Tureng - fault - Anglais Turc Phrases

Historique

	Anglais	Turc
1	fault	hata	n.
	His opponent served a double fault. Rakibi çifte hata yaptı. It's your fault we're trapped here! Burada sıkışıp kalmamız senin hatan! The fault lies with OLAF, or the director-general, or whoever, but not with the Commission. Hata Avrupa Dolandırıcılıkla Mücadele Bürosu'nda, genel müdürde ya da bir başkasındadır, Komisyonda değil. It is a pity, but it is the fault of all the political parties on the ground. Yazık ancak bu durum sahadaki tüm siyasi partilerin hatasıdır. The failure of the CFSP is our fault. ODGP'nin başarısızlığı bizim hatamız. The fault lies with OLAF, or the director-general, or whoever, but not with the Commission. Hata OLAF'ta, genel müdürde ya da her kimse ondadır, Komisyon'da değil. It is clear where the fault lies. Hatanın nerede olduğu açık. It is not the Italian presidency's fault; it is a long-standing problem involving all Councils. Bu İtalya dönem başkanlığının hatası değil; bu tüm Konseyleri ilgilendiren uzun süredir devam eden bir sorun. That is the fault of all those, including ourselves, who have not told the public the facts. Bu, biz de dahil olmak üzere kamuoyuna gerçekleri anlatmayan herkesin hatasıdır. The fault lies in part with Parliament, because we do not scrutinise and follow up the budget as we should. Hata kısmen Parlamento'da, çünkü bütçeyi gerektiği gibi inceleyip takip etmiyoruz. That is not the fault of public opinion. Bu kamuoyunun hatası değildir. This is not the Commission's fault, but a result of differences between the various Member States. Bu Komisyon'un hatası değil, çeşitli Üye Devletler arasındaki farklılıkların bir sonucudur. This is as much our fault as it is Africa's. Bu Afrika'nın olduğu kadar bizim de hatamız. It is clear where the fault lies. Hatanın nerede olduğu açıktır. But, surprise, surprise, the devil is in the detail and needless to say, fault can be found on a few counts. Ancak, sürpriz, sürpriz, şeytan ayrıntıda gizlidir ve söylemeye gerek yok, birkaç konuda hata bulunabilir. If he was not present, it is neither my fault nor that of the Presidency, but his own. Eğer orada bulunmadıysa, bu ne benim ne de Başkanlığın hatasıdır; bu onun kendi hatasıdır. However, I would like to point out one fault in the document. Bununla birlikte, belgedeki bir hataya dikkat çekmek isterim. But the other major fault of the CAP is that it is an agricultural policy. Ancak OTP'nin bir diğer büyük hatası da bir tarım politikası olmasıdır. Michelle, nothing that happened in that hurricane shelter was your fault, or had anything to do with you. Michelle, o kasırga sığınağında olan hiçbir şey senin hatan değildi ya da seninle bir ilgisi yoktu. It's nobody's fault, but mine. Benden başka kimsenin hatası değil. It's always the parents' fault. Her zaman ebeveynlerin hatasıdır. It's always the fault of other people. Her zaman başka insanların hatasıdır. He recognizes his fault. Hatasını kabul ediyor. Whose fault was that? Kimin hatasıydı bu? It's not your fault. Bu senin hatan değil. This is all Tom's fault. Hepsi Tom'un hatası. The accident wasn't his fault. Kaza onun hatası değildi. It's our own fault. Bizim hatamız. It's your fault that I just lost my job. İşimi kaybetmem senin hatandır. I don't blame you for the accident; it was not your fault. Kaza için sizi suçlamıyorum; bu sizin hatanız değildi. It's not just Tom's fault. Bu sadece Tom'un hatası değil. It's all Tom's fault. Onun hepsi Tom'un hatası. This is not entirely Tom's fault. Bu tamamen Tom'un hatası değil. It's Tom's fault. O, Tom'un hatası. That's not your fault, Tom. Bu senin hatan değil, Tom. Was it Tom's fault? Bu, Tom'un hatası mıydı? He acknowledged his fault. O, hatasını kabul etti. How could it be Tom's fault? Bu nasıl Tom'un hatası olabilir? Was that really your fault? Bu gerçekten senin hatan mıydı? That was