doğru - Türkisch Englisch Wörterbuch
Verlauf

doğru



Bedeutungen von dem Begriff "doğru" im Englisch Türkisch Wörterbuch : 152 Ergebniss(e)

Türkisch Englisch
Common Usage
doğru truth n.
doğru straight adj.
doğru accurate adj.
doğru correct adj.
doğru right adj.
doğru true adj.
General
doğru sooth n.
doğru truer n.
doğru beam n.
doğru free of error n.
doğru correction n.
doğru unerring adj.
doğru advisable adj.
doğru true adj.
doğru even adj.
doğru plumb adj.
doğru attic adj.
doğru upright adj.
doğru straight forward adj.
doğru valid adj.
doğru direct adj.
doğru upstanding adj.
doğru fair adj.
doğru sound adj.
doğru good adj.
doğru truthful adj.
doğru guileless adj.
doğru suitable adj.
doğru perpendicular adj.
doğru moral adj.
doğru orthodox adj.
doğru straightforward adj.
doğru actual adj.
doğru faithful adj.
doğru sincere adj.
doğru square adj.
doğru righteous adj.
doğru honest adj.
doğru exact adj.
doğru precise adj.
doğru correct adj.
doğru aboveboard adj.
doğru authentic adj.
doğru close adj.
doğru straight-forward adj.
doğru becoming adj.
doğru erect adj.
doğru right adj.
doğru fitting adj.
doğru just adj.
doğru mathematical adj.
doğru proper adj.
doğru well- adj.
doğru veridic adj.
doğru veridical adj.
doğru real adj.
doğru rectitudinous adj.
doğru earthy adj.
doğru unguarded adj.
doğru verray adj.
doğru vertilinear adj.
doğru wrongless adj.
doğru hold [obsolete] adj.
doğru o.k. adj.
doğru richt [scotland] adj.
doğru right-running adj.
doğru rightwise adj.
doğru dinky-di [australia] adj.
doğru off adj.
doğru ok adj.
doğru okay adj.
doğru precisive adj.
doğru dead-on adj.
doğru press [obsolete] adj.
doğru on the square adj.
doğru so adj.
doğru soothful adj.
doğru sothe adj.
doğru starch adj.
doğru straucht adj.
doğru straught adj.
doğru streight [obsolete] adj.
doğru around adv.
doğru on the square adv.
doğru aright adv.
doğru forthright adv.
doğru correctly adv.
doğru on the beam adv.
doğru on the level adv.
doğru about adv.
doğru rightly adv.
doğru towards adv.
doğru as well adv.
doğru through prep.
doğru for prep.
doğru ok, ok interj.
Phrases
doğru short and to the point expr.
doğru as sure as i'm sitting here expr.
Colloquial
doğru case n.
doğru trilly adj.
doğru juste adj.
doğru yep interj.
doğru on the level expr.
doğru honest injun expr.
doğru above board expr.
doğru straight as a die expr.
doğru pository expr.
doğru I'll give you that exclam.
doğru I give you that exclam.
doğru no kidding exclam.
doğru no lie exclam.
Idioms
doğru straight goods n.
doğru according to cocker [uk] expr.
doğru according to gunter [us] expr.
doğru fair and square expr.
doğru in the right expr.
doğru in the bag expr.
doğru fair enough expr.
doğru on the gooch expr.
doğru that's about the size of it expr.
doğru on the up-and-up expr.
Speaking
doğru it's for a fact expr.
doğru all right expr.
doğru that's right expr.
Trade/Economic
doğru ray n.
doğru accurate adj.
doğru proper adj.
doğru fair adj.
doğru just adj.
Law
doğru correct adj.
Technical
doğru right adj.
doğru erect adj.
doğru accurate adj.
doğru exact adj.
doğru straight adj.
Automotive
doğru accurate adj.
Medical
doğru directus n.
Math
doğru line n.
doğru straight line n.
doğru straight une n.
Archaic
doğru germane adj.
Slang
doğru word interj.
doğru true that expr.
doğru deadset expr.
doğru on the reezie expr.
doğru str8 (straight) expr.
doğru tru dat exclam.
doğru true dat exclam.
British Slang
doğru kosher adj.
doğru bang on expr.
