kolay - Türkisch Englisch Wörterbuch

kolay

Bedeutungen von dem Begriff "kolay" im Englisch Türkisch Wörterbuch : 44 Ergebniss(e)

Türkisch Englisch
Common Usage
kolay easy adj.
Luke isn't easy to get by due to his anger issues.
Öfke probleminden ötürü Luke'la geçinmek kolay değil.

More Sentences
General
kolay easier adj.
In Berlin, the precaution was taken of creating a margin in order to make enlargement possible and easier.
Berlin'de, genişlemeyi mümkün ve kolay kılmak için bir marj oluşturma önlemi alınmıştır.

More Sentences
kolay snap adj.
This new camera is a snap to use.
Bu yeni kameranın kullanımı kolaydır.

More Sentences
kolay straightforward adj.
It is relatively straightforward to poison water.
Suyu zehirlemek nispeten kolaydır.

More Sentences
kolay simple adj.
It is not that simple to get from Serbia to Croatia.
Sırbistan'dan Hırvatistan'a geçmek o kadar kolay değil.

More Sentences
kolay easy adj.
The soldiers on the streets are an easy target for terrorists.
Sokaklardaki askerler teröristler için kolay bir hedeftir.

More Sentences
kolay hands down adj.
I won hands down.
Kolayca kazandım.

More Sentences
kolay laborless n.
kolay flowing adj.
kolay facile adj.
kolay elementary adj.
kolay unlaboured adj.
kolay cushy adj.
kolay smooth adj.
kolay like smoke adj.
kolay uncomplicated adj.
kolay unlabored adj.
kolay effortless adj.
kolay ready adj.
kolay sweet adj.
kolay downhill adj.
kolay open-and-shut adj.
kolay eath [scottish] adj.
kolay unexacting adj.
kolay unformidable adj.
kolay unlaborious adj.
kolay unlabouring adj.
kolay ethe [obsolete] adj.
kolay hands-down adj.
kolay royal adj.
kolay scratch adj.
kolay soft adj.
kolay ez (easy) abrev.
Colloquial
kolay no-brainer n.
kolay handy-dandy adj.
kolay fuss-free adj.
kolay gut adj.
Idioms
kolay (all) beer and skittles adj.
kolay in a walk expr.
Slang
kolay mickey mouse n.
kolay mick adj.
British Slang
kolay nimps n.
kolay putzy adj.
kolay putsy adj.

Bedeutungen, die der Begriff "kolay" mit anderen Begriffen im Englisch Türkisch Wörterbuch erhalten hat: 500 Ergebniss(e)

Türkisch Englisch
Common Usage
kolay etkilenir impressionable adj.
Tom is very impressionable.
Tom çok kolay etkileniyor.

More Sentences
çok kolay very easy adj.
We have a question of extraterritoriality to discuss with these kinds of sanctions, and this is not very easy.
Bu tür yaptırımlarla ilgili olarak tartışmamız gereken bir ülke dışılık sorunu var ve bu çok kolay değil.

More Sentences
kolay kırılabilen delicate adj.
kolay anımsanan catchy adj.
kolay hatırlanan catchy adj.
hatırlaması kolay catchy adj.
General
kolay para easy money n.
They are looking for ways to make easy money.
Kolay para kazanmanın yollarını arıyorlar.

More Sentences
kolay pes eden quitter n.
He won't resign because he's not a quitter.
İstifa etmeyecek çünkü o kolay pes eden biri değil.

More Sentences
çok kolay piece of cake n.
Finishing the job by Tuesday will be a piece of cake.
İşi salıya kadar bitirmek çok kolay olacak.

More Sentences
kolay seçenek easy option n.
MailBigFile is another quick and easy option.
MailBigFile başka bir hızlı ve kolay seçenektir.

More Sentences
kolay soru easy question n.
That was the easiest question for me.
Bu benim için en kolay soruydu.

More Sentences
en kolay yol the easiest way n.
Sunscreen is the easiest way to protect yourself from the sun’s dangerous rays.
Güneş kremi, kendinizi güneşin tehlikeli ışınlarından korumanın en kolay yoludur.

More Sentences
kolay ulaşım easy access n.
There is easy access to the beach.
Sahile kolay ulaşım var.

More Sentences
kolay erişim easy access n.
We called for provisions on easy access to these new products.
Bu yeni ürünlere kolay erişime ilişkin hükümler talep ettik.