all my fault. Hepsi benim hatamdı. This is his fault. Bu onun hatası. This wasn't your fault. Bu senin hatan değildi. It's all your fault, Fadil. Hepsi senin hatan, Fadil. This is your own fault. Bu senin kendi hatan. It was partly my fault. Bu kısmen benim hatamdı. None of this was your fault. Bunu hiçbiri senin hatan değildi. It isn't your fault. Bu senin hatan değil. It wasn't your fault. Senin hatan değildi. That was totally my fault. O tamamen benim hatamdı. It was my fault. Benim hatamdı. It was totally my fault. Bu tamamen benim hatamdı. It was definitely Tom's fault. Kesinlikle Tom'un hatasıydı. Whose fault is that? Kimin hatası bu? It was actually my fault. Aslında benim hatamdı. They got blamed, but it wasn't their fault. Onlar suçlandı ama bu onların hatası değildi. It was my fault that they came late. Geç gelmeleri benim hatamdı. This isn't the government's fault. Bu, hükümetin hatası değil. It's not anyone's fault. Bu kimsenin hatası değil. This is all our fault. Hepsi bizim hatamız. That's not her fault. Bu onun hatası değil. That's not entirely Tom's fault. O tamamen Tom'un hatası değil. That's not your fault. O senin hatan değil. It was entirely his fault. Bu tamamen onun hatasıydı. Perhaps it isn't your fault. Belki de senin hatan değildir. It is in fact your fault. Aslında bu senin hatan. It's our own fault. Bu bizim kendi hatamız. If you believe what politicians say, it's really your own fault. Politikacıların söylediklerine inanıyorsanız, bu gerçekten sizin hatanız. That's our fault. O bizim hatamız. It's all your own fault. Hepsi senin kendi hatan. Who is in fault? Kimin hatası var? It was his fault. O onun hatasıydı. The fault is not mine but yours. Hata benim değil senin. He would not admit his fault. O, hatasını kabul etmezdi. He recognizes his fault. O, hatasını fark eder. It was his own fault. Kendi hatasıydı. It was Tom's fault, not yours. Tom'un hatasıydı, senin değil. For all her fault, they loved her. Onun tüm hatalarına rağmen, onu sevdiler. That's not Tom's fault. O, Tom'un hatası değil. That's not entirely Tom's fault. Bu tamamen Tom'un hatası değil. It's not your fault, don't worry. Bu senin hatan değil, endişelenme. That is no fault of Tom's. Bu Tom'un hatası değil. This isn't your fault. Bu senin hatan değil. I don't blame you for the accident; it was not your fault. Kaza için seni suçlamıyorum, senin hatan değildi. It's not all your fault. Hepsi senin hatan değil. That's not Tom's fault. Bu Tom'un hatası değil. This is our fault. Bu bizim hatamız. Everybody's fault is nobody's fault. Herkesin hatası, kimsenin hatası değildir. It's not your fault. O senin hatan değil. It's not anybody's fault. Kimsenin hatası değil. It's always your fault. Bu her zaman senin hatan. He acknowledged his fault. Hatasını kabul etti. It wasn't Tom's fault. Bu, Tom'un hatası değildi. It's my own fault. Kendi hatam. This isn't entirely Tom's fault. Bu tamamen Tom'un hatası değil. It always seems to be your fault. Her zaman senin hatan gibi görünüyor. Whose fault is it? Bu kimin hatası? You have to admit first your fault before I'll forgive you. Seni affetmem için önce hatanı kabul etmelisin. This is entirely your fault. Bu tamamen senin hatan. It is easy to see the fault of others, but it is hard to see one's own. Başkalarının hatasını görmek kolaydır ama kişinin kendi hatasını görmesi zordur. It's all your fault. Hepsi senin hatan. It was my fault, not Tom's. Benim hatamdı, Tom'un değil. His death was partly my fault. Onun ölümü kısmen benim hatamdı. Is that Tom's fault? O Tom'un hatası mı? Tom got blamed even though it wasn't his fault. Tom kendi hatası olmamasına rağmen suçlandı. This isn't your fault, Tom. Bu senin hatan değil, Tom. The accident wasn't your fault. Kaza senin hatan değildi. This is her fault. Bu onun hatası. The fault is not mine but yours. Hata bende değil, sizde. That