vurmak - Turc Anglais Dictionnaire

vurmak

Sens de "vurmak" dans le Dictionnaire Anglais-Turc : 189 résultat(s)

Turc Anglais
Common Usage
vurmak strike v.
This summer, disaster struck southern Europe because of the drought and the heatwave.
Bu yaz, kuraklık ve sıcak hava dalgası nedeniyle Güney Avrupa'yı felaket vurdu.

More Sentences
vurmak beat v.
Tom began to beat his son.
Tom oğluna vurmaya başladı.

More Sentences
vurmak hit v.
He tried to hit the piñata with a stick.
Pinyata'ya sopayla vurmaya çalıştı.

More Sentences
General
vurmak bang v.
The child started to cry and bang on the wall.
Çocuk ağlamaya ve duvara vurmaya başladı.

More Sentences
vurmak punch v.
Tom punched Mary's arm lightly.
Tom, Mary'nin koluna hafifçe vurdu.

More Sentences
vurmak beat v.
Tom began to beat his daughter.
Tom kızına vurmaya başladı.

More Sentences
vurmak sock v.
The actor socked the announcer on the chest.
Aktör spikerin göğsüne vurdu.

More Sentences
vurmak clout v.
He angrily clouted the door instead of his friend.
Arkadaşına vurmak yerine öfkeyle kapıya vurdu.

More Sentences
vurmak pinch v.
I returned my boots as they were pinching.
Vurdukları için botlarımı geri verdim.

More Sentences
vurmak fall v.
His career unexpectedly fell apart.
Kariyeri beklenmedik bir şekilde dibe vurdu.

More Sentences
vurmak swat v.
I swatted a fly.
Bir sineğe vurdum.

More Sentences
vurmak struck v.
On 17 August 1999, a massive earthquake struck Turkey's industrial core region and caused considerable damage.
17 Ağustos 1999'da, büyük bir deprem Türkiye'nin endüstriyel merkez bölgesini vurdu ve büyük hasara neden oldu.

More Sentences
vurmak swipe v.
The child escaped before his friend could swipe at him.
Çocuk, arkadaşı ona vuramadan kaçtı.

More Sentences
vurmak zap v.
Maybe this is the new, green way to zap your victims.
Belki de kurbanlarınızı vurmanın yeni, çevre dostu yolu budur.

More Sentences
vurmak stroke v.
He stroked the ball out of the court.
Topu vurarak sahanın dışına attı.

More Sentences
vurmak stub v.
Tom stubbed his toe.
Tom ayak parmağını vurdu.

More Sentences
vurmak whack v.
The man whacked the robber with a baseball bat.
Adam soyguncuya beyzbol sopasıyla vurmuş.

More Sentences
vurmak deal v.
The blow that this would deal to our countries could contribute to destabilising them even further.
Bunun ülkelerimize vuracağı darbe, onları daha da istikrarsızlaştırmaya zemin hazırlayabilir.

More Sentences
vurmak shoot v.
The intruders were shot on sight.
Davetsiz misafirler görüldükleri yerde vuruldular.

More Sentences
vurmak dash v.
The waves dashed the boat against the pier.
Dalgalar tekneyi rıhtıma vurdu.

More Sentences
vurmak slam v.
The mechanic slammed the wrench down the table.
Tamirci anahtarı masaya vurdu.

More Sentences
vurmak slap v.
He slapped my back, saying he was just kidding.
Şaka yaptığını söyleyerek sırtıma vurdu.

More Sentences
vurmak chafe v.
My shoes are chafing my feet.
Ayakkabılarım ayaklarımı vuruyor.

More Sentences
vurmak rap v.
Stop rapping on my door so sharply.
Kapıma böyle sertçe vurmaktan vazgeç.

More Sentences
vurmak pound v.
Stop pounding on the wall.
Duvara vurup durma.

More Sentences
vurmak catch v.
He saw imperfections in the paint when the light caught it.
Işık vurduğunda boyadaki kusurları görüyordu.

More Sentences
vurmak knock v.
You can score a point by knocking the ball into these holes.
Topu bu deliklere vurarak sayı kazanabilirsiniz.

More Sentences
vurmak hit v.
This is the first time that floods have hit our département.
İlk kez sel felaketi bizim bölgemizi vurdu.

More Sentences
vurmak butt v.
James angrily butted his head against the wall.
James öfkeyle kafasını duvara vurdu.

More Sentences
Law
vurmak beat v.
The rain beats against the window pane.
Yağmur pencere camına vuruyor.

