|
- Police dogs can easily detect illegal substances.
- Polis köpekleri yasadışı maddeleri kolayca tespit edebilir.
- In this legislation I detect a worrying and sinister extension of the scope of Community power.
- Bu mevzuatta, Topluluk gücünün kapsamının endişe verici ve uğursuz bir şekilde genişletildiğini tespit ediyorum.
- Scientists are now telling us that they can detect food containing 0.01% of GMOs.
- Bilim adamları artık %0,01 oranında GDO içeren gıdaları tespit edebildiklerini söylüyorlar.
- We must do all we can to detect, treat and care for people with cancer.
- Kanserli kişileri tespit etmek, tedavi etmek ve onlara bakmak için elimizden geleni yapmalıyız.
- To be honest, despite the newly announced measures I have not yet been able to detect much change.
- Dürüst olmak gerekirse, yeni açıklanan tedbirlere rağmen henüz fazla bir değişiklik tespit edemedim.
- It intends to detect the cause-effect relationship, the impacts.
- Sebep-sonuç ilişkisini, etkileri tespit etmeyi amaçlıyor.
- To be honest, despite the newly announced measures I have not yet been able to detect much change.
- Dürüst olmak gerekirse yeni açıklanan tedbirlere rağmen henüz fazla bir değişiklik tespit edemedim.
- They believe this test could be the first screening tool to detect cancer.
- Bu testin kanseri tespit eden ilk tarama aracı olabileceğine inanıyorlar.
- They use infrared technology to detect changes in temperature.
- Sıcaklıktaki değişiklikleri tespit etmek için kızılötesi teknolojisini kullanırlar.
- This can detect lumps, nodules, and cancer.
- Bu, topaklar, nodüller ve kanseri tespit edebilir.
- This feature is not necessary but may help you detect harmful accumulations more quickly.
- Bu özellik gerekli değildir ancak zararlı birikimleri daha hızlı tespit etmenize yardımcı olabilir.
- This test can detect heart disease and observe the function of the heart.
- Bu test kalp hastalığını tespit edebilir ve kalbin işlevini gözlemleyebilir.
- The project's purpose is to detect, study and forecast space weather.
- Projenin amacı uzay havasını tespit etmek, incelemek ve tahmin etmektir.
- Many e-mail scams are fairly sophisticated and hard to detect.
- Birçok e-posta dolandırıcılığı oldukça karmaşıktır ve tespit edilmesi zordur.
- The causes of constipation in babies are highly variable and can sometimes be difficult to detect.
- Bebeklerde kabızlığın nedenleri oldukça değişkendir ve bazen tespit edilmesi zor olabilir.
- A computer processes the signals and thus detects vehicles ahead.
- Bir bilgisayar sinyalleri işler ve böylece öndeki araçları tespit eder.
- A person may have a blood test that detects antiphospholipid antibodies.
- Bir kişinin antifosfolipid antikorlarını tespit eden bir kan testi olabilir.
- Special tests are often needed to detect these features.
- Bu özellikleri tespit etmek için genellikle özel testlere ihtiyaç duyulur.
- Tests are carried out to detect security threats.
- Güvenlik tehditlerini tespit etmek için testler yapılır.
- The device is able to detect plutonium, uranium, thorium and other radioactive materials.
- Cihaz plütonyum, uranyum, toryum ve diğer radyoaktif maddeleri tespit edebiliyor.
- The embedded ECC information is used to detect errors.
- Gömülü ECC bilgisi hataları tespit etmek için kullanılır.
- You can use it to detect problems.
- Sorunları tespit etmek için kullanabilirsiniz.
- You can use the tongue to detect health issues.
- Sağlık sorunlarını tespit etmek için dili kullanabilirsiniz.
- You will need to detect the problems that slow down your website.
- Web sitenizi yavaşlatan sorunları tespit etmeniz gerekecektir.
- Your doctor may be able to detect irregularities during a rectovaginal pelvic examination.
- Doktorunuz rektovajinal pelvik muayene sırasında düzensizlikleri tespit edebilir.
- Smoke Detectors are designed to detect fire.
- Duman Dedektörleri yangını tespit etmek için tasarlanmıştır.
- Some advanced sensors can even detect radiation.
- Bazı gelişmiş sensörler radyasyonu bile tespit edebilir.
- These detect if a cell contains damaged DNA and ensure those cells do not replicate.
- Bunlar, bir hücrenin hasarlı DNA içerip içermediğini tespit eder ve bu hücrelerin çoğalmamasını sağlar.
- Search engines can detect whether users will find it easy or not to navigate through a site.