was Tom's own fault. O, Tom'un kendi hatası. That was perhaps Tom's fault. Belki de Tom'un hatasıydı. It's not your fault, so don't worry. Senin hatan değil, o yüzden endişelenme. It was no one's fault. Kimsenin hatası değildi. It's not entirely your fault. Bu tamamen senin hatan değil. The fault has been repaired. Hata onarıldı. It was probably my fault. O muhtemelen benim hatamdı. It was nobody's fault. Kimsenin hatası değildi. It's Tom's own fault. Bu Tom'un kendi hatası. It's your own stupid fault. Bu senin kendi aptalca hatan. That was my fault. Bu benim hatamdı. That wasn't your fault. Bu senin hatan değildi. It was your fault. Senin hatandı. That was Tom's fault. Tom'un hatasıydı. He owned up to his fault. Hatasını kabul etti. It was partly my fault. Kısmen benim hatamdı. It's his fault. Bu onun hatası. It was nobody's fault. Bu kimsenin hatası değildi. That's your own fault. Bu senin hatan. It's your own fault. Bu senin hatan. That is no fault of Tom's. O, Tom'un hatası değil. I kind of feel like it's my fault. Benim hatammış gibi hissediyorum. I think it's Tom's fault. Bence bu Tom'un hatası. Is it the fault of the red shirt? Bu kırmızı gömleğin hatası mı? That was completely my fault. O tamamen benim hatamdı. It's Tom's fault. Tom'un hatası. He will never admit his fault. Hatasını asla kabul etmez. Tom always finds fault with her. Tom, her zaman hatayı onda bulur. It was Tom's fault. O Tom'un hatasıydı. Tom got blamed even though it wasn't his fault. Onun hatası olmamasına rağman Tom suçlandı. What had happened wasn't Tom's fault. Olanlar Tom'un hatası değildi. Is that Tom's fault? Bu Tom'un hatası mı? I think maybe that was my fault. Belki de bu benim hatamdı. It was entirely Tom's fault. O tamamen Tom'un hatasıydı. I think it's my neighbor's fault. Sanırım bu benim komşumun hatası. It is in fact your fault. Aslında senin hatan. He would not admit his fault. Hatasını kabul etmedi. It's not your fault, it's Alison's. Senin hatan değil, Alison'un. Tom got blamed, but it wasn't his fault. Tom suçlandı ama bu onun hatası değildi. This is no one's fault. Bu kimsenin hatası değil. This isn't really Tom's fault. Bu gerçekten Tom'un hatası değil. This was not our fault. Bu bizim hatamız değildi. It's my own fault. Bu benim kendi hatam. This was our fault. Bu bizim hatamızdı. None of this was your fault. Bunların hiçbiri senin hatan değildi. It's our fault. O bizim hatamız. I wonder whose fault that was. Acaba bu kimin hatasıydı? It's not our fault. Bu bizim hatamız değil. It's our fault. Bu bizim hatamız. That was all my fault. Onun hepsi benim hatamdı. It's their fault. Bu onların hatası. This was not our fault. Bu bizim hatamız değil idi. Everything that's happening is Tom's fault. Olan her şey Tom'un hatası. This wasn't your fault. Bu sizin hatanız değildi. It's Tom's own fault. Bu, Tom'un kendi hatası. It was Tom's own fault. O, Tom'un kendi hatasıydı. That's our fault. Bu bizim hatamız. It's all my scumbag neighbor's fault. Bunun hepsi benim pislik komşumun hatası. This is your own fault. Bu senin hatan. This is your fault. Bu senin hatan. That was perhaps Tom's fault. Bu belki de Tom'un hatasıydı. For all her fault, they loved her. Tüm hatalarına rağmen onu sevdiler. This was my fault. Bu benim hatamdı. It was probably my fault. Muhtemelen benim hatamdı. It was our own fault. Bu bizim kendi hatamızdı. It's always someone else's fault. O her zaman başka birinin hatasıdır. That's not Jack's fault. O, Jack'in hatası değil. It wasn't your fault, you know. Senin hatan değildi, biliyorsun. That wasn't our fault. Bu bizim hatamız değildi. If something happens, it's Tom's fault, not mine. Bir şey olursa, o Tom'un hatası, benim değil. It's always your fault. Hep senin hatan. It wasn't our fault. Bizim hatamız değildi. That was Tom's own fault. Bu Tom'un kendi hatasıydı. That's not our fault. O bizim hatamız