reach - Turc Anglais Dictionnaire
Historique

reach

Play ENTRENus
Play ENTRENuk
Play ENTRENau


Sens de "reach" dans le Dictionnaire Turc-Anglais : 72 résultat(s)

Anglais Turc
Common Usage
reach v. ulaşmak
reach v. ermek
reach v. erişmek
reach v. uzanmak
General
reach n. bir ırmağın bükülmeyen düz kısmı
reach n. kavrama gücü
reach n. kavrayış
reach n. alan
reach n. topun menzili
reach n. bir aletin yetişebileceği uzaklık
reach n. erişim
reach n. uzatma
reach n. saha
reach n. erim
reach n. ulaşma
reach n. erişme
reach n. menzil
reach n. ulaşılabilecek uzaklık
reach n. yetişme
reach n. uzanma
reach n. elin erişebileceği uzaklık
reach n. varma
reach n. varış
reach n. kapsam
reach n. kapsama alanı
reach n. yetki alanı
reach n. yetki sınırları
reach n. etki alanı
reach v. isabet ettirmek
reach v. bulmak
reach v. geçirmek (yumruk)
reach v. yetmek
reach v. vasıl olmak
reach v. uzatmak
reach v. dayanmak
reach v. gelmek
reach v. değmek
reach v. basmak
reach v. uzanmak
reach v. vermek
reach v. kavuşmak
reach v. uzanıp vermek
reach v. ulaşmak
reach v. idrak etmek
reach v. etkilemek
reach v. iletişim sağlamak
reach v. ermek
reach v. çarpmak
reach v. yetişmek
reach v. dokunmak
reach v. varmak
reach v. -e yetişmek
reach v. irtibat kurmak
reach v. etkilemek
reach v. tesir etmek
reach v. miktarında olmak
reach v. tutarına ulaşmak
reach v. (yaşa) gelmek
reach v. (karara) varmak
reach v. iletişim kurmak
reach v. haberleşmek
reach v. telefonla ulaşmak
Media
reach n. yayınlanan programın ulaşabildiği izleyici ya da dinleyici yüzdesi
Advertising
reach n. reklamverenin kampanyada ulaşmayı planladığı hedef kitlenin miktarı
Technical
reach v. erişmek
reach v. varmak
Automotive
reach n. aracın arka dingilini ön ile bağlayan yatak mili veya bağlantı direği
reach n. vida boyu
Railway
reach n. vagon dingili
Marine
reach n. volta seyrinde bir rüzgara seyredilen yol
reach v. omurgaya dik esen rüzgarla yol almak
Sport
reach v. vurmak (eskrim, boks vb.)

Sens de "reach" avec d'autres termes dans le Dictionnaire Anglais-Turc : 500 résultat(s)

Anglais Turc
Common Usage
reach out v. uzanmak
General
arm's reach n. elin yetişeceği mesafe
river reach n. nehrin kolu
river reach n. nehir kolu
reach eruilibrium v. denkleşmek
reach a stalemate v. çıkmaza düşmek
reach safety v. selamete çıkmak
reach a compromise v. orta yol bulmak
reach perfection v. kemale ermek
reach one's maturity v. rüşdünü ispat etmek
reach deadlock v. çözümsüzlüğe ulaşmak
reach lawful age v. rüştüne varmak
reach a stalemate v. çözümsüzlüğe ulaşmak
reach the end of v. sonucuna ulaşmak
be out of reach v. erişilemez olmak
reach puberty v. rüştüne ermek
reach manhood v. rüştüne varmak
reach out for v. almak üzere uzanmak
reach forth v. elini uzatmak
reach an opinion v. düşünceye varmak
reach puberty v. rüştüne varmak
reach lawful age v. reşit olmak
reach out v. uzatmak (elini/kolunu)
be out of reach v. el altında olmamak
reach the middle v. ortalamak
reach out v. elini uzatmak
reach one's maturity v. rüştünü ispat etmek
reach one's aim v. amaç gerçekleştirmek
reach an agreement v. anlaşmak
be within arm's reach v. elinin altında olmak
reach the end of v. sonuçlandırmak
reach one's majority v. rüştüne varmak
reach an agreement v. bağdaşmak
reach maturity v. kemale ermek
reach on agreement v. bağlaşmak
reach out for v. uzanmak
reach one's majority v. rüştünü ispatlamak
reach an agreement v. uyuşmak
reach down v. elini aşağıya uzatmak
reach lawful age v. rüştüne ermek
reach (one's) address v. adresine ulaşmak
reach the highest position v. başa geçmek
keep something within reach v. el altında bulundurmak
reach forth v. uzanmak
reach an agreement v. mutabakata varmak
fail to reach v. ulaşamamak
