close - Türkisch Englisch Wörterbuch
Verlauf

close

Play ENTRENus
Play ENTRENuk
Play ENTRENau


Bedeutungen von dem Begriff "close" im Türkisch Englisch Wörterbuch : 206 Ergebniss(e)

Englisch Türkisch
Common Usage
close v. kapamak
close v. kapatmak
close adj. yakın
General
close n. avlu
close n. geçit
close n. göğüs göğüse kavga
close n. son
close n. avlu (okul, kilise)
close n. sonsöz
close n. sonuç
close n. nihayet
close n. kapanış
close n. can yoldaşı
close n. katedral alanı
close n. mezarlık geçidi
close n. kilise avlusu
close n. çıkmaz sokak
close n. kapalı yer
close n. çok yaklaşma
close n. kapatma
close n. toplantı yeri
close n. buluşma yeri
close n. gösterinin son bölümü
close v. kesmek
close v. örtmek
close v. yaklaşmak
close v. son vermek
close v. bitirmek
close v. yummak (göz)
close v. kilitlemek
close v. uzlaşmak
close v. anlaşmak
close v. perde çekmek
close v. sürgülemek
close v. kapatmak
close v. kapamak
close v. kapanmak
close v. birleştirmek
close v. birleşmek
close v. çevirmek
close v. doldurmak
close v. ağzını tıkamak
close v. kullanıma kapatmak
close v. sona ermek
close v. bitmek
close v. algılayamaz hale getirmek
close v. erişilmez kılmak
close v. (sürü, ırk) dış soylara kapatmak
close v. tıkamak
close v. engellemek
close v. hariç tutmak
close v. dahil etmemek
close v. nihai görev görmek
close v. (ayakkabı sayasının) parçalarını birbirine dikmek
close v. sıfıra düşürmek
close v. kapalı kalmak
close v. (yarış atı) en öndeki ata yaklaşmak
close v. sıkıştırmak
close v. dolmak
close v. azalmak
close v. konuşmasını sonlandırmak
close v. tartışmayı bitirmek
close v. yumruğunu sıkmak
close v. kalabalık bir şekilde toplanmak
close adj. havasız
close adj. birbirine yakın
close adj. kapalı
close adj. sıkı fıkı
close adj. mahdut
close adj. sık
close adj. sıkı ağızlı
close adj. ağır
close adj. hasis
close adj. dikkatli
close adj. bağlantılı
close adj. yanaşık
close adj. kapatılmış
close adj. sıkıntılı
close adj. fazla ağzı sıkı
close adj. saklı
close adj. sıkışık
close adj. kasvetli
close adj. sinekkaydı
close adj. ketum
close adj. bunaltıcı
close adj. dar
close adj. sıkıntılı (hava)
close adj. içli dışlı
close adj. mahrem
close adj. sıkı
close adj. kıt
close adj. yakın (arkadaş)
close adj. amansız
close adj. samimi
close adj. sınırlı
close adj. detaylı
close adj. cimri
close adj. bitişik
close adj. sıkıntılı (havalı)
close adj. yakın
close adj. doğru
close adj. boğucu
close adj. aslına uygun
close adj. (hava) sıkıntılı
close adj. gizli
close adj. mühürlü
close adj. yüzeye yakın
close adj. kısa
close adj. bir şeyin kıyısında olan
close adj. eli kulağında
close adj. çok dikkatli
close adj. çok titiz
close adj. ihtimamlı
close adj. tam
close adj. eksiksiz
close adj. dar
close adj. kısıtlı
close adj. kalabalık
close adj. çok sınırlı
close adj. katı bir şekilde korunan
close adj. kolay kazanılmayan
close adj. kıt
close adj. nadir
close adj. sıkışık
close adj. yoğun
close adj. neredeyse eşit
close adj. orijinalinden sapmayan
close adj. incelenen konudan sapmayan
close adj. tamamen mantıklı
close adj. doğruluktan sapmayan
close adj. net
close adj. (hanedan armalarında kuş) kanatları vücuduna doğru katlanmış
close adj. (hanedan armalarında miğfer) siperliği indirilmiş
close adj. (kalabalık) sıkışık düzende duran
close adj. (insanlar) sıkış tıkış duran
close adj. (yazı) bitişik
close adj. kısa ve özlü
close adj. çözmesi zor
close adj. sonucu belirsiz
close adv. yakından
close adv. civarında
close adv. sularında
close adv. sıkıca
close adv. yakından
close adv. yakın duran
close adv. dikkatli bir şekilde
close adv. çok benzer bir şekilde
close adv. yakından bağlantılı bir şekilde