Modern Slang
doğru a buck fifty expr.
doğru aha exclam.

Bedeutungen, die der Begriff "doğru" mit anderen Begriffen im Englisch Türkisch Wörterbuch erhalten hat: 500 Ergebniss(e)

Türkisch Englisch
Common Usage
doğru yoldan sapmak warp v.
geriye doğru giden retrograde adj.
doğru olmayan incorrect adj.
direği kıça doğru eğik görünen (tekne) rakish adj.
geriye doğru yapılan backward adj.
doğru düzgün decent adj.
içe doğru inward adv.
doğru dürüst properly adv.
aşağıya doğru down adv.
ileriye doğru forward adv.
batıya doğru west adv.
doğru düzgün bir şekilde fittingly adv.
ile doğru orantılı olarak in direct proportion to prep.
General
havaya doğru vurulmuş top lob n.
ileriye doğru olma forwardness n.
karanın denize doğru çıkıntısı ness n.
güney amerika'da and dağları'ndan atlas okyanusu'na doğru esen sert, soğuk rüzgar pampero n.
içe doğru büyümekte olan ingrownness n.
aşağıya doğru olma downrightness n.
birinin doğru yoldan sapmasına sebep olabilen şey temptation n.
aşağıya doğru akım downdraft n.
iyiye doğru gitme upturn n.
tam doğru olmama inexactness n.
yukarı doğru göç ascent n.
havanın belli bir yere doğru yer değiştirmesi current n.
düşey doğru vertical line n.
bir alçak basınç alanına dönerek ve içe doğru hareket eden rüzgarlı alan cyclone n.
bir tarafa doğru hareket etme lateroduction n.
doğru varsayılan kanıtsız önerme postulate n.
doğru bir cevap a straight answer n.
doğru yoldan ayırma perversion of n.
doğru akım continuous current n.
doğru gidiş directness n.
doğru çeviri correct translation n.
doğru dürüst straight n.
birdenbire arkaya doğru savurma (tepki olarak başını) toss n.
geriye doğru maskeleme backmasking n.
diğerlerinden farklı bir yöne doğru uzamış saç kümesi cowlick n.
doğru yol true path n.
geriye doğru sayma countdown n.
belki doğru olmayan fakat elverişli bir çareye başvurma expedience n.
bir devletin bir başka devletin topraklarının içine doğru girinti yapan toprak şeridi panhandle n.
karadan denize doğru esen rüzgar land breeze n.
doğru sözlülük truthfulness n.
ileri doğru izleme forward trace n.
doğru olmayan bir şekilde kullanma abuse n.
aşağıya doğru aslılı olma durumu pendulousness n.
ileri doğru uzanan dar kara parçası panhandle n.
ekvatoryal karşı akıntının orta afrika'nın kuzeybatı kıyısı boyunca güneye doğru akan uzantısı guinea current n.
belki doğru olmayan fakat elverişli bir çare expedient n.
ileriye doğru iki tane ucu olan ve kolu söküp takılabilen ütü sadiron n.
doğru bulmama disapproval n.
doğru yoldan ayrılma depravity n.
doğru çizgi line n.
ölçekdeş doğru parçası commensurable line segment n.
doğru düşünüp karar verme yetisi judgment n.
doğru olma right n.
kalelerde dışarıya doğru üçgen oluşturacak şekilde inşa edilen siperler ravelin n.
doğru kullanış correct usage n.
ileriye doğru sürme propulsion n.
kaya üzerinde yukarı doğru yükselen dar ve derin oluk chimbly n.
fikir veya ruhun derinliğine doğru inward n.
içine doğru çekme ensheathing n.
geriye doğru işleme (hukuk) retroaction n.
suyun yana doğru akması interflow n.
doğru yol the right way n.
dışa doğru dönmüş olma eversion n.
ileriye doğru hareket forward motion n.
bir yüksek basınç alanından dışa doğru dairesel esen ve genellikle güzel hava getiren rüzgar sistemi anticyclone n.
aşağı doğru yönelen eğilim downtrend n.
doğuya doğru inşa etme orientation n.
bir organın dışa doğru dönmesi extorsion n.
yukarı doğru kuyruk çekme (yazı) upstroke n.
