lay

Sens de "lay" dans le Dictionnaire Turc-Anglais : 156 résultat(s)

	Catégorie	Anglais	Turc
Common Usage
1	Common Usage	lay v.	sermek
She laid the cloth flat on the table. Bezi masanın üzerine düz bir şekilde serdi. More Sentences
General
2	General	lay v.	sermek
I have laid my dreams under your feet. Hayallerimi ayaklarının altına serdim. More Sentences
3	General	lay v.	sunmak (teklif)
I hope that the Commission lays down proposals on these matters in the near future. Komisyonun yakın gelecekte bu konulara ilişkin teklifler sunmasını umuyorum. More Sentences
4	General	lay v.	açılmak
You should lay your cards out on the table. Kartlarınızı masaya açmalısınız. More Sentences
5	General	lay v.	yüklemek (suç)
I can’t lay all of this on his shoulders. Bütün bunları onun omuzlarına yükleyemem. More Sentences
6	General	lay v.	hazırlamak
She laid the table for six. O altı kişilik masa hazırladı. More Sentences
7	General	lay v.	yumurtlamak (yumurta)
Laying hens must be kept exclusively in spacious, free-range birdhouses. Yumurtlayan tavuklar sadece geniş, serbest dolaşan kuş kümeslerinde tutulmalıdır. More Sentences
8	General	lay v.	döşemek (halı)
Laying grids is possible only when using special equipment. Izgaraların döşenmesi yalnızca özel ekipman kullanıldığında mümkündür. More Sentences
9	General	lay v.	koymak (dikkatle)
Then He laid them before the angels. Sonra onları meleklerin önüne koydu. More Sentences
10	General	lay v.	koymak
I thoroughly support your plan, as you have laid it before us. Önümüze koyduğunuz planınızı sonuna kadar destekliyorum. More Sentences
11	General	lay v.	(üzerine) yıkmak
She laid the work on him. İşi onun üzerine yıktı. More Sentences
12	General	lay v.	bırakmak
Usually, the eggs are laid in water. Yumurtalar genellikle suya bırakılır. More Sentences
13	General	lay v.	getirmek
The London Agreement of 1953 laid down such provisions in favour of Germany. 1953 Londra Anlaşması Almanya lehine bu tür hükümler getirmiştir. More Sentences
14	General	lay v.	sermek
I laid a blanket over her. Üzerine bir battaniye serdim. More Sentences
15	General	lay v.	(kimyasal/krem) sürmek
Tom didn't lay a hand on me. Tom bana elini bile sürmedi. More Sentences
16	General	lay v.	(masa) hazırlamak
By the time I arrived, he had already laid the table. Ben varana dek o masayı hazırlamıştı bile. More Sentences
17	General	lay v.	uzanmak
It's hard to choose; we have several options laid before us. Seçim yapmak zor; önümüzde uzanan birkaç seçenek var. More Sentences
18	General	lay v.	(bahis) yatırmak
He laid all his money on a horse named Daisy. Bütün parasını Daisy adında bir ata yatırdı. More Sentences
19	General	lay adj.	sıradan
It wasn't an expert but a lay witness that changed the course of the trial. Davanın seyrini değiştiren bir uzman değil, sıradan bir tanık olmuştu. More Sentences
20	General	lay adj.	meslekten olmayan
For lay people it is indeed often incomprehensible and confusing. Meslekten olmayan insanlar için bu konu gerçekten de çoğu zaman anlaşılmaz ve kafa karıştırıcıdır. More Sentences
Politics
21	Politics	lay v.	işten çıkarmak
We shouldn't have to lay anyone off. Kimseyi işten çıkarmak zorunda kalmamalıyız. More Sentences
Technical
22	Technical	lay v.	koymak
The mother laid her baby on the bed softly. Anne, bebeğini usulca yatağa koydu. More Sentences
23	Technical	lay v.	yatırmak
He laid the seat back just a little. Koltuğu biraz geriye yatırdı. More Sentences
General
24	General	lay n.	vaziyet
25	General	lay n.	ezgi
26	General	lay n.	konum
27	General	lay n.	yatış
28	General	lay n.	nağme
29	General	lay n.	meslek
30	General	lay n.	arazi yapısı
31	General	lay n.	şiir
32	General	lay n.	mürit
33	General	lay n.	sevişme
34	General	lay n.	durum
35	General	lay n.	duruş
36	General	lay n.	mevki
37	General	lay n.	şarkı
38	General	lay n.	hal
39	General	lay n.	şarkı sözü
40	General	lay n.	hisse
41	General	lay n.	kar
42	General	lay n.	hasılat
43	General	lay n.	tabaka
44	General	lay n.	katman
45	General	lay n.	bahis
46	General	lay n.	şans
47	General	lay n.	risk
48	General	lay n.	yerel yönetim vergisi
49	General	lay n.	saklanılan yer
50	General	lay n.	plan
51	General	lay n.	ücret
52	General	lay n.	kumaş katı
53	General	lay n.	topografik özellik
54	General	lay n.	yumurtlama
55	General	lay n.	dokuma tahtası
56	General	lay n.	dokuma takozu
