doldurmak - Türkisch Englisch Wörterbuch

doldurmak

Bedeutungen von dem Begriff "doldurmak" im Englisch Türkisch Wörterbuch : 92 Ergebniss(e)

Türkisch Englisch
Common Usage
doldurmak fill v.
Please fill my glass too.
Lütfen benim bardağımı da doldur.

More Sentences
General
doldurmak replenish v.
On the contrary, they serve to replenish the war chest of the Khartoum government.
Aksine, Hartum hükümetinin savaş sandığını doldurmaya hizmet ediyorlar.

More Sentences
doldurmak infest v.
The main street is infested with tourists.
Ana caddeyi turistler doldurmuşlardı.

More Sentences
doldurmak complete v.
First, you need to complete this form.
Evvela bu formu doldurmanız icap ediyor.

More Sentences
doldurmak crowd v.
I have to pee, but your friends are completely crowding the hallway.
İşemem lazım ama arkadaşların koridoru tamamen doldurmuş.

More Sentences
doldurmak fill in v.
We must then also fill in the specific details.
O halde spesifik detayları da doldurmalıyız.

More Sentences
doldurmak line v.
He's lining his pockets while soldiers are massacred for a cause that is lost.
Askerler kaybedilmiş bir dava uğruna katledilirken o ceplerini dolduruyor.

More Sentences
doldurmak infuse v.
His speech was infused with sharp sarcasm towards modern society.
Konuşması, modern topluma yönelik sert bir alaycılıkla doluydu.

More Sentences
doldurmak stuff with v.
Postman Pat's head is stuffed with explosives.
Postacı Pat'in kafası patlayıcılarla doldurulmuş.

More Sentences
doldurmak charge v.
I have to charge the battery of my car.
Arabamın aküsünü doldurmam gerek.

More Sentences
doldurmak fill v.
Angry parents filled the hallways.
Öfkeli ebeveynler koridorları doldurmuştu.

More Sentences
doldurmak fill up v.
They are entitled to fill up their tanks there.
Depolarını orada doldurma hakkına sahipler.

More Sentences
doldurmak stuff v.
I spent the afternoon stuffing the couch cushions.
Öğleden sonrayı kanepenin minderlerini doldurarak geçirdim.

More Sentences
doldurmak pad v.
The seat is padded with a special gel for a comfortable ride.
Koltuk, rahat bir sürüş için özel bir jel ile doldurulmuştur.

More Sentences
doldurmak load v.
The gun was loaded with only two bullets.
Silah sadece iki mermiyle doldurulmuştu.

More Sentences
doldurmak pack v.
Tom packed all of his things into his car and left for Boston.
Tom, tüm eşyalarını arabasına doldurup Boston'a doğru yola çıktı.

More Sentences
doldurmak pull v.
Do you mind pulling me a lager?
Bana bir bira doldurur musun?

More Sentences
doldurmak bundle v.
She bundled all her dresses into the suitcase.
Bütün elbiselerini bavula doldurdu.

More Sentences
doldurmak stock v.
Our deep freezer was stocked with meat.
Derin dondurucumuz etlerle doldurulmuştu.

More Sentences
doldurmak bolster v.
He attends all of the seminars to bolster his CV.
CV'sini doldurmak için tüm seminerlere katılıyor.

More Sentences
Technical
doldurmak fill v.
I am filling my time by playing computer games.
Zamanımı bilgisayar oyunlarıyla dolduruyorum.

More Sentences
doldurmak load v.
Load it up with air, water and other things for different effects.
Farklı efektler için hava, su ve diğer şeylerle doldurun.

More Sentences
Informatics
doldurmak pad v.
Tom padded his resume.
Tom özgeçmişini doldurdu.

More Sentences
Automotive
doldurmak fill v.
Thank you for your application, but the position has already been filled.
Başvurunuz için teşekkür ederiz, ancak söz konusu pozisyon zaten doldurulmuştur.

More Sentences
Gastronomy
doldurmak stuff v.
We cannot stuff money into a new EU piggy bank every time.
Her seferinde yeni bir AB kumbarasına para dolduramayız.