close adv. (hanedan armalarında) enseyi göstermeyecek şekilde kulağın hemen arkasında
Idioms
close expr. yaklaştın ama yapamadın
Trade/Economic
close n. kapanış değeri
close v. işlemler bittiğinde belirli bir tutardan fiyatlandırılmak
close v. satış yapmak
Law
close n. (genellikle etrafı çevrili) özel mülk
close n. kişinin etrafı çevrelenmemiş toprak üzerindeki hakkı
close adj. (şirket) az hissedarlı
Technical
close v. kapatmak
close v. (çelik halat) spiral şekilde sarmak
close v. kapalı çokgen oluşturmak
close adj. hemen hemen eşit
Computer
close expr. kapat
Electric
close v. elektrik devresini tamamlamak
Textile
close v. kapatmak
Marine
close v. yakınından geçmek
close v. yaklaşmak
close v. buz örtüsü nedeniyle tekne geçişine kapanmak
close adv. mümkün olduğunca rüzgarın estiği yöne doğru yelken açmak
Medical
close v. (açık yarayı) kapatmak
Chemistry
close v. (tanecikli sabunu) macun kıvamına getirmek
Zoology
close adj. (hayvan kürkü) yapışık tüylü
Linguistics
close n. mektubun son bölümündeki selamlama ifadeleri
close v. (dilbilimsel yapıyı) ek alamaz hale getirmek
close adj. dar
close adj. kapalı
close adj. (ünlü harf) dil damağa yakın bir şekilde söylenen
close adj. çok sayıda noktalama işareti içeren
Hunting
close adj. (avlanılabilecek hayvan türü) kısıtlanmış
close adj. avlanması yasaklanmış
Sport
close v. (beyzbol, golf) kapalı duruşa geçmek
close adj. (futbol, hokey gibi oyun tarzı) kısa paslar içeren
Baseball
close v. liderliğini ortaya koyarak oyunu bitirmek
close v. maça imzasını atmak
close v. son atışları yapmak
Chess
close adj. (satranç oyunu) piyonların arkasındaki taşların sınırlı şekilde hareket ettiği
Card
close v. (bazı iskambil oyunlarında) bitirici el oynamak
Music
close n. müzikte kapanış bölümü
close n. kadans
close n. (dansta) boştaki ayağın destekleyici ayağın üstüne doğru hareket ettirilmesi
close n. bitişi gösteren çift ölçü çizgisi
close v. (dansta) boştaki ayağı destekleyici ayağın üstüne çekmek
Librarianship
close adj. (kütüphane sınıflandırması) nispeten küçük alt bölümleri olan
Printery
close adj. (yazı tipi) bitişik
Archaic
close n. birleştirme
close n. bir araya getirme
close n. birleşme yeri
close n. birleşim
close v. etrafını kuşatmak
close v. etrafını sarmak
close adj. duvarlarla sarılmış
close adj. tepelerle çevrelenmiş
close adj. akışkan olmayan
close adj. uçucu olmayan
close adv. gizli bir şekilde
Engineering
close v. (plan çiziminde) kapalı şekil vermek
Metallurgy
close v. (tüp) iç çapını azaltmak
Wrestling
close n. rakibin üstüne kapanma

Bedeutungen, die der Begriff "close" mit anderen Begriffen im Englisch Türkisch Wörterbuch erhalten hat: 500 Ergebniss(e)

Englisch Türkisch
Common Usage
close down v. kapatmak
General
close call n. dar kurtulma
close down routine n. kapanış yordamı
close coupling n. sabit bağlantı
a close shave n. kıl payı kurtulma
close shave n. sinekkaydı tıraş
a close shave n. kıl payı kurtuluş
close friend n. yakın arkadaş
close combat n. göğüs göğüse çarpışma
close protection officer n. yakın koruma (memuru)
close friend n. canciğer dost
close haircut n. kısa saç tıraşı
close resemblance n. yakın benzerlik
close contact n. dirsek teması
close range target n. kısa menzil hedefi
close shot n. yakın plan çekim
close relative n. yakın akraba
close corporation n. aile şirketi
close reading n. yakın okuma
the close of the day n. günün sonu
close packed hexagonal structure n. sıkıdolmuş altıgensel yapı
close packed structure n. kompakt yapı
close up n. samimi anlatım
close up n. yakın görüş
close of the year n. yıl sonu
close contact n. sıcak temas
close attention n. pür dikkat
close attention n. tam dikkat
close surveillance n. sıkı inceleme
