spin - Türkçe İngilizce Sözlük

spin

Play ENTRENus
Play ENTRENuk
Play ENTRENau

"spin" teriminin Türkçe İngilizce Sözlükte anlamları : 110 sonuç

İngilizce Türkçe
Yaygın Kullanım
spin i. dönme
It would only be sufficient to alter another nuclear spin.
Sadece başka bir nükleer dönüşü değiştirmek yeterli olacaktır.

More Sentences
spin f. döndürmek
They spun the bottle to play truth or dare.
Doğruluk mu cesaret mi oynamak için şişeyi döndürdüler.

More Sentences
Genel
spin i. çevirme
The bottle spin game is usually played during or after puberty.
Şişe çevirme oyunu genellikle ergenlik döneminde veya sonrasında oynanır.

More Sentences
spin i. dönüş
The stuntman ended his stunt with a spin.
Dublör gösterisini bir dönüşle bitirdi.

More Sentences
spin i. tur
He wanted my bike for a spin.
Bir tur atmak için benden bisikletimi istedi.

More Sentences
spin i. (teniste) spin
The tennis player put a good spin on the ball, but it went off the court.
Tenisçi topa iyi bir spin verdi ama top kortun dışına çıktı.

More Sentences
spin f. örmek (koza, ağ)
Spiders spin the web to hunt their prey.
Örümcekler avlarını yakalamak için ağ örerler.

More Sentences
spin f. koza örmek
Silkworms spin cocoons.
İpekböcekleri koza örer.

More Sentences
spin f. çevirmek
The president tried to spin the situation to her interests.
Başkan durumu kendi lehine çevirmeye çalıştı.

More Sentences
spin f. yün eğirmek
He is spinning wool.
Yün eğiriyor.

More Sentences
spin f. dönmek
We should not be spinning and pretending otherwise.
Dönüp dolaşıp başka türlü davranmamalıyız.

More Sentences
spin f. eğirmek
The women used to spin the wool to make strings.
Kadınlar ip yapmak için yün eğirirlerdi.

More Sentences
spin f. patinaj çekmek
He spun along the long road with his antique car.
Antika arabasıyla uzun yol boyunca patinaj çekti.

More Sentences
spin f. (çamaşır) suyunu sıktırmak
I spun the wet clothes by using the washing machine.
Çamaşır makinesini kullanarak ıslak giysilerin suyunu sıktırdım.

More Sentences
Teknik
spin i. viril
The plane went into a spin because of the storm.
Uçak fırtına yüzünden viril yaptı.

More Sentences
spin f. dönmek
You’ll see an Apple logo or spinning globe, and the computer will take longer than usual to start up.
Bir Apple logosu veya dönen bir küre göreceksiniz ve bilgisayarın başlatılması normalden daha uzun sürecektir.

