radical - Türkisch Englisch Wörterbuch

radical

Play ENTRENus
Play ENTRENuk
Play ENTRENau

Bedeutungen von dem Begriff "radical" im Türkisch Englisch Wörterbuch : 53 Ergebniss(e)

Englisch Türkisch
Common Usage
radical n. radikal
Radicals were never on good terms with the Minister.
Radikallerin bakan ile arası asla iyi olmadı.

More Sentences
radical adj. köklü
There was a radical shift from sales trends.
Satış trendlerinde köklü bir değişim oldu.

More Sentences
radical adj. kökten
General
radical adj. keyifli
Girls are still talking about the radical party.
Kızlar hala o keyifli partiyi konuşuyorlar.

More Sentences
Construction
radical adj. köklü
Where this is concerned, I hope that we shall see a radical reform in the future.
Bu konuda gelecekte köklü bir reform göreceğimizi umuyorum.

More Sentences
Botanic
radical adj. köklü
We are in favour of a radical reform of agricultural policy and support the Commission's proposals for reform.
Tarım politikasında köklü bir reform yapılmasından yanayız ve Komisyon'un reform önerilerini destekliyoruz.

More Sentences
General
radical n. ifrat
radical n. ana nota
radical n. kök işareti
radical n. esas
radical n. köken
radical n. kök
radical n. kökten reform yanlısı kimse
radical adj. esaslı
radical adj. temel
radical adj. köke ait
radical adj. esasi
radical adj. asıl
radical adj. kök halinde olan
radical adj. köksel
radical adj. köke ait olan
radical adj. aşırı
radical adj. asla ait
radical adj. temelden
radical adj. kesin
radical adj. kökensel
Trade/Economic
radical adj. kökünden
radical adj. köktenci
Politics
radical adj. asla ait
radical adj. cezri
radical adj. kökle ilgili
radical adj. köke ait
Technical
radical adj. radikal
Medical
radical adj. radikal (ameliyat,tedavi)
Math
radical n. kök
radical adj. köksel
radical adj. köktenci
radical adj. radikal
Chemistry
radical n. eşleşmemiş elektronu olan atom ya da bir grup atom
radical n. radikal
radical n. serbest radikal
radical n. kökçe
Marine Biology
radical adj. kökçe
Botanic
radical adj. kök ile ilgili
radical adj. köksel
Linguistics
radical n. köken
radical adj. türetilmemiş
radical adj. sözcükteki ekleri çıkardıktan sonra kalan bölüme ait
Slang
radical adj. mükemmel
radical adj. muhteşem
radical adj. harika
radical adj. on numara
radical adj. şahane

Bedeutungen, die der Begriff "radical" mit anderen Begriffen im Englisch Türkisch Wörterbuch erhalten hat: 165 Ergebniss(e)

Englisch Türkisch
General
radical reform n. köklü reform
Some of our working practices need radical reform.
Bazı çalışma uygulamalarımızın köklü reformlara ihtiyacı var.

More Sentences
radical changes n. köklü değişiklikler
Radical changes will come to the Messages application.
Mesajlar uygulamasına köklü değişiklikler gelecek.

More Sentences
Trade/Economic
radical changes n. radikal değişiklik
With great difficulty, unless we make some radical changes.
Bazı radikal değişiklikler yapmadığımız sürece büyük zorluklarla karşılaşacağız.

More Sentences
Politics
radical party n. radikal parti
Well then, it is good to hear a voice raised in the explanations of vote on behalf of the Radical Party too.
O halde, Radikal Parti adına da oylama açıklamalarında bir sesin yükseldiğini duymak güzel.

More Sentences
Technical
free radical formation n. serbest radikal oluşumu
Antioxidants control free radical formation in the body naturally.
Antioksidanlar vücutta serbest radikal oluşumunu doğal olarak kontrol eder.

More Sentences
Medical
free radical n. serbest radikal
Taurine also protects your liver from oxidative stress and free radical damage.
Taurin ayrıca karaciğerinizi oksidatif strese ve serbest radikal hasarına karşı korur.

More Sentences
radical prostatectomy n. radikal prostatektomi
Radical prostatectomy can be performed in different ways.
Radikal prostatektomi farklı şekillerde yapılabilir.

