etki - Türkisch Englisch Wörterbuch
Verlauf

etki



Bedeutungen von dem Begriff "etki" im Englisch Türkisch Wörterbuch : 86 Ergebniss(e)

Türkisch Englisch
Common Usage
etki impact n.
etki effect n.
etki impression n.
etki influence n.
General
etki reflexion n.
etki repercussion n.
etki weight n.
etki incidence n.
etki point n.
etki drift n.
etki forcefulness n.
etki efficiency n.
etki potency n.
etki imprint n.
etki virtue n.
etki sway n.
etki reflection n.
etki operation n.
etki sound n.
etki penetration n.
etki drag n.
etki ring n.
etki clout n.
etki force n.
etki pull n.
etki activity n.
etki impulse n.
etki stamp n.
etki hold n.
etki interest n.
etki impress n.
etki purchase n.
etki effect n.
etki sequence n.
etki jolt n.
etki efficacy n.
etki importance n.
etki bearing n.
etki punch n.
etki leaven n.
etki seemingness n.
etki impression n.
etki influence n.
etki act n.
etki impressure n.
etki power n.
etki action n.
etki afflation n.
etki acture [obsolete] n.
etki account n.
etki tinge n.
etki authority n.
etki authority n.
etki wind n.
etki hand n.
etki handling n.
etki bottom n.
etki long-legs [africa] n.
etki ruboff n.
etki impingement n.
etki in n.
etki influx [obsolete] n.
etki inoperation [obsolete] n.
etki directive n.
etki suffrage [obsolete] n.
etki afterglow n.
etki impact v.
Trade/Economic
etki power n.
etki operation n.
etki personal power n.
etki action n.
Politics
etki impact n.
Technical
etki influence n.
etki impression n.
Computer
etki action n.
etki impact n.
Informatics
etki impact n.
Construction
etki exposure n.
etki bias n.
Food Engineering
etki stimulant n.
Statistics
etki influence n.
Chemistry
etki act on n.
Linguistics
etki impact n.
Archaic
etki might n.
etki operation n.
Slang
etki belt n.

Bedeutungen, die der Begriff "etki" mit anderen Begriffen im Englisch Türkisch Wörterbuch erhalten hat: 500 Ergebniss(e)

Türkisch Englisch
Common Usage
etki altına almak influence v.
etki bırakmak impinge v.
General
spesifik etki specific action n.
edebi etki literary influence n.
fotomanyetik etki photomagnetic effect n.
psikolojik etki psychological effect n.
manyetooptik etki magnetooptical effect n.
fizyolojik etki physiologic action n.
sosyal etki social influence n.
bozucu etki aliasing n.
derin etki strong impression n.
yan etki side reaction n.
kötü etki blight n.
uyarıcı etki tonic n.
karşılıklı etki mutual action n.
insan eylemlerinin dünya yüzeyine yaptığı etkileri ve dünya yüzeyinin insan eylemlerine yaptığı etki human geography n.
etki alanına girme enwheeling n.
sonraki etki aftereffect n.
çok kütleli etki many body effect n.
etki alanı orbit n.
sanatsal etki arthistic influence n.
daha sonradan ortaya çıkan etki aftereffect n.
etki alanı impact area n.
çevresel etki analizi environmental impact analysis n.
etki alanı spheres of influence n.
bir önceki babanın çocuk üzerinde bıraktığı etki telegony n.
gizli etki backstairs influence n.
yan etki side effect n.
büyük bir etki a lasting impression n.
etki alanı radius n.
sosyal etki social impact n.
etki derecesi degree of influence n.
yıkıcı etki ravage n.
etki alanı demesne n.
kötü etki contagion n.
gizli etki undercurrent n.
karşılıklı etki reciprocation n.
etki alanı sweep n.
üstü kapalı söz ya da imalarla etki altına alınmış earwigged n.
etki alanına girme encircling n.
karşılıklı etki mutual affection n.
uyutucu etki hypnoaction n.
