Verlauf

bring (something) to

Bedeutungen von dem Begriff "bring (something) to" im Türkisch Englisch Wörterbuch : 12 Ergebniss(e)

	Kategorie	Englisch	Türkisch
Phrasals
1	Phrasals	bring (something) to v.	bir deniz aracını durdurmak
2	Phrasals	bring (something) to v.	-e getirmek
3	Phrasals	bring (something) to v.	'-e yükseltmek
4	Phrasals	bring (something) to v.	'-e çıkarmak
5	Phrasals	bring (something) to v.	'-e ulaştırmak
6	Phrasals	bring (something) to v.	toplamı belli bir miktara yükseltmek/çıkarmak
7	Phrasals	bring (something) to v.	toplamı belli bir miktar yapmak
8	Phrasals	bring (something) to v.	toplamı belli bir miktara getirmek
9	Phrasals	bring (something) to v.	(gemiyi, tekneyi) durdurmak
10	Phrasals	bring (something) to v.	(tutarı/toplamı)'-e getirmek
11	Phrasals	bring (something) to v.	(tutarı/toplamı)'-e ulaştırmak
12	Phrasals	bring (something) to v.	(tutarı/toplamı)'-e çıkarmak

Bedeutungen, die der Begriff "bring (something) to" mit anderen Begriffen im Englisch Türkisch Wörterbuch erhalten hat: 279 Ergebniss(e)

	Kategorie	Englisch	Türkisch
General
1	General	bring something to bear on v.	bir şeyi uygulatmak
2	General	bring something to good working order v.	çalışır duruma getirmek
3	General	be unable to bring oneself (to do something) v.	nefsine yedirememek
4	General	bring something to pass v.	bir şeyi sonuçlandırmak
5	General	bring (something) to mind v.	çağrıştırmak
6	General	bring (something) to someone v.	ayağına götürmek
7	General	bring (something) to the condition of v.	düzeye getirmek
8	General	bring (something) to the level of v.	düzeye getirmek
9	General	bring (something) to perfection v.	mükemmel bir hale getirmek
10	General	bring (something) to perfection v.	mükemmel bir hale sokmak
11	General	bring (something) to perfection v.	mükemmelleştirmek
12	General	bring something to forefront v.	ön plana çıkartmak
13	General	bring something to court v.	mahkemeye götürmek
14	General	bring something to forefront v.	gözönüne almak
15	General	bring something to forefront v.	ön plana almak
16	General	bring something to forefront v.	önplana almak
17	General	bring something to bear v.	tesir etmek
18	General	bring something to bear v.	etkilemek
19	General	bring something to bear v.	baskı yapmak
20	General	bring something to pass v.	bir şeyi gerçekleştirmek
21	General	bring something to pass v.	birşeyin olmasını sağlamak
22	General	bring something to the degree of v.	aşamasına getirmek
23	General	bring something to a specific degree v.	belirli bir aşamaya getirmek
24	General	bring something to a certain degree v.	belirli bir aşamaya getirmek
25	General	bring something to a successful conclusion v.	başarılı bir şekilde bitirmek
26	General	bring someone something to eat v.	birine yiyecek bir şeyler getirmek
27	General	bring oneself to do something v.	bir şeyi yapmak için cesaret bulmak
Phrasals
28	Phrasals	bring someone or something in(to) some place v.	birini bir yere getirmek/içeri almak
29	Phrasals	bring (someone or oneself) to (do something) v.	(birinin/kendinin bir şey yapmasına) neden olmak
30	Phrasals	bring (someone or oneself) to (do something) v.	(birini/kendini bir şey yapmaya) yöneltmek
31	Phrasals	bring (someone or oneself) to (do something) v.	(birini/kendini bir şey yapmaya) teşvik etmek
32	Phrasals	bring (someone or oneself) to (do something) v.	(bir şey yapmak) için cesaretini toplamak
33	Phrasals	bring (someone or oneself) to (do something) v.	(bir şey yapma) cesaretini bulmak
