Türkisch - Englisch
Türkisch - Englisch
Deutsch - Englisch
Französisch - Englisch
Spanisch - Englisch
Englisch Synonyme
Synonyme
Über uns
Werkzeuge
Quellen
Kontakt
Einloggen / Registrieren
Licht Ausschalten
English
English
Türkçe
Français
Español
Deutsch
Synonyme
Werkzeuge
Über uns
Quellen
Kontakt
Einloggen / Registrieren
EN-TR
Türkisch - Englisch
Deutsch - Englisch
Spanisch - Englisch
Französisch - Englisch
Englisch Synonyme
Türkisch - Englisch
Französisch - Englisch
Spanisch - Englisch
Deutsch - Englisch
Verlauf
jam
Play ENTRENus
Play ENTRENuk
Play ENTRENau
Bedeutungen von dem Begriff
"jam"
im Türkisch Englisch Wörterbuch : 100 Ergebniss(e)
Kategorie
Englisch
Türkisch
Common Usage
1
Common Usage
jam
n.
sıkışıklık
2
Common Usage
jam
n.
reçel
3
Common Usage
jam
v.
kıstırmak
4
Common Usage
jam
v.
sıkıştırmak
5
Common Usage
jam
v.
sıkışmak
General
6
General
jam
n.
kilitlenme
7
General
jam
n.
kenetlenme
8
General
jam
n.
tıkanıklık
9
General
jam
n.
marmelat
10
General
jam
n.
sıkıştırılma
11
General
jam
n.
basit şey
12
General
jam
n.
çocuk oyuncağı
13
General
jam
n.
yığılışma
14
General
jam
n.
(radyo) parazit
15
General
jam
n.
izdiham
16
General
jam
n.
kolay şey
17
General
jam
n.
kalabalık
18
General
jam
n.
trafik sıkışıklığı
19
General
jam
n.
sıkıştırma
20
General
jam
n.
sıkışma
21
General
jam
v.
sıkıştırarak bir geçidi doldurmak
22
General
jam
v.
ezmek
23
General
jam
v.
basmak
24
General
jam
v.
sıkmak
25
General
jam
v.
aynı dalga boyunda sinyal göndererek yayını anlaşılmaz hale getirmek
26
General
jam
v.
parazit yapmak
27
General
jam
v.
kenetlenmek
28
General
jam
v.
tıkmak
29
General
jam
v.
hareketsiz kalmak
30
General
jam
v.
kilitlemek
31
General
jam
v.
durdurmak
32
General
jam
v.
tıkıştırmak
33
General
jam
v.
yayını bozmak
34
General
jam
v.
hıncahınç doldurmak
35
General
jam
v.
takılmak
36
General
jam
v.
kenetlemek
37
General
jam
v.
kırmak
38
General
jam
v.
radyo parazit yapmak
39
General
jam
v.
itmek
40
General
jam
v.
kilitlenmek
41
General
jam
v.
dürtmek
42
General
jam
v.
tıkamak
43
General
jam
v.
tıka basa doldurmak
44
General
jam
v.
boğmak
45
General
jam
v.
(radyo mesajını) bozmak
46
General
jam
v.
bastırmak
47
General
jam
v.
tutukluk yapmak
48
General
jam
v.
aniden harekete geçmek
49
General
jam
v.
düzensiz hale getirmek
50
General
jam
v.
ucunu bir yere sıkıştırarak parmağı yaralamak
Colloquial
51
Colloquial
jam
n.
içinden çıkılamaz sorun
52
Colloquial
jam
n.
çıkmaz durum
53
Colloquial
jam
n.
zorluk
54
Colloquial
jam
n.
müşkül durum
Technical
55
Technical
jam
n.
bereleme
56
Technical
jam
n.
ezme
57
Technical
jam
n.
kart sıkışması
58
Technical
jam
n.
sıkıştırma
59
Technical
jam
n.
bir tür çocuk cüppesi
60
Technical
jam
v.
aynı dalga boyunda sinyal göndererek yayını anlaşılmaz yapmak
61
Technical
jam
v.
sıkıştırmak
62
Technical
jam
v.
parçalarının sıkışması nedeniyle çalışmaz hale gelmek
63
Technical
jam
v.
sınırlı bir hacme sıkıştırmak
64
Technical
jam
v.
radyo mesajını bozmak
65
Technical
jam
v.