More Sentences
General
doldurmak round v.
doldurmak throng v.
doldurmak suffuse v.
doldurmak encumber v.
doldurmak clog v.
doldurmak the close of the day v.
doldurmak fill something out v.
doldurmak congest v.
doldurmak fill something in v.
doldurmak egg somebody on v.
doldurmak choke up v.
doldurmak cover in v.
doldurmak imbue v.
doldurmak glut v.
doldurmak urge v.
doldurmak write out v.
doldurmak take up v.
doldurmak store v.
doldurmak pervade v.
doldurmak scrouge v.
doldurmak accumber v.
doldurmak ram (in) v.
doldurmak ram (down) v.
doldurmak upfill [obsolete] v.
doldurmak bein v.
doldurmak belly v.
doldurmak quat [welsh] v.
doldurmak het [obsolete] v.
doldurmak honeycomb v.
doldurmak renew v.
doldurmak oversupply v.
doldurmak impact v.
doldurmak implete v.
doldurmak impregn [obsolete] v.
doldurmak impregn [obsolete] v.
doldurmak infarce [obsolete] v.
doldurmak infound [obsolete] v.
doldurmak inglut [obsolete] v.
doldurmak gorge v.
doldurmak close v.
doldurmak cloy [obsolete] v.
doldurmak involve v.
doldurmak penetrate v.
doldurmak plenish v.
doldurmak scrounge v.
doldurmak scrowdge v.
doldurmak frequent [obsolete] v.
doldurmak push v.
doldurmak supply v.
doldurmak pile v.
Phrasals
doldurmak throw on v.
doldurmak pile on v.
doldurmak pile onto v.
doldurmak stuff up v.
doldurmak run into v.
doldurmak inject into v.
doldurmak finish out v.
Colloquial
doldurmak crap up (something) v.
doldurmak crap up v.
Technical
doldurmak store v.
doldurmak fuel v.
doldurmak charge v.
Automotive
doldurmak prime v.
doldurmak top up v.
Archaic
doldurmak stew v.
doldurmak fulfil v.
doldurmak fulfill v.

Bedeutungen, die der Begriff "doldurmak" mit anderen Begriffen im Englisch Türkisch Wörterbuch erhalten hat: 500 Ergebniss(e)

Türkisch Englisch
Common Usage
çuvala doldurmak sack v.
General
form doldurmak fill in v.
Fill in one form for each person you want to sponsor.
Sponsor olmak istediğiniz her kişi için bir form doldurun.

More Sentences
silahı doldurmak load v.
Tom loaded his gun.
Tom silahını doldurdu.

More Sentences
doldurmak (form vb) fill out v.
Can you fill out the detail?
Detayları doldurabilir misiniz?

More Sentences
fazla doldurmak overload v.
My mom told me not to overload the washing machine.
Annem bana çamaşır makinesini fazla doldurmamamı söyledi.

More Sentences
benzin doldurmak fuel v.
Your car is fueled and ready to go.
Arabanıza benzin dolduruldu ve gitmeye hazır.

More Sentences
suyla doldurmak swamp v.
The waves swamped the town near the ocean.
Dalgalar okyanus kıyısındaki kasabayı suyla doldurdu.

More Sentences
tıka basa doldurmak cram v.
She tried to cram too much information on a single Word page.
Tek bir Word sayfasına çok fazla bilgi doldurmaya çalıştı.

More Sentences
tıka basa doldurmak stuff v.
Tom told me he was stuffed.
Tom bana tıka basa dolu olduğunu söyledi.

More Sentences
yerini doldurmak replace v.
Let nobody tell me that we are unable to replace these MBMs!
Kimse bana bu MBM'lerin yerini dolduramayacağımızı söylemesin!

More Sentences
ağzına kadar doldurmak cram v.
It feels risky to cram a small shop as the Omicron variant is still transmissible.
Omicron varyantı hala bulaşıcı olduğundan, küçücük bir mağazaya bu kadar insanı ağzına kadar doldurmak riskli.

More Sentences
tepeleme doldurmak heap v.
She heaped her plate with salad.
Tabağını salatayla tepeleme doldurdu.

More Sentences
tıka basa doldurmak pack v.
I thought I was going to suffocate on that train, which was absolutely packed.
Tıka basa dolu olan trende boğulacağımı sandım.

More Sentences
boşluk doldurmak fill a gap v.
LaSalle was created to fill a gap between Cadillac and Buick.
LaSalle, Cadillac ve Buick arasındaki boşluğu doldurmak için yaratıldı.

More Sentences
yeniden doldurmak refill v.
I think it's time for me to refill this prescription.
Sanırım bu reçeteyi yeniden doldurmamın zamanı geldi.

More Sentences
yeniden doldurmak recharge v.
I taught English to recharge my bank account.
Banka hesabımı yeniden doldurmak için İngilizce öğrettim.

More Sentences
yaşını doldurmak turn (27 next week etc) v.
Tom wants to graduate from college before he turns 24 years old.
Tom, 24 yaşını doldurmadan önce üniversiteden mezun olmak istiyor.

More Sentences
boşluğu doldurmak fill the void v.
Whatever the case may be, our girls are here to fill the void.
Durum ne olursa olsun, kızlarımız boşluğu doldurmak için buradalar.

