pull - Türkisch Englisch Wörterbuch
Verlauf

pull

Play ENTRENus
Play ENTRENuk
Play ENTRENau


Bedeutungen von dem Begriff "pull" im Türkisch Englisch Wörterbuch : 190 Ergebniss(e)

Englisch Türkisch
Common Usage
pull v. çekmek
General
pull n. dayanıklılık
pull n. gerilim
pull n. etki
pull n. teşvik
pull n. zahmetli iş
pull n. harekete geçirme
pull n. piston
pull n. asılma
pull n. kayırma
pull n. torpil
pull n. arka
pull n. çekme
pull n. iltimas
pull n. yudum
pull n. çekicilik
pull n. çekiş
pull n. uğraşma
pull n. nüfuz
pull n. arka çıkma
pull n. çekim
pull n. fırt
pull n. tutamaç
pull n. gayret
pull n. kürek çekme
pull n. tutamak
pull n. fermuarın tutup çekilmesini sağlayan minik sapı
pull n. elcik
pull n. güç
pull n. otorite
pull n. kantarma ipi
pull n. (golf, kriket) top çekme
pull n. (körling taşı) ilerleme
pull n. (körling taşı) yön değiştirme
pull n. (körling taşı) manevra yapma
pull n. yukarı doğru esneme
pull n. ileri doğru uzanma
pull n. (tetik için gereken) çekme kuvveti
pull n. boyanın akması
pull n. boyanın dağılması
pull n. avantaj
pull n. ayrıcalık
pull n. fırsat
pull n. öne geçiren husus
pull n. kamuoyunu ayaklandırma
pull n. dikkatleri üzerine çekme
pull n. gündem yaratma
pull n. kitle oluşturma
pull n. arpacık uzunluğu
pull n. (reklam veya kampanyaya) alınan reaksiyon
pull n. (germe vb. kaynaklı) kas yaralanması
pull n. çekiş gücü
pull n. sandal turu
pull n. kürek çekerek atılan tur
pull v. asılmak
pull v. sürüklemek
pull v. çevirmek (iş)
pull v. girmek
pull v. yük çekmek
pull v. nefes çekmek
pull v. kürek çekmek
pull v. kalkmak (araba)
pull v. hareket etmek
pull v. kenara çekmek (araba)
pull v. içmek
pull v. koparmak
pull v. yolmak
pull v. kenara parketmek
pull v. gelmek
pull v. desteklemek
pull v. çekmek
pull v. toplamak
pull v. koymak
pull v. doldurmak
pull v. kazımak
pull v. kökünden sökmek
pull v. anormal bir şekilde esnemek
pull v. dört nala giden yarış atını durdurarak kazanmasını engellemek
pull v. harekete geçirmek
pull v. faaliyete sokmak
pull v. parçalamak
pull v. parçalara ayırmak
pull v. yazılı bir iz bırakmak
pull v. yerinden çıkarmak
pull v. yerinden çıkarttırmak
pull v. bir durumdan kurtarmak
pull v. varilden çıkarmak
pull v. kutudan çıkarmak
pull v. mermiyi kovandan çıkarmak
pull v. kitabı yeniden ciltlemeden önce eskimiş yapısını çıkarmak
pull v. dışarıda greve çağırmak
pull v. içeride greve çağırmak
pull v. grev başlatmak
pull v. ayrılmak
pull v. cesaret ve hayal gücüyle yapmak
pull v. suç işlemek
pull v. ile suçlu olmak
pull v. kandırmak amacıyla söylemek veya yapmak
pull v. görev olarak yapmak
pull v. takınmak
pull v. almak
pull v. elde etmek
pull v. güvence altına almak
pull v. üstünlük elde etmek
pull v. bir kimseye karşı üstün olduğunu hissettirmeye çalışmak
pull v. (at) gemine asılmak
pull v. (şahin) parçalayarak veya yakalayarak beslenmek
pull v. silah çekmek
pull v. (top) geriye doğru çekmek
pull v. çekilmek
pull v. bir şeyin içinden çıkmak
pull v. dikkat çekmek
pull v. müşteri çekmek
pull v. güçlü bir sempati duymak
pull v. şiddetle desteklemek
pull v. şiddetle teşvik etmek
pull v. bir hedef için birlikte çalışmak
pull v. deriden çekip çıkarmak
pull v. (yün, kıl) yolmak
pull v. ağaçtan toplamak
pull v. dalından toplamak
pull v. özütünü çıkarmak
pull v. özünü çıkarmak
pull v. (soğumakta olan şekeri) uzatıp kıvamlandırarak çekmek
pull v. çalıştırmak
pull v. aktive etmek
pull v. başlatmak
pull v. (kanıt veya nüsha) yazıcıda basmak
pull v. dokümante etmek
pull v. varsaymak