34	Phrasals	bring (someone or oneself) to (do something) v.	(bir şey yapma) azmini bulmak
35	Phrasals	bring (someone or oneself) to (do something) v.	(bir şey yapma) azmine/cesaretine erişmek
36	Phrasals	bring someone to do something v.	birinin bir şey yapmasına neden olmak
37	Phrasals	bring someone to do something v.	birini bir şey yapmaya yöneltmek
38	Phrasals	bring someone to do something v.	birini bir şey yapmaya teşvik etmek
39	Phrasals	bring (someone or something) back to life v.	(birini/bir şeyi) hayata döndürmek
40	Phrasals	bring (something) back to life v.	(bir şeye) hayat vermek
41	Phrasals	bring (something) back to life v.	(bir şeyi) canlandırmak
42	Phrasals	bring (something) back to life v.	(bir şeyi) kendine getirmek
43	Phrasals	bring (something) back to life v.	(bir şeyi) diriltmek
44	Phrasals	bring (someone or something) over to (some place) v.	(birini/bir şeyi bir yere) getirmek
45	Phrasals	bring (someone or something) over to (some place) v.	(birini/bir şeyi) yanında (bir yere) getirmek
46	Phrasals	bring (someone or something) over to (some place) v.	(birini/bir şeyi) beraberinde (bir yere) getirmek
47	Phrasals	bring someone over to something v.	birini bir şeye/bir şey için getirmek
48	Phrasals	bring someone over to something v.	birini ziyarete getirmek
49	Phrasals	bring (something or someone) over to v.	(birini/bir şeyi) bir yere getirmek
50	Phrasals	bring (something or someone) over to v.	(birini/bir şeyi) birinin evine/yaşadığı yere getirmek
51	Phrasals	bring (something or someone) over to v.	(birini/bir şeyi) birine (evine/yaşadığı yere) getirmek
52	Phrasals	bring someone over to something v.	birini ziyarete getirmek
53	Phrasals	bring someone over to something v.	birini yemeğe, bir etkinliğe getirmek
54	Phrasals	bring someone over to something v.	birini birine (evine/yaşadığı yere) getirmek
55	Phrasals	bring someone or something along (to something) v.	birini/bir şeyi yanında (bir şeye) getirmek
56	Phrasals	bring someone or something along (to something) v.	birini/bir şeyi beraberinde (bir şeye) getirmek
57	Phrasals	bring something back (to someone) v.	(birine) bir şeyi hatırlatmak
58	Phrasals	bring something back (to someone) v.	(birine) bir şeyi anımsatmak
59	Phrasals	bring something down to something v.	bir şeyi bir şeye indirgemek
60	Phrasals	bring something down to something v.	bir şeyi basite indirgemek
61	Phrasals	bring something down to something v.	bir şeyi daha basit bir seviyeye indirmek
62	Phrasals	bring something down to something v.	bir şeyi bir şey seviyesine indirmek/indirgemek
63	Phrasals	bring someone or something up to something v.	birini/bir şeyi bir şeye yükseltmek
64	Phrasals	bring someone or something up to something v.	birini/bir şeyi bir seviyeye getirmek
Colloquial
65	Colloquial	not bring oneself to do something v.	yapabilecek gücü kendinde bulamamak
Idioms
66	Idioms	bring something to life v.	bir şeye canlılık getirmek
67	Idioms	bring something to life v.	bir şeye hayat vermek
68	Idioms	bring something to life v.	bir şeyi canlandırmak
69	Idioms	bring (someone or something) to the peace table v.	barış masasına oturtmak/çekmek
70	Idioms	bring (someone or something) to the peace table v.	anlaşma koşullarını görüşmek için masaya oturtmak
71	Idioms	bring (someone or something) to the peace table v.	anlaşma koşullarını görüşmek için bir araya gelmelerini sağlamak
72	Idioms	bring (someone or something) to the peace table v.	anlaşma görüşmeleri için bir araya getirmek
