Türkçe - İngilizce
Türkçe - İngilizce
Almanca - İngilizce
Fransızca - İngilizce
İspanyolca - İngilizce
İngilizce Eşanlam
Eşanlam
Hakkımızda
Araçlar
Kaynaklar
İletişim
Oturum Aç / Üye Ol
Işıkları Söndür
English
English
Türkçe
Français
Español
Deutsch
Eşanlam
Araçlar
Hakkımızda
Kaynaklar
İletişim
Oturum Aç / Üye Ol
EN-TR
Türkçe - İngilizce
Almanca - İngilizce
İspanyolca - İngilizce
Fransızca - İngilizce
İngilizce Eşanlam
Türkçe - İngilizce
Fransızca - İngilizce
İspanyolca - İngilizce
Almanca - İngilizce
Geçmiş
reach
Play ENTRENus
Play ENTRENuk
Play ENTRENau
"reach"
teriminin Türkçe İngilizce Sözlükte anlamları : 72 sonuç
Kategori
İngilizce
Türkçe
Common Usage
1
Yaygın Kullanım
reach
f.
ulaşmak
2
Yaygın Kullanım
reach
f.
ermek
3
Yaygın Kullanım
reach
f.
erişmek
4
Yaygın Kullanım
reach
f.
uzanmak
General
5
Genel
reach
i.
bir ırmağın bükülmeyen düz kısmı
6
Genel
reach
i.
kavrama gücü
7
Genel
reach
i.
kavrayış
8
Genel
reach
i.
alan
9
Genel
reach
i.
topun menzili
10
Genel
reach
i.
bir aletin yetişebileceği uzaklık
11
Genel
reach
i.
erişim
12
Genel
reach
i.
uzatma
13
Genel
reach
i.
saha
14
Genel
reach
i.
erim
15
Genel
reach
i.
ulaşma
16
Genel
reach
i.
erişme
17
Genel
reach
i.
menzil
18
Genel
reach
i.
ulaşılabilecek uzaklık
19
Genel
reach
i.
yetişme
20
Genel
reach
i.
uzanma
21
Genel
reach
i.
elin erişebileceği uzaklık
22
Genel
reach
i.
varma
23
Genel
reach
i.
varış
24
Genel
reach
i.
kapsam
25
Genel
reach
i.
kapsama alanı
26
Genel
reach
i.
yetki alanı
27
Genel
reach
i.
yetki sınırları
28
Genel
reach
i.
etki alanı
29
Genel
reach
f.
isabet ettirmek
30
Genel
reach
f.
bulmak
31
Genel
reach
f.
geçirmek (yumruk)
32
Genel
reach
f.
yetmek
33
Genel
reach
f.
vasıl olmak
34
Genel
reach
f.
uzatmak
35
Genel
reach
f.
dayanmak
36
Genel
reach
f.
gelmek
37
Genel
reach
f.
değmek
38
Genel
reach
f.
basmak
39
Genel
reach
f.
uzanmak
40
Genel
reach
f.
vermek
41
Genel
reach
f.
kavuşmak
42
Genel
reach
f.
uzanıp vermek
43
Genel
reach
f.
ulaşmak
44
Genel
reach
f.
idrak etmek
45
Genel
reach
f.
etkilemek
46
Genel
reach
f.
iletişim sağlamak
47
Genel
reach
f.
ermek
48
Genel
reach
f.
çarpmak
49
Genel
reach
f.
yetişmek
50
Genel
reach
f.
dokunmak
51
Genel
reach
f.
varmak
52
Genel
reach
f.
-e yetişmek
53
Genel
reach
f.
irtibat kurmak
54
Genel
reach
f.
etkilemek
55
Genel
reach
f.
tesir etmek
56
Genel
reach
f.
miktarında olmak
57
Genel
reach
f.
tutarına ulaşmak
58
Genel
reach
f.
(yaşa) gelmek
59
Genel
reach
f.
(karara) varmak
60
Genel
reach
f.
iletişim kurmak
61
Genel
reach
f.
haberleşmek
62
Genel
reach
f.
telefonla ulaşmak
Media
63
Medya
reach
i.
yayınlanan programın ulaşabildiği izleyici ya da dinleyici yüzdesi
Advertising
64
Reklam
reach
i.
reklamverenin kampanyada ulaşmayı planladığı hedef kitlenin miktarı
Technical
65
Teknik
reach
f.
erişmek
66
Teknik
reach
f.
varmak
Automotive
67
Otomotiv
reach
i.
aracın arka dingilini ön ile bağlayan yatak mili veya bağlantı direği
68
Otomotiv
reach
i.
vida boyu
Railway
69
Demiryolu
reach
i.
vagon dingili
Marine
70
Denizcilik
reach
i.
volta seyrinde bir rüzgara seyredilen yol
71
Denizcilik
reach
f.
omurgaya dik esen rüzgarla yol almak
Sport
72
Spor
reach
f.
vurmak (eskrim, boks vb.)
"reach"
teriminin diğer terimlerle kazandığı İngilizce Türkçe Sözlükte anlamları : 500 sonuç
Kategori
İngilizce
Türkçe
Common Usage
1
Yaygın Kullanım
reach out
f.
uzanmak
General
2
Genel
arm's reach
i.
elin yetişeceği mesafe
3
Genel
river reach
i.
nehrin kolu
4
Genel
river reach
i.
nehir kolu
5
Genel
reach eruilibrium
f.
denkleşmek
6
Genel
reach a stalemate
f.
çıkmaza düşmek
7
Genel
reach safety
f.
selamete çıkmak
8
Genel
reach a compromise
f.
orta yol bulmak
9
Genel
reach perfection
f.
kemale ermek
10
Genel
reach one's maturity
f.
rüşdünü ispat etmek
11
Genel
reach deadlock
f.
