aralıksız - Türkisch Englisch Wörterbuch

aralıksız

Bedeutungen von dem Begriff "aralıksız" im Englisch Türkisch Wörterbuch : 61 Ergebniss(e)

Türkisch Englisch
Common Usage
aralıksız nonstop adj.
The last three years were a nonstop run.
Son üç yıl aralıksız bir koşuydu.

More Sentences
aralıksız continuously adv.
It rained continuously for three days.
Yağmur üç gün boyunca aralıksız yağdı.

More Sentences
General
aralıksız uninterrupted adj.
The witness gave an uninterrupted inquiry about the incident night.
Tanık, olay gecesine dair aralıksız olarak sorgulandı.

More Sentences
aralıksız straight adj.
Tom worked for three hours straight.
Tom üç saat aralıksız çalıştı.

More Sentences
aralıksız incessant adj.
This incessant noise drives me mad.
Bu aralıksız gürültü beni deli ediyor.

More Sentences
aralıksız non-stop adj.
I know you've been giving interviews non-stop since 9 AM.
Sabah 9'dan beri aralıksız röportaj verdiğinizin farkındayım.

More Sentences
aralıksız straight adv.
Tom worked for three hours straight.
Tom aralıksız 3 saat çalıştı.

More Sentences
Colloquial
aralıksız on and on expr.
She walked on and on in the rain.
Yağmurda aralıksız yürüdü.

More Sentences
Technical
aralıksız continuous adj.
Recurrent and continuous seizures occur when there is no apparent cause.
Görünürde hiçbir sebep yokken yineleyen ve aralıksız nöbetler oluşur.

More Sentences
General
aralıksız perpetual adj.
aralıksız intermissionless adj.
aralıksız continued adj.
aralıksız ceaseless adj.
aralıksız relentless adj.
aralıksız running adj.
aralıksız sustained adj.
aralıksız unbroken adj.
aralıksız solid adj.
aralıksız compact adj.
aralıksız non stop adj.
aralıksız unremitting adj.
aralıksız unabating adj.
aralıksız unceasing adj.
aralıksız without space adj.
aralıksız continual adj.
aralıksız close-timbered adj.
aralıksız constant adj.
aralıksız rapid-fire adj.
aralıksız unsleeping adj.
aralıksız unspaced adj.
aralıksız everliving adj.
aralıksız riftless adj.
aralıksız seamless adj.
aralıksız irremissive adj.
aralıksız contiguous adj.
aralıksız continuate [obsolete] adj.
aralıksız fast adj.
aralıksız pauseless adj.
aralıksız at a stretch adv.
aralıksız without interruption adv.
aralıksız on adv.
aralıksız together adv.
aralıksız unceasingly adv.
aralıksız unremittingly adv.
aralıksız over adv.
aralıksız unremittedly adv.
aralıksız ever adv.
aralıksız contd (continued) abrev.
aralıksız contd. (continued) abrev.
aralıksız contin. (continued) abrev.
Phrases
aralıksız without cease adj.
aralıksız week in week out expr.
Colloquial
aralıksız at all times expr.
Idioms
aralıksız off the reel [old-fashioned] adj.
aralıksız without letup expr.
Formal
aralıksız unintermitted adj.
Technical
aralıksız continual adj.
Telecom
aralıksız non-interlaced adj.
Biology
aralıksız dense adj.
Archaic
aralıksız uncessant [obsolete] adj.
Slang
aralıksız the pants off expr.

Bedeutungen, die der Begriff "aralıksız" mit anderen Begriffen im Englisch Türkisch Wörterbuch erhalten hat: 88 Ergebniss(e)

Türkisch Englisch
General
aralıksız olarak incessantly adv.
Nail Güreli has practiced journalism incessantly since 1952.
Nail Güreli, 1952 yılından bu yana aralıksız olarak gazetecilik yapmaktadır.