sınırlı bir hacime sıkıştırmak
66
Technical
jam
v.
sinyal boğmak
67
Technical
jam
v.
tutukluk yapmak
68
Technical
jam
v.
tıkamak
Computer
69
Computer
jam
n.
kart sıkışması
70
Computer
jam
n.
sıkışma
71
Computer
jam
n.
istemci ya da sunucu ortamları için bir uygulama geliştirme sistemi
72
Computer
jam
v.
sıkışmak
Marine
73
Marine
jam
v.
gemiyi yelkenlerinin yarısı geriye dönecek şekilde rüzgara yaklaştırmak
Food Engineering
74
Food Engineering
jam
n.
reçel
Gastronomy
75
Gastronomy
jam
n.
reçel
Tobacco
76
Tobacco
jam
n.
tıkanma
Hunting
77
Hunting
jam
n.
tutukluk
Sport
78
Sport
jam
n.
puan kazanılabilen oyun
79
Sport
jam
n.
ekstremitenin dar yerlere sıkıştırılmasını gerektiren kaya tırmanma manevrası
Basketball
80
Basketball
jam
n.
smaç
Baseball
81
Baseball
jam
n.
atıcı veya savunma takımı için zor olan durum
82
Baseball
jam
v.
sopanın kalın kısmıyla vurmasını önlemek için (vurucuya) iç atış atmak
Music
83
Music
jam
v.
doğaçlama caz gösterisine katılmak
84
Music
jam
v.
doğaçlama çalmak
Abbreviation
85
Abbreviation
jam
n.
james
Slang
86
Slang
jam
n.
şarkı
87
Slang
jam
n.
arzu edilen şey
88
Slang
jam
n.
cazip şey
89
Slang
jam
n.
bela
90
Slang
jam
n.
dert
91
Slang
jam
n.
smaç
92
Slang
jam
n.
birinin tercihi
93
Slang
jam
n.
birinin keyif aldığı şey
94
Slang
jam
n.
biri için önemli olan/birinin önemsediği şey
95
Slang
jam
n.
birinin ilgi alanı
96
Slang
jam
v.
birlikte müzik yapmak
97
Slang
jam
v.
birlikte müzik çalmak
98
Slang
jam
v.
gitmek
99
Slang
jam
v.
çıkmak
100
Slang
jam
v.
smaç basmak
Bedeutungen, die der Begriff
"jam"
mit anderen Begriffen im Englisch Türkisch Wörterbuch erhalten hat: 314 Ergebniss(e)
Kategorie
Englisch
Türkisch
General
1
General
traffic jam
n.
trafik sıkışıklığı
2
General
rose jam
n.
gül reçeli
3
General
rose jam
n.
gülbeşeker
4
General
traffic jam
n.
trafik tıkanıklığı
5
General
ice jam
n.
buz yığılması
6
General
a jar of jam
n.
bir kavanoz reçel
7
General
jam jar
n.
reçel kavanozu
8
General
quince jam
n.
ayva reçeli
9
General
pearl jam
n.
amerikalı bir rock grubu
10
General
log jam
n.
kördüğüm
11
General
log jam
n.
tıkanma
12
General
log jam
n.
tıkanıklık
13
General
log jam
n.
tomrukların neden olduğu tıkanıklık
14
General
log jam
n.
tomrukların nehir akışını tıkaması
15
General
log jam
n.
sıkışıklık
16
General
log jam
n.
sıkışma
17
General
log jam
n.
tıkanıklık
18
General
blackberry jam
n.
böğürtlen reçeli
19
General
jam up
n.
sıkışıklık
20
General
jam up
n.
keşmekeş
21
General
jam-up
n.
sıkışıklık
22
General
jam-up
n.
keşmekeş
23
General
jam-up
n.
tıkanıklık
24
General
log jam
n.
kalabalık
25
General
log jam
n.
yığılma
26
General
be in a jam
v.
başı dertte olmak
27
General
jam in
v.
takılmak
28
General
jam in
v.
sıkıştırmak
29
General
jam in
v.
sıkışmak
30
General
jam in
v.
kıstırmak
31
General
jam the lines
v.
telefonları kitlemek
32
General
jam the phone lines
v.
telefonları kitlemek
33
General
jam on the brakes
v.
frene kuvvetle basıvermek
34
General
in a jam
v.