More Sentences
Technical
vurmak hit v.
To make matters worse, floods have hit Madagascar in recent days.
Daha da kötüsü, son günlerde Madagaskar'ı sel vurdu.

More Sentences
vurmak knock v.
John knocked his shoulder to the signboard.
John omzunu tabelaya vurdu.

More Sentences
vurmak strike v.
Many colleagues come from Member States which were this summer struck by floods and landslides.
Birçok meslektaşımız bu yaz sel ve toprak kaymalarının vurduğu Üye Devletlerden geliyor.

More Sentences
General
vurmak kayo v.
vurmak slog v.
vurmak lodge v.
vurmak smote v.
vurmak attack v.
vurmak shoot off v.
vurmak flap v.
vurmak swinge v.
vurmak ram v.
vurmak wing v.
vurmak thwack v.
vurmak apply v.
vurmak pummel v.
vurmak lash v.
vurmak switch v.
vurmak biff v.
vurmak catapult v.
vurmak bust v.
vurmak smash v.
vurmak thump v.
vurmak dub v.
vurmak be reflected v.
vurmak plunk v.
vurmak be reflected on v.
vurmak make ill v.
vurmak strike into v.
vurmak clap v.
vurmak inflict v.
vurmak shot v.
vurmak inject v.
vurmak pack v.
vurmak flick v.
vurmak plonk v.
vurmak bruise v.
vurmak wound v.
vurmak mall v.
vurmak lay out v.
vurmak bop v.
vurmak gun v.
vurmak land v.
vurmak impinge v.
vurmak hurt deeply v.
vurmak lay to v.
vurmak plant v.
vurmak feign v.
vurmak pulsate v.
vurmak fake v.
vurmak plug v.
vurmak batter v.
vurmak clip v.
vurmak jog v.
vurmak threap v.
vurmak bump v.
vurmak drive v.
vurmak birch v.
vurmak crack v.
vurmak fustigate v.
vurmak get v.
vurmak affrap [obsolete] v.
vurmak tank [dialect] v.
vurmak labor [obsolete] v.
vurmak labour [obsolete] v.
vurmak thack [obsolete] v.
vurmak thak [obsolete] v.
vurmak transverberate [obsolete] v.
vurmak tuck v.
vurmak knobble v.
vurmak belam v.
vurmak jow v.
vurmak vapulate [obsolete] v.
vurmak verberate [obsolete] v.
vurmak blaud [scotland] v.
vurmak blad [scotland] v.
vurmak wherret v.
vurmak whomp v.
vurmak wop v.
vurmak whap v.
vurmak quop v.
vurmak blip v.
vurmak bob [obsolete] v.
vurmak louk [dialect] [uk] v.
vurmak go v.
vurmak dad [scotland] v.
vurmak dinge v.
vurmak dint [obsolete] v.
vurmak rough (up) v.
vurmak devvel v.
vurmak cut v.
vurmak dong [australia] v.
vurmak dowse v.
vurmak dust v.
vurmak pop v.
vurmak feague v.
vurmak pell [obsolete] v.
vurmak diverberate v.
vurmak percuss v.
vurmak pheese v.
vurmak scat v.
vurmak scone [new zealand/australia] v.
vurmak scour [obsolete] v.
vurmak scud [scotland] v.
vurmak scum [obsolete] v.
vurmak skelp [dialect] [uk] v.
vurmak slat [dialect] [uk] v.
vurmak slay [obsolete] v.
vurmak slosh [uk] v.
vurmak poke v.
vurmak squib v.
vurmak stang v.
vurmak stram v.
vurmak pash [dialect] [uk] v.
vurmak stoush v.
Irregular Verb
vurmak hat [dialect] v.
Phrasals
vurmak bash about v.
vurmak lay at [dialect] v.
vurmak lay on v.
vurmak fall on v.
vurmak fall on v.
vurmak fall upon v.
vurmak fall upon v.
vurmak knock about v.
vurmak knock around v.
vurmak bang against v.
vurmak go into v.
vurmak swing at v.
Colloquial
vurmak burn v.
vurmak ding v.
vurmak have at v.
vurmak whoop v.
vurmak quilt [australia] v.
vurmak boink [us] v.
vurmak brick v.
vurmak swack v.
vurmak clonk v.
vurmak con [uk] v.
Idioms
vurmak fill full of lead v.
Technical
vurmak drive v.
vurmak buffet v.
vurmak bump v.
Marine
vurmak stem v.
Medical
vurmak drive v.
Military
vurmak discharge v.
Archaic
vurmak tund v.
vurmak firk v.
vurmak fob v.
Slang
vurmak boff v.
vurmak twist your cap v.
vurmak bop v.
vurmak conk v.
vurmak dot [uk] v.
British Slang
vurmak biff v.
vurmak dip one's wick v.
vurmak clock v.
vurmak clobber v.
vurmak hoof v.
vurmak lamp v.