doğru kullanım fair use n.
sapma (doğru/doğal/normal olandan) aberration n.
ahlakça doğru olan şey right n.
uçurtmaya geriye doğru eğim vermek için kullanılan ip bowline n.
güneye doğru southwards n.
doğru yoldan sapma swerve n.
geriye doğru olma backwardness n.
doğru hat straight line n.
doğru yoldan ayrılma estraying n.
doğru olmadığını kanıtlama negation n.
doğru açı straight angle n.
mantıkla çelişen ama doğru olan söz paradox n.
fransa'nın güneyinden ve rhone ırmağı vadisinden akdeniz'e doğru esen serin kuzey rüzgarı mistral n.
tavanı arkaya doğru alçalan ve arkada koltuk alanı sınırlı olan araba coupe n.
başarıya doğru ilerleyen kimse rising star n.
erkeklerde kulakların kenarında yüze doğru büyüyen saç sideburn n.
yanlış doğru cetveli erratum n.
doğru işareti tick n.
dik doğru vertical line n.
yukarıya doğru eğilim upward trend n.
yukarıya doğru giden eğri upward sloping curve n.
yatay doğru horizontal line n.
yukarıya doğru baskı upward pressure n.
içe doğru inset n.
yukarıdan gelen darbeyle ileriye doğru atılan top topspin n.
doğru olmadığını kanıtlama negations n.
kuzeye doğru katedilen mesafe northing n.
kuzeye doğru alınan yol northing n.
garaja doğru giden araba yolu garage drive n.
garaja doğru giden araba yolu driveway n.
doğru tercüme correct translation n.
yanlış doğru tablosu corrigenda n.
doğru ayar accurate adjustment n.
ağızdan dışarı doğru çıkan büyük diş buckteeth n.
doğru yön right direction n.
doğru kullanım proper use n.
yana doğru hareket etme (araç) understeering n.
yana doğru hareket eden (araç) understeering n.
insanların yüksek bir yerden aşağıya doğru atladıkları ve esnek bir halatla yukarı çekildikleri bir etkinlik bungee jumping n.
yerinde ve doğru karar alma acumen n.
geometride bir kavisin iki ucu arasına çekilen doğru çizgi subtend n.
aşağıya doğru yanma downward combustion n.
geriye doğru silme erasing backspace n.
doğru olmayan erroneous n.
doğru-uzay linear space n.
doğru olmama inaccuracy n.
doğru kabul etme credence n.
doğru yoldan saptırma debauch n.
doğru yoldan saptırma corruption n.
noktalı doğru dotted line n.
doğru bileşim right combination n.
doğru birliktelik right combination n.
doğru kombinasyon right combination n.
dışarıya doğru akış outward flow n.
uca doğru incelme taper n.
içe doğru yatıklık toe-in n.
doğru hareket correct etiquette n.
yukarıya doğru yanlılık upward bias n.
doğru kullanım correct usage n.
doğru kullanma correct usage n.
gerçek ve doğru görünüm true and fair view n.
doğru cevap correct answer n.
doğru değerleme proper evaluation n.
doğru ve yanlış anlayışı sense of right and wrong n.
özellikle maratoncuların yarışın sonuna doğru hissettikleri aşırı endorfin salgılanmasından kaynaklanan coşku hali runner's high n.
doğru zaman right time n.
doğru işlev correct function n.
ileriye doğru büyük bir adım a major step forward n.
doğru zamanlama right timing n.
doğru anlatım correct expression n.
doğru ifade correct expression n.
doğru çalışan bir şeyi düzeltmeye çalışıp bozma incorrection n.
doğru zamanda olma/gerçekleşme temporarity n.
doğru kullanım correct use n.
doğru davranış correct behavior n.
dışarı doğru fazlasıyla çıkıntılı göz bulging eye n.
doğru telaffuz correct pronunciation n.
doğru sonuç correct result n.
doğru karar correct decision n.
doğru tahmin correct guess n.
alından geriye doğru taranan saç (kümesi) quiff n.
erkeklerde saçları arkaya doğru tarama stili pompadour n.
doğru yol as-sirat al-mustaqim (the straight path) n.
doğru boyut right size n.
doğru boyut correct size n.
uygun/doğru olan hareket proper action n.
dışa doğru cepleşme outpocketing n.
