spin - Türkisch Englisch Wörterbuch
Verlauf

spin

Play ENTRENus
Play ENTRENuk
Play ENTRENau


Bedeutungen von dem Begriff "spin" im Türkisch Englisch Wörterbuch : 61 Ergebniss(e)

Englisch Türkisch
Common Usage
spin n. dönme
spin n. döndürüş
spin v. döndürmek
General
spin n. beyaz eşya devir hızı
spin n. devir hızı
spin n. devir
spin n. çevirme
spin n. dönüş
spin n. tur
spin n. bilardoda falso
spin n. kendine özgü (özgün) karakter/özellik/stil
spin n. hava (görünüş/davranış/söz vb için bir kimsenin durumunu belirten özellik)
spin n. döndürüş
spin v. diklemesine indirmek
spin v. fırlatmak
spin v. koza örmek
spin v. ağ örmek
spin v. örmek (koza, ağ)
spin v. örümcek ağ örmek
spin v. çevirmek
spin v. fırıl fırıl çevirmek
spin v. kaybettirmek (seçim, sınav)
spin v. sınavdan çakmak
spin v. uydurmak
spin v. yün eğirmek
spin v. tasarlamak
spin v. patinaj yapmak
spin v. fırıl fırıl dönmek
spin v. tornalamak
spin v. kafadan atmak
spin v. bükmek
spin v. dönmek
spin v. eğirmek
Irregular Verb
spin v. spun - spun
Technical
spin n. burgu
spin n. çevirme
spin n. döndürme
spin n. fırıl
spin n. kara aracıyla yapılan kısa gezinti
spin n. kayış
spin n. viril
spin v. bükmek
spin v. dönmek
spin v. hızlı bir biçimde dönmek
spin v. eğirmek
spin v. iplik yapmak
spin v. iplik veya tire eğirmek
spin v. lif eğirerek ipliğe dönüştürmek
Computer
spin expr. döndür
Telecom
spin n. bükülme
spin n. burgu
spin n. fırıldak
Construction
spin n. dönü
Automotive
spin v. patinaj yapmak
Aeronautic
spin n. viril
spin v. uçağı diklemesine indirmek
Physics
spin n. dönü
Hunting
spin n. yiv ve setin mermi çekirdeğine verdiği ekseni etrafında dönme hareketi
Sport
spin n. kesme vuruş
Football
spin n. falsolu vuruş
Slang
spin v. (disk) çalmak

Bedeutungen, die der Begriff "spin" mit anderen Begriffen im Englisch Türkisch Wörterbuch erhalten hat: 323 Ergebniss(e)

Englisch Türkisch
General
isobaric spin n. izospin
short spin n. kısa program (çamaşır makinesinde)
spin glasses n. spin camları
spin-off n. ikincil etki
spin-doctor n. kalemşor
spin-off n. yan ürün
spin-dryer n. santrifüjlü çamaşır kurutma makinesi
spin-doctor n. görevi hükümet hakkında olumlu yazılar yazmak olan yandaş gazeteci
spin-doctor n. hükümet yandaşı
spin the bottle n. şişe çevirme oyunu
spin the plate n. dönen bir objeyi vaktinde yakalama mantığına dayalı bir oyun
spin the platter n. dönen bir objeyi vaktinde yakalama mantığına dayalı bir oyun
flat spin n. karmaşa
flat spin n. kararsızlık
flat spin n. karışıklık
flat spin n. telaş
spin out v. uzatmak
spin out v. geçirmek
spin round v. fırıldanmak
spin round v. fırıl fırıl dönmek
spin something round v. fırıl fırıl döndürmek
spin along v. hızla gitmek
spin yarn v. iplik eğirmek
spin out v. idare etmek
spin out v. harcamak
spin something round v. fırıldatmak
spin-dry v. kurutma makinesinde kurutmak
spin off v. ayrı bir birim haline getirmek
spin something out v. uzun uzadıya anlatmak
spin out of control v. kontrolden çıkmak
spin a cocoon v. koza örmek
spin a web v. ağ örmek
spin the wheel v. çarkı döndürmek
Phrasals
spin around v. hızla arkasına dönmek
spin around v. hızla geriye döndürmek
spin around v. kendi etrafında dönmek/tur atmak