More Sentences
Food Engineering
free radical n. serbest radikal
Antioxidants can stop the free radical chain reaction.
Antioksidanlar serbest radikal zincir reaksiyonunu durdurabilir.

More Sentences
Physics
free radical n. serbest radikal
Antioxidants are important for slowing and preventing free radical damage.
Antioksidanlar serbest radikal hasarını yavaşlatmak ve önlemek için önemlidir.

More Sentences
General
radical theory n. radikal teori
vinyl radical n. vinil radikali
radical economics n. radikal ekonomi
radical development n. büyük gelişme
radical development n. önemli gelişme
radical changes n. büyük değişiklikler
radical changes n. geniş kapsamlı değişiklikler
radical-socialism n. radikal-sosyalizm
radical-socialist n. radikal-sosyalist
radical solution n. kökten çözüm
radical solution n. köklü çözüm
fundamental/radical/drastic changes n. esaslı değişiklikler
undergo a radical change v. köklü değişim geçirmek
Trade/Economic
radical changes n. köklü değişme
radical school of economic development n. köktenci iktisadi kalkınma ekolü
radical marketing n. radikal pazarlama
Politics
radical right parties n. köktenci sağ partiler
radical parties n. radikal partiler
parti républicain radical et radical-socialiste n. cumhuriyetçi radikal ve radikal sosyalist parti
radical right n. aşırı sağ
radical islamist n. aşırı islamcı
radical islam n. radikal islam
a radical solution n. radikal bir çözüm
radical left n. aşırı sol
radical islamist n. radikal islamcı
radical chic n. radikal şıklık
radical chic n. radikal sol görüşlülerin benimsediği kıyafet modası ve yaşam tarzı
radical leftist n. aşırı solcu
Institutes
liberal and radical youth movement of the european community n. avrupa topluluğu liberal ve radikal gençlik hareketi
Technical
radical sign n. kök işareti
acid radical n. bir asidin negatif parçası
chemical radical n. kimyasal radikal
free radical n. serbest köksel atom
benzal radical n. benzal kökü
azido radical n. azido kökü
acid radical n. asit kökü
arseno radical n. arseno kökü
free-radical polymerization n. özgür kök polimerizasyonu
arsino radical n. arsino kökü
diazo radical n. diyazo kökü
thiocyano radical n. kükürtlü siyanür kökü
free-radical scavengers n. serbest radikal temizleyiciler
free-radical scavenger n. serbest radikal temizleyici
oxygen radical absorption capacity n. oksijen radikal soğurma kapasitesi
free radical-mediated adj. serbest radikal-aracılı
Computer
fraction and radical templates n. kesir ve kök şablonları
radical gap n. kök aralığı
Construction
free radical n. serbest kök
Aeronautic
free radical polymerization n. serbest radikal polimerizasyonu
Medical
radical therapy n. radikal tedavi
radical cure n. esaslı bir kür
free radical scavenger n. serbest radikal süpürücü
free radical molecule n. serbest radikal molekülü
ketone radical n. keton kökü
existing of oxygen radical toxicity n. oksijen radikali toksisitesinin varlığı
free radical scavengers n. serbest radikal temizleyiciler
open radical retropubic prostatectomy n. açık radikal retropubik prostatektomi
radical inguinal orchidectomy n. radikal inguinal orşiyektomi
free radical production n. serbest radikal oluşumu
radical excision of the mass n. radikal kitle eksizyonu
oxygen free radical scavenger n. oksijensiz radikal tutucu
laparoscopic radical prostatectomy n. laparoskopik radikal prostatektomi
radical hysterectomy n. radikal histerektomi
free radical scavenger n. serbest radikal yakalayıcı
radical contrast n. radikal kontrast
right radical inguinal orchiectomy n. sağ radikal inguinal orşiektomi
free-radical scavenging activities n. serbest radikal süpürme aktiviteleri
radical retropubic prostatectomy n. radikal retropubik prostatektomi
robotic radical cystoprostatectomy n. robotik radikal sistoprostatektomi
mao-derived hydroxyl radical production n. mao kaynaklı hidroksil radikali üretimi
radical scavenging activity n. radikal temizleyici aktivitesi