More Sentences
alanları doldurmak fill the areas v.
Domestic and foreign sports fans are expected to fill the area from the first hours of the evening.
Yerli ve yabancı sporseverlerin akşamın ilk saatlerinden itibaren alanı doldurması bekleniyor.

More Sentences
(silahı) yeniden doldurmak reload v.
Press 'R' to reload your weapon.
Silahınızı yeniden doldurmak için 'R'ye basın.

More Sentences
(aradaki) boşluğu doldurmak bridge v.
The trainer had to bridge the gap between different ages.
Eğitmen farklı yaşlar arasındaki boşluğu doldurmak zorundaydı.

More Sentences
(insan) bir yeri doldurmak people v.
The building was peopled with lawyers and criminals.
Bina avukatlar ve suçlularla doluydu.

More Sentences
koku ile doldurmak scent v.
The fresh mint scented the air in the room.
Taze nane odayı koku ile dolduruyordu.

More Sentences
(yiyecek) doldurmak stuff v.
You should stuff the turkey before putting it in the oven.
Hindiyi fırına koymadan önce içini doldurmalısın.

More Sentences
içini doldurmak (hayvan) stuff v.
The cabin in the woods was packed with stuffed animals.
Ormandaki kulübe içi doldurulmuş hayvan deryası gibiydi.

More Sentences
(yerini) doldurmak take v.
Maybe you don't know this, but nobody could ever take your place.
Belki bunu bilmiyorsun ama kimse senin yerini dolduramaz.

More Sentences
(pompayla) doldurmak pump v.
In some countries, you need to pump gas on your own.
Bazı ülkelerde benzini kendiniz doldurmanız gerekir.

More Sentences
(yastık vb.) doldurmak plump v.
The man plumped the pillows before lying down.
Adam yatmadan önce yastıkları doldurdu.

More Sentences
Phrasals
boşlukları doldurmak fill in v.
It is generally said that training is about filling in the gaps.
Genellikle eğitimin boşlukları doldurmakla ilgili olduğu söylenir.

More Sentences
(birinin/bir şeyin) yerini doldurmak fill in (for someone or something) v.
Once again, I want to thank Parliament for allowing me to fill in for my colleague.
Meslektaşımın yerini doldurmama izin verdiği için Parlamento'ya bir kez daha teşekkür etmek istiyorum.