çözümsüzlüğe ulaşmak
12
Genel
reach lawful age
f.
rüştüne varmak
13
Genel
reach a stalemate
f.
çözümsüzlüğe ulaşmak
14
Genel
reach the end of
f.
sonucuna ulaşmak
15
Genel
be out of reach
f.
erişilemez olmak
16
Genel
reach puberty
f.
rüştüne ermek
17
Genel
reach manhood
f.
rüştüne varmak
18
Genel
reach out for
f.
almak üzere uzanmak
19
Genel
reach forth
f.
elini uzatmak
20
Genel
reach an opinion
f.
düşünceye varmak
21
Genel
reach puberty
f.
rüştüne varmak
22
Genel
reach lawful age
f.
reşit olmak
23
Genel
reach out
f.
uzatmak (elini/kolunu)
24
Genel
be out of reach
f.
el altında olmamak
25
Genel
reach the middle
f.
ortalamak
26
Genel
reach out
f.
elini uzatmak
27
Genel
reach one's maturity
f.
rüştünü ispat etmek
28
Genel
reach one's aim
f.
amaç gerçekleştirmek
29
Genel
reach an agreement
f.
anlaşmak
30
Genel
be within arm's reach
f.
elinin altında olmak
31
Genel
reach the end of
f.
sonuçlandırmak
32
Genel
reach one's majority
f.
rüştüne varmak
33
Genel
reach an agreement
f.
bağdaşmak
34
Genel
reach maturity
f.
kemale ermek
35
Genel
reach on agreement
f.
bağlaşmak
36
Genel
reach out for
f.
uzanmak
37
Genel
reach one's majority
f.
rüştünü ispatlamak
38
Genel
reach an agreement
f.
uyuşmak
39
Genel
reach down
f.
elini aşağıya uzatmak
40
Genel
reach lawful age
f.
rüştüne ermek
41
Genel
reach (one's) address
f.
adresine ulaşmak
42
Genel
reach the highest position
f.
başa geçmek
43
Genel
keep something within reach
f.
el altında bulundurmak
44
Genel
reach forth
f.
uzanmak
45
Genel
reach an agreement
f.
mutabakata varmak
46
Genel
fail to reach
f.
ulaşamamak
47
Genel
reach for one's gun
f.
silahına davranmak
48
Genel
reach for
f.
davranmak
49
Genel
place something out of someone 's reach
f.
bir şeyi biri için imkansız hale getirmek
50
Genel
reach one's goal
f.
amacına ulaşmak
51
Genel
reach the address
f.
adrese ulaşmak
52
Genel
reach ahead
f.
ileriye uzanmak
53
Genel
reach puberty
f.
baliğ olmak
54
Genel
reach a deadlock
f.
çözümsüzlüğe ulaşmak
55
Genel
place something out of someone 's reach
f.
bir şeyi birinin erişemeyeceği bir yere koymak
56
Genel
reach dead end
f.
çözümsüzlüğe ulaşmak
57
Genel
reach a decision
f.
karara varmak
58
Genel
reach deadlock
f.
çıkmaza düşmek
59
Genel
reach for one's wallet
f.
elini cebine atmak
60
Genel
reach manhood
f.
rüştüne ermek
61
Genel
reach a common ground
f.
orta yol bulmak
62
Genel
reach an agreement
f.
anlaşmaya varmak
63
Genel
reach a dead end
f.
açmaza girmek
64
Genel
reach on impasse
f.
çıkmaza girmek
65
Genel
fail to reach a state of comfort and harmony
f.
dirlik yüzü görmemek
66
Genel
fail to reach a state of comfort and harmony
f.
rahat yüzü görmemek
67
Genel
fail to reach a state of comfort and harmony
f.
rahata kavuşamamak
68
Genel
reach back
f.
geri gitmek
69
Genel
reach today
f.
günümüze ulaşmak
70
Genel
reach a mutual understanding
f.
mutabakat sağlamak
71
Genel
reach an agreement
f.
mutabakat sağlamak
72
Genel
reach a mutual understanding
f.
mutabakata varmak
73
Genel
reach a mutual understanding
f.
mutabakata ulaşmak
74
Genel
reach an agreement
f.
mutabakata ulaşmak
75
Genel
reach the end of the road
f.
yolun sonuna gelmek
76
Genel
reach a solution
f.
çözüme ulaşmak
77
Genel
reach puberty
f.
ergenliğe ulaşmak
78
Genel
reach puberty
f.
ergen olmak
79
Genel
reach puberty
f.
ergenliğe geçmek
80
Genel
reach puberty
f.
ergenliğe adım atmak
81
Genel
(for animals) reach breeding age
f.
doğum yapabilecek yaşta olmak
82
Genel
reach puberty
f.
ergenliğe geçiş yapmak
83
Genel
reach to peak
f.
doruk noktasına ulaşmak
84
Genel
reach to top
f.
doruk noktasına ulaşmak
85
Genel
reach peak
f.
doruğa tırmanmak
86
Genel
reach to a condition of
f.
düzeye ulaşmak
87
Genel
reach to a condition of
f.
düzeye erişmek
88
Genel
reach to a condition of
f.
düzeye gelmek
89
Genel
reach to a condition of
f.
düzeye çıkmak
90
Genel
reach to a level of
f.
düzeye çıkmak
91
Genel
reach to a level of
f.
düzeye gelmek
92
Genel
reach to a level of
f.
düzeye ulaşmak
93
Genel
reach to a level of
f.