More Sentences
kolay dil easy language n.
HTML is one of the easiest languages to learn.
HTML öğrenmesi en kolay dillerden biridir.

More Sentences
kolay zafer romp n.
The dominant team's victory was described as a romp by the sports commentators.
Galip gelen takımın zaferi spor yorumcuları tarafından kolay bir zafer olarak nitelendirildi.

More Sentences
kolay kazanmak win easily v.
Tom would've won easily.
Tom kolayca kazanırdı.

More Sentences
kolay olmak be easy to v.
It's not going to be easy to do this.
Bunu yapmak kolay olmayacak.

More Sentences
kolay erişmek easily access v.
With the new Gmail, you can easily access all your favorite work apps right from the inbox.
Yeni Gmail ile tüm favori iş uygulamalarınıza doğrudan gelen kutusundan kolayca erişebilirsiniz.

More Sentences
kolay sinirlenmek get angry easily v.
Tom gets angry easily.
Tom kolayca sinirlenir.

More Sentences
kolay öfkelenmek anger easily v.
I anger easily.
Kolay öfkelenirim.

More Sentences
(zor/kolay) olduğunu düşünmek call v.
We called the party a great success.
Partinin, büyük bir başarı olduğunu düşündük.

More Sentences
kolay ulaşmak romp v.
The politician was able to romp to victory in the election.
Politikacı seçimlerde kolayca zafere ulaştı.

More Sentences
kolay incinir vulnerable adj.
Children are so vulnerable.
Çocuklar çok kolay incinir.

More Sentences
en kolay simplest adj.
This is the first step, and it perhaps the simplest.
Bu, ilk adımdır ve belki de en kolay olanıdır.

More Sentences
kullanımı kolay easy to use adj.
Park Ranger 2150 is fully hydraulic and easy to use.
Park Ranger 2150 tamamen hidroliktir ve kullanımı kolaydır.

More Sentences
en kolay easiest adj.
I think that is the easiest thing to do.
Bence yapılması gereken en kolay şey bu.

More Sentences
kadar kolay as easy as adj.
This is not as easy as it sounds, however.
Ancak bu göründüğü kadar kolay değil.

More Sentences
daha kolay easier adj.
That is all the easier when social issues are not addressed.
Sosyal meseleler ele alınmadığında her şey daha kolay oluyor.

More Sentences
kolay bükülür flexible adj.
I want two meters of flexible hose, please.
İki metre kolay bükülür hortum istiyorum, lütfen.

More Sentences
başkalarına kolay geçen (neşe) infectious adj.
His infectious joy made every person in the room laugh.
Onun başkalarına kolay geçen neşesi odadaki herkesi güldürüyordu

More Sentences
kolay kırılan fragile adj.
The model plane they built was fragile.
Yaptıkları model uçak kolayca kırılabilirdi.

More Sentences
kolay elde edilmiş facile adj.
The Germans won a facile victory in Calais.
Almanlar Calais'de kolay elde edilmiş bir zafer kazandılar.

More Sentences
kolay tanınan unmistakable adj.
Tom's voice is unmistakable.
Tom'un sesi kolay tanınabilir.

More Sentences
kolay etkilenen suggestible adj.
He was highly suggestible.
Oldukça kolay etkilenen biriydi.

More Sentences
kolay etkilenen susceptible adj.
Children and teenagers are particularly susceptible to advertising.
Bilhassa çocuklar ve gençler reklamlardan daha kolay etkilenirler.

More Sentences
kolay gıdıklanır ticklish adj.
Tom isn't ticklish.
Tom kolayca gıdıklanmaz.

More Sentences
kolay sindirilebilir easily digestible adj.
Sugar provides easily digestible energy for the bad bacteria in the mouth.
Şeker ağızdaki kötü bakteriler için kolay sindirilebilir enerji sağlar.

More Sentences
kullanımı kolay easy-to-use adj.
The PCE-BTH 10 is a compact and easy-to-use Bluetooth hygrometer.
PCE-BTH 10, kompakt ve kullanımı kolay bir Bluetooth higrometredir.

More Sentences
kolay erişilebilir easily accessible adj.
Easily accessible wall hooks are also a great choice.
Kolayca erişilebilen duvar kancaları da mükemmel bir seçimdir.