More Sentences
General
boşaltılmış olan çukuru yeniden doldurmak için kullanılan malzeme backfill n.
(hayvan, bitki) koruma veya spor amaçlı bir yere doldurmak plant n.
torbasını doldurmak için önüne geleni vuran avcı pot hunter n.
tıka basa doldurmak stoke v.
herhangi bir cisme başka bir cismi katarak fazlasını alamayacak derecede doldurmak embrue v.
çile doldurmak undergo a period of suffering v.
tıka basa doldurmak choke up v.
fazla insanla doldurmak overcrowd v.
aşırı doldurmak overfill v.
fazlasıyla doldurmak surfeit v.
küpünü doldurmak feather one's nest v.
doldurmak (zar) load v.
ağzına kadar doldurmak heap v.
fazla doldurmak (çamaşır makinesi vb) overfill v.
iyice doldurmak saturate v.
hıncahınç doldurmak pack v.
doldurmak (silah) ram v.
tıka basa doldurmak clutter v.
az doldurmak underfill v.
beklenenden daha az doldurmak underfill v.
benzin doldurmak fuel up v.
doldurmak (yumuşak bir madde ile) pad v.
cebini doldurmak fill one's pockets v.
içini doldurmak pad v.
doldurmak (formu) fill out v.
kepçe ile doldurmak veya boşaltmak ladle v.
ağzını tıka basa doldurmak tuck into v.
çuvala doldurmak bag v.
yerini doldurmak (bir kimsenin) deputize for v.
tıka basa doldurmak clutter up v.
altını doldurmak soil one's nappies v.
erotik duygularla doldurmak erotise v.
doldurmak (taşıtın benzin deposunu) tank up v.
yeniden doldurmak restock v.
miadını doldurmak peter out v.
miyadını doldurmak peter v.
testiyi doldurmak accumulate money v.
midesini bir şey ile tıka basa doldurmak gorge oneself on v.
küpünü doldurmak feather one's own nest v.
erotik duygularla doldurmak erotize v.
benzin deposunu doldurmak gas up v.
tıka basa doldurmak encumber v.
yarıkları doldurmak chink v.
bant doldurmak tape v.
gününü doldurmak complete a period of time v.
pamukla doldurmak pad v.
tıka basa doldurmak overfill v.
miyadını doldurmak be over v.
tepeleme doldurmak pile v.
torbaya doldurmak bag v.
düzensiz bir şekilde doldurmak clutter v.
fazla doldurmak surcharge v.
yerini doldurmak recoup v.
havayla doldurmak swell v.
cezasını hapiste doldurmak serve one's sentence v.
aşırı doldurmak glut v.
yeniden doldurmak replenish v.
tıka basa doldurmak glut v.
cebini doldurmak line one's pocket v.
kafasını iyice doldurmak saturate v.
tepeleme doldurmak pile on v.
tıka basa doldurmak tuck away v.
altını doldurmak wet one's nappies v.
pamukla doldurmak wad v.
hıncahınç doldurmak jam v.
doldurmak (silah) load v.
armayı doldurmak tauten the standing rigging v.
kum ve çamurla doldurmak silt up v.
yerini doldurmak sub v.
yerini doldurmak supply v.
şişeye doldurmak bottle v.
yerini doldurmak (birinin) take someone's place v.
yazıp doldurmak make out v.
form doldurmak fill up a form v.
tıka basa doldurmak jam v.
yerini doldurmak make something up v.
sıfır doldurmak zeroise v.
sıfır doldurmak zerofill v.
sıfırla doldurmak zeroise v.
derz doldurmak mortar v.
çuval doldurmak fill the sack with v.
çuvalı doldurmak fill the sack v.
çuvalı doldurmak fill the sack with v.
yastıkları doldurmak plump up pillows v.
yastık doldurmak plump up pillow v.
yakıt doldurmak fuel up v.
yakıt doldurmak fill up fuel oil v.
silah doldurmak load a gun v.
bir anketi doldurmak fill out a survey v.
boşluğunu doldurmak fill a gap v.
boşluğu doldurmak fill a gap v.
yağmur yağarken küpünü doldurmak make hay while the sun shines v.
(form) doldurmak fill in v.
fazla doldurmak glut v.
kıtıkla doldurmak flock v.
anket doldurmak fill in questionnaire v.
anket doldurmak fill out questionnaire v.
fazla doldurmak overcharge v.
tıka basa doldurmak overcrowd v.
çok fazla insanla doldurmak overcrowd v.
binalarla doldurmak overbuild v.
koruyucu bir madde ile doldurmak pack v.
göz doldurmak impress v.
göz doldurmak make a strong impression on v.
göz doldurmak make an indelible impression on v.
boşlukları doldurmak fill in the blanks v.
boşluğu doldurmak stand in the breach v.
mürekkebini doldurmak ink v.
eksikliği gidermek/doldurmak fill the deficiency v.
boşluğunu doldurmak fill the deficiency of v.
başvuru formu doldurmak fill in an application form v.
bir talep formu doldurmak fill out a request form v.
içini parayla doldurmak stuff something full of cash v.
bir şeyi tıka basa doldurmak glut something with something v.
midesini bir şey ile tıka basa doldurmak gorge oneself with something v.
