uzakta - Türkisch Englisch Wörterbuch
Verlauf

uzakta



Bedeutungen von dem Begriff "uzakta" im Englisch Türkisch Wörterbuch : 42 Ergebniss(e)

Türkisch Englisch
Common Usage
uzakta distant adj.
uzakta away adv.
General
uzakta far-off adj.
uzakta out of way adj.
uzakta distant adj.
uzakta back adj.
uzakta awa' [scottish] adj.
uzakta jerkwater adj.
uzakta out of one's way adj.
uzakta by adj.
uzakta out-of-the-way adj.
uzakta odd adj.
uzakta at a distance adv.
uzakta aloof adv.
uzakta clear adv.
uzakta out adv.
uzakta apart adv.
uzakta off adv.
uzakta far adv.
uzakta afar adv.
uzakta in the distance adv.
uzakta far away adv.
uzakta at a distant adv.
uzakta far afield adv.
uzakta away adv.
uzakta aff adv.
uzakta avaunt [obsolete] adv.
uzakta awa [scottish] adv.
uzakta at bay adv.
uzakta hence [obsolete] adv.
uzakta clean adv.
uzakta distantly adv.
uzakta fer adv.
uzakta roomer [obsolete] adv.
uzakta aloof [obsolete] prep.
Phrases
uzakta far afield expr.
uzakta farther afield expr.
uzakta further afield expr.
uzakta in the distance expr.
Technical
uzakta long-distance adj.
uzakta away adv.
Computer
uzakta remote adj.

Bedeutungen, die der Begriff "uzakta" mit anderen Begriffen im Englisch Türkisch Wörterbuch erhalten hat: 258 Ergebniss(e)

Türkisch Englisch
General
kiraya verdiği gayrimenkulden uzakta yaşayıp onunla pek ilgilenmeme absenteeism n.
şehrin dışında diğer evlerden uzakta olan mesken private house n.
çok uzakta ultima thule n.
kiraya verdiği gayrimenkulden uzakta yaşayıp onunla pek ilgilenmeyen mülk sahibi absentee landlord n.
uzakta olma awayness n.
uzakta olma durumu awayness n.
birbirinden uzakta ilişki yaşama long distance relationship n.
medeniyetten uzakta yaşayan insanlar uncontacted people n.
medeniyetten uzakta yaşayan insanlar isolated people n.
uzakta olan şey remote n.
uzakta olma ulteriority n.
bir süre uzakta yaşadıktan sonra memleketine veya çocukluk evine dönen kimse homebird n.
uzakta beliren gölge loom n.
uzakta beliren yansıma loom n.
medeniyetten uzakta yaşayan kimse bushranger [us] n.
uzakta köşe by-corner n.
yoldan uzakta yer byplace n.
yoldan uzakta yer by-place n.
kıyıdan uzakta olan yer offing n.
kıyıdan uzakta olan yol offing n.
uzakta bir yerlerde olma bay n.
evden uzakta bulunan yer outground n.
evden uzakta bulunan zemin outground n.
görev yerinden uzakta kalan kimse outlier n.
gövdeden uzakta bulunan şey outlier n.
şehir merkezinden uzakta olan bir sokak outstreet n.
vatandan uzakta görev yapan askerin bakmakla yükümlü olduğu kişilere düzenli olarak ödenen para separation allowance n.
(elektrik/su şebekesinden) uzakta yaşayan kimse offgridder n.
(elektrik/su şebekesinden) uzakta yaşayan kimse off-gridder n.
evinden uzakta olup aile evini ziyaret eden kimse stranger n.
uzakta olduğu için işitememek be out of earshot v.
karadan çok uzakta bulunmak give the land a wide berth v.
uzakta kurutmak (bir giysiyi güneş vb'den) dry away v.
uzakta belirmek loom v.
uzakta tutmak distance v.
uzakta tutmak hold off v.
uzakta kalmak stay distant v.
ulaşılmayacak kadar uzakta olmak get out of reach v.
dünyadan milyonlarca ışık yılı uzakta olmak be millions of light years away from earth v.
rotadan binlerce mil uzakta olmak be thousand miles off course v.
belirsiz ve uzakta olanı dikkatlice gözlemlemek descry v.
uzakta yaşayan akrabaları ziyaret etmek cousin [dialect] v.
uzakta durmak stand by v.
kilometrelerce uzakta olmak be miles away v.
uzakta bulunan outlying adj.
sahilden biraz uzakta off shore adj.
daha uzakta further adj.
kıyıdan uzakta deep-sea adj.
