düzen - Turc Anglais Dictionnaire

düzen

Sens de "düzen" dans le Dictionnaire Anglais-Turc : 90 résultat(s)

Turc Anglais
Common Usage
düzen layout n.
In these sections you can add a new template, logo, currency, language, and layout.
Bu bölümlerde yeni bir şablon, logo, para birimi, dil ve düzen ekleyebilirsiniz.

More Sentences
düzen order n.
We all want the UN to remain the cornerstone of world order.
Hepimiz BM'nin dünya düzeninin temel taşı olmaya devam etmesini istiyoruz.

More Sentences
düzen array n.
General
düzen rhythm n.
The rhythm of city life isn't suitable for everyone.
Şehir hayatının düzeni herkese göre değildir.

More Sentences
düzen order n.
The semicolon, and order, have been restored!
Noktalı virgül ve düzen yeniden sağlandı!

More Sentences
düzen arrangement n.
She was not satisfied with the sleeping arrangements.
Uyku düzeninden memnun değildi.

More Sentences
düzen regularity n.
Life in the town has a monotonous regularity.
Kasabada yaşam monoton bir düzene sahip.

More Sentences
düzen make-up n.
The make-up of the team is the reason we're losing.
Kaybetmemizin nedeni takımın düzeni.

More Sentences
düzen system n.
Living under a corrupt system took its toll on the citizens.
Bozuk bir düzende yaşamak, vatandaşları olumsuz yönde etkiliyordu.

More Sentences
düzen structure n.
Kids that lack structure at home rarely succeed in school.
Evde düzenden yoksun olan çocuklar okulda nadiren başarılı olurlar.

More Sentences
düzen layout n.
Others, such as business reports or brochures, could require that everything is changed except the layout and design.
İş raporları veya broşürler gibi diğerleri, düzen ve tasarım dışında her şeyin değiştirilmesini gerektirebilir.

More Sentences
Technical
düzen setup n.
Angel's modern living room setup was cozy.
Angel'ın modern tarzdaki oturma odasının düzeni gayet konforluydu.

More Sentences
Computer
düzen scheme n.
There is an enormous amount of administration involved in the present scheme.
Mevcut düzende muazzam miktarda yönetim söz konusudur.

More Sentences
Construction
düzen system n.
The Japanese writing system is very complicated, it has three alphabets with more than two thousand characters.
Japon yazım düzeni çok karmaşıktır, iki binden fazla karakteri olan üç tane alfabe vardır.

More Sentences
Automotive
düzen system n.
I'm fed up with this system.
Bu düzenden bıktım.

More Sentences
Food Engineering
düzen order n.
Reading the Swiebel report, you would think the Member States also needed to put their houses in order.
Swiebel raporunu okuyunca Üye Devletlerin de kendi evlerini düzene koymaları gerektiğini düşünebilirsiniz.

More Sentences
Linguistics
düzen order n.
You will find that it is a very real point of order.
Bunun gerçek bir düzen meselesi olduğunu göreceksiniz.

More Sentences
Military
düzen scheme n.
This lets you choose different styles which change the colour scheme and appearance of the community.
Bu, topluluğun renk düzenini ve görünümünü değiştiren farklı stiller seçmenizi sağlar.

More Sentences
düzen formation n.
The fish were swimming in a circular formation.
Balıklar dairesel bir düzende yüzüyorlardı.

