The sample sentences have been compiled from various sources and although they have been proofread, there may be some omissions. The sentences do not necessarily reflect the ideology and opinions of Tureng.com. Please let us know about sentences with political, social and sensitive content that offend you.

	Englisch	Türkisch
1	fault	hata	n.
	It's your fault we're trapped here! Burada sıkışıp kalmamız senin hatan! His opponent served a double fault. Rakibi çifte hata yaptı. But, surprise, surprise, the devil is in the detail and needless to say, fault can be found on a few counts. Ancak, sürpriz, sürpriz, şeytan ayrıntıda gizlidir ve söylemeye gerek yok, birkaç konuda hata bulunabilir. The fault lies in part with Parliament, because we do not scrutinise and follow up the budget as we should. Hata kısmen Parlamento'da, çünkü bütçeyi gerektiği gibi inceleyip takip etmiyoruz. The fault lies with OLAF, or the director-general, or whoever, but not with the Commission. Hata Avrupa Dolandırıcılıkla Mücadele Bürosu'nda, genel müdürde ya da bir başkasındadır, Komisyonda değil. That is not the fault of public opinion. Bu kamuoyunun hatası değildir. This is as much our fault as it is Africa's. Bu Afrika'nın olduğu kadar bizim de hatamız. It is clear where the fault lies. Hatanın nerede olduğu açık. It is clear where the fault lies. Hatanın nerede olduğu açıktır. The fault lies with OLAF, or the director-general, or whoever, but not with the Commission. Hata OLAF'ta, genel müdürde ya da her kimse ondadır, Komisyon'da değil. The failure of the CFSP is our fault. ODGP'nin başarısızlığı bizim hatamız. But the other major fault of the CAP is that it is an agricultural policy. Ancak OTP'nin bir diğer büyük hatası da bir tarım politikası olmasıdır. It is not the Italian presidency's fault; it is a long-standing problem involving all Councils. Bu İtalya dönem başkanlığının hatası değil; bu tüm Konseyleri ilgilendiren uzun süredir devam eden bir sorun. This is not the Commission's fault, but a result of differences between the various Member States. Bu Komisyon'un hatası değil, çeşitli Üye Devletler arasındaki farklılıkların bir sonucudur. It is a pity, but it is the fault of all the political parties on the ground. Yazık ancak bu durum sahadaki tüm siyasi partilerin hatasıdır. That is the fault of all those, including ourselves, who have not told the public the facts. Bu, biz de dahil olmak üzere kamuoyuna gerçekleri anlatmayan herkesin hatasıdır. If he was not present, it is neither my fault nor that of the Presidency, but his own. Eğer orada bulunmadıysa, bu ne benim ne de Başkanlığın hatasıdır; bu onun kendi hatasıdır. However, I would like to point out one fault in the document. Bununla birlikte, belgedeki bir hataya dikkat çekmek isterim. That is no fault of the machine. Bu makinenin hatası değil. And if there is, it is directly the fault of the leaders. Ve eğer varsa, bu doğrudan liderlerin hatasıdır. But that is not the fault of the dancers. Ama bu dansçıların hatası değil. This is not the fault of the language. Bu dilin hatası değil. It is the fault of the men. Bu erkeklerin hatası. The fault may not always be yours. Hata her zaman sizde olmayabilir. These defects are not the fault of the surgeon. Bu kusurlar cerrahın hatası değildir. Failure and fault are not bad things. Başarısızlık ve hata kötü şeyler değildir. Some of them were my fault; some weren’t. Bazıları benim hatamdı, bazıları değildi. It is not your fault, it is an illness. Bu sizin hatanız değil, bu bir hastalık. How much of it was her fault? Ne kadarı onun hatasıydı? How much of it was his fault? Ne kadarı onun hatasıydı? Please don't feel so stupid or insecure, it's not your fault. Lütfen kendinizi aptal ya da güvensiz hissetmeyin, bu sizin hatanız değil. This is partly Microsoft's fault, with Windows 8.1 taking up a lot of space. Bu kısmen Microsoft'un hatası, Windows 8.1 çok fazla yer kaplıyor. Michelle, nothing that happened in that hurricane shelter was your