spin around v. kendi etrafında döndürmek/tur attırmak
spin around v. tur atmak
spin around v. birden geriye/kendi etrafında dönmek
spin around v. birden geriye/kendi etrafında döndürmek
spin around v. dönüp durmak
spin around v. döndürüp durmak
spin around v. dolaşıp/dolanıp gelmek
spin around v. gidip gelmek
spin around v. uğramak
spin off v. bir şeyden kopup fırlamak
spin around v. etrafında dönmek
spin on v. üzerinde dönmek
spin something out of something v. bir şeyi sıkmak
spin something out of something v. bir şeyi döndürerek sıkmak
spin something out of something v. bir şeyi sıkıp suyunu çıkarmak
spin something out of something v. bir şeyi döndürerek suyunu sıkmak
spin something out of something v. bir şeyin bir şeyini sıkmak
spin something out v. bir şeyi sıkmak
spin something out v. bir şeyi döndürerek sıkmak
spin something out v. bir şeyi sıkıp suyunu çıkarmak
spin something out v. bir şeyi döndürerek suyunu sıkmak
spin something out v. bir şeyin bir şeyini sıkmak
spin down v. (dönerken) yavaşlamak
spin down v. yavaş dönmeye başlamak
spin down v. dönüşü yavaşlamak
spin down v. dönüş hızı düşmek
spin down v. -e gitmek
spin down v. -e uğramak
spin down v. bilgisayar hard diskinin hızını yavaşlatmak
spin down v. döndürerek/çevirerek ayrıştırmak
spin out of v. -den çıkmak
spin up v. uygulamayı programlamak
spin up v. uygulamanın kodunu yazmak
spin up v. bilgisayar hard diskinin hızını artırmak
Colloquial
spin doctor n. basın danışmanı
spin-doctor n. basın danışmanı
rough spin [new zealand] n. sert muamele
rough spin [new zealand] n. haksız davranış
go into a spin v. eski yaşam dengesini yitirmek
go into a spin v. (uçak vb) kontrolden çıkmak
Idioms
in a spin n. kafası/aklı karışık
spin machine n. kitlesel çalışan grup
spin machine n. birlikte çalışan grup
spin machine n. kitlesel hareket
spin machine n. bir haberi/bilgiyi alıp kendi yararına çeviren kitlesel grup hareketi
spin street yarn v. orada burada dedikodu yapmak
spin street yarn v. aylak aylak dedikodu yapmak
spin yarn v. abartılı ve çok konuşmak
spin yarn v. bol keseden atmak
spin one's wheels v. boşa kürek çekmek
spin a yarn v. bol keseden atmak
make someone's head spin v. birinin kafasını karıştırmak
spin one's wheels v. boşa çaba harcamak
make someone's head spin v. birinin başını döndürmek
make someone's head spin v. birinin kafasını bulandırmak
make someone's head spin v. birinin kafasını allak bullak etmek
put a spin on v. bir hikayeyi işine yarayacak şekilde değiştirmek
be in a flat spin v. çılgına dönmek
put a spin on v. çarpıtmak
spin one's wheels v. havanda su dövmek
spin a yarn v. hikaye anlatmak
spin a yarn v. hikaye uydurup anlatmak
spin one's wheels v. haybeye kürek çekmek
spin somebody a line v. ikna etmeye çalışmak
spin one's wheels v. nafile uğraşmak
spin a yarn v. martaval okumak
spin a yarn v. martaval atmak
spin a yarn v. masal okumak
spin a yarn v. kıtır atmak
spin in somebody's grave v. mezarında kemikleri sızlamak
get into a spin v. karışıklık/bunalım içine girmek
spin in one's grave v. mezarında kemikleri sızlamak
spin a yarn v. maval okumak
spin a yarn v. palavra atmak
get into a spin v. panik durumuna gelmek