More Sentences
General
düzen organisation n.
düzen gear n.
düzen tune n.
düzen array n.
düzen orderliness n.
düzen canon n.
düzen cosmos n.
düzen regular n.
düzen lie n.
düzen right n.
düzen trick n.
düzen deception n.
düzen accommodation n.
düzen trim n.
düzen disposal n.
düzen wile n.
düzen disposition n.
düzen ruse n.
düzen convention n.
düzen harmony n.
düzen composition n.
düzen shine n.
düzen coordination n.
düzen stall n.
düzen method n.
düzen regime n.
düzen establishment n.
düzen invention n.
düzen range n.
düzen contexture n.
düzen ordonnance n.
düzen cheat n.
düzen combination n.
düzen programme n.
düzen get-up n.
düzen cast n.
düzen regularness n.
düzen notion n.
düzen kelter n.
düzen line n.
düzen lay n.
düzen harmoniousness n.
düzen rhythmus n.
düzen deceit n.
düzen pace n.
düzen plat [obsolete] n.
düzen ordination n.
düzen organization n.
düzen organisation n.
düzen square [obsolete] n.
Colloquial
düzen ripoff n.
Idioms
düzen spit and polish n.
Trade/Economic
düzen regulation n.
düzen ordinance n.
düzen law and order n.
düzen lay out n.
Law
düzen deceit n.
düzen law n.
Technical
düzen sequence n.
düzen set up n.
düzen gear n.
Computer
düzen schema n.
düzen edit n.
Mechanic
düzen linkage n.
Construction
düzen schedule n.
düzen configuration n.
Statistics
düzen array n.
Religious
düzen directory n.
Military
düzen intrigue n.
Music
düzen tuning n.
Archaic
düzen kosmos n.

Sens de "düzen" avec d'autres termes dans le Dictionnaire Anglais-Turc : 446 résultat(s)

Turc Anglais
General
sosyal düzen social order n.
We need a world economic and social order that is fairer and more just.
Daha adil ve hakkaniyetli bir dünya ekonomik ve sosyal düzenine ihtiyacımız var.

More Sentences
ekonomik düzen economic order n.
To conclude, real courage consists in campaigning for deep-seated change in the world economic order.
Sonuç olarak gerçek cesaret dünya ekonomik düzeninde köklü bir değişim için kampanya yürütmekten geçer.

More Sentences
toplumsal düzen social order n.
He believed that the author or the artist must always create with the hope of changing the social order.
Yazarın veya sanatçının her zaman toplumsal düzeni değiştirme umuduyla yaratması gerektiğine inanıyordu.

More Sentences
yasal düzen legal order n.
This is why the legal order established by the European Union is our continent's future.
Bu nedenle Avrupa Birliği tarafından oluşturulan yasal düzen kıtamızın geleceğidir.

More Sentences
eski düzen old order n.
The vestiges of the old order have not yet dispersed.
Eski düzenin kalıntıları henüz dağılmış değil.

More Sentences
kurulu düzen established order n.
Since Galileo, ever since time began in fact, scientific progress has always challenged the established order.
Galileo'dan bu yana, aslında zaman başladığından beri, bilimsel ilerleme her zaman kurulu düzene meydan okumuştur.

More Sentences
çeki düzen vermek groom v.
People have learned to groom their hair on their own with the pandemic.
İnsanlar pandemi ile birlikte saçlarını kendi başlarına çeki düzen vermeyi öğrendiler.

More Sentences
(düzen/kural) koymak establish v.
There is a Court of Justice judgement which clearly establishes that this control is outside the competition rules.
Bu kontrolün rekabet kurallarının dışında olduğunu açıkça ortaya koyan bir Adalet Divanı kararı var.

More Sentences
çeki düzen vermek preen v.
She spent hours preening herself before the big event.
Büyük etkinlik öncesi kendine çeki düzen vermek için saatler harcadı.

More Sentences
Trade/Economic
ekonomik düzen economic order n.
Proudhon and Bakunin had placed spiritual forces in rivalry with the economic order.
Proudhon ve Bakunin manevi güçleri ekonomik düzenle rekabet içine sokmuşlardı.

More Sentences
Politics
anayasal düzen constitutional order n.
This is a civic and military action to re-establish constitutional order.
Bu, anayasal düzeni yeniden kurmaya yönelik sivil ve askeri bir eylemdir.

More Sentences
Computer
düzen seçenekleri layout options n.
Use the available layout options to build the web pages you need.
İhtiyacınız olan web sayfalarını oluşturmak için mevcut düzen seçeneklerini kullanın.

