iyice - Türkisch Englisch Wörterbuch
Verlauf

iyice



Bedeutungen von dem Begriff "iyice" im Englisch Türkisch Wörterbuch : 44 Ergebniss(e)

Türkisch Englisch
General
iyice well adj.
iyice rather good adj.
iyice fairly good adj.
iyice rather well adj.
iyice complete adj.
iyice proper adj.
iyice quite adj.
iyice goodish adj.
iyice tolerable adj.
iyice middling adj.
iyice odds-on adj.
iyice fineish adj.
iyice tolerably adv.
iyice widely adv.
iyice wide adv.
iyice solidly adv.
iyice fully adv.
iyice completely adv.
iyice well enough adv.
iyice over adv.
iyice plainly adv.
iyice fairly adv.
iyice properly adv.
iyice fair adv.
iyice thoroughly adv.
iyice clean adv.
iyice sheerly adv.
iyice tight [dialect] adv.
iyice tolerable [dialect] adv.
iyice wide adv.
iyice geyan [scotland] adv.
iyice down-the-line adv.
iyice solid adv.
iyice so so adv.
iyice soaking adv.
iyice sobbing [dialect] adv.
iyice solid adv.
iyice so-so adv.
iyice square adv.
Phrases
iyice jolly well expr.
Colloquial
iyice but good expr.
Archaic
iyice ratherish adv.
iyice verier adv.
iyice groundly adv.

Bedeutungen, die der Begriff "iyice" mit anderen Begriffen im Englisch Türkisch Wörterbuch erhalten hat: 496 Ergebniss(e)

Türkisch Englisch
General
iyice kavrama penetration n.
iyice anlama penetration n.
boyayı iyice emdirme engraining n.
iyice inceleyen scrutinizer n.
iyice inceleme scrutinising n.
iyice inceleme scrutinizing n.
iyice inceleyen scrutiniser n.
iyice araştıran scrutinizer n.
iyice araştıran scrutiniser n.
iyice düşünme cogitation n.
iyice düşünme contemplating n.
iyice nüfuz etme impenetration n.
iyice kavrama impenetration n.
iyice kavranma impenetration n.
iyice nüfuz ettirilme impenetration n.
iyice düşme disgrace [obsolete] n.
iyice sıkıştırma coarctation n.
iyice ezilmiş şey stockfish n.
iyice düşünmek pore v.
bir şeyi iyice düşünmek mull something over v.
iyice kavramak penetrate v.
iyice düşünmek think something over v.
iyice vakıf olmak have a good grasp of v.
iyice düşünmek ponder v.
iyice kapamak secure v.
iyice bilmek understand v.
kendini birşeye iyice hazırlamak gird oneself for v.
içine iyice çektirmek engrain in v.
iyice ıslatmak impregnate v.
iyice incelemek get to the bottom of v.
iyice araştırmak ransack v.
içine iyice geçirtmek engrain in v.
iyice incelemek search into v.
iyice benzetmek clobber v.
iyice düşmek bottom out v.
iyice parlatmak polish up v.
sütünü iyice sağmak strip v.
iyice tatbik etmek register v.
iyice kurutmak dry up v.
bir şeyi iyice düşünmek give something some thought v.
iyice doldurmak saturate v.
iyice düşünmek pore on v.
iyice düşünmek cogitate v.
iyice anlamak penetrate v.
kafasını iyice doldurmak saturate v.
iyice öğrenmek master v.
iyice incelemek scrutinise v.
iyice incelemek scan v.
bacaklarını iyice açıp oturmak straddle v.
içine iyice yerleştirmek embed in v.
(iyice) düşünmek reflect v.
iyice düşünüp taşınmak consider v.
iyice emdirmek engrain v.
-i iyice karıştırmak make a hash of v.