close inspection n. sıkı inceleme
close relation n. sıkı ilişki
close expression n. kapalı ifade
close relationship n. sıkı ilişki
close proximity n. en yakınlık
close proximity n. çok yakınlık
close attention n. büyük itina
close relation n. yakın münasebet
close contact n. yakın temas
close combat n. sıcak çatışma
close follower n. yakın takipçi
big close-up n. yakın çekim
big close-up n. baş plan
close set eyes n. birbirine yakın olan gözler
close-out inspection n. en sonda yapılan denetim
extreme close-up n. ayrıntı çekimi
close-up n. çok yakından alınan fotoğraf
close-lipped n. kapalı kutu
close-tongued n. kapalı kutu
close-up n. yakından çekilen fotoğraf
contract close-out n. sözleşmenin kapatılması
close-out n. tasfiye
social close-knit n. sosyal kapanma
close similarity n. yakın benzerlik
close touch n. yakından temas
close touch n. yakın temas
close tie n. yakın bağ
close follow-up n. yakın takip
manor close n. köşk çıkmazı
manor close n. malikane çıkmazı
close interest n. yakın alaka
close interest n. yakın ilgi
a close friend n. yakın bir arkadaş
a close friend n. yakın arkadaş
close friends n. sıkı arkadaşlar
close friend n. sıkı dost
close friend n. sıkı arkadaş
close friends n. yakın arkadaşlar
close contest n. dişe diş kapışma
close friendship n. yakın dostluk
close analogy n. yakın benzeştirme
close analogy n. yakın benzeşim
close encounter n. yakın temas
getting emotionally close n. duygusal olarak yakınlaşma
someone's close circle of friends n. (birinin) yakın arkadaş çevresi
close-knit family n. yakın/birbirine kenetlenmiş aile
scheduled close n. programlanan kapanış
close-up n. yakın plan
close link n. yakın bağlantı
close look n. yakından bakış
close cooperation n. sıkı işbirliği
close bond n. yakın bağ
close link n. yakın ilişki
close monitoring n. yakın izleme
open/close switch n. açma kapama tuşu
open/close switch n. açma kapama düğmesi
open/close switch n. açma kapama butonu
open/close button n. açma kapama tuşu
open/close button n. açma kapama düğmesi
open/close button n. açma kapama butonu
close meaning n. yakın anlam
close watch n. yakın takip
close watch n. yakin izleme
bringing close together n. yakınlaştırma
close quarters n. yakın dövüş
close quarters n. rahatsız edici derecede yakın durma
close quarters n. içine düşecek gibi durma
close quarters n. dikkatle inceleme
close quarters n. içine düşecek gibi durma
close-up n. yakın mesafe efekti vermek için yükseltilmiş ses
close-up n. samimi ve kısa biyografi
close-quarter fighting n. yakın dövüş
close [uk] n. dar yol
close [uk] n. dar geçit
complimentary close n. mektubun imzadan önce saygı, sevgi bildiren kısmı
couple-close n. (hanedan armalarında) ters v şekline paralel duran ince çizgi
bring close together v. biraraya getirmek
the close of the day v. bitmek
half close v. aralık bırakmak
the close of the day v. son vermek
be very close with v. samimi olmak
close a subject v. defteri kapamak
sit close together v. diz dize oturmak
become close relatives v. et tırnak olmak
draw close v. yanaşmak
close one's eyes v. göz yummak
the close of the day v. sona ermek
come close v. sokulmak
close up a shop v. kepenk kapatmak
give close attention to v. itina etmek
the close of the day v. kapanmak
close the session v. celseyi kapamak
the close of the day v. kapatmak
come to a close v. bitmek
close out v. elden çıkarmak
close one's mouth v. ağzını kapamak
close out v. boşaltmak
close down v. kapatmak (işyerini)
close up v. kapanmak
close one's eyes to v. göz yummak
close in v. ortalık kararmak
close one's eyes to v. önemsememek
bring to a close v. sona erdirmek
be close together v. sıklaşmak
press somebody close v. sıkıştırmak