57	General	lay n.	bükme derecesine göre lif halat kalitesi
58	General	lay n.	kumaş katları
59	General	lay n.	düzen
60	General	lay n.	yerleşim
61	General	lay n.	alaka
62	General	lay n.	ayarlama
63	General	lay n.	göl
64	General	lay v.	kurmak
65	General	lay v.	dizmek
66	General	lay v.	emretmek
67	General	lay v.	düdüklemek
68	General	lay v.	hamletmek
69	General	lay v.	sunmak
70	General	lay v.	bahse girmek
71	General	lay v.	yatıştırmak
72	General	lay v.	becermek
73	General	lay v.	toplamak
74	General	lay v.	yerleştirmek
75	General	lay v.	kaymak
76	General	lay v.	örmek (tuğla)
77	General	lay v.	tasarlamak
78	General	lay v.	kurmak (sofra)
79	General	lay v.	saldırmak
80	General	lay v.	yüklenmek
81	General	lay v.	ileri sürmek
82	General	lay v.	devirmek
83	General	lay v.	harcamak
84	General	lay v.	yüklemek
85	General	lay v.	ayırmak
86	General	lay v.	yumurtlamak
87	General	lay v.	dinmek
88	General	lay v.	sevişmek
89	General	lay v.	sergilemek
90	General	lay v.	bulunmak (iddiada)
91	General	lay v.	kurmak (plan, tuzak vb'ni)
92	General	lay v.	yakalamak
93	General	lay v.	yaymak
94	General	lay v.	döşemek
95	General	lay v.	(tuğla) örmek
96	General	lay v.	(ceza) vermek
97	General	lay v.	açmak
98	General	lay v.	atfetmek
99	General	lay v.	bükmek
100	General	lay v.	defnetmek
101	General	lay v.	düzgünleştirmek
102	General	lay v.	gidermek
103	General	lay v.	nişan almak
104	General	lay v.	önüne getirmek
105	General	lay v.	sakinleştirmek
106	General	lay v.	takdim etmek
107	General	lay v.	tesis etmek
108	General	lay v.	teskin etmek
109	General	lay v.	toprağa vermek
110	General	lay v.	yöneltmek
111	General	lay v.	(probleme/sıkıntıya) sürüklemek
112	General	lay v.	bahse girmek
113	General	lay v.	çöktürmek
114	General	lay v.	düzeltmek
115	General	lay v.	gömmek
116	General	lay v.	yönelmek
117	General	lay v.	cezalandırmak için (sopa, kamçı ile) vurmak
118	General	lay v.	iplikleri bükerek halat haline getirmek
119	General	lay v.	(deniz taşıtını) belirli bir yöne çevirmek
120	General	lay v.	(köpeklere) iz sürdürmek
121	General	lay v.	azalmak
122	General	lay v.	hafiflemek
123	General	lay v.	(yolu bir şeyde) yatmak
124	General	lay adj.	ruhani sınıftan olmayan
125	General	lay adj.	alaylı
126	General	lay adj.	laik
127	General	lay adj.	halka ait
128	General	lay adj.	mesleği olmayan
129	General	lay adj.	papaz sınıfına ait olmayan
130	General	lay adj.	profesyonel olmayan
131	General	lay adj.	uzman olmayan
132	General	lay adj.	alelade
Irregular Verb
133	Irregular Verb	lay v.	laid - laid
Trade/Economic
134	Trade/Economic	lay n.	yükleme ve boşaltma süresi
Politics
135	Politics	lay v.	açığa almak
136	Politics	lay v.	açığa çıkarmak
Technical
137	Technical	lay n.	büküm
138	Technical	lay n.	duruş yönü
139	Technical	lay v.	yaymak
Marine
140	Marine	lay n.	halatın bükümü sırasında uygulanan kuvvet
141	Marine	lay n.	halatın bükümü
142	Marine	lay n.	halatın bükümü yönü
143	Marine	lay v.	bir yöne gitmek
144	Marine	lay v.	gitmek (bir yöne)
145	Marine	lay v.	rota tutturmak
Botanic
146	Botanic	lay n.	çayır
147	Botanic	lay n.	mera
148	Botanic	lay n.	otlak
Fishery
149	Fishery	lay n.	balık avında tayfaya düşen pay
Geography
150	Geography	lay n.	batı fransa'da yer alan bir nehir
Printery
151	Printery	lay v.	(yeni basım harfini) düzgünce hazneye yerleştirmek
Archaic
152	Archaic	lay v.	yatıştırmak
153	Archaic	lay v.	hafifletmek
154	Archaic	lay v.	dindirmek
Slang
155	Slang	lay v.	düzüşmek
156	Slang	lay v.	sevişmek

Sens de "lay" avec d'autres termes dans le Dictionnaire Anglais-Turc : 500 résultat(s)

	Catégorie	Anglais	Turc
General
1	General	lay eggs v.	yumurtlamak
Why are my chickens not laying eggs? Tavuklarım neden yumurtlamıyor? More Sentences
2	General	lay off v.	bırakmak
Hey, lay off. Hey, bırak. More Sentences
3	General	lay down v.	kural koymak
The Commission is ready to lay down specific rules for such exceptions. Komisyon, bu tür istisnalar için belirli kurallar koymaya hazırdır. More Sentences
4	General	lay awake v.	gözüne uyku girmemek
She lay awake for a long time, thinking of her future. Uzun süre gözüne uyku girmedi, geleceğini düşündü. More Sentences
5	General	lay out v.	düzenlemek
This may be a flower laid out of shells or a chaotic arrangement. Bu, kabuklardan yapılmış bir çiçek veya kaotik bir düzenleme olabilir. More Sentences
6	General	lay off v.	işten çıkarmak