merkezden uzakta bulunan off-centered adj.
uzakta olan out adj.
daha uzakta olan thither adj.
en uzakta ultimate adj.
tehlikeden uzakta out of one's way adj.
gözden uzakta tutulan behind-the-scenes adj.
gözden uzakta yapılan behind-the-scenes adj.
kıyıdan uzakta dipsey adj.
kıyıdan uzakta dipsie adj.
kıyıdan uzakta dipsy adj.
uzakta yer alan long-distance adj.
belirli bir faaliyet sahasından uzakta yapılan offsite adj.
belirli bir faaliyet sahasından uzakta bulunan offsite adj.
sahnenin seyircinin görebileceği alanından uzakta bulunan offstage adj.
gözden uzakta yapılan inside adj.
medeniyetten uzakta olan outlandish adj.
uzakta bulunan outsetting adj.
merkez noktasından uzakta outward-developing adj.
eksenden uzakta outward-developing adj.
epey uzakta a good distance off adv.
çok uzakta afar off adv.
epeyce uzakta a good distance off adv.
kıyıdan uzakta offshore adv.
en uzakta farthest adv.
denizden uzakta inland adv.
daha uzakta farther adv.
çok uzakta a long way off adv.
biraz uzakta a little way off adv.
çok uzakta far away adv.
buradan çok uzakta a long way from here adv.
millerce uzakta miles apart adv.
evden uzakta far from home adv.
evden uzakta away from home adv.
evden uzakta not at home adv.
uzakta buluanacak şekilde distally adv.
uzakta bulunacak şekilde distally adv.
çılgın kalabalıktan uzakta far from the madding crowd adv.
gözdenlerden uzakta backstage adv.
...olmaktan çok uzakta far from being adv.
(şüpheden/sorundan) uzak/uzakta above adv.
(birinden/bir şeyden) uzakta away (from someone or something) adv.
kaynaktan uzakta high adv.
işten uzakta olacak şekilde off adv.
sahnenin seyircinin görebileceği alanından uzakta offstage adv.
normal iş yerinden uzakta off-the-job adv.
eğitim kurumundan uzakta down [uk] adv.
evden uzakta outland [dialect] adv.
iki adım uzakta a stone's throw away from prep.
(başka bir şeyden) daha uzakta olmayan within prep.
kıyıdan uzakta offshore prep.
uzakta anlamı veren ön ek per- pref.
Phrasals
evden uzakta köle gibi yaşamak live out v.
-den ayrı/uzakta durmak stand off from v.
(birinden veya bir şeyden) uzakta durmak get away v.
(birinden veya bir şeyden) uzakta tutmak get away v.
uzakta durmak hold away [scottish] v.
rüzgara uzakta yelken açmak keep away v.
yelkenlinin rüzgara uzakta ilerlemesine neden olmak keep away v.
uzakta yaşamak/oturmak live out v.
işinden, okulundan uzakta yaşamak/oturmak live out v.
(birinden/bir şeyden) uzakta durmak stand off from (someone or something) v.
evden uzakta uyumak sleep out v.
evden uzakta kalmak sleep out v.
Phrases
bir tık uzakta! just a click away! expr.
buradan uzakta far from here expr.
bir klik uzakta! just a click away! expr.
bir tıklama uzakta! just a click away! expr.
duyulamayacak kadar uzakta out of hearing expr.
çok uzakta out of hearing expr.
evden uzakta far afield expr.
evden uzakta farther afield expr.
evden uzakta farther afield expr.
evden uzakta further afield expr.
evden uzakta further afield expr.
uzakta/uzaktan at/from a distance expr.
Proverb
günde bir elma doktoru uzakta tutar an apple a day keeps the doctor away
Colloquial
polemiklerden uzakta durmak go high v.
bir adım uzakta/uzağında (yakın manasında) a step away from expr.
yolundan uzakta out of your way expr.
aşırı uzak/uzakta miles from anywhere expr.
her yere uzakta miles from nowhere expr.
her yerden uzakta miles from nowhere expr.
aşırı uzakta miles from nowhere expr.
medeniyetten uzakta at the end of nowhere expr.
her şeyden uzakta away from it all expr.
