|
Catégorie |
Turc |
Anglais |
|
General |
|
1 |
General |
ilahi söyleme |
hymnody n.
|
|
|
2 |
General |
etraflıca söyleme |
expatiation n.
|
|
3 |
General |
yalan söyleme |
falsehood n.
|
|
4 |
General |
irticalen söyleme |
extemporizing n.
|
|
5 |
General |
söz söyleme sanatı |
elocution n.
|
|
6 |
General |
irticalen şiir söyleme veya çalma |
extemporisation n.
|
|
7 |
General |
abartılı söz söyleme |
magniloquence n.
|
|
8 |
General |
arada söyleme |
interjection n.
|
|
9 |
General |
asıl fikrini söyleme |
candor n.
|
|
10 |
General |
yalan söyleme |
lying n.
|
|
11 |
General |
şarkı söyleme |
sing n.
|
|
12 |
General |
etkili ve güzel söz söyleme yeteneği |
eloquence n.
|
|
13 |
General |
daha detaylı bir şekilde söyleme |
amplification n.
|
|
14 |
General |
üstü kapalı söyleme |
insinuation n.
|
|
15 |
General |
hazırlıksız söz söyleme |
extemporizing n.
|
|
16 |
General |
açıkça söyleme |
avowal n.
|
|
17 |
General |
şarkı söyleme |
song n.
|
|
18 |
General |
ısrarla söyleme |
emphasising n.
|
|
19 |
General |
şarkı söyleme |
chant n.
|
|
20 |
General |
kendi düşüncelerini katarak söyleme |
embellishing n.
|
|
21 |
General |
iki anlama gelecek söz söyleme |
equivocating n.
|
|
|
22 |
General |
hazırlıksız söz söyleme |
extemporising n.
|
|
23 |
General |
irticalen söyleme |
extemporising n.
|
|
24 |
General |
şarkı söyleme |
singing n.
|
|
25 |
General |
hiddetle söyleme |
exclaiming n.
|
|
26 |
General |
temel düşünceleri söyleme |
keynoting n.
|
|
27 |
General |
laf arasında söyleme |
interjection n.
|
|
28 |
General |
güzel söz söyleme sanatı |
eloquence n.
|
|
29 |
General |
söz söyleme |
speech n.
|
|
30 |
General |
ısrarla söyleme |
emphasizing n.
|
|
31 |
General |
daha ayrıntılı bir şekilde söyleme |
amplification n.
|
|
32 |
General |
üstü kapalı söyleme |
intimation n.
|
|
33 |
General |
asıl fikrini söyleme |
candidness n.
|
|
34 |
General |
daha uzun bir şekilde söyleme |
amplification n.
|
|
35 |
General |
söz söyleme |
utterance n.
|
|
36 |
General |
söyleme (fikir, düşünce) |
emitting n.
|
|
37 |
General |
açıkça söyleme |
avowing n.
|
|
38 |
General |
taşlar vasıtasıyla geleceği söyleme |
lithomancy n.
|
|
39 |
General |
söz söyleme sanatı |
oratory n.
|
|
40 |
General |
doğruyu söyleme |
truth telling n.
|
|
41 |
General |
kimseye söyleme |
mum is the word n.
|
|
42 |
General |
tersini söyleme |
contradiction n.
|
|
43 |
General |
deşifre şarkı söyleme |
sight-singing n.
|
|
44 |
General |
güzel söz söyleme sanatı |
elocution n.
|
|
45 |
General |
birşeyi kaba biçimde söyleme |
dysphemism n.
|
|
46 |
General |
hep beraber şarkı söyleme |
singalong n.
|
|
47 |
General |
koro halinde/hep birlikte şarkı/marş söyleme |
sing-along n.
|
|
48 |
General |
anlamsız hecelerle caz söyleme tekniği |
scat n.
|
|
49 |
General |
hep beraber şarkı söyleme |
barbershop singing n.
|
|
50 |
General |
irticalen şiir söyleme veya çalma |
extemporization n.
|
|
51 |
General |
asıl fikrini söyleme |
candour n.
|
|
52 |
General |
ağzına geleni söyleme |
mouthing off n.
|
|
53 |
General |
cesaretle ve risk alarak hakikati söyleme |
parrhesia n.
|
|
54 |
General |
istikametini söyleme |
addression [obsolete] n.