değil. It isn't Tom's fault. O, Tom'un hatası değil. How's that your fault? O nasıl senin hatan? It was your own fault. O senin kendi hatandı. It was totally my fault. O tamamen benim hatamdı. It was Tom's fault. Tom'un hatasıydı. He was always finding fault with me. Hatayı her zaman bende buluyordu. It was my fault that they came late. Onların geç gelmesi benim hatamdı. I'm sure it's Tom's fault. Eminim Tom'un hatasıdır. Laughter is the only cure against vanity, and vanity is the only laughable fault. Gülmek kibre karşı tek çaredir ve kibir gülünecek tek hatadır. It was Tom's fault, you know. Tom'un hatasıydı, biliyorsun. My mother is always finding fault with me. Annem hatayı her zaman bende buluyor. It is only the cat's fault. Sadece kedinin hatası. Whose fault was it? O kimin hatasıydı? It was our own fault. Bu bizim hatamızdı. We detected a great fault in the system. Biz, sistemde büyük bir hata belirledik. Tom, it's not your fault. Tom, bu senin hatan değil. Is that really Tom's fault? Bu gerçekten Tom'un hatası mı? This wasn't Tom's fault. Bu, Tom'un hatası değildi. That wasn't Tom's fault. Tom'un hatası değildi. It's all your fault, Tom. Hepsi senin hatan, Tom. Is that really your fault? Bu gerçekten senin hatan mı? It was their fault. Onların hatasıydı. He won't admit his fault. Hatasını kabul etmeyecek. It wasn't Tom's fault. Tom'un hatası değildi. That was totally my fault. Bu tamamen benim hatamdı. It is easy to see the fault of others, but it is hard to see one's own. Başkalarının hatasını görmek kolaydır ama birinin kendi hatasını görmesi zordur. That was completely my fault. Tamamen benim hatamdı. How could it be Tom's fault? Bu nasıl Tom'un hatası olabilir. His death was partly my fault. Ölümü kısmen benim hatamdı. Was it Tom's fault? Tom'un hatası mıydı? It really is your fault. Bu gerçekten senin hatan. It was their fault. Bu onların hatasıydı. Whatever happens to Tom is his fault, not yours. Tom'a ne olursa olsun onun hatasıdır, seninki değil. This wasn't Tom's fault. Bu Tom'un hatası değildi. Whose fault is that? O kimin hatası? That's your own fault. O senin kendi hatan. It's nobody's fault. Bu kimsenin hatası değil. It was your own fault. Bu senin hatandı. If you believe what politicians say, it's really your own fault. Eğer politikacıların söylediğine inanırsan, bu gerçekten senin kendi hatan. It was Tom's own fault. Tom'un kendi hatasıydı. The fault is mine. Hata benim. It's not your fault, don't worry. Senin hatan değil, merak etme. Whose fault was it? Kimin hatasıydı? I'm sure that's no fault of yours. Eminim bu senin hatan değildir. That was Tom's only fault. Bu Tom'un tek hatasıydı. That was my fault. Benim hatamdı. It was all my fault. Hepsi benim hatamdı. Don't lay your fault at my door. Hatanı bana yükleme. It was his fault. Onun hatasıydı. How much of this is Tom's fault? Bunun ne kadarı Tom'un hatası? It's not Tom's fault. Bu Tom'un hatası değil. That's not our fault. Bu bizim hatamız değil. It's all our fault. Hepsi bizim hatamız. What happened in Boston wasn't your fault. Boston'da olan senin hatan değildi. The rest was my fault. Gerisi benim hatamdı. It wasn't your fault, you know. Bu senin hatan değildi, biliyorsun. We detected a great fault in the system. Sistemde büyük bir hata tespit ettik. This is our fault, isn't it? Bu bizim hatamız, değil mi? It's partly your fault. Bu kısmen senin hatan. It is only the cat's fault. Bu sadece kedinin hatası. That was Tom's fault. Bu Tom'un hatasıydı. It was my fault, not Tom's. Bu benim hatamdı, Tom'un değil. The accident wasn't Tom's fault. Kaza Tom'un hatası değildi. Being overly generous is his greatest fault. Aşırı cömert olmak onun en büyük hatasıdır. Whose fault was that? O kimin hatasıydı? It was entirely Tom's fault. Tamamen Tom'un hatasıydı. It's your own fault. Bu senin kendi hatan. Show More (246)
2	fault	suç	n.