73	Idioms	bring (something) down to (one's) level v.	(birinin) seviyesine indirmek/düşürmek
74	Idioms	bring (something) down to (one's) level v.	(birinin) anlayacağı bir dille anlatmak
75	Idioms	bring (something) down to (one's) level v.	(birinin) anlayacağı şekilde anlatmak
76	Idioms	bring (something) down to (one's) level v.	(birinin) seviyesinde anlatmak
77	Idioms	bring something down to something v.	(birinin) seviyesine indirmek/düşürmek
78	Idioms	bring something down to something v.	(birinin) anlayacağı bir dille anlatmak
79	Idioms	bring something down to something v.	(birinin) anlayacağı şekilde anlatmak
80	Idioms	bring something down to something v.	(birinin) seviyesinde anlatmak
81	Idioms	bring (something) home (to someone) v.	elinde bir hediye veya özel bir şeyle eve gelmek
82	Idioms	bring (something) home (to someone) v.	(birine) bir hediye veya özel bir şey alarak eve gelmek
83	Idioms	bring (something) home (to someone) v.	eve gelirken (birine) bir hediye veya özel bir şey almak
84	Idioms	bring (something) home (to someone) v.	anlamasını sağlamak
85	Idioms	bring (something) home (to someone) v.	gerçekleri görmesini sağlamak
86	Idioms	bring (something) home (to someone) v.	gerçekleri fark etmesini sağlamak
87	Idioms	bring (something) home (to someone) v.	aklını başına getirmek
88	Idioms	bring (something) home (to someone) v.	gözünü açmak
89	Idioms	bring something home to someone v.	elinde bir hediye veya özel bir şeyle eve gelmek
90	Idioms	bring something home to someone v.	(birine) bir hediye veya özel bir şey alarak eve gelmek
91	Idioms	bring something home to someone v.	eve gelirken (birine) bir hediye veya özel bir şey almak
92	Idioms	bring something home to someone v.	anlamasını sağlamak
93	Idioms	bring something home to someone v.	gerçekleri görmesini sağlamak
94	Idioms	bring something home to someone v.	gerçekleri fark etmesini sağlamak
95	Idioms	bring something home to someone v.	aklını başına getirmek
96	Idioms	bring something home to someone v.	gözünü açmak
97	Idioms	bring (something) to bear v.	baskı yapmak
98	Idioms	bring (something) to bear v.	güç uygulamak
99	Idioms	bring (something) to bear v.	zor kullanmak
100	Idioms	bring (something) to bear v.	silah doğrultmak
101	Idioms	bring (something) to bear v.	nişan almak
102	Idioms	bring (something) up to code [us] v.	(bir şeyi/binayı) kanunlara/tüzüğe uygun hale getirmek
103	Idioms	bring (something) up to code [us] v.	(bir şeyi/binayı) kanunlara/tüzüğe uyacak şekilde değiştirmek
104	Idioms	bring (something) up to code [us] v.	(bir şeyi/binayı) kanunlara/tüzüğe uyacak şekilde geliştirmek
105	Idioms	bring (something) up to code [us] v.	(bir şeye/binaya) kanunlara/tüzüğe uyacak şekilde tadilat yaptırmak
106	Idioms	bring something up to code [us] v.	(bir şeyi/binayı) kanunlara/tüzüğe uygun hale getirmek
107	Idioms	bring something up to code [us] v.	(bir şeyi/binayı) kanunlara/tüzüğe uyacak şekilde değiştirmek
108	Idioms	bring something up to code [us] v.	(bir şeyi/binayı) kanunlara/tüzüğe uyacak şekilde geliştirmek
109	Idioms	bring something up to code [us] v.	(bir şeye/binaya) kanunlara/tüzüğe uyacak şekilde tadilat yaptırmak
110	Idioms	bring something up to code v.	(eski bina, ev) yönetmeliklere uygun hale getirmek
111	Idioms	bring (something to someone's) doorstep v.	ayağına götürmek
112	Idioms	bring something to the mind of someone v.	birine bir şeyi anımsatmak/hatırlatmak
113	Idioms	bring something to rest v.	bir şeyi durdurmak
