soft - Türkisch Englisch Wörterbuch

soft

Play ENTRENus
Play ENTRENuk
Play ENTRENau

Bedeutungen von dem Begriff "soft" im Türkisch Englisch Wörterbuch : 169 Ergebniss(e)

Englisch Türkisch
Common Usage
soft adj. yumuşak
I use a soft toothbrush to prevent harm to my gums.
Diş etlerime zarar vermemek için yumuşak bir diş fırçası kullanıyorum.

More Sentences
soft adj. cıvık
General
soft adj. hafif
I love walking in the soft rain.
Hafif yağmurda yürümeyi seviyorum.

More Sentences
soft adj. yumuşak
A soft lead pencil is much more suitable for shading.
Yumuşak uçlu bir kurşun kalem gölgelendirme için çok daha uygundur.

More Sentences
soft adj. ahmak
I will think you are soft if you give it more than a hundred.
Eğer 100'den fazla verirseniz ahmak olduğunuzu düşüneceğim.

More Sentences
soft adj. yumuşak başlı
He was a soft, weak man before joining the army.
Orduya katılmadan önce yumuşak başlı, zayıf bir adamdı.

More Sentences
soft adj. ince
This beach is known for its soft sand.
Bu plaj ince kumlarıyla ünlü.

More Sentences
soft adj. hassas
The world is a hell for people with soft hearts.
Dünya, hassas kalpli insanlar için bir cehennemdir.

More Sentences
soft adj. zayıf
She got soft after all the medical treatment.
Tüm tıbbi tedavilerden sonra zayıf düştü.

More Sentences
soft adj. zahmetsiz
James lives a soft life as he stays with his family.
James, ailesinin yanında kaldığı için zahmetsiz bir hayat sürüyor.

More Sentences
soft adj. yumuşacık
The carpet was soft to the touch.
Halıya dokunulduğunda yumuşacıktı.

More Sentences
soft adj. müsamahakar
The new president doesn't seem soft against the tax dodgers.
Yeni başkan vergi kaçakçılarına karşı müsamahakar görünmüyor.

More Sentences
Trade/Economic
soft adj. (para birimi) değersiz
The inflation raised due to the country's soft currency.
Enflasyon, ülkenin değersiz para birimi nedeniyle yükselmiştir.

More Sentences
Technical
soft adj. (su) mineral tuzları içermeyen
Wash your hair with soft water to prevent it from wearing off.
Yıpranmasını önlemek için saçınızı mineral tuzları içermeyen suyla yıkayın.

More Sentences
Textile
soft adj. yumuşak
The soft curves of the car help its aerodynamics.
Aracın yumuşak kıvrımları aerodinamiğine yardımcı oluyor.

More Sentences
Linguistics
soft adj. yumuşak
The word 'general' starts with a soft g.
Genel' kelimesi yumuşak bir g ile başlar.

