split - Türkisch Englisch Wörterbuch

split

Play ENTRENus
Play ENTRENuk
Play ENTRENau

Bedeutungen von dem Begriff "split" im Türkisch Englisch Wörterbuch : 169 Ergebniss(e)

Englisch Türkisch
Common Usage
split v. yarmak
As I was telling him not to run, he fell and split his head.
Tam ben ona koşma derken düşüp kafasını yardı.

More Sentences
split v. bölmek
We can only decide by unanimity and the Member States are split on this issue.
Bu konuda ancak oy birliğiyle karar alabiliyoruz ve Üye Devletler bu konuda bölünmüş durumdalar.

More Sentences
split v. ayrılmak
It splits into substances that are ideal for providing the body with energy.
Vücuda enerji sağlamak için ideal olan maddelere ayrılır.

More Sentences
split adj. ayrık
General
split n. ayrılık
What do you think of the couple’s split?
Çiftin ayrılığı hakkında ne düşünüyorsunuz?

More Sentences
split n. çatlak
There was a short split in the leg of the table.
Masanın bacağında kısa bir çatlak vardı.

More Sentences
split n. anlaşmazlık
The new rules caused a serious split within the faculty.
Yeni kurallar fakültede ciddi bir anlaşmazlığı neden oldu.

More Sentences
split n. (ilişki) ayrılık
He is still depressed due to his recent split with his wife.
Karısından ayrıldığı için hâlâ bunalımda.

More Sentences
split n. paylaşım
An 80:20 split would be more than fair for a commission.
80:20'lik paylaşım bir komisyon için fazlasıyla adil olacaktır.

More Sentences
split n. ayrım
The split between work and social life seems impossible nowadays.
Bugünlerde iş ve sosyal hayat arasında bir ayrım yapmak imkansız görünüyor.

More Sentences
split v. paylaştırmak
The money will probably be split evenly between those two.
Para muhtemelen bu ikisi arasında eşit olarak paylaştırılacak.

More Sentences
split v. bölüşmek
Stolen cigarettes and black market profits are unfairly split.
Çalıntı sigaralar ve karaborsa karları adil olmayan bir şekilde bölüşülür.

More Sentences
split v. çatlatmak
I have a splitting headache.
Başım çatlayacak gibi ağrıyor.

More Sentences
split v. parçalamak
Who first split the atom?
Atomu ilk kim parçaladı?

More Sentences
split v. paylaşmak
We split the Halloween candy with my little sister.
Cadılar Bayramı şekerini küçük kız kardeşimle paylaştık.

More Sentences
split v. bölünmek
The coffee table split under the weight of my teenage nephew.
Sehpa genç yeğenimin ağırlığı altında ikiye bölündü.

More Sentences
split v. kırmak
I think it's time for me to split.
Sanırım odun kırma vaktim geldi.

More Sentences
split v. kırılmak
Tom has split ends.
Tom'un saç uçları kırılmış.

More Sentences
split v. ayırmak
The workbook is split into five categories.
Çalışma kitabı beş kategoriye ayrıldı.

More Sentences
split v. ikiye bölünmek
The school split over the theme of the prom.
Okuldakiler balonun teması konusunda ikiye bölünmüştü.

More Sentences
split v. -den ayrılmak
It was hard for Anna to see her favorite singer split from the band.
En sevdiği şarkıcının gruptan ayrıldığını görmek Anna için çok zordu.

More Sentences
split v. uzamak
The cops are coming; we need to split!
Polisler geliyor, uzamamız gerek!

More Sentences
Technical
split v. bölmek
We can only decide by unanimity and the Member States are split on this issue.
Sadece oybirliği ile karar verebiliriz ve Üye Devletler bu konuda bölünmüş durumdadır.

More Sentences
Computer
split n. bölünme
That wording is one on which we may request a split vote and vote against.
Bu ifade, oyların bölünmesini talep edebileceğimiz ve karşı oy kullanabileceğimiz bir ifadedir.

More Sentences
Chemistry
split v. kırmak
Tom asked me to help him split firewood.
Tom benden odun kırmasına yardım etmemi istedi.