fault, or had anything to do with you. Michelle, o kasırga sığınağında olan hiçbir şey senin hatan değildi ya da seninle bir ilgisi yoktu. He would not admit his fault. O, hatasını kabul etmezdi. He was always finding fault with me. Hatayı her zaman bende buluyordu. It's our own fault. Bizim hatamız. Whatever happens to Tom is his fault, not yours. Tom'a ne olursa olsun onun hatasıdır, seninki değil. This wasn't your fault. Bu senin hatan değildi. The accident wasn't his fault. Kaza onun hatası değildi. I wonder whose fault that was. Acaba bu kimin hatasıydı? Tom always finds fault with her. Tom, her zaman hatayı onda bulur. The accident wasn't Tom's fault. Kaza Tom'un hatası değildi. He will never admit his fault. Hatasını asla kabul etmez. He won't admit his fault. Hatasını kabul etmeyecek. He would not admit his fault. Hatasını kabul etmedi. It is in fact your fault. Aslında senin hatan. Tom got blamed, but it wasn't his fault. Tom suçlandı ama bu onun hatası değildi. Was it Tom's fault? Bu, Tom'un hatası mıydı? Was it Tom's fault? Tom'un hatası mıydı? What had happened wasn't Tom's fault. Olanlar Tom'un hatası değildi. This is all Tom's fault. Hepsi Tom'un hatası. This is her fault. Bu onun hatası. This is his fault. Bu onun hatası. It's not anyone's fault. Bu kimsenin hatası değil. It's not just Tom's fault. Bu sadece Tom'un hatası değil. It's not Tom's fault. Bu Tom'un hatası değil. That is no fault of Tom's. Bu Tom'un hatası değil. That is no fault of Tom's. O, Tom'un hatası değil. That wasn't Tom's fault. Tom'un hatası değildi. That's not entirely Tom's fault. Bu tamamen Tom'un hatası değil. That's not entirely Tom's fault. O tamamen Tom'un hatası değil. That's not her fault. Bu onun hatası değil. That's not Jack's fault. O, Jack'in hatası değil. That was completely my fault. Tamamen benim hatamdı. That was Tom's fault. Bu Tom'un hatasıydı. It's all your fault, Tom. Hepsi senin hatan, Tom. That was Tom's fault. Tom'un hatasıydı. That was Tom's only fault. Bu Tom'un tek hatasıydı. That's not Tom's fault. Bu Tom'un hatası değil. That was Tom's own fault. Bu Tom'un kendi hatasıydı. It is in fact your fault. Aslında bu senin hatan. That's not Tom's fault. O, Tom'un hatası değil. It's not anybody's fault. Kimsenin hatası değil. Tom got blamed even though it wasn't his fault. Tom kendi hatası olmamasına rağmen suçlandı. He recognizes his fault. Hatasını kabul ediyor. The accident wasn't your fault. Kaza senin hatan değildi. It wasn't Tom's fault. Bu, Tom'un hatası değildi. It was all my fault. Hepsi benim hatamdı. It wasn't Tom's fault. Tom'un hatası değildi. It was my fault that they came late. Geç gelmeleri benim hatamdı. It was my fault that they came late. Onların geç gelmesi benim hatamdı. It was my fault. Benim hatamdı. It was partly my fault. Bu kısmen benim hatamdı. It was partly my fault. Kısmen benim hatamdı. It was probably my fault. Muhtemelen benim hatamdı. It was probably my fault. O muhtemelen benim hatamdı. That was my fault. Benim hatamdı. It's nobody's fault, but mine. Benden başka kimsenin hatası değil. It was totally my fault. O tamamen benim hatamdı. This wasn't Tom's fault. Bu Tom'un hatası değildi. It's nobody's fault. Bu kimsenin hatası değil. That was all my fault. Hepsi benim hatamdı. This wasn't Tom's fault. Bu, Tom'un hatası değildi. It's not your fault, so don't worry. Senin hatan değil, o yüzden endişelenme. It's not your fault. Bu senin hatan değil. None of this was your fault. Bunların hiçbiri senin hatan değildi. None of this was your fault. Bunu hiçbiri senin hatan değildi. Perhaps it isn't your fault. Belki de senin hatan değildir. That wasn't your fault. Bu senin hatan değildi. That's not your fault, Tom. Bu senin hatan değil, Tom. That's not your fault. O senin hatan değil. It was totally my fault. Bu tamamen benim hatamdı. That was all my fault. Onun hepsi benim hatamdı. How could it be Tom's fault? Bu nasıl Tom'un hatası olabilir? That was completely my fault. O tamamen benim