Idioms
(gemi) tahmin edilen yerden daha uzakta olmak be out of her reckoning v.
birbirlerinden çok uzakta olmak be miles apart v.
beklenilenden çok uzakta olmak/kalmak be wide of the mark v.
beklenilenden çok uzakta olmak/kalmak fall wide of the mark v.
duyamayacak kadar uzakta olmak be out of earshot v.
hedeften/amaçtan çok uzakta olmak be wide of the mark v.
eski şaşaalı/heybetli/parlak günlerinden uzakta olmak past someone's prime v.
hedeften/amaçtan çok uzakta olmak fall wide of the mark v.
eve bir tabut içinde dönmek (ülkesinden uzakta ölenler için kullanılır) go home in a box v.
işitilemeyecek kadar uzakta olmak be out of earshot of v.
medeniyetten/insanlardan uzakta yaşamak live off the grid v.
uzakta tutmak keep at bay v.
devlet gözetiminden uzakta yaşamak live off the grid v.
şüpheden uzakta olmak be beyond suspicion v.
gerçeklerden uzak/uzakta yaşamak work in an ivory tower v.
gerçeklerden uzak/uzakta yaşamak work in one's ivory tower v.
gerçeklerden uzak/uzakta yaşamak live in an ivory tower v.
gerçeklerden uzak/uzakta yaşamak live in one's ivory tower v.
uzakta olmak be out of the way v.
çok uzakta olmak be over the hills and far away v.
(sporda) savunmadan uzakta pas almaya müsait olmak be wide open v.
gerçeklerden uzak/uzakta yaşamak dwell in an ivory tower v.
gerçeklerden uzak/uzakta yaşamak dwell in one's ivory tower v.
medeniyetten uzakta olmak be at the end of nowhere v.
gerçeklerden uzak/uzakta yaşamak dwell in an ivory tower v.
gerçeklerden uzak/uzakta yaşamak dwell in one's ivory tower v.
(birini) uzakta tutmak keep (one) at arm's length v.
(birini/bir şeyi/kendini) ayrı/uzakta tutmak keep (someone or something, or oneself) at a distance v.
sıkıntıdan/sorundan uzakta close as a clam adj.
sıkıntıdan/sorundan uzakta close as a clam adj.
medeniyetten/insanlardan uzakta off the grid adj.
devlet gözetiminden uzakta off the grid adj.
gözlerden uzakta off the grid adj.
eski şaşaalı/heybetli/parlak günlerinden uzakta past (someone's or something's) prime adj.
eski şaşaalı/heybetli/parlak günlerinden uzakta past prime adj.
uzakta ancak görülebilen in the offing adj.
çok uzakta back o' bourke [australia] adv.
medeniyetten uzakta back of the black stump adv.
benden uzakta far be it from me expr.
çok uzakta değil around the bend expr.
çok uzakta değil round the bend expr.
çok uzakta değil around the corner expr.
çok uzakta değil round the corner expr.
epey uzakta quite a ways expr.
oldukça uzakta quite a ways expr.
çok da uzakta olmayan not a hundred/thousand/million miles away/from here expr.
çok uzakta/uzağa over the hills and far away expr.
iki adım uzakta a stone's throw away expr.
medeniyetten uzakta beyond the black stump expr.
(birinin/bir şeyin) duyamayacağı kadar uzakta out of earshot (of somebody/something) expr.
gerçeklerden uzak/uzakta in an ivory tower expr.
gerçeklerden uzak/uzakta in one's ivory tower expr.
duyulmayacak kadar uzakta out of earshot expr.
gün batımından çok sonra ve şafaktan çok uzakta so long after sunset and so far from dawn expr.
Speaking
buradan yüz kilometre uzakta it's a hundred kilometers from here expr.
ne kadar kaldı/uzakta? how much further? expr.
okuldan ne kadar uzakta oturuyorsun? how far do you live from school? expr.
ne kadar uzakta? how far? expr.
sadece bir telefon kadar uzakta just a phone call away expr.
Trade/Economic
gümrük idaresinden uzakta bulunan liman out port n.
Tourism
şehirden uzakta kafa dinlemeye uygun yer villeggiatura n.
Technical
kondensör birimi dolaptan uzakta olduğunda dolapların ısı yayma hızının ölçülmesi measurement of the heat extraction rate of the cabinets when the condensing unit is remote from the cabinet n.
en uzakta bulunan utmost adj.
Computer
ağ izleme uzakta ağ çıkartma katmanı network monitoring remote network abstraction layer n.
uzakta işleme remote processing n.
ekrandan 18 inç uzakta oturan kimse code 18 n.
iş ile ilgili uzakta away on business expr.
iş için uzakta away on business expr.
uzakta sakla remote store expr.
Informatics
uzakta işleme remote processing n.
Telecom
uzakta işleme remote processing n.
Mechanic
özellikle telsiz ile uzakta bulunan bir cihazı çalıştırma üzerine çalışmalar yürüten bilim dalı telemechanics n.
