Historique

lie

Sens de "lie" dans le Dictionnaire Turc-Anglais : 67 résultat(s)

	Catégorie	Anglais	Turc
Common Usage
1	Common Usage	lie n.	palavra
2	Common Usage	lie n.	yalan
3	Common Usage	lie v.	yatmak
4	Common Usage	lie v.	uzanmak
5	Common Usage	lie v.	yalan söylemek
General
6	General	lie n.	kıtır
7	General	lie n.	yatış
8	General	lie n.	duruş
9	General	lie n.	maval
10	General	lie n.	durum
11	General	lie n.	masal
12	General	lie n.	aldatma
13	General	lie n.	düzen
14	General	lie n.	balon
15	General	lie n.	atmasyon
16	General	lie n.	ığrıp
17	General	lie n.	konum
18	General	lie n.	yalan
19	General	lie n.	mevki
20	General	lie n.	hile
21	General	lie n.	düzenbazlık
22	General	lie n.	yalancılık
23	General	lie n.	yalan söyleme
24	General	lie n.	yatma
25	General	lie n.	uzanma
26	General	lie n.	yatış
27	General	lie n.	uzanış
28	General	lie n.	in
29	General	lie n.	yuva
30	General	lie v.	yalan atmak
31	General	lie v.	düşmek
32	General	lie v.	kandırmak
33	General	lie v.	bulunmak
34	General	lie v.	yalan söylemek
35	General	lie v.	kıtır atmak
36	General	lie v.	olmak
37	General	lie v.	yalan konuşmak
38	General	lie v.	kalmak
39	General	lie v.	atmak
40	General	lie v.	durmak
41	General	lie v.	mideye oturmak
42	General	lie v.	uzanmak
43	General	lie v.	aldatmak
44	General	lie v.	durmak
45	General	lie v.	bulunmak
46	General	lie v.	olmak
47	General	lie v.	yerleşmek
48	General	lie v.	kalmak
49	General	lie v.	yönelmek
50	General	lie v.	belli bir yönde olmak
51	General	lie v.	caiz olmak
52	General	lie v.	yasal olmak
53	General	lie v.	gecelemek
54	General	lie v.	geceyi geçirmek
55	General	lie v.	yer almak
56	General	lie v.	(açık) durmak
57	General	lie v.	de/de
58	General	lie v.	-den kaynaklanmak
59	General	lie v.	gelecekte olmak
60	General	lie v.	önde bulunmak
Irregular Verb
61	Irregular Verb	lie v.	lay - lain
62	Irregular Verb	lie v.	lied - lied
Colloquial
63	Colloquial	lie n.	kolpa
Technical
64	Technical	lie v.	yatmak
65	Technical	lie v.	uzanmak
Slang
66	Slang	lie v.	katakofti atmak
67	Slang	lie v.	pencüdü atmak

Sens de "lie" avec d'autres termes dans le Dictionnaire Anglais-Turc : 500 résultat(s)