He was laid off a year ago. Bir yıl önce işten çıkarıldı. More Sentences
7	General	lay down v.	yatırmak
He makes me lie down in fresh pastures. Beni taze çayırlarda yatırır. More Sentences
8	General	lay stress on v.	üzerinde durmak
The speaker laid stress on the need for thrift. Konuşmacı tasarrufun gerekliliği üzerinde durdu. More Sentences
9	General	lay in v.	sağlamak
Their importance lies in the credibility they give to long-term objectives. Önemleri, uzun vadeli hedeflere sağladıkları inandırıcılıkta yatmaktadır. More Sentences
10	General	lay by v.	biriktirmek
You should lay by something against a rainy day. Zor günler için bir şeyler biriktirmelisiniz. More Sentences
11	General	lay out v.	hazırlamak
Mr Karas and I have prepared amendments which he will lay out tomorrow orally, which I hope will solve this problem. Sayın Karas ve ben, yarın sözlü olarak açıklayacağı ve bu sorunu çözeceğini umduğum değişiklik önerileri hazırladık. More Sentences
12	General	lay the foundation v.	temel atmak
The method laid the foundation for future technology. Yöntem gelecekteki teknolojinin temelini attı. More Sentences
13	General	lay the foundations v.	temellerini atmak
I see it as a task for the Joint Research Centre to lay the foundations for common safety standards of this kind. Ortak Araştırma Merkezi'nin bu tür ortak güvenlik standartlarının temellerini atmasını bir görev olarak görüyorum. More Sentences
14	General	lay aside v.	bir kenara koymak
I'm going to lay aside that money for emergencies. O parayı acil durumlar için bir kenara koyacağım. More Sentences
15	General	lay emphasis on v.	önemine vurgu yapmak
We lay emphasis on the importance of being sincere. Samimi olmanın önemine vurgu yapıyoruz. More Sentences
16	General	lay emphasis on v.	önemini vurgulamak
We lay emphasis on the importance of being sincere. Biz samimi olmanın önemini vurgularız. More Sentences
17	General	lay stress on v.	önemine vurgu yapmak
He laid stress on the importance of being punctual. Dakik olmanın önemine vurgu yaptı. More Sentences
18	General	lay claim to v.	hak iddia etmek
John laid claim to the painting. John resim üzerinde hak iddia etti. More Sentences
19	General	lay claims to v.	sahiplenmek
John laid claim to the painting. John tabloyu sahiplendi. More Sentences
20	General	lay down v.	belirlemek
Would these apply up to 2006 or would they be laid down for a further period from 2006 onwards? Bunlar 2006'ya kadar mı geçerli olacak yoksa 2006'dan itibaren daha ileri bir dönem için mi belirlenecek? More Sentences
Phrasals
21	Phrasals	lay down v.	bırakmak
This needs African leaders to lay down their guns, however. Ancak bunun için Afrikalı liderlerin silahlarını bırakması gerekiyor. More Sentences
General
22	General	lay figure n.	model
23	General	pipe lay vessel n.	boru döşeme gemisi
24	General	lay figure n.	önemsiz kimse
25	General	lay-by n.	cep
26	General	lay reader n.	şiir okuyucu
27	General	lay brother n.	keşiş olmayıp, manastırda çalışan kimse
28	General	lay brother n.	gönüllü çalışan rahip
29	General	lay-by n.	park yeri
30	General	lay-down n.	şekerleme
31	General	lay-by n.	konaklama tesisi
32	General	lay-by n.	arabaların kısa süreli duraklama yapabilecekleri cep
33	General	lay-down n.	kestirme
34	General	lay-down n.	uyuklama
35	General	lay-by n.	anayolun kenarında araçların geçici olarak konaklamaları için yapılmış yol
36	General	lay-flat hose n.	yassı hortum
37	General	lay-by n.	araba durağı
38	General	lay-by n.	durak
39	General	lay-by n.	son işlem olarak tarlayı sürüp ekme
40	General	lay terminology n.	halk ağzında söyleniş
41	General	lay terminology n.	gündelik dil
42	General	lay terminology n.	herkesin anlayacağı şekle uyarlanmış terminoloji
43	General	lay figure n.	mağaza mankeni
44	General	lay figure n.	giysi mankeni
45	General	lay audience n.	vasıfsız kitle
46	General	lay down area n.	stok/depolama alanı
47	General	lay member n.	bir kurulda halkı temsil eden görevli
48	General	lay interpreter n.	iki dilde de yeterli olup gönüllü tercumanlık yapan alaylı kimse
49	General	lay scholar n.	eğitim almadan bir bilim alanında uzmanlaşmış kimse
50	General	lay teacher n.	katolik okullarında görev yapan, inançlı fakat rahibeler gibi dini kurumlara ve evlenmeme kuralı gibi kurallara bağlı olmayan kiliseye mensup öğretmen
51	General	lay scholar n.	alaylı bilgin