reach for one's gun v. silahına davranmak
reach for v. davranmak
place something out of someone 's reach v. bir şeyi biri için imkansız hale getirmek
reach one's goal v. amacına ulaşmak
reach the address v. adrese ulaşmak
reach ahead v. ileriye uzanmak
reach puberty v. baliğ olmak
reach a deadlock v. çözümsüzlüğe ulaşmak
place something out of someone 's reach v. bir şeyi birinin erişemeyeceği bir yere koymak
reach dead end v. çözümsüzlüğe ulaşmak
reach a decision v. karara varmak
reach deadlock v. çıkmaza düşmek
reach for one's wallet v. elini cebine atmak
reach manhood v. rüştüne ermek
reach a common ground v. orta yol bulmak
reach an agreement v. anlaşmaya varmak
reach a dead end v. açmaza girmek
reach on impasse v. çıkmaza girmek
fail to reach a state of comfort and harmony v. dirlik yüzü görmemek
fail to reach a state of comfort and harmony v. rahat yüzü görmemek
fail to reach a state of comfort and harmony v. rahata kavuşamamak
reach back v. geri gitmek
reach today v. günümüze ulaşmak
reach a mutual understanding v. mutabakat sağlamak
reach an agreement v. mutabakat sağlamak
reach a mutual understanding v. mutabakata varmak
reach a mutual understanding v. mutabakata ulaşmak
reach an agreement v. mutabakata ulaşmak
reach the end of the road v. yolun sonuna gelmek
reach a solution v. çözüme ulaşmak
reach puberty v. ergenliğe ulaşmak
reach puberty v. ergen olmak
reach puberty v. ergenliğe geçmek
reach puberty v. ergenliğe adım atmak
(for animals) reach breeding age v. doğum yapabilecek yaşta olmak
reach puberty v. ergenliğe geçiş yapmak
reach to peak v. doruk noktasına ulaşmak
reach to top v. doruk noktasına ulaşmak
reach peak v. doruğa tırmanmak
reach to a condition of v. düzeye ulaşmak
reach to a condition of v. düzeye erişmek
reach to a condition of v. düzeye gelmek
reach to a condition of v. düzeye çıkmak
reach to a level of v. düzeye çıkmak
reach to a level of v. düzeye gelmek
reach to a level of v. düzeye ulaşmak
reach to a level of v. düzeye erişmek
try to reach an agreement v. anlaşmaya çalışmak
reach an agreement v. mutabakat yapmak
reach a critical threshold v. kritik seviyeye ulaşmak
reach length v. boyuna gelmek
reach the level of v. düzeyine gelmek
reach the harbour v. limana varmak
reach the condition of v. konumuna gelmek
reach a speed of v. hıza ulaşmak
reach an agreement v. anlaşmaya ulaşmak
reach the level of v. seviyesine gelmek
reach the desirable quality v. istenen kaliteye ulaşmak
reach the target v. hedefi tutturmak (kurşun vb)
reach the target v. hedefi tutturmak
reach someone v. birisine ulaşmak
reach prosperity v. refaha ulaşmak
reach a decision v. karara ulaşmak
reach the limit of v. sınırına ulaşmak
reach the peak v. zirveye oturmak
reach the objective v. hedefe ulaşmak
reach the level of v. seviyeye gelmek
reach the level v. konuma gelmek
reach the position v. konuma gelmek
reach the end of one's journey v. yolu almak
reach perfection v. mükemmelliğe ulaşmak
reach a consensus v. görüş birliğine varmak
reach an agreement v. görüş birliğine varmak
reach the targets v. hedeflere ulaşmak
reach the objectives v. hedeflere ulaşmak
reach the goals v. hedeflere ulaşmak
reach puberty v. ergenliğe girmek
reach maximum v. maksimuma ulaşmak
reach agreement v. uzlaşma sağlamak
reach a consensus v. fikir birliğine varmak
reach a consensus v. fikir birliği yapmak
reach a conclusion v. bir sonuca varmak
reach out v. uzatmak
reach a conclusion v. neticeye varmak
reach the land v. karaya ulaşmak
reach a record high v. rekor seviyeye ulaşmak
reach a record high v. rekor düzeye ulaşmak
reach the masses v. kitlelere ulaşmak
reach a record (level) v. rekora ulaşmak