-i iyice düşünmek think about v.
iyice ıslatmak drench v.
iyice yerleştirmek embed v.
iyice yerleşmek take root v.
iyice incelemek scrutinize v.
iyice düşünmek think over v.
iyice dinlenmek get a good rest v.
iyice azarlamak give someone a good bawling out v.
iyice azarlamak bawl someone out v.
iyice kızışmak reah a head v.
iyice/dikkatlice bakmak have a good look at v.
bölgeyi iyice aramak search the area extensively v.
iyice incelemek consider v.
iyice araştırmak ranshackle [obsolete] v.
iyice karıştırmak bemix v.
iyice ovmak bescour v.
iyice dövmek bethump v.
iyice dövmek bethwack v.
iyice öğütmek mull v.
iyice karıştırmak mull v.
iyice düşmek descend v.
iyice kaplamak overlard v.
iyice örtmek overlard v.
iyice nüfuz etmek impenetrate v.
iyice kavramak impenetrate v.
iyice ıslatmak improlificate v.
iyice ıslatmak infuse v.
iyice ıslatmak ingravidate [obsolete] v.
iyice ıslatmak insteep v.
iyice zorlaştırmak compound v.
iyice kısıtlamak corset v.
iyice benzetmek donder v.
iyice ıslatmak drook [scotland] v.
iyice ıslatmak drookit [scotland] v.
iyice ıslatmak drouk [dialect] [uk] v.
iyice ıslatmak droukit [dialect] [uk] v.
iyice ıslatmak drouket [dialect] [uk] v.
iyice sınırlandırmak pinch v.
iyice görmek penetrate v.
iyice anlamak penetrate v.
iyice göklere çıkarmak outflatter v.
iyice methetmek outflatter v.
iyice yağ çekmek outflatter v.
iyice kandırmak outfool v.
iyice incelemek outlook v.
(fikir veya alışkanlık) iyice yerleştirmek screw [obsolete] v.
iyice araştırmak sift v.
iyice yapışmak freeze v.
iyice engellemek beclog v.
iyice emdirmek strike v.
iyice doldurmak superinfuse v.
iyice demlemek superinfuse v.
iyice ıslatmak superinfuse v.
iyice doyurmak superinfuse v.
iyice denetlemek superinspect v.
iyice incelemek superinspect v.
iyice düzeltmek superrefine v.
iyice karıştırmak emulsify v.
iyice gerilmiş (ip/tel vb) taut adj.
iyice ıslanmış soggy adj.
iyice görülmeyen indistinct adj.
iyice açılmış spread adj.
iyice düşünülmüş ve mantıklı reasoned adj.
iyice düşünülmüş studied adj.
iyice düşünülmüş advised adj.
iyice gerilmiş tight adj.
iyice incelenmiş scrutinised adj.
iyice incelenmiş scrutinized adj.
iyice yerleşmiş firmly established adj.
iyice yerleştirilmiş imbedded adj.
iyice tahmin edilen well-predicted adj.
iyice eskimiş well-worn adj.
iyice anlaşılmış well established adj.
iyice eskimiş well worn adj.
iyice belgelenmiş well-documented adj.
üzerinde iyice düşünülmüş well-thought-through adj.
iyice doldurulmamış understuffed adj.
iyice düşünülmemiş undigested adj.
iyice düşünülmemiş unmeditated adj.
iyice incelenmemiş unplumbed adj.
iyice incelenmemiş unscrutinized adj.
iyice incelenmemiş unsifted adj.
iyice incelenmemiş unvetted adj.
iyice düşünülmemiş unweighed adj.
iyice bükülmüş hardspun adj.
(cilt) iyice bronzlaşmış browned adj.
iyice sabitlenmiş graven adj.
iyice doldurulmuş routhie [scotland] adj.
iyice kökleşmiş oldline adj.
iyice kökleşmiş old-line adj.
iyice yerleştirilmiş innate adj.
iyice baş göstererek pouty adj.
iyice dinlenmiş soft adj.
iyice ıslanmış sobbing [dialect] adj.
iyice temellendirilmiş solid adj.
iyice uzatılmış outstretched adj.
iyice düşünüp taşındıktan sonra after due consideration adv.
iyice düşündükten sonra on second thoughts adv.
iyice düşünerek advisedly adv.
i̇yi̇ce thoroughly adv.
iyice anlayarak inly adv.
iyice anlamı veren ön ek en- pref.
iyice anlamı veren ön ek in- pref.
Phrasals
iyice/sıkıca sarmak/örtmek tuck something around someone or something v.
iyice sarmak/paketlemek bundle off v.
iyice çiğnemek chew something up v.
elleri ve bilekleri iyice yıkamak scrub in v.
(bir konunun iyice anlaşılması için) konunun tekrar üzerinden geçmek hammer home something v.