More Sentences
General
split n. çatlama
split n. yarım parça
split n. kırılma
split n. kıymık
split n. ispiyoncu
split n. sökük yer
split n. hafiye
split n. yarılma
split n. bozuşma
split n. kopma
split n. yarık
split n. kırık
split n. yarım şişe içecek
split n. sökük (dikiş yeri üzerindeki)
split n. parçalanma
split n. ayrılma
split n. boşanma
split n. muhbir
split n. (hayvanlarda) kulak küpesi
split n. (her bir yüzünde farklı etiket bulunan) yedi inçlik plak
split n. (bovlingde) iki kukanın arasının boş kalması
split n. cilt kesisi
split n. cilt çatlağı
split n. sepet yapımında kullanılan hasır şerit
split n. dağılma
split n. muhalif grup
split n. muhalif grup
split n. karşıt görüşlü grup
split n. ayrım
split n. sınıflandırma
split n. gruplandırma
split v. defolup gitmek
split v. yarmak
split v. parçalanmak
split v. kopmak
split v. yıkmak
split v. üleşmek
split v. gülmekten yarılmak
split v. titizlenmek
split v. çekip gitmek
split v. katıla katıla gülmek
split v. mahvetmek
split v. bölüştürmek
split v. ince eleyip sık dokumak
split v. çatlamak
split v. bozuşmak
split v. yarılmak
split v. kılı kırk yarmak
split v. -e ayrılmak
split v. (halatı) tel tel ayırmak
split v. (sayı almaya çalışırken) savunma oyuncuları arasında ilerlemek
split v. zıt gruplara ayırmak
split v. muhalif gruplara bölmek
split v. (oyun, yarış) eşit sayıda kazanmak ve kaybetmek
split v. (mührü) ikiye bölmek
split v. (likörü) seyreltmek
split v. terk etmek
split v. terk etmek
split v. bırakmak
split v. çok hızlı gitmek
split v. depar atmak
split adj. çatlamış
split adj. yarık
split adj. çatlak
split adj. kırık
split adj. ayrılmış
Irregular Verb
split v. split - split
Colloquial
split v. ilişiğini kesmek
split v. çekilmek
split v. ilişkisini sonlandırmak
split v. bağını koparmak
Trade/Economic
split n. sermaye değişmeden hisse sayısının değiştirilmesi
split v. (şirket hisselerini) daha büyük paylara bölmek
split v. (şirket hisselerini) dağıtmak
split adj. (hisse) bölünmüş
split adj. (hisse) pay edilmiş
split adj. (hisse satın alma veya satma talebi) farklı zamanlara dağıtılmış
split adj. (kotasyon) on altılık şeklinde sunulan
split adj. londra menkul kıymetler borsasında adi hisse senedine bölünen
Politics
split v. (oy pusulasında) farklı partilerden adaylara mühür basmak
Technical
split n. plaka tuğla
split n. yarma
split n. (cam ürünlerde) dar kesme tasarımı
split n. bir uçtan diğer uca uzayan cam çatlağı
split v. (oluklu camı) istenen genişlikte kesmek
split v. (hava akımını) ayrı akımlara bölmek
split adj. ayrılmış
split adj. bölünmüş
Computer
split n. bölme
split n. yarık
split n. yarım pencere
split expr. böl
Informatics
split adj. (ağ veya kanal) aynı anda birden fazla program yürütmeye çalışırken çöken
Telecom
split n. ayrılma
Textile
split n. kurdele
split n. şerit kumaş
split v. (hayvan derisini) katmanlara ayırmak
split v. (hayvan derisini) tabakalara ayırmak
Woodworking
split adj. (ahşap) damarla birlikte uzunlamasına kesilmiş
Marine
split v. (yelkeni) yırtmak
split v. (yelkeni) parçalamak
split v. (yelken) yırtılmak
Mining
split n. (madende) hava akımı
split n. ikincil hava akımı ile havalandırılan maden sahası
split n. ayrık kömür damarı
split v. (madende dikit, sütun) yollara ayırmak
Psychology
split n. (sınırda kişilik bozukluğunda) bölünme
split v. ayrışım yaşamak
split v. bölünme yaşamak
split v. (sınırda kişilik bozukluğu hastası) gözü dönmek
Gastronomy
split n. ikiye kesilerek krem şanti veya tereyağı ve reçelle servis edilen bir tür mayalı ekmek
split n. dilim meyve üzerinde servis edilen dondurmalı bir tatlı
Physics
split v. (atom veya atom çekirdeğini) yapay olarak parçalamak
split v. (atom veya atom çekirdeğini) fisyona maruz bırakmak
Chemistry
split v. (kimyasal bileşiği) bileşenlerine ayırmak
split v. ufalamak
split v. (kimyasal bileşikleri) basit bileşiklere ayırmak
split v. (kimyasal bileşiklere) piroliz uygulamak
split v. piroliz ile yok etmek
Botanic
split n. bitki soğanı üzerinde gelişen ufak soğancık
Agriculture
split v. (tepeyi, sırtı) yükselti oluşacak şekilde sürmek
split v. (tepeyi, sırtı) sıralı sürmek
Linguistics
split adj. ayrık
Geography
split n. hırvatistan'ın güneyinde bir liman kenti
Sport
split n. (kroket oyununda) iki topun farklı yönlere gönderildiği bir vuruş
split n. (sporcunun) yarış süresi
Volleyball
split n. yarma
Card
split n. (faro oyununda) eş değer iki kartın aynı ele gelmesi
split n. (kart oyununda) bir kart karıştırma şekli
split n. eşit kart dağılımı
split v. (kart çiftini) elden çıkarmak
split v. (kart destesi) eşit dağılmak
split v. (faro oyununda eşdeğer iki kart) aynı elde gelmek
Printery
split adj. (renkli baskı) mürekkep merdanesi ile yapılan
split adj. (renkli baskı) aynı anda birden fazla renk püskürtülen
Ornithology
split adj. (kafes kuşu) heterozigot gen taşıyan
Slang
split v. kalleşlik etmek
split v. yarı yolda bırakmak
split v. ispiyonlamak
split v. hainlik yapmak
split v. güvenini boşa çıkarmak
split v. gammazlamak
split v. ajanlık etmek
split v. ajanlık etmek