More Sentences
kolay ulaşılabilir easily accessible adj.
Aberdeen International Airport is easily accessible from the A96 Aberdeen-Inverness road.
Aberdeen Uluslararası Havaalanı'na A96 Aberdeen-Inverness yolundan kolayca ulaşılabilir.

More Sentences
kolay taşınır easy to carry adj.
The convenient thing about this electronic dictionary is that it's easy to carry anywhere.
Bu elektronik sözlüğün kullanışlı yanı, her yere kolayca taşınabilmesi.

More Sentences
kolay kırılan breakable adj.
The delicate porcelain teacups were highly breakable.
Narin porselen çay fincanları kolay kırılan malzemelerdir.

More Sentences
kolay sindirilebilir digestible adj.
The soft, cooked vegetables are easily digestible.
Yumuşak, pişmiş sebzeler kolayca sindirilebilir.

More Sentences
kolay ufalanabilen friable adj.
The crumbling cliffs consisted of friable limestone.
Parçalara ayrılan kayalıklar, kolay ufalanabilen kireçtaşından oluşuyordu.

More Sentences
kolay kolay easily adv.
The memory of such flames cannot easily be snuffed from the mind, or from the landscape.
Bu tür alevlerin anısı zihinlerden ya da manzaradan kolay kolay silinemez.

