relation - Turc Anglais Dictionnaire

relation

Play ENTRENus
Play ENTRENuk
Play ENTRENau

Sens de "relation" dans le Dictionnaire Turc-Anglais : 50 résultat(s)

Anglais Turc
Common Usage
relation n. ilişki
The relation between politics and the country's economics is unarguable.
Siyaset ile ülke ekonomisi arasındaki ilişki tartışılmaz.

More Sentences
relation n. ilişik
relation n. bağıntı
General
relation n. alaka
For a long time transport policy was a poor relation in European policy.
Uzun bir süre boyunca ulaştırma politikası Avrupa politikasının yetersiz bir alanıydı.

More Sentences
relation n. akrabalık
What's your relation with him?
Onunla akrabalığınız nedir?

More Sentences
relation n. bağ
Health is the greatest gift; satisfaction the greatest wealth; fidelity the greatest relation.
En büyük nimet sağlık, en büyük zenginlik kanaat, en büyük bağ da vefadır.

More Sentences
relation n. akraba
My mother has relations in Italy.
Annemin İtalya'da akrabaları var.

More Sentences
relation n. ilişki
Water transport is the poor transport relation.
Su taşımacılığı zayıf bir taşımacılık ilişkisidir.

More Sentences
Trade/Economic
relation n. ilişki
Such transactions, according to the argument, bear very little relation to fundamental economic variables.
İddiaya göre bu tür işlemlerin temel ekonomik değişkenlerle çok az ilişkisi vardır.

More Sentences
Law
relation n. ilişki
Since then our relation with the Chinese government has taken many twists and turns.
O zamandan bu yana Çin hükûmeti ile ilişkilerimiz birçok dönemeçten geçmiştir.

More Sentences
Chemistry
relation n. görelik
Light is meaningful only in relation to darkness, and truth presupposes error.
Işık ancak karanlığa göre anlamlıdır ve hakikat bir miktar hata payını da öngörür.

More Sentences
General
relation n. oran
relation n. yakın
relation n. söyleme
relation n. nispet
relation n. nakletme
relation n. naklediş
relation n. ara
relation n. aidiyet
relation n. takıntı
relation n. hısım
relation n. hısımlık
relation n. ilinti
relation n. taalluk
relation n. anlatış
relation n. bağlantı
relation n. anlatma
relation n. akrabalar
relation n. geçim
relation n. rabıta
relation n. ilgi
relation n. hikaye
relation n. rivayet
relation n. tasvir etme
relation n. izahat
relation n. beyan
relation n. iddia
Trade/Economic
relation n. münasebet
Law
relation n. ilgi
relation n. irtibat
relation n. münasebet
Technical
relation n. ilgi
Construction
relation n. bağın
Medical
relation n. relasyon
Math
relation n. bağıntı
Logic
relation n. bağıntı
relation n. münasebet
Linguistics
relation n. bağlantı
relation n. bağıntı
Philosophy
relation n. izafet

Sens de "relation" avec d'autres termes dans le Dictionnaire Anglais-Turc : 263 résultat(s)

Anglais Turc
General
social relation n. sosyal ilişki
At the same time, however, as studies have shown, they want new social relations and new forms of intervention.
Ancak aynı zamanda, araştırmaların da gösterdiği gibi, yeni sosyal ilişkiler ve yeni müdahale biçimleri istiyorlar.

More Sentences
political relation n. siyasi ilişki
We must not, however, forget to enter into low-level political relations with Belarus.
Bununla birlikte, Belarus ile düşük düzeyli siyasi ilişkilere girmeyi de unutmamalıyız.

More Sentences
sexual relation n. cinsel ilişki
It may be for immoral sexual relations like those fallen angels or like those in sodom.
Düşmüş melekler veya sodomdakiler gibi ahlaksız cinsel ilişkiler için olabilir.

More Sentences
economic relation n. ekonomik ilişki
The focus is on economic relations, trade agreements, financial assistance, and so on.
Odak noktası ekonomik ilişkiler, ticaret anlaşmaları, mali yardım vb. konulardır.