düzeye erişmek
94
Genel
try to reach an agreement
f.
anlaşmaya çalışmak
95
Genel
reach an agreement
f.
mutabakat yapmak
96
Genel
reach a critical threshold
f.
kritik seviyeye ulaşmak
97
Genel
reach length
f.
boyuna gelmek
98
Genel
reach the level of
f.
düzeyine gelmek
99
Genel
reach the harbour
f.
limana varmak
100
Genel
reach the condition of
f.
konumuna gelmek
101
Genel
reach a speed of
f.
hıza ulaşmak
102
Genel
reach an agreement
f.
anlaşmaya ulaşmak
103
Genel
reach the level of
f.
seviyesine gelmek
104
Genel
reach the desirable quality
f.
istenen kaliteye ulaşmak
105
Genel
reach the target
f.
hedefi tutturmak (kurşun vb)
106
Genel
reach the target
f.
hedefi tutturmak
107
Genel
reach someone
f.
birisine ulaşmak
108
Genel
reach prosperity
f.
refaha ulaşmak
109
Genel
reach a decision
f.
karara ulaşmak
110
Genel
reach the limit of
f.
sınırına ulaşmak
111
Genel
reach the peak
f.
zirveye oturmak
112
Genel
reach the objective
f.
hedefe ulaşmak
113
Genel
reach the level of
f.
seviyeye gelmek
114
Genel
reach the level
f.
konuma gelmek
115
Genel
reach the position
f.
konuma gelmek
116
Genel
reach the end of one's journey
f.
yolu almak
117
Genel
reach perfection
f.
mükemmelliğe ulaşmak
118
Genel
reach a consensus
f.
görüş birliğine varmak
119
Genel
reach an agreement
f.
görüş birliğine varmak
120
Genel
reach the targets
f.
hedeflere ulaşmak
121
Genel
reach the objectives
f.
hedeflere ulaşmak
122
Genel
reach the goals
f.
hedeflere ulaşmak
123
Genel
reach puberty
f.
ergenliğe girmek
124
Genel
reach maximum
f.
maksimuma ulaşmak
125
Genel
reach agreement
f.
uzlaşma sağlamak
126
Genel
reach a consensus
f.
fikir birliğine varmak
127
Genel
reach a consensus
f.
fikir birliği yapmak
128
Genel
reach a conclusion
f.
bir sonuca varmak
129
Genel
reach out
f.
uzatmak
130
Genel
reach a conclusion
f.
neticeye varmak
131
Genel
reach the land
f.
karaya ulaşmak
132
Genel
reach a record high
f.
rekor seviyeye ulaşmak
133
Genel
reach a record high
f.
rekor düzeye ulaşmak
134
Genel
reach the masses
f.
kitlelere ulaşmak
135
Genel
reach a record (level)
f.
rekora ulaşmak
136
Genel
reach the stated/specified aim/target/goal
f.
belirtilen hedefe ulaşmak
137
Genel
reach to fruition
f.
sonuç elde etmek
138
Genel
reach its peak
f.
zirvesine ulaşmak
139
Genel
reach to fruition
f.
(olumlu) bir sonuca ulaşmak
140
Genel
reach a peak
f.
zirveye ulaşmak
141
Genel
reach to fruition
f.
tamamına ermek
142
Genel
reach an all-time high
f.
tüm zamanların en yüksek seviyesine ulaşmak
143
Genel
get out of reach
f.
ulaşılamayacak kadar ileri gitmek
144
Genel
get out of reach
f.
ulaşılmayacak kadar uzaklaşmak
145
Genel
get out of reach
f.
ulaşılmayacak kadar uzakta olmak
146
Genel
reach one's goal
f.
amaca ulaşmak
147
Genel
reach a professional level
f.
profesyonel bir seviyeye gelmek
148
Genel
reach someone's speed
f.
hızına yetişmek
149
Genel
reach significance
f.
anlam kazanmak
150
Genel
reach one's ears
f.
kulağına ulaşmak
151
Genel
reach one's ears
f.
kulağa çalınmak
152
Genel
reach one's ears
f.
kulağına gelmek
153
Genel
reach one's ears
f.
kulağa gelmek
154
Genel
try to reach
f.
ulaşmaya çalışmak
155
Genel
reach its climax
f.
(kriz vb) doruk noktasına çıkmak
156
Genel
reach up
f.
erişmek
157
Genel
reach up
f.
varmak
158
Genel
reach all-time high
f.
tüm zamanların en yüksek seviyesine ulaşmak
159
Genel
reach the large masses
f.
geniş kitlelere ulaştırmak
160
Genel
reach the masses
f.
kitlelere ulaştırmak
161
Genel
reach large masses
f.
geniş kitlelere duyurmak
162
Genel
reach a deal
f.
anlaşmaya varmak
163
Genel
reach the large masses
f.
geniş kitlelere ulaşmak
164
Genel
reach by telephone
f.
telefonla ulaşmak
165
Genel
reach by phone
f.
telefonla ulaşmak
166
Genel
reach immortality
f.
ölümsüzlüğe ulaşmak
167
Genel
reach an agreement
f.
bir anlaşmaya varmak
168
Genel
reach home
f.
eve varmak
169
Genel
try to reach each other
f.
birbirlerine ulaşmaya çalışmak
170
Genel
try to reach each other
f.
birbirine ulaşmaya çalışmak
171
Genel
reach the information
f.
bilgisine ulaşmak
172
Genel
reach the information
f.
bilgiye ulaşmak
173
Genel
reach the conclusion that
f.
kanaatine varmak
174
Genel
reach a conclusion
f.
kanaatine varmak
175
Genel
reach a conclusion
f.
kanaate varmak
176
Genel
reach out
f.
birisiyle temas kurmak
177
Genel
reach out
f.
birisine ulaşmak
178
Genel
reach someone
f.
birine ulaşmak
179
Genel
reach a certain age
f.
yaşı kemale ermek
180
Genel
reach the threshold of tolerance
f.
sabrın sonuna gelmek
181
Genel
reach an understanding with someone
f.
anlaşmaya varmak
182
Genel
reach a certain size
f.