More Sentences
Yaygın Kullanım
spin i. döndürüş
Genel
spin i. beyaz eşya devir hızı
spin i. devir hızı
spin i. devir
spin i. bilardoda falso
spin i. kendine özgü (özgün) karakter/özellik/stil
spin i. döndürüş
spin i. falso
spin i. hava (olaya, duruma verilen)
spin i. zihinsel hareketlilik
spin i. kafa karışıklığı
spin i. depresyon
spin f. diklemesine indirmek
spin f. fırlatmak
spin f. ağ örmek
spin f. fırıl fırıl çevirmek
spin f. kaybettirmek (seçim, sınav)
spin f. sınavdan çakmak
spin f. uydurmak
spin f. tasarlamak
spin f. fırıl fırıl dönmek
spin f. tornalamak
spin f. kafadan atmak
spin f. bükmek
spin f. falso vermek
spin f. (örümcek) ağ örmek
spin f. kendi etrafında dönmek
spin f. olduğu yerde dönmek
spin f. (kan, su) fışkırtmak
spin f. uzamak
spin f. genişlemek
spin f. yayılmak
spin f. sürdürmek
spin f. sürdürmek
spin f. dayanıklılığını artırmak
spin f. süresini uzatmak
spin f. genişletmek
spin f. uzatmak
spin f. ömrünü uzatmak
spin f. (plak) çalmak
Irregular Verb
spin f. spun - spun
Konuşma Dili
spin i. (fiyatta, değerde) ani iniş trendi
spin i. reklamcılık
spin i. pazarlama
spin i. tanıtım
Teknik
spin i. burgu
spin i. çevirme
spin i. döndürme
spin i. fırıl
spin i. kara aracıyla yapılan kısa gezinti
spin i. kayış
spin i. roket döndürme
spin i. füze döndürme
spin i. roketi/füzeyi roll ekseninde döndürme
spin i. (roket veya füze) roll ekseninde dönüş
spin f. bükmek
spin f. hızlı bir biçimde dönmek
spin f. eğirmek
spin f. iplik yapmak
spin f. iplik veya tire eğirmek
spin f. lif eğirerek ipliğe dönüştürmek
spin f. (posa veya kimyasal çözelti) rayona dönüştürmek
spin f. (posa veya kimyasal çözelti) bitkisel ipeğe dönüştürmek
spin f. (posa veya kimyasal çözeltileri işleyerek) iplik üretmek
Bilgisayar
spin i. kaydırma düğmesi
spin expr. döndür
Telekom
spin i. bükülme
spin i. burgu
spin i. fırıldak
İnşaat
spin i. dönü
Otomotiv
spin f. patinaj yapmak
Havacılık
spin i. viril
spin f. uçağı diklemesine indirmek
Fizik
spin i. dönü
Balıkçılık
spin f. olta balıkçılığı yapmak
spin f. yem atarak balık tutmak
spin f. misina ile balık avlamak
spin f. olta ile avlanmak
spin f. oltayla tutmak
spin f. misinayla yakalamak
Silah/Atıcılık
spin i. yiv ve setin mermi çekirdeğine verdiği ekseni etrafında dönme hareketi
Spor
spin i. kesme vuruş
spin i. (buz pateni) dönüş hareketi
spin s. (krikette atıcı) falsolu atış yapan
spin s. (krikette top) falsolu atılan
Futbol
spin i. falsolu vuruş
Müzik
spin f. (dans esnasında) hızlıca dönmek
spin f. (dans sırasında) hızlıca etrafından dolaşmak
Eski Kullanım
spin f. (vaktini) boşa harcamak
Argo
spin i. bakış açısı
spin i. yafta
spin i. önyargı
spin i. peşin hüküm
spin f. (disk) çalmak

"spin" teriminin diğer terimlerle kazandığı İngilizce Türkçe Sözlükte anlamları : 351 sonuç

İngilizce Türkçe
Genel
spin-off i. ikincil etki
It is the biggest spin-off of this era.
Söz konusu dönemin en büyük ikincil etkisi bu.

More Sentences
spin-off i. yan ürün
The new series will be a spin-off.
Yeni seri bir yan ürün olacak.

More Sentences
spin off f. ayrı bir birim haline getirmek
The company spun off its textile division into a separate business.
Şirket tekstil bölümünü ayrı bir birim haline getirdi.

More Sentences
spin a web f. ağ örmek
A big spider was spinning a web.
Büyük bir örümcek bir ağ örüyordu.

More Sentences
Öbek Fiiller
spin around f. tur atmak
After dinner, we took a spin around town in my car.
Yemekten sonra arabamla şehirde bir tur attık.

More Sentences
Fizik
spin quantum number i. spin kuantum sayısı
S is the total spin quantum number.
S toplam spin kuantum sayısıdır.