More Sentences
General
soft n. budala
soft n. kafasız
soft n. mankafa
soft n. pest
soft n. yumuşaklık
soft n. yumuşak nesne
soft n. yumuşak parça
soft n. yumuşak bölüm
soft n. yumuşak kısım
soft n. yumuşak malzeme
soft n. yumuşak materyal
soft adj. ham (vücut)
soft adj. sevgi dolu
soft adj. hamlaşmış
soft adj. mülayim
soft adj. saf
soft adj. hamlamış
soft adj. sulu
soft adj. yavaş
soft adj. müşfik
soft adj. sıvı
soft adj. uysal
soft adj. kolayca aldatılan
soft adj. sakin
soft adj. dayanıksız
soft adj. gönül okşayıcı (söz)
soft adj. narin
soft adj. fazla parlak olmayan (ışık)
soft adj. hatları net görünmeyen
soft adj. hafif (rüzgar/yağmur)
soft adj. yumuşak (hava)
soft adj. ılık
soft adj. tatlı
soft adj. nazik
soft adj. asude
soft adj. hoş
soft adj. alkolsüz
soft adj. ılıman
soft adj. belli belirsiz
soft adj. alçak (ses)
soft adj. formunda olmayan
soft adj. formunu korumamış (sporcu)
soft adj. korumasız
soft adj. kırılgan
soft adj. uykusunu almış
soft adj. iyice dinlenmiş
soft adj. pamuk gibi olmuş
soft adj. yumuşak tonlu
soft adj. yumuşak renkli
soft adj. keskin geçişli olmayan
soft adj. (gözler) yumuşak bakışlı
soft adj. çaba gerektirmeyen
soft adj. kolay
soft adj. emek gerektirmeyen
soft adj. (ateş) yavaş yavaş yanan
soft adj. (ateş) yavaş harlanan
soft adj. kavisli
soft adj. yuvarlak ve yumuşak hatlı
soft adj. kolayca kabul edilen
soft adj. kolay benimsenen
soft adj. aklı kıt
soft adj. zihnen
soft adj. akılsız
soft adj. aptal
soft adj. geri zekalı
soft adj. sersem
soft adj. (ıslak zemin) bataklığa benzer
soft adj. (ıslak zemin) balçık gibi
soft adj. (ıslak zemin) dayanıksız
soft adj. şekil verilebilir
soft adj. şekillendirilebilir
soft adj. kalıplanabilir
soft adj. düşük ısıda sırlanan
soft adj. düşük ısıda tamamlanan
soft adj. (kağıt) yumuşak dokulu
soft adj. (kağıt) opak ve esnek dokulu
soft adj. karton kapaklı
soft adj. karton ciltli
soft adj. kararsız
soft adj. muğlak
soft adj. belirsiz
soft adj. bir öyle bir böyle
soft adj. sadakatsiz
soft adj. yumuşak (ünsüz)
soft adv. yavaşça
soft adv. rahat bir şekilde
soft adv. kolayca
soft adv. sorunsuzca
Trade/Economic
soft adj. (tahvil veya satış ürünleri) fiyatı düşüşe meyilli
soft adj. (tahvil veya satış ürünleri) fiyatı düşen
soft adj. (tahvil veya satış ürünleri) ucuzlayan
soft adj. (para) kağıt
soft adj. (para birimi) dönüştürülemez
soft adj. (para birimi) dengesiz
soft adj. (para birimi) sirkülasyonu bol
soft adj. (para birimi) farklı para birimlerine çevrilemeyen
soft adj. ağır
soft adj. ağırkanlı
soft adj. miskin
Politics
soft adj. (para) siyasi partiye hibe edilen
Technical
soft adj. (cam) düşük ısıda tavlanan
soft adj. (cam) yumuşak tavlı
soft adj. (cam) kolayca çizilen
soft adj. (bir şeyin içine) az nüfuz eden
soft adj. (bir şeyin içine) az işleyen
soft adj. (elektron tüpü) zararlı gaz içeren
soft adj. (tuğla) az fırınlanmış
soft adj. (kumlama) zayıf
soft adj. (kumlama) düşük basınçlı
soft adj. (enerji kaynağı) yenilenebilir
soft adj. yenilenebilir enerji kaynağı kullanan
soft adj. (su) yumuşak içimli
Computer
soft adj. spekülatif verilere dayanan
soft adj. temelsiz verilere dayanan
soft adj. yorumlanabilir verilere dayanan
soft adj. (veri) spekülatif
soft adj. (veri) temelsiz
soft adj. (veri) yoruma açık
soft adj. soyut verilere dayanan
soft adj. soyut veriler kullanan
soft adj. çok işlevli tuşları olan
soft adj. (tuşlar) çok fonksiyonlu
Informatics
soft adj. yazılımsal
Pharmaceutics
soft adj. (uyuşturucu madde) daha az zararlı
soft adj. (uyuşturucu madde) daha hafif
Chemistry
soft adj. (su ve sulu çözeltiler) köpük oluşturan
soft adj. (su ve sulu çözeltiler) köpük yaratan
Forestry
soft adj. yumuşak odundan yapılan
soft adj. yumuşak keresteden yapılan
Environment
soft adj. biyo-bozunabilir
soft adj. biyolojik olarak bozunan
soft adj. toprakta çözünebilir
Sport
soft adj. (sayı) kaleciyi teğet geçerek alınan
soft adj. kaleciyi aşarak sayı kaydeden
Baseball
soft adj. güçsüz
soft adj. kuvvetsiz
soft adj. yavaş
Photography
soft adj. (fotografik görüntü) yumuşak renk geçişli
soft adj. (odak) keskin olmayan
soft adj. (odak) yumuşak
soft adj. (lens) keskin odak yapamayan
soft adj. (mercek) yumuşak odak yapan
Archaic
soft adj. (müzik aleti) yumuşak sesli
soft adj. (müzik aleti) dinlendirici sesli
soft interj. sessizlik!
soft interj. şşş!
soft interj. susun!
soft interj. sakin!
soft interj. yavaş!
Slang
soft n. kokain
soft adj. (erkek) efemine
soft adj. (erkek) karı gibi
soft adj. (erkek) nonoş

Bedeutungen, die der Begriff "soft" mit anderen Begriffen im Englisch Türkisch Wörterbuch erhalten hat: 500 Ergebniss(e)

Englisch Türkisch
General
soft lens n. yumuşak lens
Soft lenses are usually replaced on a regular basis.
Yumuşak lensler genellikle düzenli olarak değiştirilir.