hatamdı. It was their fault. Bu onların hatasıydı. It was their fault. Onların hatasıydı. It was Tom's fault. O Tom'un hatasıydı. Everybody's fault is nobody's fault. Herkesin hatası, kimsenin hatası değildir. I think it's my neighbor's fault. Sanırım bu benim komşumun hatası. I think it's Tom's fault. Bence bu Tom'un hatası. How much of this is Tom's fault? Bunun ne kadarı Tom'un hatası? Being overly generous is his greatest fault. Aşırı cömert olmak onun en büyük hatasıdır. He acknowledged his fault. Hatasını kabul etti. It was Tom's fault. Tom'un hatasıydı. It was Tom's own fault. O, Tom'un kendi hatasıydı. It was Tom's own fault. Tom'un kendi hatasıydı. That was perhaps Tom's fault. Belki de Tom'un hatasıydı. That was perhaps Tom's fault. Bu belki de Tom'un hatasıydı. He acknowledged his fault. O, hatasını kabul etti. He owned up to his fault. Hatasını kabul etti. It was actually my fault. Aslında benim hatamdı. It's not your fault, don't worry. Senin hatan değil, merak etme. If you believe what politicians say, it's really your own fault. Politikacıların söylediklerine inanıyorsanız, bu gerçekten sizin hatanız. Is that really Tom's fault? Bu gerçekten Tom'un hatası mı? Is that Tom's fault? Bu Tom'un hatası mı? Is that Tom's fault? O Tom'un hatası mı? It was no one's fault. Kimsenin hatası değildi. It was nobody's fault. Bu kimsenin hatası değildi. How could it be Tom's fault? Bu nasıl Tom'un hatası olabilir. This isn't the government's fault. Bu, hükümetin hatası değil. It's not entirely your fault. Bu tamamen senin hatan değil. It was nobody's fault. Kimsenin hatası değildi. I don't blame you for the accident; it was not your fault. Kaza için sizi suçlamıyorum; bu sizin hatanız değildi. It's not your fault, don't worry. Bu senin hatan değil, endişelenme. It was my fault, not Tom's. Benim hatamdı, Tom'un değil. This isn't entirely Tom's fault. Bu tamamen Tom'un hatası değil. This isn't really Tom's fault. Bu gerçekten Tom'un hatası değil. This is not entirely Tom's fault. Bu tamamen Tom'un hatası değil. It was his own fault. Kendi hatasıydı. It was his fault. O onun hatasıydı. It was his fault. Onun hatasıydı. It's all your fault, Fadil. Hepsi senin hatan, Fadil. It was our own fault. Bu bizim hatamızdı. If you believe what politicians say, it's really your own fault. Eğer politikacıların söylediğine inanırsan, bu gerçekten senin kendi hatan. That was my fault. Bu benim hatamdı. That was totally my fault. Bu tamamen benim hatamdı. That was totally my fault. O tamamen benim hatamdı. It wasn't our fault. Bizim hatamız değildi. It's not our fault. Bu bizim hatamız değil. That wasn't our fault. Bu bizim hatamız değildi. That's not our fault. Bu bizim hatamız değil. It's our fault. Bu bizim hatamız. It's our fault. O bizim hatamız. That's not our fault. O bizim hatamız değil. It's all our fault. Hepsi bizim hatamız. My mother is always finding fault with me. Annem hatayı her zaman bende buluyor. That's our fault. Bu bizim hatamız. That's our fault. O bizim hatamız. This is our fault. Bu bizim hatamız. That was Tom's own fault. O, Tom'un kendi hatası. This was our fault. Bu bizim hatamızdı. I'm sure it's Tom's fault. Eminim Tom'un hatasıdır. Who is in fault? Kimin hatası var? Whose fault is it? Bu kimin hatası? This isn't your fault, Tom. Bu senin hatan değil, Tom. This isn't your fault. Bu senin hatan değil. It is only the cat's fault. Bu sadece kedinin hatası. It is only the cat's fault. Sadece kedinin hatası. It's his fault. Bu onun hatası. It's their fault. Bu onların hatası. It's Tom's fault. O, Tom'un hatası. It's Tom's fault. Tom'un hatası. It's our own fault. Bu bizim kendi hatamız. It really is your fault. Bu gerçekten senin hatan. It's all your fault. Hepsi senin hatan. It's all your own fault. Hepsi senin kendi hatan. It's always your fault. Bu her zaman senin hatan. It's always your fault. Hep senin hatan. It's partly your fault. Bu kısmen senin hatan. It's your own fault. Bu senin hatan. It's your own