|
|
55 |
General |
şarkı söyleme |
cantation n.
|
|
56 |
General |
ilahi söyleme |
cantation n.
|
|
57 |
General |
ağzına geleni söyleme |
verbal assault n.
|
|
58 |
General |
yakın sesleri art arda söyleme zorluğu |
cacophony n.
|
|
59 |
General |
üstü kapalı söyleme |
undernote n.
|
|
60 |
General |
aynı anda aynı şeyleri söyleme |
unison n.
|
|
61 |
General |
yalan söyleme |
lie n.
|
|
|
62 |
General |
üstü kapalı söyleme |
wind n.
|
|
63 |
General |
ahenkle şarkı söyleme |
harmonization n.
|
|
64 |
General |
ahenkle şarkı söyleme |
harmonisation n.
|
|
65 |
General |
şarkı söyleme sesi |
breast [obsolete] n.
|
|
66 |
General |
söz söyleme |
mouth n.
|
|
67 |
General |
ilahi söyleme |
hymning n.
|
|
68 |
General |
ilahi söyleme |
hymnography n.
|
|
69 |
General |
ilahi söyleme |
hymnology n.
|
|
70 |
General |
söz söyleme sanatı |
declamation n.
|
|
71 |
General |
ritüelin parçası olarak büyülü sözler söyleme |
incantation n.
|
|
72 |
General |
(hastalığı iyileştirmek için) büyülü sözler söyleme |
incantation n.
|
|
73 |
General |
kelimelerin harflerini doğru söyleme yarışması |
bee n.
|
|
74 |
General |
ağzına geleni söyleme |
goller [scotland] n.
|
|
75 |
General |
dini müziğin şarkı söyleme |
intonation n.
|
|
76 |
General |
şarkı söyleme tarzı |
intonation n.
|
|
77 |
General |
tekdüze söyleme |
intoning n.
|
|
78 |
General |
bazı kelimeleri vurgulu söyleme |
italics n.
|
|
79 |
General |
son sözü söyleme gücü |
the say n.
|
|
80 |
General |
kibarca söyleme biçimi |
code word n.
|
|
81 |
General |
yalan söyleme |
fibbery n.
|
|
82 |
General |
yalan söyleme |
fibbing n.
|
|
83 |
General |
bir şeyi kasten zor anlaşılacak şekilde söyleme |
fibbing n.
|
|
84 |
General |
üstü kapalı söyleme |
scent n.
|
|
85 |
General |
mecliste söz söyleme hakkı olmak |
have the floor v.
|
|
86 |
General |
olacakları söyleme |
antitypical adj.
|
|
87 |
General |
şarkı söyleme ile ilgili |
cantatory adj.
|
|
88 |
General |
(şarkı söyleme sesi) tınısız |
breathy adj.
|
|
89 |
General |
soylu bir söyleme sahip |
high-sounding adj.
|
|
90 |
General |
irticalen söyleme |
ad lib adv.
|
|
91 |
General |
söyleme yoluyla |
dictionally adv.
|
|
Phrasals |
|
92 |
Phrasals |
bir şeyi yapma/söyleme zorunluluğu duymak |
incumbent upon someone to do something v.
|
|
93 |
Phrasals |
bir şeyi (yapma/söyleme) görevi düşmek |
incumbent upon someone to do something v.
|
|
Phrases |
|
94 |
Phrases |
kimseye söyleme |
seal up your lips and give no words but mum expr.
|
|
Proverb |
|
95 |
Proverb |
ölünün arkasından kötü söz söyleme |
never speak ill of the dead
|
|
96 |
Proverb |
ölünün arkasından kötü söyleme |
never speak ill of the dead
|
|
97 |
Proverb |
büyük lokma ye büyük söz söyleme |
eat a big mouthful, but don't make big promises
|
|
98 |
Proverb |
söz biliyorsan söyle inansınlar, bilmiyorsan söyleme adam sansınlar |
a shut mouth catches no flies
|
|
99 |
Proverb |
sorulmadan fikrini söyleme |
never give advice unless asked
|
|
100 |
Proverb |
istenmediği/sorulmadığı sürece fikrini söyleme |
never give advice unless asked
|
|
101 |
Proverb |
ölünün arkasından kötü söyleme |
you shouldn't speak ill of the dead
|
|
102 |
Proverb |
ölünün arkasından kötü söz söyleme |
you shouldn't speak ill of the dead
|
|
Colloquial |
|
103 |
Colloquial |
birinden kendi hakkında duyduğu iltifata karşılık olarak o kişi hakkında duyulmuş iltifatı söyleme |
trade-last [us] n.