More Sentences
social relation n. toplumsal ilişki
In common with other free social relations, it must be based upon trust and respect.
Diğer özgür toplumsal ilişkilerde olduğu gibi, güven ve saygıya dayalı olmalıdır.

More Sentences
global relation n. küresel ilişki
We must put forward a concept of global relations that inspires the forthcoming constitution of the European Union.
Avrupa Birliği'nin gelecekteki anayasasına ilham verecek bir küresel ilişkiler konsepti ortaya koymalıyız.

More Sentences
in relation to prep. karşısında
We are hoping that it is sufficient even if the euro rises more in relation to the dollar.
Avro, dolar karşısında daha fazla yükselse bile bunun yeterli olacağını umuyoruz.

More Sentences
in relation to prep. konusunda
The Brok report should be a warning to them in relation to corruption and reform of public administration.
Brok raporu, yolsuzluk ve kamu yönetimi reformu konusunda onlar için bir uyarı olmalıdır.

More Sentences
in relation to prep. ilişkili olarak
Universal service must be defined in relation to the new technological environment.
Evrensel hizmet, yeni teknolojik ortamla ilişkili olarak tanımlanmalıdır.

More Sentences
in relation to prep. hakkında
We have no idea how one pair will move in relation to the other.
Bir çiftin diğerine göre nasıl hareket edeceği hakkında hiçbir fikrimiz yok.

More Sentences
in relation to prep. ilişkin
We have taken some important new initiatives in relation to conflict prevention.
Çatışmaların önlenmesine ilişkin olarak bazı önemli yeni girişimlerde bulunduk.

More Sentences
in relation to prep. ile ilgili olarak
What are we going to do about administrative expenditure, especially in relation to enlargement?
Özellikle genişleme ile ilgili olarak idari harcamalar konusunda ne yapacağız?

More Sentences
Phrases
in relation to (something) expr. (bir şeyle) bağlantılı olarak
And in relation to this thought, I would like to point out that we are midway through 2003.
Ve bu düşünceyle bağlantılı olarak, 2003 yılının ortalarında olduğumuzu belirtmek isterim.

More Sentences
in relation to (something) expr. (bir şeyle) ilgili olarak
Lastly, in relation to ACP-wide issues, the ACP want to establish some principles as a complete block.
Son olarak, ACP genelindeki konularla ilgili olarak, ACP tam bir blok olarak bazı ilkeler oluşturmak istemektedir.

More Sentences
Colloquial
no relation expr. akrabalık yok
He is no relation to me.
Benimle bir akrabalığı yok.

More Sentences
Law
sexual relation n. cinsel ilişki
Get tested before having sexual relations with new partners.
Yeni partnerlerle cinsel ilişkiye girmeden önce test yaptırın.

More Sentences
Politics
bilateral relation n. ikili ilişki
Bilateral relations only lead to the suffering of the weakest.
İkili ilişkiler sadece en zayıf olanın acı çekmesine neden olur.