Sens de "vurmak" avec d'autres termes dans le Dictionnaire Anglais-Turc : 500 résultat(s)

Turc Anglais
Common Usage
hafifçe vurmak rap v.
He gave a rap on the door.
Kapıya hafifçe vurdu.

More Sentences
hafifçe vurmak tap v.
I tapped my foot on the floor.
Ayağımı yere hafifçe vurdum.

More Sentences
açığa vurmak reveal v.
I'm not going to reveal her secrets.
Onun sırlarını açığa vurmayacağım.

More Sentences
açığa vurmak bare v.
The wolf bared its razor-sharp fangs.
Kurt jilet gibi keskin dişlerini açığa vurdu.

More Sentences
eyer vurmak saddle v.
güm güm vurmak batter v.
damga vurmak stamp v.
sertçe vurmak bash v.
semer vurmak saddle v.
sekte vurmak interrupt v.
açığa vurmak disclose v.
fiske vurmak flick v.
kıyıya vurmak wash ashore v.
sahile vurmak wash ashore v.
General
açığa vurmak reveal v.
You mustn't reveal Tom's secrets.
Tom'un sırlarını açığa vurmamalısın.

More Sentences
ayağını yere vurmak stomp v.
The way he stomped showed how much he got mad.
Ayağını yere vurarak yürümesinden ne kadar sinirlendiği anlaşılıyordu.

More Sentences
turnayı gözünden vurmak hit the jackpot v.
You really hit the jackpot with this guy!
Bu adamla gerçekten turnayı gözünden vurmuşsun!

More Sentences
sekte vurmak impede v.
The construction was impeded by bad weather.
İnşaat kötü hava koşulları nedeniyle sekteye uğramıştır.

More Sentences
camadan vurmak reef v.
The wind slowed down, and the sails were reefed.
Rüzgâr biraz dindi, yelkenlere camadan vuruldu.

More Sentences
şiddetle vurmak belt v.
He belted the door with a hammer.
Çekiç ile kapıya şiddetle vurdu.

More Sentences
kapıyı vurmak knock v.
Why didn't you answer when I knocked?
Kapıyı vurduğumda neden cevap vermedin?

More Sentences
açığa vurmak betray v.
Her face betrayed her real feelings.
Onun yüzü gerçek hislerini açığa vurdu.

More Sentences
hızla vurmak throb v.
The famous song of Seven Nation Army has a throbbing bass line.
Seven Nation Army'nin ünlü şarkısında hızla vuran bas tempoları mevcut.

More Sentences
açığa vurmak proclaim v.
The marks on their face proclaimed the fight between them.
Yüzlerindeki yaralar, aralarında yaşanan kavgayı açığa vuruyordu.

More Sentences
yerden yere vurmak chastise v.
The movie was chastised by the press.
Film basın tarafından yerden yere vuruldu.

More Sentences
bukağı vurmak hobble v.
The farmer hobbled the sheep for the inspection.
Çiftçi muayene yapmak için koyunların bacaklarına bukağı vurdu.

More Sentences
kuvvetle vurmak smite v.
I smote on the bolt to loosen it.
Gevşetmek için cıvataya kuvvetle vurdum.

More Sentences
açığa vurmak give vent to v.
He is apt to give vent to his feelings.
Duygularını açığa vurmaya meyillidir.

More Sentences
dışa vurmak vent v.
She gave vent to her grief.
Kederini dışa vurdu.

More Sentences
damgasını vurmak mark v.
The 50-year anniversary of NATO was marked by the first NATO war.
NATO'nun 50. yıldönümüne ilk NATO savaşı damgasını vurmuştur.

More Sentences
hedefi vurmak hit the mark v.
You hit the mark.
Hedefi vurdun.

More Sentences
zincire vurmak fetter v.
Fetter the prisoners.
Mahkumları zincire vurun.

More Sentences
vole vurmak volley v.
The player volleyed the ball.
Oyuncu topa vole vurdu.

More Sentences
sert vurmak slug v.
I felt shocked when he slugged his little sister.
Küçük kız kardeşine sert vurduğunda şok oldum.