öne doğru çıkıntı yapma outpocketing n.
doğru bir seçim a correct choice n.
doğru yol the true path n.
daha küçükten daha büyüğe doğru olan akıl yürütme biçimi a minore ad maius argument n.
doğru davranış proper behavior n.
doğru davranış orthopraxy n.
doğru eylem orthopraxy n.
doğru yanlış tipi sorular true-false questions n.
saçı kabartmak için arkaya doğru tarama backcombing n.
geriye doğru kayma backsliding n.
örümceğin ağ ile aşağıya doğru inmesi abseiling n.
örümceğin ağ ile aşağıya doğru sallanması abseiling n.
yanlış doğru cetveli corrigenda n.
doğru güzergah right route n.
aşağıya doğru akım downdraught n.
doğru kişi right person n.
doğru seçim right choice n.
doğru tercih right choice n.
doğru sıra correct order n.
afetlerde doğru hareket tarzı proper course of action in disasters n.
doğru hareket tarzı proper course of action n.
doğru/mantıklı değerlendirme sound judgement n.
aşağı doğru kıvrılmış dudak downturned mouth n.
yukarıya doğru akım upwash n.
yukarı (doğru olan) hava akımı upwash n.
yaklaşan havanın yukarı doğru hareketi upwash n.
doğru haber accurate news n.
doğru haber true news n.
doğru tanımlama accurate description n.
doğru tercüme accurate translation n.
doğru çeviri accurate translation n.
doğru kişi the right person n.
doğru insan the right person n.
kadınlara özgü dizleri bükerek öne doğru eğilip selam verme hareketi curtsey n.
kadınlara özgü dizleri bükerek öne doğru eğilip selam verme hareketi courtesy n.
kadınlara özgü dizleri bükerek öne doğru eğilip selam verme hareketi curtsy n.
doğru miktar correct amount n.
doğru miktar correct quantity n.
doğru miktar right quantity n.
doğru bilinen yanlışlar false facts n.
Doğru tahmin accurate forecast n.
sahara çölünden kanarya adalarına doğru esen toz fırtınası calima n.
uzun, arkadan yukarı doğru kavis yapan bisiklet koltuğu banana seat n.
atın ön ayaklarını yerden kaldırırarak eşit biçimde kendine toplaması ve yere değmeden ileri doğru sıçraması courbette n.
doğru fırsat right occasion n.
ileriye doğru sürme actuation n.
bir şeye doğru yuvarlanma advolution n.
bir şeye doğru akma adfluxion [obsolete] n.
doğru kabul etme acceptance n.
doğru kabul etme acceptation n.
bir bacağı göğse doğru çekip diğer bacağı uzatıp bedeni hafifçe geriye yaslayarak yapılan bir su atlayışı can opener n.
suya dizlerden birini karına doğru çekerek atlama can opener n.
şarabın, kadehin kenarından aşağıya doğru bıraktığı iz tears of wine n.
köpeklerin avının üzerine doğru uluyup havlaması abay n.
geri kalanı kısa kesilmiş saçın enseye doğru sarkan uzun ince tutamı rattail n.
geri kalanı kısa kesilmiş saçın enseye doğru sarkan uzun ince tutamı rat-tail n.
varılan sonucu doğru varsayıp kanıt için geriye dönük muhakeme etme reasoning backward n.
merkeze doğru eğilimli olma centripetence n.
merkeze doğru hareket centripetence n.
merkeze doğru eğilimli olma centripetency n.
merkeze doğru hareket centripetency n.
doğru karar alma rectitude n.
doğru prosedür rectitude n.
uca doğru incelme tapering off n.
omzunun üstünden arkaya doğru bakan (hayvan şeklinde arma figürü) reguardant n.
yana doğru yapılan dans hareketi chassé n.
doğru olmayan şey nonfact n.
kuzeye doğru olma northerliness n.
doğru ve yanlış arasındaki ayrımların doğal doğal olgular temelinde yapılabileceğini savunan bir etik görüş naturalism n.
ahlaki açıdan doğru olan şeyler the good n.
doğru şekilde hizalama true n.
