durdurmak - Türkisch Englisch Wörterbuch

durdurmak

Bedeutungen von dem Begriff "durdurmak" im Englisch Türkisch Wörterbuch : 157 Ergebniss(e)

Türkisch Englisch
Common Usage
durdurmak stop v.
He stopped the device and left the room.
Cihazı durdurdu ve odadan çıktı.

More Sentences
durdurmak halt v.
The Lamfalussy agreement is in danger of being delayed and the UCITS directive of being halted in its tracks.
Lamfalussy anlaşmasının ertelenmesi ve UCITS direktifinin yürürlüğünün durdurulması tehlikesi bulunmaktadır.

More Sentences
durdurmak cease v.
The Seville Declaration requires military operations to cease.
Sevilla Deklarasyonu askeri operasyonların durdurulmasını gerektirmektedir.

More Sentences
General
durdurmak cease v.
The international community must urge both parties to reach a permanent settlement and cease the terror.
Uluslararası toplum her iki tarafı da kalıcı bir çözüme ulaşmaya ve terörü durdurmaya teşvik etmelidir.

More Sentences
durdurmak suspend v.
In that case, the programme must be suspended.
Bu durumda programın durdurulması gerekir.

More Sentences
durdurmak call off v.
A search was called off after 5 days.
Arama 5 gün sonra durduruldu.

More Sentences
durdurmak stall v.
You've stalled the engine.
Motoru durdurdun.

More Sentences
durdurmak call a halt v.
We also believe that the Indonesian Government should call a halt to the army's commercial activities in Papua.
Ayrıca Endonezya Hükümetinin ordunun Papua'daki ticari faaliyetlerini durdurması gerektiğine inanıyoruz.

More Sentences
durdurmak hold v.
When Thanos's forces attack Wakanda, the Avengers join forces with Wakanda's army to hold off Thanos' forces.
Thanos'un güçleri Wakanda'ya saldırdığında Yenilmezler, Thanos'un güçlerini durdurmak için Wakanda'nın ordusuyla güçlerini birleştirir.

More Sentences
durdurmak pause v.
She paused the video to get the call.
Telefona bakmak için videoyu durdurdu.

More Sentences
durdurmak stem v.
The vaccine can help stem the third wave of Coronavirus.
Koronavirüsün üçüncü dalgasının durdurulmasında aşının faydası olabilir.

More Sentences
durdurmak hold up v.
Tom held up his hand to stop Mary.
Tom, Mary'yi durdurmak için elini kaldırdı.

More Sentences
durdurmak discontinue v.
The production of this model was discontinued.
Bu modelin üretimi durduruldu.

More Sentences
durdurmak stop v.
This will pave the way for taking the measures needed to stop the exclusion of these people.
Bu, bu insanların dışlanmasını durdurmak için gereken önlemlerin alınmasının yolunu açacaktır.

More Sentences
durdurmak arrest v.
The vaccine is supposed to arrest the transmission of the virus.
Aşının virüsün bulaşmasını durdurması beklenmektedir.

More Sentences
durdurmak freeze v.
Wait for a second - freeze that YouTube video.
Bekle bir saniye, şu youtube videosunu durdur.

More Sentences
durdurmak halt v.
We cannot halt meat production overnight, because the calves are already gestating.
Et üretimini bir gecede durduramayız, çünkü buzağılar zaten gebelik döneminde.

More Sentences
durdurmak intercept v.
Turkish warships intercepted a Greek boat which was suspected to carry illegal immigrants.
Türk savaş gemileri kaçak göçmen taşıdığından şüphelenilen bir Yunan teknesini durdurdu.

More Sentences
durdurmak break v.
The trial broke off what was slow but positive progress, which is reprehensible.
Dava, yavaş ama olumlu ilerleyen süreci durdurmuştur ki bu kınanacak bir durumdur.

More Sentences
durdurmak cut v.
I cut the engine and listened to the quiet.
Motoru durdurdum ve sessizliği dinledim.

More Sentences
durdurmak stem v.
Immediate action was needed to stem the bleeding.
Kanamayı durdurmak için derhal harekete geçilmesi gerekiyordu.

More Sentences
Phrasals
durdurmak call off v.
I think that we should call off this attack.
Bence bu saldırıyı durdurmalıyız.

More Sentences
Colloquial
durdurmak kill v.
I killed the engine.
Motoru durdurdum.