More Sentences
aralıksız süre stretch n.
aralıksız liste compact list n.
aralıksız bir yıl çalışan saat year clock n.
aralıksız detaylı inceleme hawkeye n.
aralıksız süren ve ince olmayan zonklama sesi grumbling n.
tekdüze sesle aralıksız konuşan kimse droner n.
rahatsız edici ve aralıksız olan şey drumfire n.
aralıksız vuruş hissi drumming n.
aralıksız seri contiguity [obsolete] n.
aralıksız olma continuedness n.
aralıksız değişim fluxion n.
aralıksız yapmak perpetuate v.
aralıksız sürmek stream v.
tekdüze bir sesle aralıksız konuşmak drone v.
iki fikir arasında aralıksız geçiş yapmak segue v.
aralıksız bir şekilde sarmak windle [dialect] v.
bir müzikten diğerine aralıksız geçmek segue v.
aralıksız çalışan perpetual adj.
aralıksız devam eden around-the-clock adj.
şiddetli ve aralıksız yağmurdan sonra çamurlaşmış (at yarışı pisti) muddy adj.
aralıksız konuşan on [uk] adj.
parçaları aralıksız dizili contiguous adj.
aralıksız bir hamlede ara vermeden at a stretch adv.
aralıksız olarak straightly adv.
aralıksız olarak repeatedly adv.
aralıksız bir biçimde sustainably adv.
aralıksız olarak recurrently adv.
24 saat aralıksız 24 hours nonstop adv.
aralıksız bir şekilde unremittingly adv.
aralıksız bir şekilde unintermittedly adv.
aralıksız enerji ile great guns adv.
aralıksız olarak oftentimes adv.
aralıksız olarak continuedly adv.
aralıksız olarak solid adv.
aralıksız olarak pauselessly adv.
Phrasals
aralıksız konuşmak run on v.
aralıksız birbirini kovalamak run into v.
aralıksız takip etmek run into v.
aralıksız konuşmak natter on v.
(bir şey) üzerinde aralıksız/durmadan çalışmak toil over (something) v.
Colloquial
aralıksız konuşmak talk (one's) pants off v.
aralıksız konuşmak yak it up v.
günde üç saat aralıksız three hours a day straight expr.
Idioms
aralıksız olarak çalışma working around the clock n.
aralıksız olarak konuşan kimse ratchet-mouth n.
aralıksız olarak konuşan kimse motor-mouth n.
aralıksız olarak konuşan kimse ratchet mouth n.
aralıksız olarak konuşan kimse a motor mouth n.
bütün gün aralıksız uyumak sleep the clock round v.
yirmi dört saat aralıksız çalışmak work round the clock v.
aralıksız dik dik bakmak fasten one's eyes upon v.
aralıksız konuşmak talk (one's) armoff v.
aralıksız konuşmak talk someone's arm off v.
aralıksız konuşmak talk (one's) arms off v.
aralıksız konuşmak talk twenty to the dozen v.
(birini) aralıksız çalıştırmak get rushed off (one's) feet v.
(birini) aralıksız çalıştırmak get run off (one's) feet v.
yüksek sesle aralıksız konuşmak have a loud mouth v.
aralıksız çalışmak have one's nose to the grindstone v.
sık sık/aralıksız olarak bir şeyle ilgili konuşmak ride (one's) hobby-horse v.
sık sık/aralıksız olarak bir şeyden şikayet etmek ride (one's) hobby-horse v.
aralıksız konuşmak like/love the sound of your own voice v.
(birini) aralıksız çalıştırmak run (one) off (one's) feet v.
(birini) aralıksız çalıştırmak run (one's) feet off v.
aralıksız çalıştırmak run feet off v.
aralıksız/sürekli konuşan kimse vaccinated with a victrola needle [old-fashioned] adj.
Formal
aralıksız bir şekilde unintermitting adj.
Trade/Economic
aralıksız 24 saatlik işgünleri working days of 24 consecutive hours n.
bir atölye veya fabrikada ürünlerin imal edilmesi, malzemelerin işlenmesi gibi süreçlerin aralıksız devam etmesi için tasarlanmış, genellikle bilgisayar kontrollü olan sistemler continuous processing n.
Technical
aralıksız iksa closed sheathing n.
aralıksız ahşap kaplama close boarding n.
atlama aralıksız metal oksit parafudrlar metal oxide surge arresters without gaps n.
aralıksız çalıştırılan continuous adj.
Computer
aralıksız liste compact list n.
Informatics
aralıksız liste compact list n.
Aeronautic
aralıksız buzlanma koruyucusu gapless type ice guard n.
Mental Health
zihinsel bozuklukların tedavisinde çeşitli tedavi yöntemlerinin hep birlikte aralıksız bir şekilde uygulanması total push n.
Optics
hızlı ve aralıksız ışık çakmalarının tek ışın olarak algılanması fusion n.
Printing
(nüshayı) aralıksız yazmak single-space v.
(baskı veya yazı tipi) aralıksız single-spaced adj.
Agriculture
(tarlayı) gübre kullanmaksızın aralıksız ekmek mine v.
aralıksız ekim yaparak (toprağın) bereketini tüketmek overcrop v.
Military
aralıksız saldırılarla taciz etmek harass v.
Printery
aralıksız yazma single-spacing n.
Archaic
aralıksız yürüyüş stretch n.
aralıksız gezi stretch n.
Slang
aralıksız içme bender n.