unusual - Türkisch Englisch Wörterbuch

unusual

Play ENTRENus
Play ENTRENuk
Play ENTRENau

Bedeutungen von dem Begriff "unusual" im Türkisch Englisch Wörterbuch : 28 Ergebniss(e)

Englisch Türkisch
Common Usage
unusual adj. alışılmadık
It is unusual for her to be so late.
Bu kadar geç kalması alışılmadık bir durum.

More Sentences
unusual adj. olağandışı
This always applies, and it would therefore be unusual and incorrect to reject it here.
Bu her zaman geçerlidir ve bu nedenle burada bunu reddetmek olağandışı ve yanlış olacaktır.

More Sentences
unusual adj. olağan olmayan
General
unusual adj. görülmemiş
The symmetrical arch looks quite unusual and original, thanks to special niches and openings.
Simetrik kemer, özel nişler ve açıklıklar sayesinde oldukça sıradışı ve orijinal görünüyor.

More Sentences
unusual adj. farklı
The weather has been unusual this year.
Hava bu yıl farklıydı.

More Sentences
unusual adj. nadir
Adrenal tumors require radiation therapy in very unusual cases.
Adrenal tümörler çok nadir durumlarda radyasyon tedavisi gerektirir.

More Sentences
unusual adj. tuhaf
If you ask me, she's a little unusual.
Bana sorarsan, o biraz tuhaf.

More Sentences
unusual adj. garip
Sami was feeling a bit unusual.
Sami biraz garip hissediyordu.

More Sentences
unusual adj. anormal
When did the unusual discharge begin?
Anormal akıntılar ne zaman başlamıştı?

More Sentences
unusual adj. olağandışı
This is neither unusual nor anything special.
Bu ne olağandışı ne de özel bir şeydir.

More Sentences
unusual adj. sıra dışı
We are in the middle of an extremely unusual debate.
Son derece sıra dışı bir tartışmanın ortasındayız.

More Sentences
Technical
unusual adj. olağan dışı
This is totally unusual.
Bu tamamen olağan dışı.

More Sentences
General
unusual adj. seyrek
unusual adj. tip
unusual adj. fevkalade
unusual adj. görülmedik
unusual adj. acayip
unusual adj. orijinal
unusual adj. değişik
unusual adj. ender
unusual adj. alışılmamış
unusual adj. olağanüstü
unusual adj. müstesna
unusual adj. olağan olmayan
unusual adj. alışılagelmemiş
Trade/Economic
unusual adj. alışılmamış
Technical
unusual adj. müstesna
Linguistics
unusual adj. yabanıl

Bedeutungen, die der Begriff "unusual" mit anderen Begriffen im Englisch Türkisch Wörterbuch erhalten hat: 32 Ergebniss(e)

Englisch Türkisch
General
highly unusual adj. oldukça sıra dışı
This is highly unusual.
Oldukça sıra dışı.

More Sentences
Colloquial
unusual steps n. alışılmadık adımlar
The problems that we are experiencing would justify this unusual step.
Yaşadığımız sorunlar bu alışılmadık adımı haklı çıkarmaktadır.

More Sentences
General
unusual person n. garip kimse
notification of unusual event n. sıra dışı olay bildirimi
an unusual suicide case n. sıradışı bir intihar vakası
an unusual suicide case n. sıradışı bir intihar olgusu
unusual job n. sıradışı iş
crave for unusual foods v. aşermek
highly unusual adj. bir hayli sıra dışı
in an unusual fashion adv. alışılmadık şekilde
Colloquial
an unusual situation n. alışık olunmayan bir durum
an unusual situation n. alışık olmadığımız bir durum
Speaking
you can't remember anything unusual? expr. olağandışı bir şey hatırlamıyorsunuz?
Trade/Economic
unusual depreciation expenses n. anormal amortisman giderleri
Law
cruel and unusual punishment n. insaniyetsiz ceza
cruel and unusual punishment n. zalimane ceza
cruel and unusual punishment n. medeni anlayışa aykırı ceza
cruel and unusual punishment n. insanlık dışı ceza
freedom from cruel and unusual punishment n. abd anayasasının sekizinci düzenlemesi ile güvenceye alınan hak
Marine
unusual weather n. anormal hava
unusual value n. anormal değer
unusual sea level n. anormal deniz seviyesi
unusual tide n. anormal gel-git
Medical
unusual symptom n. sıradışı semptom/bulgu/belirti
unusual complication n. olağandışı komplikasyon
unusual cutaneous lesions n. alışılmadık kutanöz lezyonlar
unusual lupus-like syndrome n. hipokomplementemik ürtikaryal vaskülit sendromu
iliopsoas abscess spreading through an unusual location n. nadir lokalizasyona yayılan iliopsoas absesi
the mental health research institute unusual perceptions scale n. ruh sağlığı araştırma enstitüsü olağandışı algılamalar ölçeği
Environment
unusual weather n. görülmemiş hava durumu
unusual occurrence n. anormal vuku bulma
unusual high temperature n. görülmemiş sıcaklar