elbow - Turc Anglais Dictionnaire
Historique

elbow

Play ENTRENus
Play ENTRENuk
Play ENTRENau


Sens de "elbow" dans le Dictionnaire Turc-Anglais : 32 résultat(s)

Anglais Turc
Common Usage
elbow n. dirsek
General
elbow n. dönemeç
elbow n. boru dirseği
elbow n. eklem
elbow n. dirsek
elbow n. dirsek şeklinde büküntü
elbow v. dirsekle vurmak
elbow v. itelemek
elbow v. dirsek atmak
elbow v. dirseklemek
elbow v. ite kaka yol açmak
elbow v. dirsekle dürtmek
elbow v. dirsekle itmek
elbow v. yol açmak
elbow v. bükülmek
elbow v. kenarından kıvrılmak
elbow adj. kılıksız
elbow adj. pejmürde
Technical
elbow n. dalga kılavuzu
elbow n. dirsek (boru için)
elbow n. dirsek bağlantı parçası
Textile
elbow n. dirsek kol
elbow n. fakir kol
elbow n. elbisenin dirseği örten kısmı
Architecture
elbow n. (kapı veya pencerelerde) köşe kulağı
Furniture
elbow n. kolçak
Medical
elbow n. dirsek
elbow n. elbov
Anatomy
elbow n. dirsek
Zoology
elbow n. kuşlarda veya memelilerde dirsek
Geography
elbow n. nehir ya da sahil kıvrımı
Sport
elbow n. (okçulukta) yay kolu

Sens de "elbow" avec d'autres termes dans le Dictionnaire Anglais-Turc : 379 résultat(s)

