dense

Bedeutungen von dem Begriff "dense" im Türkisch Englisch Wörterbuch : 44 Ergebniss(e)

	Kategorie	Englisch	Türkisch
Common Usage
1	Common Usage	dense adj.	yoğun
Our flight was delayed due to the dense fog. Uçuşumuz yoğun sis nedeniyle rötar yaptı. More Sentences
General
2	General	dense adj.	sık
Frank made his way through the dense jungle. Frank sık ormanın içerisinde ilerlemeye başladı. More Sentences
3	General	dense adj.	kalın kafalı
Is he a bit dense or something? I had to explain the procedure to him several times now. Biraz kalın kafalı falan mı? Prosedürü ona birkaç kez açıklamak zorunda kaldım. More Sentences
4	General	dense adj.	ağır
How does the professor expect us to understand such a dense piece of writing? Profesör bu kadar ağır bir metni anlamamızı nasıl bekliyor? More Sentences
5	General	dense adj.	yoğun
Warm air is less dense and hence moves upwards. Sıcak hava daha az yoğun olduğundan yukarı yönde hareket eder. More Sentences
Construction
6	Construction	dense adj.	yoğun
The programme you have presented for your Presidency is extremely dense. Başkanlığınız için sunduğunuz program son derece yoğun. More Sentences
Math
7	Math	dense adj.	yoğun
It seems to me that the forty pages of this White Paper are forty dense pages, full of reflection and proposals. Bana öyle geliyor ki bu Beyaz Kitap'ın kırk sayfası, düşünce ve önerilerle dolu kırk yoğun sayfadır. More Sentences
General
8	General	dense adj.	sıkışık
9	General	dense adj.	ağır (yazı)
10	General	dense adj.	kalabalık
11	General	dense adj.	mankafa
12	General	dense adj.	tıkız
13	General	dense adj.	kalın
14	General	dense adj.	anlaşılması güç
15	General	dense adj.	kesif
16	General	dense adj.	ahmak
17	General	dense adj.	susak
18	General	dense adj.	sıkı
19	General	dense adj.	kırılma özelliği çok olan (mercek camı)
20	General	dense adj.	koyu
21	General	dense adj.	bilinçsiz
22	General	dense adj.	hissiz
23	General	dense adj.	duyarsız
24	General	dense adj.	vurdumduymaz
25	General	dense adj.	alık
26	General	dense adj.	aşırı
27	General	dense adj.	ekstrem
28	General	dense adj.	(içerik) yoğun
29	General	dense adj.	(içerik) ağır
30	General	dense adj.	aptal
31	General	dense adj.	mankafa
32	General	dense adj.	geri zekalı
33	General	dense adj.	anlayışsız
34	General	dense adj.	gabi
35	General	dense adj.	çetin
36	General	dense adj.	karışık
37	General	dense adj.	çetrefil
38	General	dense adj.	muğlak
Technical
39	Technical	dense adj.	geçirimsiz
40	Technical	dense adj.	koyu
Biology
41	Biology	dense adj.	kompakt
42	Biology	dense adj.	derli toplu
43	Biology	dense adj.	aralıksız
Photography
44	Photography	dense adj.	koyu (negatif)

Bedeutungen, die der Begriff "dense" mit anderen Begriffen im Englisch Türkisch Wörterbuch erhalten hat: 79 Ergebniss(e)

