| Türkisch | Englisch | |||
|---|---|---|---|---|
| Common Usage | ||||
| Common Usage | anlaşmazlık | conflict n. | ||
|
Conflicts can be settled by way of dialogue, negotiation and consensus. Anlaşmazlıklar diyalog, müzakere ve uzlaşı yoluyla çözülebilir. More Sentences |
||||
| Common Usage | anlaşmazlık | disagreement n. | ||
|
You can have some disagreements with your teacher, but you shouldn't disrespect her. Öğretmeninizle bazı anlaşmazlıklar yaşayabilirsiniz, ancak ona saygısızlık etmemelisiniz. More Sentences |
||||
| Common Usage | anlaşmazlık | discord n. | ||
|
Money issues have led to their marital discord. Para sorunları evliliklerinde anlaşmazlığa yol açtı. More Sentences |
||||
| General | ||||
| General | anlaşmazlık | dissension n. | ||
|
The tax cut issue has caused dissension among administration officials. Vergi indirimi konusu yönetim yetkilileri arasında anlaşmazlığa yol açtı. More Sentences |
||||
| General | anlaşmazlık | rift n. | ||
|
The rift between the two managers isn't likely to resolve soon. İki yönetici arasındaki anlaşmazlık yakın zamanda çözülecek gibi görünmüyor. More Sentences |
||||
| General | anlaşmazlık | difference n. | ||
|
The Pakistani Government may have differences with the insurance company. Pakistan Hükûmeti'nin sigorta şirketi ile anlaşmazlıkları olabilir. More Sentences |
||||
| General | anlaşmazlık | disagreement n. | ||
|
Fourthly, let me say something about the disagreement on secondary purposes. Dördüncü olarak, ikincil amaçlar konusundaki anlaşmazlık hakkında bir şeyler söylememe izin verin. More Sentences |
||||
| General | anlaşmazlık | dispute n. | ||
|
The dispute concerns the completion date and that is to be decided by the Court of Justice of the European Communities. Anlaşmazlık tamamlanma tarihi ile ilgilidir ve bu konuda Avrupa Toplulukları Adalet Divanı karar verecektir. More Sentences |
||||
| General | anlaşmazlık | quarrel n. | ||
|
I have no quarrel with Tom. Tom'la bir anlaşmazlığım yok. More Sentences |
||||
| General | anlaşmazlık | controversy n. | ||
|
A neutral mediator is needed to initiate decision-making that overrides political controversies. Siyasi anlaşmazlıkların önüne geçecek karar alma sürecini başlatmak için tarafsız bir arabulucuya ihtiyaç vardır. More Sentences |
||||
| General | anlaşmazlık | dissonance n. | ||
|
The difference between their political views is the main reason behind the dissonance. Anlaşmazlığın ardındaki temel neden, onların siyasi görüşleri arasındaki fark. More Sentences |
||||
| General | anlaşmazlık | split n. | ||
|
The new rules caused a serious split within the faculty. Yeni kurallar fakültede ciddi bir anlaşmazlığı neden oldu. More Sentences |
||||
| Trade/Economic | ||||
| Trade/Economic | anlaşmazlık | dispute n. | ||
|
In view of the political dispute, I will, as I said before, vote for the motion. Siyasi anlaşmazlık göz önüne alındığında, daha önce de söylediğim gibi, önergeye oy vereceğim. More Sentences |
||||
| Trade/Economic | anlaşmazlık | disagreement n. | ||
|
Another disagreement concerns tax policy. Bir başka anlaşmazlık da vergi politikasıyla ilgilidir. More Sentences |
||||
| Law | ||||
| Law | anlaşmazlık | conflict n. | ||
|
The Cold War was synonymous with conflict and discord for numerous regions in the world. Soğuk Savaş, dünyanın birçok bölgesi için çatışma ve anlaşmazlıkla eşanlamlıydı. More Sentences |
||||
| Law | anlaşmazlık | dispute n. | ||
|
In past cases of dispute, a decision is based on the end product and not the way a product is produced. Geçmişteki anlaşmazlık durumlarında bir ürünün üretilme şekli değil nihai ürün esas alınarak karar verilmektedir. More Sentences |
||||
| Law | anlaşmazlık | disagreement n. | ||
|