(bir konunun iyice anlaşılması için) konunun tekrar üzerinden geçmek hammer something home v.
iyice gözden geçirmek go through v.
iyice incelemek go through v.
iyice bellemek get down v.
iyice yıkayıp temizlemek sluice something down v.
iyice öğretmek/belletmek drill something into someone or something v.
iyice öğretmek/belletmek and drill something in v.
iyice bellemek engrave (something) upon (something) v.
iyice aklına kazımak/sokmak engrave (something) upon (something) v.
iyice öğrenmek/ezberlemek engrave (something) upon (something) v.
(bir şeyi) iyice araştırmak dig into (something) v.
(bir şeyi) iyice araştırmak dig in (something) v.
(birine) iyice giydirmek whale away at (someone) v.
iyice temizlemek purge away v.
(birine) iyice giydirmek whale into (someone) v.
(birine) iyice giydirmek whale on (someone) v.
(bir yere) iyice bakmak go over v.
(bir şeyi) iyice öğrenmek için çaba sarf etmek grind (something) into (something) v.
(bir şeyi) iyice öğrenmeye/ezberlemeye çalışmak grind (something) into (something) v.
bir şeyi iyice bir şeyin içine işletmek grind something into something v.
bir şeyi iyice bir şeyin içine işletmek grind something in v.
bir şeyi sürekli tekrar ederek iyice öğretmek grind into v.
bir şeye kendini iyice vermek grind away v.
(bir şeye) kendini iyice vermek grind away at (someone or something) v.
iyice yaklaşmak zero in v.
(bir şeyi birine) iyice öğretmek impress (something) on (someone) v.
(bir şeyi birine) iyice öğretmek impress (something) upon (someone) v.
iyice öğretmek impress on v.
iyice öğretmek impress upon v.
bir şeyi bir sıvıyla iyice ıslatmak impregnate something with something v.
bir şeyi bir şeyle iyice ıslatmak impregnate something with something v.
bir sıvıyla iyice ıslatılmak soak in v.
bir sıvıyla iyice ıslatmak soak in v.
(bir şeye) iyice yaklaşmak zero in on (something) v.
(bir şeyi) iyice ezmek mush (something) up v.
bir şeyi iyice sulamak water something down v.
iyice karıştırmak whip through v.
iyice çırpmak whip through v.
iyice çırpıp köpürtmek whip through v.
(birine/bir şeye) iyice bastırmak bear down on (someone or something) v.
(bir şeyi) iyice karıştırmak blend (something) in v.
(bir şeyi) iyice yedirmek blend (something) in v.
(bir şeyi) iyice öğrenmek bone up (on something) v.
sıkıca/iyice paketlemek bundle up v.
bir şey üzerinde iyice düşünmek chew something over v.
iyice yıkamak scrub down v.
iyice temizlemek scrub down v.
(birinin/bir şeyin) içine iyice sokmak embed in (someone or something) v.
(birinin/bir şeyin) içine iyice yerleştirmek embed in (someone or something) v.
iyice kavramak grasp of v.
içini iyice yıkamak scrub out v.
(bir şey yapmadan) önce iyice düşünmek think before (one) (does something) v.
(bir şeyi) enine boyuna/iyice düşünerek yapmak think before (one) (does something) v.
(bir şeyin) üzerindeki (bir şeyi) iyice sıkmak/sıkıştırmak tighten (something) on (something else) v.
iyice sıkmak/sıkıştırmak tighten on v.
Phrases
işin içine iyice gömülmek/girmek lazım/gerekli you can't be a little bit pregnant expr.
öylece ucundan olmaz kendini iyice bu işe vermen gerek you can't be a little bit pregnant expr.
işin içine iyice gömülmek/girmek lazım/gerekli you can't be half pregnant expr.
öylece ucundan olmaz kendini iyice bu işe vermen gerek you can't be half pregnant expr.
iyice düşünüldüğünde on sober reflection expr.
iyice biliyorum ki to my certain knowing expr.
Proverb
yapmadan önce iyice düşün! look before you leap
iyice düşünmeden evlenirsen düşünmeye vakit bulunca pişman olursun marry in haste and repent at leisure
bekle her şey iyice yoluna girsin don't whistle before you are out of the woods
bekle her şey iyice yoluna girsin never whistle before you are out of the woods
bir kişiyi iyice tanımadan işlerine karışma you should know a man seven years before you stir his fire
iyice hazır olmadan bir işe kalkışma don't go near the water until you learn how to swim
bekle her şey iyice yoluna girsin never halloo until you are out of the woods
bekle her şey iyice yoluna girsin never whistle till you are out of the woods
bekle her şey iyice yoluna girsin never whistle until you are out of the woods
Colloquial
iyice düşünmek use one's loaf v.