pull v. üstlenmek
pull v. sanmak
pull v. (harf) belirli bir formda basılmak
pull v. (kas) yaralayacak şekilde germek
pull v. yola koyulmak
pull v. hedefe yönelmek
pull v. rotasından şaşmamak
pull v. hedefine yaklaşmak
pull v. yüzünü buruşturmak
pull v. yüzünü ekşitmek
pull v. (at) biniciye direnmek
pull v. (belirli bir göreve) atanmak
pull v. (bot) … kürekli olmak
pull v. (dosya, form) seçmek
pull v. (dosya, form) erişmek
pull v. (dosya, form) açmak
pull v. (dosya, form) çekmek
pull v. tedavülden kaldırmak
pull v. piyasadan kaldırmak
pull v. meydana getirmek
Colloquial
pull v. başarı ile gerçekleştirmek
pull v. başarmak
pull v. gerçekleştirmek
pull v. yapmak
pull v. uygulamak
Trade/Economic
pull n. iltimas
Technical
pull n. çekiş (cam)
pull n. deneme baskısı
pull n. flanş
pull n. prova baskı
pull v. çekmek
Computer
pull n. (sunucudan) veri talebinde bulunma durumu
pull v. (oyun dışı düşman karakteri) savaşa veya belirlenen hedefe çekmek
pull expr. iste
Textile
pull n. elcik
Automotive
pull v. çekmek
Marine
pull v. lava etmek
pull v. kürek çekerek ilerletmek
pull v. (bot) … sayıda kürekle ilerlemek
Medical
pull n. gerilmiş kas
pull n. gergin kas
Gastronomy
pull v. (pişmiş eti) diderek servis etmek
Sport
pull n. çekme
pull n. kürek çekme
pull n. kürek hamlesi
pull n. kürek ile vuruş
pull n. (kriket) topun ters tarafa yollandığı bir atış türü
pull v. (kriket) topa vuruş duruşunun ters yönünde vurmak
pull v. (golf) topa vuruş duruşunun ters yönünden vurmak
pull v. … sayı almak
pull v. … puan kazanmak
Football
pull v. (amerikan futbolunda hücum kenar oyuncusu) top taşıyıcıya engel olmak için hücum hattından kenara geri dönmek
Baseball
pull v. topa vuruş duruşunun ters yönünde vurmak
Boxing
pull v. yumruğu engellemek
pull v. yumruğu yumuşatmak
Slang
pull v. … şeklinde davranmak
pull v. … gibi davranmak
pull v. tavrını takınmak
pull v. havasına girmek
pull v. (seks partnerini) kendine çekmek

Bedeutungen, die der Begriff "pull" mit anderen Begriffen im Englisch Türkisch Wörterbuch erhalten hat: 500 Ergebniss(e)

Englisch Türkisch
Common Usage
pull off v. koparmak
pull up v. yukarı çekmek
General
pull factors n. çeken faktörler
pull back n. geri çekilme
pull along snail n. tekerlekli salyangoz (oyuncak)
ring pull n. kutu kola'nın çekilerek açılan kapağı
demand pull inflation n. talep enflasyonu
ring pull n. çek aç kapak
leg-pull n. alay
leg-pull n. işletme
pull-off n. konaklama tesisi
pull-out n. çıkma
pull-off n. arabaların kısa süreli duraklama yapabilecekleri cep
string-pull n. piston
pull-along toy n. tekerlekli ve çekmeli oyuncak
pull-out n. çekme
pull-down shutter n. kepenk
pull-out n. çekilme
pull-up n. mola yeri
pull-off n. çekme
pull-apart n. çek-ayır
pull of gravity n. yerçekimi
pull rod n. imdat freni kumanda çubuğu
pull and lift hoist n. cırcırlı çekme aygıtı
pull rod n. el freni cer çubuğu
pull and lift hoist n. tirfor
pull down menu n. çekme menu
pull factor n. çekim etkisi yaratan etkenler
bollard pull n. çekme gücü
pull sofa n. çek yat
pull sofa n. çekyat
pull-up n. barfiks
beer pull n. fıçı bira aleti
beer pull n. bira musluğu
pull ring n. çekme halkası
pull-push toy n. çekmeli itmeli oyuncak
pull tab n. açma halkası
pull station n. yangın muhbiri
pull station n. yangın alarm butonu
bell pull n. kapı zili ipi
crow to pull n. bulunacak hata
crow to pull n. kapatılmak istenen konu
pull [dated] n. yarışma
pull [dated] n. mücadele
pull [dated] n. çabalama
pull [dated] n. savaşma
pull chain n. (sifon çekmek için kullanılan) zincir