More Sentences
General
düzen bağı discipline n.
sıkı düzen discipline n.
koruyucu düzen fender n.
yasa ve düzen law and order n.
adil düzen just order n.
bitişik düzen row housing n.
ritmik düzen eurhythmy n.
siyasi düzen political system n.
gizli düzen scheme n.
alt düzen chassis n.
kanuni yetkisi olmayan, kendi fikrine göre zorla düzen sağlayan kimse vigilante n.
adil düzen fair order n.
kurulu düzen the system n.
yeni düzen rearrangement n.
ritmik düzen eurythmy n.
yapısal düzen structural adjustment n.
anaerkil düzen matriarchy n.
yeni düzen new order n.
yasal düzen lawful order n.
yerleşik düzen permanent settlement n.
mantıklı düzen sequacity n.
güçlünün zayıfı ezdiği düzen the law of the jungle n.
tertip düzen meraklısı neat-freak n.
düzen budalası neat freak n.
iç düzen internal order n.
bozuk düzen corrupt order n.
bozuk düzen corrupt system n.
kaotik düzen chaotic order n.
ritmik hareket/düzen eurhythmy n.
eski mısırlılarda kanun doğruluk ,denge, düzen, ahlak ve adalet konseptinde yazılan amel defteri mayet n.
eski mısırlılarda kanun doğruluk ,denge, düzen, ahlak ve adalet konseptinde yazılan amel defteri ma'at n.
eski mısırlılarda kanun doğruluk ,denge, düzen, ahlak ve adalet konseptinde yazılan amel defteri maat n.
sembolik düzen symbolic order n.
ritmik hareket/düzen eurythmy n.
kurulu düzen established system n.
kapitalist düzen capitalist system n.
feodal sosyal düzen feudal social order n.
düzen sağlamaya yarayan eşya tidy n.
çeki düzen verme turnout n.
methiyeler düzen emblazoner n.
sabit düzen basis n.
iyi düzen eutaxy n.
kurulu düzen bias [dialect] [uk] n.
nesneler için sistematik bir düzen yaratma bilimi mathesis n.
sıralı düzen hierarchy n.
düzen bozan kimse deranger n.
hapisten çıkanlara düzen kurabilmeleri için verilen para gratuity n.
çapraz düzen diagonal n.
doğal düzen dispensation n.
ilahi düzen ve dünyevi işlerin idaresi dispensation n.
(ingiltere'nin bath şehrindeki) teraslı evlerden oluşan yuvarlak bir düzen circus n.
düzen koruyucu policer n.
yeni bir düzen başlangıcı dayspring n.
çeki düzen verme prink n.
örnek düzen show window n.
göstermelik düzen show window n.
süper organik düzen superorganic n.
bağlantılı düzen syntax n.
siyasi düzen system n.
felsefi düzen system n.
dini düzen system n.
çeki düzen vermek tidy up v.
kendine çeki düzen vermek primp v.
kendine çeki düzen vermek preen v.
çeki düzen vermek right v.
belirli bir düzen içinde geçmek parade v.
düzen vermek harmonize v.
çeki düzen vermek spruce up v.
düzen kurmak get organized v.
düzen vermek put something in order v.
çeki düzen vermek trig v.
çeki düzen vermek spruce v.
düzen vermek tune up v.
çeki düzen vermek array v.
kendine çeki düzen vermek gussy up v.
düzen kurmak use a trick v.
düzen altına almak straighten up v.
düzen sağlamak organize v.
düzen altına almak put (something) in order v.
düzen sağlamak make systematic v.
düzen sağlamak order v.
düzen sağlamak systematize v.
düzen altına almak organize v.
üstüne başına çeki düzen vermek make oneself presentable v.
yeni bir düzen vermek reorganize v.
düzen bozmak derange v.
islami düzen getirmek islamicize v.
islami düzen getirmek islamicise v.
çeki düzen vermek titivate v.
kendine çeki düzen vermek adapt oneself to v.
belirli bir düzen içinde yapmak do in certain manner v.
belirli bir düzen içinde yapmak do in certain order v.
belirli bir düzen içinde yapmak do in certain way v.
