goose - Türkisch Englisch Wörterbuch
Verlauf

goose

Play ENTRENus
Play ENTRENuk
Play ENTRENau


Bedeutungen von dem Begriff "goose" im Türkisch Englisch Wörterbuch : 23 Ergebniss(e)

Englisch Türkisch
Common Usage
goose n. kaz
General
goose n. eski bir masa oyunu
goose n. keno oynarken içinden numaralı top çıkarılan torba
goose v. parmak atmak
goose v. pandik atmak
goose v. daha etkin kılmak
goose v. hızlandırmak
goose v. güçlendirmek
goose v. yoğunlaştırmak
goose v. kışkırtmak
goose v. teşvik etmek
Colloquial
goose n. aptal
goose n. ahmak
goose n. kaz kafalı
goose n. mankafa
Technical
goose v. motoru yakıtla beslemek
Gastronomy
goose n. kaz eti
Ornithology
goose n. dişi kaz
Slang
goose n. enerji veren şey
goose n. canlandırıcı
goose n. kışkırtma
goose n. teşvik etme
British Slang
goose v. (taksi şoförü) yoldan yolcu almak

Bedeutungen, die der Begriff "goose" mit anderen Begriffen im Englisch Türkisch Wörterbuch erhalten hat: 420 Ergebniss(e)

Englisch Türkisch
General
greylag goose n. gri yabani kaz
goose down n. kaz tüyü
goose pimples n. tüyleri dikleşmiş deri
brent goose n. yosun kazı
goose liver n. kaz ciğeri
goose pimples n. diken diken olmuş deri
canada goose n. kanada kazı
goose grease n. kaz yağı
goose egg n. sıfır
barnacle goose n. akyanaklı kaz
canadian goose n. kanada kazı
wild goose n. yabankazı
greylag goose n. boz kaz
goose barnacle n. kaya midyesi
greylang goose n. boz kaz
goose skin n. kaz derisi
egyptian goose n. nil kazı
goose flesh n. diken diken olmuş deri
bean goose n. tarla kazı
wild goose n. sakarmeke
goose bumps n. tüylerin ürpermesi
goose pimples n. tüylerin ürpermesi
lesser white-fronted goose n. küçük sakarca
pink-footed goose n. küçük tarla kazı
goose bumps n. tüyleri diken diken olmuş
goose flesh n. tüyleri diken diken olmuş
goose pimples n. tüyleri diken diken olmuş
wild goose hunt n. yaban kazı avı
goose skin n. tüylerin ürpermesi
goose bump n. tüylerin ürpermesi
goose pimple n. tüylerin ürpermesi
duck duck goose n. yağ satarım, bal satarım oyunu
goose girl n. kaz kız
goose bumps n. tüylerin diken diken olması
tailor's goose n. terzilerin kullandığı eski tip kömürlü demir ütü
mother goose n. ilk kez 18. yüzyılda londra'da basılan ve çocuk masalları derlemesi olan the tales of mother goose adlı eserin hayali yazarı
keno goose n. keno oynarken içinden numaralı top çıkarılan dar boyunlu esnek bir torba
goose cap [dialect] n. ahmak kimse
goose cap [dialect] n. dangalak kimse
goose cap [dialect] n. hafifmeşrep genç kız
goose cap [dialect] n. kaprisli genç kız
goose feast n. st. michael yortusu
goose feast n. başmeleklerden mikail´in 29 eylül´de kutlanan yortusu
goose quill n. büyük kaz tüyü
goose quill n. kaz teleği
goose quill n. büyük kaz tüyünden yapılmış kalem
get goose pimples v. ürpermek
get goose bumps v. tüyleri diken diken olmak
goose somebody v. parmak atmak
kill the goose that lays the golden eggs v. işini kendi eliyle bozmak
kill the goose that lays the golden eggs v. altın yumurtlayan kazı kesmek
goose pimples v. tüyleri ürpermek
goose bumps v. tüyleri ürpermek
get goose-flesh v. tüyleri ürpermek
goose-step v. düşünmeden riayet etmek
goose-step v. toplumsal baskı veya misilleme korkusundan boyun eğmek
Proverb
what's good for the goose is good for the gander kadın için iyi olan eşi için de iyidir
what's sauce for the goose is sauce for the gander kadın için iyi olan eşi için de iyidir