52	General	lay-off n.	mola
53	General	lay-by n.	araba park yeri
54	General	lay-by n.	(madencilik) boş vagonların park yeri
55	General	lay-by n.	nehir veya kanallarda teknelerin durduğu veya geçtiği genişletilmiş kısım
56	General	lay person n.	ruhban sınıfından olmayan kimse
57	General	lay person n.	meslekten olmayan kimse
58	General	ordinary lay n.	ipliklerin telin tersi yönünde döndüğü bir çelik halat tipi
59	General	lay to rest v.	örtbas etmek
60	General	lay it on with a trowel v.	abartmak
61	General	lay hands on something v.	bir şeye el atmak
62	General	lay somebody up v.	yatağa düşürmek
63	General	lay bare v.	ortaya çıkarmak
64	General	lay up v.	yığmak
65	General	lay one's hands on v.	yakalamak (cezalandırmak/dövmek için)
66	General	lay on v.	üstüne sürmek
67	General	lay on v.	yüklenmek
68	General	lay the cards on the table v.	kartlarını açmak
69	General	lay bare v.	açığa vurmak
70	General	lay someone to rest v.	cenazeyi toprağa vermek
71	General	lay something at one's door v.	yüklemek
72	General	lay flagstones v.	taş döşemek
73	General	lay something at somebody's door v.	suçu üzerine atmak
74	General	lay the blame on somebody v.	kabahati birinin üzerine atmak
75	General	lay claim to v.	sahip çıkmak
76	General	lay open v.	açmak
77	General	lay it on v.	abartmak
78	General	lay down one's life v.	canını feda etmek
79	General	lay down as a condition v.	şart koymak
80	General	lay one's hands on v.	sahip olmak
81	General	lay one's hand on v.	bulmak
82	General	lay for v.	pusuda beklemek
83	General	lay in v.	stoklamak
84	General	lay mines v.	mayın döşemek
85	General	lay something down v.	yatırmak
86	General	lay low v.	yatırmak
87	General	lay about v.	saldırmak
88	General	lay away v.	saklamak
89	General	lay a plot v.	tuzak kurmak
90	General	lay on v.	sağlamak
91	General	lay into v.	pataklamak
92	General	lay out v.	harcamak
93	General	lay waste to v.	yerle bir etmek
94	General	lay aside v.	biriktirmek
95	General	lay one's hands on v.	ele geçirmek
96	General	lay away v.	ayırmak
97	General	lay flat v.	yere sermek
98	General	lay low v.	indirmek
99	General	lay on v.	ayarlamak
100	General	lay on v.	sürmek
101	General	lay mines v.	mayın dökmek
102	General	lay it on with a trowel v.	methetmek
103	General	lay the table v.	sofrayı kurmak
104	General	lay over v.	ara vermek
105	General	lay for v.	pusu kurmak
106	General	lay it on v.	pohpohlamak
107	General	lay hands on v.	bulmak
108	General	lay at someone's door v.	suçu birinin üstüne atmak
109	General	lay in v.	dayak atmak
110	General	lay aside v.	rafa kaldırmak
111	General	lay low v.	yere sermek
112	General	lay away v.	bir yana koymak
113	General	lay into v.	azarlamak
114	General	lay waste to v.	yakıp yıkmak
115	General	lay at one's door v.	üstüne atmak
116	General	lay aside v.	bir yana koymak
117	General	lay aside v.	terketmek
118	General	lay oneself down v.	yatmak
119	General	lay by v.	yığmak
120	General	lay up v.	biriktirmek
121	General	lay something to rest v.	nahoş bir olayı unutmak ve sanki olmamış gibi davranmak
122	General	lay down arms v.	silahları bırakmak
123	General	lay low v.	yatağa düşürmek
124	General	lay a trap for v.	tuzak kurmak
125	General	lay up v.	stok etmek
126	General	lay off from a job v.	açığa almak
127	General	lay an ambush v.	pusu kurmak
128	General	lay over v.	kaplamak
129	General	lay hold of v.	yakasına yapışmak
130	General	lay hands on v.	zor kullanmak
131	General	lay down the law v.	zart zurt etmek
132	General	lay something up v.	depolamak
133	General	lay something at one's door v.	üzerine atmak
134	General	lay flat v.	sermek
135	General	lay a plot v.	komplo kurmak
136	General	lay off v.	bitmek
137	General	lay store by v.	önem vermek
138	General	lay the cards on the table v.	dürüst ve açık olmak
139	General	lay out v.	vurmak
140	General	lay out v.	planlamak
141	General	lay down v.	bir şeyi bir yere koymak
142	General	lay down the law v.	direktif vermek
143	General	lay out v.	yere sermek
144	General	lay a foundation v.	temel atmak
145	General	lay it on thickly v.	yağ çekmek
146	General	lay hold of v.	ele geçirmek
147	General	lay down v.	uzanmak
148	General	lay over v.	sonraya bırakmak
149	General	lay somebody out v.	yere sermek
150	General	lay at someone's door v.	bir suçu birine yüklemek
151	General	lay out v.	tasarlamak
152	General	lay open v.	açıklamak