(şirket vb.) belli bir büyüklüğe gelmek
183
Genel
reach a certain size
f.
(şirket vb.) belirli bir büyüklüğe gelmek
184
Genel
reach a certain scale
f.
(şirket vb.) belirli bir büyüklüğe ulaşmak
185
Genel
reach a certain scale
f.
(şirket vb.) belli bir büyüklüğe gelmek
186
Genel
reach a certain scale
f.
(şirket vb.) belirli bir büyüklüğe gelmek
187
Genel
reach a certain size
f.
(şirket vb.) belirli bir büyüklüğe ulaşmak
188
Genel
reach a certain scale
f.
(şirket vb.) belli bir büyüklüğe ulaşmak
189
Genel
reach a certain size
f.
(şirket vb.) belli bir büyüklüğe ulaşmak
190
Genel
reach orgasm
f.
orgazm olmak
191
Genel
reach orgasm
f.
orgazma ulaşmak
192
Genel
reach out
f.
(biriyle) iletişim kurmak/iletişime geçmek
193
Genel
reach dimension
f.
boyuta ulaşmak
194
Genel
reach up to
f.
-e (kadar) ulaşmak
195
Genel
reach to room temperature
f.
oda sıcaklığına ulaşmak
196
Genel
reach to room temperature
f.
oda sıcaklığına gelmek
197
Genel
reach in time
f.
zamanında varmak
198
Genel
reach in time
f.
zamanında yetişmek
199
Genel
reach a settlement
f.
uzlaşmaya varmak
200
Genel
reach a settlement
f.
anlaşmaya varmak
201
Genel
reach success
f.
başarı elde etmek
202
Genel
reach the present day
f.
günümüze ulaşmak
203
Genel
reach record level
f.
rekor seviyeye ulaşmak
204
Genel
reach its apogee
f.
doruk noktasına ulaşmak
205
Genel
reach the goal
f.
hedefi gerçekleştirmek
206
Genel
reach the goal
f.
hedefe ulaşmak
207
Genel
reach the space
f.
uzaya ulaşmak
208
Genel
reach a decision
f.
bir karara varmak
209
Genel
reach epidemic proportions
f.
salgın boyutuna ulaşmak
210
Genel
reach broad spectrum of costumers
f.
geniş yelpazede müşteriye ulaşmak
211
Genel
reach a good state
f.
mazhar olmak
212
Genel
reach the age of marriage
f.
gelinlik çağına gelmek
213
Genel
reach marriageable age
f.
gelinlik çağına gelmek
214
Genel
reach marriageable age
f.
evlilik çağına gelmek
215
Genel
reach the age of marriage
f.
evlilik çağına gelmek
216
Genel
reach business objectives
f.
iş hedeflerine ulaşmak
217
Genel
reach a plateau
f.
yatay seyre geçmek
218
Genel
reach a plateau
f.
yatay bir seyir izlemek
219
Genel
reach a goal
f.
bir hedefe ulaşmak
220
Genel
reach a low point
f.
düşük seviyeye ulaşmak
221
Genel
reach into
f.
uzanmak
222
Genel
reach into
f.
erişmek
223
Genel
reach into
f.
ulaşmak
224
Genel
reach deep into something/somewhere
f.
bir şeyin/bir yerin derinliğine/içlerine kadar uzanmak/varmak
225
Genel
reach puberty
f.
büluğa ermek
226
Genel
reach a decision
f.
bir karar vermek
227
Genel
reach out
f.
hedeflemek
228
Genel
reach out
f.
ulaşmaya çabalamak
229
Genel
out of reach
s.
erişilemeyen
230
Genel
out of reach
s.
uzak
231
Genel
beyond reach
s.
yetişilmez
232
Genel
out of reach
s.
erişilmez
233
Genel
beyond reach
s.
erişilmez
234
Genel
out of reach
s.
yetişilmez
235
Genel
beyond reach
s.
erişilemez
236
Genel
reach-me-down
s.
hazır
237
Genel
hard-to-reach
s.
ulaşılması zor
238
Genel
reach-me-down
s.
orijinal olmayan
239
Genel
reach-me-down
s.
başkaları gibi
240
Genel
reach-me-down
s.
modası geçmiş
241
Genel
reach-me-down
s.
bayat
242
Genel
as far as the eye could reach
zf.
göz alabildiğine
243
Genel
as far as the eye can reach
zf.
göz alabildiğine
244
Genel
beyond the reach of
ed.
uzak
245
Genel
beyond the reach of
ed.
yetişilmez
246
Genel
beyond the reach of
ed.
erişilmez
Phrasals
247
Öbek Fiiller
reach after
f.
elde etmek için çaba sarf etmek
248
Öbek Fiiller
reach something down
f.
bir şeyi uzatmak/vermek
249
Öbek Fiiller
reach something up to someone
f.
birine bir şeyi uzatmak/vermek
250
Öbek Fiiller
reach in (to something)
f.
elini bir şeyin içine daldırmak
251
Öbek Fiiller
reach out to someone
f.
yardım istemek
252
Öbek Fiiller
reach back into something
f.
(geçmişe vb) gitmek/dayanmak
253
Öbek Fiiller
reach out after someone
f.