what's sauce for the goose is sauce for the gander senin/benim için iyi/geçerli/yeterli olan benim/senin için de iyidir/geçerlidir/yeterlidir
what's sauce for the goose is sauce for the gander sen yaparsan ben de yaparım
what's good for the goose is good for the gander senin/benim için iyi/geçerli/yeterli olan benim/senin için de iyidir/geçerlidir/yeterlidir
what's good for the goose is good for the gander sen yaparsan ben de yaparım
a wild goose never laid a tame egg kırk yıllık kani olur mu yani
a wild goose never laid a tame egg hiçbir şey durduk yere değişmez
a wild goose never laid a tame egg böyle gelmiş böyle gider
Colloquial
gone goose n. bitkin
gone goose n. bitik
gone goose n. miadını doldurmuş
gone goose n. bitmiş
gone goose n. külüstür
gone goose n. hurda
ember goose n. buz dalgıcı
ember-goose n. buz dalgıcı
wayz-goose n. matbaada çalışanların düzenlediği yıllık eğlence
goose up v. güçlendirmek
goose up v. yoğunlaştırmak
goose up v. performansını artırmak
goose up v. daha dikkat çekici hale getirmek
loose as a goose adj. hepten/tümüyle rahat
loose as a goose adj. aladağlardan serin
loose as a goose adj. karlı dağlardan serin
(you) silly goose interj. şapşal
(you) silly goose interj. dümbelek
(you) silly goose interj. ahmak
(you) silly goose interj. salak
(you) silly goose interj. alık
(you) silly goose interj. budala
(you) silly goose interj. şavalak
he/she wouldn't say boo to a goose expr. ağzına vur lokmasını al
he/she wouldn't say boo to a goose expr. ensesine vur lokmasını al
he/she wouldn't say boo to a goose expr. karıncayı incitmez
he/she wouldn't say boo to a goose expr. vur ensesine al lokmasını
he/she wouldn't say boo to a goose expr. vur ensesine al ekmeğini
Idioms
the golden goose n. altın yumurtlayan tavuk
a goose egg n. sıfır çekme
a goose egg n. kafadaki şişlik
a goose egg n. fiyasko
a goose egg n. boş geçme
a goose egg n. hezimet
a goose egg n. hüsran
a goose egg n. hayal kırıklığı
wild-goose chase n. boşuna koşuşma
wild goose chase n. boşa kürek çekme
wild-goose chase n. beyhude bir arayış
a gone goose n. kayıplara karışmış
a wild goose chase n. olmayacak duaya amin deme
a wild goose chase n. olmayacak birşeyin peşinden koşma
a wild goose chase n. olmayacak bir işin peşinden gitme
goose pimples n. tüyleri diken diken olma
goose bumps n. tüyleri diken diken olma
a goose egg n. puan alamama
a goose egg n. sıfır puan
a goose egg n. koca bir sıfır
a goose egg n. kafada şişlik
a goose egg n. kafayı bir yere vurmaktan kaynaklı yumurta şeklinde şişlik
a goose egg n. kafada oluşan yumru
a goose egg n. yenilgi
a goose egg n. başarısızlık
goose egg n. kafada şişlik
goose egg n. kafayı bir yere vurmaktan kaynaklı yumurta şeklinde şişlik
goose egg n. kafada oluşan yumru
goose egg n. puan alamama
goose egg n. sıfır puan
goose egg n. koca bir sıfır
goose egg n. puan alamama
goose egg n. sıfır puan
goose egg n. koca bir sıfır
goose egg n. koca bi hiç
goose egg n. puan alamama
goose egg n. sıfır puan
goose egg n. koca bir sıfır
goose egg n. kafada şişlik
goose egg n. kafayı bir yere vurmaktan kaynaklı yumurta şeklinde şişlik
goose egg n. kafada oluşan yumru
goose egg n. başarısızlık
goose egg n. sıfır puan
goose egg n. koca bir sıfır
goose egg n. koca bir hiç
goose egg n. fiyasko
goose egg n. hezimet
golden goose n. yüksek gelir getiren şey
one's goose is cooked v. hapı yutmak
one's goose is cooked v. ayvayı yemek
kill the goose that lays the golden eggs v. altın yumurtlayan tavuğu kesmek