More Sentences
Technical
durdurmak abort v.
The operations in the region were aborted due to harsh weather.
Bölgedeki operasyonlar sert hava koşulları nedeniyle durdurulmuştur.

More Sentences
durdurmak intercept v.
Turkish warships intercepted a Greek boat which was suspected to carry illegal immigrants.
Türk savaş gemileri yasadışı göçmenleri taşıdığından şüphelenilen bir Yunan teknesini durdurdu.

More Sentences
durdurmak halt v.
The escalation of violence therefore needs to be halted as soon as possible.
Bu nedenle şiddetin tırmanması mümkün olan en kısa sürede durdurulmalıdır.

More Sentences
durdurmak arrest v.
It is imperative that this trend be arrested.
Bu eğilimin durdurulması zorunludur.

More Sentences
durdurmak shut down v.
Hormone therapy for advanced prostate cancer shuts down the production of male sex hormones.
İlerlemiş prostat kanseri için hormon tedavisi, erkek seks hormonlarının üretimini durdurur.

More Sentences
durdurmak stop v.
Who intervened to stop this bloodletting?
Bu katliamı durdurmak için kim müdahale etti?

More Sentences
Automotive
durdurmak shut down v.
All manner of travel has been shut down.
Her türlü seyahat durduruldu.

More Sentences
durdurmak stop v.
Will it act to stop this criminal occupation?
Bu suç teşkil eden işgali durdurmak için harekete geçecek misiniz?

More Sentences
General
durdurmak pull up v.
durdurmak staunch v.
durdurmak deactivate v.
durdurmak still v.
durdurmak lock v.
durdurmak hold back v.
durdurmak collar v.
durdurmak paralyse v.
durdurmak stem the tide of v.
durdurmak put a stop to v.
durdurmak embar v.
durdurmak give over v.
durdurmak paralyze v.
durdurmak do away with v.
durdurmak plug v.
durdurmak baulk v.
durdurmak land v.
durdurmak detain v.
durdurmak block v.
durdurmak choke v.
durdurmak call a halt to v.
durdurmak curb v.
durdurmak set up v.
durdurmak jugulate v.
durdurmak bring short v.
durdurmak choke back v.
durdurmak jam v.
durdurmak quit v.
durdurmak prevent v.
durdurmak choke down v.
durdurmak throw up v.
durdurmak stand v.
durdurmak crimp v.
durdurmak shut v.
durdurmak intermit v.
durdurmak abolish v.
durdurmak suppress v.
durdurmak stanch v.
durdurmak choke off v.
durdurmak untrigger v.
durdurmak stow v.
durdurmak check v.
durdurmak inactivate v.
durdurmak retain v.
durdurmak damp v.
durdurmak inhibit v.
durdurmak conclude v.
durdurmak cushion v.
durdurmak stay v.
durdurmak keep back v.
durdurmak waylay v.
durdurmak overslaugh v.
durdurmak terminate v.
durdurmak balk v.
durdurmak avocate [obsolete] v.
durdurmak bay v.
durdurmak belay v.
durdurmak bottleneck v.
durdurmak hinder v.
durdurmak bunker v.
durdurmak idle v.
durdurmak overslow v.
durdurmak devall [scotland] v.
durdurmak instop v.
durdurmak disturb v.
durdurmak pack v.
durdurmak pack (in) v.
durdurmak pack (up) v.
durdurmak cool v.
durdurmak praetermit v.
durdurmak snooze v.
durdurmak snub v.
durdurmak stand off v.
durdurmak sufflaminate v.
durdurmak supersede v.
durdurmak surcease [obsolete] v.
durdurmak freeze v.
durdurmak period v.
durdurmak staun [scotland] v.
durdurmak ostracise v.
durdurmak ostracize v.
Phrasals
durdurmak chuck up v.
durdurmak slap down v.
durdurmak throw back v.
durdurmak tie up v.
durdurmak cut off v.
durdurmak turn back v.
durdurmak cut off v.
durdurmak draw up v.
durdurmak draw up v.
durdurmak fetch up v.
durdurmak freeze up v.
durdurmak rub out [australia] v.
Colloquial
durdurmak call a halt v.
durdurmak kevork v.
durdurmak pack it in v.
Idioms
durdurmak blow the whistle on v.
durdurmak buck the tide v.
durdurmak stem the tide v.
durdurmak put the kibosh on v.
durdurmak put a stopper in v.
durdurmak hang fire v.
durdurmak cut off at the pass v.
durdurmak put the chill on v.
Trade/Economic
durdurmak quit v.
durdurmak clinch v.
Law
durdurmak estop v.
durdurmak detain v.
Technical
durdurmak retain v.
durdurmak shutdown v.
durdurmak damp v.
durdurmak shut off v.
Marine
durdurmak ride v.
durdurmak stoak v.
Sport
durdurmak intercept v.
Archaic
durdurmak refrain v.
durdurmak disadvance v.
durdurmak shun v.
durdurmak stint v.
durdurmak stent v.
Slang
durdurmak put the skids on v.
durdurmak can v.
durdurmak cheese v.
durdurmak nix v.
durdurmak ice v.
durdurmak shit-can v.