Bedeutungen, die der Begriff "split" mit anderen Begriffen im Englisch Türkisch Wörterbuch erhalten hat: 500 Ergebniss(e)

Englisch Türkisch
General
split off v. ayrılmak
The teacher asked the students to split off into groups of two or three.
Öğretmen öğrencilerin iki veya üç gruba ayrılmalarını istedi.

More Sentences
split up v. ayrılmak
And the Christians split up into seventy-one or seventy-two sects.
Hıristiyanlar da yetmiş bir veya yetmiş iki fırkaya ayrıldılar.

More Sentences
split into v. ayırmak
This is split into seven key categories, which we’ve listed below.
Bu, aşağıda listelediğimiz yedi ana kategoriye ayrılmıştır.

More Sentences
split hairs v. kılı kırk yarmak
The British Government is just splitting hairs in its pathetic attempts to justify military attack.
İngiliz Hükümeti askeri saldırıyı meşrulaştırmaya yönelik zavallı girişimlerinde resmen kılı kırk yarıyor.

More Sentences
split the country v. ülkeyi bölmek
We must support democracy but without splitting the country.
Demokrasiyi desteklemeliyiz ama ülkeyi bölmeden.

More Sentences
lickety-split adv. çabucak
I put on my socks lickety-split.
Çoraplarımı çabucak giydim.

More Sentences
Phrasals
split up with v. (birinden/bir şeyden) ayrılmak
I didn't want to split up with Mary.
Mary'den ayrılmak istemedim.

More Sentences
split between (two or more people or things) v. (iki veya daha fazla şey/kişi) arasında bölünmek
I denounce this war and the ensuing split between victors and vanquished.
Bu savaşı ve ardından gelen galipler ve mağluplar arasındaki bölünmeyi kınıyorum.

More Sentences
Idioms
split hairs v. kılı kırk yarmak
The British Government is just splitting hairs in its pathetic attempts to justify military attack.
İngiliz Hükûmeti askeri saldırıyı meşrulaştırmaya yönelik zavallı girişimlerinde adeta kılı kırk yarıyor.

More Sentences
Trade/Economic
split up v. bölmek
We split up the loot three ways.
Ganimeti üçe böldük.

More Sentences
Computer
split screen n. bölünmüş ekran
Drag your Picture and Picture around, adjust the size, or use the split screen mode.
Resminizi ve Resminizi sürükleyin, boyutunu ayarlayın veya bölünmüş ekran modunu kullanın.