boğazı toprakla doldurmak stuff one’s gullet with dirt v.
performansıyla göz doldurmak one's performance catch the eye v.
hayvan doldurmak taxidermize v.
silahını doldurmak load one's gun v.
tıka basa doldurmak fill to overflowing v.
ağzına kadar doldurmak fill to overflowing v.
gaz doldurmak aerate v.
şarjöre mermi doldurmak insert bullets into the magazine v.
şarjörü doldurmak fill the magazine v.
bir form doldurmak fill out a form v.
ömrünü doldurmak expire v.
(valizi vb) aşırı doldurmak overpack v.
beyanname doldurmak fill tax return v.
tıka basa doldurmak accumber v.
ağzına kadar doldurmak fill to the brim v.
(zamanını) doldurmak take v.
hayvan postu doldurmak taxidermize v.
hayvan postu doldurmak taxidermise v.
hayvan postu doldurmak taxidermize v.
hayvan postu doldurmak taxidermise v.
hayvan postu doldurmak taxidermise v.
hayvan postu doldurmak taxidermize v.
hava ile doldurmak aerify v.
(zamanı) doldurmak absorb v.
gaz doldurmak air out v.
tekrar şişeye doldurmak rebottle v.
depoya doldurmak tank v.
boş kalan iş pozisyonunu doldurmak backfill v.
bulaşık makinesini doldurmak load the dishwasher v.
küveti doldurmak için musluğu açmak run a bath v.
küveti doldurmak run a bath v.
tekrar doldurmak reinfuse v.
tıka basa doldurmak thwack [obsolete] v.
evi kek, bisküvi gibi atıştırmalıklarla doldurmak fill her tins [nz] v.
tıka basa doldurmak trig [dialect] v.
çukurla doldurmak bedimple v.
kölelerle doldurmak beslave v.
dumanla doldurmak besmoke v.
arazi doldurmak için kullanmak landfill v.
içini doldurmak lard v.
içini endişeyle doldurmak beworry v.
çizgilerle doldurmak line v.
boşlukla doldurmak blank (out) v.
yarısını doldurmak half-fill v.
garip veya acayip fikirlerle doldurmak whimsy v.
karınını tıka basa doldurmak stuff v.
kapasitesini doldurmak bloat v.
aşırı doldurmak bloat v.
tıka basa doldurmak heap v.
yığınlarla doldurmak heap v.
yığınla doldurmak heap v.
(org borularını) başka bir bölmeden havayla doldurmak borrow v.
doygunluk noktasına kadar doldurmak replete v.
tıka basa doldurmak replete v.
doyana kadar doldurmak replete v.
yeniden doldurmak replete v.
tıka basa doldurmak bulge v.
içini doldurmak line v.
parçalarını doldurmak lip v.
(birini) hayali bilgilerle doldurmak load v.
gereksiz eşyalar ile doldurmak lumber v.
ıvır zıvır ile doldurmak lumber [uk] v.
yakıt tankını doldurmak gas (up) v.
talebi aşacak derecede fazla ürünle doldurmak glut v.
toprakla doldurmak loam v.
ağzına kadar doldurmak chock (up) [uk] v.
ağzına kadar doldurmak choke v.
(yapışkan bir madde ile) doldurmak clam [dialect] [uk] v.
hasadı çakılla doldurmak (kuş) gravel v.
midesini doldurmak grub out v.
kesici parçacıkların arasındaki boşluğu kesilmekte olan materyalle doldurmak gum v.
yerini doldurmak officiate v.
engellerle doldurmak oppilate v.
aşırı doldurmak overcram v.
tepeleme doldurmak overcram v.
ağzına kadar doldurmak overcram v.
tıka basa doldurmak overpester [obsolete] v.
aşırı doldurmak overset v.
tıka basa doldurmak overset v.
ağzına kadar doldurmak overstuff v.
tıka basa doldurmak overstuff v.
delikleri doldurmak impregnate v.
(bir madde ile) boşlukları doldurmak impregnate v.
yerini doldurmak commute v.
tıka basa doldurmak infarce [obsolete] v.
aşırı doldurmak inglut [obsolete] v.
(belirli miktarda) doldurmak instill v.
bardağa biraz su doldurmak pour some water in the glass v.
topaklarla doldurmak clot v.
tıka basa doldurmak cloy [obsolete] v.
(formu) doldurmak complete v.
süslerle doldurmak conceit v.
tıka basa yiyecekle doldurmak cram v.
karalamalar ile doldurmak doodle v.
(radyo veya televizyonda) süre doldurmak drool v.
gereksiz şeylerle doldurmak incomber v.
ambalajlayarak doldurmak pack v.
(destek için çatıyı) atık kayaç ile doldurmak pack v.
sert maddeye ait gevşek parçalar ile doldurmak pack v.
bedava bilet dağıtarak seyirci doldurmak paper v.
arasındaki boşluğu doldurmak interspace v.
tam kapasite doldurmak pang [scotland] v.
ağzına kadar doldurmak pang [scotland] v.
insanla doldurmak people v.
hayvanlarla doldurmak plant v.
resimlerle doldurmak portray v.
(defteri) eski defterlerdeki bilgileri ekleyerek doldurmak post (up) v.
ağzına kadar doldurmak saturate v.
mısır ile doldurmak corn v.
tohumla doldurmak corn v.
ani su akışı ile kanalı doldurmak flash v.