Bedeutungen, die der Begriff "durdurmak" mit anderen Begriffen im Englisch Türkisch Wörterbuch erhalten hat: 325 Ergebniss(e)

Türkisch Englisch
General
aşamalı olarak durdurmak phase out v.
To us, it is obvious that the use of carbon for energy production must be phased out.
Bize göre, enerji üretimi için karbon kullanımının aşamalı olarak durdurulması gerektiği açıktır.

More Sentences
kanamayı durdurmak stop the bleeding v.
It may be hard to stop the bleeding.
Kanamayı durdurmak zor olabilir.

More Sentences
kanamayı durdurmak stop the bleeding v.
The first goal of treatment is to stop the bleeding.
Tedavinin ilk amacı kanamayı durdurmaktır.

More Sentences
zamanı durdurmak stop the time v.
Cause none of them can stop the time.
Çünkü hiçbiri zamanı durduramaz.

More Sentences
(atı durdurmak için) bürsst whoa interj.
The rider pulled on the reins and exclaimed, "Whoa!"
Binici dizginleri çekti ve "Bürsst!" diye bağırdı.

More Sentences
Colloquial
kanamayı durdurmak stop the bleeding v.
What should I do to stop the bleeding?
Kanamayı durdurmak için ne yapmalıyım?

More Sentences
General
hizmeti durdurmak suspend the service n.
kovboyların kullandığı eyerlerin, hayvanı durdurmak için kullanılan ipi tutması için tasarlanmış olan çıkıntılı kısmı saddle horn n.
yolunu kesip durdurmak intercept v.
el sallayarak birini durdurmak wave someone down v.
durdurmak (kanı) stanch v.
kanı durdurmak staunch v.
bayrak sallayarak birini durdurmak flag down v.
el sallayarak birini durdurmak flag down v.
(polis) korna çalarak arabayı durdurmak gong v.
dizginini çekip durdurmak rein in v.
rüzgarı başa alıp gemiyi durdurmak heave to v.
bayrak salayarak birini bir vasıtayı durdurmak flag down v.
işlemi durdurmak stop operating v.
satışını durdurmak stop sale of v.
akan kanı durdurmak stanch v.
akışı durdurmak stem v.
titremesini durdurmak steady v.
sürücü arabasını bir yerde durdurmak pull up at v.
el sallayarak bir vasıtayı durdurmak flag down v.
arabayı kaydırarak durdurmak skid to a halt v.
el sallayarak bir taşıtı durdurmak wave a vehicle down v.
dizginini çekip durdurmak rein up v.
dizginini çekip durdurmak rein v.
ödemeyi durdurmak withhold payment v.
başlangıçta durdurmak nip something in the bud v.
başlangıçta durdurmak nip in the bud v.
bitirmeden durdurmak abort v.
tamamlamadan durdurmak abort v.
motorun çalışmasını durdurmak shut off v.
projeyi durdurmak cancel the project v.
kanamayı durdurmak staunch v.
faaliyeti durdurmak stop the activity v.
faaliyeti durdurmak terminate the activity v.
projeyi durdurmak quit the project v.
kanamayı durdurmak stop bleeding v.
projeyi durdurmak stop the project v.
faaliyetleri durdurmak suspend the activities v.
faaliyetleri durdurmak stop the activities v.
faaliyetleri durdurmak terminate the activities v.
geçici olarak durdurmak suspend v.
üretimi durdurmak stop the production v.
üretimi durdurmak halt the production v.
hizmeti durdurmak cut back on the service v.
hizmeti durdurmak run down the service v.
hizmeti durdurmak cut the service v.
kanamayı durdurmak staunch the bleeding v.
kanamayı durdurmak stem the bleeding v.
kanamayı durdurmak control the bleeding v.
akışını durdurmak staunch v.
birinin kalbini durdurmak stop the heart of someone v.
büyük oranda durdurmak largely stop v.
kaynak sağlamayı durdurmak defund v.
akan kanı/katliamı durdurmak limit the bloodshed v.
heyelanı durdurmak stop landslide v.
oyuncuyu durdurmak tackle v.
atak yapan oyuncuyu durdurmak tackle v.