kill the goose that lays the golden egg v. altın yumurtlayan tavuğu kesmek
kill the goose that laid the golden egg v. altın yumurtlayan tavuğu kesmek
cook someone's goose v. ayağını kaydırmak
kill the goose that lays the golden egg v. bindiği dalı kesmek
send someone on a wild-goose chase v. boşa kürek çektirmek
cook someone's goose v. birinin işini engellemek
cook someone's goose v. birisinin ayağını kaydırmak
cook someone's goose v. başarısını engellemek
cook someone's goose v. birinin yuvasını yapmak
send someone on a wild-goose chase v. davultozu almaya göndermek
cook one's goose v. işini bozmak
cook one's goose v. işine taş koymak
cook someone's goose v. işini bozmak
cook someone's goose v. işine taş koymak
cook someone's goose v. kuyusunu kazmak
cook someone's goose v. onun hakkından gelmek
send someone on a wild-goose chase v. olmayacak bir şeyin peşinden koşturmak
send someone on a wild-goose chase v. minaregölgesi almaya göndermek
kill the goose that lays the golden egg v. kapıyı kırıp odun etmek
one's goose is cooked v. suyu ısınmak/kaynamak
cook one's goose v. suyu kaynamak
cook one's goose v. sonunu hazırlamak
give someone goose pimples v. tüylerini diken diken etmek
cook someone's goose v. tekerine çomak sokmak
give someone goose bumps v. tüylerini diken diken etmek
shoe the goose v. boşa kürek çekmek
shoe the goose v. boşuna uğraşmak
shoe the goose v. anlamsız bir uğraş içerisinde olmak
cook goose v. ayağını kaydırmak
cook goose v. başarısını engellemek
cook goose v. işini engellemek
cook goose v. işine taş koymak
cook goose v. işini bozmak
cook goose v. kuyusunu kazmak
cook goose v. sonunu hazırlamak
cook somebody's goose v. birinin ayağını kaydırmak
cook somebody's goose v. birinin başarısını engellemek
cook somebody's goose v. birinin işini engellemek
cook somebody's goose v. birinin işini/planını bozmak
cook somebody's goose v. birinin işine taş koymak
cook somebody's goose v. birinin kuyusunu kazmak
cook somebody's goose v. birinin tekerine çomak sokmak
cook somebody's goose v. birinin planlarını suya düşürmek
cook your goose v. kendi işini baltalamak
cook your goose v. kendi sonunu hazırlamak
cook your goose v. kendi bacağına sıkmak
cook your goose v. suyu ısınmak
get goose flesh v. tüyleri ürpermek
get goose flesh v. tüyleri diken diken olmak
go on a wild goose chase v. olmayacak bir işin peşinden gitmek
go on a wild goose chase v. olmayacak duaya amin demek
go on a wild goose chase v. olmayacak bir şeyin peşinden koşmak
go on a wild goose chase v. olmayan/bulunması zor bir şeyi kovalamak
(kill) the golden goose v. işini kendi eliyle bozmak
(kill) the golden goose v. altın yumurtlayan kazı kesmek
(kill) the golden goose v. altın yumurtlayan tavuğu kesmek
(kill) the golden goose v. bindiği dalı kesmek
(kill) the golden goose v. kapıyı kırıp odun etmek
have goose bumps v. tüyleri diken diken olmak
not say boo to a goose [uk] v. yumuşak huylu olmak
not say boo to a goose [uk] v. utangaç/çekingen olmak
not say boo to a goose [uk] v. kimsenin tavuğuna kışt dememek
not say boo to a goose [uk] v. ensesine vur lokmasını al (biri olmak)
not say boo to a goose [uk] v. vur ensesine al lokmasını (biri olmak)
not say boo to a goose [uk] v. vur ensesine al ekmeğini (biri olmak)
send on a wild-goose chase v. boşa kürek çektirmek
send on a wild-goose chase v. olmayacak bir şeyin peşinden koşturmak
beat goose v. elleri ısıtmak için kol altlarına sokmak