intestinal ischemia and free radical metabolism n. ince bağırsak iskemisi ve serbest radikal metabolizması
modified radical mastectomy n. modifiye radikal mastektomi
radical mastectomy n. radikal mastektomi
extended radical mastectomy n. genişletilmiş radikal mastektomi
Anatomy
radical vessels n. doku içlerinden başlayan küçük damarlar
Psychology
radical behaviorism n. radikal davranışçılık
Pharmaceutics
free radical scavenging activities n. serbest radikal süpürücü etkileri
Food Engineering
free radical n. serbest kök
Math
radical expresssion n. radikal ifade
radical axis n. radikal ekseni
radical center n. kuvvet merkezi
radical plane n. radikal düzlemi
radical axis n. kuvvet ekseni
radical sign n. kök işareti
radical center n. köklü özelliği
radical axis n. köklü ekseni
radical sign n. kök imi
radical surd n. radikal ifade
radical expression n. köklü ifade
radical quantity n. kök işaretine eklenen ifade
radical axis of two circles n. iki çemberin kuvvet ekseni
Physics
free radical n. erkin kökçe
free radical n. özgür kök
orac (oxygen radical absorbance capacity) n. oksijen radikal soğurma kapasitesi
Chemistry
acid radical n. asit kökü
ammonium radical n. amonyum kökü
free-radical mediator n. serbest radikal-aracılı
free radical n. serbest radikal
hydroxyl radical n. hidroksit kökü
isothiocyano radical n. izotiyosiyano kökü
isopropyl radical n. izopropil kökü
benzyl radical n. benzil kökü
benzoyl radical n. benzoil kökü
glyceryl radical n. gliseril kökü
propylene radical n. propilen kökü
butylene radical n. bütilen kökü
acyl radical n. akil kökü
nitro radical n. nitro kökü
nitroso radical n. nitroso kökü
atom transfer radical polymerization n. atom transfer radikal polimerizasyonu
free radical polymerization n. radikal polimerizasyon
free radical polymerization n. serbest radikal polimerizasyon
nitroxide-meadiated radical polymerization n. nitroksit aracılıklı radikal polimerizasyonu
radical scavenging properties n. radikal süpürücü özellikleri
acetyl radical n. asetil grubu
cacodyl radical n. kakodil kökü
radical vinegar n. asetik asit
alcohol radical n. alkoller
alcohol radical n. alkol grubu
aldehyde radical n. aldehit grubu
aldehyde radical n. aldehitler
alkyl radical n. alifatik hidrokarbonlardan türetilen tek değerlikli kimyevi madde grupları
allyl radical n. propilenden türetilmiş tek değerlikli doymamış organik alil radikal
cacodyl radical n. arsinden türetilen tek değerlikli bir grup
azo radical n. azo radikal
ethylene radical n. etilen grubu
uranyl radical n. uranil kökü
ethanoyl radical n. asetil kökü
ethyl radical n. etil kökü
ethanoyl radical n. asetil grubu
methylene radical n. metandan türetilen iki değerlikli radikal
methylene radical n. metilen
methyl radical n. metandan türetilen tek değerlikli radikal
hydrazo radical n. hidrazin grubu
hydrazo radical n. hidrazinden türetilen bivalan grubu
hydrazo radical n. hidrazinden türetilen iki değerlikli grup
cyanide radical n. kimyasal bileşende tek değerlikli siyanit grubu
cyano radical n. kimyasal bileşende tek değerlikli siyanit grubu
propyl radical n. propil grubu
propyl radical n. propil radikali
acetyl radical expr. asetil
Biology
free oxygen radical n. serbest oksijen radikali
Social Sciences
sex-radical feminism n. seks yanlısı feminizm
sex-radical feminism n. seks-pozitif feminizm
trans-exclusionary radical feminist n. trans ayrımcı radikal feminist
trans exclusionary radical feminist (terf) n. trans dışlayıcı radikal feminist
Literature
radical stress n. kelimenin köküne vurgu yapılması
Linguistics
radical languages n. tekheceli diller
radical language n. tek heceli dil
radical pitch n. hece başlangıç tonu
Military
radical cell n. terörist hücresi
radical cell n. terör hücresi
radical cell n. genellikle 3-5 kişilik olan terörist hücresi
Archaic
compound radical n. bir dizi reaksiyon sırasında değişmeden kalabilen atom grubu
compound radical n. tek bir atomla değiştirilebilen atom grubu