doğru şekilde hizalanma true n.
doğru konumda olma trueness n.
tabanına doğru daralan su bardağı tumbler cup n.
atın ileriye doğru giderken boynunu veya vücudunu çevirmeden dönmesi two-track n.
yere doğru eğilme bending down n.
değerlerden ve doğru yoldan sapma deviation from values and the true path n.
iş mektubunda selamlamanın üstüne yerleştirilip mektubu doğru birime yönlendiren satır attention line n.
iyiye doğru değişim easing n.
iyiye doğru gelişim easing n.
son derece doğru olma ultraprecision n.
dışarı doğru akış effluxion n.
doğru olmama unaccurateness n.
baldırdaki kalınlığın bileğe doğru devam etmesi cankle n.
sağ kolunu yukarı kaldırıp elini ileri doğru uzatarak verilen selam sieg heil n.
doğru karar verme yeteneği judgement n.
doğru karar verme yeteneği judgment n.
doğru parçasının iki ucundan her biri endpoint n.
(doğru yoldan) sapma lapse n.
omuzdan bele doğru çaprazlama takılan bir kemer bandolier [obsolete] n.
dışarı doğru sürünme ereptation n.
doğru yoldan saptırmaya çalışmayan untempter n.
doğru olmayan şey untruism n.
doğru olmayan şey untruthfulness n.
doğru olmama unveracity n.
yukarıya doğru giden eğri upcurve n.
yukarıya doğru olan kavis upcurve n.
yukarı doğru büyüyen şeyler upgrowings n.
yukarı doğru olan akış upgush n.
postanın doğru ve hızlı şekilde iletilmesi için kullanılan dokuz basamaklı bir zip kodu zip + 4 n.
doğru ve dürüst kimse zaddik n.
arkaya doğru düşen bir kayakçının karda bıraktığı iz bathtub n.
arkaya doğru düşen bir kayakçının karda bıraktığı iz sitzmark n.
at nalındaki yukarı doğru çıkıntı beak n.
doğru his eupathy n.
(kumaş) doğru yüz face n.
doğru anlam value n.
doğru görünen şey verisimilitude n.
atın yana doğru giderken bir merkezin etrafında döndüğü bir yürüyüş şekli volt n.
yana doğru giderken bir merkezin etrafında dönen atın çizdiği daire volt n.
yana doğru giderken bir merkezin etrafında dönen atın çizdiği dairenin bulunduğu zemin volt n.
bazı kedilerde iki farklı rengin burundan aşağıya doğru bir çizgide buluştuğu desen blaze n.
birbirlerine doğru yaklaştırıldıklarında bir nesneye istenen şekli veren veya bir objenin üzerine istenen damgayı basan kesme veya şekillendirme aleti çifti matrix n.
ipi dokuma tezgahına doğru çözmeye yarayan bir cihaz let-off n.
yukarıya doğru hareket levation n.
doğru ve gerçek olma mark n.
tam olarak doğru olmayan şey half-lie n.
ayakkabı üzerindeki burundan başlayıp yanlardan arkaya doğru uzanan delikli kısımlar wing tip n.
ayakkabı üzerindeki burundan başlayıp yanlardan arkaya doğru uzanan delikli kısımlar wingtip n.
kapının sağa veya sola doğru açılma özelliği hand n.
aşağı doğru meyil hang n.
aşağı doğru kıvrıklık hang n.
aşağı doğru düşüş hang n.
aşağı doğru eğim hanging n.
doğru tanımın ortaya koyduğu şey meaning in intension n.
şifa çemberi ile ilişkili olarak taşları dört yöne doğru özel bir desen oluşturacak şekilde dizerek inşa edilen taş anıt medicine-wheel n.
doğru meslek medium n.
doğru ifade aracı medium n.
doğru cevapları hızlı şekilde verme yetisiyle ölçülen zeka mental quickness n.
kadının şapkasına asılı olup sırtına doğru sarkan tül fall n.