hastalığı/enfeksiyonu erken evrede durdurmak abort v.
(bir şey yapan kişiyi) durdurmak catch v.
işlemleri durdurmak caveat v.
(sıvı) durdurmak baffle v.
(sosyal güvenlik ödeneğini) bir kişi veya gruba vermeyi durdurmak quarantine [australia] v.
gelişmeleri beklerken ilerlemeyi geçici olarak durdurmak mark v.
(polis) bir kimseyi durdurmak brace v.
düşüşü durdurmak break v.
gönderilen şeyi doğrulamak için telgraf operatörünü durdurmak break v.
kasıtlı bir eylemi durdurmak hold v.
(silah kullanarak) soymak için zorla durdurmak hold up v.
takoz ile durdurmak chock (off) v.
yüksek fırındaki tüm açıklıkları kapatarak (patlamayı) durdurmak damp v.
çalışmayı durdurmak demise v.
aktiviteyi durdurmak demise v.
gelişimini durdurmak constrict v.
(fermentasyonu durdurmak için) oolog çayını demlemek pan v.
akışını durdurmak shut off v.
(birinin) ilerlemesini durdurmak sideline v.
(dönen metal nesneyi) durdurmak skive v.
ilerlemeyi durdurmak slack v.
büyümesini durdurmak smother v.
gelişimini durdurmak smother v.
hareketini durdurmak smother v.
akışını durdurmak suppress v.
gelişimini durdurmak suppress v.
genetik aktarımını durdurmak suppress v.
(bir konuda) bilgi akışını durdurmak embargo v.
(trafik ışığı) seçerek durdurmak filter v.
(şarap) yanan sülfür ile fermentasyonunu durdurmak stoom v.
(at eğitiminde) atları durdurmak veya yavaşlatmak için kullanılan bir komut whoa interj.
(okulda çocukların kavgasını durdurmak için) yeter artık pax interj.
Phrasals
ansızın durdurmak bring up v.
işi durdurmak knock off v.
arkasında durmak/durdurmak stop behind v.
birdenbire durdurmak cut off v.
çalışmasını durdurmak cut off v.
(bir malın satışını) durdurmak close out v.
gole giden topu vücuduyla durdurmak/kesmek charge down v.
neredeyse durdurmak draw up v.
aniden/birden durdurmak draw up v.
çalışmayı durdurmak freeze up v.
(bir şeyi) geçici olarak durdurmak freeze on (doing something) v.
(biriyle/bir şeyle) mesafeli durdurmak keep away (from someone or something) v.
çalışmayı durdurmak power down v.
yoğun sis yüzünden işleyişi durdurmak sock in v.
hava şartları yüzünden işleyişi durdurmak sock in v.
bir süreliğine durdurmak/bırakmak lay aside v.
geçici olarak durdurmak/bırakmak lay aside v.
bir deniz aracını durdurmak bring (something) to v.
(gemiyi, tekneyi) durdurmak bring (something) to v.
tartışmayı kesmek/durdurmak choke something off v.
bir şeyin faaliyetini durdurmak close something up v.
(bir şeyi) durdurmak do away with (something) v.
bayrak sallayarak birini/bir şeyi durdurmak flag someone or something down v.
el sallayarak birini/bir şey durdurmak flag someone or something down v.
işi durdurmak fold something up v.
'-i geçici olarak durdurmak freeze on v.
'-den yakalayıp durdurmak have by v.
çalışmayı durdurmak stop out v.
el sallayarak durdurmak wave down v.
eliyle işaret ederek durdurmak wave down v.
(bir aracı) durdurmak pull up v.
Colloquial
kanamayı durdurmak get the bleeding stopped v.
beyzbolda yerden giden topu eldivenle yakalamak/durdurmak field a grounder v.
(birini) bir şeyin ortasındayken durdurmak gong (one) v.
birini bir yerinden yakalayıp durdurmak have someone by something v.
zararı daha da büyümeden durdurmak cut losses v.
(bir şeyi) yapmayı durdurmak pack in [uk/new zealand] v.
çalışmayı durdurmak pack it in v.
faaliyeti durdurmak pack it in v.
faaliyetini durdurmak fold v.
bir şeyi durdurmak shut down v.
(atı durdurmak için) hoo proo [scotland] interj.
Idioms
(işi vb) durdurmak leave off v.
işi durdurmak fling down one's tools v.