(birini) iyice çileden çıkarmak shine (one) on v.
birini iyice çileden çıkarmak shine someone v.
iyice rezil olmadan bir şeye son vermek cut losses v.
işler iyice kötüleşmeden kaçıp kurtulmak get while the getting is good v.
işler iyice kötüleşmeden kaçıp kurtulmak get while the gettin's good v.
işler iyice kötüleşmeden kaçıp kurtulmak get while the getting's good v.
işler iyice kötüleşmeden kaçıp kurtulmak get while the goin's good v.
işler iyice kötüleşmeden kaçıp kurtulmak get while the going is good v.
yapmadan önce iyice düşünmek think before doing v.
enine boyuna/iyice düşünerek yapmak think before doing v.
iyice pişmiş done to a turn adj.
akli dengesini iyice yitirmiş (olmak) completely dotty adj.
iyice unutkan (olmak) completely dotty adj.
iyice dalgın (olmak) completely dotty adj.
şimdi şunu iyice anla now get this straight expr.
ne dediğimi iyice anladın mı? (you) got it? expr.
iyice (bir şey) good and (something) expr.
iyice bir good and proper expr.
çalışan/sağlam şeyi iyice kurcala ki bozulsun if it ain't broke, fix it till it is expr.
çalışan/sağlam şeyi iyice kurcala ki bozulsun iiabfitii (if it ain't broke, fix it till it is) expr.
ne dediğimi iyice anladın mı? (you) got that? exclam.
Idioms
ayrıntılı/iyice inceleme deep dive n.
bir konuyu iyice kavrama a grip on something n.
bir konuyu iyice öğrenme/anlama a grip on something n.
iyice kontrol etmeden yapılan alışveriş a pig in a poke [old-fashioned] n.
iyice kontrol etmeden kabul etme a pig in a poke [old-fashioned] n.
işleri/durumu iyice zorlaştıran şey a final turn of the screw n.
işleri/durumu iyice zorlaştıran şey a last turn of the screw n.
iyice bir azarlama/paylama a (good) working over n.
iyice kavramak have a (good/solid/sound/etc.) grasp of/on (something) v.
iyice kavramak have (solid) grasp of something v.
iyice anlamak have a (good/solid/sound/etc.) grasp of/on (something) v.
iyice anlamak have (solid) grasp of something v.
iyice incelemek bolt to the bran v.
iyice boyamak dye in grain v.
iyice boyamak dye in the grain v.
iyice düşünmek sit on brood v.
iyice kısmak pare (something) to the bone v.
iyice kısmak cut something to the bone v.
iyice kısmak pare something to the bone v.
iyice (bir şey) dışına çıkmak/dışında olmak be well out of (something) v.
iyice (bir şey) dışına çıkmak/dışında olmak be well out of v.
yerine, konumuna iyice alışmak find (one's) bearings v.
yerine, konumuna iyice alışmak find your bearings v.
yerine, konumuna iyice alışmak get your bearings v.
iyice/bir güzel pataklamak beat (one's) brains out v.
iyice/bir güzel dövmek beat (one's) brains out v.
iyice/bir güzel benzetmek beat (one's) brains out v.
iyice/bir güzel pataklamak beat someone's brains out v.
iyice/bir güzel dövmek beat someone's brains out v.
iyice/bir güzel benzetmek beat someone's brains out v.
iyice/bir güzel pataklamak beat (someone's) brains in v.
iyice/bir güzel dövmek beat (someone's) brains in v.
iyice/bir güzel benzetmek beat (someone's) brains in v.
iyice/çok/etraflıca düşünmek/incelemek bend your efforts to something v.
iyice/çok/etraflıca düşünmek/incelemek bend (one's) mind v.
iyice pataklamak bash (someone's) brains in v.
bir güzel/iyice benzetmek bash (someone's) brains in v.
iyice pataklamak beat someone’s brains out v.
bir güzel/iyice benzetmek beat someone’s brains out v.
iyice bir düşünmek search (one's) conscience v.
iyice bir düşünmek search (one's) heart v.
iyice bir düşünmek search your heart/soul/conscience v.
iyice yerleşmek be cast in cement v.
iyice yerleşmek be set in cement v.