We can deal with that disagreement in Denmark. Bu anlaşmazlığı Danimarka'da çözebiliriz. More Sentences |
||||
| Politics | ||||
| Politics | anlaşmazlık | dispute n. | ||
|
If an interinstitutional dispute arises, I fear that we could find ourselves in a deadlock. Eğer kurumlar arası bir anlaşmazlık ortaya çıkarsa, korkarım ki kendimizi bir çıkmazın içinde bulabiliriz. More Sentences |
||||
| General | ||||
| General | anlaşmazlık | discordance n. | ||
| General | anlaşmazlık | division n. | ||
| General | anlaşmazlık | disunity n. | ||
| General | anlaşmazlık | misunderstanding n. | ||
| General | anlaşmazlık | imbroglio n. | ||
| General | anlaşmazlık | potential difference n. | ||
| General | anlaşmazlık | embroilment n. | ||
| General | anlaşmazlık | altercation n. | ||
| General | anlaşmazlık | odds n. | ||
| General | anlaşmazlık | disaccord n. | ||
| General | anlaşmazlık | fight n. | ||
| General | anlaşmazlık | strife n. | ||
| General | anlaşmazlık | embroglio n. | ||
| General | anlaşmazlık | friction n. | ||
| General | anlaşmazlık | disunion n. | ||
| General | anlaşmazlık | holdout n. | ||
| General | anlaşmazlık | discrepancy n. | ||
| General | anlaşmazlık | mix-up n. | ||
| General | anlaşmazlık | run-in n. | ||
| General | anlaşmazlık | dissent n. | ||
| General | anlaşmazlık | dissidence n. | ||
| General | anlaşmazlık | variance n. | ||
| General | anlaşmazlık | controversion n. | ||
| General | anlaşmazlık | confliction n. | ||
| General | anlaşmazlık | traverse [obsolete] n. | ||
| General | anlaşmazlık | tuilyie [scottish] n. | ||
| General | anlaşmazlık | jar n. | ||
| General | anlaşmazlık | litigation n. | ||
| General | anlaşmazlık | whid n. | ||
| General | anlaşmazlık | hassel n. | ||
| General | anlaşmazlık | headshaking n. | ||
| General | anlaşmazlık | brush n. | ||
| General | anlaşmazlık | misintelligence n. | ||
| General | anlaşmazlık | rent n. | ||
| General | anlaşmazlık | dislike [obsolete] n. | ||
| General | anlaşmazlık | disputison n. | ||
| General | anlaşmazlık | dissentation [obsolete] n. | ||
| General | anlaşmazlık | dissentience n. | ||
| General | anlaşmazlık | dissonancy n. | ||
| General | anlaşmazlık | distance [obsolete] n. | ||
| General | anlaşmazlık | distraction n. | ||
| General | anlaşmazlık | difficulty n. | ||
| General | anlaşmazlık | irreconciliation n. | ||
| General | anlaşmazlık | piggy n. | ||
| General | anlaşmazlık | controverse [obsolete] n. | ||
| General | anlaşmazlık | disagreeance n. | ||
| General | anlaşmazlık | disassent [obsolete] n. | ||
| General | anlaşmazlık | fissure n. | ||
| General | anlaşmazlık | flak n. | ||
| General | anlaşmazlık | stooshie [scotland] n. | ||
| Colloquial | ||||
| Colloquial | anlaşmazlık | stand-off n. | ||
| Colloquial | anlaşmazlık | standoff n. | ||
| Colloquial | anlaşmazlık | face-off n. | ||
| Colloquial | anlaşmazlık | palaver n. | ||
| Idioms | ||||
| Idioms | anlaşmazlık | ill feeling n. | ||
| Idioms | anlaşmazlık | bad feelings n. | ||
| Idioms | anlaşmazlık | ill feelings n. | ||
| Idioms | anlaşmazlık | blood and guts n. | ||
| Idioms | anlaşmazlık | daylight n. | ||
| Idioms | anlaşmazlık | falling-out n. | ||
| Trade/Economic | ||||
| Trade/Economic | anlaşmazlık | discrepancy n. | ||
| Law | ||||
| Law | anlaşmazlık | quarrel n. | ||
| Law | anlaşmazlık | mix up n. | ||
| Politics | ||||
| Politics | anlaşmazlık | incompatibility n. | ||
| Literature | ||||
| Literature | anlaşmazlık | agon n. | ||
| Religious | ||||
| Religious | anlaşmazlık | fitna n. | ||
| Latin | ||||
| Latin | anlaşmazlık | controversia n. | ||
| Archaic | ||||
| Archaic | anlaşmazlık | disgust n. | ||
| Slang | ||||
| Slang | anlaşmazlık | beef n. | ||
| Slang | anlaşmazlık | shootout n. | ||
| Slang | anlaşmazlık | shoot-out n. | ||