	Catégorie	Anglais	Turc
Common Usage
1	Common Usage	lie down v.	uzanmak
2	Common Usage	lie down v.	yatmak
General
3	General	the lie of the land n.	arazinin dış görünümü
4	General	a white lie n.	zararsız yalan
5	General	white lie n.	zararsız yalan
6	General	lie algebra n.	lie cebiri
7	General	white lie n.	masum yalan
8	General	lie group n.	lie grubu
9	General	lie algebras n.	lie cebirleri
10	General	lie detector n.	yalan makinesi
11	General	a white lie n.	beyaz yalan
12	General	lie groups n.	lie grupları
13	General	the lie of the land n.	arazinin engebeleri
14	General	white lie n.	pembe yalan
15	General	lie-down n.	kestirme
16	General	lie-down n.	şekerleme
17	General	big lie n.	kuyruklu yalan
18	General	big lie n.	büyük yalan
19	General	monstrous lie n.	kuyruklu yalan
20	General	great lie n.	kuyruklu yalan
21	General	great lie n.	büyük yalan
22	General	monstrous lie n.	büyük yalan
23	General	massive lie n.	kocaman yalan
24	General	lie-in n.	(protesto amacıyla yapılan) yatma eylemi
25	General	half-lie n.	yalan yanlış şey
26	General	half-lie n.	tam olarak doğru olmayan şey
27	General	blatant lie n.	bariz yalan
28	General	blatant lie n.	düpedüz yalan
29	General	lie behind v.	altında yatmak
30	General	lie through one's teeth v.	külliyen yalan söylemek
31	General	lie low v.	saklanmak
32	General	lie back v.	sırtüstü yatmak
33	General	lie under oath v.	yeminliyken yalan söylemek
34	General	tell a lie v.	yalan söylemek
35	General	lie on one's back v.	sırtüstü yatmak
36	General	lie in ruins v.	harap olmak
37	General	lie on one's back v.	arka üstü yatmak
38	General	lie lateral to something v.	yanında bulunmak
39	General	lie back v.	sırt üstü yatmak
40	General	lie in ruins v.	mahvolmak
41	General	lie behind v.	ardında gizli olmak
42	General	lie up v.	yatmak
43	General	lie on one's back v.	sırt üstü yatmak
44	General	lie back v.	dinlenmek
45	General	lie in ambush v.	pusuya yatmak
46	General	lie behind v.	yol açmak
47	General	tell a lie v.	yalan atmak
48	General	lie like a trooper v.	çok yalan söylemek
49	General	lie in wait for v.	pusuya yatmak
50	General	lie low v.	gizlenmek
51	General	lie at full length v.	serilmek
52	General	live a lie v.	hayatını yalan üzerine kurmak
53	General	live a lie v.	sahte hayat geçirmek
54	General	lie off v.	ara vermek
55	General	give the lie to v.	yalanlamak
56	General	lie in one's teeth v.	korkunç yalanlar söylemek
57	General	lie face downwards v.	yüzükoyun yatmak
58	General	lie low v.	göze batmamaya çalışmak
59	General	lie behind v.	ardında yatmak
60	General	lie up v.	saklanmak
61	General	lie down on the job v.	işi savsaklamak
62	General	lie up v.	dinlenmek
63	General	lie fallow v.	boş kalmak
64	General	lie one's way out of something v.	yalan söyleyerek bir işten sıyrılıvermek
65	General	lie over v.	sarkmak
66	General	lie heavy on the stomach v.	mideye oturmak
67	General	lie low v.	ortalıkta görünmemek
68	General	lie ahead v.	başına gelmek
69	General	give the lie to something v.	birşeyin doğru olmadığını ispatlamak
70	General	lie sick v.	hasta yatmak
71	General	lie on v.	yatmak
72	General	give the lie to v.	yalancılıkla suçlamak
73	General	give the lie to v.	yanlış olduğunu göstermek
74	General	lie heavy on somebody v.	yüklenmek
75	General	lie under the sod v.	mezarda yatmak
76	General	(one's lie) be exposed v.	yalanı ortaya çıkarılmak
77	General	(one's lie) expose v.	yalanı ortaya çıkmak
78	General	lie idle v.	atıl durmak
79	General	lie down under blue sky v.	masmavi gökyüzünün altında uzanıp yatmak
80	General	lie on the bed v.	yatağa uzanmak
81	General	lie beyond the scope of something v.	kapsamı dışında olmak
82	General	lie outside the scope of something v.	kapsamı dışında olmak
83	General	lie behind v.	temelinde yatmak
84	General	lie back on pillow v.	yastığa yaslanmak
85	General	lie back on pillow v.	sırtını yastığa yaslamak