çift etki double action n.
etki altında kalma prepossession n.
doğrudan etki direct effect n.
pirojen etki thermogenic action n.
çevresel etki değişimleri environmental impact changes n.
üstü kapalı söz ya da imalarla etki altına alma earwigging n.
gizli etki back influence n.
karşılıklı etki reciprocal influence n.
etki alanı sphere of influence n.
bir olayın sinir sisteminde bıraktığı psişik etki veya izlenim engram n.
etki alanı circle n.
siyasi etki political impact n.
politik etki political impact n.
ters etki perverse effect n.
etki alanı scope n.
zararlı ilaç veya etki noxa n.
dinamik etki dynamic effect n.
etki sonrası after effect n.
gecikmiş etki after effect n.
manyetik etki magnetic effect n.
büyük etki strong effect n.
gözle görülür etki visible effect n.
büyük etki big influence n.
büyük etki considerable influence n.
büyük etki enormous influence n.
gözle görülür etki noticeable effect n.
büyük etki profound effect n.
ters etki adverse effect n.
kimyasal etki chemical action n.
yıkıcı etki destructive effect n.
etki alanı incidence n.
etki yöresi domain n.
etki tepki action and reaction n.
stratejik etki strategic impact n.
ikincil etki knock-on effect n.
zincirleme etki knock-on effect n.
ters etki counter-effect n.
artık eskisi kadar etki uyandırmayan sanat eseri war-horse n.
ikincil etki spin-off n.
artık eskisi gibi etki uyandırmayan bir sanat eseri (sık sık/fazlasıyla icra edildiği için) war-horse n.
olumsuz etki negative influence n.
öldürücü etki lethal effect n.
etki başlangıcı onset of action n.
kötü etki detrimental effect n.
zararlı etki detrimental effect n.
olumlu etki positive impact n.
önemli etki material impact n.
önemli etki important effect n.
bir olayı hiç bir etki olmadan görme pure insight n.
konu dışı etki extraneous influence n.
etki altında kalmama objectivity n.
sonraki etki backwash n.
ikincil etki backwash n.
ikincil etki aftereffect n.
özendirici etki demonstration effect n.
olumsuz etki negative effect n.
olumsuz etki adverse impact n.
laf arasında söylenen fakat duyan kişi üzerinde beklenmeyen etki yapan bir söz chance remark n.
etki sürdürebilirliği substantivity n.
negatif etki negative effect n.
doğrudan etki immediate influence n.
doğrudan etki direct influence n.
uzun vadeli etki long-range impact n.
aynı derecede yıkıcı etki equally devastating effect n.
kötü etki ill effect n.
olumsuz etki ill effect n.
sakinleştirici etki calming effect n.
ters etki backlash n.
genel etki overall impact n.
yaygın etki widespread impact n.
dışlayıcı etki exclusionary effect n.
sömürücü etki exploitative effect n.
etki alanı range n.
kayda değer etki appreciable effect n.
hayati etki vital influence n.
ılımlı etki moderating effect n.
en güçlü etki most powerful impact n.
etki alanı reach n.
kolay etki altına giren kimse toy n.
etki alanı turf n.
artçı etki after effect n.
olay sonrası etki after effect n.
nihai etki amount n.
mükemmel etki emprint [obsolete] n.
ayırt edici etki emprint [obsolete] n.
gizli etki underrun n.
acı veren etki barb n.
ani ve güçlü etki zap n.
siyasi etki juice n.
olağanüstü etki magic n.
istenmeyen etki maleffect n.
geçici etki visitation n.
geçici (ruhani veya manevi) etki visiting n.
para babalarının sahip olduğu güç ve etki big bucks n.
yıkıcı etki blast n.
zarar verici etki blast n.
hayvanlar veya bitkiler üzerindeki zararlı etki blast n.
gravürcülerin bir gravür tabanının yüzeyini pürüzlü hale getirmek veya çıplak bakır üzerinde baskı sonrası noktalı desene benzer bir etki yaratmak için kullandığı kaba bir baskı kalıbı matter n.