More Sentences
General
rocky relation n. sallantılı ilişki
blood relation n. akraba
temporal relation n. geçici ilişki
interactive relation n. karşılıklı etkilenme
linearly ordered relation n. doğrusal sıralama bağıntısı
linguistic relation n. dilsel ilişki
interactive relation n. etkileşim
maxim of relation n. bağıntı ilkesi
magnitude relation n. büyüklük ilişkisi
international relation and cultur n. uluslararası ilişkiler ve kültür
self relation n. kendi kendini ifade etme
official relation n. resmi görüşme
interorganizational relation n. örgütlerarası ilişkiler
blood relation n. akrabalık
legal relation n. yasal ilişki
relation to bible n. incille ilişki
forbidden relation n. yasak ilişki
legal relation n. hukuksal ilişki
partnership relation n. ortaklık ilişkisi
close relation n. sıkı ilişki
cordial relation n. sıkı ilişki
personal relation n. şahsi münasebet
cordial relation n. samimi ilişki
close relation n. yakın münasebet
blood relation n. kan bağı
rupture of relation n. ilişkilerin kesilmesi
cause and effect relation n. sebep sonuç ilişkisi
cause and effect relation n. neden sonuç ilişkisi
organic relation n. organik ilişki
superiority relation n. üstünlük ilişkisi
a poor relation n. zayıf bir ilişki
personal relation n. şahsi ilişki
mirror-image relation n. birbirlerinin yansıması olan kristal veya moleküllerin arasındaki karşıtlık ilişkisi
poor relation n. yetersiz şey
poor relation n. düşük seviye kimse
poor relation n. yetersiz kimse
poor relation n. diğerlerinin gerisinde kalan üye
co-relation n. bağıntı
co-relation n. korelasyon
co-relation n. bağdaşma
co-relation n. bağlılık
part to whole relation n. bütün ve parçaları arasındaki anlam ilişkisi
partner relation n. ortaklık ilişkisi
spatial relation n. mekansallık
partner relation n. ortakların birbirleri çıkarına hareket etme yükümlülüğü
bear no relation to v. ile ilgisi olmamak
establish a mutual relation v. bağ kurmak
be in relation with v. ilişki içinde olmak
establish a relation v. ilişki içine girmek
have relation with v. ilişki içinde bulunmak
be in relation with v. ilişki içinde bulunmak
have a blood-relation v. kan bağı olmak
break off the relation v. ilişkiyi kesmek
break off the relation v. ilişkiyi koparmak
relation to adj. -e ilişkin
in relation to prep. hususunda
in relation of prep. ile ilişkili olan
in relation with prep. ile ilgili olan
with relation to prep. ilişkin olarak
in relation to prep. -e dair
in relation of prep. ile bağlantılı olarak
in relation to prep. -e ilişkin olarak
in relation to prep. istinaden
in relation to prep. bununla bağlantılı olarak
Phrases
in relation to that expr. bununla ilgili olarak
in relation to expr. noktasında
in relation to (something) expr. (bir şeye) dair
in relation to (something) expr. (bir şey) hakkında
in relation to (something) expr. (bir şey) hususunda
in relation to (something) expr. (bir şeye) ilişkin
in relation to (something) expr. (bir şeye) istinaden
Colloquial
no relation expr. soyadı benzerliği
Idioms
a poor relation n. diğerlerine göre daha az güçlü kimse/şey
a poor relation n. diğerlerine göre daha az saygın kimse/şey
a poor relation n. diğerlerine göre daha az önemli kimse/şey
bear a relation/relationship to v. ile alakası olmak
a poor relation (of) adj. benzer fakat o kadar iyi değil
a poor relation (of) adj. kötü bir versiyonu
a poor relation (of) adj. benzer fakat daha az popüler/iyi
a poor relation (of) adj. kötü bir benzeri/taklidi
a poor relation (of) adj. daha az talep/rağbet gören bir benzeri
Trade/Economic
professional relation n. iş ilişkisi
business relation n. iş ilişkisi
a primary liability relation n. temel borç ilişkisi
trade relation n. ticari ilişki
contractual relation n. sözleşme ilişkisi
price-quality relation n. fiyat kalite ilişkisi
receiver-creditor relation n. alacaklı-borçlu ilişkisi
bank-depositor relation n. bankanın mevduat sahipleri yararına hareket etme sorumluluğu