86	General	lie in the bed v.	yatağa uzanmak
87	General	lie down the bed v.	yatağa uzanmak
88	General	lie helpless v.	aciz duruma düşmek
89	General	live a lie v.	bir yalanı yaşamak
90	General	lie snug v.	gizli kalmak
91	General	lie about someone v.	biri hakkında yalan söylemek
92	General	lie about v.	aylaklık etmek
93	General	lie over v.	ertelenmek
94	General	lie about v.	tembellik etmek
95	General	lie behind v.	arkasında gizli olmak
96	General	lie behind v.	nedeni olmak
97	General	reveal a lie v.	bir yalanı ortaya çıkarmak
98	General	lie in a pool of blood v.	kanlar içinde yerde yatmak
99	General	be based on a lie v.	yalana dayanmak
100	General	lie on the beach v.	sahile uzanmak
101	General	lie in wait v.	pusu kurmak
102	General	lie on the sofa v.	kanepeye uzanmak
103	General	lie on the sofa v.	kanepede uzanmak
104	General	lie to oneself v.	kendini kandırmak
105	General	lie to oneself v.	kendine yalan söylemek
106	General	continue to lie v.	yalan söylemeye devam etmek
107	General	lie in wait v.	pusuda beklemek
108	General	lie in wait v.	pusuya yatmak
109	General	lie fallow v.	nadasa bırakılmak
110	General	tell a white lie v.	beyaz yalan söylemek
111	General	invent a lie v.	bir yalan uydurmak
112	General	lie still v.	hareketsiz yatmak
113	General	lie still v.	kımıldamadan uzanmak
114	General	lie flat v.	düz yatmak
115	General	lie flat v.	sırt üstü uzanmak
116	General	lie awake v.	(dinlenmek amacıyla) uzanmak
117	General	lie awake v.	uzanmak
118	General	lie dormant v.	uykuda beklemek
119	General	lie dormant v.	uykuda bekletmek
120	General	lie dormant v.	kış uykusuna yatmak
121	General	refute a lie v.	yalanı çürütmek
122	General	disprove a lie v.	yalanı çürütmek
123	General	not lie v.	yalan söylememek
124	General	not tell a lie v.	yalan söylememek
125	General	lie down on the grass v.	çime uzanmak
126	General	lie down on the grass v.	çimene uzanmak
127	General	lie down on the grass v.	çimlere uzanmak
128	General	fault lie with v.	kusurun sorumlusu olmak
129	General	lie sprawled v.	iki seksen uzanmak
130	General	lie sprawled out v.	iki seksen uzanmak
131	General	lie on one's oars v.	(kürek) çekmeyi kesmek
132	General	lie on the oars v.	(kürek) çekmeyi kesmek
133	General	lie with v.	(yetki/sorumluluk bir kimseye) ait olmak
134	General	lie in state v.	gömülmeden önce halka açık bir yerde sergilenmek
135	General	is that a lie? interj.	yalan mı yani?
136	General	is that a lie? interj.	yalan mı?
Phrasals
137	Phrasals	lie around/about n.	eşyaların etrafta/orada burada dağınık biçimde olması
138	Phrasals	lie by v.	elinin altında olmak
139	Phrasals	lie in v.	çocuk doğurmak
140	Phrasals	lie on v.	bağlı olmak
141	Phrasals	lie by v.	dinlenmek
142	Phrasals	lie on v.	eline kalmak
143	Phrasals	lie in v.	evlat vermek
144	Phrasals	lie on v.	dayanmak
145	Phrasals	lie by v.	işe ara vermek
146	Phrasals	lie in v.	loğusa olmak
147	Phrasals	lie on v.	bastırmak
148	Phrasals	lie by v.	kullanılmamak
149	Phrasals	lie by v.	atıl kalmak
150	Phrasals	lie on v.	üzerine koymak
151	Phrasals	lie back v.	arkasına yaslanmak
152	Phrasals	lie over v.	askıya almak
153	Phrasals	lie down v.	boylu boyunca yatmak
154	Phrasals	lie down beneath something v.	bir şeyin altına/altında uzanmak/yatmak
155	Phrasals	lie alongside of someone v.	birinin yanına uzanmak/yatmak
156	Phrasals	lie down under something v.	bir şeyin altına/altında uzanmak/yatmak
157	Phrasals	lie down on something v.	bir şeyin üzerine uzanmak/yatmak
158	Phrasals	lie next to someone v.	birinin yanına uzanmak/yatmak
159	Phrasals	lie down v.	boylu boyunca uzanmak
160	Phrasals	lie with v.	birinin sorumluluğunda veya vazifesinde olmak
161	Phrasals	lie down on something v.	bir şeyin üstüne uzanmak/yatmak
162	Phrasals	lie with v.	cinsel ilişkiye girmek
163	Phrasals	lie over v.	ertelenmek
164	Phrasals	lie within v.	içinde kalmak