114	Idioms	bring something to a close v.	bir şeye son vermek
115	Idioms	bring something to a climax v.	bir şeyi sonlandırmak
116	Idioms	bring something to an end v.	bir şeye son vermek
117	Idioms	bring something to a close v.	bir şeyi sonlandırmak
118	Idioms	bring something to an end v.	bir şeyi sonlandırmak
119	Idioms	bring something to a climax v.	bir şeye son vermek
120	Idioms	bring something to a standstill v.	durma noktasına getirmek
121	Idioms	bring something to the party v.	iyi/yararlı özellikler katmak
122	Idioms	bring something to the fore v.	öne çıkartmak
123	Idioms	bring something to light v.	meydana çıkarmak
124	Idioms	bring something to the fore v.	ön plana çıkartmak
125	Idioms	bring something to someone's aid v.	yardımına götürmek
126	Idioms	bring something to the ground v.	yerle bir etmek
127	Idioms	bring something to the ground v.	yok etmek
128	Idioms	bring something to its feet v.	(seyircileri) ayağa kaldırmak
129	Idioms	bring something to a boil v.	bir şeyi kaynatmak
130	Idioms	bring something to a boil v.	bir şeyi kaynama noktasına getirmek
131	Idioms	bring somebody to book (for something) [uk] v.	birine/birinden (bir şey için) hesap sormak
132	Idioms	bring somebody to book (for something) [uk] v.	birinin (bir şey için) üstüne gitmek
133	Idioms	bring somebody to book (for something) [uk] v.	birini (bir şey için) sorgulamak/sorguya çekmek
134	Idioms	bring somebody to book (for something) [uk] v.	birinden (bir şeyin) hesabını sormak
135	Idioms	bring something back to life v.	bir şeyi canlandırmak
136	Idioms	bring something back to life v.	bir şeye hareket katmak
137	Idioms	bring something back to life v.	bir şeye canlılık katmak
138	Idioms	bring something back to life v.	bir şeyi diriltmek
139	Idioms	bring something back to life v.	bir şeyi hareketlendirmek
140	Idioms	bring (someone or something) to (someone's or something's) knees v.	(birine/bir şeye) boyun eğdirmek
141	Idioms	bring (someone or something) to (someone's or something's) knees v.	(birini/bir şeyi) yola getirmek
142	Idioms	bring (someone or something) to (someone's or something's) knees v.	(birine/bir şeye) diz çöktürmek
143	Idioms	bring (someone or something) to (someone's or something's) knees v.	(birini/bir şeyi) dize getirmek
144	Idioms	bring (someone or something) to (someone's or something's) knees v.	(birini/bir şeyi) hezimete uğratmak
145	Idioms	bring (something) to (something's) knees v.	(bir şeyi) aksatmak
146	Idioms	bring (something) to (something's) knees v.	(bir süreci) durdurmak
147	Idioms	bring (something) to (something's) knees v.	(bir şeyi) duraklatmak
148	Idioms	bring (someone or something) to a dead end v.	(birini/bir şeyi) çıkmaza sokmak
149	Idioms	bring (someone or something) to a dead end v.	(birini/bir şeyi) içinden çıkılmaz bir duruma sokmak/hale getirmek
150	Idioms	bring something to a dead end v.	bir şeyi çıkmaza sokmak
151	Idioms	bring something to a dead end v.	bir şeyi içinden çıkılmaz bir duruma sokmak/hale getirmek
152	Idioms	bring something to a dead end v.	bir şeyi çıkmaza sürüklemek
153	Idioms	bring something to a dead end v.	bir şeyi kör noktaya getirmek
154	Idioms	bring something to a dead end v.	bir şeyi bitirmek
155	Idioms	bring something to a dead end v.	bir şeyi yolun sonuna getirmek
156	Idioms	bring (someone or something) to a halt v.	(birini/bir şeyi) durma noktasına getirmek
157	Idioms	bring (someone or something) to a halt v.	(birini/bir şeyi) sekteye uğratmak