153	General	lay the cards on the table v.	fikirlerini açıkça söylemek
154	General	lay out v.	sergilemek
155	General	lay on v.	yüklemek
156	General	lay low v.	mahvetmek
157	General	lay siege to v.	bir yeri kuşatma altına almak
158	General	lay bare v.	açıkça ortaya koymak
159	General	lay eyes on v.	süzmek
160	General	lay up brick v.	tuğla örmek
161	General	lay out v.	ölüyü gömülmeye hazırlamak
162	General	lay hands on v.	el atmak
163	General	lay store by v.	önemsemek
164	General	lay stress v.	vurgulamak
165	General	lay hands on v.	ele geçirmek
166	General	lay it on with a trowel v.	pohpohlamak
167	General	lay bare v.	açığa çıkarmak
168	General	lay something at one's door v.	üstüne yıkmak
169	General	lay mines v.	mayınlamak
170	General	lay down one's arms v.	silahlarını bırakmak
171	General	lay bare v.	açmak
172	General	lay in v.	depolamak
173	General	lay the groundwork for v.	bir iş için ön hazırlık yapmak
174	General	lay to v.	vurmak
175	General	lay a cable v.	kablo döşemek
176	General	lay on the stocks v.	kızağa çekmek
177	General	not to lay oneself open to criticism v.	açık vermemek
178	General	lay down one's arms v.	savaşmaktan vazgeçmek
179	General	lay it on thick v.	çok pohpohlamak
180	General	lay eyes on v.	bakmak
181	General	lay up v.	depolamak
182	General	lay down arms v.	teslim olmak
183	General	lay on v.	koymak
184	General	lay something up v.	depo etmek
185	General	lay off v.	geçici olarak yol vermek (işçiye)
186	General	lay stress on v.	vurgulamak
187	General	lay in ruins v.	mahvetmek
188	General	lay waste v.	tahrip etmek
189	General	lay the foundations of v.	temelini atmak
190	General	lay on v.	saldırmak
191	General	lay about one v.	sağına soluna vurmak
192	General	lay the blame on v.	üstüne atmak
193	General	lay down one's arms v.	teslim olmak
194	General	lay a bridge v.	köprü kurmak
195	General	lay on v.	üzerine atılmak
196	General	lay out v.	sermek
197	General	lay hands on v.	yakalamak (cezalandırmak/dövmek için)
198	General	lay hands on v.	yakalamak
199	General	lay to rest v.	gömmek
200	General	lay down as a condition v.	şart koşmak
201	General	lay up v.	saklamak
202	General	lay up v.	toplamak
203	General	lay a trap v.	tuzak kurmak
204	General	lay into v.	haşlamak
205	General	lay open v.	kesip içini açmak
206	General	lay one's hands on v.	bulmak
207	General	lay off v.	ara vermek
208	General	lay siege to v.	kuşatmak
209	General	not to lay a finger on someone v.	kılına dokunmamak
210	General	lay off v.	kesmek
211	General	lay one's hands on v.	elde etmek
212	General	lay into v.	dayak atmak
213	General	lay in v.	biriktirmek
214	General	lay on v.	halletmek
215	General	lay the blame on v.	suçu başkasının üzerine atmak
216	General	lay aside v.	vazgeçmek
217	General	lay siege to v.	ikna etmeye çalışmak
218	General	lay off v.	ertelemek
219	General	lay off v.	kovmak
220	General	lay out v.	sarf etmek
221	General	lay a tax on v.	vergi koymak
222	General	lay somebody low v.	yere sermek
223	General	lay into v.	girişmek (kavga)
224	General	lay it on v.	göklere çıkartmak
225	General	lay the base v.	temel atmak
226	General	lay in v.	ev donatmak
227	General	lay on entertainment v.	eğlence tertip etmek
228	General	lay on entertainment v.	eğlence düzenlemek
229	General	lay on party v.	parti tertip etmek
230	General	lay on party v.	parti düzenlemek
231	General	lay mine v.	mayın döşemek
232	General	lay down a condition v.	koşul öne sürmek
233	General	lay place v.	yer ayırmak
234	General	lay out a garden v.	bahçe kurmak
235	General	lay a foundation v.	zemin yaratmak
236	General	lay brick v.	tuğla örmek
237	General	lay down conditions v.	şart koşmak
238	General	lay down conditions v.	şart getirmek
239	General	lay impose conditions v.	şart getirmek
240	General	lay/impose conditions v.	şart koşmak
241	General	lay down criterion v.	kıstas koymak
242	General	lay table v.	masa hazırlamak
243	General	lay wreath v.	çelenk koymak
244	General	lay a table v.	masa kurmak
245	General	lay siege to v.	kuşatma altına almak
246	General	lay a table v.	sofra kurmak
247	General	lay the groundwork v.	zemin hazırlamak
248	General	lay a table v.	masa açmak
249	General	lay emphasis on v.	üzerinde durmak
250	General	lay emphasis on v.	vurgulamak
251	General	lay weight on v.	üzerinde durmak
252	General	lay weight on v.	vurgulamak
253	General	lay brick v.	tuğla döşemek