(arkasından vb) elini uzatmak
254
Öbek Fiiller
reach out to someone
f.
yardım elini uzatmak
255
Öbek Fiiller
reach down to something
f.
(yerdeki/aşağıdaki) bir şeye uzanmak
256
Öbek Fiiller
reach over
f.
uzanmak
257
Öbek Fiiller
reach over
f.
ulaşmak
258
Öbek Fiiller
reach out into something
f.
(bir şeyin) içine/doğru uzanmak/dalmak
259
Öbek Fiiller
reach toward
f.
'e uzanmak/davranmak
260
Öbek Fiiller
reach to (someone or something)
f.
(birine/bir şeye) kadar uzanmak
261
Öbek Fiiller
reach to (someone or something)
f.
(birine/bir şeye) uzanmak
262
Öbek Fiiller
reach to (someone or something)
f.
(birine/bir şeye) kadar gitmek
263
Öbek Fiiller
reach to (someone or something)
f.
(birine/bir şeye) uzatmak
264
Öbek Fiiller
reach to (someone or something)
f.
(birine/bir şeye) kadar uzatmak
265
Öbek Fiiller
reach to something
f.
bir şeye kadar uzanmak
266
Öbek Fiiller
reach to something
f.
bir şeye kadar gitmek
267
Öbek Fiiller
reach back into (some point in time)
f.
(tarihte bir zamana) dayanmak
268
Öbek Fiiller
reach back into (some point in time)
f.
(tarihte bir zamandan) gelmek
269
Öbek Fiiller
reach back into (some point in time)
f.
(tarihte bir zamana) gönderme yapmak
270
Öbek Fiiller
reach back into (some point in time)
f.
(tarihte bir zamandan) ilham almak
271
Öbek Fiiller
reach back into (some point in time)
f.
(önceki bir şeyden/zamandan) öğeler taşımak
272
Öbek Fiiller
reach back to
f.
-e dayanmak
273
Öbek Fiiller
reach back to
f.
-e gönderme yapmak
274
Öbek Fiiller
reach back to
f.
-den öğeler taşımak
275
Öbek Fiiller
reach back to
f.
-den ilham almak
276
Öbek Fiiller
reach back to (some point in time)
f.
(tarihte bir zamana) dayanmak
277
Öbek Fiiller
reach back to (some point in time)
f.
(tarihte bir zamandan) gelmek
278
Öbek Fiiller
reach back to (some point in time)
f.
(tarihte bir zamana) gönderme yapmak
279
Öbek Fiiller
reach back to (some point in time)
f.
(tarihte bir zamandan) ilham almak
280
Öbek Fiiller
reach back to (some point in time)
f.
(önceki bir şeyden/zamandan) öğeler taşımak
281
Öbek Fiiller
reach for (someone or something)
f.
(birine/bir şeye) uzanmak
282
Öbek Fiiller
reach for (someone or something)
f.
(birine/bir şeye) elini uzatmak
283
Öbek Fiiller
reach for (someone or something)
f.
(birine/bir şeye) davranmak
284
Öbek Fiiller
reach for (something)
f.
(bir şeye) ulaşmaya çalışmak
285
Öbek Fiiller
reach for (something)
f.
(bir şeyi) elde etmeye çalışmak
286
Öbek Fiiller
reach in
f.
içine uzanmak
287
Öbek Fiiller
reach in
f.
elini içine uzatmak
288
Öbek Fiiller
reach into (something)
f.
(bir şeyin) içine uzanmak
289
Öbek Fiiller
reach into (something)
f.
elini (bir şeyin) içine uzatmak
290
Öbek Fiiller
reach out after (someone or something)
f.
(birine/bir şeye) uzanmak
291
Öbek Fiiller
reach out after (someone or something)
f.
(birine/bir şeye) elini uzatmak
292
Öbek Fiiller
reach out after (someone or something)
f.
(birine/bir şeye) davranmak
293
Öbek Fiiller
reach out for (someone or something)
f.
(birine/bir şeye) uzanmak
294
Öbek Fiiller
reach out for (someone or something)
f.
(birine/bir şeye) elini uzatmak
295
Öbek Fiiller
reach out for (someone or something)
f.
(birine/bir şeye) davranmak
296
Öbek Fiiller
reach out for (someone)
f.
yardım almak için (birine) ulaşmak
297
Öbek Fiiller
reach out for (someone)
f.
yardım/destek istemek için (biriyle) iletişim kurmak/iletişime geçmek
298
Öbek Fiiller
reach out into
f.
içine doğru uzanmak/dalmak
299
Öbek Fiiller
reach out to
f.
yardım istemek
300
Öbek Fiiller
reach out to
f.
yardım elini uzatmak
301
Öbek Fiiller
reach to
f.
-e kadar uzanmak
302
Öbek Fiiller
reach to
f.
-e uzanmak
303
Öbek Fiiller
reach to
f.
-e kadar gitmek
304
Öbek Fiiller
reach to
f.
-e uzatmak
305
Öbek Fiiller
reach to
f.
-e kadar uzatmak
306
Öbek Fiiller
reach toward (someone or something)
f.
(birine/bir şeye) uzanmak
307
Öbek Fiiller
reach toward (someone or something)
f.
(birine/bir şeye) elini uzatmak
308
Öbek Fiiller
reach toward (someone or something)
f.