gravürcülerin bir gravür tabanının yüzeyini pürüzlü hale getirmek veya çıplak bakır üzerinde baskı sonrası noktalı desene benzer bir etki yaratmak için kullandığı kaba bir baskı kalıbı mattoir n.
büyülü etki witchcraft n.
karşı konulamaz etki witchcraft n.
mantıklı prensipleri veya ahlaki değerleri çürüttüğü düşünülen etki leprosy n.
kalıcı etki mark n.
kötü etki yapan kimse blighter n.
aşırı alkol tüketiminden sonra oluşan fiziksel etki hangover n.
uyuşturucu kullanımından sonra oluşan kötü etki hangover n.
mekanik etki mechanical effect n.
kontrol eden etki hold n.
dış etki altında kalan kimse hostage n.
üzerinde ışık ve gölge oyunuyla dekoratif etki oluşturulan dar kontürlü yüzey molding n.
atın alt dudağında gemin etki ettiği bölüm mouth n.
dolaylı etki reverberations n.
uzak etki reverberations n.
canlandırıcı etki revivement [obsolete] n.
uyandırıcı etki revivement [obsolete] n.
harekete geçirici etki galvanization n.
canlandırıcı etki galvanization n.
harekete geçirici etki galvanisation n.
canlandırıcı etki galvanisation n.
etki yaratan kimse luminary n.
yakmanın neden olduğu etki burning n.
güçlü etki yapan unsur gas n.
benzersiz izlenim/etki unique impression n.
bakteri, mantar veya kimyasal etki nedeniyle çürüme decaying n.
göreceli etki degree n.
itibar zayıflatıcı etki dent n.
karşıdakini etki altına almak için uygunsuz biçimde yapılan ödeme gratuity n.
bir araya gelince güçlü etki oluşturan ikili one-two n.
sıra, yapı veya etki yönünden ters çevrilmiş şey opposite n.
birini aşırı derecede etki altında bırakma overexposure n.
ortaya çıkan etki rub-off n.
sürtünme sonucu oluşan etki ruboff n.
yön üzerindeki etki rudder n.
bir sanatın veya bilimin icrasında işleyişe etki eden ilke rule n.
paslandırıcı etki rust [obsolete] n.
zarar verici etki rust [obsolete] n.
ihmal sonucu ortaya çıkan olumsuz etki rust n.
ani etki impetuosity n.
güçlü etki yaratma impressiveness n.
etki altına alma impressment n.
etki eden şey impressor n.
sınırsız etki omnipotence n.
sınırsız etki omnipotency n.
yıldızlardan gelen doğaüstü etki influence n.
yıldızlardan gelen ruhani etki influence n.
uzaktan etki altına alma influence n.
uzaktan etki yaratma influence n.
etki yaratan şey influence n.
etki yaratan kimse influential n.
etki alanı dominion n.
dramatik etki drama n.
zayıf düşüren etki palsy n.
polikrom etki polychromy n.
çok renkli etki polychromy n.
sosyal etki consequence [obsolete] n.
bulaşıcı etki contagion n.
hızla yayılan etki, öğreti veya duygu contagion n.
karşıt etki yapan şey counter n.
zıt etki yapan şey counteragent n.
zıt etki countersway n.
etki yaratma inoperation [obsolete] n.
etki yaratan kimse panjandrum n.
ikincil etki coeffect n.
eş etki coefficacy n.
feodalitenin etki alanı feudality n.
etki alanı orb n.
etki alanı orbit n.
etki alanı precinct n.
etki alanı precinct n.
alıkoyucu etki prejudice n.
vazgeçirici etki prejudice n.
bilgi, çekim ve etki alanı presence n.
yoğun etki screw n.
etki yaratmayı amaçlayan etkinlik set piece n.
yan etki side action n.