More Sentences
Genel
short spin i. kısa program (çamaşır makinesinde)
isobaric spin i. izospin
spin glasses i. spin camları
spin-dryer i. santrifüjlü çamaşır kurutma makinesi
spin-doctor i. kalemşor
spin-doctor i. hükümet yandaşı
spin-doctor i. görevi hükümet hakkında olumlu yazılar yazmak olan yandaş gazeteci
spin the bottle i. şişe çevirme oyunu
spin the plate i. dönen bir objeyi vaktinde yakalama mantığına dayalı bir oyun
spin the platter i. dönen bir objeyi vaktinde yakalama mantığına dayalı bir oyun
flat spin i. karmaşa
flat spin i. kararsızlık
flat spin i. karışıklık
flat spin i. telaş
spin-off i. yan kuruluş
spin [australia] i. şans
spin casting i. (balıkçılıkta) at-çek tekniği
spin doctor i. merkezkaç kuvvetiyle çalışan kurutma makinesi
spin the bottle i. şişe çevirmece
spin-the-bottle i. şişe çevirmece
spin [australia] i. talih
spin [australia] i. kısmet
spin something round f. fırıl fırıl döndürmek
spin out f. uzatmak
spin yarn f. iplik eğirmek
spin round f. fırıldanmak
spin out f. geçirmek
spin along f. hızla gitmek
spin out f. idare etmek
spin out f. harcamak
spin something round f. fırıldatmak
spin round f. fırıl fırıl dönmek
spin-dry f. kurutma makinesinde kurutmak
spin something out f. uzun uzadıya anlatmak
spin a cocoon f. koza örmek
spin out of control f. kontrolden çıkmak
spin the wheel f. çarkı döndürmek
spin- ök. spin-
spin- ök. spinal kord anlamı veren ön ek
spin- ök. omurga anlamı veren ön ek
spin- ök. omurga ve anlamı veren ön ek
spin- ök. omurga ve … ile ilgili anlamı veren ön ek
spin- ök. omurga ve … kapsayan anlamı veren ön ek
spin- ök. spinal kord ve anlamı veren ön ek
spin- ök. spinal kord ve anlamı veren ön ek
spin- ök. spinal kord ve … ile ilgili anlamı veren ön ek
spin- ök. spinal kord ve … kapsayan anlamı veren ön ek
spin- ök. diken anlamı veren ön ek
spin- ök. iğne anlamı veren ön ek
Öbek Fiiller
spin around f. hızla arkasına dönmek
spin around f. hızla geriye döndürmek
spin around f. kendi etrafında dönmek/tur atmak
spin around f. kendi etrafında döndürmek/tur attırmak
spin around f. birden geriye/kendi etrafında dönmek
spin around f. birden geriye/kendi etrafında döndürmek
spin around f. dönüp durmak
spin around f. döndürüp durmak
spin around f. dolaşıp/dolanıp gelmek
spin around f. gidip gelmek
spin around f. uğramak
spin off f. bir şeyden kopup fırlamak
spin around f. etrafında dönmek
spin on f. üzerinde dönmek
spin something out of something f. bir şeyi sıkmak
spin something out of something f. bir şeyi döndürerek sıkmak
spin something out of something f. bir şeyi sıkıp suyunu çıkarmak
spin something out of something f. bir şeyi döndürerek suyunu sıkmak
spin something out of something f. bir şeyin bir şeyini sıkmak
spin something out f. bir şeyi sıkmak
spin something out f. bir şeyi döndürerek sıkmak
spin something out f. bir şeyi sıkıp suyunu çıkarmak
spin something out f. bir şeyi döndürerek suyunu sıkmak
spin down f. (dönerken) yavaşlamak
spin down f. yavaş dönmeye başlamak
spin down f. dönüşü yavaşlamak
spin down f. dönüş hızı düşmek
spin down f. -e gitmek
spin down f. -e uğramak
spin down f. bilgisayar hard diskinin hızını yavaşlatmak
spin down f. döndürerek/çevirerek ayrıştırmak
spin out of f. -den çıkmak
spin up f. uygulamayı programlamak
spin up f. uygulamanın kodunu yazmak
spin up f. bilgisayar hard diskinin hızını artırmak
Konuşma Dili
spin doctor i. basın danışmanı
spin-doctor i. basın danışmanı
rough spin [new zealand] i. sert muamele
rough spin [new zealand] i. haksız davranış
go into a spin f. eski yaşam dengesini yitirmek
go into a spin f. (uçak vb) kontrolden çıkmak
Deyim
in a spin i. kafası/aklı karışık
spin machine i. kitlesel çalışan grup
spin machine i. birlikte çalışan grup