254	General	lay (something) down as a condition v.	şart koymak
255	General	lay (something) down as a condition v.	şart getirmek
256	General	lay (something) down as a condition v.	şart koşmak
257	General	lay the foundation of the building v.	binanın temelini atmak
258	General	lay hands on v.	-e el sürmek
259	General	lay hands on v.	-e dokunmak
260	General	lay up v.	biriktirmek
261	General	lay at one's door v.	-e yüklemek
262	General	lay low an empire v.	bir imparatorluğu yıkmak
263	General	lay a foundation v.	temelini atmak
264	General	lay the foundations of v.	temellerini atmak
265	General	lay on v.	temin etmek
266	General	lay up v.	(hastalık) yatağa düşürmek
267	General	lay waste v.	yakıp yıkmak
268	General	lay off v.	vazgeçmek
269	General	lay waste v.	harap etmek
270	General	lay claim to v.	hak talebinde bulunmak
271	General	lay aside by v.	saklamak
272	General	lay aside by v.	(sonradan kullanmak için) bir tarafa koymak
273	General	lay bare v.	soymak
274	General	lay an ambush v.	tuzağa düşürmek
275	General	lay before v.	resmi makamlara sunmak
276	General	lay a burden on v.	birine sorumluluk yüklemek
277	General	lay an ambush v.	pusuya düşürmek
278	General	lay a bed v.	yatak yapmak
279	General	lay before v.	gündeme sunmak
280	General	lay a snare under someone v.	ardından kuyu kazmak
281	General	lay down the law v.	ahkam kesmek
282	General	lay a burden on v.	birine yük yüklemek
283	General	lay bare v.	üzerindekileri çıkartmak
284	General	lay aside v.	bir kenara atmak (para vb)
285	General	lay a bed v.	yatak sermek
286	General	lay to one's charge v.	(suç vb) birisinin üzerine yüklemek
287	General	lay down the law v.	ukalalık etmek
288	General	lay a burden on v.	yükü birinin sırtına yüklemek
289	General	lay hopes on v.	umudunu bağlamak
290	General	lay hopes on v.	bel bağlamak
291	General	lay stress on v.	önemini vurgulamak
292	General	lay weight on v.	önemini belirtmek
293	General	lay weight on v.	önemine vurgu yapmak
294	General	lay weight on v.	önemini vurgulamak
295	General	lay emphasis on v.	altını çizerek belirtmek
296	General	lay weight on v.	altını çizerek belirtmek
297	General	lay stress on v.	önemini belirtmek
298	General	lay emphasis on v.	önemini belirtmek
299	General	lay stress on v.	altını çizerek belirtmek
300	General	lay down to work v.	işe gömülmek
301	General	lay claim to v.	talep etmek
302	General	lay eyes on someone v.	birisini gözüne kestirmek
303	General	lay eyes on someone v.	birini gözüne kestirmek
304	General	lay eyes on someone v.	gözüne birini kestirmek
305	General	lay too much stress on v.	üzerinde önemle durmak
306	General	lay too much stress on v.	önemle üzerinde durmak
307	General	lay marble v.	mermer döşemek
308	General	lay off staff v.	eleman çıkarmak
309	General	lay something before someone v.	birisine bir şey sunmak
310	General	lay something before someone v.	takdirine/kararına sunmak
311	General	lay in the sun v.	güneşte uzanmak
312	General	lay things out straight v.	olanları açıklığa kavuşturmak
313	General	lay great stress on something v.	bir şeyin üzerinde ısrarla durmak
314	General	lay something at someone's feet v.	(birinin ayaklarının ucuna) bir şey koymak
315	General	lay the problem to the inadequacy of training v.	sorunu antrenman eksikliğine bağlamak
316	General	lay down under a tree v.	bir ağacın altına/altında uzanmak
317	General	lay spread-eagle on the floor v.	kol ve bacaklar yanlara açılmış olarak yatmak
318	General	lay low v.	(mec.) geriye çekilmek
319	General	lay a claim v.	üzerinde hak iddia etmek
320	General	lay the table v.	masayı kurmak
321	General	re-lay v.	yeniden kurmak
322	General	re-lay v.	yeniden dizmek
323	General	re-lay v.	yeniden sermek
324	General	re-lay v.	yeniden toplamak
325	General	re-lay v.	yeniden yerleştirmek
326	General	lay on one's oars v.	(kürek) çekmeyi kesmek
327	General	lay wait v.	tuzak kurmak
328	General	lay in balance v.	rehin olarak bırakmak
329	General	lay stress upon v.	altını çizerek belirtmek
330	General	lay on the oars v.	(kürek) çekmeyi kesmek
331	General	lay in lavender v.	saklamak
332	General	lay against the field v.	tüm yarışmacılara karşı (at, vb. üzerine) bahse girmek
333	General	lay in lavender v.	bir yana ayırmak
334	General	lay in balance v.	ipotek etmek
335	General	lay stress upon v.	önemine vurgu yapmak
336	General	lay in lavender v.	riske atmak
