The sample sentences have been compiled from various sources and although they have been proofread, there may be some omissions. The sentences do not necessarily reflect the ideology and opinions of Tureng.com. Please let us know about sentences with political, social and sensitive content that offend you.

	Englisch	Türkisch
1	polite	kibar	adj.
	Who is this polite young gentleman? Kim bu kibar genç beyefendi? This is really a polite euphemism for the true state of affairs. Bu, gerçek durum için gerçekten de kibar bir örtmece. Mr McCartin is far too polite to make any such accusation. Bay McCartin böyle bir suçlamada bulunmayacak kadar kibardır. I read about myself in polite journals that I am loquacious. Kibar dergilerde kendim hakkında geveze olduğumu okudum. You were right, but you were excessively polite. Haklıydınız, ama aşırı derecede kibardınız. Let us stop being polite and politically correct. Kibar ve siyaseten doğru olmayı bırakalım. We advice you to be always polite. Her zaman kibar olmanızı tavsiye ederiz. Identify the issue, be polite and quickly try to find a resolution. Sorunu tanımlayın, kibar olun ve hızlı bir şekilde çözüm bulmaya çalışın. Polite words would be a source of emotional support for you from all around. Kibar sözler sizin için her yerden duygusal destek kaynağı olacaktır. The next step is to start a polite dialogue. Bir sonraki adım kibar bir diyalog başlatmaktır. They are just trying to be polite. Sadece kibar olmaya çalışıyorlar. I prefer communicating with smart and polite people. Akıllı ve kibar insanlarla iletişim kurmayı tercih ederim. I prefer to communicate with smart and polite people. Akıllı ve kibar insanlarla iletişim kurmayı tercih ederim. I kept my response short and polite. Cevabımı kısa ve kibar tuttum. In the Cell House, he was very cooperative and polite towards officers. Hücre Evi'nde memurlara karşı çok işbirlikçi ve kibardı. But you hate it when I'm polite. Ama kibar olmamdan nefret ediyorsun. For starters, prompt responses are simply polite. Yeni başlayanlar için hızlı yanıtlar sadece kibardır. I don't have to always be polite. Her zaman kibar olmak zorunda değilim. Be polite but make your excuses as soon as you can. Kibar olun ama mümkün olan en kısa sürede mazeretlerinizi belirtin. The front office staff was very polite. Ön büro personeli çok kibardı. Anytime I've gone to coal country, everyone was all polite. Ne zaman kömür bölgesine gitsem, herkes kibar davranıyordu. Anytime I've gone to coal country, everyone was all polite. Ne zaman kömür ülkesine gitsem, herkes kibardı. Don't be so polite, you little drug addict. Bu kadar kibar olma, seni küçük keş. Tom is always polite. Tom her zaman kibardır. Tom is always very polite. Tom her zaman çok kibardır. Tom is often too polite. Tom genellikle fazla kibardır. Tom is often too polite. Tom genellikle çok kibardır. Tom is soft-spoken and polite. Tom yumuşak dilli ve kibardır. Tom is very polite. Tom çok kibardır. Everybody likes polite people. Herkes kibar insanları sever. He is being very polite today. Bugün çok kibar davranıyor. She is always polite! O her zaman kibardır! Tom is always polite, isn't he? Tom her zaman kibardır, değil mi? Generally speaking, the Japanese are polite. Genel olarak konuşursak, Japonlar kibardır. Try to be polite. Kibar olmaya çalış. Was I polite enough? Yeterince kibar mıydım? Tom speaks five languages, but doesn't know how to be polite in any of them. Tom beş dil biliyor ama hiçbirinde nasıl kibar olunacağını bilmiyor. Tom doesn't seem very polite. Tom pek kibar görünmüyor. You were polite, I hope. Umarım kibar davranmışsındır. Tom is a polite boy, isn't he? Tom kibar bir çocuk, değil mi? You're a very polite guy. Sen çok kibar bir adamsın. You're not very polite. Çok kibar değilsin. The Japanese are generally polite. Japonlar genelde kibardırlar. I'm not always as polite as I should be. Her zaman olmam gerektiği kadar kibar değilim. Generally, the Japanese are polite. Genel olarak, Japonlar kibardırlar. Tom is polite, isn't he? Tom kibar, değil mi? I'm not very polite. Çok kibar değilim. I was trying