More Sentences
dizle vurmak knee v.
The old man kneed the purse snatcher.
Yaşlı adam kapkaççıya diziyle vurdu.

More Sentences
vurmak (kamçı, baston vb ile) whip v.
Tom whipped Mary with his belt.
Tom, Mary'ye kemeriyle vurdu.

More Sentences
hafifçe vurmak touch v.
George touched the ball away from the penalty area.
George ceza sahasının dışından topa hafifçe vurdu.

More Sentences
sopa ile vurmak club v.
Luckily, the thief failed to club the older woman on the head.
Allahtan, hırsız yaşlı kadının kafasına sopayla vuramadı.

More Sentences
ayar damgası vurmak hallmark v.
Hallmarking any gold object on your own is illegal.
Herhangi bir altın nesneye kendi başınıza ayar damgası vurmak yasa dışıdır.

More Sentences
yerden yere vurmak slam v.
The court was slammed by the people for its decision.
Mahkeme, verdiği karar nedeniyle halk tarafından yerden yere vuruldu.

More Sentences
dibe vurmak hit bottom v.
We haven't yet hit bottom.
Henüz dibe vurmadık.

More Sentences
dışa vurmak externalize v.
Through art, she found a way to externalize her emotions.
Sanat aracılığıyla duygularını dışa vurmanın bir yolunu buldu.

More Sentences
sopayla vurmak bat v.
He batted the ball high into the air.
Topa sopayla vurarak çok yükseğe uçurdu.

More Sentences
kafasına vurmak crown v.
If you don't stop making fun of me, I'll crown you!
Benimle dalga geçmeyi bırakmazsan vuracağım kafana ha!

More Sentences
(ayakkabı vb.) vurmak rub v.
The back of her shoe was rubbing.
Ayakkabısının arka kısmı vuruyordu.

More Sentences
ağır ve gürültülü bir şekilde vurmak thump v.
The knight thumped his mug on the table and wanted another one.
Şövalye kupasını masaya ağır ve gürültülü bir şekilde vurdu ve bir tane daha istedi.

More Sentences
çok sert vurmak slug v.
He slugged the ball but couldn't score.
Topa çok sert vurdu ama gol atamadı.

More Sentences
hafifçe vurmak flick v.
Mr. Sanchez flicked the rope at his dog's leg.
Bay Sanchez köpeğinin bacağındaki ipe hafifçe vurdu.

More Sentences
sert darbelerle vurmak batter v.
The firemen battered the door to rescue the child.
İtfaiye ekipleri çocuğu kurtarmak için kapıya sert darbelerle vurdular.

More Sentences
hafifçe vurmak tap v.
Tom tapped me on the shoulder.
Tom omzuma hafifçe vurdu.

More Sentences
damga vurmak brand v.
They branded you a coward.
Sana korkak damgası vurdular.

More Sentences
açığa vurmak expose v.
Speech exposes what the brain is worth.
Konuşma, beynin değerini açığa vurur.

More Sentences
(nazar değmesin diye) tahtaya vurmak knock on wood v.
Let's knock on wood so that our dream will come true.
Hayalimizin gerçekleşmesi için tahtaya vuralım.

More Sentences
(nazar değmesin diye) tahtaya vurmak touch wood v.
Touch wood!
Aman tahtaya vur!

More Sentences
ayı vurmak shoot a bear v.
Tom shot a bear.
Tom bir ayıyı vurdu.

More Sentences
birisini vurmak shoot someone v.
It's even more exciting when he shoots someone with it.
Onunla birini vurması daha da heyecan verici.

More Sentences
kilit vurmak clamp v.
Her car was clamped as she parked illegally.
Yasak yere park ettiği için arabasına kilit vurmuşlar.

More Sentences
topa vurmak kick the ball v.
I kicked the ball.
Topa vurdum.