reach the stated/specified aim/target/goal v. belirtilen hedefe ulaşmak
reach to fruition v. sonuç elde etmek
reach its peak v. zirvesine ulaşmak
reach to fruition v. (olumlu) bir sonuca ulaşmak
reach a peak v. zirveye ulaşmak
reach to fruition v. tamamına ermek
reach an all-time high v. tüm zamanların en yüksek seviyesine ulaşmak
get out of reach v. ulaşılamayacak kadar ileri gitmek
get out of reach v. ulaşılmayacak kadar uzaklaşmak
get out of reach v. ulaşılmayacak kadar uzakta olmak
reach one's goal v. amaca ulaşmak
reach a professional level v. profesyonel bir seviyeye gelmek
reach someone's speed v. hızına yetişmek
reach significance v. anlam kazanmak
reach one's ears v. kulağına ulaşmak
reach one's ears v. kulağa çalınmak
reach one's ears v. kulağına gelmek
reach one's ears v. kulağa gelmek
try to reach v. ulaşmaya çalışmak
reach its climax v. (kriz vb) doruk noktasına çıkmak
reach up v. erişmek
reach up v. varmak
reach all-time high v. tüm zamanların en yüksek seviyesine ulaşmak
reach the large masses v. geniş kitlelere ulaştırmak
reach the masses v. kitlelere ulaştırmak
reach large masses v. geniş kitlelere duyurmak
reach a deal v. anlaşmaya varmak
reach the large masses v. geniş kitlelere ulaşmak
reach by telephone v. telefonla ulaşmak
reach by phone v. telefonla ulaşmak
reach immortality v. ölümsüzlüğe ulaşmak
reach an agreement v. bir anlaşmaya varmak
reach home v. eve varmak
try to reach each other v. birbirlerine ulaşmaya çalışmak
try to reach each other v. birbirine ulaşmaya çalışmak
reach the information v. bilgisine ulaşmak
reach the information v. bilgiye ulaşmak
reach the conclusion that v. kanaatine varmak
reach a conclusion v. kanaatine varmak
reach a conclusion v. kanaate varmak
reach out v. birisiyle temas kurmak
reach out v. birisine ulaşmak
reach someone v. birine ulaşmak
reach a certain age v. yaşı kemale ermek
reach the threshold of tolerance v. sabrın sonuna gelmek
reach an understanding with someone v. anlaşmaya varmak
reach a certain size v. (şirket vb.) belli bir büyüklüğe gelmek
reach a certain size v. (şirket vb.) belirli bir büyüklüğe gelmek
reach a certain scale v. (şirket vb.) belirli bir büyüklüğe ulaşmak
reach a certain scale v. (şirket vb.) belli bir büyüklüğe gelmek
reach a certain scale v. (şirket vb.) belirli bir büyüklüğe gelmek
reach a certain size v. (şirket vb.) belirli bir büyüklüğe ulaşmak
reach a certain scale v. (şirket vb.) belli bir büyüklüğe ulaşmak
reach a certain size v. (şirket vb.) belli bir büyüklüğe ulaşmak
reach orgasm v. orgazm olmak
reach orgasm v. orgazma ulaşmak
reach out v. (biriyle) iletişim kurmak/iletişime geçmek
reach dimension v. boyuta ulaşmak
reach up to v. -e (kadar) ulaşmak
reach to room temperature v. oda sıcaklığına ulaşmak
reach to room temperature v. oda sıcaklığına gelmek
reach in time v. zamanında varmak
reach in time v. zamanında yetişmek
reach a settlement v. uzlaşmaya varmak
reach a settlement v. anlaşmaya varmak
reach success v. başarı elde etmek
reach the present day v. günümüze ulaşmak
reach record level v. rekor seviyeye ulaşmak
reach its apogee v. doruk noktasına ulaşmak
reach the goal v. hedefi gerçekleştirmek
reach the goal v. hedefe ulaşmak
reach the space v. uzaya ulaşmak
reach a decision v. bir karara varmak
reach epidemic proportions v. salgın boyutuna ulaşmak
reach broad spectrum of costumers v. geniş yelpazede müşteriye ulaşmak
reach a good state v. mazhar olmak
reach the age of marriage v. gelinlik çağına gelmek
reach marriageable age v. gelinlik çağına gelmek
reach marriageable age v. evlilik çağına gelmek
reach the age of marriage v. evlilik çağına gelmek
reach business objectives v. iş hedeflerine ulaşmak
reach a plateau v. yatay seyre geçmek