165	Phrasals	lie ahead v.	önünde uzanmak
166	Phrasals	lie ahead of v.	önünde uzanmak
167	Phrasals	lie ahead of v.	kendisini beklemek
168	Phrasals	lie ahead v.	kendisini beklemek
169	Phrasals	lie around/about v.	olmaması gereken yerde olmak (eşya)
170	Phrasals	lie down v.	kestirmek (uyku)
171	Phrasals	lie before v.	kendisini beklemek
172	Phrasals	lie over v.	muallakta kalmak
173	Phrasals	lie deep in v.	kaplı olmak
174	Phrasals	lie before v.	önünde uzanmak
175	Phrasals	lie down v.	serilip yatmak
176	Phrasals	lie down v.	şekerleme yapmak
177	Phrasals	lie back v.	sırtını yaslamak
178	Phrasals	lie with v.	sevişmek
179	Phrasals	lie down v.	sere serpe yatmak
180	Phrasals	lie behind someone or something v.	birinin/bir şeyin arkasında olmak
181	Phrasals	lie behind someone or something v.	birinin/bir şeyin gerisinde olmak
182	Phrasals	lie behind someone or something v.	geçmişte olmak
183	Phrasals	lie behind someone or something v.	geçmişte kalmak
184	Phrasals	lie behind someone or something v.	geride kalmak
185	Phrasals	lie behind someone or something v.	birinin/bir şeyin geçmişinde olmak
186	Phrasals	lie behind someone or something v.	birinin/bir şeyin geçmişinde kalmak
187	Phrasals	lie with (one) v.	(birinin) yanında/yanına yatmak
188	Phrasals	lie with (one) v.	(birinin) yanında/yanına uzanmak
189	Phrasals	lie with (one) v.	(biriyle) birlikte yatmak/uzanmak
190	Phrasals	lie with (one) v.	(biriyle) yan yana yatmak/uzanmak
191	Phrasals	lie with (one) v.	(biriyle) uzanmak
192	Phrasals	lie with (one) v.	(birinin) sorumluluğunda veya vazifesinde olmak
193	Phrasals	lie with (one) v.	(birine) bağlı olmak
194	Phrasals	lie with (one) v.	(birinin) elinde olmak
195	Phrasals	lie with (one) v.	(birine) kalmak
196	Phrasals	lie with (one) v.	(birinin) tasarrufunda olmak
197	Phrasals	lie with (one) v.	(birinin) kararına bağlı olmak
198	Phrasals	lie with (one) v.	(biriyle) sevişmek
199	Phrasals	lie with (one) v.	(biriyle) yatmak
200	Phrasals	lie with (one) v.	(biriyle) cinsel ilişkiye girmek
201	Phrasals	lie with (one) v.	(biriyle) mercimeği fırına vermek
202	Phrasals	lie with someone v.	birinin yanında/yanına yatmak
203	Phrasals	lie with someone v.	birinin yanında/yanına uzanmak
204	Phrasals	lie with someone v.	biriyle birlikte yatmak/uzanmak
205	Phrasals	lie with someone v.	biriyle yan yana yatmak/uzanmak
206	Phrasals	lie with someone v.	biriyle uzanmak
207	Phrasals	lie with someone v.	(biriyle) sevişmek
208	Phrasals	lie with someone v.	(biriyle) yatmak
209	Phrasals	lie with someone v.	(biriyle) cinsel ilişkiye girmek
210	Phrasals	lie with someone v.	(biriyle) mercimeği fırına vermek
211	Phrasals	lie alongside (of someone or an animal) v.	(birinin/bir hayvanın) yanında/yanına yatmak
212	Phrasals	lie alongside (of someone or an animal) v.	(birinin/bir hayvanın) yanında/yanına uzanmak
213	Phrasals	lie alongside (of someone or an animal) v.	(birinin/bir hayvanın) yanında/yanına yatmak
214	Phrasals	lie alongside (of someone or an animal) v.	(birinin/bir hayvanın) yanında/yanına uzanmak
215	Phrasals	lie off v.	yarışın başlarında geri tutmak
216	Phrasals	lie ahead of (someone or something) v.	(birinin/bir şeyin) önünde uzanmak
217	Phrasals	lie ahead of (someone or something) v.	(birinin/bir şeyin) geleceğinde olmak/beklemek
218	Phrasals	lie alongside v.	yanına uzanmak/yatmak
219	Phrasals	lie alongside v.	yanında uzanmak
220	Phrasals	lie alongside (someone or something) v.	(birinin/bir şeyin) yanına uzanmak/yatmak
221	Phrasals	lie alongside (someone or something) v.	(birinin/bir şeyin) yanında uzanmak
222	Phrasals	lie around v.	tembel tembel yatmak
223	Phrasals	lie around v.	yan gelip yatmak
224	Phrasals	lie around v.	kaytarmak
225	Phrasals	lie around v.	avarelik etmek
226	Phrasals	lie around v.	boş gezmek
227	Phrasals	lie around v.	sürtmek
228	Phrasals	lie around v.	boş boş uzanmak/yatmak