More Sentences
soft drug n. hafif uyuşturucu
To embrace a permissive attitude towards so-called soft drugs would be devastating.
Sözde hafif uyuşturuculara karşı müsamahakâr bir tutum benimsemek felaket olur.

More Sentences
soft ice cream n. yumuşak dondurma
Senpai, would you buy me some soft ice cream?
Senpai, bana biraz yumuşak dondurma alır mısın?

More Sentences
soft towel n. yumuşak havlu
Use soft towels that won’t damage your child’s skin.
Çocuğunuzun cildine zarar vermeyecek yumuşak havlular kullanın.

More Sentences
soft drink n. alkolsüz içecek
I find it absolutely horrifying that metroxyprogesteronacetate is present in sugar syrup and soft drinks.
Metoksiprogesteronasetatın şeker şurubu ve alkolsüz içeceklerde bulunmasını kesinlikle dehşet verici buluyorum.

More Sentences
get soft v. yumuşamak
My muscles have gotten soft.
Kaslarım yumuşadı.

More Sentences
become soft v. yumuşamak
It becomes soft by the next day.
Ertesi gün yumuşar.

More Sentences
as soft as adj. kadar yumuşak
Were his lips as soft as they looked?
Dudakları göründüğü kadar yumuşak mıydı?

More Sentences
too soft adj. çok yumuşak
The bed should not be too soft.
Yatak çok yumuşak olmamalıdır.

More Sentences
soft-spoken adj. tatlı dilli
Layla was very charming and soft-spoken.
Leyla çok çekici ve tatlı dilliydi.

More Sentences
soft-hearted adj. yumuşak kalpli
Sami is a very soft-hearted person.
Sami çok yumuşak kalpli bir kişidir.

More Sentences
Idioms
a soft spot n. zaaf
Moreover, every politician has a soft spot for small and medium-sized enterprises.
Dahası, her politikacının küçük ve orta ölçekli işletmelere karşı bir zaafı vardır.

More Sentences
soft-hearted adj. yufka yürekli
Sami is a very soft-hearted person.
Sami çok yufka yürekli bir insan.

More Sentences
Technical
soft clay n. yumuşak kil
He made a little statue out of soft clay.
Yumuşak kilden küçük bir heykel yaptı.