üstün gelen etki prevailment [obsolete] n.
etki azaltıcı soft pedal n.
kültürel etki cultural impact n.
ana konuyla alakası olmayan ve karakterler arası ilişkilere etki etmeyen dizi bölümü filler episode n.
etki alanı sphere n.
etki kaynağı strength n.
etki altına alma suggestion n.
ilahi etki supernatural n.
aşırı etki superstrength n.
bağımsız unsurların büyük etki yaratacak ölçüde etkileşimi synergism n.
iki farklı grubun/nesnenin kullanımıyla elde edilen etki synergy n.
(olumlu/olumsuz) etki influence n.
karşı etki yapmak react v.
etki etmek act v.
kalıcı etki bırakmak make a lasting impact v.
derin etki bırakmak leave an indelible impression v.
etki yaratmak register v.
kalıcı etki bırakmak leave a lasting impression v.
etki bırakmak strike v.
etki bırakmak sound v.
derin etki bırakmak brand v.
üstün olmak (sayı/nüfuz/kuvvet/etki/derece açısından) predominate v.
etki altında bırakmak prejudice v.
etki etmek operate v.
etki altında bırakmak bias v.
etki bırakmak leave an impression v.
etki etmek affect v.
etki yaratmak amacıyla sorulan soru rhetorical question v.
bir tarafa etki etmek bias v.
etki etmek sway v.
iyi etki yapmak come across v.
etki altında kalmak be under the influence v.
etki yapmak affect v.
yeniden etki gücü kazandırmak reactivate v.
etki etmek have an impact v.
etki etmek have an impact on v.
etki etmek have an impact upon v.
etki etmek have an effect on v.
etki etmek have an effect upon v.
olumlu etki bırakmak leave a positive impression v.
pozitif etki bırakmak leave a positive impression v.
etki etmek have an effect on something v.
yan etki görmek experience side effect v.
herhangi bir sürece ya da ürüne etki eden ufak problemleri çözmek work out the bugs v.
etki yaratmak produce an effect v.
etki bırakmak register v.
(birini) etki altına alarak bir şeye ikna ya da teşvik etmek charm [obsolete] v.
etki etmek perform [obsolete] v.
etki etmek assail v.
etki etmek predispose v.
bağırarak etki yapmak yell v.
sihir gibi bir etki yapmak magic v.
(birinin üzerinde) etki bırakmak bite v.
etki bırakmak meet v.
(yer döşeme levhalarını) simetrik bir etki yaratacak şekilde eşleştirmek book-match v.
(bir şeyi) kolayca veya yan etki olmaksızın tüketebilmek hold v.
yanlış etki altında bırakmak misbias v.
üzerine etki etmek mold v.
geçmişte etki yaratmak retroact v.
etki kurmak gain face v.
(bir şeye) etki etmek muscle v.
fazla etki göstermek overcome v.
güçlü ve karşı konulamaz etki yapmak compel v.
etki altına almak inflect v.
büyülercesine etki altına almak bedevil v.
büyüleyici etki yapmak gorgonize v.
büyüleyici etki yapmak gorgonise v.
ortak bir etki yaratmak üzere katkıda bulunmak concur v.
etki yaratmak cut v.
(kokain) etki etmek coke v.
kötü etki yapmak disagree v.
kalıcı olarak kötü etki bırakmak scar v.
etki altına almak için buluşmak see v.
etki yaratmak smite v.
etki sahibi olmak bear v.
etki alanları arası cross domain adj.
kalıcı (izlenim/etki) indelible adj.
etki yaratan effective adj.
etki altında kalmış affected adj.
ters etki counterproductive adj.
etki çevresi geniş far-reaching adj.
etki alanı geniş far-reaching adj.
birden fazla alana etki eden multi-domain adj.
olumsuz etki eden prejudicial adj.
etki altında kalmış biased adj.
etki altında kalmış biassed adj.
etki altında kalmış coloured adj.
etki altında kalmış colored adj.
etki alanına özgü domain-specific adj.
ilaç etki etmez drug-proof adj.