229	Phrasals	lie around v.	yatıp yuvarlanmak
230	Phrasals	lie before (someone or something) v.	(birinin/bir şeyin) önünde uzanmak
231	Phrasals	lie before (someone or something) v.	(birinin/bir şeyin) geleceğinde olmak/beklemek
232	Phrasals	lie down on v.	-i savsaklamak
233	Phrasals	lie down on v.	'-e uzanmak
234	Phrasals	lie down on v.	'-in üstüne uzanmak/yatmak
235	Phrasals	lie down on v.	ense yapmak
236	Phrasals	lie down on v.	'-i boşlamak
237	Phrasals	lie down under v.	-in altında uzanıp yatmak
238	Phrasals	lie down under v.	'-in altına/altında uzanmak/yatmak
239	Phrasals	lie out v.	dışarıda yatmak
240	Phrasals	lie out v.	yatıp güneşlenmek
241	Phrasals	lie out v.	güneşlenmek
242	Phrasals	lie out v.	güneşin altında yatmak
243	Phrasals	lie out v.	sağda solda bırakılmak
244	Phrasals	lie out v.	dışarıda bırakılmak
245	Phrasals	lie out v.	bir şeyin üzerinde bırakılmak
246	Phrasals	lie out v.	açıkta bırakılmak
247	Phrasals	lie to (one) v.	(birine) yalan söylemek
Phrases
248	Phrases	the cake is a lie expr.	(söz verilen) ödül yalanmış
249	Phrases	the cake is a lie expr.	verdiği sözü yerine getirmeyecek
250	Phrases	let the sleeping dogs lie expr.	işi oluruna bırak
251	Phrases	If you lie down with the devil, you will wake up in hell expr.	şeytanla sevişirsen cehennemde uyanırsın
252	Phrases	no claim shall lie against expr.	-den hiçbir hak talep edilemeyecektir
Proverb
253	Proverb	as you make your bed, so you must lie in it	kendi düşen ağlamaz
254	Proverb	as you make your bed, so you must lie on it	kendi düşen ağlamaz
255	Proverb	half the truth is often a whole lie	olanın tümünü söylemeyen yalan söylemiş sayılır bazen
256	Proverb	half the truth is often a whole lie	gerçeğin bir kısmını saklamak yalan söylemekle eşdeğerdir bazen
257	Proverb	let sleeping dogs lie	bana dokunmayan yılan bin yaşasın
258	Proverb	let sleeping dogs lie	bana dokunmayan yılan bin yıl yaşasın
259	Proverb	let sleeping dogs lie	uyandırma kerizi
260	Proverb	let sleeping dogs lie	uyuyan yılanın kuyruğuna basma
261	Proverb	a lie never lives to be old	yalancının mumu yatsıya kadar yanar
262	Proverb	if you lie down with dogs you will rise up with fleas	körle yatan şaşı kalkar
263	Proverb	When you lie down with dogs you get fleas	körle yatan şaşı kalkar
264	Proverb	When you lie down with dogs you get fleas	itle yatan pireyle kalkar
265	Proverb	a lie has no legs	yalanın dayanağı olmaz
266	Proverb	a lie has no legs	yalancının mumu yatsıya kadar yanar
267	Proverb	(one) has made (one's) bed and (one) will have to lie in it	kendi düşen ağlamaz
268	Proverb	(one) made (one's) bed and (one) has to lie in it	kendi düşen ağlamaz
269	Proverb	(one) made (one's) bed and (one) must lie in it	kendi düşen ağlamaz
270	Proverb	if you lie with dogs, you will get fleas	itle yatan bitle kalkar
271	Proverb	if you lie with dogs, you will get fleas	körle yatan şaşı kalkar
272	Proverb	better a lie that heals than a truth that wounds	dost acı söyler
273	Proverb	you have made your bed and must lie in it	kendi düşen ağlamaz
274	Proverb	you've made your bed, now lie in it	kendi düşen ağlamaz
275	Proverb	you've made your bed, now lie in it	kendin ettin kendin buldun
276	Proverb	you've made your bed, now lie on it	kendi düşen ağlamaz
277	Proverb	you've made your bed, now lie on it	kendin ettin kendin buldun
Colloquial
278	Colloquial	white lie n.	beyaz yalan
279	Colloquial	white lie n.	geçerli yalan
280	Colloquial	white lie n.	hoş görülen yalan
281	Colloquial	white lie n.	haklı görülebilecek yalan
282	Colloquial	white lie n.	masum yalan
283	Colloquial	bare-faced lie n.	su katılmamış yalan
284	Colloquial	bald-faced lie n.	su katılmamış yalan
285	Colloquial	bold-faced lie n.	bariz yalan
286	Colloquial	bold-faced lie n.	apaçık bir şekilde yalan
287	Colloquial	bold-faced lie n.	güpegündüz yalan
288	Colloquial	bold-faced lie n.	su katılmamış yalan