spin machine i. kitlesel hareket
spin machine i. bir haberi/bilgiyi alıp kendi yararına çeviren kitlesel grup hareketi
spin street yarn f. orada burada dedikodu yapmak
spin street yarn f. aylak aylak dedikodu yapmak
spin yarn f. abartılı ve çok konuşmak
spin yarn f. bol keseden atmak
spin one's wheels f. boşa çaba harcamak
make someone's head spin f. birinin kafasını bulandırmak
make someone's head spin f. birinin kafasını karıştırmak
spin one's wheels f. boşa kürek çekmek
make someone's head spin f. birinin kafasını allak bullak etmek
put a spin on f. bir hikayeyi işine yarayacak şekilde değiştirmek
make someone's head spin f. birinin başını döndürmek
spin a yarn f. bol keseden atmak
be in a flat spin f. çılgına dönmek
put a spin on f. çarpıtmak
spin a yarn f. hikaye uydurup anlatmak
spin one's wheels f. havanda su dövmek
spin one's wheels f. haybeye kürek çekmek
spin a yarn f. hikaye anlatmak
spin somebody a line f. ikna etmeye çalışmak
spin a yarn f. martaval okumak
spin in one's grave f. mezarında kemikleri sızlamak
get into a spin f. karışıklık/bunalım içine girmek
spin a yarn f. maval okumak
spin a yarn f. martaval atmak
spin a yarn f. masal okumak
spin one's wheels f. nafile uğraşmak
spin a yarn f. kıtır atmak
spin in somebody's grave f. mezarında kemikleri sızlamak
get into a spin f. panik durumuna gelmek
spin a yarn f. palavra atmak
go for a spin f. (bisikletle/arabayla) çıkıp gezmek
go out for a spin f. (bisikletle/arabayla) çıkıp gezmek
spin somebody a line f. yalan atmak/uydurmak
spin somebody a line f. (bir şeyin) doğruluğuna inandırmaya çalışmak
go for a spin f. (bisikletle/arabayla) gezintiye çıkmak
go out for a spin f. (bisikletle/arabayla) gezmeye çıkmak
spin a yarn f. bahaneler sıralamak
spin on (one's) heels f. birden dönüp gitmek
spin on (one's) heels f. aniden çıkıp gitmek
turn/spin on your heel f. birden dönüp gitmek
turn/spin on your heel f. aniden çıkıp gitmek
turn/spin on your heel f. bir hışımla dönüp gitmek
spin (one) a story f. (birine) bir hikaye uydurmak
spin (one) a story f. (birine) bir yalan uydurmak/atmak
spin (one) a story f. (birine) yalan bir hikaye anlatmak
spin (one) a story f. kıvırmak
spin (one) a story f. martaval okumak
spin (one) a story f. palavra atmak
spin (one) a story f. maval okumak
spin (one) a tale f. (birine) bir hikaye uydurmak
spin (one) a tale f. (birine) bir yalan uydurmak/atmak
spin (one) a tale f. (birine) yalan bir hikaye anlatmak
spin (one) a tale f. kıvırmak
spin (one) a tale f. martaval okumak
spin (one) a tale f. palavra atmak
spin (one) a tale f. maval okumak
spin (somebody) a yarn f. (birine) bir hikaye uydurmak
spin (somebody) a yarn f. (birine) bir yalan uydurmak/atmak
spin (somebody) a yarn f. (birine) yalan bir hikaye anlatmak
spin (somebody) a yarn f. kıvırmak
spin (somebody) a yarn f. martaval okumak
spin (somebody) a yarn f. palavra atmak
spin (somebody) a yarn f. maval okumak
spin (somebody) a tale f. (birine) bir hikaye uydurmak
spin (somebody) a tale f. (birine) bir yalan uydurmak/atmak
spin (somebody) a tale f. (birine) yalan bir hikaye anlatmak
spin (somebody) a tale f. kıvırmak
spin (somebody) a tale f. martaval okumak
spin (somebody) a tale f. palavra atmak
spin (somebody) a tale f. maval okumak
take a spin (to some place) f. araçla öylesine (bir yere) gitmek
take a spin (to some place) f. araçla (bir yere) gidip gelmek
take a spin (to some place) f. araçla dolaşmak
take a spin (to some place) f. araçla aylak aylak dolaşmak
take a spin (to some place) f. araçla aylak aylak (bir yere) gitmek
take a spin (to some place) f. araçla öylesine dolaşmak/gezinmek
take a spin (to some place) f. araçla gezintiye çıkmak
be in a spin f. paçaları tutuşmak
be in a spin f. telaş yapmak