spin somebody a line v. (bir şeyin) doğruluğuna inandırmaya çalışmak
go for a spin v. (bisikletle/arabayla) gezintiye çıkmak
spin somebody a line v. yalan atmak/uydurmak
go out for a spin v. (bisikletle/arabayla) çıkıp gezmek
go out for a spin v. (bisikletle/arabayla) gezmeye çıkmak
go for a spin v. (bisikletle/arabayla) çıkıp gezmek
spin a yarn v. bahaneler sıralamak
spin on (one's) heels v. birden dönüp gitmek
spin on (one's) heels v. aniden çıkıp gitmek
turn/spin on your heel v. birden dönüp gitmek
turn/spin on your heel v. aniden çıkıp gitmek
turn/spin on your heel v. bir hışımla dönüp gitmek
spin (one) a story v. (birine) bir hikaye uydurmak
spin (one) a story v. (birine) bir yalan uydurmak/atmak
spin (one) a story v. (birine) yalan bir hikaye anlatmak
spin (one) a story v. kıvırmak
spin (one) a story v. martaval okumak
spin (one) a story v. palavra atmak
spin (one) a story v. maval okumak
spin (one) a tale v. (birine) bir hikaye uydurmak
spin (one) a tale v. (birine) bir yalan uydurmak/atmak
spin (one) a tale v. (birine) yalan bir hikaye anlatmak
spin (one) a tale v. kıvırmak
spin (one) a tale v. martaval okumak
spin (one) a tale v. palavra atmak
spin (one) a tale v. maval okumak
spin (somebody) a yarn v. (birine) bir hikaye uydurmak
spin (somebody) a yarn v. (birine) bir yalan uydurmak/atmak
spin (somebody) a yarn v. (birine) yalan bir hikaye anlatmak
spin (somebody) a yarn v. kıvırmak
spin (somebody) a yarn v. martaval okumak
spin (somebody) a yarn v. palavra atmak
spin (somebody) a yarn v. maval okumak
spin (somebody) a tale v. (birine) bir hikaye uydurmak
spin (somebody) a tale v. (birine) bir yalan uydurmak/atmak
spin (somebody) a tale v. (birine) yalan bir hikaye anlatmak
spin (somebody) a tale v. kıvırmak
spin (somebody) a tale v. martaval okumak
spin (somebody) a tale v. palavra atmak
spin (somebody) a tale v. maval okumak
take a spin (to some place) v. araçla öylesine (bir yere) gitmek
take a spin (to some place) v. araçla (bir yere) gidip gelmek
take a spin (to some place) v. araçla dolaşmak
take a spin (to some place) v. araçla aylak aylak dolaşmak
take a spin (to some place) v. araçla aylak aylak (bir yere) gitmek
take a spin (to some place) v. araçla öylesine dolaşmak/gezinmek
take a spin (to some place) v. araçla gezintiye çıkmak
be in a spin v. paçaları tutuşmak
be in a spin v. telaş yapmak
go for a spin (to some place) v. bisikletle/arabayla (bir yere) kadar gitmek
go for a spin (to some place) v. bisikletle/arabayla çıkıp gezmek
go for a spin (to some place) v. bisikletle/arabayla (yakın bir yere) gitmek/gidip gelmek
go out for a spin (to some place) v. bisikletle/arabayla (bir yere) kadar gitmek
go out for a spin (to some place) v. bisikletle/arabayla çıkıp gezmek
go out for a spin (to some place) v. bisikletle/arabayla (yakın bir yere) gitmek/gidip gelmek
make (one's) head spin v. (birinin) başını döndürmek
make (one's) head spin v. (birinin) kafasını bulandırmak
make (one's) head spin v. (birinin) kafasını allak bullak etmek
make (one's) head spin v. (birine) ne olduğunu şaşırtmak
make (one's) head spin v. (birinin) kafasını karıştırmak