pull in [uk] n. (kamyoncuların uğradığı) yol kenarında yer alan kafe
pull tab n. çekme kayışı
pull tab n. kaldırma kayışı
pull-on n. giy-çık giyim ürünü
pull-on n. pratik giyim ürünü
pull-through n. bir şeyin içinden geçirilen şey
pull-through n. namlu temizleyici
pull-through n. namlu temizleme ipi
pull up at v. sürücü arabasını bir yerde durdurmak
pull someone over v. birini kendine doğru çekerek yere yıkmak
pull up v. kaldırmak
pull up stakes v. başka yere taşınmak üzere pılıyı pırtıyı toplayıp gitmek
pull a trick v. dolap çevirmek
pull a tooth v. diş çekmek
pull a fast one v. kazık atmak
pull up to v. yakalamak
pull down v. yıkmak
pull away v. sıyrılmak
have pull with v. adamı olmak (bir kurumda vb)
pull round v. iyileşmek
pull up with v. yetişmek
pull in v. tutuklamak
pull off v. çıkarmak
pull a bloomer v. gaf yapmak
pull through v. iyileştirmek
pull someone over v. birini kendine doğru çekerek yere düşürmek
pull round v. iyileştirmek
pull one's leg v. biriyle dalga geçmek
pull away v. kalkmak
pull something over v. bir şeyi yaklaştırmak
pull something over v. bir şeyi kendine doğru çekerek devirmek
pull off v. döktürmek
pull up v. azarlamak
pull out v. kaçmak
pull one's socks up v. aklını başına devşirmek
pull in v. arabayı sürmek (bir yere)
pull up v. sökmek
pull one's leg v. birisinin arkasından iş çevirmek
pull something to pieces v. bir şeyi parçalara ayırmak
pull from market v. piyasadan çekmek
pull one's leg v. aleyhine hareket etmek
pull out all the stops v. elinden geleni yapmak
pull alongside v. yanaşmak
pull off v. çekip indirmek
pull out v. yola çıkmak
pull along v. aşırı güç sarfederek çekmek
pull through v. iyileşmek
pull up v. arabanın yolda durması
pull to pieces v. parçalamak
pull someone's leg v. birine takılmak
pull the rug from v. desteğini çekmek
pull the wool over somebody's eyes v. dalgaya getirmek
pull away v. çekmek
pull out v. sökmek
pull down v. alaşağı etmek
pull somebody down v. zayıf düşürmek
pull away v. yola çıkmak
pull away v. ayrılmak
pull one's leg v. birini işletmek
pull off v. zafer kazanmak
have friends who can pull strings v. torpili olmak
pull at v. nefes çekmek (pipodan)
pull out v. uzamak
pull up v. yetişmek
pull out a tooth v. diş çekmek
pull out v. çıkmak
pull something off v. fora etmek
pull someone's leg v. birini işletmek
pull someone over v. birini yolun kenarına çekmek (polis arabayı sürmekte olan)
pull on v. çekmek
pull a face at v. surat asmak
pull up to v. yetişmek
pull up v. durdurmak
pull out v. silah çekmek
pull off v. soymak
pull through v. yardım etmek
pull one's weight v. üzerine düşeni yapmak
pull out v. çekip çıkarmak
pull two people apart v. iki kişiyi zorla ayırmak
pull through v. kurtarmak
pull through v. atlatmak
pull out v. ayrılmak
pull oneself together v. kendine gelmek
pull rank v. birinin üzerinde otoritesini kullanmak
pull at v. çekelemek
pull over v. kenara çekmek
pull out v. arabayı sürmek
pull something over v. bir şeyi çekerek yaklaştırmak
pull out all the stops v. var gücüyle çalışmak
be on the pull v. çapkınlık peşinde olmak
pull out of v. çıkmak (bir işten)
pull off v. çekip çıkarmak
pull on v. nefes çekmek (pipodan)
pull something at both ends v. çekiştirmek
pull something to v. bir şeyi çekerek kapamak
pull away v. kaçan arabanın arayı açması
pull on v. sıkmak
pull strings for somebody v. torpil yaptırmak
pull oar v. kürek çekmek
have pull with v. (bir kurumda vb) bağlantısı olmak
pull a long face v. suratından düşen bin parça olmak