düzen içinde çalışmak work in order v.
düzen içinde çalışmak study in order v.
kendine çeki düzen vermek get one’s act together v.
düzen vermek harmonise v.
düzen sağlamak organise v.
yeni bir düzen vermek reorganise v.
düzen altına almak organise v.
mutfağa çeki düzen vermek tidy up the kitchen v.
bir düzen kurmak set in one's way v.
tekrar çeki düzen vermek regroom v.
kendine çeki düzen vermek remember oneself v.
çeki düzen vermek neaten v.
çeki düzen vermek neatify [obsolete] v.
çeki düzen vermek neat [obsolete] v.
çeki düzen vermek trick v.
çeki düzen vermek primp v.
çeki düzen vermek slick v.
kendine çeki düzen vermek slick v.
çeki düzen vermek spunge v.
düzen içinde dizmek suit [obsolete] v.
çeki düzen vermek sponge v.
düzen dışında olan orderless adj.
bozuk/kirli hale gelmiş (düzen vb) defiled adj.
düzen karşıtı anti-establishment adj.
düzen ile ilgili accommodational adj.
methiyeler düzen adulatory adj.
çeki düzen verilmemiş ungroomed adj.
düzen içinde olan right-side up adj.
düzen içinde olan right-side-up adj.
düzen kurmuş groovy [dated] adj.
sekiz katlı (düzen) octaploid adj.
parçaları arasında düzen olmayan scattered adj.
düzen çerçevesinde olmayan patternless adj.
mantıklı düzen ile ilerleyerek sequaciously adv.
bir düzen dahilinde in an orderly manner adv.
düzen içinde right-side up adv.
düzen halinde right-side up adv.
(tarz, düzen) ile in prep.
düzen istiyoruz! order! interj.
doğal düzen anlamını veren bir ön ek physi- pref.
doğal düzen anlamını veren bir ön ek physio- pref.
sıra, düzen anlamında sonek - taxy suf.
düzen halinde in line expr.
Phrasals
kendine çeki düzen vermek get up v.
çeki düzen vermek pull something together v.
kendine çeki düzen vermek pick up v.
'-den gelen düzen order from v.
Phrases
düzenbazlığın düzen haline geldiği dönemde hakikati konuşmak devrim yapmaktır in a time of universal deceit expr.
düzenbazlığın düzen haline geldiği dönemde hakikati konuşmak devrim yapmaktır telling the truth is a revolutionary act expr.
Colloquial
yoğun bir program sırasında dinlenmek veya kendine çeki düzen vermek için duraklamak touchdown n.
kurulu düzen karşısında direnmek stick it to the man v.
kendine çeki düzen vermek pretty oneself up v.
1970'ler ve 80'lerde popüler olan acayip, düzen karşıtı, kültür karşıtı tarzı benimseyenler gibi davranmaya çalışan ve başarısız olan plastic punk adj.
ya kendine çeki düzen ver ya da git shape up or ship out expr.
kendine çeki düzen ver pull yourself together expr.
Idioms
kördüğüm düzen a tangled web n.
karman çorman olmuş düzen a tangled web n.
askerlerin bir düzen alarak girdiği savaş a pitched battle n.
belirli/önceden belirlenmiş bir düzen alınarak yapılan savaş a pitched battle n.
hiyerarşik düzen the pecking order n.
hiyerarşik düzen a pecking order n.
kendisine çeki-düzen vermek clean up one’s act v.
kendisine çeki-düzen vermek clean one's act up v.
kendisine çeki-düzen vermek get one's act together v.
kendine çeki düzen vermek pretty oneself (or something) up v.
düzen veya avantaj (başkasına göre birinden) yana olmak stack the cards in the favor of (someone or something) v.
kendine çeki düzen vermek get (one's) stuff together v.
bir şeyin görünümüne çeki düzen vermek give something a facelift v.
kendine çeki düzen vermek have one's act together v.
ele avuca sığmayan şeyleri bir düzen içinde tutmaya çalışmak herd cats v.