More Sentences
düşmana vurmak veya düşmanı kapana kıstırmak için tasarlanmış, uçlarında ağırlıklar bulunan bir zincirden meydana gelen japon silahı manrikigusari n.
(pençeler gibi) vurmak fang n.
av hayvanı vurmak için yapılan atış potshot n.
bir şeye vurmak için kullanılan düz ve geniş alet (sineklik) flap [obsolete] n.
zemindeki tasolara vurmak için kullanılan taso slammer n.
hafifçe vurmak pat n.
dibe vurmak nosedive n.
tarak vurmak comb v.
aleniyete vurmak make something public v.
ağır sopa ile vurmak waddy v.
hızlı vurmak slog v.
vurgun vurmak rake it in v.
ağır bir cisimle vurmak bludgeon v.
hafif hafif vurmak tip v.
vurmak (mermi) pip v.
açığa vurmak unclose v.
şakaya vurmak pass over (a matter) lightly v.
ağzına kilit vurmak keep silent v.
kuvvetle vurmak swipe v.
gem vurmak fit the bit v.
gem vurmak restrain v.
başına vurmak (içki) go to one's head v.
karaya vurmak be washed up onto a shore v.
prangaya vurmak fetter v.
vurgun vurmak profiteer v.
tak tak vurmak knock repeatedly v.
muşta ile vurmak punch v.
pençe vurmak sole v.
hafif gem vurmak snaffle v.
astar vurmak prime v.
kuvvetle vurmak bash v.
yalpa vurmak lurch v.
tos vurmak butt v.
gerçek yüzünü açığa vurmak throw off one's mask v.
sertçe vurmak hit hard v.
birinin bir şey yapmasına ket vurmak inhibit someone from v.
ayağını sertçe vurmak stamp v.
zincire vurmak enchain v.
yerden yere vurmak badmouth v.
vurmak (bir hedefi silahla) shoot v.
baltayı taşa vurmak put one´s foot in it v.
dışarı vurmak manifest v.
sert vurmak slog v.
kırbaç vurmak whip v.
kazığa vurmak impale v.
zincire vurmak clap somebody in irons v.
boynuz vurmak gore v.
pençe vurmak (ayakkabıya) sole v.
güm güm vurmak whump v.
elle vurmak clap v.
dizgin vurmak bridle v.
yumruk ile vurmak punch v.
ket vurmak check v.
cila vurmak polish v.
balta ile vurmak beat with a hammer v.
kuvvetlice vurmak whopping v.
güm güm vurmak thump v.
payanda vurmak shore up v.
espriye vurmak pass over (a matter) with humour v.
gem vurmak rein back v.
arkadan vurmak knife v.
sert vurmak wallop v.
ata gem vurmak curb v.
çok sert vurmak slug  v.
espriye vurmak pass over (a matter) lightly v.
yüzüne vurmak taunt v.
voli vurmak rake it in v.
yalpa vurmak yaw v.
açığa vurmak spill v.
belirli bir şeyin damgasını vurmak stigmatize as v.
pençe vurmak claw v.
ayakkabıya pençe vurmak sole v.
açığa vurmak let on v.
sıva vurmak plaster v.
açığa vurmak yield v.
ayakkabıya pençe vurmak resole v.
baltayı taşa vurmak drop a brick v.
fiske vurmak flick v.
deliliğe vurmak feign madness v.
pençe vurmak sole a shoe v.
afyonu başına vurmak fly into a rage v.
damga vurmak print v.
omzuna vurmak shoulder v.
camadan vurmak take in a reef v.
gem vurmak curb v.
darbe vurmak knock somebody for six v.
oltaya vurmak take v.
vurmak (ayakkabı) chafe v.
vurmak (saat başlarını) chime v.
iğne vurmak inject v.
teker teker silahla vurmak pick people off v.
sülük vurmak apply leeches v.
dibe vurmak bottom out v.
değnekle vurmak birch v.
kuvvetlice vurmak whop v.
adam vurmak commit murder v.
ayakkabı vurmak chafe one's foot v.
omuz vurmak shoulder v.
muşta vurmak thump v.
topu havaya vurmak lob v.
sert bir şekilde vurmak smite v.
tekrar tekrar vurmak knock about v.
can evinden vurmak hit home v.
öte beriye vurmak bandy v.
(kuş) vurmak grass v.
endazeye vurmak calculate v.
kelepçe vurmak handcuff v.
çekiçle vurmak hammer v.
işi şakaya vurmak treat something as a joke v.
ayıbını yüzüne vurmak tell his fault to his face v.
zincire vurmak iron v.
dirsekle vurmak elbow v.
fiske vurmak flip v.
açığa vurmak externalize v.
dışa vurmak register v.
dışa vurmak express v.
vurgun vurmak make a killing v.
hızla yere vurmak stamp v.