pull on v. çekelemek
pull oneself together v. kendini toplamak
pull up v. durmak
pull to shreds v. didiklemek
pull off v. çıkarmak (giysiyi)
pull something down v. yıkmak
pull out v. çıkmak (motorlu taşıt bir yere)
pull away v. hareket etmek
pull off v. kıvırmak
pull a long face v. surat asmak
pull out v. tüymek
pull down v. yıkmak (binayı)
pull a gun on v. silah çekmek
pull down v. düşürmek
pull oneself together v. toparlanmak
pull in one's belt v. kemer sıkmak
pull wires for somebody v. torpil yaptırmak
pull a muscle v. adaleyi fazla çekerek incitmek
pull away v. uzaklaşmak
pull at v. çekmek
pull a face v. surat asmak
pull something apart v. bir şeyi çekerek parçalara ayırmak
pull a face v. surat etmek
pull wires v. torpil yaptırmak
pull out v. çıkarmak
pull a boner v. büyük bir pot kırmak
pull someone's leg v. kandırmak
pull in v. durmak
pull one's leg v. kafa bulmak
pull somebody's ears v. kulağını çekmek
pull down v. aşağıya çekmek
pull someone in v. birini çekmek (bir yerin içine)
pull the trigger v. tetiğe basmak
pull suddenly v. çekivermek
pull the chain v. sifonu çekmek
pull something to v. bir şeyi çekmek
pull through v. paçayı kurtarmak
pull through v. kurtulmak
pull a boner v. büyük bir gaf yapmak
pull in one's belt v. masrafları azaltmak
pull something apart v. bir şeyi çekerek aralamak
pull in v. girmek (motorlu taşıt bir yere)
pull in v. çekmek (dizginleri/ipi vb'ni)
pull at somebody's heartstrings v. suistimal etmek
pull a long face v. suratını asmak
pull round v. kendine gelmek
pull at both ends v. çekiştirmek
pull votes v. oy toplamak
pull someone's leg v. biriyle dalga geçmek
pull over v. çekmek
pull up v. kökünden sökmek (bitkiyi)
pull at one's heartstrings v. yüreğini cız ettirmek
pull out of v. bırakmak (bir işi)
pull in opposite directions v. çekişmek
pull a fast one on somebody v. kazık atmak
pull one's rank v. üstünlüğünü kabul ettirmek
pull down v. aşağı çekmek
pull in v. çekmek
pull out v. uzatmak
pull in v. (araba) gelmek
pull along v. çekmek
pull off v. başarmak
pull away v. geri çekilmek
pull out v. diş çekmek
pull to shreds v. didik didik etmek
pull in v. hapse atmak
pull out v. hareket etmek
pull oneself together v. kendini toparlamak
pull a long face v. yüzünden düşen bin parça olmak
pull a fast one v. oyuna getirmek
pull to the curb v. kenara çekmek
pull somebody down v. zayıflatmak
pull strings v. torpil yaptırmak
pull apart v. eleştirmek
pull apart v. çekip ayırmak
pull apart v. koparmak
pull apart v. kusur bulmak
pull one's weight v. emeği geçmek
pull one's weight v. sorumluluğunu yerine getirmek
pull one's weight v. aktif işbirliği yapmak
pull one's weight v. üstüne düşeni yapmak
pull off v. kazanmak (ödül)
pull off v. kenara çekmek
pull off v. almak
pull a fast deal v. hileli iş yapmak
pull out of the market v. piyasadan çekilmek
pull oneself together v. aklını başına almak
pull the wool over somebody's eyes v. gözünü boyamak
pull the wool over somebody's eyes v. göz boyamak
try to pull one's attention v. dikkatini çekmeye çalışmak
pull out the nail(s) v. çivi sökmek
extract or pull (something) from v. dışarı çıkarılmak
pull up the nail(s) v. çivi sökmek
pull one's hair v. saçını çekmek
pull down a house v. ev yıkmak
pull down a building v. bina yıkmak
pull up one's trouser legs v. paçalarını kıvırmak
pull off the road v. kenara çekmek
pull (out) a knife v. bıçak çekmek
pull up one's trouser legs v. pantolonun paçalarını kıvırmak
pull off the road v. arabayı kenara çekmek