More Sentences
General
split aubergines with tomatoes and onions n. imambayıldı
split cereal n. göce
split ticketing n. bölünmüş biletleme
split level n. iki seviyede olan oda
split pin n. emniyet mandalı
split peas n. kırık bezelye
split ticketing n. aktarmasız biletin fiyatını kırmak için çok sektörlü bir yolculuk için ayrı biletlerin basılması
split second n. lahza
split pea n. kurutulup kendiliğinden ikiye ayrılmış bezelye tanesi
split in opinion n. görüş ayrılığı
split up n. ayrılma
split aubergines with meat filling n. karnıyarık
split wood n. rendelenmemiş kereste
split self in literature n. edebiyatta bölünmüş kişilik
split second n. an
split airconditioner n. split klima
split-up n. yarılma
split-level house n. odaları değişik seviyelerde olan ev
split-up n. ayrılma
split-up n. paylaştırma
split train station n. split tren istasyonu
split-brain n. ayrık beyin
split second n. çok kısa bir süre
split second n. salise
banana split n. muzlu tatlı
split pins n. maşa raptiye
split pin n. maşa raptiye
hair with split ends n. uçları kırılmış saç
banana split n. bütün bir muzun üzerine birkaç top dondurma, aromalı şurup, meyve ve fındık kremşanti ile servis edilen tatlı
split-rail fence n. (uzunlamasına aralıklı) tahta çit
split-rail fence n. (boylamasına aralıklı) tahta çit
split shot n. yarı kafeinli yarı kafeinsiz espresso shot
split [uk] n. muhbir
split times n. kazanan sporcuyu belirleyen süre
split end n. kırık saç ucu
split pair n. bükülü tel çiftinin farklı bir tel çifti ile birleşimi sonucu gelişen kablo bağlama hatası
split-off n. ayrılma
split-off n. bölünme
split [uk] n. ajan
split times n. yarış kazanma süresi
split-off n. kopma
split [uk] n. ispiyoncu
split [uk] n. sivil polis
split-off n. dağılma
split [uk] n. küçük ekmek
split-off n. ayrılan şey
split-off n. bölünen şey
split-off n. kopan şey
split-off n. kopan şey
split-off n. dağılan şey
split one's sides v. katıla katıla gülmek
split (the payment/debt) into installments v. taksitlendirmek
split (the payment/debt) into installments v. taksite bağlamak
split one's sides with laughter v. gülmekten yarılmak
split (the payment/debt) into installments v. taksitlere bölmek
split hairs v. ince eleyip sık dokumak
split season v. farklı mevsimlerde yola çıkıp gelmek
split into v. ayırmak (gruplara vb)
split one's sides v. gülmekten kırılmak
be split v. yarılmak
split up v. bölünmek
split off v. yarılmak
split up v. ayrılmak (gruplara vb)
split hairs v. küçük değişiklikler yapmak
split up v. taksim etmek
split with (someone) v. yollarını ayırmak
split the work half and half v. yapılacak işi yarı yarıya bölmek
split into categories v. kategorilere ayırmak
split the difference v. (yarı yarıya) kırışmak
be split into two parts v. ikiye bölünmek
split the difference v. kalanı bölüşmek
split the difference v. kalanı dağıtmak
split one's lip open v. dudağı patlamak
split one's lip v. dudağı patlamak
split the profit v. karı paylaşmak
split the votes v. oyları bölmek
separate from/divorce/split up with one's husband/wife/spouse v. eşinden ayrılmak
do a split v. bacakları 180 derece açmak
do the split v. bacakları 180 derece açmak
separate/split beds v. yatak ayırmak
split the bill v. hesabı kırışmak
have the split/damaged ends trimmed (off) v. saç kırıklarını aldırmak
have the split/damaged ends trimmed (off) v. saçının kırıklarını aldırmak
split in half v. ikiye ayrılmak
split it three ways v. (kazancı vb) üçe bölmek
split it four ways v. (kazancı vb) dörde bölmek
split it evenly v. eşit paylaşmak
split the atom v. atomu parçalamak
split it evenly v. eşit biçimde bölmek
split hoove adj. çift toynaklı (hayvan)
split-second adj. bir anlık
split half adj. ikiye bölünmüş
split half adj. yarıya bölünmüş
split-new [scotland] adj. gıcır gıcır
split rail adj. ahşap kazıklı çit ile ilgili
split-new [scotland] adj. yepyeni
split-new [scotland] adj. çok yeni
split-new [scotland] adj. taze
lickety split adv. çarçabuk
in a split second adv. biranda
in a split second adv. kaşla göz arasında
lickety-split adv. çarçabuk
lickety-split adv. süratle
lickety-split adv. hızla
lickety split adv. çabucak
lickety-split adv. çarçabuk
lickety split adv. süratle
lickety split adv. hızla
Phrasals
split something between (something and something else) v. (iki kişi) arasında bölüştürmek
split something between (someone and someone else) v. (iki kişi) arasında bölüştürmek
split up (with someone) v. birinden ayrılmak
split off from v. bir şeyden ayrılmak
split apart v. parçalanmak
split apart v. dağılmak