(birine/bir şeye) doğru uzanmak
309
Öbek Fiiller
reach toward (someone or something)
f.
elini (birine/bir şeye) doğru uzatmak
310
Öbek Fiiller
reach toward (someone or something)
f.
bir şeyi (birine/bir şeye) doğru uzatmak
311
Öbek Fiiller
reach up to (someone or something)
f.
yukarıdaki (birine/bir şeye) doğru uzanmak
312
Öbek Fiiller
reach up to (someone or something)
f.
bir şeyi yukarıdaki (birine/bir şeye) doğru uzatmak
Phrases
313
İfadeler
keep out of reach of children
expr.
çocukların erişemeyeceği yerde saklayın
314
İfadeler
keep out of reach of children
expr.
çocukların erişemeyeceği yerde saklayınız
315
İfadeler
keep out of reach of children
expr.
çocukların ulaşamayacağı yerde tutun
316
İfadeler
keep out of reach of children
expr.
çocukların ulaşamayacağı yerde saklayınız
Proverb
317
Atasözü
stretch your arm no further than your sleeve will reach
ayağını yorganına göre uzat
318
Atasözü
stretch your arm no further than your sleeve will reach
boyundan büyük işlere kalkışma
319
Atasözü
stretch your arm no further than your sleeve will reach
yutamayacağın lokmayı çiğneme
Colloquial
320
Konuşma Dili
reach up to number five
f.
beş numaraya yerleşmek
321
Konuşma Dili
reach (one) (something)
f.
(birine bir şeyi) uzatmak
322
Konuşma Dili
reach (one) (something)
f.
(birine bir şeyi) iletmek
323
Konuşma Dili
reach for the stars!
expr.
hedeflerini yüksek tut!
324
Konuşma Dili
reach a pretty pass
expr.
işler öylesine berbat bir noktaya geldi ki
325
Konuşma Dili
reach a pretty pass
expr.
işler öyle bir noktaya geldi ki
326
Konuşma Dili
death toll reach to 38
expr.
ölü sayısı 38'e ulaştı
327
Konuşma Dili
death toll reach to 38
expr.
ölenlerin sayısı 38'e ulaştı
328
Konuşma Dili
in reach
expr.
ulaşılabilir mesafede/mesafeye
329
Konuşma Dili
in reach
expr.
ulaşılabilir yakınlıkta/yakınlığa
330
Konuşma Dili
in reach
expr.
yakınlarında/yakınlarına
331
Konuşma Dili
in reach
expr.
elinin altına
332
Konuşma Dili
in reach
expr.
kolay yetişilebilir mesafede/mesafeye
333
Konuşma Dili
in reach
expr.
elde edilebilir yakınlığa
334
Konuşma Dili
in reach
expr.
erişilebilir
335
Konuşma Dili
in reach
expr.
yetişilebilir
336
Konuşma Dili
in reach
expr.
anlaşılabilir
337
Konuşma Dili
in reach
expr.
elde edilebilir
338
Konuşma Dili
in reach
expr.
gücü yetebilir
Idioms
339
Deyim
boarding house reach
i.
masada görgü kurallarına uymama
340
Deyim
boarding house reach
i.
sofra kurallarına uyup sırasını beklemek yerine masanın diğer uçlarına uzanmaya çalışma
341
Deyim
boardinghouse reach
i.
masada görgü kurallarına uymama
342
Deyim
boardinghouse reach
i.
sofra kurallarına uyup sırasını beklemek yerine masanın diğer uçlarına uzanmaya çalışma
343
Deyim
boardinghouse reach
i.
masada bir şeyi birinden istemek yerine uzanıp alma
344
Deyim
boardinghouse reach
i.
masada sırasını beklemek/birinden uzatmasını istemek yerine aç gözlü gibi yemeklere uzanma
345
Deyim
boardinghouse reach
i.
masada birilerinin üzerinden yemeklere uzanma
346
Deyim
reach one's nostrils
f.
kokusu gelmek
347
Deyim
reach one's nostrils
f.
keskin kokuya sahip olmak
348
Deyim
reach (some place) in a body
f.
grup halinde varmak
349
Deyim
reach (some place) in a body
f.
hep birlikte varmak/ulaşmak/gelmek
350
Deyim
reach (some place) in a body
f.
topluca varmak
351
Deyim
reach an impasse
f.
açmaza girmek
352
Deyim
reach a dead end
f.
açmaza girmek
353
Deyim
reach fever pitch
f.
aşırı canlanmak
354
Deyim
reach fever pitch
f.
aşırı hareketlenmek
355
Deyim
reach an accord with someone
f.
biriyle bir uzlaşmaya varmak
356
Deyim
reach an agreement with someone
f.
biriyle bir uzlaşmaya varmak
357
Deyim
reach an understanding with someone
f.
biriyle bir uzlaşmaya varmak
358
Deyim
reach an accord with someone
f.
biriyle bir anlaşmaya varmak
359
Deyim
reach an understanding with someone
f.
biriyle bir anlaşmaya varmak
360
Deyim
reach an agreement with someone
f.
biriyle bir anlaşmaya varmak
361
Deyim
reach first base with something
f.
bir şeyde önemli bir aşama kaydetmek
362
Deyim
reach a dead end
f.
çıkmaza girmek
363
Deyim
reach an impasse
f.
çıkmaza girmek
364
Deyim
to reach a plateau
f.