reach a plateau v. yatay bir seyir izlemek
reach a goal v. bir hedefe ulaşmak
reach a low point v. düşük seviyeye ulaşmak
reach into v. uzanmak
reach into v. erişmek
reach into v. ulaşmak
reach deep into something/somewhere v. bir şeyin/bir yerin derinliğine/içlerine kadar uzanmak/varmak
reach puberty v. büluğa ermek
reach a decision v. bir karar vermek
reach out v. hedeflemek
reach out v. ulaşmaya çabalamak
out of reach adj. erişilemeyen
out of reach adj. uzak
beyond reach adj. yetişilmez
out of reach adj. erişilmez
beyond reach adj. erişilmez
out of reach adj. yetişilmez
beyond reach adj. erişilemez
reach-me-down adj. hazır
hard-to-reach adj. ulaşılması zor
reach-me-down adj. orijinal olmayan
reach-me-down adj. başkaları gibi
reach-me-down adj. modası geçmiş
reach-me-down adj. bayat
as far as the eye could reach adv. göz alabildiğine
as far as the eye can reach adv. göz alabildiğine
beyond the reach of prep. uzak
beyond the reach of prep. yetişilmez
beyond the reach of prep. erişilmez
Phrasals
reach after v. elde etmek için çaba sarf etmek
reach something down v. bir şeyi uzatmak/vermek
reach something up to someone v. birine bir şeyi uzatmak/vermek
reach in (to something) v. elini bir şeyin içine daldırmak
reach out to someone v. yardım istemek
reach back into something v. (geçmişe vb) gitmek/dayanmak
reach out after someone v. (arkasından vb) elini uzatmak
reach out to someone v. yardım elini uzatmak
reach down to something v. (yerdeki/aşağıdaki) bir şeye uzanmak
reach over v. uzanmak
reach over v. ulaşmak
reach out into something v. (bir şeyin) içine/doğru uzanmak/dalmak
reach toward v. 'e uzanmak/davranmak
reach to (someone or something) v. (birine/bir şeye) kadar uzanmak
reach to (someone or something) v. (birine/bir şeye) uzanmak
reach to (someone or something) v. (birine/bir şeye) kadar gitmek
reach to (someone or something) v. (birine/bir şeye) uzatmak
reach to (someone or something) v. (birine/bir şeye) kadar uzatmak
reach to something v. bir şeye kadar uzanmak
reach to something v. bir şeye kadar gitmek
reach back into (some point in time) v. (tarihte bir zamana) dayanmak
reach back into (some point in time) v. (tarihte bir zamandan) gelmek
reach back into (some point in time) v. (tarihte bir zamana) gönderme yapmak
reach back into (some point in time) v. (tarihte bir zamandan) ilham almak
reach back into (some point in time) v. (önceki bir şeyden/zamandan) öğeler taşımak
reach back to v. -e dayanmak
reach back to v. -e gönderme yapmak
reach back to v. -den öğeler taşımak
reach back to v. -den ilham almak
reach back to (some point in time) v. (tarihte bir zamana) dayanmak
reach back to (some point in time) v. (tarihte bir zamandan) gelmek
reach back to (some point in time) v. (tarihte bir zamana) gönderme yapmak
reach back to (some point in time) v. (tarihte bir zamandan) ilham almak
reach back to (some point in time) v. (önceki bir şeyden/zamandan) öğeler taşımak
reach for (someone or something) v. (birine/bir şeye) uzanmak
reach for (someone or something) v. (birine/bir şeye) elini uzatmak
reach for (someone or something) v. (birine/bir şeye) davranmak
reach for (something) v. (bir şeye) ulaşmaya çalışmak
reach for (something) v. (bir şeyi) elde etmeye çalışmak
reach in v. içine uzanmak
reach in v. elini içine uzatmak
reach into (something) v. (bir şeyin) içine uzanmak
reach into (something) v. elini (bir şeyin) içine uzatmak
reach out after (someone or something) v. (birine/bir şeye) uzanmak
reach out after (someone or something) v. (birine/bir şeye) elini uzatmak
reach out after (someone or something) v. (birine/bir şeye) davranmak
reach out for (someone or something) v. (birine/bir şeye) uzanmak