split apart v. ayrılmak
split between (two or more people or things) v. (iki veya daha fazla şeyin/kişinin) arasını bölmek
split between (two or more people or things) v. (iki veya daha fazla şey/kişi) arasında kararsız kalmak
split between (two or more people or things) v. ikiye veya daha fazla parçaya ayırmak
split between (two or more people or things) v. (iki veya daha fazla şey/kişi) arasında kalmak
split between (two or more people or things) v. (iki veya daha fazla şey/kişi) arasında bölüştürmek
split between (two or more people or things) v. bir şeyi (iki veya daha fazla şey/kişi) arasında pay etmek
split between (two or more people or things) v. bir şeyi (iki veya daha fazla şey/kişi) arasında bölüştürmek/paylaştırmak
split between (two or more people or things) v. bir şeyi (iki veya daha fazla kişi) paylaşmak/bölüşmek
split between (two or more people or things) v. (iki veya daha fazla şey/kişi) arasında yer işgal etmek
split with (one) v. (biriyle) bölüşmek
split with (one) v. (biriyle) ayrılmak
split with (one) v. (biriyle) yollarını ayırmak
split into (number or fraction) v. (tam bir sayıya/parçaya) bölmek/ayırmak
split with v. ile yollarını ayırmak
split with v. ile ayrılmak
split in (number or fraction) v. (tam bir sayıya/parçaya) bölünmek/ayrılmak
split in v. -e bölünmek
split in (number or fraction) v. (eşit olarak bir sayıya/parçaya) bölmek/ayırmak
split between v. arasında pay etmek
split between v. arasında kararsız kalmak
split between v. arasında paylaştırmak
split between v. arasında kalmak
split into (number or fraction) v. (eşit olarak bir sayıya/parçaya) bölünmek/ayrılmak
split in v. -de ayrılık
split into (number or fraction) v. (eşit olarak bir sayıya/parçaya) bölmek/ayırmak
split in v. -e ayrılmak
split in (number or fraction) v. (tam bir sayıya/parçaya) bölmek/ayırmak
split with v. ile bölüşmek
split between v. arasında bölünmek
split between v. arasında bölüştürmek
split in (number or fraction) v. (eşit olarak bir sayıya/parçaya) bölünmek/ayrılmak
split into (number or fraction) v. (tam bir sayıya/parçaya) bölünmek/ayrılmak
split off v. ayırmak
split up v. boşanmak
split off v. çıkarmak
split up v. evliliğini bitirmek
split off v. almak
split off v. bölmek
Proverb
it's no use crying over split milk olmuşla ölmüşe çare yok
Colloquial
split ends n. çatallanmış saç uçları
split ends n. kırık saç uçları
split ends n. yıpranmış saç uçları
split the difference v. kalanı kırışmak
split a cab v. ortaklaşa bir taksiye binmek
split a cab v. taksiyi bölüşmek
split a cab v. taksimetreyi bölüşmek
split people up v. insanları birbirinden ayırmak
split people up v. insanları ayırmak
for a split second expr. kısacık bir an için
don't let the doorknob hit you where the good lord split you! expr. gitmesi/gitmen isabet olur!
don't let the door hit you where the good lord split you! expr. durduğun kabahat!
don't let the door hit you where the good lord split you! expr. derhal burayı terk et!
don't let the door hit you where the good lord split you! expr. burada işin yok!
don't let the door hit you where the good lord split you! expr. oyalanmadan çık git!
don't let the door hit you where the good lord split you! expr. ne bekliyorsun?
don't let the doorknob hit you where the good lord split you! expr. durduğun kabahat!
don't let the doorknob hit you where the good lord split you! expr. arkana bile bakmadan çık git!
don't let the doorknob hit you where the good lord split you! expr. oyalanmadan çık git!
don't let the doorknob hit you where the good lord split you! expr. burada işin yok!
don't let the door hit you where the good lord split you! expr. arkana bile bakmadan çık git!
don't let the door hit you where the good lord split you! expr. derhal çık git!
don't let the door hit you where the good lord split you! expr. gitmesi/gitmen isabet olur!
don't let the doorknob hit you where the good lord split you! expr. hiç durma!
don't let the doorknob hit you where the good lord split you! expr. derhal burayı terk et!
don't let the doorknob hit you where the good lord split you! expr. ne bekliyorsun?
don't let the doorknob hit you where the good lord split you! expr. derhal çık git!
don't let the door hit you where the good lord split you! expr. hiç durma!
got to split expr. kaçmam/gitmem lazım
Idioms
a split second n. an
a split second n. kısa bir süre
a split second n. çok kısa bir süre
split one's sides v. gülmekten çatlamak
split one's sides v. gülmekten kırılmak
split hairs v. ince eleyip sık dokumak