158	Idioms	bring (someone or something) to a halt v.	(birini/bir şeyi) durdurmak/duraklatmak
159	Idioms	bring (someone or something) to a standstill v.	(birini/bir şeyi) durma noktasına getirmek
160	Idioms	bring (someone or something) to a standstill v.	(birini/bir şeyi) sekteye uğratmak
161	Idioms	bring (someone or something) to a standstill v.	(birini/bir şeyi) durdurmak/duraklatmak
162	Idioms	bring (someone or something) to bay v.	(birini/bir şeyi) kıstırmak
163	Idioms	bring (someone or something) to bay v.	(birini/bir şeyi) köşeye sıkıştırmak
164	Idioms	bring (someone or something) to bay v.	(birini/bir şeyi) kapana kıstırmak/tuzağa düşürmek
165	Idioms	bring (someone or something) to life v.	(birini/bir şeyi) hayata döndürmek
166	Idioms	bring (someone or something) to life v.	(birini/bir şeyi) ayıltmak
167	Idioms	bring (someone or something) to life v.	(birinin/bir şeyin) bilincini yerine getirmek
168	Idioms	bring (someone or something) to the bargaining table v.	(birini/bir grubu) pazarlık masasına getirmek
169	Idioms	bring (someone or something) to the bargaining table v.	(birini/bir grubu) pazarlığa oturmaya ikna etmek
170	Idioms	bring (someone or something) to trial v.	(birini/bir şeyi) mahkemeye vermek
171	Idioms	bring (someone or something) to trial v.	(birini/bir şeyi) mahkemeye götürmek
172	Idioms	bring (someone or something) to trial v.	(birini/bir şeyi) mahkemeye taşımak
173	Idioms	bring (someone or something) to trial v.	(birini/bir şeyi) mahkemeye/hakim önüne çıkarmak
174	Idioms	bring (someone or something) up to date v.	(birini/bir şeyi) güncellemek
175	Idioms	bring (someone or something) up to date v.	(birine/bir şeye) son gelişmeleri anlatmak/bildirmek/aktarmak
176	Idioms	bring someone or something up-to-date v.	birini/bir şeyi modernize etmek
177	Idioms	bring someone or something up-to-date v.	birini/bir şeyi modernleştirmek
178	Idioms	bring someone or something up-to-date v.	birini/bir şeyi çağdaşlaştırmak
179	Idioms	bring someone or something up-to-date v.	birini/bir şeyi günümüze uydurmak
180	Idioms	bring someone or something up-to-date v.	birini/bir şeyi yenilemek
181	Idioms	bring someone up-to-date (on someone or something) v.	birini (biri/bir şey hakkında/konusunda) güncellemek
182	Idioms	bring someone up-to-date (on someone or something) v.	birine (biri/bir şey hakkında/konusunda) son gelişmeleri anlatmak/bildirmek/aktarmak
183	Idioms	bring someone up-to-date (on someone or something) v.	birini (biriyle/bir şeyle ilgili) güncellemek
184	Idioms	bring someone up-to-date (on someone or something) v.	birine (biriyle/bir şeyle ilgili) son gelişmeleri anlatmak/bildirmek/aktarmak
185	Idioms	bring (something) to (one's) aid v.	(bir şeyi birinin) yardımına getirmek
186	Idioms	bring (something) to (one's) aid v.	(birine yardım) için (bir şey) getirmek
187	Idioms	bring (something) to (one's) attention v.	(bir şeyi birinin) dikkatine sunmak
188	Idioms	bring (something) to (one's) attention v.	(bir şeye birinin) dikkatini çekmek
189	Idioms	bring (something) to (one's) attention v.	birine (bir şeyden) bahsetmek
190	Idioms	bring (something) to (one's) attention v.	birini (bir şeyden) haberdar etmek
191	Idioms	bring (something) to (one's) attention v.	(bir şeyi) birinin gündemine getirmek
192	Idioms	bring someone or something to someone's attention v.	birini/bir şeyi birinin dikkatine sunmak
193	Idioms	bring someone or something to someone's attention v.	birine/bir şeye birinin dikkatini çekmek