fault. Bu senin kendi hatan. It was your fault. Senin hatandı. It's your own stupid fault. Bu senin kendi aptalca hatan. It's Tom's own fault. Bu Tom'un kendi hatası. We detected a great fault in the system. Biz, sistemde büyük bir hata belirledik. We detected a great fault in the system. Sistemde büyük bir hata tespit ettik. The rest was my fault. Gerisi benim hatamdı. This was my fault. Bu benim hatamdı. This was not our fault. Bu bizim hatamız değil idi. This was not our fault. Bu bizim hatamız değildi. This is our fault, isn't it? Bu bizim hatamız, değil mi? This is all our fault. Hepsi bizim hatamız. It's Tom's own fault. Bu, Tom'un kendi hatası. That's your own fault. Bu senin hatan. That's your own fault. O senin kendi hatan. The fault has been repaired. Hata onarıldı. The fault is mine. Hata benim. The fault is not mine but yours. Hata bende değil, sizde. The fault is not mine but yours. Hata benim değil senin. For all her fault, they loved her. Onun tüm hatalarına rağmen, onu sevdiler. For all her fault, they loved her. Tüm hatalarına rağmen onu sevdiler. His death was partly my fault. Ölümü kısmen benim hatamdı. His death was partly my fault. Onun ölümü kısmen benim hatamdı. I think maybe that was my fault. Belki de bu benim hatamdı. Tom, it's not your fault. Tom, bu senin hatan değil. It's always the parents' fault. Her zaman ebeveynlerin hatasıdır. It is easy to see the fault of others, but it is hard to see one's own. Başkalarının hatasını görmek kolaydır ama birinin kendi hatasını görmesi zordur. It is easy to see the fault of others, but it is hard to see one's own. Başkalarının hatasını görmek kolaydır ama kişinin kendi hatasını görmesi zordur. It was Tom's fault, not yours. Tom'un hatasıydı, senin değil. It was Tom's fault, you know. Tom'un hatasıydı, biliyorsun. It was definitely Tom's fault. Kesinlikle Tom'un hatasıydı. It was our own fault. Bu bizim kendi hatamızdı. I'm sure that's no fault of yours. Eminim bu senin hatan değildir. Is that really your fault? Bu gerçekten senin hatan mı? It always seems to be your fault. Her zaman senin hatan gibi görünüyor. It isn't your fault. Bu senin hatan değil. It wasn't your fault, you know. Bu senin hatan değildi, biliyorsun. It wasn't your fault, you know. Senin hatan değildi, biliyorsun. You have to admit first your fault before I'll forgive you. Seni affetmem için önce hatanı kabul etmelisin. It wasn't your fault. Senin hatan değildi. Whose fault is that? Kimin hatası bu? What happened in Boston wasn't your fault. Boston'da olan senin hatan değildi. This is entirely your fault. Bu tamamen senin hatan. This is your fault. Bu senin hatan. This is your own fault. Bu senin hatan. This is your own fault. Bu senin kendi hatan. This wasn't your fault. Bu sizin hatanız değildi. They got blamed, but it wasn't their fault. Onlar suçlandı ama bu onların hatası değildi. This is no one's fault. Bu kimsenin hatası değil. I kind of feel like it's my fault. Benim hatammış gibi hissediyorum. It was entirely his fault. Bu tamamen onun hatasıydı. Laughter is the only cure against vanity, and vanity is the only laughable fault. Gülmek kibre karşı tek çaredir ve kibir gülünecek tek hatadır. I don't blame you for the accident; it was not your fault. Kaza için seni suçlamıyorum, senin hatan değildi. It was your own fault. O senin kendi hatandı. It's my own fault. Bu benim kendi hatam. It's not all your fault. Hepsi senin hatan değil. It was entirely Tom's fault. O tamamen Tom'un hatasıydı. Was that really your fault? Bu gerçekten senin hatan mıydı? It was entirely Tom's fault. Tamamen Tom'un hatasıydı. Don't lay your fault at my door. Hatanı bana yükleme. It was my fault, not Tom's. Bu benim hatamdı, Tom'un değil. It was your own fault. Bu senin hatandı. Whose fault is that? O kimin hatası? Whose fault was that? Kimin hatasıydı bu? Whose fault was it? Kimin hatasıydı? Whose fault was it? O kimin hatasıydı? Whose fault was that? O kimin hatasıydı? Show More (245)
2	fault	suç	n.