çakılıp kalmak
365
Deyim
to reach a plateau
f.
düşüşe geçmek
366
Deyim
reach a turning point
f.
dönüm noktasına ulaşmak
367
Deyim
reach rock bottom
f.
dibi görmek
368
Deyim
reach a watershed
f.
dönüm noktasına ulaşmak
369
Deyim
reach the turning point
f.
dönüm noktasına gelmek/ulaşmak
370
Deyim
reach rock bottom
f.
dibe vurmak
371
Deyim
reach for the sky
f.
hedef büyütmek
372
Deyim
reach for the sky
f.
hedefi yüksek tutmak
373
Deyim
reach one's stride
f.
formunun/yeteneğinin zirvesinde olmak
374
Deyim
reach first base
f.
ilk girişimi yapmak
375
Deyim
reach first base
f.
ilk adımı atmak
376
Deyim
reach first base with something
f.
iyi bir başlangıç yapmak
377
Deyim
reach first base with something
f.
ilk aşamayı geçmek
378
Deyim
reach first base with something
f.
ilk evreyi/aşamayı geçmek
379
Deyim
reach deadlock
f.
kördüğüm olmak
380
Deyim
reach boiling point
f.
kaynama noktasına gelmek
381
Deyim
reach a dead end
f.
kördüğüm olmak
382
Deyim
reach boiling point
f.
kontrol edilemeyecek noktaya gelmek
383
Deyim
reach fever pitch
f.
kontrolden çıkma noktasına gelmek
384
Deyim
reach boiling point
f.
patlama noktasına gelmek
385
Deyim
reach the end of one's tether
f.
sabrı taşmak
386
Deyim
reach the end of one's rope
f.
sabredecek gücü kalmamak
387
Deyim
reach one's stride
f.
performansının/yeteneğinin doruğuna çıkmak
388
Deyim
reach the end of one's tether
f.
sabır taşı çatlamak
389
Deyim
reach the end of one's tether
f.
sabredecek gücü kalmamak
390
Deyim
reach the end of one's rope
f.
sabrı taşmak
391
Deyim
reach the end of one's tether
f.
sabrının sonuna gelmek
392
Deyim
reach the end of one's rope
f.
sabrının sonuna gelmek
393
Deyim
reach the end of one's rope
f.
sabır taşı çatlamak
394
Deyim
reach rock bottom
f.
tepetaklak inmek
395
Deyim
reach fever pitch
f.
(heyecan/coşku) doruk noktaya ulaşmak
396
Deyim
reach for the stars
f.
zoru başarmaya çalışmak
397
Deyim
reach one's stride
f.
(özellikle bir oyun/maç için) gününde olmak
398
Deyim
reach for the moon
f.
zoru başarmaya çalışmak
399
Deyim
reach fever pitch
f.
(heyecan/coşku) doruk noktasına ulaşmak
400
Deyim
reach a dead end
f.
çıkmaz yola girmek
401
Deyim
reach a dead end
f.
yolun sonuna ulaşmak
402
Deyim
reach first base
f.
ilk aşamayı başarıyla tamamlamak
403
Deyim
reach first base
f.
(beyzbol) ilk kaleye ulaşmak
404
Deyim
reach first base
f.
iyi bir başlangıç yapmak
405
Deyim
reach first base
f.
ilk evreyi geçmek
406
Deyim
reach first base
f.
ilk aşamayı geçmek
407
Deyim
reach first base
f.
ilk aşamayı başarıyla tamamlamak
408
Deyim
come to/reach somebody's ears
f.
birinin kulağına gelmek
409
Deyim
come to/reach somebody's ears
f.
birinin kulağına çalınmak
410
Deyim
come to/reach somebody's ears
f.
birinin kulağına ulaşmak
411
Deyim
come to/reach somebody's ears
f.
birinin kulağına gelmek
412
Deyim
come to/reach somebody's ears
f.
birinin kulağına çalınmak
413
Deyim
come to/reach somebody's ears
f.
birinin kulağına ulaşmak
414
Deyim
reach the grim milestone
f.
vahim noktaya ulaşmak
415
Deyim
reach for the sky
f.
çıtayı yüksek tutmak
416
Deyim
reach first base (with someone or something)
f.
(biriyle/bir şeyle) büyük gelişme/ilerleme kaydetmek
417
Deyim
reach first base (with someone or something)
f.
(biriyle/bir şeyle) ilk aşamayı geçmek
418
Deyim
reach rock bottom
f.
dibi görmek
419
Deyim
reach rock bottom
f.
tepetaklak inmek
420
Deyim
reach (a) boiling point
f.
sabrının sonuna gelmek
421
Deyim
reach (a) boiling point
f.
siniri tepesine çıkmak
422
Deyim
reach (a) boiling point
f.
patlama noktasına gelmek
423
Deyim
reach (a) boiling point
f.
kritik noktaya gelmek
424
Deyim
reach (a) boiling point
f.
vahim noktaya gelmek
425
Deyim
reach (a) boiling point
f.
kontrolden çıkmak
426
Deyim
reach (a) boiling point
f.
kaynama noktasına ulaşmak
427
Deyim
reach (a) boiling point
f.
kontrol edilemeyecek noktaya gelmek
428
Deyim
reach an accord
f.
bir uzlaşmaya varmak
429
Deyim
reach an accord
f.
bir anlaşmaya varmak
430
Deyim
reach an accord
f.
mutabakata varmak
431
Deyim
reach an accord
f.
mutabakat sağlamak
432
Deyim
reach an understanding
f.
bir uzlaşmaya varmak
433
Deyim
reach an understanding
f.
bir anlaşmaya varmak
434
Deyim
reach an understanding
f.
mutabakata varmak
435
Deyim
reach an understanding
f.
mutabakat sağlamak
436
Deyim
reach an understanding
f.
karşılıklı anlaşmak/uzlaşmak
437
Deyim
reach an understanding with
f.
ile bir uzlaşmaya varmak
438
Deyim
reach an understanding with
f.
ile bir anlaşmaya varmak
439
Deyim
reach an understanding with
f.
ile mutabakata varmak
440
Deyim
reach an understanding with
f.
ile mutabakat sağlamak
441
Deyim
reach an understanding with
f.
ile karşılıklı anlaşmak/uzlaşmak
442
Deyim
reach past (someone or something)
f.