reach out for (someone or something) v. (birine/bir şeye) elini uzatmak
reach out for (someone or something) v. (birine/bir şeye) davranmak
reach out for (someone) v. yardım almak için (birine) ulaşmak
reach out for (someone) v. yardım/destek istemek için (biriyle) iletişim kurmak/iletişime geçmek
reach out into v. içine doğru uzanmak/dalmak
reach out to v. yardım istemek
reach out to v. yardım elini uzatmak
reach to v. -e kadar uzanmak
reach to v. -e uzanmak
reach to v. -e kadar gitmek
reach to v. -e uzatmak
reach to v. -e kadar uzatmak
reach toward (someone or something) v. (birine/bir şeye) uzanmak
reach toward (someone or something) v. (birine/bir şeye) elini uzatmak
reach toward (someone or something) v. (birine/bir şeye) doğru uzanmak
reach toward (someone or something) v. elini (birine/bir şeye) doğru uzatmak
reach toward (someone or something) v. bir şeyi (birine/bir şeye) doğru uzatmak
reach up to (someone or something) v. yukarıdaki (birine/bir şeye) doğru uzanmak
reach up to (someone or something) v. bir şeyi yukarıdaki (birine/bir şeye) doğru uzatmak
Phrases
keep out of reach of children expr. çocukların erişemeyeceği yerde saklayın
keep out of reach of children expr. çocukların erişemeyeceği yerde saklayınız
keep out of reach of children expr. çocukların ulaşamayacağı yerde tutun
keep out of reach of children expr. çocukların ulaşamayacağı yerde saklayınız
Proverb
stretch your arm no further than your sleeve will reach ayağını yorganına göre uzat
stretch your arm no further than your sleeve will reach boyundan büyük işlere kalkışma
stretch your arm no further than your sleeve will reach yutamayacağın lokmayı çiğneme
Colloquial
reach up to number five v. beş numaraya yerleşmek
reach (one) (something) v. (birine bir şeyi) uzatmak
reach (one) (something) v. (birine bir şeyi) iletmek
reach for the stars! expr. hedeflerini yüksek tut!
reach a pretty pass expr. işler öylesine berbat bir noktaya geldi ki
reach a pretty pass expr. işler öyle bir noktaya geldi ki
death toll reach to 38 expr. ölü sayısı 38'e ulaştı
death toll reach to 38 expr. ölenlerin sayısı 38'e ulaştı
in reach expr. ulaşılabilir mesafede/mesafeye
in reach expr. ulaşılabilir yakınlıkta/yakınlığa
in reach expr. yakınlarında/yakınlarına
in reach expr. elinin altına
in reach expr. kolay yetişilebilir mesafede/mesafeye
in reach expr. elde edilebilir yakınlığa
in reach expr. erişilebilir
in reach expr. yetişilebilir
in reach expr. anlaşılabilir
in reach expr. elde edilebilir
in reach expr. gücü yetebilir
Idioms
boarding house reach n. masada görgü kurallarına uymama
boarding house reach n. sofra kurallarına uyup sırasını beklemek yerine masanın diğer uçlarına uzanmaya çalışma
boardinghouse reach n. masada görgü kurallarına uymama
boardinghouse reach n. sofra kurallarına uyup sırasını beklemek yerine masanın diğer uçlarına uzanmaya çalışma
boardinghouse reach n. masada bir şeyi birinden istemek yerine uzanıp alma
boardinghouse reach n. masada sırasını beklemek/birinden uzatmasını istemek yerine aç gözlü gibi yemeklere uzanma
boardinghouse reach n. masada birilerinin üzerinden yemeklere uzanma
reach one's nostrils v. kokusu gelmek
reach one's nostrils v. keskin kokuya sahip olmak
reach (some place) in a body v. grup halinde varmak
reach (some place) in a body v. hep birlikte varmak/ulaşmak/gelmek
reach (some place) in a body v. topluca varmak
reach an impasse v. açmaza girmek
reach a dead end v. açmaza girmek
reach fever pitch v. aşırı canlanmak
reach fever pitch v. aşırı hareketlenmek
reach an accord with someone v. biriyle bir uzlaşmaya varmak
reach an agreement with someone v. biriyle bir uzlaşmaya varmak
