kill - Englisch Türkisch Sätze
Englisch Türkisch
kill öldürmek v.
  • Kody's immune system is so weak that even a simple virus could kill him.
  • Kody'nin bağışıklık sistemi o kadar zayıf ki, basit bir virüs bile onu öldürebilir.
  • Why should we breed them just to kill them and serve them up at table?
  • Neden onları sadece öldürmek ve masada servis etmek için yetiştirelim ki?
  • The 'Everything But Arms' initiative will not kill anyone or cost anything.
  • Silahlar Dışında Her Şey' girişimi kimseyi öldürmeyecek ya da hiçbir maliyeti olmayacaktır.
Show More (1921)
kill öldüren adj.
  • If you want to catch the guy who killed him, check out his neighbor.
  • Onu öldüren adamı yakalamak istiyorsanız, komşusunu kontrol edin.
  • My only crime is I look like someone who killed that girl.
  • Benim tek suçum o kızı öldüren birine benziyor olmam.
  • The Chicxulub crater in Mexico may have been created by the asteroid that killed the dinosaurs.
  • Meksika'daki Chicxulub krateri, dinozorları öldüren asteroid tarafından yaratılmış olabilir.
Show More (32)
kill katletmek v.
  • Killing people while they pray is the most despicable thing imaginable.
  • İnsanları ibadet ederken katletmek akla gelebilecek en aşağılık şey.
  • She's going to kill me.
  • O beni katledecek.
  • They're going to kill us all!
  • Onlar hepimizi katledecekler!
Show More (7)
kill yok etmek v.
  • More expensive gas will kill one-fourth of the country's agriculture.
  • Daha pahalı benzin, ülke tarımının dörtte birini yok edecek.
  • Abortion is a crime that kills the child and destroys the mother.
  • Kürtaj, çocuğu öldüren ve anneyi yok eden bir suçtur.
  • There is a need to guarantee an appropriate standard of sterilisation in order to kill off pathogens.
  • Patojenleri yok etmek için uygun bir sterilizasyon standardının garanti altına alınması gerekmektedir.
Show More (2)
kill dindirmek v.
  • Can you give me something to kill the pain?
  • Acımı dindirecek bir şey verebilir misiniz?
  • Please give me something to kill the pain.
  • Lütfen acımı dindirecek bir şey verin.
  • Kill my heart and release my pain!
  • Kalbimi öldür ve acımı dindir!
Show More (2)
kill gebertmek v.
  • I'm going to kill Tom!
  • Ben Tom'u geberteceğim!
  • I'll kill Tom.
  • Tom'u geberteceğim.
  • I'll kill you right here!
  • Gebertirim seni burada!
Show More (0)
kill ortadan kaldırmak v.
  • You are proposing the atypical workers' directive which, instead of promoting job flexibility, will help to kill it off.
  • İş esnekliğini teşvik etmek yerine onu ortadan kaldırmaya yardımcı olacak atipik işçi yönergesini öneriyorsunuz.
  • This is the message some people in this chamber are giving out and we must kill that off.
  • Bu meclisteki bazı kişilerin verdiği mesaj budur ve bunu ortadan kaldırmalıyız.
Show More (-1)
kill cinayet işlemek v.
  • I've watched him kill more than once and done nothing.
  • Onun birden fazla kez cinayet işlemesini izledim ve hiçbir şey yapmadım.
  • I've watched him kill more than once and done nothing.
  • Onu birden fazla kez cinayet işlerken izledim ve hiçbir şey yapmadım.
Show More (-1)
kill canına kıymak v.
  • Osamu Dazai killed himself at the age of thirty-nine.
  • Osamu Dazai otuz dokuz yaşında canına kıydı.
  • Sami killed himself and he left no note.
  • Sami canına kıydı ve not bırakmadı.
Show More (-1)
kill durdurmak v.
  • Tom killed the engine.
  • Tom motoru durdurdu.
  • I killed the engine.
  • Motoru durdurdum.
Show More (-1)
kill canına okumak v.
  • She has been jumpy all day, expecting her boyfriend to kill her.
  • Erkek arkadaşının canına okuyacağını düşündüğü için gün boyunca huzursuzdu.
Show More (-2)
kill kahkahalara boğmak v.
  • The latest video clip of the influencer just killed me.
  • Fenomenin son video klibi beni kahkahalara boğdu.
Show More (-2)
kill öldürme n.
  • He pulled his gun for the kill.
  • Öldürmek için silahını çekti.
Show More (-2)
kill av n.
  • Leopard was carrying his kill up a tree.
  • Leopar avını ağaca taşıyordu.
Show More (-2)
kill kahretmek v.
  • It killed us to hear that there won't be any pay rise.
  • Maaşlarımızda artış olmayacağını öğrenince kahrolduk.
Show More (-2)
kill mahvetmek v.
  • And what kills you is that I'll make a great president.
  • Ve seni mahveden şey, benim harika bir başkan olacak olmam.
Show More (-2)
kill ışığı söndürmek v.
  • Please kill the lights.
  • Lütfen ışıkları söndür.
Show More (-2)
kill kesmek v.
  • Don't kill the goose that lays the golden eggs.
  • Altın yumurtlayan tavuğu kesmeyin.
Show More (-2)
kill bitirmek v.
  • Tom killed his drink.
  • Tom içkisini bitirdi.
Show More (-2)
kill harcamak v.
  • She killed an hour looking around the stores.
  • Mağazalara bakarak bir saat harcadı.
Show More (-2)