can't say boo to a goose adj. utangaç
can't say boo to a goose adj. korkak
can't say boo to a goose adj. tavuğa kışt bile diyemez
silly as a goose adj. çok salak
he wouldn't say boo to a goose expr. ağzına vur lokmasını al
he can't say boo to a goose expr. ağzına vur lokmasını al
can't say boo to a goose expr. çekingen
as silly as a goose expr. çok salak
he wouldn't say boo to a goose expr. ensesine vur lokmasını al
he can't say boo to a goose expr. ensesine vur lokmasını al
wouldn't say boo to a goose expr. ensesine vur lokmasını al
he wouldn't say boo to a goose expr. karıncayı incitmez
a neighbor's hen is as big as a goose expr. komşunun tavuğu komşuya kaz görünür
somebody/a goose/rabbit just walked over my grave expr. şeytan yokladı
somebody/a goose/rabbit just walked over my grave expr. (birden) ürperdim
he wouldn't say boo to a goose expr. vur ensesine al lokmasını
he wouldn't say boo to a goose expr. vur ensesine al ekmeğini
he can't say boo to a goose expr. vur ensesine al lokmasını
he can't say boo to a goose expr. vur ensesine al ekmeğini
wouldn't say boo to a goose expr. vur ensesine al lokmasını
wouldn't say boo to a goose expr. vur ensesine al ekmeğini
the goose hangs high [old-fashioned] expr. her şey çok güzel (olacak)
the goose hangs high [old-fashioned] expr. her şey çok cazip (olacak)
the goose hangs high [old-fashioned] expr. her şey çok keyifli (olacak)
the goose hangs high [old-fashioned] expr. her şey iyiye gidiyor/gidecek
the goose hangs high [old-fashioned] expr. her şey düzeliyor/düzelecek
the goose hangs high expr. her şey istediği/hoşlandığı gibi
the goose hangs high expr. her şey zevkine/ağız tadına uygun
the goose hangs high expr. her şey beğenisine uygun
the goose hangs high expr. her şey yolunda
the old woman is plucking her goose [old-fashioned] expr. kar yağıyor
the old woman is plucking her goose [old-fashioned] expr. lapa lapa kar yağıyor
(one's) goose is cooked expr. (biri) yenildi
(one's) goose is cooked expr. (biri) bozguna uğradı
(one's) goose is cooked expr. (birinin) işi bitti
Speaking
wouldn't say boo to a goose expr. ağzına vur lokmasını al
he can't say boo to a goose expr. ağzına vur lokmasını al
wouldn't say boo to a goose expr. kimsenin tavuğuna kışt demez
Technical
goose neck n. deve boynu
goose-neck die casting machine n. kazboyunlu basınçlı döküm makinesi
goose-neck ventilator n. kaz boyunlu vantilatör
wild-goose chase [obsolete] n. ülkenin bir ucundan diğerine at sırtında yapılan yolculuk
goose neck n. kaz boynu gibi kıvrımlı olan şey
goose neck n. u biçimindeki şey
goose neck n. damıtma aygıtının bağlantı borusu
goose neck n. iki tomruk kamyonunu veya kızağını birbirine bağlamak için kullanılan çubuk
goose neck n. aşağıya indirilen kütükleri frenlemeye yarayan, tomruk kızağının altına yerleştirilen kavisli demir
goose neck n. sereni direğe bağlayan demir kanca
goose neck n. kaz boynu römork
goose neck n. kamyonetin arkasına bağlanan ön kısmı çıkıntılı römork
Mining
goose green n. kaz yeşili
Medical
goose foot n. kaz ayağı
goose pimple n. tüylerin diken diken olması
goose bump n. tüylerin diken diken olması
goose skin n. tüylerin diken diken olması
Veterinary
goose step n. hayvanda anormal yürüyüş
Gastronomy
smoked goose-breast n. füme kaz göğsü
goose feather n. kaz tüyü
wild goose n. yabani ördek
Marine Biology
goose barnacle n. gemi tabanına veya yüzen odunlara tutunan bir saplı midye