öne doğru hareket head n.
merkeze doğru eğimli zemin yüzeyi bowl n.
fransız kökenli eşli dansta saat yönünde yana doğru atılan denge adımı branle n.
fransız kökenli eşli dansta saat yönünde yana doğru atılan denge adımı bransle n.
fransız kökenli eşli dansta saat yönünde yana doğru atılan denge adımı brawl n.
fransız kökenli eşli dansta saat yönünde yana doğru atılan bir denge adımı brawl n.
geriye doğru eğilen bir dansçının vücuduyla oluşturduğu kemer bridge n.
zirveye doğru güçlenerek ilerleme build n.
doğru eylem high road n.
doğru ancak hoş karşılanmayan açıklama home truth n.
değerini doğru dürüst anlayamama misappreciation n.
(bir şeyi) doğru veya tümüyle anlayamama misappreciation n.
alın borusunun tepesinden başlayıp arka aksa doğru uzanan bir çift küçük yan borudan oluşan bir bisiklet kasası mixte n.
doğru davranış ilkelerine uyma morality n.
doğru-yanlış çatışmasını içerip ahlaki ders çıkarılabilecek şey morality play n.
(kemik) doğru pozisyonuna geri gelme reposition n.
öne doğru çıkık diş gagtooth [obsolete] n.
(tepedeki taşlar) aşağıya doğru yuvarlanma hurl [scotland] n.
(eskrimde olduğu gibi) ileri doğru ani hamle lunger n.
ileri doğru ani sıçrayış lunger n.
doğru bir çözümü olduğu söylenen kafa karıştırıcı sorun mystifier n.
aşağı doğru çıkıntı yapan su altındaki bir buz kütlesi bummock n.
kalçalarını hızla öne doğru itme bump n.
(koloni döneminde) üst katı alt katına göre öne doğru çıkık olan ev garrison house n.
(krikette) topun yönünü bacak tarafına doğru değiştirmek için eğik sopa ile yapılan vuruş glance n.
doğru ahlaktan sapma obliquation n.
doğru izah right n.
doğru yorumlama right n.
sağa doğru 180 derece dönme rightabout n.
doğru eylem righteousness [obsolete] n.
doğru tutum righteousness [obsolete] n.
doğru nitelik righteousness [obsolete] n.
doğru davranış righteousness [obsolete] n.
gözü dışarı doğru çıkarma goggle n.
yukarı doğru v şeklini alan ip merdiven haul-up n.
fıçı çıtalarının çerçeveye doğru uzanan bölümü chimb n.
fıçı çıtalarının çerçeveye doğru uzanan bölümü chime n.
fıçı çıtalarının çerçeveye doğru uzanan bölümü chine n.
kibar toplum tarafından doğru bulunan davranış standartları decencies n.
nüfusun ve sanayinin şehirden kırsala doğru kaydığı sosyal süreç decentralization [us] n.
nüfusun ve sanayinin şehirden kırsala doğru kaydığı sosyal süreç decentralisation [uk] n.
değişmez ve kati şekilde bir sona doğru gitme determination n.
dil bilgisi kurallarının doğru kullanımına dikkat etme grammarianism n.
ava doğru ateş etme gunning n.
yukarı doğru hareket heave n.
test setindeki tahmini doğru cevap hit n.
kısa, öz ve doğru ifade one-liner n.
alından yukarı doğru taranmış saç roach n.
şakaktan yukarı doğru taranmış saç roach n.
deniz uçağının arkaya ve yukarı doğru attırdığı su tabakası roach n.
harekete geçmek için doğru zamanı belirlemeyi amaçlayan fal chronomancy n.
-e doğru savurma illision n.
'-e doğru vurma illision n.
içe doğru patlama implosion n.
doğru olmama dishonesty n.
tam doğru olmama inexactitude n.
kelimelerin harflerini doğru söyleme yarışması bee n.
doğru yolu kaybetmiş olma benightment n.
yukarı doğru eğim cock n.
genel ilke veya nedenlerden özele doğru akıl yürütme composition [obsolete] n.
kütüklerin değirmene doğru akış yönünde ilerletilmesi drive n.
belirli bir yere, nesneye doğru sürme drive-by n.
aşağı doğru dökülme downpour n.
aşağı doğru akma downpour n.
geriye doğru acele etme downrush n.
aşağı doğru hareket downshift n.
aşağı doğru sallama downswing n.
golf sopasını ileri ve aşağı doğru sallama downswing n.