iyice yerleştirmek set (something) in cement v.
iyice can sıkmak pile on the agony [uk] v.
iyice can sıkmak pile on the gloom [uk] v.
bir konuyu iyice kavramak get a good grasp of something v.
bir konuyu iyice kavramak get a sound grasp of something v.
bir şeyi iyice incelemek (özellikle satın almadan önce) kick the wheels v.
bir konuyu iyice kavramak have a solid grasp of something v.
bir şeyi iyice derleyip toplamak (toparlamak) get something in apple-pie order v.
bir konuyu iyice kavramak have a good grasp of something v.
birini iyice köşeye sıkıştırmak tighten the noose v.
bir konuyu iyice kavramak have a sound grasp of something v.
bir konuyu iyice kavramak get a solid grasp of something v.
bir şeyi iyice derleyip toplamak (toparlamak) put something in apple-pie order v.
bir şeyi iyice incelemek (özellikle satın almadan önce) kick the tyres v.
bir şeyi iyice incelemek (özellikle satın almadan önce) kick the tires v.
durumu iyice kötüleştirmek heap pelion on ossa v.
durumu iyice kötüleştirmek pile pelion on ossa v.
iyice benzetilmek take a licking v.
iyice belirginleştirmek put/throw something into (sharp/stark) relief v.
iyice benzetmek give someone a licking v.
iyice kontrol etmeden satın almak buy a pig in a poke v.
iyice düşünmek turn something over in one's mind v.
iyice rezil olmadan bir şeye son vermek cut one's losses v.
iyice benzetilmek get a licking v.
iyice tartıp biçmeden hareket etmek go off half-cocked v.
iyice ağlamak have a good cry v.
iyice yaşlanana kadar yaşamak live to a ripe old age v.
iyice yaşlanana kadar yaşamak at the ripe old age of (something) v.
olayı iyice büyütmek make a big thing of it v.
tepesi iyice atmak spit blood v.
(ekinler) iyice büyümek grow knee-high by the 4th of july v.
(ekinler) iyice büyümek become knee-high by the 4th of july v.
iyice aklını vermek get (one's) head down v.
(birini/bir şeyi) iyice anlamak get a bead on (someone or something) v.
iyice farkına varmak get a bead on (someone or something) v.
birini iyice bir azarlamak pin someone's ears back v.
birini iyice bir haşlamak/paylamak/azarlamak/fırçalamak pin someone’s ears back v.
iyice saplanmak stick fast v.
iyice batmak stick fast v.
iyice yapışmak stick fast v.
yangını iyice alevlendirmek pour fuel on the fire v.
birinin öfkesini iyice alevlendirmek pour fuel on the fire v.
zaten sinirli olan birini iyice sinirlendirmek pour fuel on the fire v.
yangını iyice alevlendirmek pour gas/gasoline on the fire v.
birinin öfkesini iyice alevlendirmek pour gas/gasoline on the fire v.
zaten sinirli olan birini iyice sinirlendirmek pour gas/gasoline on the fire v.
iyice araştırmak dig deep v.
durumu iyice germek fuel the fire v.
durumu iyice germek fuel the fires v.
durumu iyice germek fuel the flame v.
durumu iyice germek fuel the flames v.
iyice düşünmek get (one's) thinking cap on v.
birini/bir şeyi iyice anlamak have someone or something taped [uk] v.
birini/bir şeyi iyice anlamak get someone or something taped [uk] v.
(birinin bir durum) hakkında iyice bilgi sahibi olması için yardım etmek give (one) the feel of (something) v.
(birine) neyi nasıl yapacağını iyice anlaması için yardım etmek give (one) the feel of (something) v.
(birinin bir durum) hakkında iyice bilgi sahibi olması için yardım etmek give (one) a feel of (something) v.
(birine) neyi nasıl yapacağını iyice anlaması için yardım etmek give (one) a feel of (something) v.
(birini) iyice azarlamak/kınamak rip (someone) to bits v.
durumu iyice incelemek weigh (something) in the balance v.
durumu iyice kötüleştirmek pile on the agony [uk] v.
durum iyice kötüye gitmeden bırakmak/vazgeçmek quit while the going is good v.
(bir şeyi) aklına iyice kaydetmek pound (something) into (one's) head v.
(bir şeyi) iyice aklına sokmak pound (something) into (one's) head v.
(bir şeyi birinin) aklına iyice sokmak hammer (something) into (one's) thick skull v.