to be polite. Kibar olmaya çalışıyordum. If you make fun of our company again, we certainly won’t be polite to you. Eğer şirketimizle bir daha dalga geçersen, sana karşı kesinlikle kibar olmayız. They were very polite. Çok kibarlardı. Tom is very polite. Tom çok kibar. Tom said that Mary had been polite. Tom, Mary'nin kibar davrandığını söyledi. Tom was polite but distant. Tom kibardı ama mesafeliydi. Be polite, but firm. Kibar ama kararlı ol. He's very polite. Çok kibar biri. The Japanese are generally polite. Japonlar genellikle kibardır. I think Tom is polite. Tom'un kibar olduğunu düşünüyorum. We don't have to be so polite. Bu kadar kibar olmak zorunda değiliz. We don't have to be so polite. Çok kibar olmak zorunda değiliz. We treated him in the politest manner possible. Ona, olabilecek en kibar şekilde davrandık. Mr Smith is too polite to say anything bad about others. Bay Smith, başkaları hakkında kötü bir şey söyleyemeyecek kadar kibardır. I think we've been polite. Bence kibar davrandık. I tried to be polite. Kibar olmaya çalıştım. Tom isn't polite. Tom kibar değildir. Are you polite? Kibar mısın? Are you polite? Kibar mısınız? I try to always be polite. Ben her zaman kibar olmaya çalışıyorum. I try to always be polite. Her zaman kibar olmaya çalışırım. I was just trying to be polite. Sadece kibar olmaya çalışıyordum. I was just trying to be polite. Kibar olmaya çalışıyordum. Tom isn't very polite. Tom çok kibar değil. Tom said that Mary had been polite. Tom, Mary'nin kibar olduğunu söyledi. What is or is not considered polite varies from culture to culture. Neyin kibar sayılıp sayılmayacağı kültürden kültüre değişir. What is polite in one culture may not be polite in another. Bir kültürde kibar olan başka bir kültürde kibar olmayabilir. You cannot be too polite in front of her. Ona ne kadar kibar davransan azdır. You cannot be too polite in front of her. Onun önünde ne kadar kibar davransan azdır. You have to be polite. Kibar olmak zorundasın. You have to be polite. Kibar olmalısın. You must be polite. Kibar olmalısın. Tom is soft-spoken and polite. Tom tatlı dilli ve kibar. She is very polite. Çok kibardır. Tom is too polite to say no. Tom hayır diyemeyecek kadar kibar. She's always very polite. O her zaman çok kibardır. Another, less polite, word for perspiration is sweat. Terleme için daha az kibar olan başka bir kelime de terdir. The dentist is very polite to the patient. Diş hekimi, hastaya karşı çok kibardır. Even though Tom didn't want to, he was too polite not to invite Mary to his party. Tom istememesine rağmen, Mary'yi partisine davet etmeyecek kadar çok kibardı. Even though Tom didn't want to, he was too polite not to invite Mary to his party. Tom istemediği halde Mary'yi partisine davet etmeyecek kadar kibardı. Tom certainly was polite. Tom kesinlikle kibardı. Tom was polite. Tom kibardı. Tom was really polite on the phone. Tom telefonda gerçekten kibardı. Tom was really polite on the phone. Tom telefonda çok kibardı. I was polite to Tom. Tom'a karşı kibardım. Tom was so polite. Tom çok kibardı. Tom was too polite to say anything. Tom bir şey söyleyemeyecek kadar kibardı. Tom was too polite to say no. Tom hayır diyemeyecek kadar çok kibardı. Tom was very polite. Tom çok kibardı. Tom told Mary to be polite. Tom, Mary'ye kibar olmasını söyledi. All the children in this class are very polite. Bu sınıftaki bütün çocuklar çok kibar. She is very polite. O çok kibar. Tom tried to be polite. Tom kibar olmaya çalıştı. Tom wanted to be polite. Tom kibar olmak istiyordu. Tom wanted to be polite. Tom kibar olmak istedi. Tom wasn't polite to Mary. Tom Mary'ye karşı kibar değildi. I was very polite. Çok kibardım. Tom was being polite. Tom kibar davranıyordu. Tom was nice and polite. Tom kibar ve nazikti. Tom was quiet, polite and respectful. Tom sessiz, kibar ve saygılıydı. I'm not very polite. Ben pek kibar değilim. Tom wasn't polite. Tom kibar değildi. He is polite to a fault. Son derece kibar biri. He is polite to a fault. Haddinden fazla kibar biri. He speaks four languages, but doesn't know how to be polite in any of