kendine çeki düzen vermek put straight v.
çeki-düzen vermek clean act up v.
çeki düzen vermek clean up act v.
kendine çeki düzen vermek clean up your act v.
(bir şeyin) görünümüne çeki düzen vermek give (something) a face-lift v.
kendine çeki düzen vermek get act together v.
birine/bir şeye çeki düzen vermek get/knock/lick somebody/something into shape v.
eve çeki düzen vermek redd up the house [us] v.
düzen içerisinde in apple-pie order expr.
Trade/Economic
tek düzen hesap planı uniform chart of accounts n.
yeni uluslararası ekonomik düzen new international economic order n.
tek düzen maliyetleme uniform costing n.
yeni düzen new deal n.
tek düzen hesap sistemi unified accounting system n.
tek düzen muhasebe sistemi uniform accounting system n.
doğal düzen natural order n.
tüketici gereksinimlerinin tüketici kooperatifleri aracılığıyla karşılandığı ekonomik düzen cooperative commonwealth n.
tek düzen muhasebe sistemi unified accounting system n.
tek düzen teslim fiyatı postage stamp pricing n.
tek düzen teslim fiyatı uniform delivered pricing n.
printers düzen ve kuralları printers' ink model statute n.
tek düzen hesap planı gaap n.
ekonomik düzen economic system n.
(jamaika'da) her üyenin belirli bir zaman içerisinde belirli miktarda para koyduğu finansal bir düzen partner n.
düzen oluşturmak prescribe v.
kaosu ve düzeni beraberinde barındıran ekonomik düzen chaordic adj.
düzen karşıtı antiestablishment adj.
Law
örf ve adetlere dayanan anayasal düzen unwritten constitution n.
görünüşteki düzen ve durum apparent good order and condition n.
toplumsal düzen kuralları rules of social order n.
kanun ve düzen law and order n.
yasal yetkisi olmadan kendi çıkarına göre zorla düzen sağlamaya çalışma vigilantism n.
yasa düzen tanımadan hakkını zor kullanarak alma eylemi vigilantism n.
(ingiltere ve galler'de) çete faaliyetlerini sınırlandıran bir mülki düzen gangbo n.
düzen koymak prescribe v.
Politics
laik düzen secular regime n.
mülki düzen civil order n.
laik düzen secular system n.
düzen karşıtı parti anti-system party n.
düzen karşıtlığı nonconformism n.
doğal düzen natural order n.
yeni düzen new deal n.
eşit düzen hetaerarchy n.
eşit düzen heterarchy n.
politik düzen political order n.
kaostan gelen düzen order from chaos n.
kaostan düzen ordo ad chao n.
kaostan gelen düzen order to chaos n.
kaostan düzen order from chaos n.
kaostan gelen düzen ordo ad chao n.
kaostan düzen ordo ab chao n.
kaostan gelen düzen ordo ab chao n.
kaostan düzen order to chaos n.
siyasi düzen political order n.
yeni ekonomik düzen new economic order n.
demokratik düzen democratic order n.
karmaşa ve düzen beraber chaordic adj.
Institutes
yeni düzen'in bir parçası olarak ev kredilerini yeniden ipotek ettirmek için oluşturulan devlet destekli bir şirket holc (home owners loan corporation) [us] abrev.
Insurance
tek düzen hesap planı uniform chart of accounts n.
Technical
ikili düzen binary numeration system n.
standart düzen standard scheme n.
kayma önleyici düzen antiskating device n.
ikili düzen gösterimi binary notation n.
hava kuvvetleri teknik düzen merkezi air force technical order center n.
düzen bozulması disturbance n.
düzen kutusu edit box n.
ölçünlü düzen standard scheme n.
kayma önleyici düzen antiskid device n.
sıra düzen hierarchy n.
karma düzen composite order n.
çapraz alanlı düzen crossed-field device n.
tekerlek ön düzen-açı ayarı setting wheel angles n.