split hairs v. uzun uzadıya incelemek
split hairs v. ufak ya da önemsiz ayrıntılar üzerinde fazlasıyla durmak
split something fifty-fifty v. iki eşit parçaya bölmek
split something fifty-fifty v. yarı yarıya bölmek
split (something) 50-50 under the table v. el altından yarı yarıya kırışmak
split (something) 50-50 under the table v. el altından yarı yarıya bölüşmek
split the difference v. ortada buluşmak/anlaşmak
vote a split ticket v. birleşik oy pusulası ile seçim yapmak
vote a split ticket v. oyunu üzerinde bütün parti ve adayların yer aldığı birleşik oy pusulası ile kullanmak
vote a split ticket v. bütün parti ve adayları görerek oy kullanmak
split one's sides v. gülmekten ölmek
split one's sides v. gülmekten yarılmak
split one's sides v. gül gül ölmek
split on a rock v. başaramamak
split on a rock v. başarısız olmak
split on a rock v. ölümcül bir hata yapmak
split something down the middle v. iki karşıt gruba ayrılmak/bölünmek
split something down the middle v. (anlaşamayan taraflar) ikiye bölünmek/ayrılmak
split (one's) ticket v. birden fazla partinin adayına farklı pozisyonla için oy vermek
split (one's) ticket v. farklı pozisyonlar için farklı partilerin adaylarına oy vermek
split sides v. gülmekten kırılmak
split the ticket v. farklı alanlarda farklı partilerden adaylara oy vermek
split the vote v. oy bölmek
split your sides v. gülmekten ölmek
split sides v. gül gül ölmek
split sides v. gülmekten yarılmak
split your sides v. katıla katıla gülmek
split sides v. katıla katıla gülmek
split sides v. gülmekten çatlamak
split your sides v. gülmekten kırılmak
split the vote v. oyları bölmek
split your sides v. gül gül ölmek
split your sides v. gülmekten yarılmak
split your sides v. gülmekten çatlamak
split tacks v. (eşlik eden gemi kendi güzergahında seyirde iken) tiramola etmek
split straws v. gereksiz yere didişmek
split openers v. (pokerde) farklı bir el oluşturmak için açılış yapılan eli bölmek
split straws v. dalaşmak
split straws v. çekişmek
in a split second expr. bir anda
for a split second expr. göz açıp kapayıncaya kadar
Speaking
it's no use crying over split milk expr. oldu olacak kırıldı nacak
I've got to split expr. kaçmam/gitmem lazım
before my parents split expr. annemle babam ayrılmadan önce
my sides have split expr. gülmekten (karnıma/mideme) sancılar/ağrılar girdi
my sides have split expr. (gülmekten) koptum
my sides have split expr. gülmekten yarıldım
it's time to split expr. gitme/ayrılma vakti
Trade/Economic
reverse split n. birleştirme
stock split n. hisse senedi bölünmesi
split up n. birim hisse değeri düşürülerek tedavüldeki hisse sayısının artırılması
stock split n. hisse bölünmesi
reverse split n. tersine bölünme
reverse share split n. nominal değeri artırarak hisse senetlerini birleştirme
share split n. hisse senedi bölünmesi
reverse share split n. nominal değeri artırarak hisse senedi değiştirme
split up n. ayırma biçiminde bir şirket yeniden yapılanması
split down n. birim hisse değeri artırılarak tedavüldeki hisse sayısının düşürülmesi
stock split n. hisse senetlerinin nominal değeri farklı hisse senetlerine dönüştürülmesi
split share n. bölünmüş hisse senedi
split up n. bölme
order split n. emir bölme
split order n. küçük birimlere bölünebilen ve uzun bir süre içinde satılabilen büyük bir sipariş
split market n. bölünmüş pazar
split-up n. pay dağıtma
split-of n. bir şirketin bir kısım aktifinin başka bir şirketin hisse senetleri karşılığında devredilmesi
split-off n. şirketin bölünme ve parçalanma biçimindeki yeniden yapılanması
reverse split up n. hisse senetlerini değiştirme
profit split method n. kar bölüşüm yöntemi
reverse stock split n. ters hisse bölünmesi
reverse stock split n. denklik bozulmadan hisse sayısında meydana gelen azalma
reverse stock split n. ters bölünme
split into installments v. taksitlere bölmek
Politics
political split n. siyasi ayrılık
split ticket n. birleşik oy pusulası
split-ticket voting n. birden çok siyasi makam için oylama yapılan bir seçimde oy pusulasında farklı partilerden adayların bulunması
split-ticket voting n. birleşik oy pusulası ile yapılan oylama
split the country v. ülkeyi parçalamak
Industry
split shift n. iş saatlerinin birkaç vardiyaya bölündüğü bir çalışma programı
split-up n. şirket bölünmesi
split-up n. firmanın farklı branşlarda şirketlere bölünmesi
Tourism
split charter n. ortaklaşa charter kiralama
Advertising
split run n. reklamı yapılan ürüne ait tanıtım ilanının bir gazetede tekrarlanarak yayınlanması
Technical
split system n. ayrılabilir sistem