başı dertte olmak
35
General
get somebody out of a jam
v.
kurtarmak
36
General
the traffic jam to break up
v.
trafik açılmak
37
General
be in a bit of a jam
v.
sıkıntıda olmak
38
General
be in a bit of a jam
v.
darda olmak
39
General
be in a bit of a jam
v.
zorda olmak
40
General
jam one's hand in the door
v.
elini kapıya sıkıştırmak
41
General
jam one's finger in the door
v.
parmağını kapıya sıkıştırmak
42
General
jam the finger in the door
v.
parmağı kapıya sıkıştırmak
43
General
point jam
v.
dar frekans bandını sıkıştırmak
44
General
point jam
v.
frekans bandını daraltmak
45
General
jam-packed
adj.
tıka basa dolu
46
General
jam-packed
adj.
dopdolu
47
General
jam-packed
adj.
tıklım tıklım dolu
48
General
jam-packed
adj.
tıklım tıklım
49
General
jam-packed
adj.
hıncahınç dolu
50
General
jam-packed
adj.
ağzına kadar dolu
51
General
jam-packed
adj.
tıka basa dolu
52
General
jam-full
adj.
kalabalık
53
General
jam-full
adj.
tıka basa dolu
54
General
jam-full
adj.
ağzına kadar dolu
55
General
jam-full
adj.
tam kapasite dolu
56
General
jam (jamaica)
abrev.
jamaika
57
General
jam. (jamaica)
abrev.
jamaika
58
General
jam.(james)
abrev.
james
Phrasals
59
Phrasals
jam something in
v.
bir şeyi bir şeyin içine tıkıştırmak
60
Phrasals
jam something up
v.
bir şeyi sıkıştırmak/tıkamak
61
Phrasals
jam something into something
v.
bir şeyi bir şeyin içine tıkıştırmak
62
Phrasals
jam with someone
v.
birileriyle doğaçlama yapmak
63
Phrasals
jam into
v.
daracık yere tıkıştırmak
64
Phrasals
jam in
v.
daracık yere tıkıştırmak
65
Phrasals
jam into
v.
küçücük yere sıkıştırmak
66
Phrasals
jam in
v.
kıstırmak
67
Phrasals
jam in
v.
küçücük yere sıkıştırmak
68
Phrasals
jam into
v.
kıstırmak
69
Phrasals
jam into
v.
sıkışmak
70
Phrasals
jam in
v.
sıkıştırmak
71
Phrasals
jam into
v.
sıkıştırmak
72
Phrasals
jam into
v.
sıkışıp kalmak
73
Phrasals
jam in
v.
sıkışmak
74
Phrasals
jam in
v.
sıkışıp kalmak
75
Phrasals
jam in
v.
tıkıştırmak
76
Phrasals
jam into
v.
tıkıştırmak
77
Phrasals
jam something up with something
v.
-ile tıkamak
78
Phrasals
jam together
v.
bir araya tıkıştırmak/sıkıştırmak
79
Phrasals
jam together
v.
sıkışık bir şekilde yerleştirmek
80
Phrasals
jam together
v.
üst üste yerleştirmek
81
Phrasals
jam together
v.
yan yana/üst üste tıkmak
82
Phrasals
jam together
v.
gelişigüzel koymak/tıkmak
83
Phrasals
jam together
v.
rastgele koymak/tıkmak
84
Phrasals
jam together
v.
zorla bir araya getirmek
85
Phrasals
jam together
v.
zorla birleştirmek
86
Phrasals
jam together
v.
zorla kenetlemek
87
Phrasals
jam together
v.
aceleyle/apar topar bir araya getirmek
88
Phrasals
jam together
v.
balık istifi gibi sıkıştırmak
89
Phrasals
jam together
v.
herkesi sığıştırmak
90
Phrasals
jam together
v.
herkesi bir yere sıkıştırmak
91
Phrasals
jam together
v.
kısa bir süreye sıkıştırmak
92
Phrasals
jam together
v.
kısa bir zamana sığdırmak
93
Phrasals
jam together
v.
birlikte doğaçlama müzik yapmak
94
Phrasals
jam someone or something together
v.
birilerini/bir şeyleri bir araya sıkıştırmak
95
Phrasals
jam someone or something together
v.
birilerini/bir şeyleri sıkışık bir şekilde yerleştirmek
96
Phrasals
jam someone or something together
v.