hidrolik düzen oil gear n.
uzun erimli düzen etkileşimi long range order interaction n.
uzun erimli düzen katsayısı long range order parameter n.
uzun erimli düzen long range order n.
seçkisiz düzen random order n.
yönelimsel düzen orientational order n.
alçak gerilim anahtarlama ve kontrol düzen ve grupları low-voltage switchgear and controlgear assemblies n.
kısa erimli düzen short range order n.
düzen katsayısı order parameter n.
sıralı düzen sequential order n.
uzamsal düzen spatial order n.
(bir mekanizmanın çalışmasını sağlayan) düzen train n.
Computer
otomatik düzen başlık alanı title area for autolayouts n.
düzen adı theme name n.
otomatik düzen altbaşlık alanı subtitle area for autolayouts n.
dikey düzen vertical layout n.
senaryo düzen scenario edit n.
düzen renkleri scheme colors n.
düzen adı scheme name n.
gelişmiş düzen advanced layout n.
adres düzen kutusu address editbox n.
otomatik düzen autolayout n.
blok düzen block layout n.
düzen kipi edit mode n.
düzen menüsü edit menu n.
düzen kutusu özellikleri editbox properties n.
düzen görünümü edit view n.
düzen penceresi edit window n.
düzen denetimi edit control n.
dosya düzen yardım file edit help n.
grup düzen kipi group edit mode n.
ıas ardışık düzen ias pipeline n.
düzen kılavuzları layout guides n.
düzen özellikleri layout properties n.
düzen tasarım layout n.
otomatik düzen not alanı notes area for autolayouts n.
ardışık düzen pipeline n.
ardışık düzen seçenekleri pipeline options n.
ardışık düzen veri bloğu pipeline burst n.
otomatik düzen nesne alanı object area for autolayouts n.
seçenekler düzen options edit n.
normal düzen regular layout n.
hızlı düzen modu quickedit mode n.
rastgele düzen random order n.
hiyerarşik bir düzen oluşturmak için aynı türden başka bir dosyanın, alt programın veya klasörün içine gömülebilen nestable n.
düzen/bul edit/find expr.
düzen değiştirilsin mi? replace scheme? expr.
düzen değiştir change scheme expr.
otomatik düzen seçin choose an autolayout expr.
düzen kaldırmayı onayla confirm scheme removal expr.
Informatics
düzen denetleyici edit controller n.
Telecom
yarı eş zamanlı sayısal düzen plesiochhronous digital hierarchy n.
iç düzen işlemleri housekeeping n.
Electric
gerilim düzen direnci bleeder resistor n.
Architecture
göz alıcı düzen/yerleşim/plan eye-catching layout n.
tavan arasını süsleyen sıralı düzen attic order n.
mimari düzen classicals orders n.
antik yunana özgü en eski ve yalın mimari düzen dorian order n.
sütun başının volütlerle süslendiği bir düzen ionian order n.
kolosal düzen colossal order n.
bileşik düzen roman order n.
yardımcı mimari düzen suborder n.
küçük mimari düzen suborder n.
Construction
sık düzen close packing n.
Automotive
mekanik düzen ayarı alignment n.
ön düzen servisi front alignment service n.
tekerlek ön düzen ayar cihazı wheel aligner n.
ön düzen front alignment n.
kayma önleyici düzen antiskid device n.
ön ve arka düzen ayarı için ışıklı cihaz optical wheel-alignment analyzer n.
ön düzen geometrisi front geometry n.
havalı hidrolik düzen air hydraulic system n.
metrik düzen metric system n.
diyagnostik düzen durumu on-board diagnostic system status n.
iki modlu hibrid düzen two mode hybrid system n.
arızaya karşı güvenli düzen fail-safe system n.
arka tekerlek bloke olmayı önleyici düzen rear wheel antilock system n.
düzen ayarı alignment n.
