relation - Englisch Türkisch Sätze
Englisch Türkisch
relation ilişki n.
  • The relation between politics and the country's economics is unarguable.
  • Siyaset ile ülke ekonomisi arasındaki ilişki tartışılmaz.
  • Since then our relation with the Chinese government has taken many twists and turns.
  • O zamandan bu yana Çin hükûmeti ile ilişkilerimiz birçok dönemeçten geçmiştir.
  • Such transactions, according to the argument, bear very little relation to fundamental economic variables.
  • İddiaya göre bu tür işlemlerin temel ekonomik değişkenlerle çok az ilişkisi vardır.
Show More (13)
relation akraba n.
  • My mother has relations in Italy.
  • Annemin İtalya'da akrabaları var.
  • He is no relation to me.
  • O benimle akraba değil.
  • He is a distant relation of hers.
  • Onun uzak bir akrabası.
Show More (0)
relation alaka n.
  • For a long time transport policy was a poor relation in European policy.
  • Uzun bir süre boyunca ulaştırma politikası Avrupa politikasının yetersiz bir alanıydı.
Show More (-2)
relation görelik n.
  • Light is meaningful only in relation to darkness, and truth presupposes error.
  • Işık ancak karanlığa göre anlamlıdır ve hakikat bir miktar hata payını da öngörür.
Show More (-2)
relation akrabalık n.
  • What's your relation with him?
  • Onunla akrabalığınız nedir?
Show More (-2)
relation bağ n.
  • Health is the greatest gift; satisfaction the greatest wealth; fidelity the greatest relation.
  • En büyük nimet sağlık, en büyük zenginlik kanaat, en büyük bağ da vefadır.
Show More (-2)