improve business relation v. iş ilişkisini geliştirmek
develop business relation v. iş ilişkisini geliştirmek
Law
lawyer client relation n. avukat müvekkil ilişkisi
illegitimate relation n. sahih olmayan nesep
legal relation n. hukuki birleşme
causal relation n. illiyet bağlantısı
causal relation n. illiyet ilişkisi
causal relation n. nedensellik ilişkisi
confidential relation n. güvene dayanan ilişki
confidential relation n. güvene dayalı ilişki
sexual relation n. cinsel birleşme
sexual relation n. cinsel münasebet
sexual relation n. cinsi münasebet
contractual relation n. akdi ilişki
relation of causality n. illiyet rabıtası
relation of causality n. nedensellik
relation of causality n. nedensellik bağı
relation of causality n. nedenle sonuç arasındaki bağ
legal relation n. hukuki bağlantı
legal relation n. yasal bağlantı
relation between law and religion n. hukuk-din ilişkisi
relation between law and moral n. hukuk-ahlak ilişkisi
causal relation n. illiyet rabıtası
relation between law and customs n. hukuk-örf ve adet ilişkisi
employment relation n. iş ilişkisi
causal relation n. nedensellik bağı
causal relation n. illiyet bağı
right to establish personal relation n. şahsi ilişki kurma hakkı
trustee-beneficiary relation n. vasinin varisin menfaatleri doğrultusunda hareket etme yükümlülüğü
attorney-client relation n. avukat müvekkil ilişkisi
attorney-client relation n. avukatın müvekkilin çıkarlarını en iyi şekilde koruma yükümlülüğü
conservator-ward relation n. vasinin vesayeti altındaki şahsın menfaatine uygun hareket etme sorumluluğu
fiduciary relation n. güvene dayalı hukuki ilişki
fiduciary relation n. bir başkasının yardım veya korumasına güvenilerek kurulan hukuki ilişki
relation back v. geç tamamlanmış olsa da gerçek tarihinden daha erken bir tarihte tamamlanmış gibi muamele etmek
Politics
vertical relation n. dikey ilişki
intercultural relation n. kültürlerarası ilişki
horizontal relation n. yatay ilişki
cause and effect relation n. neden-sonuç ilişkisi
Industry
director-stockholder relation n. şirket yöneticilerinin hissedarların çıkarları doğrultusunda hareket etme sorumluluğu
Technical
stage relation curves n. seviye bağıntı eğrileri
logical relation n. mantıksal ilişki
connected relation n. bağlantılı bağıntı
bragg grey relation n. bragg grey bağıntısı
completely ordered relation n. tam sıralama bağıntısı
stage discharge relation n. seviye deşarj münasebeti
closed equivalence relation n. kapalı denklik bağıntısı
asymmetric relation n. asimetrik bağıntı
mass energy relation n. kütle enerji bağıntısı
age-strength relation n. yaş-dayanım bağıntısı
stress-strain relation n. gerilme şekil değiştirme bağıntısı
one-to-one relation n. bire bir gönderme
constitutive relation n. bünye denklemi
stress-strain relation n. gerilme-deformasyon bağıntısı
mil relation n. milyem formülü
vogel-fulcher relation n. vogel-fulcher bağıntısı
hardness-tensile strength relation n. sertlik-çekme dayancı bağıntısı
bagaryatski relation n. bagaryatski ilişkisi
boltzmann relation n. boltzmann bağıntısı
orowan relation n. orowan bağıntısı
precision data in relation to methods of test n. deney metotlarıyla ilgili kesinlik verileri
frank-starling relation n. frank starling ilişkisi
volume-surface relation n. hacim-yüzey ilişkisi
quantitative relation n. büyüklükler arasındaki ilişki
quantitative relation n. kantitatif ilişki
Computer
equivalence relation n. eşdeğerlik ilişkisi
logical relation n. mantıksal ilişki
Informatics
equivalence relation n. eşdeğerlik ilişkisi
asymmetric relation n. bakışımsız ilişki
virtual relation n. sanal ilişki
ordering relation n. sıralama ilişkisi
Mechanic
constitutive relation n. bünye denklemi
Construction
load-deflection relation n. yük-eğilme bağıntısı
Marine
haskind’s relation n. haskind bağıntısı
Medical
medical relation n. tıbbi ilişki
jaw relation record n. çene ilişki kaydı
