uzatmak - Türkçe İngilizce Sözlük
Geçmiş

uzatmak



"uzatmak" teriminin İngilizce Türkçe Sözlükte anlamları : 82 sonuç

Türkçe İngilizce
Common Usage
uzatmak prolong f.
uzatmak stretch out f.
uzatmak stretch f.
uzatmak extend f.
General
uzatmak reach f.
uzatmak renew f.
uzatmak pad f.
uzatmak hold out f.
uzatmak spread f.
uzatmak repose on f.
uzatmak stick something out f.
uzatmak enlarge f.
uzatmak proffer f.
uzatmak hand f.
uzatmak stand over f.
uzatmak turn to f.
uzatmak drag something out f.
uzatmak lengthen f.
uzatmak outstretch f.
uzatmak spin out f.
uzatmak sidestep f.
uzatmak draw something out f.
uzatmak stick out f.
uzatmak rack f.
uzatmak pass f.
uzatmak hold over f.
uzatmak belabour f.
uzatmak draw out f.
uzatmak poke f.
uzatmak pad out f.
uzatmak span f.
uzatmak exsert f.
uzatmak continue f.
uzatmak drag out f.
uzatmak augment f.
uzatmak extrude f.
uzatmak stick f.
uzatmak sprawl out f.
uzatmak belabor f.
uzatmak grow f.
uzatmak produce f.
uzatmak elongate f.
uzatmak pull out f.
uzatmak protract f.
uzatmak eke out f.
uzatmak add f.
uzatmak extend f.
uzatmak reach out f.
uzatmak drape f.
uzatmak draw f.
uzatmak rax f.
uzatmak thrust f.
uzatmak elong [obsolete] f.
uzatmak undouble f.
uzatmak enlengthen f.
uzatmak wiredraw f.
uzatmak length [obsolete] f.
uzatmak run f.
uzatmak display [obsolete] f.
uzatmak portend [obsolete] f.
uzatmak divaricate f.
uzatmak outlie f.
uzatmak pretend [obsolete] f.
uzatmak protend f.
uzatmak spread-eagle f.
uzatmak straught f.
uzatmak streek f.
Phrasals
uzatmak run out f.
uzatmak fill out f.
uzatmak blow up f.
uzatmak pass to f.
uzatmak thrust forward f.
Colloquial
uzatmak push it f.
Technical
uzatmak exposed f.
uzatmak stretch f.
Computer
uzatmak extrude (autocad) f.
Mechanic
uzatmak fine-draw f.
Music
uzatmak sustain f.
Archaic
uzatmak drawl f.
uzatmak porrect f.
British Slang
uzatmak wazz f.
uzatmak luzz f.

"uzatmak" teriminin diğer terimlerle kazandığı İngilizce Türkçe Sözlükte anlamları : 399 sonuç

Türkçe İngilizce
Common Usage
dil uzatmak defame f.
General
üniversitenin yıldız takımında yarışabilme süresini uzatmak için okula ilk yılın ortasında kaydolan sporcu grayshirt i.
elini uzatmak reach out f.
el uzatmak aid f.
notayı uzatmak sustain f.
yardım elini uzatmak go to bat for someone f.
dil uzatmak malign f.
dil uzatmak rail f.
vadesini uzatmak prolong a term f.
ayak uzatmak extend one's leg f.
dil uzatmak impugn f.
dil uzatmak attack f.
sözü uzatmak be wordy f.
uzatmak (süreyi) protract f.
vize uzatmak extend the visa f.
elini uzatmak reach forth f.
oy verme süresini uzatmak extend polls f.
gerip uzatmak elongate f.
uzatmak (kollar/bacaklar) stretch out f.
(yardım eli) uzatmak extend f.
süreyi uzatmak extend f.
süreyi uzatmak prolong f.
vizeyi uzatmak extend the visa f.
uzatmak (elini/kolunu) reach out f.
dil uzatmak talk against f.
birine yardım elini uzatmak give someone a helping hand f.
süresini uzatmak protract f.
el uzatmak impinge f.
hüküm vermeyi uzatmak reserve judgment f.
çok uzatmak belabor f.
birine yardım elini uzatmak lend someone a helping hand f.
lafı uzatmak belabour f.
alabildiğine uzatmak (uzuvlarını) stretch out f.
elini uzatmak thrust out one's hand f.
dışarı uzatmak stick out f.
el uzatmak thrust out hand f.
elini uzatmak arm f.
uzatmak (boynunu) crane f.
el uzatmak claw f.
bir şeyi bir yere doğru uzatmak poke something at f.
vadesini uzatmak consolidate f.