işi durdurmak put down one's tool v.
saldırıyı durdurmak call off the dogs v.
bir şeyi durdurmak slam the brakes on v.
bir şeyi durdurmak put the brakes on v.
bir şeyi durdurmak put the brakes on something v.
bir şeyi durdurmak hit the brakes v.
bir şeyi durdurmak bring something to rest v.
birden durdurmak bring somebody up short v.
bir şeyi durdurmak call a halt to something v.
işe alımları durdurmak/dondurmak put a freeze on hiring v.
taksi durdurmak hail a taxi v.
taksi durdurmak hail a cab v.
yavaş yavaş durdurmak/iptal etmek phase something out v.
aşama aşama/aşamalı olarak durdurmak/iptal etmek phase something out v.
aşama aşama/aşamalı olarak durdurmak/iptal etmek phase out something v.
yavaş yavaş durdurmak/iptal etmek phase out something v.
birdenbire durdurmak pull someone up short v.
birini durdurmak put salt on someone's tail v.
geçici olarak durdurmak keep someone on ice v.
dizginini çekip durdurmak draw in the reins v.
(amerikan futbolunda) atak yapan oyuncuyu durdurmak için oyuncunun üzerine atılmak throw a block v.
kürek çekmeyi durdurmak boat the oars v.
geçici olarak iş durdurmak mark time v.
kan kaybetmeyi durdurmak stop the bleeding v.
satışları durdurmak put (someone or something) out of business v.
ticari faaliyeti azaltmak/durdurmak put (someone or something) out of business v.
kaleye giden topu kale çizgisinde durdurmak clear (one's) lines v.
ihtarname ile işi durdurmak cease and desist v.
ansızın durdurmak halt (someone or something) (dead) in its tracks v.
pat diye durdurmak halt (someone or something) (dead) (one's) tracks v.
pat diye durdurmak halt (someone or something) (dead) in its tracks v.
ansızın durdurmak halt (someone or something) (dead) (one's) tracks v.
(bir işi, projeyi) bir karar verene dek durdurmak kick (something) into touch [uk] v.
çalışmayı durdurmak go south v.
(bir şeyi) durdurmak lower the boom (on something) v.
(bir şeyi) durdurmak put the stopper on (something) v.
(bir şeyi) durdurmak put a stopper on (something) v.
-i durdurmak put the stopper on v.
-i durdurmak put a stopper on v.
(bir şeyi) durdurmak put a halt to (something) v.
(birini) ansızın durdurmak bring (one) up with a start v.
(birini) ansızın durdurmak bring (one) up short v.
(birini) ansızın durdurmak bring (one) up sharply v.
(birini/bir şeyi) durdurmak/duraklatmak bring (someone or something) to a standstill v.
(bir süreci) durdurmak bring (something) to (something's) knees v.
(birini/bir şeyi) durdurmak/duraklatmak bring (someone or something) to a halt v.
birini şaşırtıp durdurmak bring/pull somebody up short v.
ansızın durdurmak bring up sharply v.
birini birden durdurmak bring/pull somebody up short v.
bir şeyi durdurmak/duraklatmak bring something to a standstill v.
birini bir anda/birdenbire durdurmak bring (or pull) someone up short v.
saldırıyı durdurmak call off your dogs v.
saldırıyı durdurmak call the dogs off v.
saldırıyı durdurmak call off one's dogs v.
çalışmayı durdurmak cease and desist v.
işi durdurmak cease and desist v.
zararı daha da büyümeden durdurmak cut your losses v.
(bir şeyi) bir süreliğine bırakmak/durdurmak give (something) a rest v.
bir şeyi bir süreliğine bırakmak/durdurmak give something a rest v.
(bir şeyi) aniden durdurmak halt (someone or something) (dead) in its tracks v.
(birini) aniden durdurmak halt (someone or something) (dead) in (one's) tracks v.
(bir şeyi) birden durdurmak halt (someone or something) (dead) in its tracks v.
(birini) birden durdurmak halt (someone or something) (dead) in (one's) tracks v.