289	Colloquial	bold-faced lie n.	kuyruklu yalan
290	Colloquial	bold-faced lie n.	katıksız yalan
291	Colloquial	lie-abed n.	uykucu, uyuşuk tip
292	Colloquial	lie to someone about something v.	birine bir şey hakkında yalan söylemek
293	Colloquial	lie in one's power v.	elinde olmak
294	Colloquial	lie in one's power v.	elinden gelmek
295	Colloquial	lie about one’s name v.	ismi hakkında yalan söylemek
296	Colloquial	lie doggo v.	ölü numarası yapmak
297	Colloquial	lie in state v.	katafalka koymak
298	Colloquial	lie low v.	niyetini gizlemek
299	Colloquial	lie doggo v.	sesini soluğunu kesmek
300	Colloquial	lie in ambush v.	pusuya yatmak
301	Colloquial	lie in ambush v.	pusu kurmak
302	Colloquial	lie in ambush v.	pusuda beklemek
303	Colloquial	lie low v.	susup beklemek
304	Colloquial	lie out underneath the stars v.	yıldızların altında uzanmak
305	Colloquial	lie doggo v.	(saklanırken) ölü gibi sessiz olmak
306	Colloquial	lie (one's) way into (something or some place) v.	(bir şeye/bir yere) izinsiz girmek
307	Colloquial	lie (one's) way into (something or some place) v.	(bir şeye/bir yere) hileyle erişim sağlamak
308	Colloquial	lie (one's) way into (something) v.	(bir şeyi) hileyle elde etmek
309	Colloquial	lie or true? expr.	yalan mı doğru mu?
310	Colloquial	lie or true? expr.	yalan mı gerçek mi?
311	Colloquial	may god strike me down if I lie expr.	eğer yalan söylüyorsam allah beni çarpsın
312	Colloquial	ngl (not gonna lie) expr.	yalan söylemeyeceğim
313	Colloquial	(I'm) not going to lie expr.	yalan yok
314	Colloquial	(I'm) not going to lie expr.	doğrusu
315	Colloquial	(I'm) not going to lie expr.	doğruya doğru
316	Colloquial	(I'm) not gonna lie expr.	yalan yok
317	Colloquial	(I'm) not gonna lie expr.	doğrusu
318	Colloquial	(I'm) not gonna lie expr.	yalan söylemeyeceğim
319	Colloquial	I tell a lie expr.	yanlış söyledim
320	Colloquial	I tell a lie expr.	yalan söyledim
321	Colloquial	I tell a lie expr.	hatalı söyledim
322	Colloquial	no lie exclam.	yalan değil
323	Colloquial	no lie exclam.	doğru
324	Colloquial	no lie exclam.	gerçekten
325	Colloquial	no lie! exclam.	doğruyu söylüyorum!
326	Colloquial	no lie! exclam.	gerçekten!
327	Colloquial	no lie! exclam.	hakikaten!
Idioms
328	Idioms	bold-faced lie n.	düpedüz yalan
329	Idioms	bold-faced lie n.	aşikar yalan
330	Idioms	bold-faced lie n.	cüretkarca yalan
331	Idioms	bold-faced lie n.	apaçık yalan
332	Idioms	lie of the land (brit) n.	arazinin/toprağın özellikleri
333	Idioms	lie of the land (brit) n.	bir şeyin durumu/hali
334	Idioms	bare-faced lie n.	kuyruklu yalan
335	Idioms	bald-faced lie n.	kuyruklu yalan
336	Idioms	little white lie n.	küçük masum yalan
337	Idioms	an out-and-out lie n.	külliyen yalan
338	Idioms	little white lie n.	küçük beyaz yalan
339	Idioms	an out-and-out lie n.	sıkı palavra
340	Idioms	an out-and-out lie n.	su katılmadık yalan
341	Idioms	an out-and-out lie n.	su katılmamış yalan
342	Idioms	barefaced lie n.	düpedüz yalan
343	Idioms	barefaced lie n.	arsızca yalan
344	Idioms	barefaced lie n.	bariz yalan
345	Idioms	barefaced lie n.	apaçık yalan
346	Idioms	big lie n.	büyük kandırmaca
347	Idioms	big lie n.	büyük yanıltmaca
348	Idioms	give one the lie in his throat v.	yalanını yüzüne vurmak
349	Idioms	lie at the door of v.	(suç) birinin üzerinde olmak
350	Idioms	lie at the heart v.	(şefkat, arzu, endişe, vb.) nesnesi olmak
351	Idioms	lie at the mercy of v.	insafına kalmak
352	Idioms	lie hard v.	basmak
353	Idioms	lie in one v.	hakimiyeti altında olmak
354	Idioms	lie in the way v.	(yolunda) engel olmak
355	Idioms	lie in wait v.	tuzak kurmak
356	Idioms	lie low v.	maksadını belli etmemek
357	Idioms	lie on hand v.	satılamayıp elde kalmak
358	Idioms	lie on the head of v.	itham edilmek
359	Idioms	lie in one v.	ait olmak
360	Idioms	lie hard v.	baskı yapmak
361	Idioms	lie on one's oars v.	dinlenmek