337	General	lay in lavender v.	rehin bırakmak
338	General	without wishing to lay down the law adv.	haddim olmayarak
Phrasals
339	Phrasals	lay together v.	yan yana yerleştirmek
340	Phrasals	lay together v.	yan yana dizmek
341	Phrasals	lay together v.	yan yana sıralamak
342	Phrasals	lay into v.	saldırmak
343	Phrasals	lay into v.	çatmak
344	Phrasals	lay off v.	bir şeyi yapmayı bırakmak
345	Phrasals	lay off v.	bir şeyi yapmaya son vermek
346	Phrasals	lay up v.	kullanımdan kaldırmak
347	Phrasals	lay up v.	tedavülden kaldırmak
348	Phrasals	lay in v.	ileride kullanmak için saklamak
349	Phrasals	lay in v.	gelecek için saklamak
350	Phrasals	lay in v.	zulada saklamak
351	Phrasals	lay hold on v.	yakalamak
352	Phrasals	lay on v.	donatmak
353	Phrasals	lay hold on v.	tutmak
354	Phrasals	lay on v.	döşemek
355	Phrasals	lay hold on v.	ele geçirmek
356	Phrasals	lay under v.	altına koymak
357	Phrasals	lay under v.	altına yerleştirmek
358	Phrasals	lay in v.	gelecekte kullanmak üzere bir kenara saklamak
359	Phrasals	lay in v.	ileride kullanmak üzere bir kenara koymak
360	Phrasals	lay away v.	birisini gömmek
361	Phrasals	lay someone away v.	birisini gömmek
362	Phrasals	lay it off on someone v.	suçu birinin üzerine atmak
363	Phrasals	lay something alongside (of something) v.	(bir şeyi bir şeyin) yanına koymak
364	Phrasals	lay something aside for someone v.	birisi için bir şey ayırmak
365	Phrasals	lay down v.	vazgeçmek
366	Phrasals	lay someone down v.	(hastayı/bebeği) yatırmak
367	Phrasals	lay something out v.	(bir şey için) (belli bir miktar) para harcamak
368	Phrasals	lay something out v.	bir şeyi açıklamak
369	Phrasals	lay something on someone v.	birinin üstüne bir şey (battaniye/örtü) sermek
370	Phrasals	lay off someone v.	birini yalnız/bir başına bırakmak
371	Phrasals	lay over in some place v.	bir yerde duraklamak/durmak
372	Phrasals	lay something over someone v.	(birinin üzerine) (örtü/battaniye) sermek/örtmek
373	Phrasals	lay together v.	yan yana yatırmak
374	Phrasals	lay something against something v.	bir şeyi bir şeye yaslamak/dayamak
375	Phrasals	lay something for someone v.	sofra/yemek/öğün hazırlamak
376	Phrasals	lay about v.	yan gelip yatmak
377	Phrasals	lay around v.	yan gelip yatmak
378	Phrasals	lay something down v.	açık ve net söylemek
379	Phrasals	lay down something v.	kesin olarak ifade etmek
380	Phrasals	lay down something v.	açık ve net söylemek
381	Phrasals	lay something down v.	kesin olarak ifade etmek
382	Phrasals	lay something by v.	bir kenara ayırmak
383	Phrasals	lay something out for something v.	birisinin yerine ödemek
384	Phrasals	lay into v.	kafa göz dalmak
385	Phrasals	lay out (money) for something v.	bir şey için ödeme yapmak
386	Phrasals	lay out (money) for something v.	bir şey için harcama yapmak
387	Phrasals	lay out v.	boylu boyunca uzatmak
388	Phrasals	lay at [dialect] v.	vurmak
389	Phrasals	lay out [dialect] v.	izinsiz gelmemek
390	Phrasals	lay in for v.	razı olduğunu belli etmek
391	Phrasals	lay about v.	her yönden şiddetle saldırmak
392	Phrasals	lay on v.	vurmak
393	Phrasals	lay out v.	baskı için düzenlemek
394	Phrasals	lay out [dialect] v.	devamsızlık yapmak
395	Phrasals	lay on v.	dövmek
396	Phrasals	lay in for v.	güvenceye almak
397	Phrasals	lay at [dialect] v.	saldırmak
398	Phrasals	lay about v.	rastgele vurmak
399	Phrasals	lay out v.	dizayn etmek
400	Phrasals	lay on v.	saldırmak
401	Phrasals	lay about v.	hazırlık için adımlar atmak
402	Phrasals	lay out v.	önermek
403	Phrasals	lay out v.	niyet etmek
404	Phrasals	lay on v.	suç atmak
405	Phrasals	lay on v.	itham etmek
406	Phrasals	lay about v.	işe koyulmak
407	Phrasals	lay on v.	kaplamak
408	Phrasals	lay on v.	(kağıtları) baskı makinesine yerleştirmek
409	Phrasals	lay on v.	yüzeye uygulamak
410	Phrasals	lay on v.	(kilo) almak
411	Phrasals	lay on v.	düzenleme yapmak
412	Phrasals	lay on v.	(etkinlik) ayarlamak
413	Phrasals	lay on v.	(su, gaz vb.) dolum yapmak
414	Phrasals	lay on v.	bırakmak
415	Phrasals	lay away v.	cribbage oyununda belirli kartları kutuya koymak
416	Phrasals	lay away v.	tabaklama sırasında derileri düz bir şekilde yaymak
417	Phrasals	lay away v.	cribbage oyununda belirli kartları yüz üstü yatırmak
418	Phrasals	lay into (something) v.	(bir şeyi) yapmaya azimle/kararlılıkla başlamak
419	Phrasals	lay into (someone) v.	(birine) saldırmak