More Sentences
kolay iş cushy job n.
kullanımı kolay sistem veya prosedür user friendly n.
kolay anlaşılırlık pellucidness n.
kolay kazanılan şey snip n.
kolay kazanç gravy n.
kolay iş child's play n.
aldatması kolay kimse cully n.
kolay iş shade n.
çok kolay iş snap n.
kolay hesaplama soft computing n.
çok kolay bir şey a piece of cake n.
kolay av sitter n.
kolay heyecana kapılma excitability n.
kolay anlaşılabilirlik lucidity n.
kolay şey jam n.
çok kolay şey cinch n.
kolay kırılırlık fragility n.
kolay okunan hafif kitaplar light literature n.
kolay anlaşılırlık pellucidity n.
kolay iş duck soup n.
kolay ufalanabilirlik friability n.
kolay iş picnic n.
kolay galibiyet walkover n.
kolay iş snip n.
kolay kırılma frailty n.
kolay iş snap n.
kolay bozulabilen gıda maddeleri perishables n.
çok kolay şey doddle n.
çok kolay iş child's play n.
kolay ve iyi maaşlı bir iş sinecure n.
kolay kazanılan başarı walkover n.
kolay kırılma fragility n.
kolay kazanılmış başarı walkaway n.
işin sağlıklı ve kolay takibi proper and easy monitoring of work n.
kolay aldatılma gullibility n.
kolay heyecana kapılma excitableness n.
kolay yatıştırılma placability n.
tüylerin kolay yolunabilmesi için yapılan ön işlem calding n.
kolay tutuşan madde combustible n.
para kolay kazanılmıyor money doesn't grow on trees n.
kolay kazanılmış para easy money n.
kolay iş cinch n.
kolay iş sitter n.
kolay karışabilirlik miscibility n.
kolay kazanılıp kolay harcanılan para easy money n.
kolay etkilenme impressibility n.
kolay etkilenme impressionability n.
kolay iş bit of cake n.
çok kolay simple job n.
çok kolay easy task n.
kolay iş slice of cake n.
kolay iş simple job n.
kolay iş easy task n.
çok kolay slice of cake n.
çok kolay child's play n.
kolay iş piece of cake n.
çok kolay bit of cake n.
kolay hedef sitting ducks n.
kolay av sitting ducks n.
kolay sinirlenen kimse hot-tempered person n.
kolay öğrenemeyen kimse dunce n.
kolay iş plain work n.
kolay zafer walkover n.
kolay zafer an easy victory n.
kolay zafer runaway n.
bir işi yapmanın kolay yolu easy way of doing something n.
kolay zafer easy victory n.
kolay kazanılmış para easily gotten money n.
kolay kazanılmış para easily earned money n.
kolay soru softball question n.
kolay zafer blowout n.
kolay galibiyet easy victory n.
kolay galibiyet blowout n.
kolay bulunabilme accessibility n.
kolay elde edilen başarı cheap victory n.
kolay görev easy task n.
kolay zafer blow-out n.
kolay galibiyet blow-out n.
kolay görev light task n.
kolay iş light task n.
(kanada) eğitim kurumunda kolay olduğu düşünülen ders bird course n.
anlaşılması ve dinlenmesi kolay müzik accessible music n.
kolay seçenek soft option n.
kolay ipuçları handy tips n.
kullanımı kolay ipuçları handy tips n.
kolay endişelenen kimse alarming person n.
kolay ulaşılabilir durum örneklemesi convenience sampling n.
kültürel araçlar vasıtasıyla kolayca yayılan, özellikle çocukları ve kolay etkilenen insanları etkileyen yaygın bir düşünce ya da düşünce şekli meme n.
saf ve kolay kanan kimse babe n.
çözümü kolay sorun banana problem n.
kolay açma şeridi tearstrip n.
kolay bulunmaz fırsat catch n.
delinmesi veya kesilmesi kolay olan ve üzerine çakılan çivileri tutacak, çok gözenekli toprak çanak çömlek terra-cotta lumber n.
kolay yol the high road n.
kolay etki altına giren kimse toy n.
kolay anlaşılır olma translucency n.
kolay anlaşılır olma translucence n.
kolay biçim değiştirme elasticity n.
kolay ve kesintisiz ilerleme easy going n.
kolay ve engelsiz gidişat easy going n.
cevabı kolay olan bir soru diamond ball n.
cevabı kolay olan bir soru softball n.
kolay etkilenmeme unsusceptibility n.
kolay kandırılan kimse john n.
kolay lokma john n.
kolay anlaşılırlık limpidness n.
kolay anlaşılma literateness n.
kolay eğilip bükülebilme lithesomeness n.
ucu sürtünme ile tutuşan yanıcı bir karışımla kaplanmış tahtadan veya kolay tutuşan başka bir malzemeden elde edilen kısa ve ince parça match n.
kolay yönetilebilme maneuverability n.
kolay anlaşılırlık lucidity n.
çok kolay görev bludge n.
kolay iş bludge n.