Railway
çalışanların evden uzakta kalmasını içeren vardiya lodging turn n.
Marine
pusula ile geminin karadan ne kadar uzakta olduğuna bakmak set the land v.
kıyıdan uzakta olan off adj.
Medical
bir organın merkezden uzakta olan kısmı distal n.
merkezden uzakta lateral adj.
Anatomy
gangliyondan uzakta bulunan postganglionic adj.
sinir düğümünden uzakta bulunan postganglionic adj.
Pathology
nesnelerin gerçekte olduklarından daha uzakta gözükmelerine sebep olan görme bozukluğu teleopsy n.
Astronomy
çok uzakta bulunan galaksi red-shifted galaxy n.
kütleçekimsel merceklenme sayesinde keşfedilmiş 14 milyar ışık yılı uzakta bulunan yıldız icarus n.
kütleçekimsel merceklenme sayesinde keşfedilmiş 28 milyar ışık yılı uzakta bulunan yıldız earendel n.
3900 ışık yılı uzakta bulunan bir kırmızı üstündev yıldız vy canis majoris n.
30 milyon ışık yılı uzakta bulunan sarmal galaksi sombrero galaxy n.
30 ila 50 milyon ışık yılı uzakta bulunan sarmal galaksi needle galaxy n.
26 bin ışık yılı uzakta bulunan mavi üstündev yıldız pistol star n.
ışık yılları uzakta light years away adv.
Astrology
dünyaya kıyasla iki gezegenin birbirinden 135 derece uzakta olacak şekilde açısı trioctile n.
Zoology
(radyal simetri gösteren organizmalarda) ağızdan veya ağzından uzakta yer alan abactinal n.
(radyal simetri gösteren organizmalarda) ağızdan veya ağzından uzakta yer alan aboral n.
ağızdan uzakta yerleşmiş abactinal adj.
ağızdan uzakta yerleşmiş aboral adj.
ambulakral bölgeden uzakta antambulacral adj.
ağızdan uzakta abactinally adv.
Botanic
sapsız organizmanın sudan uzakta büyümesi hydrotropism n.
bir organizmanın ekseninden uzakta olan, eksenin dışında kalan abaxial adj.
eksenden uzakta olan dosel adj.
Social Sciences
uzakta ikamet edip toplumla bir araya gelmek üzere davet edilmiş kimse corresponding member of a society n.
Education
kampüsten uzakta off-campus adv.
Linguistics
'-den uzakta ap- pref.
-den uzakta apo- pref.
Geography
güneşin ekvatordan en uzakta bulunduğu yılın iki zamanı solstice n.
Geology
rasathaneden uzakta meydana gelen deprem teleseism n.
kaynaktan oldukça uzakta bulanan çökelme alanı ile ilgili distal adj.
Military
ana komutanlıktan uzakta bulunan ve bir yerden diğerine hızlıca hareket edebilen gemi filosu flying squadron n.
Sport
şehir merkezinden uzakta, tenis topuyla oynanan bir golf çeşidi urban golf n.
Basketball
potadan uzakta upcourt adv.
Football
orta sahada hücum hattından en uzakta bulunan defans oyuncusu free safety n.
Wagering
yarış pistinden uzakta yapılan (bahis) offtrack adj.
yarış pistinden uzakta olacak şekilde offtrack adv.
yarış pistinden uzakta yapılan bahislerle ilgili olarak offtrack adv.
yarış pistinden uzakta olacak şekilde off-track adv.
yarış pistinden uzakta yapılan bahislerle ilgili olarak off-track adv.
Archaic
…dan uzakta thence adv.
zihnen veya duygusal olarak uzakta olan yonderly adv.
Engineering
uzakta bulunan bir su tankı veya deposundaki su seviyesini gösteren cihaz telehydrobarometer n.
Reptiles
doğu asya ve pasifik adalarındaki nehir ağızlarında bulunmakla beraber karadan çok uzakta da karşılaşılabilen büyük bir timsah estuarine crocodile (crocodylus porosus) n.
Slang
(eşi/sevgilisi uzakta iken) kadının birlikte olduğu tip sport's coat n.
(eşi/sevgilisi uzakta iken) kadının birlikte olduğu tip sport coat n.
yerleşim yerlerinden uzakta, ıssız ve vahşi bölge bundu n.
yerleşim yerlerinden uzakta, ıssız ve vahşi olan (bölge) bundu adj.
çok uzakta back of bourke expr.
çok uzakta bumfuck nowhere expr.
Star Wars
uzakta-sınıfı gözcü gemisi faraway-class scout ship n.