	Well, yes, we will, but that is not our fault. Evet, yapacağız ama bu bizim suçumuz değil. It is not our fault that does not exist. Böyle bir şeyin olmaması bizim suçumuz değil. None of this is of course the fault of the Swedish presidency. Bunların hiçbiri elbette İsveç Cumhurbaşkanlığı'nın suçu değildir. None of this is, of course, the fault of the Swedish presidency. Elbette bunların hiçbiri İsveç Dönem Başkanlığının suçu değildir. Which was not self-evident, so whose fault is it? Bu apaçık ortada değildi, öyleyse bu kimin suçu? You were talking as if it was my group's fault that nothing has happened so far. Sanki şu ana kadar hiçbir şey olmamış olması benim grubumun suçuymuş gibi konuştunuz. This is the fault neither of France nor of Germany. Bu ne Fransa'nın ne de Almanya'nın suçudur. However tendentious this House's debates on the subject may have been, MEPs are not at fault in this. Bu Meclis'in konuyla ilgili tartışmaları ne kadar eğilimli olursa olsun, bu konuda milletvekillerinin bir suçu yoktur. The fault for this lies entirely with Europe. Bunun suçu tamamen Avrupa'ya aittir. Michelle, nothing that happened in that hurricane shelter was your fault, or had anything to do with you. Michelle, kasırga sığınağında olanların hiçbiri senin suçun değildi ya da senin yüzünden olmadı. The accident wasn't his fault. Kaza onun suçu değildi. Whatever happens to Tom is his fault, not yours. Tom'a ne olursa olsun onun suçu, senin değil. Is this my fault or your fault? Bu benim suçum mu yoksa senin suçun mu? This is the cat's fault. Bu kedinin suçu. This isn't really Tom's fault. Bu Tom'un suçu değil. It's not your fault, it's Alison's. Bu senin suçun değil, Alison'ın suçu. It's nobody's fault. Kimsenin suçu değil. This is no one's fault. Bu kimsenin suçu değil. It's all your fault, Tom. Hepsi senin suçun, Tom. It's not all your fault. Hepsi senin suçun değil. I feel like this is all my fault. Hepsi benim suçummuş gibi hissediyorum. That's not their fault. Bu onların suçu değil. He won't admit his fault. O suçunu kabul etmeyecek. This is the cat's fault. Bu, kedinin suçu. It's all my scumbag neighbor's fault. Hepsi pislik komşumun suçu. I think it's my neighbor's fault. Bence bu komşumun suçu. It's not always my fault. Her zaman benim suçum değil. It isn't Tom's fault. Tom'un suçu değil. I think it's nobody's fault. Bence bu kimsenin suçu değil. He will never admit his fault. O, suçunu asla itiraf etmeyecektir. It's your fault that I just lost my job. İşimi kaybetmem senin suçun. That wasn't Tom's fault. Bu Tom'un suçu değildi. What happened in Boston wasn't your fault. Boston'da olanlar senin suçun değildi. Who's at fault? Kimin suçu? If you can't read, it's not my fault. Okuyamıyorsan bu benim suçum değil. Whose fault is it? Kimin suçu? It's all your own fault. Hepsi sizin suçunuz. It's my fault. Benim suçum. It's not your fault, so don't worry. Bu senin suçun değil, bu yüzden endişelenme. If you can't read, it's not my fault. Eğer okuyamıyorsan, bu benim suçum değil. So it's my fault? Benim suçum yani öyle mi? It's not their fault. Bu onların suçu değil. It's all your fault, Fadil. Hepsi senin suçun, Fadıl. It's always someone else's fault. Hep başkasının suçu. It's not Tom's fault you were arrested. Tutuklanman Tom'un suçu değil. It's not Tom's fault. Bu Tom'un suçu değil. None of this is your fault. Bunların hiçbiri senin suçun değil. This isn't the government's fault. Bu hükümetin suçu değil. That's not your fault. Bu senin suçun değil. Was that Tom's fault? Bu Tom'un suçu muydu? No one is at fault. Kimsenin suçu yok. It's not your