aktarımın kolay veya güvenli olması için basılı malzemenin nokta boyutuna indirgenmiş fotografik çoğaltımı microdot n.
kolay zafer breeze n.
kolay yol high road n.
en kolay yol highroad n.
en kolay güzergah highroad n.
kolay elde edilen şey gimme n.
kolay kandırılan kimse chouse [obsolete] n.
yüksek gelir getirip kolay ve risksiz olan meslek veya kazançlı girişim gravy train n.
ince ve kolay algılanmayan argüman kullanımı logic-chopping [uk] n.
çözümü kolay sorun open-and-shut case n.
kolay seçenek option n.
birden fazla seçenek arasından en kolay olanı option n.
kolay etkilenme impressionableness n.
kolay alev alan madde inflammable n.
uygulaması kolay olan şey pianola n.
kolay elde edilen şey pianola n.
kolay para quick buck n.
kolay kazanılmış para quick buck n.
kolay para fast buck n.
kolay yorulma fatigableness n.
kolay kırılan kenar featheredge n.
kolay ve rahat konum feather-bed n.
kolay, rahat ve iyi maaşlı iş feather-bed n.
kolay ve rahat konum featherbed n.
kolay, rahat ve iyi maaşlı iş featherbed n.
kolay affedebilme placableness n.
kolay yatışabilme placableness n.
kolay menzilden yapılan atış potshot n.
kolay av vuruşu potshot n.
kolay kandırılan kimse flathead n.
kolay uyumlanabilir olma fluidity n.
kolay bozulan yiyeceklerin muhafaza edildiği oda preservatory [obsolete] n.
kolay aldanan kimse rook n.
kolay kazanılan başarı romp n.
kolay ve iyi maaşlı işi olan kimse sinecurist n.
çok kolay olan şey sitter n.
kolay hedef sitter n.
kolay sayı sitter n.
(krikette) kolay atış sitter n.
kolay savunma sitter n.
kolay ufalanan gevşek toprak crumb n.
kolay ufalanma friabiiity n.
kolay iş skoosh [dialect] [scotland] n.
kolay lokma smelt [obsolete] n.
halledilmesi kolay sorun soluble n.
kolay girilmeyen etkinlik hot ticket n.
kolay lokma patsy n.
kolay kolay yılmamak elasticate v.
kolay kazanmak run away v.
kolay kolay geçmemek linger on v.
kolay kazanmak romp v.
daha kolay bir çözüm varken bir şeyi zor bir şekilde yapmak do something the hard way v.
kolay kazanmak romp through v.
kolay kazanmak earn easily v.
kolay kırılır olmak embrittle v.
kolay kolay yılmamak elasticize v.
kolay kazanmak walk over v.
kolay kolay yılmamak elasticise v.
kolay kırılır yapmak embrittle v.
en kolay işi bile becerememek can't cut the mustard v.
kolay yolu tercih etmek take the easy way out v.
kolay bir hedef olmak be susceptible to v.
çok kolay kazanmak win hands down v.
kolay sinirlenmek have a quick temper v.
kolay sinirlenmek get mad quickly v.
kolay sinirlenmek have a short fuse v.
kolay sinirlenmek anger easily v.
kolay strese girmek get stressed easily v.
kolay vize almak get a visa easily v.
kolay bir şekide vize almak get a visa easily v.
kolay alınmak be easily offended v.
(kolay kolay) hayır diyememek have trouble saying no v.
kolay yolu seçmek take the easy way out v.
kolay sinirlenmek get mad easily v.
kolay çileden çıkmak get mad easily v.
(kolay taşımak için ölü tavşanın) bir ayağını diğerine bağlamak harle v.
(kolay taşımak için ölü tavşanın) bir ayağını diğerine bağlamak harl v.
anlaşması kolay biri olmak honey v.
en kolay atış yapılan orta bölgeden atış yapmak groove v.
kolay menzilden atış yapmak potshot v.
kolay hale getirmek predigest v.
kolay tanımlanamaz nondescript adj.
kolay yönetilen wieldy adj.
kolay sinirlenir huffish adj.
kolay kızdırılır inflammable adj.
kolay kullanılabilen wieldy adj.
kolay anlaşılır coherent adj.
saklaması kolay storable adj.
kolay kontrol edilemeyen intractable adj.
kolay kontrol edilir tractable adj.
anlaması kolay simple adj.
kolay anlaşılır lucid adj.
kolay şekil alan waxy adj.
kolay eğilip bükülebilen lithe adj.
sağlam ve kullanılması kolay foolproof adj.
kolay farkedilmez subtile adj.
kolay değişen (çehre) mobile adj.
kolay ürkütülen spooky adj.
daha kolay yönetilebilen wieldier adj.
kolay anlaşılır apparent adj.
kadar kolay kırılır as brittle as adj.
kolay tutuşan inflammable adj.
kolay kırılır frangible adj.
kolay kolay yılmayan elasticizing adj.
kolay anlaşılır as clear as light adj.
kolay etkilenmez immovable adj.
sindirimi kolay digestible adj.
kolay kavrayan percipient adj.
kolay kırılır frail adj.