More Sentences
General
soft goods n. dokuma
soft key n. yumuşak anahtar
soft hail n. sulu kar
soft furnishings n. mefruşat
soft drink n. kola
soft drink n. alkolsüz içki
soft coal n. yumuşak maden kömürü
soft chancre n. yumuşak şankr
soft water n. tatlı su
soft magnet n. yumuşak mıknatıs
a kind of soft and unsalted cheese n. teleme
soft plash n. şıpırtı
soft white sweetmeat n. peynirşekeri
soft spot n. zayıf nokta
soft drink n. soda
soft words n. tatlı dil
soft soap n. arapsabunu
soft palate n. alt damak
soft computing n. kolay hesaplama
soft drink n. gazoz
soft water n. az kireçli su
soft shoulders n. düşük banket
soft structure n. yumuşak yapı
soft landing n. yumuşak iniş
soft money n. kağıt para
soft credits n. zayıf krediler
soft loan n. yumuşak kredi
soft currency n. yumuşak para
soft goods n. tekstil malları
soft sound n. yumuşak ses
soft science n. sosyal bilim
soft furnishing n. halı gibi yumuşak ev eşyaları
soft-soaper n. yaltakçı
soft-focus lens n. flu mercek
soft-cover n. karton kapaklı (kitap)
soft attitude n. yumuşak tavır
soft security issue n. yumuşak güvenlik konusu
soft skill n. sosyal beceri
soft skill n. teknik olmayan beceri
soft pack (cigarette) n. yumuşak paket (sigara)
soft-bound n. ciltsiz kitap
soft curve of one's neck n. boynunun yumuşak kavisi
orange soft drink n. portakal gazozu
orange soft drink n. portakallı gazoz
soft furnishing n. ev tekstil ürünleri
shoe with soft sole n. yumuşak tabanlı ayakkabı
the soft belly n. yumuşak karın
soft spot n. bıngıldak
soft carrying pouch n. yumuşak taşıma çantası/kabı
soft opening n. test açılışı
soft opening n. ön açılış
soft/plush hairband n. lastik toka
soft data n. soyut veri/bilgi
soft option n. kolay seçenek
soft fur n. yumuşak kürk
soft storey n. yumuşak kat
soft toy n. yumuşak oyuncak
soft line n. esnek politika
soft-shell n. liberal kimse
soft-shell n. ılımlı kimse
soft solder n. yağcılık
soft solder n. yalakalık
soft soap n. dil dökme
soft pedal n. damper
soft pedal n. etki azaltıcı
soft-liner n. uzlaşmacı politika destekçisi kimse
soft soap n. pohpohlama
soft soap n. yağ çekme
soft soap n. ikna kabiliyeti
soft-shell n. uzlaşmacı kimse
soft polytomy n. yumuşak politomi
soft soap n. dalkavukluk
soft pedal n. etkisizleştirici
soft line n. esnek pozisyon
soft-liner n. esnek politika destekçisi kimse
soft solder n. dalkavukluk
soft line n. esnek konum
soft polytomy n. belirsizlik içeren politomi
soft diet n. yumuşak diyet
soft diet n. çiğnemeyi gerektirmeyen besinlerden oluşan diyet
soft diet n. kaşık diyeti
become soft v. yumuşaklaşmak
make soft v. yumuşatmak
soft-pedal v. hafife almak
soft-soap v. ayartmak
soft-pedal v. pedal ile çalmak
soft-pedal v. yumuşatmak
soft-pedal v. hafifletmek
soft-pedal v. küçümsemek
soft-land v. yumuşak iniş yaptırmak
soft-solder v. yumuşak lehim ile onaylamak
soft-solder v. yumuşak lehim ile kaynaştırmak
soft-land v. yumuşak iniş yapmak
soft-solder v. yumuşak lehim ile birleştirmek
soft in the head adj. kafasız
soft enough adj. yeterince yumuşak
very soft adj. pamuk gibi
very soft and puffed out adj. pufla gibi
soft spoken adj. tatlı dilli
very soft adj. yumuşacık
soft and bright adj. kadife gibi
soft and round adj. lop
soft on adj. abayı yakmış
soft-spoken adj. ağızsız
soft-shelled adj. ılımlı
soft-boiled adj. yumuşak
soft-spoken adj. yumuşak sesli (kimse)
soft-spoken adj. tatlı sesli
soft-boiled adj. alakok
soft-boiled adj. rafadan
soft-boiled adj. alakok (yumurta)
soft-spoken adj. dudu dilli
soft-indicating adj. yumuşak vurgulu
soft-minded adj. yumuşak başlı
soft-finned adj. yumuşak yüzgeçleri olan
soft-finned adj. yumuşak yüzgeçli
soft-footed adj. yumuşak ayaklı
soft and submissive adj. yumuşak ve itaatkar
soft [obsolete] adj. kibar
soft [obsolete] adj. aile terbiyesi almış
soft-shell adj. hassas kabuklu
soft-shell adj. yumuşak kabuklu
soft-cover adj. ciltsiz
soft [obsolete] adj. saygılı
soft-headed adj. mankafa