420	Phrasals	lay into (someone) v.	(birini) azarlamak
421	Phrasals	lay into (someone) v.	(birine) sözlü saldırıda bulunmak
422	Phrasals	lay together v.	yan yana yatmak/uzanmak
423	Phrasals	lay into (something) v.	(bir şeye/işe) girişmek
424	Phrasals	lay into v.	toprağa gömmek
425	Phrasals	lay into (someone) v.	(birini) haşlamak
426	Phrasals	lay into (something) v.	(bir şeye/işe) gömülmek
427	Phrasals	lay (something) on (someone or something) v.	(bir şeyi birinin/bir şeyin) üstüne atmak/yıkmak
428	Phrasals	lay (something) on (someone or something) v.	(bir şeyi birine/bir şeye) dayatmak/zorla benimsetmek
429	Phrasals	lay into v.	içine girmek
430	Phrasals	lay into (someone) v.	(birine) kafa göz dalmak
431	Phrasals	lay into v.	başlamak
432	Phrasals	lay into (someone) v.	(birine) fiziksel olarak saldırmak
433	Phrasals	lay (something) on (someone or something) v.	(bir şeyi birinin/bir şeyin) üstüne sermek
434	Phrasals	lay into v.	içine oturtmak
435	Phrasals	lay into v.	içine sokmak
436	Phrasals	lay into (someone) v.	(birini) pataklamak
437	Phrasals	lay into (someone) v.	(birine) girişmek
438	Phrasals	lay into v.	içine gömülmek
439	Phrasals	lay into v.	toprağın altına yerleştirmek/koymak
440	Phrasals	lay into v.	yerleştirmek
441	Phrasals	lay into (someone) v.	(birine) dayak atmak
442	Phrasals	lay into v.	girişmek
443	Phrasals	lay into (someone) v.	(birini) dövmek
444	Phrasals	lay (something) on (someone or something) v.	(bir şeyi birinin/bir şeyin) üstüne koymak
445	Phrasals	lay (something) on (someone or something) v.	(bir şeyi birinin/bir şeyin) üstüne bırakmak
446	Phrasals	lay into (something) v.	bir şeyi (bir şeyin) içine sokmak
447	Phrasals	lay out v.	sarf etmek
448	Phrasals	lay out v.	açık havada yatmak/uzanmak
449	Phrasals	lay out v.	yerden yere vurmak
450	Phrasals	lay out v.	dışarı uzanmak
451	Phrasals	lay out v.	dışarı yatmak
452	Phrasals	lay someone out v.	birinin naaşını cenazeye/gömülmeye hazırlamak
453	Phrasals	lay out v.	açıkça belirtmek
454	Phrasals	lay out v.	çıkışmak
455	Phrasals	lay out v.	(para) yatırmak
456	Phrasals	lay out v.	fırça atmak
457	Phrasals	lay out v.	açık bir şekilde anlatmak
458	Phrasals	lay out v.	naaşı cenazeye/gömülmeye hazırlamak
459	Phrasals	lay out v.	açıklamak
460	Phrasals	lay out v.	azarlamak
461	Phrasals	lay out v.	yaymak
462	Phrasals	lay out v.	paylamak
463	Phrasals	lay out v.	detaylı açıklama yapmak
464	Phrasals	lay out v.	detaylıca anlatmak
465	Phrasals	lay out v.	dövmek
466	Phrasals	lay out v.	haşlamak
467	Phrasals	lay out v.	detaylı plan/tasarım yapmak
468	Phrasals	lay out v.	açıklığa kavuşturmak
469	Phrasals	lay someone or something in something v.	birini/bir şeyi bir şeyin içine yatırmak
470	Phrasals	lay someone or something into something v.	birini/bir şeyi bir şeyin içine yatırmak
471	Phrasals	lay someone or something in something v.	birini/bir şeyi bir şeyin içine koymak
472	Phrasals	lay someone or something into something v.	birini/bir şeyi bir şeyin içine koymak
473	Phrasals	lay to v.	gömülmek
474	Phrasals	lay to v.	işe girişmek
475	Phrasals	lay something to something v.	bir şeyi bir şeye bağlamak
476	Phrasals	lay to v.	işe, yemeğe saldırmak
477	Phrasals	lay something to something v.	bir şeyi bir şeye vermek
478	Phrasals	lay something to something v.	bir şeyi bir şeye yormak
479	Phrasals	lay to v.	hemen/derhal başlamak
480	Phrasals	lay to v.	işe, yemeğe gömülmek
481	Phrasals	lay to v.	başlamak
482	Phrasals	lay to v.	saldırmak
483	Phrasals	lay something to something v.	bir şeyi bir şeye dayandırmak
484	Phrasals	lay to v.	işe koyulmak
485	Phrasals	lay to v.	girişmek
486	Phrasals	lay aside v.	terk etmek
487	Phrasals	lay about v.	dikkatsizce koyulmak
488	Phrasals	lay aside v.	bırakmak
489	Phrasals	lay off v.	görevden/işten uzaklaştırmak
490	Phrasals	lay aside v.	bir süreliğine durdurmak/bırakmak
491	Phrasals	lay aside v.	yarıda kesmek
492	Phrasals	lay aside v.	çekilmek
493	Phrasals	lay off v.	riski azaltmak için bahsin bir kısmını veya tamamını diğer bahisçilerde de oynamak
494	Phrasals	lay about v.	tembellik etmek
495	Phrasals	lay off v.	rahat bırakmak
496	Phrasals	lay aside v.	ilerisi için tutmak/saklamak
497	Phrasals	lay about v.	umursamazca bırakılmak
498	Phrasals	lay about v.	vakit geçirmek
499	Phrasals	lay about v.	gelişigüzel koyulmak
500	Phrasals	lay off v.	geçici olarak işten el çektirmek