düşüncelerini kolay ifade edebilen articulate adj.
kolay işlenemez refractory adj.
kolay anlaşılan articulate adj.
kolay etkilenen impressible adj.
kolay yatışır placable adj.
kolay beğenmez fastidious adj.
kolay sinirlenir huffy adj.
çabuk ve kolay like smoke adj.
en kolay yönetilen wieldiest adj.
gayet kolay quite easy adj.
kolay aldatılabilir gullible adj.
kolay paniğe kapılan panicky adj.
kolay kırılır brittle adj.
yapıştırması kolay easy to post adj.
kolay bozulur perishable adj.
kolay tutuşan combustible adj.
daha kolay kullanılabilen wieldier adj.
kolay kavranılmaz impalpable adj.
kolay telaşa kapılır excitable adj.
kolay kolay yılmayan elasticising adj.
yapması kolay simple adj.
kolay anlaşılır pellucid adj.
sağlam ve kullanılması kolay surefire adj.
kolay erişilir easy accessible adj.
kolay etkilenen impressionable adj.
çok kolay as easy as pie adj.
kolay sinirlenir inflammable adj.
tadı bebek maması gibi ve hazmı kolay olan (yemek) bland adj.
kolay kırılır fragile adj.
kolay kıvrılır lithesome adj.
kolay aldanan gullible adj.
savunması kolay tenable adj.
kolay heyecanlanan excitable adj.
içimi kolay silky adj.
kolay heyecanlanır excitable adj.
kolay işlenir tractable adj.
kolay affeder placable adj.
temizlenmesi kolay easy clean adj.
kolay geçen running adj.
kolay şekil alan waxen adj.
kolay kırılır smashable adj.
kolay olmayan nontrivial adj.
kolay kanan gullable adj.
kolay sinirlenen iracund adj.
kolay sinirlenir irascible adj.
çok kolay easy peasy adj.
kolay yönelebilen versatile adj.
ulaşımı kolay easy access to adj.
kolay yönlendirilen easily guided adj.
akılda kolay kalan catchy adj.
kolay yapılmış facile adj.
kolay ufalanabilir friable adj.
kolay tutuşur flammable adj.
kolay sinirlenen easily-angered adj.
kolay inanan simple-hearted adj.
kolay sinirlenir short-tempered adj.
kolay kullanımlı handy adj.
acil (yiyecek vb) çabuk ve kolay hazırlanabilen instant adj.
kolay işitilir clear adj.
kolay sezen discerning adj.
kolay aldanır dupe adj.
kolay anlaşılır plain adj.
kolay görülemeyen unobtrusive adj.
kolay görülmeyen unobtrusive adj.
satışı kolay vendible adj.
kolay bozulan perishable adj.
kolay çürür perishable adj.
kolay anlamayan unreceptive adj.
kolay ikna edilen exorable adj.
kolay kanan exorable adj.
kolay kandırılan easily-tricked adj.
kolay tongaya düşürülen easily-tricked adj.
kolay idare edillir easily led adj.
kolay kandırılır gullible adj.
kolay anlaşılır limpid adj.
tahmini kolay easy to guess adj.
kolay sindirilebilen easily digestible adj.
kolay sindirilen easily digestible adj.
kolay kırılır slimsy adj.
kolay kandırılan deceivable adj.
kolay aldatılan deceivable adj.
kolay tanınan unmistakeable adj.
anlaşılması ve kullanılması kolay (bilgisayar yazılımı vs.) intuitive adj.
kolay incinen flappable adj.
kolay anlaşılan thinly-veiled adj.
açık/anlaşılması kolay (mesaj/tehdit) thinly-veiled adj.
kolay taşınabilir easy to carry adj.
kolay taşınabilir easily carryable adj.
kolay taşınır easily carryable adj.
hazırlanması kolay easy-to-prepare adj.
kolay okunur reader friendly adj.
kolay uygulanabilir easily applicable adj.
kolay anlaşılan accessible adj.
kolay anlaşılan easily understandable adj.
kolay anlaşılabilen easily understandable adj.
çok kolay foolproof adj.
kolay okunur reader friendly adj.
çok kolay tüketilebilen bingeable adj.
kolay erişilebilir accessible adj.
kolay elde edilen cheap adj.
kolay heyecanlanan temperamental adj.
atıştırmalık (miktarında), okuması/izlemesi kolay ve kısa (makale ya da video) snackable adj.
kolay anlaşılır translucent adj.
kolay anlaşılır transpicuous adj.
kolay etkilenen tremulous adj.
kolay bozulmayan troubleproof adj.
yerine getirilmesi kolay easy adj.
kolay uygulanabilir applicatory adj.
sihirli el değmiş gibi kolay bir şekilde automagic adj.
hatırlaması kolay olmayan uncatchy adj.
anlaması kolay hale getirilmemiş unclarified adj.
kolay kontrol edilemeyen undocile adj.
kolay beğenen unexacting adj.
kolay telaşlanmayan unexcitable adj.
kolay kırılan unhardy adj.
kolay etkilenmeme unmalleable adj.
kolay ikna edilmeme unmalleable adj.