split skirt piston n. yarık etekli piston
split spoon n. yarık kaşık
split ring n. açık halka
split/range n. yarım vites/yavaş seri vites
split support ring n. yarım ay flanş
split pin n. kopilya
split wood n. yarma odun
split rivet n. yarık perçin
split pin n. yarıklı pim
antenna split n. anten parçası
column split n. sütun ayırıcı
split ring n. açık dolama
split pin n. çatal pin
split screen n. yarık ekran
split anode magnetron n. yarık anotlu magneton
split pin n. çatal pim
column split n. kolon ayırıcı
split nut n. iki parçadan yapılmış somun
split coupling n. bölümlü kavrama
split condenser n. split tip kondenser
split multi link trunking n. ayrik çok baglantili devre
split line n. ayırma çizgisi
split pin bolt n. çatal pim vidası
ductless split air conditioner n. kanalsız split klima
ductless split air conditioner n. kanalsız split iklimlendirici
split-horizon processing n. yatay ayırma işlemi
pre-split blasting n. ön kesme patlatması
split-word operation n. bölünmüş sözcük işlemi
split-dye n. yarık lokma
split-and-merge technique n. yarma-kaynaştırma yöntemi
split-word operation n. parçalanmış sözcük işlemi
confirmation contact for low split n. yarım
trunnion split-pin n. koşum takımı somun burcu
split row planter n. sıralı mibzer
machine split phase current balance n. makine bölmeli faz akım dengeleyici
split disk n. yarılma diski
split mould n. iki parçalı kalıp
split-ring mould n. parçalı halka kalıp
split core box n. parçalı maça kutusu
split die n. parçalı kalıp
split transformation n. ayrık dönüşüm
split die n. ayrık kalıp
split finish n. ağızda dikey çatlağı
circumferential split n. çevresel ayrılma
non-destructive measurement by split-beam microscope n. çift ışınlı mikroskopla tahribatsız muayene
casing split n. gövde birleşme yüzeyi
split casing n. iki parçalı gövde
split field n. ayrık alan
split lock washer n. bölünmüş kilit rondelası
characteristic-based-split algorithm n. karakteristik tabanlı ayırma algoritması
split algorithm n. ayırma algoritması
split case pump n. ayrılabilir gövdeli pompa
split bending n. bölerek bükme
power split device n. güç dağıtım ünitesi
split-half reliability coefficient n. iki yarı güvenirlik katsayısı
split-half reliability coefficient n. iki yarım güvenirlik katsayısı
split roller bearing n. ayrık makaralı rulman
split-up n. (görüntü yorumlama) büyütme sonucu görüntülenen ögenin özelliğini kaybetmesi
split clamp n. boru kelepçesi
split key n. anahtarlık halkası
split wheel n. v kasnak
split dynamometer n. kuvvetölçer dinamometre
split rigger n. v kasnak
split pulley n. v kasnak
split rigger n. kayış kasnak
split wheel n. kayış kasnak
split pulley n. kayış kasnak
split wheel n. vals kasnak
split pulley n. vals kasnak
split rigger n. vals kasnak
split-up v. ayırmak
horizontally split adj. yatay bölünmüş
Computer
split box n. bölme kutusu
split horizontal out n. dışa yatay kapama
split vertical in n. içe dikey kapama
split point n. nokta böl
split axis n. eksenleri bölme
split button n. ayırma düğmesi
split bar n. bölme çubuğu
split cells n. hücre bölme
split count n. bölme sayısı
split horizontal in n. içe yatay kapama
split ends at n. bölme bitişi
split vertical out n. dışa dikey kapama
vertical split n. dikey bölme
window split n. yarım pencere
window split bar n. yarım pencere çubuğu
horizontal split n. yatay bölme
move split n. bölme sınırını taşı
move split bar n. bölme çubuğunu taşı
column split n. kolon ayırıcı
column split n. sütun ayırıcı
split keyboarding n. bir terminalden alınan verilerin bir diğeri üzerinde düzenlenmesi
split a window v. pencereyi bölmek
split line v. satırı bölmek
split from original expr. özgünden ayır
split window expr. pencereyi böl
split database expr. veritabanını böl
split frame expr. çerçeve böl
split a window expr. pencereyi böl
split table expr. tabloyu böl
split cells expr. hücre böl
split subdocument expr. alt belge böl
split cells expr. hücreleri böl
split and freeze panes expr. yarı pencereleri böl ve dondur
split task expr. görev böl
split paragraph expr. paragraf böl
split into rows expr. satırlara böl
split table expr. tablo böl
split frame expr. çerçeveyi böl
split axis expr. eksenleri böl
workbook tab split expr. çalışmakitabı kesme böl
remove split expr. bölmeyi kaldır
confirm split from original expr. özgünden ayırmayı onayla
close a window split expr. yarım pencereyi kapat
confirm multiple split from original expr. özgünden çoklu ayırmayı onayla
Informatics
split window n. bölünmüş pencere
split screen n. bölünmüş ekran