ateş etmeyi bırakmak/durdurmak hold (one's) fire v.
'-i durdurmak lower the boom on v.
(birini) birden bire durdurmak pull (one) up short v.
(birini) şaşırtıp durdurmak pull (one) up with a start v.
(birini) şaşırtıp durdurmak pull (one) up short v.
(birini) birden bire durdurmak pull (one) up with a start v.
(bir şeyi) durdurmak put (something) on hold v.
(bir şeyi) durdurmak put the chill on (something) v.
(birini/bir şeyi) durdurmak put the brakes on (someone or something) v.
(bir şeyi) durdurmak put the freeze on (something) v.
bir şeyi durdurmak/yavaşlatmak slam (on) the brakes v.
tamamen durdurmak slam the door shut v.
bir şeyi durdurmak/yavaşlatmak slam (on) the brake v.
(bir şeyi) aniden/birden durdurmak stop (someone or something) (dead) in its tracks v.
bir şeyin ilerleyişini durdurmak/kesmek stop something dead in its tracks v.
bir şeyi aniden durdurmak/kesmek stop something dead in its tracks v.
(birini) aniden/birden durdurmak stop (someone) dead v.
aniden durdurmak stop someone dead in their tracks v.
bir şeyi aniden durdurmak/kesmek stop something in its tracks v.
bir şeyin ilerleyişini durdurmak/kesmek stop something in its tracks v.
geri sayımı durdurmak stop the clock v.
kronometreyi durdurmak stop the clock v.
(birini) aniden/birden durdurmak stop (someone or something) (dead) in one's tracks v.
zamanı durdurmak stop the clock v.
(birini) aniden/birden durdurmak stop (one) cold v.
aniden durdurmak stop someone in their tracks v.
üretimi durdurmak pull the plug v.
tamamen durdurmak put paid to [uk] v.
Trade/Economic
ödemeyi durdurmak terminate payment v.
tahsisatları durdurmak withhold v.
ödemeyi durdurmak stop payment v.
hakkı durdurmak estop v.
işi durdurmak fold up v.
ödemeyi durdurmak suspend payment v.
ödemeyi durdurmak stop payment v.
faaliyetini durdurmak shut down v.
talep fazlalığından dolayı yeni üyeliği durdurmak close the books v.
(üretimi, kullanımı) durdurmak freeze v.
Law
yürütmeyi durdurmak adopt a motion for stay of execution v.
yürütmeyi durdurmak stop the execution of v.
kararı durdurmak stay an order v.
yürütmeyi durdurmak grant a motion for stay of execution v.
zorla durdurmak forestall v.
infazı durdurmak halt the execution v.
(mevcut veya muhtemel hata nedeniyle) yargıyı durdurmak arrest judgment v.
Politics
(önerge, yasa tasarısı) geçmesini durdurmak block v.
Industry
(polimerleşme reaksiyonunu) belirli kimyasallar ile durdurmak shortstop v.
Insurance
ekonomik durumu kötü olan mahallelerde ev kredisi fonu veya sigortayı durdurmak redline v.
Technical
zinciri durdurmak için kullanılan fren tertibatı chain stopper n.
tasarlanan yere varmadan önce durdurmak intercept v.
bir zaman için stop etmek veya durdurmak intermit v.
geçici olarak durdurmak suspend v.
(motor veya makine) çalışmayı durdurmak cut v.
(elektrikli motoru) dönüş yönünü ters çevirerek durdurmak plug v.
(mekanizma) çalışmayı durdurmak freeze v.
Computer
bilgisayar virüslerini tespit edip durdurmak için tasarlanmış yazılım programı vaccine n.
işlemi durdurmak abort action v.
anında durdurmak hard stop v.
giriş araçlarına yanıt vermeyi durdurmak hang v.
giriş aygıtlarının çalışmaması için (bilgisayar sistemini) durdurmak hang v.
(manyetik bant veya diskin) içeriğine erişimi engelleyecek şekilde çalışmasını durdurmak lock v.
(donanım veya yazılım) çalışmayı durdurmak freeze v.
Informatics
anında durdurmak hard stop v.
Telecom
(radyo veya televizyon devresi) durdurmak clip v.
Electric