(bir şey ile) tıka basa doldurmak gavage v.
yeniden doldurmak plenish v.
önceden doldurmak preoccupy v.
(birini) doldurmak prepossess [obsolete] v.
(zemin boşluğunu) yalıtım malzemesi ile doldurmak pug v.
(kil veya harç ile) doldurmak pug v.
ağzına kadar doldurmak scram [dialect] [uk] v.
(çatlakları veya derzleri) macunla doldurmak shim v.
(içki) doldurmak skink [dialect] v.
toprak ile doldurmak slight [obsolete] v.
tortu ile doldurmak sludge v.
(silahı) kurşunla doldurmak slug v.
(bir şeyden) ortama çok fazla doldurmak becrowd v.
içerisine beyaz tüy doldurmak point v.
(aküyü) az doldurmak soak v.
(yastık) içini doldurmak squab v.
tıka basa doldurmak stive v.
ağzına kadar doldurmak stive v.
tamamen doldurmak stive v.
iyice doldurmak superinfuse v.
ağzına kadar doldurmak supply v.
tıka basa doldurmak supply v.
tamamen doldurmak supply v.
fazlasıyla doldurmak surcloy [obsolete] v.
içeriyi doldurmak flood v.
hıncahınç doldurmak pack v.
fazlasıyla doldurmak pall v.
tutku ile doldurmak passionate [obsolete] v.
hırsla doldurmak passion v.
(hafriyat alanını) taşla doldurmak steen v.
(hafriyat alanını) taşla doldurmak steyn v.
(hafriyat alanını) taşla doldurmak stein v.
miadını doldurmak outdate v.
tutkuyla doldurmak passion v.
tıka basa doldurmak pester [oboslete] v.
(maden kazı alanını) çer çöple doldurmak stow v.
(maden kazı alanını) çer çöple doldurmak stow v.
tıka basa doldurmak farce v.
(konuşmayı) nüktelerle doldurmak farcing v.
içine su doldurmak swamp v.
doldurmak için açmaya yarayan break-open adj.
Phrasals
(yarım olan bardağı/içkisini) doldurmak/fullemek top up v.
(tütünle vb) pipo doldurmak bowl up v.
sel suyuyla doldurmak deluge something with v.
birini bir şey (fikir) ile doldurmak imbue someone with something v.
tıka basa (bir şeyin içine) doldurmak/itmek stuff something down something v.
bir yeri/şeyi birileriyle doldurmak load something up with someone v.
ile doldurmak/yüklemek load with v.
bir yere birilerini doldurmak load someone in v.
bir yeri/şeyi birileriyle doldurmak load something down with someone v.
bir yere birilerini doldurmak load someone into something v.
(ses vb) -den geçip doldurmak reverberate throughout v.
çuvallara koymak/doldurmak sack something up v.
birine karşı yarışacak şekilde doldurmak set someone up against someone v.
(yazılı materyali) doldurmak make out v.
(sırayı) süs eşyalarıyla doldurmak run out v.
içeri doldurmak blow in v.
tıka basa/sıkış tıkış doldurmak box up v.
çatlakları doldurmak chink up (something) v.
tıka basa doldurmak chuck (something) in (to something) v.
tıka basa doldurmak chuck something into something v.
tıka basa doldurmak chuck (something) into (something) v.
tıka basa doldurmak cram with (someone or something) v.
ağzında kadar doldurmak cram someone or something with someone or something v.
tıka basa doldurmak cram someone or something with someone or something v.
hıncahınç doldurmak cram someone or something with someone or something v.
birini ya da bir şeyi biri ya da bir şeyle doldurmak cram someone or something with someone or something v.
(birisi ya da bir şey) ile doldurmak cram with (someone or something) v.
hıncahınç doldurmak cram together v.
ağzına kadar doldurmak crowd with (someone or something) v.
aşırı derecede doldurmak crowd with (someone or something) v.
tıka basa doldurmak crowd something with someone or something v.
tıka basa doldurmak crowd with (someone or something) v.
aşırı derecede doldurmak crowd something with someone or something v.
ağzına kadar doldurmak crowd something with someone or something v.
tıka basa doldurmak ram (something) down v.
bir şeyi/bir yeri bir ürünle doldurmak stock something (up) with something v.
(bir şeyi/yeri) bir malla doldurmak stock (something) with (something else) v.
(bir şeyi/yeri bir şeyle) doldurmak stock (something) with (something else) v.
bir şeyi belli bir seviyeye kadar doldurmak fill something to something v.
sınırlı bir alanın içini doldurmak fill in v.
bir deliği, boşluğu doldurmak fill in v.
bir şeyin içini doldurmak fill in v.
form, test doldurmak fill in v.
boş bırakılan yerleri gerekli bilgilerle doldurmak fill in v.
bir şeyi belli bir noktaya kadar doldurmak fill something to something v.
bir yeri yavaş yavaş doldurmak filter in v.