- Arama motorları, kullanıcıların bir sitede gezinmeyi kolay bulup bulmayacağını tespit edebilir.
- The robot is also able to detect and count flowers.
- Robot ayrıca çiçekleri tespit edip sayabiliyor.
- The special infrared sensors can detect the amount of chlorophyll in plants.
- Özel kızılötesi sensörler bitkilerdeki klorofil miktarını tespit edebilir.
- Therefore, the overload element described earlier can be used to detect this condition and prevent the motor from burning up.
- Bu nedenle, daha önce açıklanan aşırı yük elemanı bu durumu tespit etmek ve motorun yanmasını önlemek için kullanılabilir.
- We will continue to apply these processes to detect similar issues in the future.
- Gelecekte benzer sorunları tespit etmek için bu süreçleri uygulamaya devam edeceğiz.
- What is the best way to detect a mobile device in jQuery?
- JQuery'de bir mobil cihazı tespit etmenin en iyi yolu nedir?
- You can detect many common vehicle problems by using your eyes and nose.
- Gözlerinizi ve burnunuzu kullanarak birçok yaygın araç problemini tespit edebilirsiniz.
- Angiograms help doctors detect abnormal blood vessels, clots and other problems.
- Anjiyogramlar doktorların anormal kan damarlarını, pıhtıları ve diğer sorunları tespit etmesine yardımcı olur.
- Antibodies can detect both acute infection and a past infection.
- Antikorlar hem akut enfeksiyonu hem de geçmiş bir enfeksiyonu tespit edebilir.
- These experiments are used to test or verify the engineer's design and detect errors.
- Bu deneyler, mühendisin tasarımını test etmek veya doğrulamak ve hataları tespit etmek için kullanılır.
- These images can detect narrowed or blocked coronary arteries.
- Bu görüntüler daralmış veya tıkalı koroner arterleri tespit edebilir.
- These unconscious signals are the ones you can use to detect if that person is lying.
- Bu bilinçsiz sinyaller, o kişinin yalan söyleyip söylemediğini tespit etmek için kullanabileceğiniz sinyallerdir.
- Fibre-optic cables can be used to detect earthquakes and other ground movements.
- Fiber optik kablolar depremleri ve diğer yer hareketlerini tespit etmek için kullanılabilir.
- For instance, it is impossible to detect the actual level of power during the course of combat.
- Örneğin, savaş sırasında gerçek güç seviyesini tespit etmek imkansızdır.
- Heart scans can detect the calcium in those plaques.
- Kalp taramaları bu plaklardaki kalsiyumu tespit edebilir.
- A Technological Observatory which aims to detect new emerging technologies in the sector.
- Sektörde yeni ortaya çıkan teknolojileri tespit etmeyi amaçlayan bir Teknolojik Gözlemevi.
- We may also use your payment information to detect and prevent fraud.
- Ödeme bilgilerinizi dolandırıcılığı tespit etmek ve önlemek için de kullanabiliriz.
- We use this field to detect spam.
- Bu alanı spam tespit etmek için kullanırız.
- NLP tries to detect and modify unconscious biases or limitations of an individual's map of the world.
- NLP, bireyin dünya haritasındaki bilinçdışı önyargıları veya sınırlamaları tespit etmeye ve değiştirmeye çalışır.
- Over time, you can detect periods of dead time.
- Zamanla ölü zaman dönemlerini tespit edebilirsiniz.
- Pap smears are routine medical tests that can detect cervical cancer in women.
- Pap smear, kadınlarda rahim ağzı kanserini tespit edebilen rutin tıbbi testlerdir.
- PET scans can detect biochemical changes in an organ or tissue.
- PET taramaları bir organ veya dokudaki biyokimyasal değişiklikleri tespit edebilir.
- Also known as a pulmonary function test, spirometry detects even early cases of COPD.
- Solunum fonksiyon testi olarak da bilinen spirometri, erken KOAH vakalarını bile tespit eder.
- In the case of IBS, an acupuncturist usually detects a qi deficiency in the spleen and lung meridians.
- IBS durumunda, bir akupunktur uzmanı genellikle dalak ve akciğer meridyenlerinde bir qi eksikliği tespit eder.
- This helps your doctor detect abnormal enlargement of the veins.
- Bu, doktorunuzun damarlardaki anormal genişlemeyi tespit etmesine yardımcı olur.
- Also, it is a well-known alternative to the task manager and, helps to detect malware.
- Ayrıca, görev yöneticisine iyi bilinen bir alternatiftir ve kötü amaçlı yazılımları tespit etmeye yardımcı olur.
- A special camera detects the radioactivity and creates a picture of your skeleton.