soft-shell adj. ılımlı bir politika benimseyen
soft [obsolete] adj. görgülü
soft-witted adj. kapasitesi düşük
soft [ireland/scotland] adj. nemli
soft-haired adj. yumuşak tüylü
soft [ireland/scotland] adj. ıslak
soft-shell adj. narin kabuklu
soft-spoken adj. (sözcükler) kibarca söylenen
soft-cover adj. karton kapaklı
soft [ireland/scotland] adj. rutubetli
soft-witted adj. muhakemesi yetersiz
soft-headed adj. sersem
soft-shell adj. orta yolda buluşan
soft-headed adj. salak
soft-haired adj. yumuşak kıllı
soft-witted adj. anlayışsız
soft-spoken adj. (sözcükler) ikna edici
soft-headed adj. budala
soft-headed adj. aptal
soft-headed adj. geri zekalı
soft-shell adj. uzlaşmacı
soft-witted adj. kıt kafalı
soft-haired adj. yumuşak saçlı
Proverb
soft answer turneth away wrath tatlı dil yılanı deliğinden çıkartır
soft answer turneth away wrath tatlı dil yılanı deliğinden çıkarır
soft answer turneth away wrath tatlı dil yılanı bile deliğinden çıkarır
soft fire makes sweet malt acele yürüyen yolda kalır
soft fire makes sweet malt sabreden derviş muradına ermiş
soft fire makes sweet malt sabır acıdır, meyvesi tatlıdır
soft fire makes sweet malt acele giden ecele gider
soft fire makes sweet malt acele işe şeytan karışır
a clean conscience makes a soft pillow vicdanı temiz olan rahat uyur
a clean conscience makes a soft pillow vicdanı rahat olan rahat uyur
a clean conscience makes a soft pillow vicdanı rahat olanın uykusu da rahat olur
a clean conscience makes a soft pillow vicdanı temiz olan başını yastığa rahat koyar
a soft answer turns away wrath tatlı dille her şey çözülür
a soft answer turneth away wrath tatlı dille her şey çözülür
a soft answer turns away wrath tatlı dil yılanı bile deliğinden çıkarır
a soft answer turneth away wrath tatlı dil yılanı bile deliğinden çıkarır
a soft answer turns away wrath tatlı dil yılanı deliğinden çıkarır
a soft answer turneth away wrath tatlı dil yılanı deliğinden çıkarır
Colloquial
soft berth n. yorucu olmayan iş/görev
a soft berth n. yorucu olmayan iş/görev
soft berth n. kolay/zahmetsiz/basit iş/görev
a soft berth n. kolay/zahmetsiz/basit iş/görev
soft job n. rahat iş
soft job n. sıkıntısız iş
soft job n. stressiz iş
soft job n. kolay iş
soft job n. dertsiz iş
soft job n. hafif iş
soft core n. hafif porno
soft porn n. erotik pornografi
soft corn n. yumuşak ayak parmağı nasırı
soft porn n. duyulara hitap eden pornografi türü
soft-core adj. erotik
soft-core adj. yumuşak
soft-core adj. hafif pornografik
soft-core adj. ılımlı
soft core adj. hafif pornografik
soft-core adj. aşırı olmayan
soft-boiled adj. içli
soft-boiled adj. yumuşak kalpli
soft-boiled adj. hissi
soft-boiled adj. yumuşak huylu
soft-boiled adj. duygusal
soft-boiled adj. hoşgörülü
soft-boiled adj. nazik
Idioms
soft touch n. yolunacak kaz
soft money n. kolay para
soft sell n. yumuşak satış
soft touch n. saf kimse
soft touch n. kolayca aldatılabilen kimse
soft spot n. yumuşak karın
soft touch n. yumuşak/hassas yaklaşım
a soft berth n. kek iş/görev
a soft touch n. yumuşak başlı/huylu kişi
soft berth n. kek iş/görev
soft touch n. incelik
a soft touch n. uysal/mülayim kişi
soft berth n. basit iş/görev
a soft berth n. basit iş/görev
a soft touch n. saftirik
soft touch n. saftirik
soft berth n. rahat iş/görev
a soft berth n. rahat iş/görev
a soft berth n. zahmetsiz/dertsiz/külfetsiz iş veya görev
a soft touch n. safdil
soft touch n. safdil
soft berth n. zahmetsiz/dertsiz/külfetsiz iş veya görev
soft touch n. avanak
a soft touch n. kolay lokma
soft touch n. enayi
a soft touch n. enayi
soft touch n. kolay kandırılan kişi
a soft touch n. keriz
soft touch n. keriz
a soft touch n. avanak
a soft touch n. kolay kandırılan kişi
soft touch n. kolay lokma
a soft touch n. yumuşak başlılık
a soft touch n. hassas yaklaşım
a soft touch n. yumuşak huy
a soft touch n. uysallık
a soft touch n. mülayimlik
a soft touch n. incelik
a soft/an easy touch n. mülayimlik
a soft option n. kolay seçenek/yol