	Kategorie	Englisch	Türkisch
Environment
1	Environment	dense fog n.	yoğun sis
Tom walked through the dense fog. Tom yoğun sisin içinden yürüdü. More Sentences
Meteorology
2	Meteorology	dense fog n.	yoğun sis
The freight train was held up about half an hour because of a dense fog. Yük treni yoğun sis nedeniyle yaklaşık yarım saat bekletildi. More Sentences
General
3	General	dense hair n.	sık saç
4	General	dense forest n.	sık orman
5	General	dense buildings n.	sıkışık binalar
6	General	dense housing n.	yoğun yapılaşma
7	General	dense inert metal explosive n.	yoğun ağırlaştırılmış metal patlayıcı
8	General	dense darkness n.	koyu karanlık
9	General	become dense v.	yoğuşmak
10	General	become dense v.	yoğunlaşmak
11	General	con dense v.	özetlemek
12	General	suddenly become dense v.	birden yoğunluk kazanmak
13	General	envelop the house in dense vapor v.	(sis) evi yoğun bir duman ile sarmak
14	General	deep and dense adj.	derin ve yoğun
15	General	nutrient-dense adj.	besin maddelerince zengin
Technical
16	Technical	dense rock n.	yoğun taş
17	Technical	dense shaped refractory material n.	yoğun olarak biçimlendirilmiş refrakter malzeme
18	Technical	dense and open graded aggregate n.	kesif ve açık gradasyonlu agregat
19	Technical	dense rock n.	sıkı kaya
20	Technical	dense rock n.	yoğun kaya
21	Technical	dense refractory material n.	yoğun refrakter malzeme
22	Technical	dense packing n.	sıkı yapı
23	Technical	dense sand n.	sıkı kum
24	Technical	dense wavelength division multiplexing n.	yogun dalgaboyu bölünmeli çogullama
25	Technical	dense fine moist sand n.	sıkı ince ıslak kum
26	Technical	dense layer of sand n.	sıkı kum tabakası
27	Technical	dense shaped refractory products n.	yoğun şekilli refrakter mamuller
28	Technical	dense shaped refractor products n.	yoğun şekillendirilmiş rekfakter ürünler
29	Technical	dense flint n.	yüksek yoğunluklu cam
30	Technical	dense crown n.	yüksek yoğunluklu cam
31	Technical	dense flint n.	kırılma imleci yüksek optik cam
32	Technical	dense crown n.	kırılma imleci düşük optik cam
33	Technical	dense shaped refractory products n.	yoğun şekillendirilmiş refrakter ürünler
34	Technical	dense shaped products n.	biçimlenmiş yoğun ürün
35	Technical	dense soda ash n.	granül soda
36	Technical	lng vapor dispersion prediction with the dense gas dispersion model n.	yoğun gaz dispersiyon modeliyle lng buharı dispersiyon tahmini
37	Technical	dense-shaped refractory products n.	yoğun ve şekillendirilmiş refrakter ürünler
38	Technical	dense wavelength division multiplexing components n.	yoğun dalga boyu bölmeli çoklama bileşenleri
39	Technical	medium dense sand n.	orta sıkı kum
40	Technical	dense and light-weight aggregate n.	yoğun ve hafif agregalı
41	Technical	optical signal-to-noise ratio measurement for dense wavelength-division multiplexed systems n.	yoğun dalga boyu bölümlü çoklamalı sistemler için optik işaret/gürültü oranının ölçülmesi
42	Technical	dense wavelength-division multiplexed system n.	yoğun dalga boyu bölümlü çoklamalı sistem
43	Technical	dense-graded adj.	yoğun gradasyonlu
44	Technical	dense-graded adj.	sıkı gradasyonlu
45	Technical	dense fiber-reinforced adj.	yoğun lif takviyeli
46	Technical	dense-shaped adj.	yoğun şekillendirilmiş
Telecom
47	Telecom	dense wavelength division multiplexing n.	yoğun dalga boyu bölünmeli çoğullama
48	Telecom	dense wavelength division multiplexing n.	yoğun tayf çoklaması
49	Telecom	dense wavelength division multiplexing n.	yoğunlaştırılmış dalga boyu bölmeli çoğullama
50	Telecom	dense wave division multiplexing n.	yoğun dalga bölmeli çoğullama
51	Telecom	dense wavelenght division multiplex n.	yoğunlaştırılmış dalga boyu bölmeli çoklama
52	Telecom	dense wavelength division multiplex n.	yoğun dalga boylu bölmeli çoklama
Construction
53	Construction	dense refractory brick n.	yoğun refrakter tuğla
54	Construction	dense concrete n.	yoğun beton
55	Construction	dense aggregate n.	yoğun agrega
Woodworking
56	Woodworking	dense wood n.	yoğun kereste
57	Woodworking	dense wood n.	ağır kereste
Petrol
58	Petrol	dense phase n.	yoğun faz
59	Petrol	dense fluid n.	yoğun akışkan
Mining
60	Mining	dense-shaped refractory material n.	yoğun refrakter malzeme
Medical
61	Medical	dense protein bands n.	yoğun protein bantları
Pathology
62	Pathology	dense deposit disease n.	dens depozit hastalığı
Food Engineering
63	Food Engineering	energy-dense foods n.	enerji yoğun gıdalar
Math
64	Math	dense set n.	yoğun küme
65	Math	nowhere dense set n.	hiçbir yerde yoğun olmayan küme
Physics
66	Physics	dense atmosphere n.	yoğun atmosfer
Chemistry
67	Chemistry	become dense v.	derişmek
68	Chemistry	dense-shaped adj.	yoğun şekilli
Marine Biology
69	Marine Biology	dense seagrass n.	yoğun deniz çayırı
70	Marine Biology	dense-leaved elodea n.	derin yeşil yaprakları olan bir su bitkisi
Botanic
71	Botanic	dense blazing star n.	işaret çiçeği
72	Botanic	dense blazing star n.	değnek çiçeği
Tobacco
73	Tobacco	dense end n.	sıkı uç
Forestry
74	Forestry	dense hardwood timber n.	yoğun sertağaç kereste
Meteorology
75	Meteorology	dense fog advisory n.	yoğun sis uyarısı
76	Meteorology	dense upper cloud n.	yoğun yüksek bulut
Geology
77	Geology	dense rock n.	yoğun kaya
Military
78	Military	ration dense n.	teksif edilmiş rasyon
79	Military	ration dense n.	komprime kumanya