fault. Senin suçun değil. This is not entirely Tom's fault. Bu tamamen Tom'un suçu değil. It's my fault that you were fired. Kovulmuş olman benim suçum. It's all your fault. Hepsi senin suçun. Tom got blamed, but it wasn't his fault. Tom suçlandı ama bu onun suçu değildi. It's entirely my fault. Bu tamamen benim suçum. Is it the fault of the red shirt? Kırmızı gömleğin suçu mu bu? It's not anyone's fault. Kimsenin suçu değil. It's always the fault of other people. Hep başkalarının suçu. It's not anybody's fault. Bu kimsenin suçu değil. Everything that's happening is Tom's fault. Olan biten her şey Tom'un suçu. It's nobody's fault, but mine. Benden başka kimsenin suçu değil. Everything that happened was Tom's fault. Olan her şey Tom'un suçuydu. It's all our fault. Hepsi bizim suçumuz. Don't lay your fault at my door. Suçu benim kapıma atma. It's all Tom's fault. Hepsi Tom'un suçu. That's not your fault, Tom. Bu senin suçun değil, Tom. If something happens, it's Tom's fault, not mine. Eğer bir şey olursa, bu Tom'un suçu, benim değil. They got blamed, but it wasn't their fault. Suçlandılar ama bu onların suçu değildi. Is it your fault or ours? Bu sizin mi yoksa bizim mi suçumuz? This wasn't your fault. Senin suçun değildi. It was all Tom's fault. Hepsi Tom'un suçuydu. That's not Jack's fault. Bu Jack'in suçu değil. Show More (71)
3	fault	arıza	n.
	There might be a fault in the microphone. Mikrofonda bir arıza olabilir. A single fault does not lead to a loss of the safety function. Tek bir arıza güvenlik işlevinin kaybına yol açmaz. The fault has been repaired. Arıza onarıldı. There is a fault in the electrical system. Elektrik sisteminde bir arıza var. The accident was caused by a fault in the refrigeration system of the appliance. Kazaya cihazın soğutma sistemindeki bir arıza neden oldu. Write to the manufacturer if the machine develops the same fault again. Makine tekrar aynı arızayı verirse üreticiye yazın. The accident was caused by a fault in the refrigeration system of the appliance. Kazanın nedeni, cihazın soğutma sistemindeki bir arızaydı. The fault was fixed. Arıza giderildi. Show More (5)
4	fault	hatası olmak	v.
	It might not have been Tom's fault. Tom'un hatası olmayabilir. It might not have been Tom's fault. Bu, Tom'un hatası olmayabilir. It might not be Tom's fault. Bu Tom'un hatası olmayabilir. Tom said the accident wasn't Mary's fault. Tom, kazanın Mary'nin hatası olmadığını söyledi. Show More (1)
5	fault	fay	n.
	A sudden slip on a North fault caused an earthquake. Kuzey fayındaki ani bir kayma depreme neden oldu. Our city sits on an active fault. Şehrimiz aktif bir fay hattı üzerindedir. Our city sits on an active fault. Şehrimiz aktif bir fay üzerinde bulunuyor. Show More (0)
6	fault	kusur	n.
	It's so naive of you to think he has no faults. Onun hiç kusuru olmadığını düşünmeniz çok safça. Finally, this liability must be in proportion to the acknowledged fault. Son olarak, bu sorumluluk kabul edilen kusurla orantılı olmalıdır. Tom admitted it was his fault. Tom bunun kendi kusuru olduğunu kabul etti. Show More (0)
7	fault	kabahat	n.
	The fault for this lies entirely with Europe. Bunun kabahati tamamen Avrupa'ya aittir. Okay, first of all, my appearance is not my fault. Tamam, öncelikle, görünüşüm benim kabahatim değil. I think it's my neighbor's fault. Komşumun kabahati diye düşünüyorum. Show More (0)
8	fault	kusur bulmak	v.
	It’s hard to fault what she did for her children. Çocukları için yaptıklarına kusur bulmak güç. Show More (-2)
9	fault	suçlamak	v.
	I can't fault you for that. Bunun için seni suçlayamam. Show More (-2)