(bir şeyi birinin) kalın kafasına iyice sokmak hammer (something) into (one's) thick skull v.
(bir şeyi birine) iyice öğretmek pound (something) into (one's) thick skull v.
iyice düzenlemek put straight v.
iyice düşünüp taşınmak search (one's) soul v.
(bir şeyi) iyice belirginleştirmek bring (something) into sharp relief v.
iyice beter olmak sink to new depths v.
kendini iyice küçük düşürmek sink to new depths v.
iyice yerin dibine batmak sink to new depths v.
iyice değersiz bir konuma düşmek sink to new depths v.
iyice rezil olmak sink to new depths v.
iyice yerleşmek be cast in concrete v.
(birine/bir şeye) iyice/dikkatlice bakmak get a good look at (someone or something) v.
iyice pişmiş olmak be done to a turn v.
iyice/bir güzel pataklamak beat brains out v.
iyice/bir güzel dövmek beat brains out v.
iyice/bir güzel benzetmek beat brains out v.
biri bir şeyi iyice anlamak come home to someone v.
iyice kısmak cut to the bone v.
iyice kısmak cut something to the bone v.
iyice anlamak have down cold v.
(birinin) bir şeyi iyice anlamasını sağlamak drive something home (to somebody) v.
(birine) bir şeyi iyice öğretmek drive something home (to somebody) v.
(birinin) bir şeyi iyice anlamasını sağlamak hammer something home (to somebody) v.
(birine) bir şeyi iyice öğretmek hammer something home (to somebody) v.
(bir konunun iyice anlaşılması için) konunun tekrar üzerinden geçmek drive/hammer something home v.
(bir şeye) iyice bakmak have an eyeful (of something) [uk] v.
(bir şeye) iyice bakmak get an eyeful (of something) [uk] v.
(bir konuyu iyice) kavramak get a good grasp of (something) v.
(bir konuyu iyice) kavramak get a solid grasp of (something) v.
(bir konuyu iyice) kavramak get a sound grasp of (something) v.
(bir konuyu iyice) kavramak get a good grasp on (something) v.
(bir konuyu iyice) kavramak get a solid grasp on (something) v.
(bir konuyu iyice) kavramak get a sound grasp on (something) v.
ilginç/sıra dışı (bir şeye) iyice bakmak have an eyeful (of something) [uk] v.
ilginç/sıra dışı (bir şeye) iyice bakmak get an eyeful (of something) [uk] v.
iyice bir parçası olmak get in deeper v.
işler iyice kötüleşmeden kaçıp kurtulmak get out while the gettin's good v.
işler iyice kötüleşmeden kaçıp kurtulmak get out while the getting is good v.
işler iyice kötüleşmeden kaçıp kurtulmak get out while the goin's good v.
işler iyice kötüleşmeden kaçıp kurtulmak get out while the going is good v.
(bir şeyi) iyice düşünmek give (something) thought v.
iyice azarlamak give a bawling out v.
bir şeyi iyice kavramak have a (solid) grasp of something v.
bir şeyi iyice anlamak have a (solid) grasp of something v.
bir şeyi iyice kavramak have a (sound) grasp of something v.
bir şeyi iyice anlamak have a (sound) grasp of something v.
bir şeyi iyice kavramak have a (good) grasp of something v.
bir şeyi iyice anlamak have a (good) grasp of something v.
bir şeyi iyice kavramak get a (solid) grasp of something v.
bir şeyi iyice anlamak get a (solid) grasp of something v.
bir şeyi iyice kavramak get a (sound) grasp of something v.
bir şeyi iyice anlamak get a (sound) grasp of something v.
bir şeyi iyice kavramak get a (good) grasp of something v.
bir şeyi iyice anlamak get a (good) grasp of something v.
iyice anlaşılması için konunun tekrar üzerinden geçmek hammer home v.
iyice anlaşılmasını sağlamak hammer home v.
bir şeyi iyice anlamak have got something taped [uk] v.
birini/bir şeyi iyice anlamak have somebody/something taped [uk] v.
birini/bir şeyi iyice aklına kaydetmek have somebody/something taped [uk] v.
iyice bakmak have/get an eyeful v.
durumu iyice kötüleştirmek be heaping pelion on ossa v.
durumu iyice kötüleştirmek be heaping pelion upon ossa v.
ikinci el arabayı iyice incelemek (özellikle satın almadan önce) kick tires v.
iyice düşünmeden evlenmek marry in haste v.
heyecan yaratmak/iyice merak ettirmek için duraklamak pause for effect v.
iyice yerleşmek take ahold v.
iyice yerleşmek take hold v.