sea goose n. kum kuşu
sea goose n. yunus
Zoology
greater white-fronted goose n. ak alınlı büyük kaz
white-fronted goose n. ak alınlı büyük kaz
barnacle goose n. ak yanaklı kaz
greylag goose n. boz kaz
white-fronted goose n. beyaz alınlı kaz
greylag goose n. bozkaz
pink-footed goose n. gillik
canada goose n. kanada kazı
brant goose n. koyu renkli kaz
brent goose n. koyu renkli kaz
blue-winged goose n. mavi kanatlı kaz
white-footed goose n. sakarca
greater white-fronted goose n. sakarca
white-fronted goose n. sakarca kazı
greater white-fronted goose n. sakarca kazı
red-breasted goose n. sibirya kazı
bean goose n. tarla kazı
common brant goose n. yosun kazı
brent goose n. yosun kazı
brant goose n. yosun kazı
barnacle goose (branta bernicla) n. yosun kazı
barnacle goose (branta bernicla) n. kuzey kıyı bölgelerinde görülen koyu renkli ve kısa boyunlu küçük bir kaz
barnacle goose (branta leucopsis) n. ak yanaklı kaz
goose-rumped adj. (at, eşek) eğimli sağrısı, dar butları ve alçak kuyruğu olan
Botanic
goose grass n. saman olarak kullanılan tek yıllık yabani bir ot
goose-tansy n. beşparmakotu
goose grey n. beşparmakotu
goose grass n. beşparmakotu
goose-tansy n. kaz otu
goose grass n. kaz otu
goose grey n. kaz otu
goose grass n. yoğurtotu
goose plum n. amerikan eriği
goose plum n. kuzey amerika'nın doğu ve orta kesimlerinde yetişen yabani bir erik ağacı
goose grass (eleusine indica) n. kaz çimi
goose corn n. juncus cinsi kaba bir saz
goose grass n. çoban değneği
goose grass n. kuş ekmeği
goose grass n. eklemli sapları, belirgin kulakçıkları ve küçük çiçekleri olan yaygın bir ot
goose grass n. triglochin cinsi bitki
goose grass n. sığ su veya bataklıkta yetişen püsküllü çok yıllık bir bitki
goose grass n. yumuşak brom
goose grass n. eski dünya'ya özgü olup kuzey amerika'da da yetiştirilen tüylü bir çim
goose grass n. yumuşak broma benzer bromus cinsi bir bitki
goose grass n. equisetum cinsi bitki
goose tongue [dialect] n. beyaz civanperçemi
goose tongue [dialect] n. avrasya'ya özgü, keskin kokulu ve çiçekli çok yıllık bir bitki
goose tongue [dialect] n. yoğurtotu
goose tongue [dialect] n. melissa cinsi bitki
goose tongue [dialect] n. acem otu
goose tongue [dialect] n. limonotu
goose tongue [dialect] n. oğulotu
goose tongue [dialect] n. bağa
goose-grass n. beşparmakotu
goose-grass n. kaz otu
goose-grass n. abd'nin kuzeyi ile avrupa ve asya'da yetişen, gümüşi yaprakları olan çok yıllık bodur bir bitki
Breeding
breeding goose n. damızlık kaz
adult goose n. ergin kaz
goose chick n. kaz civcivi
goose grower feed n. kaza pilici yemi
goose egg n. kaz yumurtası
Geography
goose creek n. güney carolina eyaletinde şehir
goose lake n. iowa eyaletinde şehir
goose creek n. kentucky eyaletinde şehir
goose bay n. doğu kanada'da bir hava üssü
Military
goose-step n. kaz adımı yürüyüş
goose step n. kaz adımı yürüyüş
goose step n. bacağın esnek olmayan biçimde aşırı yükseğe kaldırılması ile yapılan askeri yürüyüş
goose step n. tek ayak üzerinde denge kurup boştaki bacağın öne arkaya sallandırılması şeklinde yapılan askeri bir egzersiz
goose-step v. kaz adımı yürümek
goose step v. kaz adımı yürümek
Mythology
golden goose n. altın yumurtlayan kaz
Ornithology
canada goose (branta canadensis) n. kanada kazı
canadian goose (branta canadensis) n. kanada kazı
rain goose n. kızıl gerdanlı dalgıç kuşu
rain goose n. kızıl gerdanlı dalgıç
cape barren goose (cereopsis novaehollandiae) n. avustralya kazı