make (one's) head spin v. (birine) kim olduğunu şaşırtmak
make (one's) head spin v. (birini) sersem etmek
put a spin on (something) v. (bir hikayeyi) işine geldiği şekilde değiştirmek
put a spin on (something) v. (bir şeyi) çarpıtmak
spin (one) a yarn v. kıvırmak
spin (one) a yarn v. yalan söylemek
spin (one) a yarn v. martaval okumak
spin (one) a yarn v. palavra atmak
spin (one) a yarn v. bahaneler sıralamak
spin (one) a yarn v. hikaye uydurmak
spin your wheels [us] v. boşa çaba harcamak
spin your wheels [us] v. boşa kürek çekmek
spin your wheels [us] v. haybeye kürek çekmek
spin your wheels [us] v. havanda su dövmek
spin your wheels [us] v. nafile uğraşmak
take (something) for a spin v. (bir şeyle) gezintiye çıkmak
take (something) for a spin v. (bir araçla) kısa bir sürüşe çıkmak
take (something) for a spin v. (bir aracı) biraz sürmek
for a spin expr. araba gezintisine
for a spin expr. arabayla gezmeye
for a spin expr. (arabayla) kısa bir gezintiye
in a flat spin expr. sıkıntıya girmiş
in a flat spin expr. sallantıya/çalkantıya girmiş
into a flat spin expr. kontrolden çıkmaya
into a flat spin expr. panik haline
into a flat spin expr. karışıklık/bunalım içine
into a flat spin expr. galeyana
into a flat spin expr. gözü dönmeye
into a spin expr. kontrolden çıkmaya
into a spin expr. panik haline
into a spin expr. karışıklık/bunalım içine
into a spin expr. galeyana
into a spin expr. gözü dönmeye
Trade/Economic
spin-off n. bir şirketin daha küçük bir bölümünün ayrılmasıyla ile kurulan yeni şirketler
spin-off n. bir üniversitenin bilgi ve becerilerini ticarileştirmek amacıyla kurulan şirket
spin-off n. kısmi yeniden yapılandırma
spin-off n. sahipliği bölüştürme
spin-off agreement/contract n. şirket bölünmesi
spin-off n. şirketin bölünüp parçalanması biçimindeki yeniden yapılanması
Media
spin-off n. çok tutan bir dizinin farklı içerikte çekilen devamı
spin-doctoring n. haber yönlendirme
spin-doctor n. haber yönlendirme uzmanı
spin-off n. uyarlama (tv dizisi vb)
spin-control n. yorum yönlendirme
spin-off n. yan dizi
Technical
coupling spin-orbit n. bağlama spin yörüngesi
nuclear spin n. çekirdeksel fırıl
nuclear spin n. çekirdeksel firil
dip-spin coating n. daldırmalı-döndürmeli kaplama
spin speed n. devir hızı
spin polorized low-energy electron microscopy n. dönü ucaylanmış düşük erkli elektron mikroskopisi
spin table n. döner masa
spin-down n. dönüş hızındaki yavaşlama
spin hardening n. döngülü sertleştirme
flat spin n. düz viril
spin-flow coating n. döndürmeli-akıtmalı kaplama
spin coater n. döndürmeli kaplama cihazı
spin-based electronic n. dönüş elektroniği
spin welding n. döndürmeli kaynaklama
spin coating n. döndürmeli kaplama
spin-based electronic n. dönüş tabanlı elektronik
electron spin resonance n. elektron spin rezonansı
electron spin resonance n. elektron döngü rezonansı
electron spin resonance spectrum n. elektron spin rezonans spektrumu
electron spin n. elektron dönüsü
angle of spin n. fırıl açısı
spin stabilization n. fırıl kararlılığı
tail spin n. kuyruk kayışı
tail spin n. kuyruk virili
spin-dryer n. santrifüjlü kurutucu
spin dryer n. santrifüjlü çamaşır kurutma makinesi
spin-dryer n. savurmalı kurutucu