- Özel bir kamera radyoaktiviteyi tespit eder ve iskeletinizin bir resmini oluşturur.
- Serologic testing can detect these antibodies and help your doctor diagnose an autoimmune disorder.
- Serolojik testler bu antikorları tespit edebilir ve doktorunuzun otoimmün bir bozukluğu teşhis etmesine yardımcı olabilir.
- Likewise, Western blot analysis was able to detect the production and activation of paxillin and FAK proteins.
- Benzer şekilde, Western blot analizi paxillin ve FAK proteinlerinin üretimini ve aktivasyonunu tespit edebilmiştir.
- As their name suggests, these detectors are used to detect flames.
- Adından da anlaşılacağı gibi, bu dedektörler alevleri tespit etmek için kullanılır.
- Brain-imaging tests can also be used to detect physical changes in your brain.
- Beyin görüntüleme testleri beyninizdeki fiziksel değişiklikleri tespit etmek için de kullanılabilir.
- By using these matrices, it is possible to detect distant evolutionary relationships.
- Bu matrisleri kullanarak uzak evrimsel ilişkileri tespit etmek mümkündür.
- It can detect irregular heart rhythms and other cardiac problems.
- Düzensiz kalp ritimlerini ve diğer kalp sorunlarını tespit edebilir.
- It can help the doctor detect signs of abnormalities in the heart and blood vessels.
- Doktorun kalp ve kan damarlarındaki anormallik belirtilerini tespit etmesine yardımcı olabilir.
- It cannot detect very small or superficial tumours (CIS).
- Çok küçük veya yüzeysel tümörleri (CIS) tespit edemez.
- It is conducted to detect hormonal disorders and allows you to understand the cause of the disease.
- Hormonal bozuklukları tespit etmek için yapılır ve hastalığın nedenini anlamanızı sağlar.
- A sample of blood can detect a protein called CA 125.
- Bir kan örneği CA 125 adı verilen bir proteini tespit edebilir.
- A seismograph, or seismometer, is an instrument used to detect and record earthquakes.
- Sismograf veya sismometre, depremleri tespit etmek ve kaydetmek için kullanılan bir araçtır.
- A seismometer is an instrument used to detect and record earthquakes.
- Sismometre, depremleri tespit etmek ve kaydetmek için kullanılan bir araçtır.
- All internal traffic is continuously monitored to detect hidden attacks in progress.
- Devam eden gizli saldırıları tespit etmek için tüm dahili trafik sürekli olarak izlenir.
- It may mean an additional cost, but it could detect hidden damage.
- Bu ek bir maliyet anlamına gelebilir, ancak gizli hasarı tespit edebilir.
- It uses satellites to detect your location.
- Konumunuzu tespit etmek için uyduları kullanır.
- It's not enough to just detect viruses.
- Sadece virüsleri tespit etmek yeterli değildir.
- Metal detectors are used to detect hidden metals.
- Metal dedektörleri gizli metalleri tespit etmek için kullanılır.
- Moyer identified that the most important duty of the auditor was to detect fraud.
- Moyer, denetçinin en önemli görevinin sahtekarlığı tespit etmek olduğunu belirtti.
- Your doctor may recommend a urine microalbumin test to detect early signs of kidney damage.
- Doktorunuz böbrek hasarının erken belirtilerini tespit etmek için idrar mikroalbümin testi önerebilir.
- We also may use this automatic information to prevent and detect fraud.
- Bu otomatik bilgileri dolandırıcılığı önlemek ve tespit etmek için de kullanabiliriz.
- We didn't detect an analytics tool installed on this website.
- Bu web sitesinde yüklü bir analiz aracı tespit etmedik.
- We may also use this automatic information to prevent and detect fraud.
- Bu otomatik bilgileri dolandırıcılığı önlemek ve tespit etmek için de kullanabiliriz.
- The fastest way to detect digestive issues in your child is to analyze their attitude on a daily basis.
- Çocuğunuzdaki sindirim sorunlarını tespit etmenin en hızlı yolu, tutumlarını günlük olarak analiz etmektir.
- The purpose of this test is to detect abnormal eye movement.
- Bu testin amacı anormal göz hareketini tespit etmektir.
- Detect incidents and problems in the Big Data field and implement procedures to solve them.
- Büyük Veri alanındaki olayları ve sorunları tespit edin ve bunları çözmek için prosedürler uygulayın.
- Detect performance bottlenecks and potential errors with ease.
- Performans darboğazlarını ve olası hataları kolaylıkla tespit edin.
- Explorer 1 was the first spacecraft to detect the Van Allen radiation belt.
