| Englisch | Türkisch | |||
|---|---|---|---|---|
| General | ||||
| General | differ in v. | farklı olmak | ||
|
People greatly differ in their views of life. İnsanlar hayata bakış açısı yönünden çok farklı olurlar. More Sentences |
||||
| Englisch | Türkisch | |||
|---|---|---|---|---|
| Phrasals | ||||
| Phrasals | differ in (something) v. | (bir konuda) farklılık göstermek | ||
|
The fundamental reform which is necessary, and which we intend, differs in one key respect. Gerekli olan ve bizim de amaçladığımız temel reform, önemli bir açıdan farklılık göstermektedir. More Sentences |
||||
| General | ||||
| General | differ in price v. | fiyatta farklı olmak | ||
| Phrasals | ||||
| Phrasals | differ in (something) v. | (bir yönden) farklı olmak/farklılık göstermek | ||
| Phrasals | differ in (something) v. | (bir şeyde) farklı olmak | ||
| Speaking | ||||
| Speaking | they differ in kind expr. | çeşitleri ayrı | ||