çekip uzatmak elongate f.
elini aşağıya uzatmak reach down f.
yardım eli uzatmak bear a hand f.
lafı uzatmak belabor f.
tırnak uzatmak grow nail f.
saç uzatmak grow hair f.
saçını uzatmak grow hair f.
el uzatmak encroach f.
süresini uzatmak renew f.
zeytin dalı uzatmak hold out the olive branch f.
el uzatmak bestow hand on somebody f.
dostluk eli uzatmak give a friendly hand f.
saçlarını uzatmak grow one's hair f.
saçları uzatmak grow hair f.
ömrünü uzatmak prolong one's life f.
bir olayı uzatmak drag out f.
olayı/meseleyi uzatmak dwell on something f.
süreyi uzatmak extend the time f.
işi uzatmak filibuster f.
-e elini uzatmak give a hand to f.
-e uzatmak extend to f.
-e elini uzatmak lend a hand to f.
-den içeri uzatmak stick in through f.
-den yukarı uzatmak stick up through f.
el uzatmak gather round f.
boynunu uzatmak crane f.
bir nesneyi uzatmak elongate f.
boyunu uzatmak let down f.
(süresini) uzatmak protract f.
yardım eli uzatmak lend a hand f.
üyeliği uzatmak extend the membership f.
üyelik uzatmak extend the membership f.
tatilini uzatmak extend one's holiday f.
tatilini uzatmak extend one's vacation f.
ödeme süresini uzatmak prolong the time for payment f.
krediyi uzatmak prolong the credit f.
elini uzatmak extend a hand f.
mikrofon uzatmak hand the microphone to f.
mikrofunu uzatmak hand the microphone to f.
dostluk eli uzatmak offer a hand of friendship f.
mühletini uzatmak extend the delay f.
ödeme mühletini uzatmak extend the time for payment f.
vadesini uzatmak extend the delay f.
teslim süresini uzatmak extend the term of delivery f.
teslim süresini uzatmak extend the time of delivery f.
mühletini uzatmak extend the time f.
vadesini uzatmak extend the time f.
ömrü uzatmak increase life-span f.
ömrü uzatmak expand life-span f.
ömrü uzatmak extend life f.
öteki yanağını uzatmak turn the other cheek f.
yardım eli uzatmak extend a hand f.
bir konuyu uzatmak dwell on a subject f.
kontratı uzatmak extend the deal f.
kontratı uzatmak extend the contract f.
sözleşmeyi uzatmak extend the contract f.
sözleşmeyi uzatmak extend the deal f.
fazla genişletmek/uzatmak overextend f.
yardım eli uzatmak offer a lifeline f.
dil uzatmak assail f.
çok uzatmak belabour f.
boynunu uzatmak crane one's neck f.
olması gerekenden daha fazla uzatmak string out f.
zamanı beş dakika daha uzatmak extend the time by 5 minutes f.
batarya ömrünü uzatmak extend the battery life f.
pil ömrünü uzatmak extend the battery life f.
elini uzatmak put out a hand f.
üyeliğini uzatmak resubscribe f.
aboneliğini uzatmak resubscribe f.
(elektrik) hat uzatmak tap f.
uzatmak (elini/kolunu) rax f.
yeniden uzatmak re-enlarge f.
saçı istenen şekilde uzatmak train f.
çekiştirerek uzatmak train f.
süreyi uzatmak elong [obsolete] f.
(halat) alttan uzatmak underrun f.
el uzatmak enjamb [obsolete] f.
el uzatmak entrench f.
kutsallığına dil uzatmak unsanctify f.
inceltip uzatmak lank [rare] f.
dil uzatmak hop f.
aşırı uzatmak overlengthen f.
(materyal veya kıyafeti) uzatmak run out f.
(dini ayinde) eli uzatmak impose [obsolete] f.
dil uzatmak dishonest [obsolete] f.
dil uzatmak infame [obsolete] f.
dil uzatmak infamonize f.
dil uzatmak infamonise f.
boylu boyunca uzatmak distribute f.
dil uzatmak belabor f.
dil uzatmak belabour [uk] f.
gereğinden fazla uzatmak drag f.