birilerini/bir şeyleri bir yere tıkmak
97
Phrasals
jam someone or something together
v.
birilerini/bir şeyleri üst üste/yan yana yığmak
98
Phrasals
jam someone or something together
v.
birilerini/bir şeyleri bir araya yığmak
99
Phrasals
jam something together
v.
bir şeyleri bir araya tıkıştırmak/sıkıştırmak
100
Phrasals
jam something together
v.
bir şeyleri sıkışık bir şekilde yerleştirmek
101
Phrasals
jam something together
v.
bir şeyleri üst üste yerleştirmek
102
Phrasals
jam something together
v.
bir şeyleri yan yana/üst üste tıkmak
103
Phrasals
jam something together
v.
bir şeyleri gelişigüzel koymak/tıkmak
104
Phrasals
jam something together
v.
bir şeyleri rastgele koymak/tıkmak
105
Phrasals
jam something together
v.
bir şeyleri gelişigüzel bir araya toplamak
106
Phrasals
jam with (something)
v.
(bir şeyle) tıkamak
107
Phrasals
jam with (something)
v.
(bir şeyle) doldurmak
108
Phrasals
jam with (something)
v.
ağzına kadar (bir şeyle) doldurmak
109
Phrasals
jam with (something)
v.
kısa bir zaman dilimine (bir çok şey) sığdırmak
110
Phrasals
jam with (something)
v.
kısa bir zaman dilimi için (bir çok şey) planlamak
111
Phrasals
jam with (something)
v.
kısa bir zaman dilimine (bir çok şey) doldurmak
112
Phrasals
jam with (something)
v.
kısa bir zaman dilimini (bir şeyle) doldurmak
113
Phrasals
jam with someone
v.
biriyle birlikte müzik yapmak
114
Phrasals
jam with someone
v.
biriyle doğaçlama müzik yapmak
115
Phrasals
jam with someone
v.
biriyle doğaçlama bir şeyler çalmak
116
Phrasals
jam someone or something (into something)
v.
birini/bir şeyi (bir şeyin içine) sıkıştırmak
117
Phrasals
jam someone or something (into something)
v.
birini/bir şeyi (bir şeyin içine) tıkıştırmak
118
Phrasals
jam someone or something (into something)
v.
birini/bir şeyi (bir şeyin içine) sığıştırmak
119
Phrasals
jam someone or something in
v.
birini/bir şeyi (bir şeyin içine) sıkıştırmak
120
Phrasals
jam someone or something in
v.
birini/bir şeyi (bir şeyin içine) tıkıştırmak
121
Phrasals
jam someone or something in
v.
birini/bir şeyi (bir şeyin içine) sığıştırmak
122
Phrasals
jam into (something)
v.
(bir şeyin) içine sığışmak/tıkışmak
123
Phrasals
jam into (something)
v.
(bir şeyin) içine doluşmak
124
Phrasals
jam into (something)
v.
(bir şeyin) içine sığıştırmak/tıkıştırmak
125
Phrasals
jam into (something)
v.
(bir şeyin) içine doluşturmak
126
Phrasals
jam into (something)
v.
(bir şeye) sıkıştırmak
127
Phrasals
jam into (something)
v.
(bir şeyin) arasına sıkıştırmak
128
Phrasals
jam up
v.
tıkamak
129
Phrasals
jam up
v.
hızlıca yukarı kaldırmak/itmek
130
Phrasals
jam up
v.
tıkanmasına sebep olmak
131
Phrasals
jam something up something
v.
bir şeyi (yukarıdaki) bir şeye itmek/sokmak
132
Phrasals
jam with
v.
ile doğaçlama yapmak
133
Phrasals
jam with
v.
ile doldurmak
134
Phrasals
jam with
v.
ile tıkamak
135
Phrasals
jam with
v.
ile birlikte müzik yapmak
136
Phrasals
jam with
v.
ile doğaçlama bir şeyler çalmak
137
Phrasals
jam with (something)
v.
(bir şeyle) tıka basa doldurmak
138
Phrasals
jam with (something)
v.
(bir şeyle) ağzına kadar doldurmak
Phrases
139
Phrases
what more do you want - jam on it?
expr.
buldun da bunama
Colloquial
140
Colloquial
jam [uk]
n.
