The sample sentences have been compiled from various sources and although they have been proofread, there may be some omissions. The sentences do not necessarily reflect the ideology and opinions of Tureng.com. Please let us know about sentences with political, social and sensitive content that offend you.
|
Anglais |
Turc |
|
| 1 |
relation |
ilişki |
n. |
|
- The relation between politics and the country's economics is unarguable.
- Siyaset ile ülke ekonomisi arasındaki ilişki tartışılmaz.
- Such transactions, according to the argument, bear very little relation to fundamental economic variables.
- İddiaya göre bu tür işlemlerin temel ekonomik değişkenlerle çok az ilişkisi vardır.
- Water transport is the poor transport relation.
- Su taşımacılığı zayıf bir taşımacılık ilişkisidir.
- Since then our relation with the Chinese government has taken many twists and turns.
- O zamandan bu yana Çin hükûmeti ile ilişkilerimiz birçok dönemeçten geçmiştir.
- Does this bear any relation to colonial uprisings?
- Bunun sömürge ayaklanmalarıyla herhangi bir ilişkisi var mı?
- Do you know the relation between two eyes?
- İki göz arasındaki ilişkiyi biliyor musunuz?
- The exact relation between the two is not determined yet.
- İkisi arasındaki kesin ilişki henüz belirlenmedi.
- The Marxist revolutionist’s relation to history is dynamic.
- Marksist devrimcinin tarihle ilişkisi dinamiktir.
- The relation between current and applied voltage illustrates the nature of the photoelectric effect.
- Akım ve uygulanan voltaj arasındaki ilişki fotoelektrik etkinin doğasını gösterir.
- The relation between the historian and his facts is one of equality, of give-and-take.
- Tarihçi ile olguları arasındaki ilişki bir eşitlik, bir al-ver ilişkisidir.
- The relation of exception is a relation of ban.
- İstisna ilişkisi bir yasak ilişkisidir.
- There is a physical relation between physical things.
- Fiziksel şeyler arasında fiziksel bir ilişki vardır.
- There is no simple relation between them.
- Aralarında basit bir ilişki yoktur.
- This relation continued for a long time.
- Bu ilişki uzun süre devam etti.
- Do u know the relation between your two eyes?
- İki gözünüz arasındaki ilişkiyi biliyor musunuz?
- This relation continued for a long time.
- Bu ilişki uzun bir süre devam etti.
- We shall now examine the relation between the disarmament demand and opportunism.
- Şimdi silahsızlanma talebi ile oportünizm arasındaki ilişkiyi inceleyeceğiz.
- We will have no relation to the egoism.
- Egoizmle hiçbir ilişkimiz olmayacak.
- What is the relation between these parameters?
- Bu parametreler arasındaki ilişki nedir?
- We feel we have a special relation to both.
- Her ikisiyle de özel bir ilişkimiz olduğunu düşünüyoruz.
- This relation, however, is not always true.
- Ancak bu ilişki her zaman doğru değildir.
- The relation of cause and effect must be utterly unknown to mankind.
- Sebep ve sonuç ilişkisi insanoğlu tarafından tamamen bilinmiyor olmalıdır.
- The relation of cause and effect must be utterly unknown to mankind.
- Neden-sonuç ilişkisi, insanlığın hiç bilmediği bir şey olmalı.
- The relation of cause and effect must be utterly unknown to mankind.
- Sebep-sonuç ilişkisi insanlık tarafından tamamen bilinmiyor olmalıdır.
- There should be an harmonious relation between student and teacher.
- Öğrenci ve öğretmen arasında uyumlu bir ilişki olmalı.
- There should be an harmonious relation between student and teacher.
- Öğretmen ve öğrenci arasında uyumlu bir ilişki olmalı.
- Health is the greatest gift; satisfaction the greatest wealth; fidelity the greatest relation.
- Sağlık en büyük hediyedir; memnuniyet en büyük zenginliktir; sadakat en büyük ilişkidir.
- What's your relation with him?
- Onunla ilişkiniz nedir?
- Not many people know how to keep an affectionate relation with their relatives.
- Pek çok insan akrabalarıyla sevgi dolu bir ilişkiyi nasıl sürdüreceğini bilmez.
- What relation is she to you?
- Sizinle nasıl bir ilişkisi var?
Show More (27)
|
| 2 |
relation |
akraba |
n. |
|
- My mother has relations in Italy.
- Annemin İtalya'da akrabaları var.
- He is no relation to me.
- O benimle akraba değil.
- He is a distant relation of hers.
- Onun uzak bir akrabası.
Show More (0)
|
| 3 |
relation |
alaka |
n. |
|
- For a long time transport policy was a poor relation in European policy.
- Uzun bir süre boyunca ulaştırma politikası Avrupa politikasının yetersiz bir alanıydı.
Show More (-2)
|
| 4 |
relation |
görelik |
n. |
|
- Light is meaningful only in relation to darkness, and truth presupposes error.
- Işık ancak karanlığa göre anlamlıdır ve hakikat bir miktar hata payını da öngörür.
Show More (-2)
|
| 5 |
relation |
akrabalık |
n. |
|
- What's your relation with him?
- Onunla akrabalığınız nedir?
Show More (-2)
|
| 6 |
relation |
bağ |
n. |
|
- Health is the greatest gift; satisfaction the greatest wealth; fidelity the greatest relation.
- En büyük nimet sağlık, en büyük zenginlik kanaat, en büyük bağ da vefadır.
Show More (-2)
|