cape barren goose (cereopsis novaehollandiae) n. gri tüyleri olan yeşilimsi siyah gagalı kaz türü
channel goose (morus bassanus) n. sümsük kuşu
blue goose (chen caerulescens) n. kar kazı
nile goose (alopochen aegyptiaca) n. nil kazı
nile goose (alopochen aegyptiaca) n. mısır kazı
nile goose (alopochen aegyptiaca) n. göz çevresi ve göğsünde belirgin kahverengi leke bulunan, kaz benzeri bir afrika kuşu
tree goose (branta leucopsis) n. ak yanaklı kaz
tule goose (anser albifrons gambelli) n. kaliforniya'ya özgü bir kaz
aleutian canada goose (branta canadensis leucopareia) n. kanada'nın aleut adalarında üreyen bir kaz
aleutian cackling goose n. kanada'nın aleut adalarında üreyen bir kaz
greylag goose (anser anser) n. birçok yerli ördek ırkının atası olan, avrupa'da yaygın bulunan gri renkli bir yaban kazı
chinese goose (anser cygnoides) n. çin kazı
chinese goose (anser cygnoides) n. asya'nın kuzeydoğusunda bulunan çok iri bir yaban kazı
swan goose n. çin kazı
swan goose n. asya'nın kuzeydoğusunda bulunan çok iri bir yaban kazı
emperor goose (philacte canagica) n. bering kazı
blue-winged goose (cyanochen cyanopterus) n. kaza benzeyen bir afrika ördeği
bernicle goose (branta leucopsis) n. ala kaz
bernicle goose (branta leucopsis) n. rahibe kazı
bernicle goose (branta leucopsis) n. beyaz yüzlü kaz
bernicle goose (branta bernicla) n. karaca kaz
bernicle goose (branta bernicla) n. kara kaz
bernicle goose (branta bernicla) n. karagerdan kaz
bernicle goose (branta bernicla) n. boynuhilalli kaz
bernicle goose (branta bernicla) n. kolyeli kaz
brent goose (branta bernicla) n. karaca kaz
brent goose (branta bernicla) n. kara kaz
brent goose (branta bernicla) n. karagerdan kaz
brent goose (branta bernicla) n. boynuhilalli kaz
brent goose (branta bernicla) n. kolyeli kaz
magpie goose (anseranas semipalmata) n. avustralya'ya özgü siyah-beyaz bir yaban kazı
wayz-goose n. yaban kazı
wayz-goose n. boz kaz
laughing goose (anser albifrons) n. sakarca
brand goose (branta bernicla) n. dövüşen kaz
brand goose (branta bernicla) n. baltık kazı
mother carey's goose n. pasifik'te yaşayan dev fırtına kuşu
ross's goose n. küçük kar kazı
chinese goose (cygnopsis cygnoides) n. kuğu kazı
chinese goose (cygnopsis cygnoides) n. çin kazı
chinese goose n. kuğu kazı
chinese goose n. çin kazı
clack goose n. ak yanaklı kaz
graylag goose n. yaban kazı
graylag goose n. birçok evcil ördek ırkının atası olduğu düşünülen, avrupa'ya özgü gri renkli bir yaban kazı
imber-goose n. buz dalgıcı
goose teal n. pigme kaz
dunter goose n. pufla ördeği
fen goose n. avrupa'ya özgü bir boz kaz türü
sly goose n. suna
solan goose n. sümsük kuşu
solent goose n. sümsük kuşu
solant goose n. sümsük kuşu
pygmy goose n. nettapus cinsi kaz
snow goose n. kar kazı
spur-winged goose n. mahmuzlu kaz
Slang
grey goose therapy n. mevcut bağlantılarından uzaklaştırmak amacıyla hükümlünün bir ceza evinden diğerine nakledilmesi
silver goose n. kalın bağırsak muayenesinde kullanılan alet
silver goose n. proktoskop
goose [south africa] n. genç kadın
goose [south africa] n. kız arkadaş
gone goose [obsolete] [us] adj. işi bitmiş
gone goose [obsolete] [us] adj. iflas etmiş
gone goose [obsolete] [us] adj. mahvolmuş
gone goose [obsolete] [us] adj. batmış
gone goose [obsolete] [us] adj. beli bükülmüş
like shit through a goose expr. tereyağından kıl çeker gibi
British Slang
gay as a goose n. ibne
gay as a goose n. nonoş