194	Idioms	bring someone or something to someone's attention v.	birine bir şeyden/birinden bahsetmek
195	Idioms	bring someone or something to someone's attention v.	birini bir şeyden/birinden haberdar etmek
196	Idioms	bring someone or something to someone's attention v.	birini/bir şeyi birinin gündemine getirmek
197	Idioms	bring something to someone's attention v.	bir şeyi birinin dikkatine sunmak
198	Idioms	bring something to someone's attention v.	bir şeye birinin dikkatini çekmek
199	Idioms	bring something to someone's attention v.	birine bir şeyden bahsetmek
200	Idioms	bring something to someone's attention v.	birini bir şeyden haberdar etmek
201	Idioms	bring something to someone's attention v.	bir şeyi birinin gündemine getirmek
202	Idioms	bring (something) to a climax v.	(bir şeyi) doruk noktasına çıkarmak
203	Idioms	bring (something) to a climax v.	(bir şeyi) zirveye tırmandırmak
204	Idioms	bring (something) to a climax v.	(bir şeyi) alevlendirmek/kızıştırmak
205	Idioms	bring (something) to a head v.	(bir şeyi) karar noktasına getirmek
206	Idioms	bring (something) to a head v.	(bir şeyi) bastırılamaz hale getirmek
207	Idioms	bring (something) to a head v.	(bir şeyi) müdahale edilmesi gereken bir hale getirmek
208	Idioms	bring (something) to a head v.	(bir şeyi) aksiyon alınacak/eyleme geçilecek noktaya getirmek
209	Idioms	bring something to bear (on something) v.	(bir şeyin üstüne) silah doğrultmak/yöneltmek
210	Idioms	bring something to bear (on something) v.	(bir şeye) silah çekmek
211	Idioms	bring something to bear (on something) v.	(bir şeye) nişan almak
212	Idioms	bring something to bear (on something) v.	bir şeyi (bir şey üzerinde) kullanmak
213	Idioms	bring something to bear (on something) v.	bir şeyi (bir şey) üzerinde uygulamak
214	Idioms	bring (something) to fruition v.	(bir şeyi) başarıyla yapmak/bitirmek
215	Idioms	bring (something) to fruition v.	(bir şeyi) başarıyla tamamlamak
216	Idioms	bring (something) to fruition v.	(bir şeyi) başarıyla gerçekleştirmek
217	Idioms	bring (something) to fruition v.	(bir şeyi) amacına ulaştırmak
218	Idioms	bring (something) to fruition v.	(bir şeyi) tamamına erdirmek
219	Idioms	bring (something) to fruition v.	(bir şeyi) sonuca ulaştırmak
220	Idioms	bring something to fruition v.	bir şeyin gerçekleşmesini sağlamak
221	Idioms	bring something to fruition v.	bir şeyi başarıya ulaştırmak
222	Idioms	bring (something) to the fore v.	(bir şeyi) vurgulamak
223	Idioms	bring (something) to the fore v.	(bir şeyin) üzerinde durmak
224	Idioms	bring (something) to the fore v.	(bir şeyin) altını çizmek
225	Idioms	bring (something) to the fore v.	(bir şeye) vurgu yapmak
226	Idioms	bring (something) to the next level v.	(bir şeyi) bir üst kademeye taşımak
227	Idioms	bring (something) to the next level v.	(bir şeye) seviye atlatmak
228	Idioms	bring (something) to the next level v.	(bir şeyi) ilerletmek
229	Idioms	bring (something) to the next level v.	(bir şeyi) bir üst/daha yüksek seviyeye taşımak
230	Idioms	bring (something) to the next level v.	(bir şeyi) geliştirmek
231	Idioms	bring (something) to the next level v.	(bir şeyi) bir seviye ileri götürmek
232	Idioms	bring (something) to the next level v.	(bir şeyi) ileri taşımak
233	Idioms	bring (something) to the table v.	işe yarar (bir şey) sunmak
234	Idioms	bring (something) to the table v.	masaya (bir yetenek/beceri) koymak
235	Idioms	bring (something) to the table v.	işe yarar (bir şey) ortaya koymak