close up v. kapamak (işyerini)
close down v. kesilmek
draw to a close v. bitmek
keep oneself close v. sallanmak
come close to v. yaklaşmak
become close to v. yakınlık beslemek
become close to v. yakınlık duymak
come close to v. yakınlaşmak
close out v. indirimli satmak
close in on v. kuşatmak
be a close friendship between v. arasından su sızmamak
the close of the day v. doldurmak
close out v. hepsini satmak
close up v. kapatmak (işyerini)
press somebody close v. baskı altında tutmak
close one's eyes v. gözünü kapamak
close the deal v. anlaşmaya varmak
close up v. kapamak
take a close interest in v. yakından ilgilenmek
come to close quarters v. göğüs göğüse dövüşmek
be close to v. yakını olmak
close out v. tasfiye etmek
come to a close v. sona ermek
stand close examination v. yakından incelemeye gelmek
close up shop v. işyerini kapatmak (iş gününün bitiminde)
have a close call v. kıl payı kurtulmak
close in v. kuşatmak
close up v. kapanmak (işyeri)
be locked in a close embrace v. sarmaş dolaş olmak
close the deficit v. açığı kapamak
close one's eyes to v. aldırmamak
keep a close watch on v. sıkı bir gözetim altında tutmak
close down v. kesmek
close off v. hesabı kapatmak
come to close quarters v. cenkleşmek
run somebody close v. yetişmek
close up v. birbirine yaklaşmak
the close of the day v. tıkamak
hold close v. yakında tutmak
the close of the day v. bitirmek
draw close v. yaklaşmak
draw to a close v. sona ermek
close down v. kapanmak (işyeri)
close in on v. etrafını çevirmek
close out v. tahliye etmek
the close of the day v. kapamak
stand close examination v. kurcalamaya gelmek
close down v. kapamak (işyerini)
close temporarily v. tatil etmek
close down v. kapamak
close down v. kapanmak
feel close to v. yakın hissetmek
see something up close v. yakından görmek
establish close contact with someone v. biri ile sıcak temas sağlamak
establish close contact v. sıcak temas sağlamak
close a party v. parti kapamak
close up v. geçici olarak kapatmak
close the exit v. çıkışı kapatmak
close a file v. dosyayı kapatmak
close the file v. dosyayı kapatmak
shoot a weapon at close range v. yakın mesafeden ateş etmek
(shoot a weapon) at close range v. yakın mesafeden ateş etmek
pay close attention v. dikkatini vermek
pay close attention v. dikkatle dinlemek
close the window v. pencereyi kapamak
close the window v. pencere kapatmak
close the window v. pencereyi kapatmak
close one's eyes v. gözlerini kapamak
close the meeting v. toplantıyı kapamak
close one's eyes to the world v. dünyaya gözlerini kapamak
close one's eyes to the world v. dünyaya gözlerini yummak
(wound) to close v. yara kapanmak
close the meeting v. toplantıya son vermek
close tightly v. sıkı kapatmak
close tightly v. sıkıca kapatmak
close firmly v. sıkı kapatmak
close firmly v. sıkıca kapatmak
keep (something) close to one's chest v. bir şeyi gizli tutmak
keep (something) close to one's chest v. bir şeyi sır olarak tutmak
close the order v. siparişi kapatmak
close the shop v. dükkanı kapatmak
close down (a business) v. kapısına kilit vurmak
close down (a business) v. kepenk indirmek
close in v. sarmak
close with v. anlaşmaya varmak
close with v. uzlaşmak
be a close follower v. yakın takipçisi olmak
be close to v. -e yakın olmak
close the business v. işlere son vermek
close one's doors v. kapılarını kapatmak
close a deal v. işi bitirmek
close a deal v. anlaşmaya varmak
draw to the close v. hitam bulmak
draw to the close v. bitmek
draw to the close v. sona ermek
bring to a close v. sonuna getirmek
close the market v. piyasayı kapatmak
close the business v. işi kapamak
close the market v. pazarı kapatmak
get close v. yaklaşmak
get close v. yakınlaşmak