(hendek, duvar) yana doğru uzatmak draw [obsolete] f.
(isim listesini) gerçek veya sahte isimler ile uzatmak pad f.
(mektup) ek notlar ile uzatmak postscript f.
dil uzatmak scandal [dialect] f.
telefon görüşmesini uzatmak sit out f.
ziyareti uzatmak sit out f.
çok uzatmak slam-bang f.
parmağını uzatmak point f.
dışarı uzatmak poke f.
ileri doğru uzatmak protend f.
(naaşı) boylu boyunca uzatmak streek f.
alta doğru uzatmak subtrude f.
dil uzatmak suggil f.
Phrasals
boylu boyunca uzatmak lay out f.
(bir yapıyı bir yerin) üstüne doğru/üstüne gelecek şekilde uzatmak build (something) out over (something) f.
(bir yapıyı bir yerin) üstüne doğru/üstüne gelecek şekilde uzatmak build (something) out over something f.
(bir yapıyı bir yerin) üstüne doğru/üstüne gelecek şekilde uzatmak build (something) over something f.
(bir yapıyı bir yere) doğru uzatmak/genişletmek/büyütmek build out onto (something) f.
(bir yapıyı bir alanın) içine doğru uzatmak/genişletmek/büyütmek build out onto (something) f.
(bir yapıyı bir yere) doğru uzatmak/genişletmek/büyütmek build out onto something f.
(bir yapıyı bir alanın) içine doğru uzatmak/genişletmek/büyütmek build out onto something f.
yardım elini uzatmak lead by f.
birine bir şeyi uzatmak/vermek reach something up to someone f.
bir şeyi uzatmak/vermek reach something down f.
bir şeyi öndekine/ön tarafa uzatmak pass something forward f.
birine bir şey uzatmak/vermek pass something on (to someone) f.
birine bir şey uzatmak/vermek pass something down (to someone) f.
bir şeyi bir şeyin dışına doğru uzatmak/çıkarmak poke something out f.
birine sözle saldırmak/dil uzatmak sail into f.
bir şeyi bir şeyin dışına doğru uzatmak/çıkarmak poke something out of something f.
kolunu uzatmak stretch out to f.
uzatmak (bir yöne doğru) put out f.
yardım elini uzatmak reach out to someone f.
(arkasından vb) elini uzatmak reach out after someone f.
yardım eli uzatmak pitch in with f.
bir şeyi uzatmak give with something f.
bir şeyi (kablo, boru) bir yere/şeye uzatmak run something into something f.
bir şeyi (kablo, boru) bir yere/şeye uzatmak run something in f.
bir şeyi çok uzatmak run something into something f.
(bir şeyin) içine boylu boyunca yatırmak/uzatmak repose in (something) f.
bir şeye el uzatmak infringe upon something f.
bir şeye el uzatmak infringe on something f.
-e kadar uzatmak project into f.
-e uzatmak project into f.
(bir şeyin) altından gizlice vermek/uzatmak pass under (something) f.
(bir şeyin) altından uzatmak pass under (something) f.
(birine/bir şeye) uzatmak reach to (someone or something) f.
(birine/bir şeye) kadar uzatmak reach to (someone or something) f.
öne uzatmak stretch forth f.
ileri uzatmak stretch forth f.
dışarı uzatmak stretch forth f.
(bir şeyi) uzatmak pass on (something) f.
yüz üstü uzatmak prone out f.
yüzükoyun uzatmak prone out f.
vinç bomuyla uzatmak boom (off) f.
vinç bomuyla uzatmak boom (out) f.
(biri/bir şey hakkındaki konuyu) uzattıkça uzatmak go on (and on) (about someone or something) f.
(bir şeyi/yapıyı bir şeyin) üstüne doğru genişletmek/uzatmak build (something) over (something) f.
bir yapıyı genişletmek/uzatmak build something on something f.
bir yapıyı genişletmek/uzatmak build something onto something f.
bir yapıyı genişletmek/uzatmak build on something f.
bir yapıyı genişletmek/uzatmak build onto something f.
bir yapıyı ek bir şey inşa ederek genişletmek/uzatmak/büyütmek build something on something f.
bir yapıyı ek bir şey inşa ederek genişletmek/uzatmak/büyütmek build something onto something f.
(bir yapıyı) ek inşa ederek genişletmek/uzatmak/büyütmek build onto (something) f.