coating spin n. savurmalı kaplama
cold spin testing n. soğuk savurma denemesi
spin cycle n. sıkma devri
spin-based electronic n. spintronik
isotopic spin n. yerdeş döngüsü
yo-yo de spin n. roketlerin dönüşünü yavaşlatan bir teknik
spin its cocoon v. kozasını örmek
Computer
quarter spin n. çeyrek dönüş
nuclear spin n. çekirdeksel fırıl
spin button n. değer değişimi düğmesi
spin style n. dönüş stili
spin box n. döndürme kutusu
spin box n. fırıldak kutusu
spin button n. kaydırma düğmesi
spin control n. kaydırma düğmesi
nuclear spin n. nükleer fırıl
full spin n. tam dönüş
half spin n. yarım dönüş
Informatics
spin stabilization n. fırıl kararlılığı
spin stabilization n. jiroskopik kararlılık
Telecom
spin stabilization n. dönme dengelemesi
Textile
continuous spin-draw of synthetic filament yarns n. sentetik filament ipliklerin sürekli eğirme çekme işlemi
spin into yarn v. bükmek
Automotive
coupling spin orbit n. bağlama spin yörüngesi
spin galvanizing n. döndürerek galvanizleme
power induced spin n. güce bağlı kayma
spin out n. spin atma
wheel spin n. tekerleğin kayması
wheel spin n. tekerlek patinajı
bearing spin n. yatak sarma
Aeronautic
flat spin n. düz viril
precision spin n. hassas viril
tail spin n. kuyruk virili
inverted spin n. ters viril
de-spin n. viril hızının azaltması
anti-spin parachute n. virilden çıkış paraşütü
flat spin n. yaprak virili
Food Engineering
electron spin resonance spectroscopy n. elektron spin rezonans spektroskopisi
Physics
nuclear spin n. çekirdek döngüsü
spin-spin interaction n. dönü-dönü etkileşimi
spin-orbit interaction n. dönü yörünge etkileşimi
isobaric spin n. eşspin
isotopic spin n. eşspin
electron spin resonance n. elektron spin rezonansı
isobaric spin n. izospin
isotopic spin n. izotop spini
isotopic spin n. izospin
nuclear spin n. nükleer spin
spin quantum number n. spin kuantum sayısı
antiparallel spin pairing n. zıt dönü çiftlenmesi
antiparallel spin n. zıt dönü
Chemistry
spin trapping n. spin tuzaklama
spin labelling n. spin etiketleme
spin moment n. spin momenti
Biochemistry
antiparallel spin n. karşıt dönüş
parallel spin n. yöndeş dönü
Marine Biology
antiparallel spin n. karşıt dönü
Military
spin rocket n. burgu roketi
spin rocket n. cayrolu roket
spin stabilization n. dönme ile istikrar
spin hay v. halata dönüştürmek için samanı bükmek
Hunting
spin drift n. dönüş sapması
Sport
aeroplane spin n. amerikan güreşinde bir teknik
upright spin n. ayakta dönüş
upright spin n. ayakta spin
flying sit spin n. çömelip zıplayarak dönüş
sit spin n. çömelerek dönüş
flying sit spin n. çömelip zıplayarak spin
sit spin n. çömelerek spin
upright spin n. dik dönüş
camel spin n. paralel dönüş
camel spin n. paralel spin
flying camel spin n. zıplayarak paralel dönüş
flying camel spin n. zıplayarak paralel spin
side spin n. (snooker ve bilardoda) yan falso
Basketball
spin move v. dripling esnasında aniden 360 derecelik dönüş yaparak karşıdaki savunmacıyı ekarte etmek
Abbreviation
esr (electron spin resonance) n. elektron spin rezonansı
Slang
a quick spin n. hızlı bir el
spin doctor n. kamuoyu yaratan
British Slang
spin someone's drum (police use) v. birinin evini aramak