(birinin/bir şeyin) ilerisine/ötesine uzanmak
443
Deyim
reach past (someone or something)
f.
uzayıp (birini/bir şeyi) geçmek
444
Deyim
reach past (someone or something)
f.
(birinin/bir şeyin) ötesine ulaşmak
445
Deyim
reach past (something)
f.
(bir şeyi) atlatmak
446
Deyim
reach speeds of
f.
belli bir hıza ulaşmak
447
Deyim
reach speeds of
f.
belli bir hıza kadar çıkmak
448
Deyim
reach speeds of (up to) (some amount)
f.
(belli bir) hıza ulaşmak
449
Deyim
reach speeds of (up to) (some amount)
f.
(belli bir hıza) kadar çıkmak
450
Deyim
reach stride
f.
performansının/yeteneğinin doruğuna çıkmak
451
Deyim
reach stride
f.
formunun/yeteneğinin zirvesinde olmak
452
Deyim
reach stride
f.
(özellikle bir oyun/maç için) gününde olmak
453
Deyim
within someone's reach
expr.
başarılabilir/ulaşılabilir
454
Deyim
within an arm's reach
expr.
el altında
455
Deyim
within someone's reach
expr.
erişebileceği mesafede
456
Deyim
within an arm's reach
expr.
elin erişebileceği yerde
457
Deyim
within easy reach
expr.
elinin altında
458
Deyim
within someone's reach
expr.
elde edilebilir
459
Deyim
within reach
expr.
erişilebilir
460
Deyim
within reach of
expr.
in yakınında
461
Deyim
within easy reach
expr.
kolaylıkla erişilebilir
462
Deyim
within easy reach
expr.
kolayda
463
Deyim
within reach
expr.
yetişilebilir
464
Deyim
within reach
expr.
ulaşılabilir
465
Deyim
within reach of
expr.
yetişilir
466
Deyim
beyond reach
expr.
olacak gibi değil
467
Deyim
beyond reach
expr.
anlaşılmaz
468
Deyim
beyond reach
expr.
anlayabileceğinden/yapabileceğinden fazlası
469
Deyim
beyond reach
expr.
anlayabileceğinin/yapabileceğinin ötesinde
470
Deyim
beyond reach
expr.
elde edilemez
471
Deyim
within (easy) reach (of something)
expr.
(bir şeye) yakın
472
Deyim
within (easy) reach (of something)
expr.
(bir şeye) ulaşımı kolay
473
Deyim
within arm's reach
expr.
elin erişebileceği yerde
474
Deyim
within arm's reach
expr.
el altında
475
Deyim
within arm's reach
expr.
elinin altında
Speaking
476
Konuşma
he is working hard to reach his goal
i.
amacına ulaşmak için çok çalışıyor
477
Konuşma
you know how to reach me
expr.
bana nasıl ulaşacağını biliyorsun
478
Konuşma
how did you reach that conclusion?
expr.
bu sonuca nasıl ulaştınız?
479
Konuşma
how did you reach this conclusion?
expr.
bu sonuca nasıl vardınız?
480
Konuşma
how did you reach this conclusion?
expr.
bu sonuca nasıl ulaştınız?
481
Konuşma
how did you reach that conclusion?
expr.
bu sonuca nasıl vardınız?
482
Konuşma
it's not within reach
expr.
el altında değil
483
Konuşma
we have been trying to reach you for days
expr.
günlerdir sana ulaşmaya çalışıyorduk
484
Konuşma
where can I reach you?
expr.
sana nasıl ulaşabilirim?
485
Konuşma
do you have a number we can reach you at?
expr.
size ulaşabileceğimiz bir numara var mı?
486
Konuşma
do you have a number we can reach you at?
expr.
sana ulaşabileceğim bir numara var mı?
487
Konuşma
how can I reach you?
expr.
sana nasıl ulaşabilirim?
488
Konuşma
I couldn't reach you
expr.
sana ulaşamadım
489
Konuşma
can we reach there?
expr.
yetişebilecek miyiz?
Trade/Economic
490
Ticaret/Ekonomi
full reach and burden
i.
tam erişim ve yük
491
Ticaret/Ekonomi
reach the target audience
f.
hedef kitleye ulaşmak
492
Ticaret/Ekonomi
reach business results
f.
iş hedeflerine ulaşmak
493
Ticaret/Ekonomi
reach peak
f.
tavan yapmak
494
Ticaret/Ekonomi
reach peak
f.
tavana vurmak
Law
495
Hukuk
not reach the age of criminal responsibility
f.
cezai ehliyeti olmamak
496
Hukuk
reach a verdict
f.
karara varmak
497
Hukuk
reach a verdict
f.
karar vermek
498
Hukuk
reach a conclusion
f.
karar ittihaz etmek
499
Hukuk
reach majority
f.
reşit olmak
Politics
500
Siyasal
reach a compromise
f.
uzlaşmaya varmak
×
Pronunciation in context (
out of
)
Pronunciation of reach
×
Terim Seçenekleri
Çeviri Öner / Düzelt
Fransızca İngilizce Sözlük
İspanyolca İngilizce Sözlük
Almanca İngilizce Sözlük
İngilizce Eşanlam Sözlük
Google Images
Merriam Webster
Dictionary.com
The Free Dictionary
Abbreviations
Wikipedia in English
Wikipedia in Turkish
Urban Dictionary
German, LEO
Chinese, Dict.Cn
Spanish, SpanishDict
Russian, Multitran.ru
Medical, MedicineNet
İşaret Dili, Signing Savvy