a soft/an easy touch n. vur kafasına al ekmeğini
a soft/an easy touch n. avanak
a soft/an easy touch n. safdil
a soft/an easy touch n. uysallık
a soft/an easy touch n. hassas yaklaşım
a soft/an easy touch n. yumuşak başlı/huylu kimse
a soft/an easy touch n. kolay lokma
a soft/an easy touch n. yumuşak huy
a soft/an easy touch n. keriz
a soft/an easy touch n. yumuşak başlılık
a soft/an easy touch n. enayi
a soft/an easy touch n. kolay kandırılan kişi
a soft/an easy touch n. incelik
a soft/an easy touch n. saftirik
a soft spot n. yumuşak karın
a soft option n. bir sorun yaratmayacak seçenek/yol
a soft option n. fazla çaba gerektirmeyen seçenek/yol
a soft/an easy touch n. uysal/mülayim kişi
soft underbelly n. saldırıya açık/korunmasız nokta
soft life n. rahat yaşam
soft reboot n. bir filmin, televizyon şovunun yeni versiyonu
soft sawder [obsolete] n. dalkavukluk
soft underbelly n. hassas/zayıf nokta
soft life n. kolay hayat
soft-shoe n. dikkatlice ve ustaca yapılan ikna edici açıklama
soft underbelly n. yumuşak karın
soft sawder [obsolete] n. yağcılık
soft sawder [obsolete] n. yalakalık
soft-shoe n. ikna edici konuşma
soft reboot n. bir filmin, televizyon şovunun yeniden yapımı
soft underbelly n. savunmasız kısım
soft-shoe n. yumuşak tabanlı ayakkabıyla yapılan tap/step dansı
soft reboot n. bilgisayarı yeniden başlatma
soft soap v. yağ çekmek
have a soft spot for someone v. birine karşı zaafı olmak
be a soft touch v. kolayca kandırılabilir olmak
be a soft touch v. kolaylıkla ikna edilebilir olmak
be a soft touch v. kolay lokma olmak
have a soft spot in one's heart for (someone) v. düşkün olmak
grow soft on someone v. birine gereken sertliği göstermemek
grow soft on someone v. birine gerekli sertlikte davranmak
be soft on someone v. birine yumuşak davranmak
get soft on someone v. birini abayı yakmak
get soft on someone v. birine yumuşak davranmak
be soft on someone v. birini abayı yakmak
be soft on someone v. birine gereken sertliği göstermemek
get soft on someone v. birine gerekli sertlikte davranmak
be soft on someone v. birine gerekli sertlikte davranmak
get soft on someone v. birine gereken sertliği göstermemek
grow soft on someone v. birine yumuşak davranmak
walk soft v. alttan almak
go soft v. fazla merhametli olmak
go soft in the head v. akılsızlaşmak
be/go soft in the head v. salak olmak
be/go soft in the head v. kuş beyinli olmak
go soft on (someone) v. (birine) nazik davranmak
go soft on (someone) v. (birini) alttan almak
go soft v. azmini yitirmek
be/go soft in the head v. kafayı yemiş olmak
be/go soft in the head v. kaz kafalı olmak
go soft in the head v. salaklaşmak
go soft in the head v. kafayı yemek
go soft in the head v. aklını kaybetmek
go soft in the head v. aptallaşmak
be/go soft in the head v. kafasız olmak
be/go soft in the head v. aklını kaçırmış olmak
go soft in the head v. aklını kaçırmak
go soft v. güçten düşmek
go soft v. çok duyarsızlaşmak
be/go soft in the head v. aptal olmak
go soft v. aşırı yumuşak yüzlü olmak
go soft on (someone) v. (birine) yumuşak davranmak
go soft on (someone) v. (birinin) üstüne fazla gitmemek
be/go soft in the head v. beyinsiz olmak
be/go soft in the head v. akılsız olmak
go soft v. kararlılığını kaybetmek
be/go soft in the head v. aklını kaybetmiş olmak
be a soft touch for (someone or something) v. (biri/bir şey) için kolaylıkla ikna edilebilir olmak
be a soft touch for (someone or something) v. (biri/bir şey) için kolay lokma olmak
be a soft touch for (someone or something) v. (biri/bir şey) için kolayca kandırılabilir olmak
be soft in the head v. salak olmak
be soft in the head v. aptal olmak
be soft in the head v. beyinsiz olmak
be soft in the head v. kuş beyinli olmak
be soft in the head v. kafasız olmak
be soft in the head v. akılsız olmak
be soft in the head v. kaz kafalı olmak
have a soft spot for or an animal v. bir hayvana düşkün olmak