them. Dört dil bilmesine rağmen hiçbirinde kibar konuşmayı bilmiyor. He speaks four languages, but doesn't know how to be polite in any of them. Dört dil biliyor ama hiçbirinde nasıl kibar olunacağını bilmiyor. The dentist is very polite to the patient. Dişçi hastaya karşı çok kibar. His attitude is by no means polite. Tavırları hiçbir şekilde kibar değil. We've got to be polite. Kibar olmalıyız. He's always very polite. O her zaman çok kibardır. He's always very polite. Daima çok kibardır. He's always very polite. Her zaman çok kibardır. Generally, the Japanese are polite. Genelde Japonlar kibardır. I was very polite. Ben çok kibardım. Tom is a polite boy. Tom kibar bir çocuktur. Tom is a polite boy. Tom kibar bir çocuk. Tom is a very polite young man. Tom çok kibar bir genç adam. I always try to be polite. Her zaman kibar olmaya çalışırım. We've got to be polite. Kibar olmak zorundayız. Generally speaking, the Japanese are polite. Genel olarak konuşulursa, Japonlar kibardırlar. In general, the Japanese are polite. Genel olarak Japonlar kibardır. Japanese people in general are polite. Japonlar genel olarak kibardır. Japanese people in general are polite. Japonlar genellikle kibardırlar. It's not polite to speak with your mouth full. Ağzınız doluyken konuşmak kibar bir davranış değildir. You're too polite. Çok kibarsın. He's always very polite. O her zaman çok kibar. You're both very polite. Siz ikiniz de çok kibarsınız. Tom wasn't very polite. Tom çok kibar değildi. Tom wasn't very polite. Tom pek kibar değildi. Tony is a polite boy. Tony, kibar bir çocuk. Tony is a polite boy. Tony kibar bir çocuktur. Try to be as polite as you can before Mr Green. Bay Green'in önünde elinden geldiğince kibar olmaya çalış. Try to be as polite as you can before Mr Green. Bay Green'in önünde olabildiğince kibar olmaya çalışın. He's smart, handsome and polite. O akıllı, yakışıklı ve kibardır. Japanese people are considered to be polite. Japonlar kibar insanlar olarak kabul edilirler. Though he is young, he is quite polite. Genç olmasına rağmen oldukça kibar. Tom is polite. Tom kibar. Tom's polite. Tom kibar. Tom is extremely polite. Tom son derece kibar. Tom is polite and sensitive. Tom kibar ve duyarlıdır. Tom is polite and sensitive. Tom kibar ve duyarlı biri. Tom isn't very polite, is he? Tom pek kibar değil, değil mi? Are you guys polite? Siz kibar mısınız? Maria is a very polite, simple girl. Maria çok kibar ve sade bir kız. This boy is polite. Bu çocuk kibar. Mary wants you to be polite. Mary kibar olmanı istiyor. Please be polite. Lütfen kibar ol. This boy is polite. Bu çocuk çok kibar. He's smart, handsome and polite. Akıllı, yakışıklı ve kibar biri. Though he is young, he is quite polite. Genç olmasına rağmen, o çok kibar. Tom is a very polite young man. Tom çok kibar bir genç adamdır. Tom is being very polite today. Tom bugün çok kibar davranıyor. Tom is just being polite, isn't he? Tom sadece kibar davranıyor, değil mi? Tom is just trying to be polite, I think. Sanırım Tom sadece kibar olmaya çalışıyor. Tom is just trying to be polite, I think. Tom sadece kibar olmaya çalışıyor, sanırım. Working part-time at a supermarket, I found that some customers were polite whereas others weren't. Bir süpermarkette yarı zamanlı çalışırken, bazı müşterilerin kibar olduğunu, bazılarının ise olmadığını gördüm. Tom is always polite, isn't he? Tom her zaman kibar, değil mi? Tom isn't polite. Tom kibar değil. He is bright, and what is more, he is polite. Zeki ve dahası kibar. Please be polite. Lütfen kibar olun. His behavior was anything but polite. Davranışları hiç de kibar değildi. She is by no means polite. Asla kibar değildir. That doesn't sound very polite. Kulağa pek kibar gelmiyor. I am a polite and very responsible person. Ben kibar ve sorumluluk sahibi bir insanım. There's no need to be polite with this kind of person. Böyle bir insana karşı kibar olmaya gerek yok. Tom is always polite. Tom her zaman kibar. Tom doesn't seem very polite. Tom çok kibar görünmüyor. Tom is always very polite. Tom her zaman çok kibar. Show More (172)
2	polite	nazik	adj.