	However tendentious this House's debates on the subject may have been, MEPs are not at fault in this. Bu Meclis'in konuyla ilgili tartışmaları ne kadar eğilimli olursa olsun, bu konuda milletvekillerinin bir suçu yoktur. None of this is of course the fault of the Swedish presidency. Bunların hiçbiri elbette İsveç Cumhurbaşkanlığı'nın suçu değildir. None of this is, of course, the fault of the Swedish presidency. Elbette bunların hiçbiri İsveç Dönem Başkanlığının suçu değildir. The fault for this lies entirely with Europe. Bunun suçu tamamen Avrupa'ya aittir. Which was not self-evident, so whose fault is it? Bu apaçık ortada değildi, öyleyse bu kimin suçu? This is the fault neither of France nor of Germany. Bu ne Fransa'nın ne de Almanya'nın suçudur. It is not our fault that does not exist. Böyle bir şeyin olmaması bizim suçumuz değil. Well, yes, we will, but that is not our fault. Evet, yapacağız ama bu bizim suçumuz değil. You were talking as if it was my group's fault that nothing has happened so far. Sanki şu ana kadar hiçbir şey olmamış olması benim grubumun suçuymuş gibi konuştunuz. That is not the fault of the schools. Bu okulların suçu değil. This is not the fault of the schools. Bu okulların suçu değil. What was the fault of that girl? O kızın suçu neydi? It's not the fault of the schools. Bu okulların suçu değil. That's not the fault of the teachers. Bu öğretmenlerin suçu değil. This is neither our nor your fault. Bu ne bizim ne de sizin suçunuz. It is not their fault they are ill. Hasta olmaları onların suçu değil. But it is neither (of) their fault. Ama bu onların suçu değil. Your hair loss is not your fault. Saç dökülmesi sizin suçunuz değil. Michelle, nothing that happened in that hurricane shelter was your fault, or had anything to do with you. Michelle, kasırga sığınağında olanların hiçbiri senin suçun değildi ya da senin yüzünden olmadı. I think it's nobody's fault. Bence bu kimsenin suçu değil. Everything that's happening is Tom's fault. Olan biten her şey Tom'un suçu. I think it's my neighbor's fault. Bence bu komşumun suçu. I feel like this is all my fault. Hepsi benim suçummuş gibi hissediyorum. It was all Tom's fault. Hepsi Tom'un suçuydu. They got blamed, but it wasn't their fault. Suçlandılar ama bu onların suçu değildi. It's all your fault, Fadil. Hepsi senin suçun, Fadıl. It's all your fault, Tom. Hepsi senin suçun, Tom. It's all your fault. Hepsi senin suçun. It's your fault that I just lost my job. İşimi kaybetmem senin suçun. That's not your fault. Bu senin suçun değil. It's not all your fault. Hepsi senin suçun değil. It's not your fault, it's Alison's. Bu senin suçun değil, Alison'ın suçu. It's not your fault, so don't worry. Bu senin suçun değil, bu yüzden endişelenme. It's not your fault. Senin suçun değil. None of this is your fault. Bunların hiçbiri senin suçun değil. It's entirely my fault. Bu tamamen benim suçum. It's my fault that you were fired. Kovulmuş olman benim suçum. It's all our fault. Hepsi bizim suçumuz. It's not always my fault. Her zaman benim suçum değil. So it's my fault? Benim suçum yani öyle mi? This is no one's fault. Bu kimsenin suçu değil. That's not your fault, Tom. Bu senin suçun değil, Tom. It's all your own fault. Hepsi sizin suçunuz. This is not entirely Tom's fault. Bu tamamen Tom'un suçu değil. It's not Tom's fault. Bu Tom'un suçu değil. This isn't really Tom's fault. Bu Tom'un suçu değil. This isn't the government's fault. Bu hükümetin suçu değil. Tom got blamed, but it wasn't his fault. Tom suçlandı ama bu onun suçu değildi. Was that Tom's fault? Bu Tom'un suçu muydu? Whatever happens to Tom is his fault, not yours. Tom'a ne olursa olsun onun suçu, senin değil. This is the cat's fault. Bu kedinin suçu. This is the cat's fault. Bu, kedinin suçu. No one is at fault. Kimsenin suçu yok. This wasn't your fault. Senin suçun değildi. Everything that happened was Tom's fault. Olan her şey Tom'un suçuydu. Is it the fault of the red shirt? Kırmızı gömleğin suçu mu bu? It isn't Tom's fault. Tom'un suçu değil. It's nobody's fault, but mine. Benden başka kimsenin suçu değil. It's nobody's fault. Kimsenin suçu değil. It's not anybody's fault. Bu kimsenin suçu değil. It's not anyone's fault. Kimsenin suçu değil. It's not their fault. Bu onların suçu değil. It's not Tom's fault you were arrested. Tutuklanman Tom'un suçu değil. That's not Jack's fault. Bu Jack'in suçu değil. That wasn't Tom's fault. Bu Tom'un suçu değildi. That's not their fault. Bu onların suçu değil. The accident wasn't his fault. Kaza onun suçu değildi. If something happens, it's Tom's fault, not mine. Eğer bir şey olursa, bu Tom'un suçu, benim değil. It's all my scumbag neighbor's fault. Hepsi pislik komşumun suçu. It's all Tom's fault. Hepsi Tom'un suçu. It's always someone else's fault. Hep başkasının suçu. It's always the fault of other people. Hep başkalarının suçu. If you can't read, it's not my fault. Eğer okuyamıyorsan, bu benim suçum değil. It's my fault. Benim suçum. If you can't read, it's not my fault. Okuyamıyorsan bu benim suçum değil. Who's at fault? Kimin suçu? Whose fault is it? Kimin suçu? What happened in Boston wasn't your fault. Boston'da olanlar senin suçun değildi. Is this my fault or your fault? Bu benim suçum mu yoksa senin suçun mu? Show More (76)
3	fault	arıza	n.