dose-response relation n. doz-cevap veya doz-yanıt ilişkisi
doctor-patient relation n. doktor hasta ilişkisi
nurse-patient relation n. hemşire-hasta ilişkisi
nurse-patient relation n. hemşirenin hastanın çıkarları doğrultusunda hareket etme sorumluluğu
Psychology
pseudo relation n. sahte ilişki
Math
irreflexive relation n. yansımaz bağıntı
equivalence relation n. denklik bağıntısı
total order relation n. tamsıralama bağıntısı
antireflexive relation n. yansımaz bağıntı
reflexive relation n. yansımalı bağıntı
equality relation n. eşitlik bağıntısı
binary relation n. ikili bağıntı
antisymmetric relation n. terssimetrik bağıntı
reciprocal relation n. ters bağıntı
reflexive relation n. refleksif bağıntı
antisymmetric relation n. antisimetrik bağıntı
partially ordered relation n. kısmi sıralama bağıntısı
pythagorean relation n. pisagor bağıntısı
linear relation n. lineer bağımlı vektörler
inverse relation n. ters bağıntı
antireflexive relation n. refleksif olmayan bağıntı
symmetric relation n. simetrik bağıntı
mathematical relation n. matematiksel ilişki
irreflexive relation n. refleksif olmayan bağıntı
order relation n. sıralama bağıntısı
transitive relation n. geçişli bağıntı
completely ordered relation n. tam sıralama bağıntısı
completely ordered relation n. tümel sıralı bağıntı
closed equivalence relation n. kapalı denklik bağıntısı
asymmetric relation n. bakışımsız bağıntı
asymmetric relation n. asimetrik bağıntı
connected relation n. bağlantılı bağıntı
parseval's relation n. parseval eşitliği
equivalence relation n. eşdeğerlik bağıntısı
linearly ordered relation n. doğrusal sıralama bağıntısı
transitive relation n. geçişken bağıntı
nonreflexive relation n. yansımasız bağıntı
ordered relation n. sıralama bağıntısı
reflexive relation n. yansıyan bağıntı
symmetric relation n. bakışımlı bağıntı
n-ary relation n. n-li bağıntı
pre-order relation n. önsıralama bağıntısı
well-ordering relation n. iyi sıralama bağıntısı
reflexive relation n. dönüşlü bağıntı
recurrence relation n. yineleme ilişki
Logic
conditional relation n. mantıksal implikasyon
conditional relation n. koşullu ilişki
conditional relation n. önermeler arasında kurulan mantıksal ilişki
conditional relation n. implikasyon
Statistics
reversible relation n. ters çevrilebilir ilişki
linear structural relation n. doğrusal yapı ilişkisi
confluent relation n. eş-gidiş ilişkisi
bartlett relation n. bartlett ilişkisi
Physics
dispersion relation n. dağılma ilişkisi
dispersion relation n. dispersiyon ilişkisi
dispersion relation n. dispersiyon bağıntısı
dispersion relation n. dalganın açısal frekansı ile dalga vektörünün büyüklüğü arasındaki ilişki
Biology
phylogenetic relation n. filogenetik ilişki
Social Sciences
temporal relation n. zamansal ilişki
Education
teacher student relation n. öğrenci öğretmen ilişkisi
teacher-student relation n. öğretmen öğrenci ilişkisi
superiority relation n. tahakküm ilişkisi
academic relation n. öğretmen öğrenci ilişkisi
Linguistics
grammatical relation n. gramatik ilişki
semantic relation n. anlamsal ilişki
maxim of relation n. bağıntı ilkesi
paradigmatic relation n. dizisel bağıntı
syntagmatic relation n. dizimsel bağıntı
anaphoric relation n. önceden bahsedilen bir şey ile ona atıfta bulunan zamir arasındaki ilişki
whole to part relation n. bir bütün ve parçaları arasındaki anlam ilişkisi
Environment
model of the load deflection relation n. yük saptırma ilişki modeli
Military
mil relation n. binde bir kaidesi
Music
cross relation [us] n. ses uyumsuzluğu
false relation n. ses uyumsuzluğu
false relation n. harmonik uyumsuzluk
false relation n. şarkıda seslerin birbirine karışması
cross relation [us] n. harmonik uyumsuzluk
false relation n. kakafoni
cross relation [us] n. kakafoni
cross relation [us] n. şarkıda seslerin birbirine karışması
cross relation n. notanın ve kromatik değişikliğinin aynı anda veya art arda ortaya çıkması