şans
141
Colloquial
jam session
n.
doğaçlama tartışma
142
Colloquial
jam-pack
v.
tıka basa doldurmak
143
Colloquial
jam-pack
v.
ağzına kadar doldurmak
144
Colloquial
hit a traffic jam
v.
trafiğe takılmak
145
Colloquial
jam-packed
adj.
içi bir şey dolu
146
Colloquial
jam-packed
adj.
programı dopdolu
147
Colloquial
jam-packed
adj.
her anı/dakikası dolu
148
Colloquial
jam-packed
adj.
her anı/dakikası dopdolu
Idioms
149
Idioms
jam tomorrow
n.
asla gerçekleşmeyecek vaat/söz
150
Idioms
jam tomorrow
n.
beklenti
151
Idioms
money for jam
n.
beleş para
152
Idioms
one's jam
n.
birine göre olan şey
153
Idioms
money for jam
n.
havadan gelen para
154
Idioms
money for jam
n.
kolay yapılan iş/meslek
155
Idioms
money for jam
n.
kolay kazanılan para
156
Idioms
money for jam
n.
kolay para
157
Idioms
jam session
n.
müzik gösterisi/seansı
158
Idioms
jam tomorrow
n.
söz verilen şey
159
Idioms
jam tomorrow
n.
vaat
160
Idioms
jam tomorrow
n.
vadedilen ancak gerçekleşmeyecek olan söz
161
Idioms
one's jam
n.
(bir kişinin) favori parçası/şarkısı
162
Idioms
jam sandwich [uk]
n.
ekmek arası reçel
163
Idioms
jam sandwich [uk]
n.
reçelli sandviç
164
Idioms
get into (a bit of) a jam
v.
başı belaya girmek
165
Idioms
get into (a bit of) a jam
v.
dara düşmek
166
Idioms
get into (a bit of) a jam
v.
sıkıntıya girmek
167
Idioms
get into (a bit of) a jam
v.
dara düşmek
168
Idioms
get someone out of a jam
v.
birini bir sorundan/sıkıntıdan kurtarmak
169
Idioms
get someone out of a jam
v.
birini dertten/sıkıntıdan kurtarmak
170
Idioms
get out of a jam
v.
dertten/sıkıntıdan kurtulmak
171
Idioms
be in a jam
v.
darda olmak
172
Idioms
get into a jam
v.
dara düşmek
173
Idioms
get into a jam
v.
darda olmak
174
Idioms
be in a jam
v.
dar boğazda olmak
175
Idioms
get into a jam
v.
dar boğaza girmek
176
Idioms
be in a jam
v.
dara düşmek
177
Idioms
find oneself in a jam
v.
dara düşmek
178
Idioms
find oneself in a jam
v.
darda olmak
179
Idioms
get in a jam
v.
dara düşmek
180
Idioms
get in a jam
v.
darda olmak
181
Idioms
get in a jam
v.
dar boğaza girmek
182
Idioms
jam the brakes on
v.
frenlere asılmak
183
Idioms
jam the brakes on
v.
frene asılmak
184
Idioms
be in a jam
v.
güç durumda olmak
185
Idioms
be in a jam
v.
güçlük içinde olmak
186
Idioms
be in a jam
v.
işler arap saçına dönmek
187
Idioms
be in a jam
v.
karışıklık içinde olmak
188
Idioms
be in a jam
v.
parasız kalmak
189
Idioms
be in a jam
v.
sıkıntıda olmak
190
Idioms
get into a jam
v.
parasız kalmak
191
Idioms
find oneself in a jam
v.
parasız kalmak
192
Idioms
get into a jam
v.
(parasal) sıkıntıya düşmek
193
Idioms
be in a jam
v.
zorluk içinde olmak
194
Idioms
get into a jam
v.
zor duruma düşmek
195
Idioms
be in a jam
v.
zor durumda olmak
196
Idioms
find oneself in a jam
v.
(parasal) sıkıntıya düşmek
197
Idioms
be in a jam
v.
zorda olmak
198
Idioms
get in a jam
v.
zor duruma düşmek
199
Idioms
be in a jam
v.