birinin yerini doldurmak fill in v.
bir şeyi bir yere kadar doldurmak fill something to something v.
(bir şeyle) doldurmak gorge with (something) v.
ile doldurmak gorge with v.
büyüyerek doldurmak grow in v.
büyüyüp (bir şeyin) içini doldurmak grow into (something) v.
ceplerini doldurmak/dolgunlaştırmak fatten up v.
birini (başka birine) karşı doldurmak/işlemek play someone against (someone else) v.
bir şeyi bir şeyle tekrar doldurmak replenish something with something v.
(bir şeyi/yeri) bir şeyle doldurmak saturate (something or some place) with (something) v.
(bir şeyle) doldurmak suffuse with (something) v.
içini (bir şeyle) doldurmak suffuse with (something) v.
tekneyi suyla doldurmak swamp (someone or something) with (something) v.
bir şeyi bir şeyle doldurmak suffuse something with something v.
(bir şeyin) içine (bir şey) doldurmak stuff into (something) v.
birini/bir şeyi birinin/bir şeyin içine tıka basa doldurmak stuff someone or something into someone or something v.
birini/bir şeyi birinin/bir şeyin içine tıka basa doldurmak stuff someone or something in v.
(bir şeyin) içini (bir şeyle) doldurmak stuff into (something) v.
birini/bir şeyi birinin/bir şeyin içine doldurmak stuff someone or something into someone or something v.
birini/bir şeyi birinin/bir şeyin içine doldurmak stuff someone or something in v.
içine doldurmak stuff in v.
(birilerini bir şeye/yere) hınca hınç doldurmak pack (someone) into (something or some place) v.
(birilerini bir şeye/yere) ağzına kadar doldurmak pack (someone) into (something or some place) v.
bir şeyi kesip arasını bir tasarımla/dekoratif bir materyalle doldurmak inlay with (something) v.
bir şeye bir şey doldurmak inject something into something v.
bir şeyi bir şeyle doldurmak line something with something v.
(bir şeyi/yeri birileriyle) doldurmak people (something or some place) with (someone) v.
(bir şeyi) gereksiz/ucuz şeylerle doldurmak pad (something) out v.
bir şeyi bir şeyle doldurmak permeate something with something v.
bir şeyi birileriyle doldurmak people something with someone v.
(bir şeyle) tıka basa doldurmak stuff with (something) v.
ağzına kadar doldurmak stuff up v.
kafasını (bir şeyle) doldurmak stuff with (something) v.
ağzına kadar (bir şeyle) doldurmak stuff with (something) v.
(bir şeyle) doldurmak stuff with (something) v.
kısa bir zaman dilimini (bir şeyle) doldurmak jam with (something) v.
(bir şeyle) doldurmak jam with (something) v.
kısa bir zaman dilimine (bir çok şey) doldurmak jam with (something) v.
ağzına kadar (bir şeyle) doldurmak jam with (something) v.
ile doldurmak/yüklemek lade with v.
ile doldurmak occupy with v.
zamanını bir şeyle doldurmak occupy with v.
bir şeyi şişeye doldurmak/koymak bottle something up v.
şişeye doldurmak/koymak bottle up v.
pipoyu/piposunu doldurmak bowl up v.
bir boşluğu, açıklığı tuğla örerek kapatmak/doldurmak brick something up v.
çatlakları doldurmak chink up v.
binalarla doldurmak build up v.
birinin gözlerini doldurmak choke someone up v.
bir şeyi tıka basa doldurmak clutter something up v.
ile hınca hınç doldurmak cram with v.
ile doldurmak cram with v.
ile tıka basa doldurmak cram with v.
ile doldurmak crowd with v.
aralık/boşluk kalmayacak şekilde doldurmak cube out v.
küp şeklinde kutularla ağzına kadar doldurmak cube out v.
suyla doldurmak deluge with v.
(bir şeyi) su basmak/suyla doldurmak deluge (something) with (something) v.
birini/bir şeyi (bir şeyle) doldurmak fill someone or something up (with something) v.
(bir şeyi bir noktaya/seviyeye) kadar doldurmak fill (something) to (some point) v.
(bir şeyi bir yere) kadar doldurmak fill (something) to (some point) v.
-e kadar doldurmak fill to v.
(birini bir duyguyla) doldurmak fire (one) with (an emotion) v.
ile doldurmak flood with v.
(birinin) içini bir his doldurmak flow over (someone) v.
tam kapasite doldurmak chock up v.
ağzına kadar doldurmak chock up v.
ile doldurmak glut with v.
(birini/bir şeyi bir şeyle) fazla doldurmak/doyurmak glut (someone or something) with (something) v.
(birini/bir şeyi bir şeyle) tıka basa doldurmak/doyurmak glut (someone or something) with (something) v.
(birini/bir şeyi bir şeyle) aşırı doldurmak/doyurmak glut (someone or something) with (something) v.