|
|
104 |
Colloquial |
bir söyleme biçimi/tarzı |
a turn of phrase n.
|
|
105 |
Colloquial |
filmin veya kitabın sonunu söyleme |
spoiling n.
|
|
106 |
Colloquial |
filmin veya kitabın sonunu söyleme |
spoil n.
|
|
107 |
Colloquial |
(bir şeyi) yapma/söyleme görevi düşmek |
incumbent to do v.
|
|
108 |
Colloquial |
(bir şeyi) yapma/söyleme zorunluluğu duymak |
incumbent to do v.
|
|
109 |
Colloquial |
kimseye söyleme |
keep it quiet expr.
|
|
110 |
Colloquial |
kimseye söyleme |
keep a lid on it expr.
|
|
111 |
Colloquial |
(bunu) kimseye söyleme |
shut up about it expr.
|
|
112 |
Colloquial |
karşılığını kaldıramayacağın şeyleri söyleme |
if you can't take it, don't dish it out expr.
|
|
113 |
Colloquial |
duymak istemediğin şeyleri başkalarına da söyleme |
if you can't take it, don't dish it out expr.
|
|
114 |
Colloquial |
karşılığını kaldıramayacağın şeyleri söyleme |
if you can't take it, then don't dish it out expr.
|
|
115 |
Colloquial |
duymak istemediğin şeyleri başkalarına da söyleme |
if you can't take it, then don't dish it out expr.
|
|
116 |
Colloquial |
sorma, söyleme, rahatsız etme, izleme |
don't ask, don't tell, don't harass, don't pursue expr.
|
|
117 |
Colloquial |
yapamayacağın şeyi söyleme/iddia etme |
don't talk the talk if you can't walk the walk expr.
|
|
118 |
Colloquial |
eğer iyi bir şey söylemeyeceksen hiçbir şey söyleme daha iyi |
if you don't have anything nice to say, don't say anything at all expr.
|
|
119 |
Colloquial |
hiçbir şey söyleme |
not a word expr.
|
|
Idioms |
|
120 |
Idioms |
ağzına geleni söyleme |
a lick with the rough side of the tongue n.
|
|
121 |
Idioms |
bir şeyden kaçmak için hasta olduğunu söyleme |
diplomatic flu n.
|
|
122 |
Idioms |
dili dönmek (zor bir kelimeyi söyleme) |
get one's tongue round v.
|
|
123 |
Idioms |
dili dönmek (zor bir kelimeyi söyleme) |
get one's tongue around v.
|
|
124 |
Idioms |
ilk söz söyleme/kullanma hakkına sahip olmak |
have first call on something v.
|
|
125 |
Idioms |
konuşma/söyleme fırsatı bulmak |
get a word in edgewise v.
|
|
126 |
Idioms |
müzik/şarkı söyleme yeteneği olmak |
can carry a tune v.
|
|
127 |
Idioms |
ilk söz söyleme/kullanma hakkına sahip olmak |
have first call v.
|
|
128 |
Idioms |
(biri/bir şey hakkında/üzerine) ilk söz söyleme/kullanma hakkına sahip olmak |
have first call (on somebody/something) v.
|
|
129 |
Idioms |
istenmeyen/hoşa gitmeyen şeyler söyleme eğiliminde |
pass-remarkable [ireland] adj.
|
|
130 |
Idioms |
bu sende kalsın/etrafa yayma/kimseye söyleme |
not for publication expr.
|
|
131 |
Idioms |
kimseye söyleme |
don't tell a soul expr.
|
|
132 |
Idioms |
kimseye söyleme |
mum's the word expr.
|
|
133 |
Idioms |
sorma söyleme |
dadt (don't ask, don't tell) expr.
|
|
134 |
Idioms |
bir şey söyleme |
hold your peace/tongue [old-fashioned] expr.
|
|
135 |
Idioms |
yapamayacağın şeyi söyleme/iddia etme |
if you can't walk the walk, don't talk the talk expr.
|
|
136 |
Idioms |
kimseye söyleme! |
mum's the word! expr.