give close attention to v. yakın ilgi göstermek
devote close attention to v. yakın ilgi göstermek
close the door v. kapıyı kapamak
close the ranks v. safları sıklaştırmak
close the community centres v. halkevlerini kapatmak
close-fit v. vücuduna tam oturmak
be close-bodied v. vücuda tam oturmak
close-fit v. vücuda tam oturmak
close the door v. kapıyı kapatmak
lose someone so close v. çok yakın birisini/birini kaybetmek
close all the way v. tam kapanmak
become close v. yakınlaşmak
come close v. yapmak
come close v. neredeyse/yaklaşık (bir şeyle) aynı/benzer olmak
come close v. (bir şeyi) neredeyse yapacak olmak
close the gap v. açığı kapatmak
close the gap v. puan farkını azaltmak
pass close to v. bir şeyin yakınından geçmek
remain close to someone v. birine yakın durmak
remain close to someone v. birinin yanında durmak
pull someone in close v. birisini kendine doğru/yakınına çekmek
follow too close v. çok yakın mesafeden takip etmek
remain close v. yakın olmaya devam etmek
close a party v. parti kapatmak
be close to tears v. neredeyse ağlamak
retain close ties v. sıkı ilişkileri sürdürmek
close the gap v. farkı kapatmak
be brought close together v. biraraya getirmek
close one's eyes to v. görmezlikten gelmek
stand close to one another v. birbirlerine yakın durmak
fly too close to the sun v. güneşe çok yakın uçmak
too close adj. çok yakın
close at hand adj. yakınında
close grained adj. sık taneli
close grained adj. çizgileri sık
held close adj. yakında tutulmuş
close to the wind adj. hemen hemen rüzgara karşı
very close adj. canciğer
close at hand adj. kapıda
brought to a close adj. sona erdirilmiş
close lipped adj. ağzı kenetli
close-tongued adj. sessiz
close-fitting adj. dar
close-bodied adj. dar
close-fitting adj. sıkı
close-bodied adj. sıkı
close-mouthed adj. ağzı sıkı
close-fisted adj. cimri
close-lipped adj. ağzı sıkı
close-fisted adj. pinti
close-mouthed adj. sıkı ağızlı
close-knit adj. birbirine bağlı
close-timbered adj. aralıksız
close-timbered adj. sık
close-grained adj. sık taneli
close-fitting adj. sıkıca kapatılmış
close-fisted adj. eli sıkı
close-grained adj. sık damarlı
close-grained adj. ince taneli
close-fitting adj. üste oturan (giysi)
close at hand adj. ha oldu ha olacak
close-range adj. yakın
close-range adj. yakın mesafe
close-bodied adj. vücuda tam oturmuş
close at hand adj. an meselesi
close-cropped adj. kısacık kesilmiş
close-minded adj. eski kafalı
close-minded adj. yeni fikirlere açık olmayan
close-tongued adj. konuşmayan
close lipped adj. ketum
close lipped adj. ağzı sıkı
close-fought adj. başa baş (mücadele/maç)
pretty close adj. oldukça yakın
hcp (hexagonal close-packed) adj. altıgensel sıkı istifli
close-at-hand adj. yanı başında duran
close-at-hand adj. yaklaşmakta olan
close-by adj. yanı başında duran
close-by adj. bitişiğinde olan
close-in adj. (özellikle şehrin) merkezine yakın
close-in adj. yakın menzilde çalışan
close-in adj. yakın menzilden atılan
close set adj. birbirine çok yakın olan
close together adj. birbirine yakın duran
close-banded adj. sıkıca birleştirilmiş
close-barred adj. sıkıca kapatılmış
close-barred adj. kesin bir şekilde yasaklanmış
close-barred adj. tamamen engellenmiş
close-grained adj. (konuşma bakımından) dikkatli ve net
close-grain adj. (odun) pürüzsüz dokulu
close-grain adj. (odun) ince damarlı
close-grain adj. (konuşma bakımından) dikkatli ve net
close-packed adj. sıkı paketlenmiş
close-run adj. (yarış, rekabet) çok az farkla kazanılmış
close-shaven adj. (saç) çok kısa kesilmiş
close-knit adj. sıkı sıkıya kenetlenmiş
close at hand adv. civarında
close at hand adv. eli kulağında
at close range adv. yakın mesafeden
close by adv. yanı başında