(parasal) sıkıntıya düşmek
200
Idioms
jam (something) down (someone's) throat
v.
birine zorla bir şey yutturmak
201
Idioms
jam (something) down (someone's) throat
v.
zorla yedirmek
202
Idioms
jam (something) down (someone's) throat
v.
birine bir şeyi dayatmak
203
Idioms
jam (something) down (someone's) throat
v.
gırtlağına basmak
204
Idioms
jam (something) down (someone's) throat
v.
birine baskı yapmak
205
Idioms
have jam on it
v.
ekstra neşelenmek
206
Idioms
be money for jam [uk]
v.
kolay para olmak
207
Idioms
be money for jam [uk]
v.
beleş para olmak
208
Idioms
be money for jam [uk]
v.
kolay kazanılan para olmak
209
Idioms
be money for jam [uk]
v.
havadan gelen para olmak
210
Idioms
get into (bit of) a jam
v.
başı belaya girmek
211
Idioms
get into (bit of) a jam
v.
dara düşmek
212
Idioms
jam on the brake
v.
frene kuvvetle basıvermek
213
Idioms
jam on the brake
v.
frene asılmak
214
Idioms
jam-packed
adj.
ağzına kadar dolu
215
Idioms
jam-packed
adj.
balık istifi
216
Idioms
jam-packed
adj.
hıncahınç
217
Idioms
in a jam
expr.
darda
218
Idioms
into a jam
expr.
darda
219
Idioms
do you want jam on it?
expr.
daha ne istiyorsun?
220
Idioms
into a jam
expr.
sıkıntıda
221
Idioms
in a jam
expr.
sıkıntıda
222
Idioms
in a jam
expr.
zorda
223
Idioms
into a jam
expr.
zorda
224
Idioms
into (a bit of) a jam
expr.
başını belaya
225
Idioms
into (a bit of) a jam
expr.
dara
226
Idioms
into (a bit of) a jam
expr.
sıkıntıya
227
Idioms
into (a bit of) a jam
expr.
zor duruma
Speaking
228
Speaking
what more do you want-jam on it
expr.
buldun bunama
229
Speaking
what more do you want-jam on it
expr.
bulmuş da bunuyorsun
230
Speaking
what more do you want-jam on it
expr.
buldun da bunuyorsun
231
Speaking
what more do you want-jam on it
expr.
sen de bulmuşsun bulandırıyorsun
Tourism
232
Tourism
bear jam
n.
yol kenarında ayı izleyen turistlerin yarattığı trafik sıkışıklığı
Technical
233
Technical
ice jam
n.
buz boğazı
234
Technical
dislocation jam
n.
dislokasyon sıkışıklığı
235
Technical
card jam
n.
kart sıkışması
236
Technical
jam-nut mounted receptacle
n.
kilit somunu takılı mahfaza
237
Technical
jam nut
n.
kontra somun
238
Technical
jam nut
n.
sıkıştırma somunu
239
Technical
jam weld
n.
kaynaklanmış küt birleşme
240
Technical
spot jam
v.
tek frekansı karıştırmak
241
Technical
spot jam
v.
tek frekansta parazit yapmak
Computer
242
Computer
document jam
n.
belge sıkışması
243
Computer
paper jam
n.
kağıt sıkıştırma
244
Computer
card jam
n.
kart sıkışması
245
Computer
paper-jam led
n.
kağıt-sıkıştı ışığı
246
Computer
paper jam
n.
kağıt sıkışması
247
Computer
postscript jam recovery
n.
postscript sıkışıklık kurtarma
248
Computer
jam recovery
n.
sıkışıklık kurtarma
249
Computer
tray paper jam
n.
tepsi kağıt sıkışması
250
Computer
paper jam
expr.
kağıt sıkıştı
Informatics
251
Informatics
paper jam
n.
kağıt sıkışması
Mechanic
252
Mechanic
jam nut
n.
sıkıştırma somunu
Radio
253
Radio
blanket jam
v.
geniş frekans paraziti oluşturmak
Textile
254
Textile
jam short
n.
diz üstü şotu
Automotive
255
Automotive
traffic jam assist
n.
trafik sıkışıklığı desteği
256
Automotive
jam on the brakes
v.
frene asılmak
Traffic
257
Traffic
traffic jam
n.
trafik sıkışıklığı
258
Traffic
traffic jam
n.
trafik keşmekeşi
259
Traffic
jam density
n.
trafik sıkışıklığı yoğunluğu
260
Traffic
traffic jam
n.
trafik tıkanıklığı
261
Traffic
be stuck in traffic jam
v.
trafiğe yakalanmak
262
Traffic
get caught in traffic jam
v.
trafiğe yakalanmak
263
Traffic
be caught in a traffic jam
v.
trafiğe yakalanmak
Food Engineering
264
Food Engineering
low energy jam
n.
düşük enerjili reçel
Gastronomy
265
Gastronomy
quince jam
n.
ayva reçeli
266
Gastronomy
raspberry jam
n.
ahududu reçeli
267
Gastronomy
bergamot jam
n.
bergamot reçeli
268
Gastronomy
strawberry jam
n.