-e doğru uzatmak/büyütmek/genişletmek build out onto f.
-ın içine doğru uzatmak/büyütmek/genişletmek build out onto f.
-in üstüne doğru/üstüne gelecek şekilde uzatmak/genişletmek build out over f.
bir şeyi (bir zamana kadar) uzatmak/yaymak carry something over f.
sözleşmeyi uzatmak hold over f.
anlaşmayı uzatmak hold over f.
sözleşmeyi uzatmak hold over f.
(bir şeyi bir şeye) uzatmak extend something to something f.
(bir şeyi bir şeye) kadar uzatmak extend something to something f.
(bir şeyi) uzatmak extend to (something) f.
bir şeyi bir şeye kadar uzatmak extend something to something f.
bir şeyi bir şeye uzatmak extend something to something f.
bir şeyi bir noktaya (kadar) uzatmak extend something to something f.
bir şeyin zamanını (bir şeye kadar) uzatmak extend something to something f.
bir şey için verilen zamanı (bir noktaya kadar) uzatmak extend something to something f.
boş yere konuyu uzatmak rumble on f.
'-e uzatmak run into f.
'-i uzatmak give with f.
bir şeyi (daha aşağıda bulunan) birine vermek/uzatmak hand something down f.
(birine) bir şey uzatmak hold something out (to someone) f.
bir şeyi hızla uzatmak jab something out f.
(birini/bir şeyi birinin/bir şeyin) yanına uzatmak lay (someone or something) alongside (someone or something) f.
'-in yanına uzatmak lay alongside f.
(bir şeyi) uzatmak pass (something) over f.
(bir şeyi) elden ele iletmek/uzatmak/göndermek/dolaştırmak pass (something) over f.
(bir şeyi) elden ele iletmek/uzatmak pass (something) around f.
(bir şeyi birine) uzatmak pass (something) to (one) f.
(bir yerden/bir şeyden) dışarı uzatmak poke out of (something) f.
(birine/bir şeye) elini uzatmak reach for (someone or something) f.
elini içine uzatmak reach in f.
elini (bir şeyin) içine uzatmak reach into (something) f.
(birine/bir şeye) elini uzatmak reach out after (someone or something) f.
(birine/bir şeye) elini uzatmak reach out for (someone or something) f.
yardım elini uzatmak reach out to f.
-e uzatmak reach to f.
-e kadar uzatmak reach to f.
(birine/bir şeye) elini uzatmak reach toward (someone or something) f.
elini (birine/bir şeye) doğru uzatmak reach toward (someone or something) f.
bir şeyi (birine/bir şeye) doğru uzatmak reach toward (someone or something) f.
bir şeyi yukarıdaki (birine/bir şeye) doğru uzatmak reach up to (someone or something) f.
(birine) sözle saldırmak/dil uzatmak sail into (one) f.
(birine) el altından (bir şey) uzatmak/ulaştırmak slip (something) to (one) f.
(bir şeyden) aşağıya doğru uzatmak slope away from (something) f.
(bir şeyden) yokuş aşağı uzatmak slope away from (something) f.
(bir şeye) doğru yokuş aşağı uzatmak slope toward (something) f.
(birine/bir şeye) doğru uzatmak stick out to (someone or something) f.
(birine, bir şeye, bir yere) doğru uzatmak stretch out to (someone, something, or some place) f.
(birine/bir şeye) uzatmak thrust at (someone or something) f.
ileri uzatmak thrust forward f.
(bir şeyden/bir yerden) dışarı uzatmak thrust out of (something or some place) f.
(bir şeyden) uzatmak thrust through (something) f.
(kıyafet boyu) uzatmak pull down f.
Proverb
ayağını yorganına göre uzatmak accommodate oneself to circumstances
ayağını yorganına göre uzatmak cut one's coat according to one's cloth
Colloquial
iskele uzatmak make overtures to f.
(zaman kazanmak için) konuyu/süreci uzatmak temporise f.
uzatmak (birisine bir cismi) pass f.
(zaman kazanmak için) konuyu/süreci uzatmak temporize f.
(bir şey yapmak) için yolunu uzatmak go out of (one's) way (to do something) f.
(bir şeyi) uzattıkça uzatmak go on (and on) about (something) f.
uzattıkça uzatmak go on and on f.
lafı uzatmak be on about something f.
lafı uzatmak go on about something f.
lafı uzatmak keep on about something f.
fazla uzatmak carry too far f.