	There might be a fault in the microphone. Mikrofonda bir arıza olabilir. Modern dishwashers have an electronic fault memory. Modern bulaşık makinelerinin elektronik arıza hafızası vardır. This makes repair easier in the event of a fault. Bu, bir arıza durumunda onarımı kolaylaştırır. When the engine management system detects a fault, the NOx warning lamp comes on. Motor yönetim sistemi bir arıza tespit ettiğinde NOx uyarı lambası yanar. A single fault does not lead to a loss of the safety function. Tek bir arıza güvenlik işlevinin kaybına yol açmaz. There is a fault in the electrical system. Elektrik sisteminde bir arıza var. Write to the manufacturer if the machine develops the same fault again. Makine tekrar aynı arızayı verirse üreticiye yazın. The accident was caused by a fault in the refrigeration system of the appliance. Kazaya cihazın soğutma sistemindeki bir arıza neden oldu. The fault has been repaired. Arıza onarıldı. The fault was fixed. Arıza giderildi. The accident was caused by a fault in the refrigeration system of the appliance. Kazanın nedeni, cihazın soğutma sistemindeki bir arızaydı. Show More (8)
4	fault	fay	n.
	A sudden slip on a North fault caused an earthquake. Kuzey fayındaki ani bir kayma depreme neden oldu. The source of the hot thermal waters around Pamukkale is the fault lines and geological events in the area. Pamukkale çevresindeki sıcak termal suların kaynağı bölgedeki fay hatları ve jeolojik olaylardır. Fault lines between civilizations will be the battle lines of the future. Medeniyetler arasındaki fay hatları geleceğin savaş hatları olacaktır. Our city sits on an active fault. Şehrimiz aktif bir fay hattı üzerindedir. Our city sits on an active fault. Şehrimiz aktif bir fay üzerinde bulunuyor. Show More (2)
5	fault	kusur	n.
	It's so naive of you to think he has no faults. Onun hiç kusuru olmadığını düşünmeniz çok safça. Finally, this liability must be in proportion to the acknowledged fault. Son olarak, bu sorumluluk kabul edilen kusurla orantılı olmalıdır. Tom admitted it was his fault. Tom bunun kendi kusuru olduğunu kabul etti. Show More (0)
6	fault	kabahat	n.
	The fault for this lies entirely with Europe. Bunun kabahati tamamen Avrupa'ya aittir. Okay, first of all, my appearance is not my fault. Tamam, öncelikle, görünüşüm benim kabahatim değil. I think it's my neighbor's fault. Komşumun kabahati diye düşünüyorum. Show More (0)
7	fault	suçlamak	v.
	You can't fault a man for trying. Bir erkeği denediği için suçlayamazsın. I can't fault you for that. Bunun için seni suçlayamam. Show More (-1)
8	fault	kusur bulmak	v.
	It’s hard to fault what she did for her children. Çocukları için yaptıklarına kusur bulmak güç. Show More (-2)
9	fault	aksaklık	n.
	As with every security measure, Zynga security measures are also experiencing some faults. Her güvenlik önleminde olduğu gibi Zynga güvenlik önlemlerinde de bazı aksaklıklar yaşanıyor. Show More (-2)