in close connection with adv. ile işbirliği halinde
at close quarters adv. göğüs göğüse
at close quarters adv. hemen hemen yan yana
at close quarters adv. çok yakın
at close quarters adv. çok yakından
as close as possible adv. mümkün olduğunca yakın
close by adv. civarında
at close interval adv. dirsek teması
very close adv. burun buruna
close by adv. yakınında
at close range adv. yakından
close by adv. yakında
in a close embrace adv. sarmaş dolaş
very close adv. ha oldu ha olacak
in a close future adv. yakın bir gelecekte
at close quarters adv. hemen hemen
at close quarters adv. yan yana
up-close adv. oldukça detaylı olarak
up-close adv. çok yakından
close up adv. çok yakın
close up adv. yakın mesafeden
close up adv. ayrıntılı bir şekilde
close up adv. samimiyetle
close to prep. hemen hemen
close to prep. yakın
close to prep. yakından
in close connection to prep. ile işbirliği halinde
close to prep. başucunda
close by prep. -e yakın
close to prep. -e yakın
close onto prep. çok kısa süre içinde
close onto prep. çok kısa mesafede
close onto prep. ufak miktarda
close onto prep. çok az sayıda
close onto prep. neredeyse
close onto prep. az kala
close onto prep. çok yakın
not even remotely close interj. uzaktan yakından
not even close interj. uzaktan yakından
not even remotely close interj. uzaktan yakından (alakası yok)
not even close interj. uzaktan yakından (alakası yok)
the door won't close expr. kapı kapanmıyor
Phrasals
close off v. kapamak
close off v. izole etmek
close off v. geçişi kapamak
close on v. karşılıklı anlaşmaya varmak
close with v. razı olmak
close with v. izin vermek
close on v. üzerinde anlaşmak
close with v. kabul etmek
close with v. mutabık olmak
close with v. yaklaşmak
close with v. yakınlaşmak
close with v. yakın mesafeden çatışmak
close in v. etrafını sarmak
close in v. çember içine almak
close in v. çevresini sarmak
close in v. bir yerde kapalı kalmak
close in v. mahsur kalmak
close in v. mahsur bırakmak
close in v. kapalı bırakmak
close in v. çok yakında olmak
close in v. eli kulağında olmak
close in v. an meselesi olmak
close in v. (duygular, düşünceler) üstüne çökmek
close in v. (duygular, düşünceler) çepeçevre sarmak
close in v. içeri girmek
close in v. içeri dalmak
close in v. sıkıştırmak
close in v. kıstırmak
close in v. her yandan hücum etmek
close in v. yaklaşmak
close in v. eli kulağında olmak
close in on (one) v. etrafını sarmak
close in on (one) v. çember içine almak
close in on (one) v. çevresini sarmak
close in on (one) v. (duygular, düşünceler) üstüne çökmek
close in on (one) v. (duygular, düşünceler) çepeçevre sarmak
close in on (one) v. yaklaşmak
close in on (one) v. eli kulağında olmak
close off v. kendini (fikir, görüş) kapamak
close off v. gözünü kapamak
close off v. sırtını dönmek
close on v. (genelde ev için) satış ya da alış işlemini bitirmek
close on v. (genelde ev için) anahtarı teslim almak
close on something v. (genelde ev için) satış ya da alış işlemini bitirmek
close on something v. (genelde ev için) anahtarı teslim almak
close out v. dışarıda tutmak
close out v. içeri girmesini engellemek
close out v. uzak tutmaya çalışmak
close out v. stokta kalanları satmak
close out v. stoğu eritmek
close out v. malları elden çıkarmak
close out v. katılım süresi dolmak
close out v. başvuru süresini sona ermek
close out v. dışlamak, dışarıda bırakmak
close out v. dahil etmemek
close out v. kapatmak
close out v. sona erdirmek
close out v. tamamlamak
close out v. (hesap, şirket) kapatmak
close out v. (bir malın satışını) durdurmak
close something out v. stokta kalanları satmak
close something out v. stoğu eritmek
close something out v. malları elden çıkarmak