362	Idioms	lie on the oars v.	dinlenmek
363	Idioms	lie on hand v.	elinde patlamak
364	Idioms	lie low v.	gözden uzak kalmak
365	Idioms	lie at the mercy of v.	ocağına düşmek
366	Idioms	lie on the head of v.	suçlusu olarak görülmek
367	Idioms	lie at the heart v.	temelinde yatmak
368	Idioms	lie on one's oars v.	durmak
369	Idioms	lie on the oars v.	durmak
370	Idioms	lie on hand v.	elinde olmak
371	Idioms	lie at the heart v.	merkezinde olmak
372	Idioms	lie hard v.	sıkıştırmak
373	Idioms	lie on one's oars v.	kendine tatil vermek
374	Idioms	lie on the oars v.	kendine tatil vermek
375	Idioms	lie through one's teeth v.	adamın gözünün içine baka baka yalan söylemek
376	Idioms	lie heavy on v.	ağırlık vermek
377	Idioms	lie low v.	arazi olmak
378	Idioms	lie low v.	araziye uymak
379	Idioms	lie behind v.	arkasında yatmak
380	Idioms	lie low v.	aşağılanmak
381	Idioms	lie at death's door v.	bir ayağı mezarda olmak
382	Idioms	lie in one's throat v.	bir ayak üstünde bin yalan söylemek
383	Idioms	lie at death's door v.	bir gözü toprağa bakmak
384	Idioms	lie behind something v.	bir şeyin arka planında yer almak
385	Idioms	let sleeping dogs lie v.	başına bela almamak
386	Idioms	lie at death's door v.	bir ayağı çukurda olmak
387	Idioms	lie with v.	birisiyle yatmak
388	Idioms	tell an outright lie v.	bariz bir yalan söylemek
389	Idioms	lie in one's teeth v.	bir ayak üstünde bin yalan söylemek
390	Idioms	lie through one's teeth v.	bir ayak üstünde bin yalan söylemek
391	Idioms	lie through one's throat v.	bir ayak üstünde bin yalan söylemek
392	Idioms	lie in store for someone v.	birini (sürpriz vb) beklemek
393	Idioms	lie beyond someone v.	birini aşmak
394	Idioms	lie through one's teeth v.	bariz yalan söylemek
395	Idioms	live a lie v.	bir yalanı yaşamak
396	Idioms	lie fallow v.	dinlenmeye geçmek
397	Idioms	lie with v.	cinsel ilişkide bulunmak
398	Idioms	have a lie-in v.	geç saatlere kadar yatmak
399	Idioms	let sleeping dogs lie v.	fincancı katırlarını ürkütmemek
400	Idioms	have a lie-in v.	geç saatlere kadar yatakta oyalanmak
401	Idioms	lie down on the job v.	ense yapmak
402	Idioms	have a lie-in v.	geç saatlere kadar yatakta çıkmamak
403	Idioms	lie at death's door v.	gözü toprağa bakmak
404	Idioms	lie in ruins v.	harap olmak
405	Idioms	lie at death's door v.	gidici olmak
406	Idioms	lie in ruins v.	harabeye dönmek
407	Idioms	let sleeping dogs lie v.	işi oluruna bırakmak
408	Idioms	to let sleeping dogs lie v.	işi kurcalamamak
409	Idioms	lie down on the job v.	işi sermek
410	Idioms	lie down on the job v.	işi boşlamak
411	Idioms	let sleeping dogs lie v.	işleri kendi haline bırakmak
412	Idioms	lie down on the job v.	işini kötü yapmak
413	Idioms	lie down on the job v.	işi savsaklamak
414	Idioms	let sleeping dogs lie v.	işi kurcalamamak
415	Idioms	tell an outright lie v.	kuyruklu yalan söylemek
416	Idioms	lie at death's door v.	ölümün eşiğinde olmak
417	Idioms	lie like a rug v.	makine gibi yalan söylemek
418	Idioms	lie in one's throat v.	kuyruklu yalan söylemek
419	Idioms	lie in one's teeth v.	kuyruklu yalan söylemek
420	Idioms	lie through one's throat v.	kuyruklu yalan söylemek
421	Idioms	lie beyond v.	ötesinde yatmak
422	Idioms	let sleeping dogs lie v.	olayların akışını durdurmamak
423	Idioms	lie in ruins v.	mahvolmak
424	Idioms	lie through one's teeth v.	kuyruklu yalan söylemek
425	Idioms	lie behind v.	nedeni olmak
426	Idioms	lie beyond v.	ötesine geçmek
427	Idioms	let sleeping dogs lie v.	meseleyi kurcalamamak
428	Idioms	lie beyond v.	ötesine taşmak
429	Idioms	lie low v.	saklanmak
430	Idioms	live a lie v.	sahte bir hayat sürmek
431	Idioms	lie down in ambush v.	pusuya yatmak
432	Idioms	lie in wait for v.	pusu kurmak
433	Idioms	lie in wait v.	pusuya yatmak
434	Idioms	lie in wait for v.	pusuya yatmak
435	Idioms	lie in wait for v.	pusuda beklemek
436	Idioms	lie at the bottom of something v.	temelinde yatmak (neden vb.)