(birine bir şeyi) uzatmak reach (one) (something) f.
(birine) el altından uzatmak/vermek slip it to (one) f.
kaplumbağa gibi başını uzatmak/çıkarmak turtle head f.
misafirliğimi uzatmak istemem I don't want to wear out my welcome expr.
Idioms
kol uzatmak make a long arm for (something) f.
sözü uzatmak speak in circles f.
ayağını yorganına göre uzatmak cut (one's) cloth [uk] f.
lafı uzatmak be on about (something) [uk] f.
lafı uzatmak be on about something f.
lafı uzatmak go on about something f.
lafı uzatmak keep on about something f.
(biri ve bir şey hakkında) lafı uzatmak keep (going) on about someone or something f.
(biri ve bir şey hakkında) lafı uzatmak keep (going) on about (something) f.
ayağını yorganına göre uzatmak stretch (one's) legs according to the coverlet f.
yaşanılan sıkıntıyı gereksiz yere uzatmak prolong the agony f.
yaşanılan stresi gereksiz yere uzatmak prolong the agony f.
yaşanılan zorluğu/rahatsızlığı gereksiz yere uzatmak prolong the agony f.
lafı uzatmak/kafa ütülemek/baş şişirmek keep (going) on about (someone or something) f.
ayağını yorganına göre uzatmak cut one's coat to suit one's cloth f.
ayağını yorganına göre uzatmak live within one's means f.
ayağını yorganına göre uzatmak cut one's coat according to one's cloth f.
birine el uzatmak come to someone's assistance f.
birine el uzatmak come to someone's aid f.
diğer yanağını uzatmak turn the other cheek f.
misafirliği ev sahibini rahatsız edecek kadar uzatmak wear out someone's welcome f.
lafı uzatmak beat a dead horse f.
sözü uzatmak beat about the bush f.
sözü uzatmak go round the houses f.
sözü uzatmak beat around the bush f.
sözü uzatmak go all round the houses f.
zeytin dalı uzatmak offer an olive branch f.
yardım eli uzatmak give a helping hand f.
zeytin dalı uzatmak extend an olive branch f.
yardım eli uzatmak lend a helping hand f.
yardım eli uzatmak come to one's aid f.
(birisi hakkında) lafı döndürüp dolaştırmak/uzatmak ramble on about someone f.
zeytin dalı uzatmak hold out the olive branch f.
yardım eli uzatmak give someone a hand with f.
zeytin dalı uzatmak hold out an olive branch f.
yardım elini uzatmak come to someone's aid f.
ayağını yorganına göre uzatmak cut (one's) cloth f.
bir şeyi uzatmak put something on the long finger f.
bir şeyi çok uzatmak put something on the long finger f.
(birinin) alanına el uzatmak poach on (one's) territory f.
birinin alanına el uzatmak poach on someone's territory f.
(birine) yardım eli uzatmak throw (one) a lifeline f.
konuyu çok uzatmak flog something to death [uk] f.
(bir şeyi) fazla uzatmak beat (something) to death f.
sözü/lafı uzatmak beat around/about the bush f.
konuyu fazla uzatmak belabor the point f.
(birine) el uzatmak come to (one's) assistance f.
el uzatmak come up trumps f.
el uzatmak turn up trumps f.
ayağını yorganına göre uzatmak cut coat according to cloth f.
(ağlayan birine) peçete uzatmak offer them a tissue f.
birine yardım eli uzatmak give someone five f.
yolu uzatmak go out of way f.
(birine) yardım elini uzatmak go to bat for (one) f.
birine yardım elini uzatmak go to bat for someone f.
birine yardım elini uzatmak go in to bat for someone [us] f.
birine yardım elini uzatmak go to bat for somebody [us] f.
(birine) zeytin dalı uzatmak hold out an olive branch (to someone) f.
(birine) zeytin dalı uzatmak hold out the olive branch (to someone) f.
yardım eli uzatmak hold somebody's hand f.
(birine) yardım elini uzatmak lend (one) a hand f.
(birine) yardım eli uzatmak lend a hand to (one) f.
bir yardım eli uzatmak lift a finger f.
bir yardım eli uzatmak lift a hand f.
harcamaları kazancını aşmak/ayağını yorganına göre uzatmak live beyond/within your means f.
ayağını yorganına göre uzatmak live within means f.