236	Idioms	bring somebody/something to life v.	birini/bir şeyi canlandırmak
237	Idioms	bring somebody/something to life v.	birini/bir şeyi diriltmek
238	Idioms	bring somebody/something to life v.	birine/bir şeye hayat vermek
239	Idioms	bring somebody/something to life v.	birine/bir şeye canlılık vermek
240	Idioms	bring somebody/something to life v.	birine/bir şeye renk katmak/renklendirmek
241	Idioms	bring someone or something to life v.	birini/bir şeyi canlandırmak
242	Idioms	bring someone or something to life v.	birini/bir şeyi diriltmek
243	Idioms	bring someone or something to life v.	birine/bir şeye hayat vermek
244	Idioms	bring someone or something to life v.	birine/bir şeye canlılık vermek
245	Idioms	bring someone or something to life v.	birine/bir şeye renk katmak/renklendirmek
246	Idioms	bring someone or something to bay v.	birini/bir şeyi kıstırmak
247	Idioms	bring someone or something to bay v.	birini/bir şeyi köşeye sıkıştırmak
248	Idioms	bring someone or something to bay v.	birini/bir şeyi kapana kıstırmak/tuzağa düşürmek
249	Idioms	bring someone or something to their knees v.	birine/bir şeye boyun eğdirmek
250	Idioms	bring someone or something to their knees v.	birini/bir şeyi yola getirmek
251	Idioms	bring someone or something to their knees v.	birine/bir şeye diz çöktürmek
252	Idioms	bring someone or something to their knees v.	birini/bir şeyi dize getirmek
253	Idioms	bring something home to somebody v.	bir şeyi birine açıkça göstermek
254	Idioms	bring something home to somebody v.	bir şeyi birinin anlamasını sağlamak
255	Idioms	bring something home to somebody v.	birinin gerçekleri görmesini/fark etmesini sağlamak
256	Idioms	bring something home to somebody v.	birinin bir konuda aklını başına getirmek
257	Idioms	bring (something) to bear v.	silah doğrultmak
258	Idioms	bring (something) to bear v.	silah çekmek
259	Idioms	bring something to its knees v.	(bir ülkeyi, kurumu) düşürmek
260	Idioms	bring something to its knees v.	(bir şeyi) yıkmak
261	Idioms	bring something to its knees v.	(bir şeyi) bozguna uğratmak
262	Idioms	bring something to its knees v.	(bir şeyi) çökertmek
263	Idioms	bring something to a head v.	bir şeyi karar noktasına getirmek
264	Idioms	bring something to a head v.	bir şeyi bastırılamaz hale getirmek
265	Idioms	bring something to a head v.	bir şeyi müdahale edilmesi gereken bir hale getirmek
266	Idioms	bring something to a standstill v.	bir şeyi sekteye uğratmak
267	Idioms	bring something to a standstill v.	bir şeyi durdurmak/duraklatmak
268	Idioms	bring something to a standstill v.	bir şeyi durma noktasına getirmek
269	Idioms	bring someone or something to light v.	birini/bir şeyi gün ışığına çıkartmak
270	Idioms	bring someone or something to light v.	birini/bir şeyi ortaya çıkartmak
271	Idioms	bring someone or something to light v.	birini/bir şeyi gün yüzüne çıkartmak
272	Idioms	bring someone or something to light v.	birini/bir şeyi meydana çıkartmak
273	Idioms	bring something to light v.	bir şeyi aydınlatmak
274	Idioms	bring something to light v.	bir şeyi gün ışığına çıkarmak
275	Idioms	bring something to light v.	bir şeyi gün yüzüne çıkarmak
276	Idioms	bring/call somebody/something to mind v.	birini/bir şeyi akla getirmek
277	Idioms	bring/call somebody/something to mind v.	birini/bir şeyi hatırlatmak
278	Idioms	bring/call somebody/something to mind v.	birini/bir şeyi anımsatmak
Trade/Economic
279	Trade/Economic	bring up something to the agenda v.	gündeme taşımak