çilek reçeli
269
Gastronomy
plum jam
n.
erik reçeli
270
Gastronomy
peanut butter and jam sandwich
n.
fıstık ezmeli ve reçelli sandviç
271
Gastronomy
rose jam
n.
gül reçeli
272
Gastronomy
figs jam
n.
incir reçel
273
Gastronomy
figs jam
n.
incir reçeli
274
Gastronomy
fig jam
n.
incir reçeli
275
Gastronomy
apricot jam
n.
kayısı reçeli
276
Gastronomy
jam pancakes
n.
krep
277
Gastronomy
orange jam
n.
portakal reçeli
278
Gastronomy
aubergine jam
n.
patlıcan reçeli
279
Gastronomy
jam roll
n.
reçelli rulo pasta
280
Gastronomy
peach jam
n.
şeftali reçeli
281
Gastronomy
citrus jam
n.
turunç reçeli
282
Gastronomy
morello-cherry jam
n.
vişne reçeli
283
Gastronomy
sour cherry jam
n.
vişne reçeli
Tobacco
284
Tobacco
bundle jam detector
n.
demet sıkışma detektörü
285
Tobacco
infeed jam
n.
karton yok
286
Tobacco
pack jam at exit disc
n.
paket çıkış çarkında sıkışma
287
Tobacco
rolling plate jam
n.
sarma tablasında sıkışma
288
Tobacco
third wheel jam detector
n.
üçüncü çark sıkışma detektörü
Meteorology
289
Meteorology
ice jam
n.
buz yığılması
Military
290
Military
jam signal
n.
uyarı sinyali
291
Military
barrage jam
v.
sinyali frekans aralığının tamamını kapsayacak şekilde karıştırmak
Basketball
292
Basketball
reverse jam
n.
ters smaç
Music
293
Music
jam session
n.
cazcıların bir araya gelip doğaçlama çaldığı caz müziği
Ottoman Turkish
294
Ottoman Turkish
jam-packed filled to the brim
expr.
lebaleb
Slang
295
Slang
clam jam
n.
arkadaşının seks yapmasını engelleyen tip
296
Slang
jammy jam
n.
pijama partisi
297
Slang
jam session
n.
o anda gelişen bir tartışma
298
Slang
toe jam
n.
ayak parmaklarının arasında birikmiş kir
299
Slang
no jam
expr.
eğlenceli olmayan
300
Slang
no jam
expr.
komik olmayan
301
Slang
jam up
expr.
müthiş
British Slang
302
British Slang
jam jar
n.
araba
303
British Slang
jam week
n.
adet dönemi
304
British Slang
jam week
n.
adet görülen hafta
305
British Slang
jam roll
n.
aptal
306
British Slang
toe-jam
n.
ayak parmaklarının arasında birikmiş kir
307
British Slang
jam roll
n.
geri zekalı
308
British Slang
jam roll (rhyming slang on arsehole)
n.
göt
309
British Slang
jam roll (rhyming slang on arsehole)
n.
göt deliği
310
British Slang
jam roll
n.
mankafa
311
British Slang
jam sandwich
n.
polis arabası
312
British Slang
jam week
n.
regl dönemi
313
British Slang
jam roll
n.
salak
314
British Slang
jam rag
n.
tampon
×
Pronunciation in context (
out of
)
Pronunciation of jam
×
Term Options
Übersetzung Vorschlagen / Korrigieren
Französisch Englisch Wörterbuch
Spanisch Englisch Wörterbuch
Deutsch Englisch Wörterbuch
Englisch Synonyme Wörterbuch
Google Images
Merriam Webster
Dictionary.com
The Free Dictionary
Abbreviations
Wikipedia in English
Wikipedia in Turkish
Urban Dictionary
German, LEO
Chinese, Dict.Cn
Spanish, SpanishDict
Russian, Multitran.ru
Medical, MedicineNet
İşaret Dili, Signing Savvy