düzen basıncı system pressure n.
düzen basınç regülatörü system pressure regulator n.
düzen tarayıcı system scanner n.
otomotiv açık düzen mimarisi automotive open system architecture n.
ön-arka düzen ayar aygıtı alignment rack n.
ön düzen ayar robotu wheel alignment robot n.
ön düzen ayarı front end alignment n.
ön düzen ölçme aleti wheel aligner n.
öndeki engellerden kaçınmaya yardımcı düzen forward obstacle avoidance system n.
karterden emişli düzen crankcase scavenging n.
tek modlu hibrid düzen one-mode hybrid system n.
boğulma giderici düzen choke unloader n.
radar bazlı yandan çarpmayı önleyici düzen radar based side collision avoidance system n.
çift ana fren merkezli düzen dual master cylinder n.
çift dupleks düzen duo-duplex system n.
çift platinli düzen dual breaker points n.
elektrikle arkadan tahrikli düzen electric rear axle drive n.
güvenlik açısından kritik önem taşıyan düzen safety critical system n.
Psychology
çakışmalı zincirleme düzen concurrent chain schedule n.
çeşitli etkenlere göre gruplar arasında nispeten istikrarlı bir düzen kurma eğilimi homeostasis n.
Mental Health
duygusal düzen emotional regulation n.
Physics
izospin ve hiperşarj değerli simetrik bir düzen oluşturan onluk hadron grubu unitary decuplet n.
atomsal düzen atomic order n.
onluk düzen dex n.
Chemistry
bir polimer zincirinin dizilişindeki düzen tacticity n.
Biology
kaosu ve düzeni beraberinde barındıran (doğal düzen) chaordic adj.
sekiz katlı (düzen) octoploid adj.
Botanic
bitki köklerinin aldıkları düzen rhizotaxis n.
bitkinin köklerinin tamamını oluşturan düzen root system n.
Forestry
(orman) dikey katmanlı düzen stratification n.
Social Sciences
müzakere edilen düzen negotiated order n.
sosyal düzen regime n.
erkeklere kadınlardan daha çok cinsel özgürlük tanıyan sosyal düzen double standard of sexual behavior n.
Literature
(endonezya şiirinde) çapraz kafiyeli dörtlükten oluşan düzen pantoun n.
(endonezya şiirinde) çapraz kafiyeli dörtlükten oluşan düzen pantun n.
(şiirde) süregelen metrik düzen synaphea n.
(şiirde) süregelen metrik düzen synapheia n.
Linguistics
sıralı düzen conjunctive ordering n.
genel düzen global pattern n.
doğal düzen varsayımı natural order hypothesis n.
düzen bilgisi tactics n.
bütüncül düzen schema n.
kısır düzen unproductive system n.
düğüm-düzen code n.
History
mülk sahibini derebeyine daimi olarak hizmete mecbur bırakan feodal düzen castleward n.
mülk sahibini derebeyine daimi olarak hizmete mecbur bırakan feodal düzen castle-guard n.
antik roma'da kullanılan yuvarlak bir askeri düzen globe n.
feodal sisteme benzeyen düzen feudalism n.
Religious
yüksek rütbeli kilise görevlilerinden oluşan bütün bir düzen prelacy n.
Philosophy
vedik geleneğindeki bir kozmik-ahlaki düzen ilkesi rta n.
vedik geleneğindeki bir kozmik-ahlaki düzen ilkesi rita n.
Geology
kayayı oluşturan mineral granüllerin boyut, şekil, düzen ve dağılıma bağlı çeşitli özellikleri texture n.
kayaç ve damarlarda birlikte gelişen minerallerin oluşturduğu düzen paragenesis n.
Military
yanaşık düzen massed formation n.
toplu düzen mass formation n.
yan yana durulan düzen line of columns n.
yanaşık düzen eğitimi close order drill n.
toplu düzen kolu column of masses n.
yer ve düzen değiştirme evolution n.
ucu düşmana çevrilmiş ters v şeklindeki taktik düzen wedge formation n.
dağınık düzen eğitimi combat drill n.
dağınık düzen extended formation n.