çabuk etki gösteren activate adj.
etki altında kalan affected adj.
etki altında kalmış adfected adj.
etki altında kalmış airtsy-mairtsy [midland english] adj.
herhangi bir sonuca kesin bir etki etmeyen nondecisive adj.
doğanın etki veya görünümünü taklit eden naturalist adj.
doğanın etki veya görünümünü taklit eden naturalistic adj.
etki altında kalmamış uncoloured adj.
etki edilemez unswayable adj.
etki altında kalmamış untinged adj.
olumsuz veya kötücül bir etki ortaya koyan malefic adj.
güçlü etki yaratabilen virtuous [obsolete] adj.
büyük etki yaratan high-power adj.
büyük etki yaratan high-powered adj.
etki bakımından deri altı enjeksiyonuna benzeyen hypodermic adj.
etki alanı geniş great adj.
(tavır, etki) soğuk icy adj.
yapı veya etki açısından başka bir şeyle benzer olan on-air adj.
etki edilemeyen impenetrable adj.
kapsam ve etki bakımından diğerlerini geride bırakan olympian adj.
kapsam ve etki bakımından diğerlerini aşan olympian adj.
astral etki yaratan influent adj.
yıldızsal etki yaratan influent adj.
doğaüstü etki ile ilgili influential [obsolete] adj.
etki yaratan influxious [obsolete] adj.
etki yaratan influxive adj.
etki yaratan infusive adj.
etki yaratmayan do-nothing adj.
duygusal etki altında kalmayan fancy-free adj.
hızlı etki gösteren fast-action adj.
belirgin etki yaratmayan feeble adj.
evlilik sonrası etki kazanan postmarital adj.
sıvı içindeyken etki eden fluid adj.
sıvı haldeyken etki eden fluid adj.
etki alanına ait veya ilgili scopal adj.
hemen etki altına giren skinless adj.
yavaş etki eden slow-acting adj.
etki altına alınabilen squashable adj.
normal etki göstermeyen subpotent adj.
sinerjik etki yaklaşımı ile ilgili synergetic adj.
etki yapmak için for effect adv.
etki altında kalmadan without being prejudiced by somebody else adv.
etki altında kalmadan without prejudice adv.
oldukça kötü bir etki ile horribly adv.
etki yaratacak şekilde operatively adv.
karşıt etki oluşturacak şekilde counteractively adv.
etki anlamı veren son ek -ion suf.
Phrasals
etki alanına sokmak cut across v.
etki bırakmak come across v.
etki etmek feed into (something) v.
iyi bir etki bırakmak go over v.
negatif bir etki altına sokmak place under v.
(birinde bir şeyle) olumlu etki yaratmak/bırakmak smite (someone) with (something) v.
(bir şeye) etki etmek bear upon (something) v.
(bir şeye) etki etmek bear on (something) v.
büyük bir etki yaratmak burn up v.
güçlü bir etki bırakmak bowl over v.
(biri/bir şey) gibi bir etki bırakmak come across as (someone or something) v.
(birinde bir şey) gibi bir etki bırakmak come across as (something) to (one) v.
gibi bir izlenim/etki bırakmak come across like v.
yakın ilişki veya temas yoluyla etki yaratmak rub off v.
(birinde bir şeyde bir etki) yaratmak imprint (something) in (someone or something) v.
(birinde bir şeyde bir etki) yaratmak imprint (something) into (someone or something) v.
ile olumlu etki yaratmak/bırakmak smite with v.
(birinin/bir grubun) üzerinde pek kayda değer bir etki bırakmadan geçip gitmek wash over (someone or something) v.
etki yaratmaya çalışmak come on v.
Phrases
en olumlu etki the greatest good expr.
yanlış etki altında by false pretenses expr.
yanlış etki altında on false pretenses expr.
yanlış bir etki altında under false pretenses expr.
Colloquial
(güç ve etki açısından bir gruptaki) büyükler/büyük adamlar big boy n.
(iyi bir etki yaratmak adına) dilbilgisi kurallarından sapma poetic licence n.
yoğun keyif/zevk (özellikle uyuşturucu vs gibi uyarıcı maddelerin yarattığı etki sonucunda) rush n.
(iyi bir etki yaratmak adına) kuralsız konuşma poetic licence n.
uyuşturucu maddenin yarattığı kötü etki bad trip n.
uyuşturucu maddenin yarattığı kötü etki horrors n.