	We have polite conversation about the share prices. Hisse fiyatları hakkında nazik bir sohbet yapıyoruz. As we have come to expect of you, you are being extremely polite to the European Parliament. Sizden beklediğimiz gibi Avrupa Parlamentosu'na karşı son derece nazik davranıyorsunuz. Mr President, I would like to make a personal statement, given your extremely polite reference. Sayın Başkan, son derece nazik referansınız üzerine kişisel bir açıklama yapmak istiyorum. The European Parliament wanted a binding directive rather than polite recommendations. Avrupa Parlamentosu nazik tavsiyeler yerine bağlayıcı bir direktif istiyordu. I am trying to be polite about this. Bu konuda nazik olmaya çalışıyorum. Did they give you prompt and polite responses to your questions? Sorularınıza hızlı ve nazik yanıtlar verdiler mi? Japanese people are considered to be polite. Japon halkının nazik olduğu düşünülür. Tom wasn't polite to us. Tom bize karşı nazik değildi. My mother taught me that it's not polite to point. Annem bana işaret etmenin nazik olmadığını öğretti. Tom wasn't polite. Tom nazik değildi. I said I liked what he had made for dinner, but I was only being polite. Yaptığı akşam yemeğini beğendiğimi söylemiştim, ama sadece nazik davranıyordum. It is polite of him to write me back at once. Bana hemen cevap yazması çok nazik bir davranış. It is polite of her to write me back at once. Bana hemen cevap yazması nazik bir davranış. Tom told Mary to be polite. Tom, Mary'ye nazik olmasını söyledi. Tom was quiet, polite and respectful. Tom sessiz, nazik ve saygılıydı. Tom wasn't polite to Mary. Tom Mary'ye karşı nazik değildi. Tom wasn't polite to us. Tom bize nazik değildi. He's always very polite. O her zaman çok naziktir. Japanese people in general are polite. Japonlar genellikle naziktirler. We treated him in the politest manner possible. Ona mümkün olan en nazik şekilde davrandık. She made a polite bow to me. O bana nazik bir şekilde selam verdi. She wasn't polite to him. Ona karşı nazik değildi. That nurse is very kind and polite. O hemşire çok nazik ve kibardır. That nurse is very kind and polite. O hemşire çok nazik ve kibar. You really should've been a little more polite. Gerçekten biraz daha nazik olmalıydın. You're both very polite. İkiniz de çok naziksiniz. Tom isn't very polite, is he? Tom pek nazik değildir, değil mi? Tom isn't very polite. Tom pek nazik biri değil. You should've been a little more polite. Biraz daha nazik olman gerekirdi. You're not very polite. Pek nazik değilsin. He's always very polite. O her zaman çok nazik. Be polite to everyone. Herkese karşı nazik ol. Be polite to everyone. Herkese karşı nazik olun. Be polite to our clients, then they will pay you. Müşterilerimize karşı nazik olun, o zaman size ödeme yaparlar. Children must always be polite to older people in France. Fransa'da çocuklar yaşlılara karşı her zaman nazik olmalıdır. Children must always be polite to older people in France. Fransa'da çocuklar yaşlı insanlara karşı her zaman nazik olmalıdırlar. Tom was too polite to say no. Tom hayır diyemeyecek kadar nazikti. His behavior was anything but polite. Onun davranışı hiçte nazik değildi. I always try to be polite. Ben her zaman nazik davranmaya çalışırım. Show More (36)
3	polite	ince	adj.
	She is very polite. Çok ince. Japanese people in general are polite. Japonlar genellikle incedirler. Show More (-1)