ile tıka basa doldurmak/doyurmak glut with v.
midesini bir şeyle tıka basa doldurmak gorge oneself on something v.
midesini (bir şeyle) tıka basa doldurmak gorge on v.
birinin/bir şeyin midesini bir şeyle tıka basa doldurmak gorge someone or something with something v.
midesini bir şeyle tıka basa doldurmak gorge oneself with something v.
midesini (bir şeyle) tıka basa doldurmak gorge on (something) v.
bir şeyi bir şeyle ağzına kadar/tıka basa doldurmak heap something with something v.
(birini/bir şeyi bir şeyle) doldurmak heap (someone or something) with (something) v.
ile doldurmak heap with v.
bir şeyi bir şeyle doldurmak heap something with something v.
ile tıka basa/ağzına kadar doldurmak heap with v.
(birini/ bir şeyi bir fikirle/düşünceyle) doldurmak imbue (someone or something) with (something) v.
kesip arasını bir tasarımla/dekoratif bir materyalle doldurmak inlay with v.
(bir şeyi gazla, havayla) doldurmak inflate (something) with (something) v.
(boş bir alanın) içini mürekkeple doldurmak/boyamak ink in v.
(bir şeyle) ağzına kadar doldurmak jam with (something) v.
(bir şeyle) tıka basa doldurmak jam with (something) v.
ile doldurmak jam with v.
(bir şeyi gereksiz şeylerle) doldurmak lard (something) with (something) v.
ile doldurmak line with v.
(birini/bir şeyi) doldurmak load (someone or something) up v.
(bir nakliye aracını) doldurmak load (something) up v.
(içine/içeri) doldurmak load into v.
'-e doldurmak load into v.
(bir şeye) yük doldurmak load (something) up v.
(bir şeyi) çok fazla (bir şeyle) doldurmak load (something) with (something) v.
(bir şeyi bir şeyle) doldurmak load (something) with (something) v.
(içine/içeri) doldurmak load in v.
üstünü doldurmak load on v.
(izleyiciyle) doldurmak pack out v.
hınca hınç doldurmak pack together v.
(bir şeyle) doldurmak overdose with (something) v.
sıkış sıkış doldurmak pack together v.
ağzına kadar doldurmak pack out v.
hınca hınç doldurmak pack out v.
ile doldurmak permeate with v.
birileriyle doldurmak people with v.
(birini birine/bir şeye) karşı doldurmak poison (one) against (someone or something) v.
-e karşı doldurmak poison against v.
ile tekrar doldurmak replenish with v.
(bir şeyi/bir yeri) yankılanarak doldurmak reverberate throughout (something or some place) v.
ile doldurmak saturate with v.
kötü bir kokuyla doldurmak smell up v.
ile doldurmak stock with v.
(bir şeyle) doldurmak stock up with (something) v.
(birini/bir şeyi bir şeyle) doldurmak stock (someone or something) up with (something) v.
-e doldurmak/itmek stuff down v.
ila doldurmak swamp with v.
(bir şeyle) ağzına kadar doldurmak well up with (something) v.
(bir şeyle) doldurmak well up with (something) v.
(duvardaki boşlukları) taş parçalarıyla doldurmak pin in v.
(formu, başvuruyu) doldurmak fill up v.
öncesinde boşaltılmış bir şeyi doldurmak fill again v.
enerjiyle doldurmak set up v.
Colloquial
tıka basa doldurmak jampack n.
ağzına kadar doldurmak jampack n.
eksikliği doldurmak fit the bill v.
eksikliği doldurmak fill the bill v.
şarjör doldurmak lock and load v.
tıka basa doldurmak jam-pack v.
ağzına kadar doldurmak jam-pack v.
barda fıçı bira doldurmak sling beer [us] v.
tıka basa doldurmak crap up (something) v.
tıka basa doldurmak crap up v.
bir alanı/salonu hınca hınç doldurmak pack the house v.
bir alanı/salonu tamamen doldurmak pack them in v.
bir alanı/salonu hınca hınç doldurmak pack them in v.
bir alanı/salonu hınca hınç doldurmak pack them in v.
bir alanı/salonu ağzına kadar doldurmak pack them in v.
bir alanı/salonu ful doldurmak pack the house v.
bir alanı/salonu ful doldurmak pack them in v.
bir alanı/salonu ağzına kadar doldurmak pack them in v.
alanı izleyiciyle/seyirciyle doldurmak pack them in v.
bir alanı/salonu ful doldurmak pack them in v.
bir alanı/salonu tamamen doldurmak pack them in v.
bir alanı/salonu tamamen doldurmak pack the house v.
bir alanı/salonu ağzına kadar doldurmak pack the house v.
depoyu doldurmak (araba) fill the gas tank v.
miadını doldurmak have had it v.
donuna doldurmak poop (one's) pants v.
bezine doldurmak soil (one's) nappy [uk] v.
altını doldurmak soil (one's) nappy [uk] v.
bezini doldurmak soil (one's) nappy [uk] v.
tam doldurmak top off v.
tamamını doldurmak top off v.
miadını doldurmak have had your day v.