dağınık düzen herring bone formation n.
derinliğine düzen formation in depth n.
dağınık düzen eğitimi extended order drill n.
dağınık düzen extended order n.
dağınık düzen dispersed formation n.
hedef düzen şeması target array n.
genişliğine düzen formation in width n.
kademeli dağınık düzen stagger formation n.
kademeli düzen echelon formation n.
kara mayın savaşında mayınların belli bir düzen olmaksızın rastgele döşenmesi random minelaying n.
dağınık düzen loose order n.
birliklerin normalden daha sık aralıklarla sıralandığı bir askeri düzen mass n.
iki veya daha fazla gruptan oluşup iki veya daha fazla filoyu yöneten büyük bir düzen wing [us] n.
atlı askerlerin yürüyüş sırasında rehberlik etmek ve düzen oluştururken referans hattı olmak için taşıdıkları küçük bayrak veya flama guidon n.
birliğe rehberlik etmek ve düzen oluştururken referans hattı olmak için küçük bayrak veya flama taşıyan asker guidon n.
dağınık düzen open order n.
yanaşık düzen talimi close-order drill n.
yanaşık düzen close order n.
savunma hattının bir bölümünün duruma göre ileri veya geri atıldığı askeri düzen potence n.
erken taarruz kuvvetini ve havacılık destek teçhizatının bir kısmını içeren kademeli düzen fly-in echelon n.
düzen sağlama harekatı stability operation n.
safta bulunulan sıranın numarasını bir düzen içinde bağırarak söylemek number off v.
Sport
(sistemin bölümleri arasındaki) düzen bozulması breakdown n.
Music
orgun sesini yükseltmeye yarayan düzen organ swell n.
ritmik düzen mood n.
müzik parçasının tempo, ritmik düzen, şiddet özelliklerini bildiren kelime, ifade veya işaret direction n.
(kare meydan dansına başlamadan önce oluşturulan) kare düzen square n.
Mythology
yunan mitolojisinde uranüs ve gaia'nın kızı olan adalet ve düzen tanrıçası themis n.
(yunan mitolojisinde) adalet, düzen ve yargı tanrıçası dike n.
Slang
düzen delisi neat freak n.
kendine çeki düzen vermek get (one's) shit together v.
kendine çeki düzen vermek get shit together v.
Star Wars
yeni düzen'in korunması komisyonu commission for the preservation of the new order n.
ilk düzen yıldız savaşçısı kolordusu first order starfighter corps n.
ilk düzen indirme gemisi first order dropship n.
ilk düzen uzayı first order space n.
ilk düzen tie bombacısı first order tie bomber n.
ilk düzen first order n.
ilk düzen istihbarat departmanı first order department of information n.
ilk düzen hafif kruvazörü first order light cruiser n.
son düzen final order n.
ilk düzen ordusu first order army n.
ilk düzen tie zalim first order tie brute n.
ilk düzen stromtrooper zırhı first order stormtrooper armor n.
ilk düzen akademisi first order academy n.
ilk düzen tankeri first order tanker n.
ilk düzen kısa-mesafeli tahliye aracı first order short-range evacuation vehicle n.
ilk düzen silah gemisi first order gunship n.
ilk düzen özel kuvvetleri first order special forces n.
ilk düzen kargo first order cargo n.
ilk düzen askeriyesi first order military n.
ilk düzen tie savaşçısı pilotu first order tie fighter pilot n.
ilk düzen çıkarma platformu first order landing platform n.
ilk düzen bombacısı first order bomber n.
liderlik, düzen, güç leadership, order, power n.
yeni düzen new order n.
yeni düzen bildirgesi proclamation of the new order n.
metanette güvenlik & itaatte düzen security in strength & order in obedience n.
stormtrooper (ilk düzen) stormtrooper (first order) n.