vurgun vurmak clean up v.
zincire vurmak shackle v.
tavana vurmak (fiyatlar) (prices) hit the ceiling v.
açığa vurmak lay bare v.
havaya doğru vurmak lob v.
ayıbını yüzüne vurmak reproach v.
kanadından vurmak (kuşu) wing v.
darbe vurmak hit somebody for six v.
kafa vurmak head v.
hafifçe vurmak pat v.
baltayı taşa vurmak make a blunder v.
topakla vurmak pellet v.
pençe vurmak (ayakkabı) tap v.
sağa sola vurmak strike out v.
endazeye vurmak measure v.
küt diye vurmak wham v.
araba ile vurmak crash into v.
alttan vurmak undercut v.
payanda vurmak shore v.
açığa vurmak unseal v.
kuvvetle vurmak (yağmur) slash against v.
yerden yere vurmak cut up v.
tartıya vurmak weigh v.
yasaklama emriyle ket vurmak embar v.
şiddetle vurmak bash v.
köstek vurmak hobble v.
aşk, sevgi gibi hisleri açığa vurmak emotionalise v.
birine belirli bir damga vurmak tag someone as v.
kaba sıva vurmak rough cast v.
büyük bir gürültüyle vurmak crash v.
sert vurmak whack v.
damgasını vurmak make one's mark v.
köstek vurmak clog v.
ayak ile vurmak boot v.
damga vurmak mark v.
yavaşça vurmak (beyzbol) bunt v.
prangaya vurmak gyve v.
vurmak (piyango) fall on v.
hafif hafif vurmak dab v.
sağına soluna vurmak lay about one v.
yüzüne vurmak slap v.
topa hafifçe vurmak putt v.
tekme vurmak kick at v.
ket vurmak impede v.
açığa vurmak publish v.
afyonu başına vurmak go berserk v.
açığa vurmak ventilate v.
aleniyete vurmak make public v.
payanda vurmak underpin v.
güneş vurmak have a sunstroke v.
oltaya vurmak bite v.
başını taştan taşa vurmak knock one's head against the wall v.
silahla vurmak prick v.
açığa vurmak uncloak v.
açığa vurmak disclose v.
ayağına zincir vurmak fetter v.
pençe vurmak (ayakkabıya) resole v.
baltayı taşa vurmak bite on granite v.
pençe vurmak paw v.
şamar vurmak clock somebody one v.
açığa vurmak uncork v.
attığını vurmak be consistently successful v.
yerle bir etmek için bir şeye vurmak batter something down v.
destek vurmak shore up v.
asma kilit vurmak padlock v.
şakaya vurmak laugh something off v.
hafifçe vurmak clap v.
küt diye (bir yere) vurmak smack down on v.
açığa vurmak utter v.
gelişigüzel boya vurmak slap paint on v.
yük vurmak load v.
güm güm vurmak (kalp) thump v.
yama vurmak patch v.
beysbol sopası veya elle vurmak swat v.
pençe vurmak cobble v.
eğe vurmak file v.
dibe vurmak go downhill v.
şiddetle vurmak poleaxe v.
mızrakla vurmak spear v.
açığa vurmak evidence v.
el ile vurmak slap v.
hafifçe vurmak dab v.
kilit vurmak lock v.
kamçı vurmak give a blow with a whip v.
yüzüne vurmak fling something in one's teeth v.
boynunu vurmak decollate v.
geri vurmak return v.
dışa vurmak embody in v.
yalpa vurmak roll v.
vurmak (ayakkabı) pinch v.
kuvvetle vurmak (yağmur) slash across v.
damgasını vurmak label v.
ağzına kilit vurmak say nothing v.
canlıyı vurmak kill v.
sopa ile vurmak hit v.
araba ile vurmak run into v.
usa vurmak think through v.
canevinden vurmak strike home v.
boynunu vurmak decapitate v.
vurmak (boya vb'ni) apply v.
gürültülü bir şekilde vurmak bang v.
dışa vurmak show v.
gölge vurmak shade v.
çekicin sivri ucu ile vurmak peen v.
ket vurmak frustrate v.
damgasını vurmak stigmatize as v.
dışarı vurmak show v.
kantara vurmak weigh v.
payanda vurmak timber v.
açığa vurmak evince v.
kamçı ile vurmak lash v.
ket vurmak handicap v.
yama vurmak put a patch on v.
belirli bir şeyin damgasını vurmak stigmatize v.
mahmuzla vurmak spur v.
kıçına tekmeyi vurmak boot boot out v.
zincir vurmak fetter v.
gem vurmak put a bridle on v.
espriye vurmak pass over (a matter) with a joke v.
yama vurmak put a patch v.
destek vurmak put a prop to v.
gem vurmak check v.
can evinden vurmak strike home v.