437	Idioms	lie at the root of v.	temelinde yatmak
438	Idioms	lie like a rug v.	utanmadan yalan söylemek
439	Idioms	lie fallow v.	(yetenek) körelmek
440	Idioms	lie fallow v.	(yetenek) (uzun süredir) kullanılmamak
441	Idioms	spot a lie v.	yalanını yakalamak
442	Idioms	lie hovering between life and death v.	yaşamla ölüm arasında gidip gelmek
443	Idioms	nail a lie to the counter v.	yalanını meydana çıkarmak
444	Idioms	lie at one's door v.	-den kaynaklanmak
445	Idioms	lie in ruins v.	(plan vb) yıkılmak
446	Idioms	give someone the lie in his throat v.	yalanını yüzüne vurmak
447	Idioms	lie at one's door v.	-nin sorumluluğunda olmak
448	Idioms	be/lie at the bottom of something v.	(neden olarak) temelinde yatmak
449	Idioms	lie down and die v.	pes etmek
450	Idioms	lie down and die v.	çekilmek
451	Idioms	lie down and die v.	bırakıp gitmek
452	Idioms	lie down and die v.	yenilgiyi kabul etmek
453	Idioms	lie down and die v.	vazgeçmek
454	Idioms	lie down and die v.	umudunu kesmek/kaybetmek
455	Idioms	lie down and die v.	hırsını/azmini yitirmek
456	Idioms	hang/lie heavy (on somebody/something) v.	(birinin/bir şeyin) üstüne çökmek
457	Idioms	hang/lie heavy (on somebody/something) v.	(birinin/bir şeyin)üstünde yoğunlaşmak
458	Idioms	hang/lie heavy (on somebody/something) v.	(birinde/bir şeyde) ağır bir şekilde asılı kalmak
459	Idioms	hang/lie heavy (on somebody/something) v.	(birini/bir şeyi) rahatsız hissettirmek
460	Idioms	hang/lie heavy (on somebody/something) v.	(birini/bir şeyi) huzursuz etmek
461	Idioms	hang/lie heavy (on somebody/something) v.	(birini/bir şeyi) kaygılandırmak
462	Idioms	hang/lie heavy (on somebody/something) v.	(birini/bir şeyi) endişelendirmek
463	Idioms	lie heavy v.	havada çok miktarda asılı kalmak
464	Idioms	lie heavy v.	havada yoğun bir şekilde asılı kalmak
465	Idioms	lie heavy v.	ağırlık yaratmak
466	Idioms	lie heavy v.	olumsuz şekilde çökmek
467	Idioms	lie heavy v.	belirgin şekilde kalmak
468	Idioms	lie heavy v.	olumsuz baskı yaratmak
469	Idioms	lie heavy v.	ağır ve kalıcı huzursuzluk hissi yaratmak
470	Idioms	lie in v.	içinde boylu boyunca uzanmak
471	Idioms	lie in v.	içinde gömülü olmak
472	Idioms	lie in v.	içinde dümdüz yatmak
473	Idioms	lie in v.	hastanede doğumu beklemek
474	Idioms	lie in v.	-e dayanmak
475	Idioms	lie in v.	-den doğmak
476	Idioms	lie in v.	-den kaynaklanmak
477	Idioms	lie in v.	-den meydana gelmek
478	Idioms	lie in v.	-e bağlı olmak
479	Idioms	lie in v.	-in sonucu olmak
480	Idioms	lie in [us] v.	yatakta uzanmak
481	Idioms	lie in [us] v.	yataktan çıkmamak
482	Idioms	lie in [us] v.	sabah yatakta uzun süre kalmak/vakit geçirmek
483	Idioms	lie in [us] v.	geç kalkmak
484	Idioms	lie in state v.	katafalkta durmak
485	Idioms	lie in state v.	katafalkta kalmak
486	Idioms	lie in state v.	katafalkta olmak
487	Idioms	lie in state v.	katafalka koyulmak
488	Idioms	lie doggo v.	saklanmış olmak
489	Idioms	lie doggo v.	gizlenmiş olmak
490	Idioms	lie doggo v.	görünmez olmak
491	Idioms	lie doggo v.	uzun süre fark edilmemek
492	Idioms	lie doggo v.	uzun süre fark edilmeden kalmak
493	Idioms	lie doggo v.	uzun süre öylece kalmak
494	Idioms	lie your way into something v.	yalan söyleyerek kendini bir durumun içine sokmak
495	Idioms	lie your way into something v.	yalan söyleyerek kendini bir duruma sokmak
496	Idioms	lie your way out of something v.	yalan söyleyerek kendini bir durumdan çıkarmak
497	Idioms	lie your way out of something v.	yalan söyleyerek kendini bir durumdan sıyırmak
498	Idioms	lie back and think of england v.	sırt üstü yatıp ingiltere'yi hayal etmek
499	Idioms	lie back and think of england v.	(kadın için) istenmeyen veya hoşa gitmeyen bir cinsel birlikteliği daha hoş düşüncelerle dikkatini dağıtarak sürdürmek
500	Idioms	lie back and think of england v.	kötü/istenmeyen bir duruma başka şeyler düşünerek dayanmak