantısının mükemmel olduğu mekan	instagram-friendly place n.
337	Slang	mükemmel şey	cat's pajamas [old-fashioned] n.
338	Slang	mükemmel kimse/şey	cats meow [old-fashioned] n.
339	Slang	harika/mükemmel biri veya şey	butt-kicker n.
340	Slang	mükemmel çift	endgame n.
341	Slang	mükemmel çift	(someone) is endgame n.
342	Slang	mükemmel kimse/şey	the dog's bollocks n.
343	Slang	mükemmel koca	mr. right n.
344	Slang	mükemmel kimse	dinger n.
345	Slang	mükemmel olmak	rock v.
346	Slang	mükemmel olmak	kick butt v.
347	Slang	mükemmel olmak	kick ass v.
348	Slang	mükemmel olmak	rule v.
349	Slang	mükemmel olmak	be the shit v.
350	Slang	(mükemmel) deliksiz	bitchen adj.
351	Slang	(mükemmel) deliksiz	bitchin' adj.
352	Slang	mükemmel!	darb! interj.
353	Slang	mükemmel!	awesome! exclam.
British Slang
354	British Slang	mükemmel/süper/adamın hası	diamond geezer n.
355	British Slang	mükemmel!	coolio! expr.
356	British Slang	mükemmel!	fannytastic! expr.
357	British Slang	mükemmel!	go to the foot of our stairs! expr.
358	British Slang	mükemmel!	job's a good'un! expr.
359	British Slang	mükemmel!	lovely-jubbly! expr.
360	British Slang	harika/mükemmel (gidiyor)	sucking diesel expr.
361	British Slang	mükemmel!	triffic! expr.
362	British Slang	mükemmel!	wizard! expr.
363	British Slang	mükemmel!	whizzo! expr.
364	British Slang	mükemmel!	wizzo! expr.
Modern Slang
365	Modern Slang	mükemmel kadın	a dime piece n.
366	Modern Slang	mükemmel partner	a keeper n.
367	Modern Slang	mükemmel ötesi	amazingly great adj.