have a soft spot for or an animal v. bir hayvana karşı sevgi dolu/şefkatli olmak
have a soft spot for somebody/something v. birini/bir şeyi sevmek
have a soft spot for or an animal v. bir hayvana karşı zaafı olmak
have a soft spot for or an animal v. bir hayvanı sevmek
have a soft spot for somebody/something v. birine/bir şeye karşı zaafı olmak
have a soft spot for v. '-e düşkün olmak
have a soft spot (in one's heart) for someone or an animal v. birine/bir hayvana düşkün olmak
have a soft spot for someone/something v. birini/bir şeyi sevmek
have a soft spot (in one's heart) for someone or an animal v. birini/bir hayvanı sevmek
have a soft spot for someone/something v. birine/bir şeye karşı zaafı olmak
have a soft spot (in one's heart) for someone or an animal v. birine/bir hayvana karşı sevgi dolu/şefkatli olmak
have a soft spot for somebody/something v. birine/bir şeye düşkün olmak
have a soft spot for v. - karşı zaafı olmak
have a soft spot for someone/something v. birinden/bir şeyden hoşlanmak
have a soft spot (in one's heart) for someone or an animal v. birine/bir hayvana karşı zaafı olmak
have a soft spot for somebody/something v. birinden/bir şeyden hoşlanmak
have a soft spot for someone/something v. birine/bir şeye düşkün olmak
soft shoe v. yumuşak tabanlı ayakkabıyla tap/step dansı yapmak
soft shoe v. dikkatlice/ustalıkla yapmak
soft-pedal (something) v. (bir şeyin) önemini azaltmak
soft-pedal (something) v. (bir şeyin) üzerindeki vurguyu kaldırmak
soft shoe v. dikkatle yapmak
soft shoe v. ustaca yapmak
soft pedal something v. bir şeyin önemini azaltmak
soft pedal something v. bir şeyi önemsememek
soft pedal something v. bir şeyin üzerindeki vurguyu kaldırmak
soft-pedal (something) v. (bir şeyi) hafifsemek
soft-pedal (something) v. (bir şeyi) önemsememek
soft pedal something v. bir şeyi hafifsemek
soft as a baby's backside adj. kadife gibi yumuşak
soft in the head adj. kuş beyinli
(as) soft as a baby's bottom adj. ipeksi
(as) soft as a baby's bottom adj. bebek poposu gibi yumuşak
(as) soft as a baby's backside adj. ipeksi
(as) soft as a baby's backside adj. bebek cildi gibi yumuşak
(as) soft as a baby's backside adj. bebeksi
(as) soft as a baby's bottom adj. bebek cildi gibi yumuşak
(as) soft as a baby's bottom adj. bebeksi
(as) soft as silk adj. ipeksi
(as) soft as silk adj. ipek gibi
(as) soft as a baby's backside adj. bebek poposu gibi yumuşak
soft as a baby's bottom adj. yumuşacık
soft as a baby's backside adj. bebek poposu gibi yumuşak
soft as a baby's bottom adj. bebek cildi gibi yumuşak
soft on (someone) adj. (birine) abayı yakmış
soft as a baby's bottom adj. kadife gibi yumuşak
soft on (someone) adj. (birine) aşık
soft as a baby's bottom adj. pamuk kadar yumuşak
soft as a baby's bottom adj. pamuk gibi
soft on (someone or something) adj. (birine/bir şeye) karşı müsamahakar
soft as a baby's backside adj. kadife gibi yumuşak
soft on (someone or something) adj. (birine/bir şeye) karşı hoşgörülü
soft-shoe adj. dikkatli
soft as a baby's bottom adj. bebeksi
soft as a baby's bottom adj. ipeksi
soft-shoe adj. ihtiyatlı
soft as a baby's backside adj. pamuk kadar yumuşak
soft as a baby's backside adj. bebek cildi gibi yumuşak
soft as a baby's backside adj. yumuşacık
soft as a baby's backside adj. pamuk gibi
soft as a baby's backside adj. ipeksi
soft-shoe adj. tereddütlü
soft as a baby's backside adj. bebeksi
soft as a baby's bottom adj. bebek poposu gibi yumuşak
soft on (someone or something) adj. (birine/bir şeye) karşı yumuşak
with soft words expr. iyilikle
as soft as a baby's bottom expr. pamuk gibi
as soft as a baby's bottom expr. kadife gibi yumuşak
soft in the head expr. kaz kafalı
as soft as down expr. kuş tüyü kadar yumuşak
as soft as down expr. yumuşacık
as soft as a baby's bottom expr. pamuk kadar yumuşak
as soft as velvet expr. kadife gibi yumuşak
as soft as silk expr. yumuşacık
soft as a baby's backside expr. pamuk kadar yumuşak