reach an understanding with someone v. biriyle bir uzlaşmaya varmak
reach an accord with someone v. biriyle bir anlaşmaya varmak
reach an understanding with someone v. biriyle bir anlaşmaya varmak
reach an agreement with someone v. biriyle bir anlaşmaya varmak
reach first base with something v. bir şeyde önemli bir aşama kaydetmek
reach a dead end v. çıkmaza girmek
reach an impasse v. çıkmaza girmek
to reach a plateau v. çakılıp kalmak
to reach a plateau v. düşüşe geçmek
reach a turning point v. dönüm noktasına ulaşmak
reach rock bottom v. dibi görmek
reach a watershed v. dönüm noktasına ulaşmak
reach the turning point v. dönüm noktasına gelmek/ulaşmak
reach rock bottom v. dibe vurmak
reach for the sky v. hedef büyütmek
reach for the sky v. hedefi yüksek tutmak
reach one's stride v. formunun/yeteneğinin zirvesinde olmak
reach first base v. ilk girişimi yapmak
reach first base v. ilk adımı atmak
reach first base with something v. iyi bir başlangıç yapmak
reach first base with something v. ilk aşamayı geçmek
reach first base with something v. ilk evreyi/aşamayı geçmek
reach deadlock v. kördüğüm olmak
reach boiling point v. kaynama noktasına gelmek
reach a dead end v. kördüğüm olmak
reach boiling point v. kontrol edilemeyecek noktaya gelmek
reach fever pitch v. kontrolden çıkma noktasına gelmek
reach boiling point v. patlama noktasına gelmek
reach the end of one's tether v. sabrı taşmak
reach the end of one's rope v. sabredecek gücü kalmamak
reach one's stride v. performansının/yeteneğinin doruğuna çıkmak
reach the end of one's tether v. sabır taşı çatlamak
reach the end of one's tether v. sabredecek gücü kalmamak
reach the end of one's rope v. sabrı taşmak
reach the end of one's tether v. sabrının sonuna gelmek
reach the end of one's rope v. sabrının sonuna gelmek
reach the end of one's rope v. sabır taşı çatlamak
reach rock bottom v. tepetaklak inmek
reach fever pitch v. (heyecan/coşku) doruk noktaya ulaşmak
reach for the stars v. zoru başarmaya çalışmak
reach one's stride v. (özellikle bir oyun/maç için) gününde olmak
reach for the moon v. zoru başarmaya çalışmak
reach fever pitch v. (heyecan/coşku) doruk noktasına ulaşmak
reach a dead end v. çıkmaz yola girmek
reach a dead end v. yolun sonuna ulaşmak
reach first base v. ilk aşamayı başarıyla tamamlamak
reach first base v. (beyzbol) ilk kaleye ulaşmak
reach first base v. iyi bir başlangıç yapmak
reach first base v. ilk evreyi geçmek
reach first base v. ilk aşamayı geçmek
reach first base v. ilk aşamayı başarıyla tamamlamak
come to/reach somebody's ears v. birinin kulağına gelmek
come to/reach somebody's ears v. birinin kulağına çalınmak
come to/reach somebody's ears v. birinin kulağına ulaşmak
come to/reach somebody's ears v. birinin kulağına gelmek
come to/reach somebody's ears v. birinin kulağına çalınmak
come to/reach somebody's ears v. birinin kulağına ulaşmak
reach the grim milestone v. vahim noktaya ulaşmak
reach for the sky v. çıtayı yüksek tutmak
reach first base (with someone or something) v. (biriyle/bir şeyle) büyük gelişme/ilerleme kaydetmek
reach first base (with someone or something) v. (biriyle/bir şeyle) ilk aşamayı geçmek
reach rock bottom v. dibi görmek
reach rock bottom v. tepetaklak inmek
reach (a) boiling point v. sabrının sonuna gelmek
reach (a) boiling point v. siniri tepesine çıkmak
reach (a) boiling point v. patlama noktasına gelmek
reach (a) boiling point v. kritik noktaya gelmek
reach (a) boiling point v. vahim noktaya gelmek
reach (a) boiling point v. kontrolden çıkmak
reach (a) boiling point v. kaynama noktasına ulaşmak
reach (a) boiling point v. kontrol edilemeyecek noktaya gelmek
reach an accord v. bir uzlaşmaya varmak
reach an accord v. bir anlaşmaya varmak