close something out v. katılım süresi dolmak
close something out v. başvuru süresini sona ermek
close to (someone or something) v. (birine veya bir şeye) kapalı olmak
close up v. (makine, cihaz) kapatmak
close up v. (ameliyatta) işlemi tamamlamak
close up v. (ameliyatın ardından) dikiş atmak
close up v. (yara, lezyon) kapanmak
close up v. (yara, çizik) kabuk bağlamak
close up v. sımsıkı kapanmak
close up v. mühürlenmek
close up v. mühür çekilmiş gibi olmak
close up v. (işyeri, dükkan) kepenkleri indirmek
close up v. (işyeri, dükkan) kapıya kilit vurmak
close up v. (işyeri, dükkan) kapısına kilit vurmak
close up v. (işyeri, dükkan) kapatmak
close someone up v. (ameliyatın sonunda) yarayı kapatmak
close someone up v. dikiş atmak
close someone up v. dikiş atıp ameliyatı bitirmek
close someone out of something v. birisine bir yerin kapılarını kapamak
close someone out v. birisine bir yerin kapılarını kapamak
close someone out v. birinin bir yere girmesini engellemek
close someone out of something v. birinin bir yere girmesini engellemek
close something off v. yolunu tıkamak
hold close v. (ellerle) sıkıca tutmak
close around (someone or something) v. (birinin/bir şeyin) çevresini sarmak
close around (someone or something) v. (birini/bir şeyi) ablukaya almak
close around (someone or something) v. (birinin/bir şeyin) etrafını çevirmek/sarmak
close around (someone or something) v. (birinin/bir şeyin) etrafını kuşatmak
close in around (someone or something) v. (birinin/bir şeyin) çevresini sarmak
close in around (someone or something) v. (birini/bir şeyi) ablukaya almak
close in around (someone or something) v. (birinin/bir şeyin) etrafını çevirmek/sarmak
close in around (someone or something) v. (birinin/bir şeyin) etrafını kuşatmak
close (one) out of (something) v. (birini bir şeyin) dışında tutmak
close (one) out of (something) v. (birini bir şeyden) dışlamak
close (one) out of (something) v. (birini bir şeye) dahil etmemek
close around v. çevresini sarmak
close by (somebody/something) v. (birinin/bir şeyin) yakınında
close by (somebody/something) v. (birinin/bir şeyin) yanı başında
close by (somebody/something) v. (birine/bir şeye) çok yakın
close something down v. bir şeyi kapatmak
close something down v. bir şeyin kapısına kilit vurmak
close someone or something in (something) v. birini/bir şeyi (bir şeye) kapatmak
close someone or something in (something) v. birini/bir şeyi (bir şeyin) içine kapatmak
close someone or something in (something) v. birini/bir şeyi (bir şeye) hapsetmek
close in on (someone or something) v. (birinin/bir şeyin) çevresini sarmak
close in on (someone or something) v. (birini/bir şeyi) ablukaya almak
close in on (someone or something) v. (birinin/bir şeyin) etrafını çevirmek/sarmak
close in on (someone or something) v. (birinin/bir şeyin) etrafını kuşatmak
close in on (someone or something) v. (birine/bir şeye bir his) basmak
close in on (someone or something) v. (birini/bir şeyi bir his) sarmak
close in on (someone or something) v. hızla yaklaşmak
close in on (someone or something) v. (teslim tarihi) hızla yaklaşmak
close out of v. girmesini engellemek
close out of v. bir yerin kapılarını birine kapamak
close something to someone v. bir şeyi birine kapatmak
close something up v. bir şeyin kapısına kilit vurmak
close something up v. bir şeyin faaliyetini durdurmak
close something up v. bir şeyi kapatmak
close with (someone or something) v. (bir gösteriyi, konseri biriyle/bir şeyle) kapatmak
come close (to something/to doing something) v. (bir şeye/bir şey yapmaya) çok yaklaşmak
come close (to something/to doing something) v. (bir şeye/bir şey yapmaya) ramak kalmak