- Explorer 1, Van Allen radyasyon kuşağını tespit eden ilk uzay aracıydı.
- Fiber-optic cables can be used to detect earthquakes and other ground movements.
- Fiber optik kablolar depremleri ve diğer yer hareketlerini tespit etmek için kullanılabilir.
- Home pregnancy tests are designed to detect this hormone.
- Evde hamilelik testleri bu hormonu tespit etmek için tasarlanmıştır.
- How well can rapid tests detect the flu?
- Hızlı testler gribi ne kadar iyi tespit edebilir?
- Humans may be able to detect and use magnetic fields.
- İnsanlar manyetik alanları tespit edip kullanabilirler.
- If you slice any wheat bread, you can detect the bubbles and gluten support inside.
- Herhangi bir buğday ekmeğini dilimlerseniz içindeki kabarcıkları ve gluten desteğini tespit edebilirsiniz.
- In particular, a thorough cardiac evaluation may be advised to detect any heart abnormalities that may be present.
- Özellikle, mevcut olabilecek kalp anormalliklerini tespit etmek için kapsamlı bir kardiyak değerlendirme önerilebilir.
- Insulin levels are sometimes measured to detect insulin resistance or deficiency.
- İnsülin seviyeleri bazen insülin direncini veya eksikliğini tespit etmek için ölçülür.
- It can be used to detect the intensity of ambient light.
- Ortam ışığının yoğunluğunu tespit etmek için kullanılabilir.
- Serologic testing can detect SARS-CoV antibodies in the blood.
- Serolojik testler kandaki SARS-CoV antikorlarını tespit edebilir.
- Simple applications may only need simple digital-output sensors to detect the presence or absence of a target.
- Basit uygulamalar, bir hedefin varlığını veya yokluğunu tespit etmek için yalnızca basit dijital çıkış sensörlerine ihtiyaç duyabilir.
- A comprehensive eye exam is the only way to detect these diseases in their early stages.
- Kapsamlı bir göz muayenesi, bu hastalıkları erken evrelerinde tespit etmenin tek yoludur.
- A digital rectal exam can detect some cases of anal carcinoma.
- Dijital rektal muayene bazı anal karsinom vakalarını tespit edebilir.
- A helium mass spectrometer is an instrument commonly used to detect and locate small leaks.
- Helyum kütle spektrometresi, küçük sızıntıları tespit etmek ve bulmak için yaygın olarak kullanılan bir araçtır.
- Your immune system detects the particles which are harmful to your health.
- Bağışıklık sisteminiz sağlığınıza zararlı parçacıkları tespit eder.
- This instrument detects where invasive intervention is to be done.
- Bu cihaz, invaziv müdahalenin nerede yapılacağını tespit eder.
- We use this field to detect spam bots.
- Bu alanı spam botları tespit etmek için kullanıyoruz.
- Normally, they should not detect pathogenic microorganisms, mold spores and other fungi.
- Normalde patojen mikroorganizmaları, küf sporlarını ve diğer mantarları tespit etmemelidirler.
- We have detected an abnormality on your x-ray.
- Röntgeninizde bir anormallik tespit ettik.
- Scientists have detected gravitational waves.
- Bilim adamları yerçekimi dalgaları tespit ettiler.
- Our sensors did not detect any unusual activity.
- Sensörlerimiz olağandışı bir etkinlik tespit etmedi.
- Gravitational waves are very hard to detect.
- Yerçekimi dalgalarını tespit etmek çok zordur.
- The Laser Interferometer Space Antenna (LISA) is a space mission that will be able to detect gravitational waves.
- Lazer İnterferometre Uzay Anteni (LISA) yerçekimi dalgalarını tespit edebilecek bir uzay görevidir.
- Our sensors did not detect any unusual activity.
- Sensörlerimiz olağandışı bir aktivite tespit etmemiştir.
- Our sensors did not detect anything out of the ordinary.
- Sensörlerimiz olağan dışı bir şey tespit etmemiştir.
- A Pap test can help detect cervical cancer early on.
- Rahim kanseri teşhis testi rahim ağzı kanserini erken tespit etmeye yardımcı olabilir.
- The sensors aren't detecting anything unusual.
- Sensörler alışılmadık hiçbir şey tespit etmiyor.
- The sensors aren't detecting anything unusual.
- Sensörler olağandışı bir şey tespit etmiyor.
- He detected his men's misconduct.
- Adamlarının yanlış davranışlarını tespit etti.
- My sensors detect an intruder in the area.
- Sensörlerim bölgede bir davetsiz misafir tespit etti.
- Scientists have detected gravitational waves.