|
|
137 |
Idioms |
sorma söyleme yasası |
dadt (don't ask, don't tell) abrev.
|
|
138 |
Idioms |
sorma söyleme politikası |
dadt (don't ask, don't tell) abrev.
|
|
Speaking |
|
139 |
Speaking |
artık bir şey söyleme |
leave it at that n.
|
|
140 |
Speaking |
bana bir şey söyleme |
don't tell me anything n.
|
|
141 |
Speaking |
babama söyleme |
don't tell my dad n.
|
|
142 |
Speaking |
bu hikayeye inandığını söyleme |
don't tell me you buy that story n.
|
|
143 |
Speaking |
bir şey söyleme |
don't say anything n.
|
|
144 |
Speaking |
el ile tırnak işareti yaparak söyleme |
quote, unquote n.
|
|
145 |
Speaking |
el ile tırnak işareti yaparak söyleme |
quote, end quote n.
|
|
146 |
Speaking |
el ile tırnak işareti yapma veya söyleme |
quote end quote n.
|
|
147 |
Speaking |
bana sakin olmamı söyleme |
don't tell me to relax expr.
|
|
148 |
Speaking |
böyle söyleme |
don't say that expr.
|
|
149 |
Speaking |
böyle şeyler söyleme |
don't say things like that expr.
|
|
150 |
Speaking |
bana ne yapamayacağımı söyleme |
don't tell me what i can't do expr.
|
|
151 |
Speaking |
bana aynı yalanları söyleme! |
don't give me that line! expr.
|
|
152 |
Speaking |
bana ne yapacağımı söyleme! |
don't tell me what to do! expr.
|
|
153 |
Speaking |
bana ne yapacağımı söyleme |
don't tell me what to do expr.
|
|
154 |
Speaking |
bana söyleme |
don't tell me expr.
|
|
155 |
Speaking |
bana sakin olmamı söyleme |
don't tell me to calm down expr.
|
|
156 |
Speaking |
bunu bana söyleme |
don't tell me that expr.
|
|
157 |
Speaking |
bunu söyleme! |
don't say it! expr.
|
|
158 |
Speaking |
bilene ne yapacağını söyleme |
don't teach your grandmother how to suck eggs expr.
|
|
159 |
Speaking |
bunu kimseye söyleme |
don't breathe a word of this to anyone expr.
|
|
160 |
Speaking |
bana aynı yalanları söyleme! |
don't hand me that line! expr.
|
|
161 |
Speaking |
bana sakın yalan söyleme! |
don't you lie to me! expr.
|
|
162 |
Speaking |
bunu kimseye söyleme |
don't tell this to anyone expr.
|
|
163 |
Speaking |
bana neyi yapamayacağımı söyleme |
don't tell me what i can't do expr.
|
|
164 |
Speaking |
bana ne söyleyip ne söylemeyeceğimi söyleme |
don't tell me what to say and what not to say expr.
|
|
165 |
Speaking |
bana yalan söyleme |
do not lie to me expr.
|
|
166 |
Speaking |
bana ne bilip ne bilmediğimi söyleme |
don't tell me what I know expr.
|
|
167 |
Speaking |
bana ne yapacağımı söyleme |
don't teach your grandmother how to suck eggs expr.
|
|
168 |
Speaking |
bana buna inandığını söyleme |
don't tell me you believe this expr.
|
|
169 |
Speaking |
bana yalan söyleme |
don't lie to me expr.
|
|
170 |
Speaking |
hiçbir şey söyleme |
don't say a word expr.
|
|
171 |
Speaking |
kimseye söyleme |
tell no one expr.
|
|
172 |
Speaking |
kimseye söyleme |
keep this to yourself expr.
|
|
173 |
Speaking |
kimseye söyleme! |
keep it under your hat! expr.
|
|
174 |
Speaking |
kimselere söyleme |
keep it on the hush expr.
|
|
175 |
Speaking |
kimseye söyleme |
tell nobody expr.
|
|
176 |
Speaking |
kimseye söyleme |
don't tell anyone expr.
|
|
177 |
Speaking |
kimselere söyleme |
keep it on the down low expr.
|
|
178 |
Speaking |
öyle söyleme |
don't say it like that expr.
|
|
179 |
Speaking |
kimseye söyleme |
do not tell anyone expr.
|
|
180 |
Speaking |
sakın söyleme |
don't say it expr.