(birine/bir şeye) iyice yerleşmek take hold of (someone or something) v.
(birine/bir şeye) iyice yerleşmek take ahold of (someone or something) v.
iyice belirginleştirmek throw into sharp relief v.
iyice düşünmek turn over in mind v.
bir şeyi iyice düşünmek turn something over in your mind v.
iyice yerleşmiş set in cement adj.
iyice yerleşmiş in cement adj.
iyice yerleşmiş cast in concrete adj.
iyice anlaşılmış down cold adj.
iyice anlaşılmış down to a fine art adj.
(ekinler) iyice büyümüş knee-high by the 4th of july adj.
iyice değerlendirdikten sonra on mature consideration adv.
iyice ölçüp biçtikten sonra on mature consideration adv.
iyice değerlendirdikten sonra on mature reflection adv.
iyice ölçüp biçtikten sonra on mature reflection adv.
iyice düşündükten sonra on second thought expr.
yozlaşma artık iyice yerleşmiş/olağan hale gelmiş the rot sets in expr.
iyice kötü it's all downhill expr.
(birinin) aklı iyice karışmış (one) doesn't know which way is up or down expr.
iyice yaşlanana kadar to a ripe old age expr.
iyice kontrol etmeden satın alma don't buy a pig in a poke expr.
iyice kötüye from bad to worse expr.
iyice yaşlanana kadar to a ripe old age expr.
iyice yaşlanana kadar to the ripe old age expr.
iyice düşününce when you get right down to it expr.
Speaking
açmadan önce iyice çalkalayınız shake well before opening expr.
bu konuyu iyice düşündüm I've given this some hard thought expr.
iyice bir bak take a closer look expr.
iyice serpilmiş she's really sprouted expr.
şurasını iyice anlayalım let's get it straight expr.
Trade/Economic
iyice incelemek scan v.
Technical
iyice arı çinko redistilled zinc n.
iyice pişmiş dolomit double burnt dolomite n.
iyice incelemek scrutinize v.
iyice incelemek scrutinise v.
iyice ıslatmak sop v.
(madeni) iyice öğütmek slime v.
(madeni) iyice dövmek slime v.
iyice ıslanmış sodden adj.
kenarları iyice yuvarlatılmış (köstekli saat gövdesi) bassine adj.
kenarları iyice yuvarlatılmış (köstekli saat gövdesi) bascine adj.
Textile
iyice bükülmüş hard-spun adj.
Dyeing
(iyice koyultmak için) çok uzun süre boyama işlemine maruz bırakmak overdye v.
Gastronomy
iyice olgunlaşmış üzümlerden yapılan, malaga mahsulü tatlı beyaz şarap mountain n.
iyice olgunlaşmış üzümlerden yapılan, malaga mahsulü tatlı beyaz şarap mountain wine n.
iyice pişirmek percoct v.
(bonfileyi) pişirmeden önce dilimleyip iyice dövmek french v.
(ekmeği) iyice pişirmek soak v.
(hamur işi) iyice kabarmamış heavy adj.
Biology
incelikle ayrılıp iyice karıştırılan biyolojik doku homogenate n.
Biochemistry
hemoglobin varlığında iyice büyüyen bakteri hemophile n.
Agriculture
iyice tırmıklamak berake v.
Archaic
iyice sabitlenmiş truss adj.
Slang
işleri iyice karıştırmak kick it up a notch v.
(birini) iyice pataklamak knock the shit out of (one) v.
ortalığı iyice karıştırmak shit-stir v.
iyice bok etmek shit-stir v.
ortalığı iyice kızıştırmak shit-stir v.
iyice boka sardırmak shit-stir v.
uyuşturucuyla iyice kafayı bulmuş snaved-in adj.
uyuşturucuyla iyice kafayı bulmuş snaved in adj.
siniri iyice tepesine çıkmış peonied adj.
uyuşturucuyla iyice kafayı bulmuş snaved adj.
işler iyice boka saracak (the) shit is going to hit the fan expr.
işler iyice boka saracak (the) shit will hit the fan expr.
Modern Slang
iyice sarınmış all wrapped up adj.