pull someone from the wreckage v. göçükten çıkarmak
pull someone from the wreckage v. enkaz altından çıkarmak
pull someone from the wreckage v. enkazdan çıkarmak
pull someone from the wreckage v. göçük altından çıkarmak
pull off one's glove v. eldivenini çıkarmak
pull on glove v. eldiven giymek
pull off one's coat v. ceketini çıkarmak
pull off one's jacket v. ceketini çıkarmak
pull out the plug v. fişi çıkarmak
pull the plug v. fişi çıkarmak
pull back v. geri çekilmek
pull out the plug v. fiş çekmek
pull back v. düşmanı püskürtmek
pull the plug v. fiş çekmek
pull down the wall v. duvar yıkmak
pull on stocking v. çorap giymek
pull off sock v. çorap çıkarmak
pull on sock v. çorap giymek
pull on trousers v. pantolon giymek
pull up trousers v. pantolon giymek
pull down trousers v. pantolon çıkarmak
pull attention towards v. dikkatleri üzerine toplamak
pull on a cigarette v. sigara çıkarmak
pull on a coat v. palto giymek
pull on one's coat v. paltosunu giymek
pull off one's coat v. paltosunu çıkarmak
pull off a coat v. palto çıkarmak
pull ahead v. mesafe katetmek
pull ahead v. mesafe almak
pull out v. yerinden sökmek
pull up one's skirt v. eteğini yukarı çekmek
pull the gun v. silahı çekmek
pull the strings v. ipleri elinde tutmak
pull the strings v. ipleri elinde bulundurmak
pull the wires v. nüfuzunu kullanmak
pull the wires v. ağırlığını koymak
pull the wires v. torpil yaptırmak
pull the wires v. perde arkasından yönetmek
pull the wires v. kukla oynatmak
pull up a chair v. tabure çekmek
pull up a chair v. sandalye çekmek
pull out a chair v. sandalye çekmek
pull an all-nighter v. bütün gece çalışmak
pull at one's heartstrings v. -i çok duygulandırmak
pre-pull v. tam sürücü kilidi açacağı sırada arabanın kapısını açma girişiminde bulunmak
pull rank on someone v. (birisi üzerinde) otoritesini kullanmak
pull rank on someone v. sıfatını kullanmak
pull out v. çekilmek
pull down v. yerle bir etmek
pull up v. yolmak
pull down v. indirmek
pull out v. istasyondan ayrılmak
pull away v. kaçmak
pull down v. temele kadar yıkmak
pull away v. kurtulmak
pull in v. (tren) istasyona girmek
pull together v. duygularına hakim olmak
pull on v. giymek
pull off v. becermek
pull a face v. yüzünü buruşturmak
pull in v. (taşıt) kenara çekilip durmak
pull off v. halletmek
pull one's weight v. kendine düşen görevi yapmak
pull in audience v. izleyici çekmek
pull in audience v. seyirci çekmek
pull the pin out of the grenade v. el bombasının pimini çekmek
pull the pin v. pimini çekmek
pull one's belly in v. göbeğini içine çekmek
pull one's belly in v. göbeğini çekmek
pull toward oneself v. kendine çekmek
pull something up v. yukarıya çekmek
pull in one's tummy v. göbeğini içine çekmek
pull a sledge v. kızak çekmek
pull the sledge v. kızağı çekmek
pull the car over v. arabayı kenara çekmek
pull a rope v. halat çekmek
pull out the shrapnel v. şarapneli çıkarmak
pull something from one’s pocket v. cebinden bir şey çıkarmak
pull a body out of the water v. sudan ceset çıkarmak
pull the curtain v. perdeyi çekmek
pull the trigger v. tetiği çekmek
pull up somewhere v. (aracı vb) bir yere çekmek
pull up somewhere v. bir yerde durmak
pull something from the market v. piyasadan toplatmak
pull something from the market v. piyasadan çekmek
pull down one's pants v. pantolonunu indirmek
pull the parking brake v. el frenini çekmek
pull someone up v. birini yukarı çekmek
pull toward oneself v. kendine doğru çekmek
pull someone down v. birini küçük düşürmek