|
|
181 |
Speaking |
söyleme! |
don't say it! expr.
|
|
182 |
Speaking |
sakın kimseye söyleme! |
mum's got the word! expr.
|
|
183 |
Speaking |
sakın söyleme |
don't tell me expr.
|
|
184 |
Speaking |
sakın bana burada yaşadığını söyleme |
don't tell me you live here expr.
|
|
185 |
Speaking |
seni sevmediğimi söyleme |
don't say I don't love you expr.
|
|
186 |
Speaking |
sakın kimseye söyleme |
mum's the word expr.
|
|
187 |
Speaking |
yalan söyleme bana |
do not lie to me expr.
|
|
Law |
|
188 |
Law |
çıkıp söz söyleme hakkı |
locus standi n.
|
|
189 |
Law |
tapu dairesinde taşınmaz malını başkasına sattığını veya ipotek ettiğini söyleme |
accept declaration at the land registry office v.
|
|
Politics |
|
190 |
Politics |
sorma söyleme politikası |
don't ask don't tell n.
|
|
Linguistics |
|
191 |
Linguistics |
kelimenin ilk hecesini vurgulu söyleme |
acrology n.
|
|
192 |
Linguistics |
genizden söyleme |
nasalization n.
|
|
193 |
Linguistics |
genizden söyleme |
nasalisation n.
|
|
194 |
Linguistics |
betimleyici söyleme |
constative utterance n.
|
|
195 |
Linguistics |
önemli bir söylemden önemsiz bir söyleme geçiş |
anticlimax n.
|
|
196 |
Linguistics |
şarkı söyleme |
vocalism n.
|
|
197 |
Linguistics |
bazı kelimeleri vurgulu söyleme |
italic n.
|
|
Religious |
|
198 |
Religious |
ilahi söyleme |
cantillation n.
|
|
199 |
Religious |
geleneksel musevi melodisinde söyleme |
cantillation n.
|
|
200 |
Religious |
makamlı söyleme |
cantillation n.
|
|
201 |
Religious |
noel gibi dini günlerde neşeli ilahiler söyleme |
caroling n.
|
|
202 |
Religious |
aziz ambrose'un başlattığı bir ilahi söyleme tarzı |
ambrosian chant n.
|
|
203 |
Religious |
(hinduizm'de) müzik aletleri eşliğinde ilahi söyleme |
kirtan n.
|
|
204 |
Religious |
dini şarkı ve ilahi söyleme |
bhajan n.
|
|
205 |
Religious |
(budizm'de) nam myoho renge kyo mantrasını söyleme |
daimoku n.
|
|
Military |
|
206 |
Military |
hava savunma yan söyleme |
air defence crosstell and broadcast n.
|
|
207 |
Military |
ileri ve yan söyleme |
forward and side speech n.
|
|
208 |
Military |
sorma söyleme yasası |
dadt law n.
|
|
209 |
Military |
sorma söyleme yasası |
don't ask don't tell law n.
|
|
210 |
Military |
yan söyleme |
cross tell n.
|
|
Card |
|
211 |
Card |
(briç) rakiplerin deklare/vaat ettiği renkleri söyleme |
cue bid n.
|
|
212 |
Card |
(briç) rakiplerin deklare veya vaat ettiği renkleri söyleme |
cue v.
|
|
Music |
|
213 |
Music |
aynı sesten söyleme |
monotony n.
|
|
214 |
Music |
bir sesi tam olarak söyleme ve duyma yeteneği |
absolute pitch n.
|
|
215 |
Music |
bir sesi tam olarak söyleme ve duyma yeteneği |
perfect pitch n.
|
|
216 |
Music |
enstrümansız söyleme |
a capella singing n.
|
|
217 |
Music |
enstrümansız söyleme |
a cappella singing n.
|
|
218 |
Music |
gırtlaktan söyleme |
overtone chanting n.
|
|
219 |
Music |
gırtlaktan şarkı söyleme |
overtone singing n.
|
|
220 |
Music |
gırtlaktan şarkı söyleme |
overtone chanting n.
|
|
221 |
Music |
gırtlaktan şarkı söyleme |
harmonic singing n.
|
|
222 |
Music |
gırtlaktan şarkı söyleme |
throat singing n.
|
|
223 |
Music |
gırtlaktan söyleme |
throat singing n.