- Bilim adamları yerçekimsel dalgalar tespit etti.
- The sensors detect an intruder in the area.
- Sensörler bölgede bir davetsiz misafir tespit etti.
- We detected a great fault in the system.
- Sistemde büyük bir hata tespit ettik.
- Do I detect an attitude problem?
- Bir yaklaşım sorunu tespit ediyor muyum?
- My sensors detect an intruder in the area.
- Sensörlerim bölgede izinsiz giren birini tespit ediyor.
- The sensors detect an intruder in the area.
- Sensörler bölgede izinsiz giren birini tespit ediyor.
- How do astronomers detect exoplanets?
- Astronomlar ötegezegenleri nasıl tespit ediyor?
- How do scientists detect exoplanets?
- Bilim insanları ötegezegenleri nasıl tespit ediyor?
Show More (116)
|
|
- It must be said that our fellow citizens can detect a strong smell of oil in this matter.
- Yurttaşlarımızın bu konuda güçlü bir petrol kokusu algılayabileceklerini söylemek gerekir.
- Sensors detect and measure the physical characteristics or conditions of a device.
- Sensörler bir cihazın fiziksel özelliklerini veya koşullarını algılar ve ölçer.
- Their eyes may start to detect light.
- Gözleri ışığı algılamaya başlayabilir.
- Hairy cells detect movement and convert it into chemical signals for the auditory nerve.
- Tüylü hücreler hareketi algılar ve bunu işitme siniri için kimyasal sinyallere dönüştürür.
- Outlook can detect only those languages listed above the double line.
- Outlook yalnızca çift çizginin üzerinde listelenen dilleri algılayabilir.
- It detects your location automatically and connects you to the nearest and fastest server.
- Konumunuzu otomatik olarak algılar ve sizi en yakın ve en hızlı sunucuya bağlar.
- What part of the human eye detects light?
- İnsan gözünün hangi kısmı ışığı algılar?
- When a vehicle alters that magnetic field, the sensor detects those changes.
- Bir araç bu manyetik alanı değiştirdiğinde, sensör bu değişiklikleri algılar.
- A special camera detects the relevant traffic signs.
- Özel bir kamera ilgili trafik işaretlerini algılar.
- Adobe Muse detects your location and automatically chooses the correct location.
- Adobe Muse konumunuzu algılar ve otomatik olarak doğru konumu seçer.
- The eyes can detect differences in light intensity but not images.
- Gözler ışık yoğunluğundaki farklılıkları algılayabilir ancak görüntüleri algılayamaz.
- The office can detect only those languages listed above the double line.
- Office yalnızca çift çizginin üzerinde listelenen dilleri algılayabilir.
- The tablet does not detect a flash drive.
- Tablet bir flash sürücü algılamıyor.
- Windows File Protection detects attempts by other programs to replace or move a protected system file.
- Windows Dosya Koruması, diğer programların korumalı bir sistem dosyasını değiştirme veya taşıma girişimlerini algılar.
- Its proven Video Smoke Detection technology detects, identifies and analyses smoke at the start of a fire.
- Kanıtlanmış Video Duman Algılama teknolojisi, yangın başlangıcında dumanı algılar, tanımlar ve analiz eder.
- If Outlook cannot automatically detect your Exchange server, you can enter its address here.
- Outlook Exchange sunucunuzu otomatik olarak algılayamazsa, adresini buraya girebilirsiniz.
- The accelerometer can also detect how fast your phone is moving in any linear direction.
- İvmeölçer, telefonunuzun herhangi bir doğrusal yönde ne kadar hızlı hareket ettiğini de algılayabilir.
- The detection mechanism depends on the type of burning object the alarm is designed to detect.
- Algılama mekanizması, alarmın algılamak üzere tasarlandığı yanan nesnenin türüne bağlıdır.
- Our eyes can detect light.
- Gözlerimiz ışığı algılayabilir.
- Our sensors did not detect anything out of the ordinary.
- Sensörlerimiz sıra dışı bir şey algılamadı.
- Our sensors did not detect any unusual activity.
- Sensörlerimiz olağandışı bir etkinlik algılamadı.
- Our sensors did not detect anything unusual.
- Sensörlerimiz olağandışı bir şey algılamadı.
- Gravitational waves are very hard to detect.
- Yerçekimi dalgalarını algılamak çok zordur.
- The Laser Interferometer Space Antenna (LISA) is a space mission that will be able to detect gravitational waves.
- Lazer enterferometre Uzay Anteni (LISA) yerçekimi dalgalarını algılayabilecek bir uzay görevidir.
Show More (21)
|