pull someone down v. birini aşağılamak
pull through the illness v. hastalıktan kurtulmak
pull through the illness v. hastalığı atlatmak
pull something under the surface v. yüzeyin altına çekmek
pull one’s gun out v. silahını çıkarmak
pull someone in close v. birisini kendine doğru/yakınına çekmek
twist it around pull it down v. döndürüp aşağı çekmek
pull a long face v. yüzünü asmak
pull rope v. ip çekmek
pull the cover v. örtüyü çekmek
pull the handle v. kolu çekmek
pull sleds v. Kızak çekmek
pull bow v. yay çekmek
pull ahead v. mesafe almak
pull over v. arabayı yolun kenarına çekmek
pull apart v. parçalarına ayırmak
pull apart v. makineyi parçalarına ayırmak
pull apart v. bölümlemek
pull in v. kazanmak
pull in v. temin etmek
pull in v. elde etmek
pull in v. sağlamak
pull in v. sağlama almak
pull in v. garanti etmek
pull the plug out v. fişi prizden çıkarmak
pull the plug out v. fişi prizden çekmek
pull the plug out v. fişi çekmek
pull the plug out v. fişi çıkarmak
pull-down adj. çekilebilir
pull-down adj. çekilen
pull-down adj. çekilerek kullanılan
pull-in adj. çeken
pull-in adj. çekici
pull-in adj. çekmeye yarayan
pull-on adj. giy-çık tarzda olan
pull-on adj. kolayca giyilen
push and pull adj. itilebilen veya çekilebilen
push-pull adj. itmeli çekmeli
push-pull adj. itip çekebilen
push-pull adj. itme ve çekme hareketi yapan
push-pull adj. itilebilen veya çekilebilen
Phrasals
pull apart v. çekilerek ayrılmak
pull down v. yok etmek
pull off v. geri çekmek
pull through v. (birini) zorlu bir süreçten kurtarmak
pull up v. dizginleri çekmek
pull up v. bertaraf etmek
pull through v. elinden tutmak
pull down v. halletmek
pull apart v. parçalara ayrılmak
pull off v. zorluklara rağmen yürütmek
pull up v. kendine getirmek
pull off v. risklere göğüs germek
pull apart v. sertçe eleştirmek
pull down v. üstesinden gelmek
pull up v. azarlayarak uyarmak
pull down v. moralini bozmak
pull off v. muvaffak olmak
pull off v. (arabayı) bir yere çekmek
pull up v. (yarışta) diğerleriyle başa baş gitmek
pull down v. gururunu kırmak
pull up v. (yarışta) başkalarının önüne geçmek
pull down v. halsiz bırakmak
pull down v. (topu) yakalamak
pull down v. maaş olarak almak
pull down v. tazminat olarak almak
pull down v. ödül olarak almak
pull around v. yavaş yavaş iyileşmek
pull around v. yavaş yavaş eski haline dönmek/döndürmek
pull someone or something around v. oraya oraya çekmek/sürüklemek/çekiştirmek
pull around v. aracı çekmek/getirmek
pull around v. kendine gelmek
pull around v. oradan oraya çekmek/sürüklemek/çekiştirmek
pull in(to some place) v. arabayı bir yere sürmek/çekmek
pull over v. arabayı sağa çekmek
pull over v. aracı kenara çekmek
pull off v. aracı sağa çekmek
pull over v. aracı sağa çekmek
pull someone in v. birini bir şeye bulaştırmak
pull together v. bir araya gelmek
pull something together v. bir şeyi çekerek kapamak
pull something back from someone v. bir şeyi birinden (elinden vb) hızla/aniden kapmak
pull someone in v. birini bir şeyin içine çekmek
pull someone into a place v. bir yere (müşteri vb) çekmek
pull someone in v. birini bir yerin içine çekmek
pull together v. birlik içinde çalışmak
pull over somebody v. birini aracını kenara çekmek
pull something up to something v. bir şeyin yanına bir şeyi çekmek
pull someone about v. birini rahatsız etmek
pull someone through something v. birini bir sıkıntıdan çekip çıkarmak
pull somebody over v. birini aracını kenara çekmek
pull someone into something v. birini bir şeyin içine çekmek