|
|
224 |
Music |
gırtlaktan söyleme |
harmonic singing n.
|
|
225 |
Music |
gırtlaktan söyleme |
overtone singing n.
|
|
226 |
Music |
moğol/tuvan tarzı gırtlaktan/armonik şarkı söyleme biçimi |
harmonic singing n.
|
|
227 |
Music |
moğol/tuvan tarzı gırtlaktan/armonik şarkı söyleme biçimi |
overtone chanting n.
|
|
228 |
Music |
moğol/tuvan tarzı gırtlaktan/armonik şarkı söyleme biçimi |
khoomei n.
|
|
229 |
Music |
moğol/tuvan tarzı gırtlaktan/armonik şarkı söyleme biçimi |
overtone singing n.
|
|
230 |
Music |
sahnede kendi kendine söyleme |
aside n.
|
|
231 |
Music |
tirol tarzında şarkı söyleme |
yodelling n.
|
|
232 |
Music |
tirol tarzında şarkı söyleme |
yodeling n.
|
|
233 |
Music |
tirol tarzında şarkı söyleme |
yodling n.
|
|
234 |
Music |
ahenkle şarkı söyleme |
harmonisation n.
|
|
235 |
Music |
ağzı açmadan şarkı söyleme |
humming n.
|
|
236 |
Music |
16. yüzyılda koro müziğinde kullanılan bir şarkı söyleme şekli |
gimel n.
|
|
237 |
Music |
koroda şarkı söyleme teknikleri |
choralism n.
|
|
238 |
Music |
topluca ilahi söyleme |
community singing n.
|
|
239 |
Music |
kapalı armoni ile şarkı söyleme |
close harmony n.
|
|
240 |
Music |
kapalı armoni ile şarkı söyleme |
close-harmony singing n.
|
|
241 |
Music |
caz müzikte anlamsız hecelerle şarkı söyleme |
scat singing n.
|
|
242 |
Music |
grup olarak sol-fa notasyonunu kullanarak eşliksiz şarkı söyleme tarzı |
shape singing n.
|
|
243 |
Music |
grup olarak sol-fa notasyonunu kullanarak eşliksiz şarkı söyleme tarzı |
shape-note singing n.
|
|
244 |
Music |
birlikte şarkı söyleme |
sing n.
|
|
245 |
Music |
şarkı söyleme |
singsong [uk] n.
|
|
246 |
Music |
solfej yaparak şarkı söyleme |
solfège n.
|
|
247 |
Music |
şarkı söyleme sesi orta kuvvet ve aralıkta olan |
lyric adj.
|
|
248 |
Music |
(caz müzikte) anlamsız hecelerle doğaçlama şarkı söyleme ile ilişkili |
scat adj.
|
|
Cinema |
|
249 |
Cinema |
söyleme göster anlatım tekniği |
show, don't tell n.
|
|
Archaic |
|
250 |
Archaic |
yalan söyleme |
leasing n.
|
|
251 |
Archaic |
şarkı söyleme |
modulation n.
|
|
252 |
Archaic |
yalan söyleme |
stretch n.
|
|
Slang |
|
253 |
Slang |
beraber şarkı söyleme |
featuring n.
|
|
254 |
Slang |
ağzına geleni söyleme |
sewer mouth n.
|
|
255 |
Slang |
ağzına geleni söyleme |
trash mouth n.
|
|
256 |
Slang |
yalan söyleme |
capping n.
|
|
257 |
Slang |
bana yalan söyleme |
don't sell me a dog expr.
|
|
258 |
Slang |
kimseye söyleme |
keep it zipped expr.
|
|
259 |
Slang |
yalan söyleme |
keep it real expr.
|
|
260 |
Slang |
yalan söyleme |
stop the cap expr.
|
|
Modern Slang |
|
261 |
Modern Slang |
kulaklıkla müzik dinlerken yüksek sesle ve kulak tırmalayıcı şekilde şarkı söyleme |
a crapella n.
|
|
262 |
Modern Slang |
güneylilerin ve alabamalıların "alabama" kelimesini söyleme şekli |
alabammer n.
|
|
263 |
Modern Slang |
yoksulluktan bahsederken hakkında yeterince bilgiye sahip olmadan afrika'yı örnek verip insanların haline şükretmesi gerektiğini söyleme |
africa card n.
|
|