go for a spin (to some place) f. bisikletle/arabayla (bir yere) kadar gitmek
go for a spin (to some place) f. bisikletle/arabayla çıkıp gezmek
go for a spin (to some place) f. bisikletle/arabayla (yakın bir yere) gitmek/gidip gelmek
go out for a spin (to some place) f. bisikletle/arabayla (bir yere) kadar gitmek
go out for a spin (to some place) f. bisikletle/arabayla çıkıp gezmek
go out for a spin (to some place) f. bisikletle/arabayla (yakın bir yere) gitmek/gidip gelmek
make (one's) head spin f. (birinin) başını döndürmek
make (one's) head spin f. (birinin) kafasını bulandırmak
make (one's) head spin f. (birinin) kafasını allak bullak etmek
make (one's) head spin f. (birine) ne olduğunu şaşırtmak
make (one's) head spin f. (birinin) kafasını karıştırmak
make (one's) head spin f. (birine) kim olduğunu şaşırtmak
make (one's) head spin f. (birini) sersem etmek
put a spin on (something) f. (bir hikayeyi) işine geldiği şekilde değiştirmek
put a spin on (something) f. (bir şeyi) çarpıtmak
spin (one) a yarn f. kıvırmak
spin (one) a yarn f. yalan söylemek
spin (one) a yarn f. martaval okumak
spin (one) a yarn f. palavra atmak
spin (one) a yarn f. bahaneler sıralamak
spin (one) a yarn f. hikaye uydurmak
spin your wheels [us] f. boşa çaba harcamak
spin your wheels [us] f. boşa kürek çekmek
spin your wheels [us] f. haybeye kürek çekmek
spin your wheels [us] f. havanda su dövmek
spin your wheels [us] f. nafile uğraşmak
take (something) for a spin f. (bir şeyle) gezintiye çıkmak
take (something) for a spin f. (bir araçla) kısa bir sürüşe çıkmak
take (something) for a spin f. (bir aracı) biraz sürmek
for a spin expr. araba gezintisine
for a spin expr. arabayla gezmeye
for a spin expr. (arabayla) kısa bir gezintiye
in a flat spin expr. sıkıntıya girmiş
in a flat spin expr. sallantıya/çalkantıya girmiş
into a flat spin expr. kontrolden çıkmaya
into a flat spin expr. panik haline
into a flat spin expr. karışıklık/bunalım içine
into a flat spin expr. galeyana
into a flat spin expr. gözü dönmeye
into a spin expr. kontrolden çıkmaya
into a spin expr. panik haline
into a spin expr. karışıklık/bunalım içine
into a spin expr. galeyana
into a spin expr. gözü dönmeye
Ticaret/Ekonomi
spin-off i. bir üniversitenin bilgi ve becerilerini ticarileştirmek amacıyla kurulan şirket
spin-off i. bir şirketin daha küçük bir bölümünün ayrılmasıyla ile kurulan yeni şirketler
spin-off i. kısmi yeniden yapılandırma
spin-off i. sahipliği bölüştürme
spin-off i. şirketin bölünüp parçalanması biçimindeki yeniden yapılanması
spin-off agreement/contract i. şirket bölünmesi
Medya
spin-off i. çok tutan bir dizinin farklı içerikte çekilen devamı
spin-doctor i. haber yönlendirme uzmanı
spin-doctoring i. haber yönlendirme
spin-off i. uyarlama (tv dizisi vb)
spin-control i. yorum yönlendirme
spin-off i. yan dizi
Teknik
coupling spin-orbit i. bağlama spin yörüngesi
nuclear spin i. çekirdeksel fırıl
nuclear spin i. çekirdeksel firil
dip-spin coating i. daldırmalı-döndürmeli kaplama
spin speed i. devir hızı
spin polorized low-energy electron microscopy i. dönü ucaylanmış düşük erkli elektron mikroskopisi
spin-based electronic i. dönüş elektroniği
spin coater i. döndürmeli kaplama cihazı
spin hardening i. döngülü sertleştirme
spin-down i. dönüş hızındaki yavaşlama
flat spin i. düz viril
spin welding i. döndürmeli kaynaklama
spin table i. döner masa
spin-flow coating i. döndürmeli-akıtmalı kaplama
spin coating i. döndürmeli kaplama
spin-based electronic i. dönüş tabanlı elektronik
electron spin resonance i. elektron spin rezonansı
electron spin resonance spectrum i. elektron spin rezonans spektrumu
electron spin i. elektron dönüsü
electron spin resonance i. elektron döngü rezonansı