pull someone into something v. birini bir şeye bulaştırmak
pull something down over someone v. bir şeyi birinin altına doğru çekmek
pull someone into something v. birini bir yerin içine çekmek
pull something up v. bir şeyin yanına bir şeyi çekmek
and pull someone in v. bir yere (müşteri vb) çekmek
pull something together v. düzenlemek
pull off v. çekip çıkarmak
pull something together v. düzeltmek
pull off v. çaba harcayarak çıkarmak
pull at v. çekmek
pull at v. çekiştirmek
pull someone over v. çekip düşürmek
pull something together v. çeki düzen vermek
pull for v. desteklemek
pull ahead of someone v. geride bırakmak
pull together v. ekip çalışması yapmak
pull something together v. hazırlamak
pull through v. hastalığı atlatmak
pull something back v. geriye doğru çekmek
pull together v. elbirliğiyle çalışmak
pull off v. içinden çıkmak
pull off v. işin içinden çıkmak
pull round v. iyileşmek
pull forward v. ilerlemek
pull through v. iyileşmek
pull away v. kalkmak (araba)
pull ahead of someone v. önüne geçip gitmek
pull something to v. kapatmak
pull together v. kolektif çalışmak
pull round v. kendine gelmek
pull through v. sağlığına kavuşmak
pull round v. toparlamak
pull through v. toparlanmak
pull out of v. (bir şeyden/yerden) (güç vb kullanarak) çıkarmak
pull up to something v. (arabayla) bir şeyin yakınında durmak
pull over v. (polis) arabayı sağa çektirmek
pull forward v. (arabayı) ileriye çekmek
pull back (from something) v. (tehdit vb) geri adım atmak
pull on v. (giysi) çekmek
pull through v. -den çekmek/geçirmek
pull off v. zor bir işin üstesinden gelmek
pull together v. uyum içinde çalışmak
pull someone aside v. yana/kenara çekmek
pull (up) alongside of v. (bir şeyin) (yanına) yanaşmak
pull up v. (giysinin kollarını) sıvamak
pull on v. (giysi) kısalmak
pull off v. zor bir işi başarmak
pull someone by something v. (elinden/kolundan vb) çekmek
pull on v. (giysi) küçülmek
pull forward v. (arabayı) (bir sırada) ileriye hareket ettirmek
pull off v. üstesinden gelmek
pull someone through something v. (çekerek) (birini) bir delikten/aralıktan geçirmek
pull away from (someone or something) v. (birinden/bir şeyden) geri çekilmek
pull away from (someone or something) v. (birinden/bir şeyden) uzaklaşmak
pull away from (someone or something) v. (birinden/bir şeyden) kendini geri çekmek
pull away from (someone or something) v. (birinden/bir şeyden) sıdkı sıyrılmak
pull away from (someone or something) v. (birinden/bir şeyden) soğumak
pull away from (someone or something) v. (bir şeyden) sıyrılmak
pull away from (someone or something) v. (birini/bir şeyi, bir şeyden/birinden) uzaklaştırmak
pull away from (someone or something) v. (birini/bir şeyi, bir şeyden/birinden) geri çekmek
pull away from (someone or something) v. (birinden/bir şeyden) uzaklaşıp gitmek (bir araçla)
pull away from (someone or something) v. (birinden/bir şeyden) ayrılıp gitmek
pull away from (someone or something) v. (birinden/bir şeyden) kopup gitmek
pull away from (someone or something) v. (birinden/bir şeyden) üstün pozisyona/konuma geçmek
pull away from (someone or something) v. (birinin/bir şeyin) önüne geçmek
pull away from (someone or something) v. (biriyle/bir şeyle) arayı açmak
pull away from (someone or something) v. (birinden) sosyal/duygusal olarak soğumak
pull away from (someone or something) v. (birinden) sosyal/duygusal olarak kendini geri çekmek
pull someone or something under v. birini/bir şeyi bir şeyin altına çekmek/sürüklemek