(dağın tepesiden) aşağı doğru taşınan malzeme downwash n.
doğru örnekten sapma drift n.
amerika'nın erken koloni dönemine ait evlerde öne doğru çıkıntı yapan ikinci katın altındaki dikey kalasın ucu drop n.
doğru olmayan şey falsehood n.
doğru olmayan şey inaccuracy n.
nişancıya doğru gelen hedef incomer n.
içe doğru kavisli olma incurvity [obsolete] n.
iki pencere arasında duvara doğru yerleştirilen masa pier table n.
binadan yukarıya doğru yükselen bir dizi sütun pilotis n.
yemeğini didikleyip doğru düzgün yemeyen kimse pingler [dialect] [uk] n.
geriye doğru taranmış hacimli saç pompadour n.
at nalının önü veya yanındaki yukarı doğru çıkıntı clip n.
içe doğru büyüme ingrownness n.
içe doğru büyüyen şey ingrowth n.
içe doğru katlanma introsusception n.
içe doğru dönüş inturn n.
içe doğru dönük olma inversion n.
doğru-alternatif akım dönüşümü inversion n.
dorsal dudaktaki hücrelerin içe doğru büyümesiyle meydana gelen gastrula oluşumu involution n.
(zihinden maddeye doğru) daha yüksek gerçeklik ile daha düşük gerçeklik tipi arasındaki ilişki involution n.
içe doğru olma inwardness n.
zamanı saniyesine kadar doğru gösteren saat isochronon n.
okul çocuklarının öğlene doğru yediği atıştırmalık play-lunch [new zealand] n.
bir taneden çok olana doğru gelişme differentiation n.
doğru olanın yapıldığına dair his conviction n.
yaprak bitinin öne doğru çıkık anteni cornicle n.
neyin doğru olduğuna karar verilemeyen durum corridor of uncertainty n.
doğru düzgünlük fettle n.
at yelesinin kulaklar arasından öne doğru uzayan tutamı forelock n.
tekerlerin çıkıp gitmemesi için dingil yataklarında öne doğru olan eğim gather n.
dışa doğru olan bir görüntü ornament n.
doğru telaffuz sanatı orthophony n.
dışa doğru yürüme outmarch n.
dışa doğru olan baskı outthrust n.
dışa doğru olma outwardness n.
(kereste tesviye aşamasında) aşağı doğru bastırmaya yarayan makine ayağı presser foot n.
yukarı doğru esneme pull n.
ileri doğru uzanma pull n.
doğru görmeye engel olan şeyler scale n.
(hanedan armalarında) armayı sağ üstten sol alta doğru ikiye bölen çapraz çizginin yarısı genişliğindeki küçük çizgi scarp n.
(hanedan armalarında) armayı sağ üstten sol alta doğru ikiye bölen çapraz çizginin yarısı genişliğindeki küçük çizgi scarpe n.
yukarı doğru tırmanışta geriye kaymayı önlemesi için kayağın altına takılan fok kürkünden veya daha kaba kürkten yapılmış bant sealskin n.
parçalar veya yüzeyler arasındaki kesin ve doğru temas seat n.
kuzeye doğru olma septentrionality n.
elbisenin boyun hattını kesintisiz şekilde ve daralarak gövdeye doğru takip eden takma yaka shawl collar n.
yana doğru düşme sideslip n.
yana doğru yatma sideslip n.
doğru kabul edilene aykırı düşünce free thought n.
kan akışını yavaşlatıp kanamayı durdurabilmek için kan damarının altındaki kemiğe doğru sıkıştırılabildiği nokta pressure point n.
doğru varsayma presumption n.
doğru kabul etme presumption n.
veri noktasından ikinci bir noktaya doğru saat yönünde ölçülen yatay açı grid bearing n.
ileri doğru uzatma protension n.
doğru davranış kuralları protocol n.
nesneyi geriye doğru itme pushback n.
bir diğer nesneyi geri doğru hareket ettiren alet pushback n.
yukarı doğru uçuş soar n.
derin sulama için toprağa doğru itilen, bahçe hortumuna bağlı sivri uçlu ve delikli boru spiker n.
amaç için doğru özellikleri taşıma suitableness n.