niyetini açığa vurmak show one's hand v.
birini ateşli silahla vurmak gun someone down v.
sahile vurmak be stranded v.
topa vurmak bat v.
baharı başına vurmak dress as if it is summer v.
birine (birşeyin) damgası vurmak tag someone as v.
beysbol topuna kuvvetle vurmak slug v.
başına vurmak get to somebody's head v.
yüzüne vurmak hold against v.
açığa vurmak blab v.
sert vurmak smash v.
somut bir halde dışa vurmak embody in v.
makas vurmak cut v.
(gerçeği) (yüzüne) vurmak nail v.
elle hafifçe vurmak (takdir/sevgi belirtisi olarak) pat v.
asıl karakterini açığa vurmak show one's true colors v.
sopa ile vurmak bat v.
camadan vurmak snug down v.
hızla vurmak bash v.
koşum takımı vurmak harness v.
açığa vurmak unveil v.
geri vurmak strike back v.
vurmak (piyango) fall v.
küt diye vurmak thwack v.
ayaklarını hızla yere vurmak stamp v.
açığa vurmak divulge v.
dem vurmak talk about v.
açığa vurmak express v.
savaş baltası ile vurmak tomahawk v.
dışa vurmak act out v.
sopa ile vurmak bludgeon v.
boyunduruğa vurmak yoke v.
hızla vurmak swipe v.
boynunu vurmak behead v.
yüzsüzlüğe vurmak brazen it out v.
şaplak vurmak slap v.
diz ile vurmak knee v.
fiske vurmak fillip v.
ket vurmak scotch v.
ayak ucuyla vurmak toe v.
voli vurmak make a killing v.
ayaz vurmak freeze a crop v.
teraziye vurmak weigh up v.
açığa vurmak vent v.
prangaya vurmak shackle v.
aşk, sevgi gibi hisleri açığa vurmak emotionalize v.
hafifçe vurmak tap on v.
el ile vurmak smack v.
ket vurmak hinder v.
yumuşakça vurmak (takdir/sevgi belirtisi olarak) pat v.
ayak ile vurmak kick v.
kötü yönlerini açığa vurmak denounce v.
elle vurmak pat v.
kafa ile vurmak head v.
sülük vurmak apply leeches to v.
can evinden vurmak cut to the quick v.
afyonu başına vurmak go into a frenzy of rage v.
sertçe vurmak smit v.
yüzüne vurmak (hatasını) throw up to v.
sağ gösterip sol vurmak fake somebody v.
dem vurmak prate v.
gem vurmak bridle v.
zincire vurmak chain v.
(silahla) vurmak shoot v.
dibe vurmak strike the bottom v.
voliyi vurmak profiteer v.
can evinden vurmak kick someone where it hurts v.
kaşe vurmak stamp v.
turnayı gözünden vurmak hit pay dirt v.
ket vurmak inhibit v.
turnayı gözünden vurmak hit the bullseye v.
vurgun vurmak hit the bullseye v.
vurgun vurmak hit the jackpot v.
meydana vurmak reveal something clearly v.
meydana vurmak be obvious v.
damgasını vurmak set one's seal on v.
damgasını vurmak leave one's mark on v.
gem vurmak hamshackle v.
bacağından vurmak shoot somebody in the leg v.
kolundan vurmak shoot somebody in the arm v.
göğsünden vurmak shoot somebody in the chest v.
görür görmez vurmak shoot someone on sight v.
sopayla vurmak hit with a stick v.
sağ gösterip sol vurmak fake v.
başından vurmak shoot in the head v.
piyango vurmak win lottery v.
kalbe vurmak (heart) to thump v.
ayakkabı ayağını vurmak (one's shoes) pinch one's feet v.
ayakkabı ayağını vurmak (one's shoes) press against one's feet v.
hedefi vurmak hit target v.
boya vurmak put on paint v.
boya vurmak apply paint v.
perdah vurmak give (something) a sheen v.
perdah vurmak glaze v.
perdah vurmak shave (one's beard) a second time v.
perdah vurmak burnish v.
perdah vurmak buff v.
perdah vurmak polish v.
şakağından vurmak shot someone in the temple v.
büyük darbe vurmak deal death blow v.
büyük darbe vurmak deal major blow v.
büyük darbe vurmak deal big blow v.
tokat vurmak slap v.
(boya) astar vurmak prime v.
kapısına kilit vurmak close down (a business) v.
tarihe damgasını vurmak make one's mark in history v.
tarihe damgasını vurmak leave one's mark in history v.
dişleri birbirine vurmak chatter v.
can evinden vurmak touch on the raw v.
birini yerden yere vurmak lower the boom on someone v.