kolay yatışmayan unplacable adj.
kolay affetmeyen unplacable adj.
kolay solan evanescent adj.
kolay algılanan unsubtle adj.
kolay etkilenmeyen unsusceptible adj.
dayanılması kolay light adj.
sindirimi kolay light adj.
kolay bükülür lissom adj.
kolay bükülür lissome adj.
kolay anlaşılır literate adj.
kolay eğilip bükülebilen lithesome adj.
kolay anlaşılır lucid adj.
kolay heyecanlanan bobbery adj.
kolay manevra yapılan handsome adj.
kullanımı kolay handsome adj.
hatırda tutması kolay memorable adj.
kolay etkilenen bowable adj.
kolay şekillendirilen bowable adj.
kolay kırılır breakaway adj.
kolay parçalanır breakaway adj.
kolay bükülür breakaway adj.
kolay anlaşılan luculent adj.
kolay anlaşılan luminous adj.
kolay ve yüzeysel glassy adj.
serbest ve kolay glib adj.
aşırı kolay şekilde yazılmış glib adj.
kolay fark edilecek şekilde yerleştirilmiş obvious adj.
yorumlaması kolay obvious adj.
keşfi kolay obvious adj.
kolay kolay almayan choosey adj.
kolay kabul etmeyen choosey adj.
kolay yoldan zengin olma get-rich-quick adj.
kolay yorulmayan long-winded adj.
çok kolay telaşa kapılan overexcitable adj.
aşırı kolay overeasy adj.
aşırı kolay overlight adj.
çok kolay oversimplistic adj.
çok kolay oversimple adj.
kolay telaşa kapılan impassionable adj.
kolay çıkarılamayan impacted adj.
kolay heyecanlanan impassionable adj.
kolay etkilenmez implacable adj.
kolay etkilenen impressionistic adj.
kolay tutuşan inflamable adj.
kolay kazanılmayan close adj.
kolay eğitilir coachable adj.
kolay tutuşur combustious [obsolete] adj.
idaresi kolay comfortable adj.
işbirliği yapması kolay comfortable adj.
kolay heyecanlanan combustible adj.
kolay çözünen diffluent adj.
kolay ikna edilebilir doughfaced adj.
daha kolay downhill adj.
öncekinden daha kolay olan downhill adj.
kolay işlenir ductile adj.
kolay etkilenen ductile adj.
güçlü asitler veya alkalilerle yıkanarak kolay çıkarılamayan indelible adj.
kolay affeder pacificable adj.
kolay yatışır pacificable adj.
kolay bükülen pappy adj.
kolay kırılan pindling [dialect] adj.
kolay algılayan clear adj.
kullanımı kolay clever [uk] adj.
kolay yönetilen clever [dialect] adj.
kolay ulaşılabilen ve çalakalem yapılmış fast-food adj.
kolay yorulan fatiguable adj.
kolay yönlendirilen feeble adj.
kolay görülemeyen inobtrusive adj.
kolay dövülemeyen intractable adj.
(sorun, hastalık) kolay çare bulunamayan intractable adj.
kolay rahatlatılamayan intractable adj.
kolay işlenemeyen intractable adj.
kolay iyileştirilemeyen intractable adj.
anlaşılması kolay peoplish adj.
anlaşılması kolay populistic adj.
anlaşılması kolay populist adj.
kolay affeden pacable adj.
kolay sakinleştirilen pacable adj.
hızlı ve kolay hazırlanabilen convenience adj.
kolay heyecanlanan flappable adj.
kolay heyecanlanan flustery adj.
kullanımı kolay pullman adj.
kolay işlenir sequacious [obsolete] adj.
çözümü kolay olmayan serious adj.
kolay sinirlenen sharp-tempered adj.
kolay ve iyi maaşlı iş yapısında olan sinecural adj.
kolay ve iyi maaşlı işe ait veya ilişkili sinecural adj.
kolay ve iyi maaşlı iş özellikleri bulunan sinecure adj.
kolay uyanmayan sleep-charged adj.
kolay benimsenen soft adj.
kolay heyecanlanmayan poky adj.
kolay heyecanlanmayan pokey adj.
kolay beğenmeyen superfinical adj.
kolay heyecanlanan hot-headed adj.
kolay heyecanlanan hotheaded adj.
kolay öğrenemeyen indocible adj.
kafası kolay karışan perturbable adj.
kolay elde edilen prone [obsolete] adj.
kolay ufalanan frush [dialect] [uk] adj.
kolay kırılan frush adj.
kolay bir şekilde simply adv.
kolay bir şekilde on easy terms adv.
kolay sindirilir bir şekilde digestibly adv.
kolay tutuşan bir şekilde inflammably adv.
kolay görülecek bir yerde in the sun adv.
kolay sinirlenir bir şekilde inflammably adv.
kolay kavranılmaz bir biçimde impalpably adv.
kolay bir tahminle with half an eye adv.
kolay anlaşılmazcasına inapparently adv.
kolay anlaşılabilir şekilde eloquently adv.
kolay kolay simply adv.
çok kolay biçimde quite simply adv.
kolay tanımlanamayan bir şekilde nondescriptly adv.
kolay anlaşılır biçimde translucently adv.
uygulaması kolay biçimde applicatorily adv.