girişi aşırı yükleyerek elektron tüpünden alternatif akım çıkışını durdurmak block v.
Automotive
motoru durdurmak kill the engine v.
Railway
sinyalde sorun olması halinde treni durdurmak için otomatik olarak freni devreye sokan cihaz train stop n.
ağır bir volan yardımıyla tren vagonunu durdurmak ve harekete geçirmek için güç koruması yapan bir cihaz mahovo n.
Aeronautic
iniş yapan uçağı acil bir durumda durdurmak için kullanılan yapı barrier n.
rölantide çalışan motoru durdurmak idle cut off v.
füze veya uzay aracı fırlatma sırasında geri sayımı durdurmak hold v.
yakıt akışını durdurmak chop v.
Marine
hareketini durdurmak snub v.
geçit töreni için tayfayı serenlerde durdurmak man the yards v.
palamarı aniden durdurmak snub a cable v.
gemiyi rüzgar yönüne çevirip ilerlemesini durdurmak lay to v.
rüzgarın yelkenlere dik gelmesini sağlayarak gemiyi durdurmak brace abox [dated] v.
gemiyi durdurmak heave to v.
(denizci) işi durdurmak secure v.
(gemi gövdesinde) sızıntıyı durdurmak fother v.
Petrol
(kuyunun) akışını durdurmak close in v.
Medical
kanamayı durdurmak için tampon kullanımı tamponage n.
kanamayı durdurmak için tampon kullanımı tamponade n.
kanamayı durdurmak için arteri iğne yardımıyla burma acutorsion n.
kanı durdurmak için sarılan sargı torcular n.
kanı durdurmak için sarılan sargı torniquet n.
kan akışını durdurmak için yapılan cerrahi işlem hemostasia n.
ameliyat sırasında kanamayı durdurmak için kullanılan cihaz clip n.
hastalığın ilerlemesini durdurmak halt the disease progression v.
(kanamayı durdurmak amacıyla) damarı bağlamak ligature v.
Physiology
sinir sinyallerinin iletimini durdurmak block v.
anestetik madde kullanarak fizyolojik bir işlevi durdurmak block v.
Biology
(enzim, organ) durdurmak inhibit v.
(bazı hücreler) bölünmeyi durdurmak senesce v.
Botanic
bir tekneyi itmek ve yönlendirmek veya durdurmak için kullanılan bir ucu düz olan uzun ve ağır ahşap bir sopa white ash n.
Breeding
(hastalık bulaşını önlemek için) otlanmayı durdurmak spell [australia] v.
Military
devam eden bir şeyi durdurmak amaçlı yapılan çarpışma rearguard action n.
devam eden bir şeyi durdurmak amaçlı yapılan çarpışma rearguard action n.
saldırıda gelen füzeleri durdurmak ve yok etmekte kullanılan füze antimissile n.
saldırıda gelen füzeleri durdurmak ve yok etmekte kullanılan füze antimissile missile n.
ateş hattına girerek durdurmak blanket v.
karşı ateşle veya bombalamayla düşman ateşini durdurmak silence v.
Hunting
atış yaparak durdurmak down v.
Sport
topu vücudunu kullanarak durdurmak block v.
(top) durdurmak save v.
(bilardo topunu) başka bir top veya banda temas ettirip durdurmak freeze v.
Basketball
potaya giden topu tutarak durdurmak pin the ball v.
Football
süreyi durdurmak için topu kasten yere atma spike n.
(rakibi) vücudunu yan tarafa atarak durdurmak sideswipe v.
Music
kondüktörün çalmayı aniden durdurmak için yaptığı hareket cutoff n.
ses kısıcıyla (piyano tellerinin) titreşimini durdurmak damp v.
Cinema
(oynamakta olan filmi) belirli bir karede durdurmak freeze v.
Abbreviation
saldırıda gelen füzeleri durdurmak ve yok etmekte kullanılan füze amm (antimissile missile) n.
Archaic
(bir şeyi) durdurmak withstand v.
ilerlemesini durdurmak disadvance v.
kanamayı durdurmak stanch v.
akışını durdurmak stanch v.
akışını durdurmak stifle v.
dolaşımını durdurmak stifle v.
büyümesini durdurmak stint v.
gelişimini durdurmak stint v.
Engineering
(işlemi) durdurmak inhibit v.
Slang
engellemeyi durdurmak butt out v.
(bir şeyi) durdurmak 86 (something) v.