as soft as silk expr. pamuk kadar yumuşak
as soft as down expr. pamuk kadar yumuşak
as soft as velvet expr. pamuk kadar yumuşak
as soft as silk expr. kadife gibi yumuşak
as soft as a baby's bottom expr. yumuşacık
as soft as down expr. kadife gibi yumuşak
soft as a baby's backside expr. yumuşacık
as soft as velvet expr. yumuşacık
soft mick expr. haddinden fazla
soft mick expr. anormal derecede
soft mick expr. aşırı
soft mick expr. fazla
soft mick expr. çok fazla
Speaking
do you have a soft copy of your report? expr. raporunun elektronik hali var mı?
do you have a soft copy of your report? expr. raporunun dijital hali var mı?
Trade/Economic
soft credits n. yumuşak kredi
soft loan n. kolay geri ödemeli kredi
soft currency n. yumuşak para
soft saving n. maddi olmayan tasarruf
soft closing n. aylık kapanış
soft currency n. sınırlı konvertibilitiye sahip para
soft saving n. parasal olmayan tasarruf
soft loan n. düşük faizli kredi
soft currency n. döviz kontrollü ülke parası
soft money n. kağıt para
soft sell n. zorlamadan ikna ederek satış usulü
soft currency n. ucuz para
soft drink industry n. alkolsüz içki endüstrisi
soft closing n. aylık kapatma
soft prices n. düşen fiyatlar
soft currency n. talebi düşük para
soft bank probe n. (küçük çaplı) hesap sorgulama izni
soft dollar commission n. dolaylı komisyon
soft infrastructure n. teknik ya da fiziki olmayan altyapı
soft dollar brokerage n. dolaylı komisyon
soft offer n. esnek teklif
soft dollar commission n. üçüncü şahıs aracılı komisyon
soft dollar brokerage n. üçüncü şahıs aracılı komisyon
soft infrastructure n. hafif altyapı
soft money n. değeri eksilen para
soft money n. değeri inip çıkan para
soft collateral n. ikincil teminat
soft corporate offer n. esnek kurumsal teklif
soft currency n. yumuşak para birimi
7s (strategy, structure, systems, staff, (soft) skills, style, shared values) (mckinsey) n. strateji, yapı, sistemler, personel, (sosyal) beceriler, stil, ortak değerler anlamına gelen ifade (mckinsey)
9S (strategy, structure, systems, staff, (soft) skills, style, shared values + steering pattern, syndication) (mckinsey) n. strateji, yapı, sistemler, personel, (sosyal) beceriler, stil, ortak değerler + yönetim modeli, sendikalaşma anlamına gelen ifade (mckinsey)
soft landing n. hızlı büyümeden daha istikrarlı ekonomik faaliyet düzeyine kademeli geçiş süreci
soft market n. alımdan çok satış yapılan piyasa
soft spot n. kusur
soft spot n. iş biriminin zayıf olduğu alan
soft spot n. eksik yön
soft landing n. ekonomide yumuşak iniş
soft spot n. (girişimde) başarısız olunan alan
soft spot n. girişimin yetkin olmadığı alan
soft commodities n. (kakao, şeker, hububat) yumuşak mallar
Law
soft law n. bağlayıcı olmayan hukuk
soft constitution n. yumuşak anayasa
Politics
soft power n. yumuşak güç
soft landing n. yumuşak iniş
soft law n. esnek hukuk
soft power n. ince güç
Industry
soft goods n. dayanıksız ürünler
soft skills n. işe alımda adayların soyut becerileri
soft goods n. kolay bozulabilen mallar
soft skills n. işe alım için gerekli beceriler bütünü
soft goods n. kolay çürüyen ürünler
Tourism
soft tourism n. sürdürülebilir turizm
Media
soft news n. ciddi konuları ele almayan haberler
soft news n. renkli haberler
Technical
soft failure n. geçici bozukluk
soft associations n. dernekler
soft packing n. yumuşak salmastra
soft soil n. yumuşak zemin
soft start n. yumuşak kalkış
soft brick n. yumuşak tuğla
soft associations n. yumuşak bağlantılar
soft fonts n. yazılımsal yazı tipleri
soft function key n. programlanır işlev tuşu
fail soft n. arıza kurtarma
soft molded rubber sole n. yumuşak kalıplanmış lastik taban
soft bomb n. yazılım bombası
soft soap n. arap sabunu
soft core yarn n. yumuşak özlü iplik
soft decision n. yumuşak karar
soft coal n. linyit kömürü
soft failure n. hafif arıza
soft layer n. yumuşak katman
soft copy n. yumuşak kopya
soft layer n. yumuşak tabaka
soft error n. ikinci kez yinelenmeyen hata