(birine) zeytin dalı uzatmak offer an olive branch (to someone) f.
(birine) zeytin dalı uzatmak offer the olive branch (to someone) f.
kumandayı uzatmak pass the clicker f.
birine sözle saldırmak/dil uzatmak sail into someone f.
birine sözle saldırmak/dil uzatmak light into someone f.
(birine) yardım eli uzatmak throw a lifeline to (someone) f.
misafirliği ev sahibini rahatsız edecek kadar uzatmak wear out welcome f.
Trade/Economic
borcun vadesini uzatmak extend debt maturity f.
geçerlik süresini uzatmak revalidate f.
geçerlik süresini uzatmak invalidate f.
kredi uzatmak extend credit f.
krediyi uzatmak extend credit f.
sözleşmeyi uzatmak prolong the contract f.
senedin vadesini uzatmak renew a bill f.
senedi uzatmak renew a bill f.
süreyi uzatmak extend f.
vadesini uzatmak extend the time f.
vade uzatmak extend maturity f.
vadesini uzatmak consolidate f.
vadesini uzatmak extend f.
uzatmak (kredi vb) roll over f.
görev süresini uzatmak extend f.
Law
davayı uzatmak veya geciktirmek amacıyla kötü niyetle yapılan usuli itiraz dilatory defence i.
ölümcül hastalık halinde yaşamı uzatmak için alınacak tıbbi önlemleri reddetme hakkı right to die i.
mahkeme kararına uyum süresini uzatmak enlarge an order f.
davayı uzatmak lengthen the proceeding f.
el uzatmak encroach f.
müddeti uzatmak prolong a period f.
süreyi uzatmak extend the time f.
süreyi uzatmak prolong a period f.
süre uzatmak enlarge f.
(belge, sözleşme) geçerlilik süresini uzatmak renew f.
(dava dilekçesine cevap vermek için) süre uzatmak emparl f.
başkasının malına el uzatmak intromit [scotland] f.
Politics
vizesinin süresini uzatmak extend one's visa f.
vizesini uzatmak extend one's visa f.
vizesinin süresini uzatmak renew one's visa f.
vizesini uzatmak renew one's visa f.
hafta sonunu uzatmak için bir resmi tatili en yakın pazartesi gününe taşımak mondayize [new zealand] f.
hafta sonunu uzatmak için bir resmi tatili en yakın pazartesi gününe taşımak mondayise [new zealand] f.
Technical
mevcut durumu uzatmak için tasarlanmış prosedür holding operation i.
güç devresini veya telefon hattını direkten binaya uzatmak için kullanılan kablo grubu drop i.
çekip uzatmak elongate f.
Radio
(programı) uzatmak stretch f.
Textile
(etek ucunu, elbise kenarını) uzatmak drop f.
Marine
mizana direğini uzatmak için geminin kıç tarafından uzanan küçük payanda bumpkin i.
mizana direğini uzatmak için geminin kıç tarafından uzanan küçük payanda bumkin i.
pik yelkenini uzatmak için kullanılan direk club i.
(yelken ömrünü uzatmak için) suda haşlanmış catechu sakızından elde edilen bir koruyucu cutch i.
(gemi, tanker) ortasını kesip yeni parça ekleyerek boyunu uzatmak jumboize f.
(gemi, tanker) ortasını kesip yeni parça ekleyerek boyunu uzatmak jumboise f.
Anatomy
dışarıya uzatmak protract f.
Pharmaceutics
patent süresini uzatmak evergreen f.
Education
son başvuru tarihini uzatmak extend due date f.
Hunting
silahı ansızın hedefe doğru uzatmak thrust f.
Music
sonraki akorda uzatmak suspend f.
bir dizi hafifçe kırıp diğer bacağı öne veya arkaya uzatmak dip f.
(dans esnasında) bacağı uzatmak point f.
Librarianship
(kitabın) ödünç verilme süresini uzatmak renew f.
Archaic
(saç) uzatmak nourish f.
kutsallığına dil uzatmak unhallow f.
öldürmek için elini uzatmak turn one's hand (upon) f.
Slang
okulu uzatmak take a victory lap f.
esrar/marihuana/ot uzatmak smoke up f.
bir şeyin altından, arkasından kafasını uzatmak/uzatıp bakmak prairie dog f.
(masadaki bir şeyi) uzatmak shoot f.