spin stabilization i. fırıl kararlılığı
angle of spin i. fırıl açısı
tail spin i. kuyruk virili
tail spin i. kuyruk kayışı
spin-dryer i. savurmalı kurutucu
spin-dryer i. santrifüjlü kurutucu
spin dryer i. santrifüjlü çamaşır kurutma makinesi
coating spin i. savurmalı kaplama
spin cycle i. sıkma devri
cold spin testing i. soğuk savurma denemesi
spin-based electronic i. spintronik
isotopic spin i. yerdeş döngüsü
yo-yo de spin i. roketlerin dönüşünü yavaşlatan bir teknik
spin its cocoon f. kozasını örmek
Bilgisayar
nuclear spin i. çekirdeksel fırıl
quarter spin i. çeyrek dönüş
spin button i. değer değişimi düğmesi
spin style i. dönüş stili
spin box i. döndürme kutusu
spin box i. fırıldak kutusu
spin button i. kaydırma düğmesi
spin control i. kaydırma düğmesi
nuclear spin i. nükleer fırıl
full spin i. tam dönüş
half spin i. yarım dönüş
Bilişim
spin stabilization i. fırıl kararlılığı
spin stabilization i. jiroskopik kararlılık
Telekom
spin stabilization i. dönme dengelemesi
Tekstil
continuous spin-draw of synthetic filament yarns i. sentetik filament ipliklerin sürekli eğirme çekme işlemi
spin into yarn f. bükmek
Otomotiv
coupling spin orbit i. bağlama spin yörüngesi
spin galvanizing i. döndürerek galvanizleme
power induced spin i. güce bağlı kayma
spin out i. spin atma
wheel spin i. tekerleğin kayması
wheel spin i. tekerlek patinajı
bearing spin i. yatak sarma
Havacılık
flat spin i. düz viril
precision spin i. hassas viril
tail spin i. kuyruk virili
inverted spin i. ters viril
de-spin i. viril hızının azaltması
anti-spin parachute i. virilden çıkış paraşütü
flat spin i. yaprak virili
Gıda
electron spin resonance spectroscopy i. elektron spin rezonans spektroskopisi
Fizik
nuclear spin i. çekirdek döngüsü
spin-spin interaction i. dönü-dönü etkileşimi
spin-orbit interaction i. dönü yörünge etkileşimi
isobaric spin i. eşspin
isotopic spin i. eşspin
electron spin resonance i. elektron spin rezonansı
isobaric spin i. izospin
isotopic spin i. izotop spini
isotopic spin i. izospin
nuclear spin i. nükleer spin
antiparallel spin i. zıt dönü
antiparallel spin pairing i. zıt dönü çiftlenmesi
spin angular momentum i. spin açısal momentum
spin vector i. spin açısal momentum vektörü
spin wave i. spin dalgası
Kimya
spin labelling i. spin etiketleme
spin moment i. spin momenti
spin trapping i. spin tuzaklama
Biyokimya
antiparallel spin i. karşıt dönüş
parallel spin i. yöndeş dönü
Deniz Biyolojisi
antiparallel spin i. karşıt dönü
Balıkçılık
spin fishing i. at-çek tekniği
spin fishing i. olta balıkçılığı
spin fishing i. misinayla avlanma
Askeri
spin rocket i. burgu roketi
spin rocket i. cayrolu roket
spin stabilization i. dönme ile istikrar
spin hay f. halata dönüştürmek için samanı bükmek
Silah/Atıcılık
spin drift i. dönüş sapması
Spor
aeroplane spin i. amerikan güreşinde bir teknik
upright spin i. ayakta dönüş
upright spin i. ayakta spin
flying sit spin i. çömelip zıplayarak dönüş
sit spin i. çömelerek dönüş
flying sit spin i. çömelip zıplayarak spin
sit spin i. çömelerek spin
upright spin i. dik dönüş
camel spin i. paralel dönüş
camel spin i. paralel spin
flying camel spin i. zıplayarak paralel spin
flying camel spin i. zıplayarak paralel dönüş
side spin i. (snooker ve bilardoda) yan falso
spin bowler i. (kriket) falsolu vuran atıcı
spin-o-rama i. (hokeyde) pakı alan oyuncunun etrafında tam tur atarak gerçekleştirdiği bir manevra
Basketbol
spin move f. dripling esnasında aniden 360 derecelik dönüş yaparak karşıdaki savunmacıyı ekarte etmek
Kısaltma
esr (electron spin resonance) i. elektron spin rezonansı
Argo
a quick spin i. hızlı bir el
spin doctor i. kamuoyu yaratan
spin control i. kitlesel algı yönetimi
İngiliz Argosu
spin someone's drum (police use) f. birinin evini aramak