pranga vurmak fetter v.
açığa vurmak give away v.
başına vurmak go to one's head v.
sırtından vurmak double-cross v.
ayakkabıya yarım pençe vurmak half-sole v.
yarım pençe vurmak half-sole v.
-e vurmak knock on v.
yarım pençe vurmak (ayakkabıya) half-sole v.
-e vurmak knock at v.
(topa) kafa vurmak head v.
hedefi on ikiden vurmak get home v.
bam güm vurmak batter v.
yumruk vurmak box v.
açığa vurmak impart v.
elle hafifçe vurmak pat v.
-e güm güm vurmak thunder on v.
-e güm güm vurmak thunder at v.
(golf) deliğe sokmak için hafitçe (topa) vurmak putt v.
topa havadayken vurmak punt v.
teraziye vurmak scale v.
kanadından vurmak wing v.
(uçak) yalpa vurmak yaw v.
topa yere değmeden vurmak volley v.
küt diye vurmak whack v.
çekip vurmak shoot v.
birer birer vurmak shoot one by one v.
teker teker vurmak shoot one by one v.
dibe vurmak plumb the depths v.
hatasını yüzüne vurmak twit v.
sahile vurmak come ashore v.
hatalarını yüzüne vurmak twit v.
kıyıya vurmak come ashore v.
masaya yumruğunu vurmak slam one's fist on the table v.
masaya yumruğunu vurmak bang one's fist on the table v.
masaya yumruğunu vurmak pounder one's fist on the table v.
kendi silahıyla vurmak give somebody a taste of their own medicine v.
kendi silahıyla vurmak give somebody a dose of their own medicine v.
camadan vurmak reef a sail in v.
kendini içkiye vurmak seek refuge in drink v.
kendini şaraba vurmak seek refuge in wine v.
tepkilerini dışa vurmak express one's reactions v.
yerden yere vurmak castigate v.
bir ata eyer/semer vurmak put a saddle on a horse v.
ata eyer/semer vurmak saddle a horse up v.
soğuktan dişleri birbirine vurmak one's teeth chatter from the cold v.
göğsünden vurmak shoot someone in the chest v.
birisini suratından vurmak shoot someone in the face v.
acının dibine vurmak be in great pain/agony v.
kıyıya vurmak wash up onshore v.
birini testislerinden vurmak shoot someone in the balls v.
kapısına kilit vurmak shut down v.
duvara çarpmak/vurmak hit at the wall v.
kendini vurmak shoot oneself v.
(dalgalar) kıyıya hafif hafif vurmak (waves) lap up against the shore softly v.
yüzünden vurmak shoot in the face v.
suratından vurmak shoot in the face v.
birini omuzundan vurmak shoot someone in the shoulder v.
(silahla) birini kalbinden vurmak shoot someone in the heart v.
yanlışlıkla kendisini vurmak shoot oneself by mistake v.
yanlışlıkla kendini vurmak shoot oneself by mistake v.
arkasından vurmak betray v.
pompalı tüfekle vurmak shotgun v.
çifteyle vurmak shotgun v.
duygularını/hislerini açığa vurmak betray one's emotions v.
kafalarını birbirine vurmak bang heads together v.
duyguyu dışa vurmak abreact v.
volta vurmak beat v.
yumruk vurmak biff v.
rüzgara karşı volta vurmak back and fill v.
(ceza olarak) birinin bileğine hafifçe vurmak slap someone's wrist v.
(ceza olarak) birinin bileğine hafifçe vurmak slap someone on the wrist v.
belirli bir şeyin damgasını vurmak stigmatise v.
şiddetle vurmak pole-axe v.
açığa vurmak externalise v.
dışa vurmak externalise v.
yanlış adamı vurmak shoot the wrong man v.
bilerek veya kazayla takım arkadaşını vurmak/öldürmek team-kill v.
göğsünden vurmak shoot in the chest v.
ket vurmak be thwarted v.
iğne vurmak administer (a medicine) v.
polis memuruna vurmak hit a policeman v.
topuklarını birbirine vurmak click your heels v.
topuklarını birbirine vurmak hit the heels of your heels together v.
topuklarını birbirine vurmak stamp your heels v.
ışık/gölge vurmak throw a light/shadow v.
pat diye vurmak clunk v.
birini zincire vurmak put someone in chains v.
yama vurmak clout v.
belli bir açıyla vurmak angle v.
(ata) dizgin vurmak tackle v.
tavşan vurmak rabbit v.