el ve ön kolunun dışa doğru dönmesi supination n.
geriye doğru dalgalar backwash n.
birini doğru dürüst haberdar etmemek keep someone guessing v.
doğru çıkmak prove to be right v.
doğru olduğunu kabul etmek (hakim bir şeyin) sustain v.
doğru bulmamak disapprove of v.
kabul etmek (bir şeyin doğru olduğunu) yield v.
doğru yolu göstermek lead to the right path v.
doğru durmak sit still v.
havaya doğru vurmak lob v.
doğru yoldan sapmak straggle v.
doğru yoldan saptırmak warp v.
doğuya doğru yapmak orient v.
yukarı doğru akmak upflow v.
doğru yoldan ayrılmamak go straight v.
içine doğru çekmek ensheathe v.
doğru çıkmak (bir tahmin) be on target v.
doğru yönelmek gravitate to v.
doğru yönelmek gravitate towards v.
geriye doğru sürmek back v.
yukarıya doğru meyletmek slope up v.
ileriye doğru sürmek propel v.
doğuya doğru yapmak orientate v.
bir şeyi kendine doğru çekerek devirmek pull something over v.
doğru tahmin etmek nick v.
birini kendine doğru çekerek yere düşürmek pull someone over v.
doğru saymak consider true v.
doğru yoldan sapmak go astray v.
doğru yanıt vermekten kaçınmak fence v.
her zaman zamanı doğru göstermek (saat) keep time v.
bir yere doğru ilerlemek head for v.
soluk soluğa (belirli bir yöne doğru) yürümek puff v.
doğru göstermek (bir yanlışı/doğru olmayan bir şeyi) gloss over v.
birşeyin doğru olmadığını ispatlamak give the lie to something v.
birine doğru söylemek be straight with v.
dönmek (bir yöne doğru) swing v.
iyiye doğru gitmek (hasta) make progress v.
birini kendine doğru çekerek yere yıkmak pull someone over v.
fırlayıp bir yere doğru koşmak make a bolt for v.
doğru dürüst düşünebilmek have one's wits about one v.
geniş bir yay çizerek bir yöne doğru dönmek swing v.
doğru çıkmak come true v.
tepeden köke doğru kurumak die back v.
doğru gitmek verge on v.
doğru durmak stand straight v.
doğru yolda olmak be on the right road v.
doğru tahmin etmek guess right v.
doğru yoldan saptırmak debauch v.
içeriye doğru çevirmek turn in v.
yukarıya doğru uçmak fly upwards v.
bir yöne doğru eğilmek tilt v.
doğru durmak behave oneself v.
eyerin önünden yukarı doğru uzanan tutamak saddlebow v.
doğru yoldan ayırmak pervert v.
saat her zaman zamanı doğru göstermek keep good time v.
doğru varsaymak postulate v.
doğru anlamını anlamak fathom v.
dumanlar çıkararak ilerlemek (lokomotif/vapur belirli bir yöne doğru) puff v.
aşağıya doğru meyletmek dip v.
atılıvermek (ileriye doğru) plunge forward v.
bir yere doğru gidecek olmak be destined for v.
doğru adımlar atmak take the right steps v.
doğru yola getirmek steady v.
doğru olmayan bir şekilde kullanmak abuse v.
bir şeye doğru şöyle bir sallamak take a swipe at v.
geriye doğru saymak count down v.
dışarı doğru büyümek grow outward v.
tahmini doğru olmak hit the mark v.
geriye doğru döndürmek reverse v.
şiddetle içeriye doğru çekmek implode v.
makul göstermek (bir yanlışı/doğru olmayan bir şeyi) gloss over v.
öne doğru eğilmek stoop v.
doğru yoldan saptırmaya çalışmak tempt v.
doğru bulmak approve v.
yukarıya doğru hareket ettirmek (uçağı vb) steer up v.
yukarı doğru büyümek grow upward v.
yukarıdan aşağıya doğru gelmek disembark v.
aşağıya doğru meyletmek slope down v.
doğru yolu göstermek show the right way v.
dışa doğru genişletmek splay v.
doğru olmamak (saat) be off v.
doğru çıkmak come out right v.
geriye doğru kaymak slip back v.