Telecom
split bench n. atsırtı
split-horizon update n. bölünmüş ufuk güncellemesi
split homing n. bir terminal cihazına yapılan çoklu bağlantı
key split n. anahtar bölmeli
Mechanic
split-case n. bölünebilir gövde
Television
split-screen n. ekran bölme tekniği
split-screen n. bölünmüş ekran
Textile
twin needle feed split needle bar lock stitcher n. çift iğneli kilit dikiş makinesi
twin needle feed split needle bar lock stitcher n. iğne transportlu, iptalli, çift iğneli kilit dikiş makinesi
twin needle drop feed split needle bar lock stitcher n. çift iğneli iptalli kilit dikiş makinesi
full grain split n. sırçalı yarma deri
twin needle drop feed split needle bar lock stitcher n. iptalli kilit dikiş makinesi
split leather n. yarma deri
split stitch n. iğne ardı
Architecture
split-site adj. birden fazla alana bölünmüş
Construction
split-flow n. split akış
split rail n. kütükten ayrılmış çit
split-level n. kot farkı bulunan ev
split-level adj. kot farkına göre dikey bölünen
split-level adj. odalar farklı yükseklikte olacak şekilde bölünen
Woodworking
split stuff n. lata
split stuff n. çıta
split stuff n. kazık şeklinde düzenlenmiş kereste
Automotive
l split system n. üçgen çift fren devresi
split manifold n. ayrılmış manifold
split folding rear seat n. katlanır arka koltuk
variable torque split n. değişken tork bölünmesi
split-ball gauge n. delik ölçme aleti
split skirt piston n. yarık etekli piston
split washer n. yarıklı rondela
mu-split n. mü bölünmesi
split spray n. ortada zayıf atış
split manifold n. ayrık manifolt
front-rear brake split n. ön-arka bölünmeli iki devreli fren
split rear axle housing n. parçalı arka aks kovanı
split rim n. parçalı jant
split screen n. parçalı ön cam
split type rear main seal n. parçalı tip arka krank keçesi
split overlap n. eş bindirme
split folding rear seats n. bölünmeli katlanır arka koltuklar
split point n. bölünme noktası
split bench seat n. bölünmeli katlanır arka koltuklar
split window n. bölünmüş arka cam
split cycle engine n. bölünmüş çevrimli motor
split and weld n. kes ve kaynakla
split phase motor n. bölünmüş fazlı motor
split brake system n. bölünmüş fren düzeni
split crankcase n. bölünmüş karter
split guide ring n. bölünmüş kılavuz halka
split injection n. bölünmüş püskürtme
split bench seat n. bölünmüş sıra tipi ön koltuk
split friction road surface n. bölünmüş sürtünmeye sahip yol yüzeyi
torque split n. tork bölünmesi
power-split device n. güç ayırma düzeneği
power split hybrid n. güç bölünmeli hibrid
Transportation
mode split n. belirli bir yerde ve zamanda kullanılan ulaşım modu oranlarının dağılımı
Railway
split sleeper n. çatlak travers
split switch n. makas
Aeronautic
split duct n. ayırıcı dak
nose split flap n. burnu yarık flap
nose split flap n. önden yarık flap
Marine
split barge n. çamur gemisi
split barge n. dökü gemisi
split barge n. çamur mavnası
Medical
split ratio n. bölünme oranı
split-half reliability n. yarıya bölüm güvenirliği
split thickness skin graft n. kısmi kalınlıkta deri grefti
Psychology
split personality n. bölünmüş kişilik
split-brain n. bölünmüş beyin
split-half reliability n. bölük-yarı güvenilirliği
split-half reliability n. iki yarım test güvenirliği
split brain n. ayrık beyin
split brain n. beyin bölünmesi durumu
Dentistry
bad split n. kötü kırık
split mouth n. bölünmüş ağız
Veterinary
split-brain technique n. ayrık beyin tekniği
split-brain technique n. beyin bölünmesi tekniği
Food Engineering
blanched split almond n. beyazlatılmış şak badem
Gastronomy
cornish split n. ikiye kesilerek krem şanti veya tereyağı ve reçelle servis edilen bir tür mayalı ekmek
devonshire split n. ikiye kesilerek krem şanti veya tereyağı ve reçelle servis edilen bir tür mayalı ekmek
cornish split n. ortadan kesilmiş ve dolgulu bir çörek türü
split-pea n. kırık bezelye
split tin [uk] n. baton ekmek
split-pea soup n. kırık bezelye çorbası
banana split n. genç kız rüyası
Statistics
split plot design n. bölünmüş çizişler tasarımı
split test method n. bölünmüş sınama yöntemi
split plot confounding n. bölünmüş çizişler etki karışımı
split plot method n. bölünmüş çizişler yöntemi
split half method n. bölünmüş öğeler yöntemi
split-half correlation n. ikiye bölünmüş yöntemde korelasyon katsayısı
split into pixels v. piksellerine bölünmek
Marine Biology
split ring n. çatallı halka
Zoology
split-tongued adj. (yılan) çatal dilli
Botanic
split-leaf philodendron n. devetabanı
split-leaf n. delikli yaprak
split pease n. kırık bezelye
Agriculture
yellow split lentil n. sarı mercimek