reach an accord v. mutabakata varmak
reach an accord v. mutabakat sağlamak
reach an understanding v. bir uzlaşmaya varmak
reach an understanding v. bir anlaşmaya varmak
reach an understanding v. mutabakata varmak
reach an understanding v. mutabakat sağlamak
reach an understanding v. karşılıklı anlaşmak/uzlaşmak
reach an understanding with v. ile bir uzlaşmaya varmak
reach an understanding with v. ile bir anlaşmaya varmak
reach an understanding with v. ile mutabakata varmak
reach an understanding with v. ile mutabakat sağlamak
reach an understanding with v. ile karşılıklı anlaşmak/uzlaşmak
reach past (someone or something) v. (birinin/bir şeyin) ilerisine/ötesine uzanmak
reach past (someone or something) v. uzayıp (birini/bir şeyi) geçmek
reach past (someone or something) v. (birinin/bir şeyin) ötesine ulaşmak
reach past (something) v. (bir şeyi) atlatmak
reach speeds of v. belli bir hıza ulaşmak
reach speeds of v. belli bir hıza kadar çıkmak
reach speeds of (up to) (some amount) v. (belli bir) hıza ulaşmak
reach speeds of (up to) (some amount) v. (belli bir hıza) kadar çıkmak
reach stride v. performansının/yeteneğinin doruğuna çıkmak
reach stride v. formunun/yeteneğinin zirvesinde olmak
reach stride v. (özellikle bir oyun/maç için) gününde olmak
within someone's reach expr. başarılabilir/ulaşılabilir
within an arm's reach expr. el altında
within someone's reach expr. erişebileceği mesafede
within an arm's reach expr. elin erişebileceği yerde
within easy reach expr. elinin altında
within someone's reach expr. elde edilebilir
within reach expr. erişilebilir
within reach of expr. in yakınında
within easy reach expr. kolaylıkla erişilebilir
within easy reach expr. kolayda
within reach expr. yetişilebilir
within reach expr. ulaşılabilir
within reach of expr. yetişilir
beyond reach expr. olacak gibi değil
beyond reach expr. anlaşılmaz
beyond reach expr. anlayabileceğinden/yapabileceğinden fazlası
beyond reach expr. anlayabileceğinin/yapabileceğinin ötesinde
beyond reach expr. elde edilemez
within (easy) reach (of something) expr. (bir şeye) yakın
within (easy) reach (of something) expr. (bir şeye) ulaşımı kolay
within arm's reach expr. elin erişebileceği yerde
within arm's reach expr. el altında
within arm's reach expr. elinin altında
Speaking
he is working hard to reach his goal n. amacına ulaşmak için çok çalışıyor
you know how to reach me expr. bana nasıl ulaşacağını biliyorsun
how did you reach that conclusion? expr. bu sonuca nasıl ulaştınız?
how did you reach this conclusion? expr. bu sonuca nasıl vardınız?
how did you reach this conclusion? expr. bu sonuca nasıl ulaştınız?
how did you reach that conclusion? expr. bu sonuca nasıl vardınız?
it's not within reach expr. el altında değil
we have been trying to reach you for days expr. günlerdir sana ulaşmaya çalışıyorduk
where can I reach you? expr. sana nasıl ulaşabilirim?
do you have a number we can reach you at? expr. size ulaşabileceğimiz bir numara var mı?
do you have a number we can reach you at? expr. sana ulaşabileceğim bir numara var mı?
how can I reach you? expr. sana nasıl ulaşabilirim?
I couldn't reach you expr. sana ulaşamadım
can we reach there? expr. yetişebilecek miyiz?
Trade/Economic
full reach and burden n. tam erişim ve yük
reach the target audience v. hedef kitleye ulaşmak
reach business results v. iş hedeflerine ulaşmak
reach peak v. tavan yapmak
reach peak v. tavana vurmak
Law
not reach the age of criminal responsibility v. cezai ehliyeti olmamak
reach a verdict v. karara varmak
reach a verdict v. karar vermek
reach a conclusion v. karar ittihaz etmek
reach majority v. reşit olmak
Politics
reach a compromise v. uzlaşmaya varmak