önemsiz etki epsilon n.
ihmal edilebilir etki epsilon n.
dolaylı etki sonucu ortaya çıkan şey knock-on [uk] n.
politik etki/nüfuz juice n.
etki uyandırmamak be lost on v.
(biri) üzerinde bir etki uyandırmamak/yaratmamak be lost on (one) v.
biri üzerinde bir etki uyandırmamak/yaratmamak be lost on someone v.
Idioms
amaçlananın tam tersi etki yaratan eylem ya da tedbir catch-22 n.
kalıcı etki lingering effect n.
(güç ve etki açısından bir gruptaki) büyükler/büyük adamlar big brass n.
istatistiksel verilerin bir araya geldiğinde yarattığı etki force of numbers n.
kıdemden dolayı sahip olunan nüfuz/etki grey power n.
geniş kapsamlı etki alanı long arm n.
uzak mesafelere erişebilen/etki edebilen güç long arm n.
sayıca çok olmanın sağladığı güç/etki/avantaj weight of numbers n.
bir araya geldiğinde görünür bir etki/avantaj yaratan istatistiksel unsurlar weight of numbers n.
bir arada değerlendirildiğinde görünür bir avantaj/etki yaratan istatistiksel unsurlar weight of numbers n.
(biri) üzerinde etki ahold of (someone) n.
(biri) üzerinde etki hold of (someone) n.
kötü/olumsuz bir etki a bad taste in (one's) mouth n.
kötü/olumsuz bir etki a bad taste in the mouth n.
kötü bir etki a bad taste in someone's mouth n.
kötü bir etki a bitter taste in the mouth n.
kötü bir etki a bitter taste in someone's mouth n.
kötü bir etki a nasty taste in the mouth n.
kötü bir etki a nasty taste in someone's mouth n.
uzun süren olumsuz etki a black mark n.
(birinin) itibarını zedeleyen olumsuz etki a black mark against (one) n.
birinin itibarını zedeleyen olumsuz etki a black mark against someone n.
(biri) üzerinde büyük bir etki a hold on (someone) n.
(biri) üzerinde büyük bir etki a hold on someone a strong n.
(biri) üzerinde büyük bir etki secure influence on someone n.
geçici bir etki a one-day wonder n.
geçici bir etki a nine-day wonder n.
kolay etki altında kalmayan kimse/müşteri a tough customer/cookie n.
kolay etki altında kalmayan kimse a tough cookie n.
kolay etki altında kalmayan kimse one tough cookie n.
(bir şey üzerinde) etki a voice (in something) n.
(bir karar üzerinde) etki voice (in something) n.
(bir karar üzerinde) etki say (in something) n.
çok iyi bir etki a world of good n.
pozitif/olumlu bir etki a world of good n.
etki alanı area of influence n.
sanatsal bir etki yaratmak için geleneksel formlardan/standartlardan/söz diziminden bilerek sapma artistic license n.
sanatsal bir etki yaratmak için kasten geleneksel formların dışına çıkma artistic license n.
iyi bir ilk etki best foot forward n.
geçici bir etki nine day wonder n.
olumsuz etki the dead hand [uk] n.
üç farklı durumun/unsurun büyük etki yaratan birleşimi triple whammy n.
parasıyla etki yaratmak throw (one's) money about v.
birinin üzerinde etki bırakmak cast a spell on somebody v.
birinin üzerinde bir etki/iz bırakmak leave someone with an impression v.
birinin üzerinde bir etki/iz bırakmak make an impression on someone v.
birinin üzerinde bir etki/iz bırakmak leave an impression on someone v.
etki etmek put a dent in something (us) v.
etki etmek make a dent in something v.
seyirci üzerinde parlak etki bırakmaya çalışmak play to the gallery v.
üzerinde etki yapmak strike a chord v.
üzerinde etki yapmak touch a chord v.
güçlü etki yaratmak land a punch v.
sarsıcı etki yaratmak land a punch v.
(birinin biri) üzerinde büyük etki kurmasını sağlamak give (one) a strong hold on (someone) v.
üzerinde derin etki bırakmak hang heavy v.
(birinde) güçlü bir etki yaratmak hit home with (one) v.
(birinde) önemli etki bırakmak/yaratmak not be lost on (someone) v.
(birisi ya da bir şey) gibi etki bırakmak come across like (someone or something) v.
(birisinde) birisi ya da bir şey gibi etki bırakmak come across like someone or something (to someone) v.
(birisinde) birisi ya da bir şey gibi etki bırakmak come across as someone or something (to someone) v.
fark edilebilir bir etki/değişiklik yaratmak make all the difference (in the world) v.
kısa süreli etki yaratmak write on water v.
pek büyük bir etki yaratmamak not set the world on fire v.
pek büyük bir etki yaratmamak not set the world alight v.
büyük etki yaratmak set the world alight v.
büyük etki yaratmak set the world on fire v.
pek büyük bir etki yaratmamak not set the world on fire v.
pek büyük bir etki yaratmamak not set the world alight v.
büyük etki yaratmak set the world alight v.
büyük etki yaratmak set the world on fire v.
üzerinde bir etki yaratmamak be (like) water off a duck's back v.
(birine) etki etmek carry weight (with someone) v.
(birine) etki etmemek cut no ice (with somebody) v.
(biri) üzerinde bir etki yaratmamak cut no ice (with somebody) v.
(birine) etki etmemek cut no ice with (one) v.
(biri) üzerinde bir etki yaratmamak cut no ice with (one) v.
(birine) etki etmemek cut no ice (with someone) v.
(biri) üzerinde bir etki yaratmamak cut no ice (with someone) v.
birine/bir şeye etki etmek have an impact on someone or something v.
(birine/bir şeye) etki etmek have an effect on (someone or something) v.
(birine/bir şeye) hiç etki etmemek have no effect on (someone or something) v.
(biri üzerinde) kontrol/etki sahibi olmak hold sway (over someone) v.
(birinde/bir şeyde) pozitif bir etki/değişim yaratmak make a difference in (someone or something) v.
pek büyük bir etki yaratmamak not set the thames on fire v.
pek büyük bir etki yaratmamak not set the world on fire v.
pek büyük bir etki yaratmamak never set the world on fire v.
söyleyeceği şeyin daha çok etki yaratmasını sağlamak için duraklamak pause for effect v.
derin/köklü bir etki yaratmak put a bomb under v.
(bir şeyin) sonuçlarına yansımak/etki etmek be reflected in (something) v.
artistik/dramatik bir etki yaratmaya çalışmak/çabalamak strain for effect v.
zorlama bir etki yaratmaya çalışmak strain for effect v.
yapmacık bir artistik/dramatik etki yaratmak strain for effect v.
etki yaratmak cut ice v.
etki altında under tow adj.
etki uyandırmamış lost on adj.
(biri) üzerinde bir etki uyandırmamış/yaratmamış lost on (one) adj.
biri üzerinde bir etki uyandırmamış/yaratmamış lost on one adj.
etki etmeyecek şekilde to no effect adv.
etki etmeyecek şekilde to little effect adv.
en önemsiz kısmın en önemli bölüme etki etmesi the tail wagging the dog expr.
birine etki eden bir şey yok no horse in this race expr.
önem, etki, başarı kazanma şansı yok out of the reckoning expr.
işe yaramadığı/etki etmediği olmaz never fails expr.
hiçbir baskı ve etki altında kalmadan without fear or favor expr.
Trade/Economic
bağımsız değişkenin doğurduğu etki veya sonuç dependent variable n.
bir firmanın fiyat ayarlamasının tüm diğer firmaların ürünlerinin talebine yaptığı makro ekonomik etki backward-bending labor supply curve n.
çevresel etki değerlendirmesi environmental impact assessment n.
çifte etki yaratan sigorta poliçesi dual trigger contract n.
deflasyonist etki deflationary effect n.