Anglais Turc
General
elbow grease n. emek
exhaust elbow n. egzoz dirseği
elbow grease n. ince iş
drain elbow n. tahliye dirseği
gored elbow n. açık dirsek
elbow-shaped pipe n. boru dirseği
elbow room n. hareket alanı
elbow room n. hareket edecek alan
plastic elbow n. plastik dirsek
elbow pad n. dirseklik
elbow interpreting n. eşlik tercümanlığı
elbow interpreting n. refakat tercümanlığı
elbow interpreting n. refakat çevirmenliği
elbow interpreting n. eşlik çevirmenliği
elbow [us] n. dirsek makarna
be at someone's elbow v. yanında olmak
elbow out v. atmak
elbow out v. kovmak
be at someone's elbow v. yanı başında olmak
elbow somebody out v. kovmak
elbow somebody out v. atmak
elbow someone aside v. birisini koluyla/eliyle yana itmek
elbow the opponent v. rakibine dirsek atmak
having an elbow adj. dirsekli
at one's elbow adv. yakın
at one's elbow adv. yanıbaşında
at his elbow adv. elinin altında
at his elbow adv. yanıbaşında
at one's elbow adv. yanı başında
at one's elbow adv. elinin altında
at one's elbow adv. yardıma hazır
at the elbow adv. eli kulağında
Phrasals
elbow (one) out v. (birini) istifaya zorlamak
elbow (one) out v. (birine) el çektirmek
elbow someone out of something and elbow someone out v. birini bir şeyden istifa etmeye zorlamak
elbow someone out of something and elbow someone out v. birine bir şeyden el çektirmek
elbow (one) out of (something) v. (birini bir şeyden) istifa etmeye zorlamak
elbow (one) out of (something) v. (birine bir şeyden) el çektirmek
elbow aside v. koluyla/eliyle yana itmek
elbow aside v. kenara itmek
elbow out of v. 'den istifaya zorlamak
elbow out of v. ''den el çektirmek
elbow out v. 'den istifaya zorlamak
elbow out v. ''den el çektirmek
Phrases
more power to your elbow expr. başarılar
more power to your elbow expr. başarılar dilerim
more power to your elbow expr. başarılarının devamını dilerim
more power to your elbow expr. haydi kolay gelsin
more power to your elbow expr. allah/tanrı kolaylık versin
more power to your elbow expr. allah/tanrı güç versin
more power to your elbow expr. allah/tanrı gücünü artırsın
more power to your elbow expr. şansın bol/açık olsun
more power to your elbow expr. umarım
more power to your elbow expr. inşallah
more power to your elbow expr. yolun açık olsun
Colloquial
elbow grease n. güçlü bir şekilde ovma/fırçalama
elbow grease n. kuvvetlice ovma/fırçalama
elbow grease n. sertçe çitileme
elbow grease n. ağır/yorucu iş
elbow grease n. fiziksel güç harcamayı gerektiren iş
elbow grease n. gayret gerektiren iş
elbow grease n. kol gücüyle yapılan iş
elbow grease n. kol gücü
elbow grease n. fiziksel güç
elbow-bending n. çok içme
elbow-bending n. aşırı içme
elbow-bending n. içkiyi kaçırma
elbow-bending n. içkiyi abartma
elbow-bending n. içkinin ölçüsünü kaçırma
elbow-bending n. içkiyi fazla kaçırma
crook one's elbow v. alkol tüketmek
crook one's elbow v. aşırı alkol tüketmek
crook one's elbow v. alkole boğulmak
crook one's elbow v. bira fıçısına düşmek
crook the elbow v. alkol tüketmek
crook the elbow v. aşırı alkol tüketmek
crook the elbow v. alkole boğulmak
crook the elbow v. bira fıçısına düşmek
crook one's elbow v. kafayı bulmak
crook the elbow v. kafayı bulmak
crook one's elbow v. çok içmek
crook one's elbow v. içki yuvarlamak
crook one's elbow v. kafayı çekmek
bend one's elbow v. çok içmek
bend one's elbow v. içki yuvarlamak
bend one's elbow v. kafayı çekmek
elbow (one's) way v. kalabalıkta dirsekleriyle yol açarak ilerlemek
elbow (one's) way v. itip kakarak yol açmak
elbow (one's) way v. kalabalıkta dirsek ata ata ilerlemek
elbow (one's) way to the top v. birilerinin üstüne basarak ilerlemek
elbow (one's) way to the top v. birilerinin sırtından/üstünden ilerlemek
elbow (one's) way to the top v. başarmak için her şeyi yapmak
elbow (one's) way to the top v. ne pahasına olursa olsun başarmaya çalışmak
doesn't know his ass from his elbow expr. bir bok bilmez
doesn't know his ass from his elbow expr. hiçbir şey bilmez
Idioms
elbow-bending n. kafa/kafayı çekme
elbow-bending n. kafayı dumanlama
elbow-bending n. içki içip sarhoş olma
elbow-bending n. içki atma/yuvarlama
elbow-bending n. içkiyi kaçırma
elbow grease n. alın teri
elbow grease n. el emeği
elbow-grease n. emek
elbow-grease n. çaba
elbow-grease n. gayret
elbow-grease n. uğraşma
some elbow room n. hareket serbestisi
some elbow room n. hareket/manevra alanı
some elbow room n. kıpırdayacak alan
crook (one's) elbow v. kafa/kafayı çekmek
crook (one's) elbow v. kafayı dumanlamak
crook (one's) elbow v. içki içip sarhoş olmak
crook (one's) elbow v. içki atmak/yuvarlamak
crook (one's) elbow v. içkiyi kaçırmak
crook the elbow v. kafa/kafayı çekmek
crook the elbow v. kafayı dumanlamak
crook the elbow v. içki içip sarhoş olmak
crook the elbow v. içki atmak/yuvarlamak
crook the elbow v. içkiyi kaçırmak
bend one's elbow v. kafa/kafayı çekmek
bend one's elbow v. kafayı dumanlamak
bend one's elbow v. içki içip sarhoş olmak
bend one's elbow v. içki atmak/yuvarlamak
bend one's elbow v. içkiyi kaçırmak
bend one's elbow v. aşırı içmek
bend the elbow v. aşırı içmek
lift one's elbow v. aşırı içmek
give the elbow v. aşk ilişkisine son vermek
give the elbow v. başından atmak
give someone some elbow room v. birine hareket/manevra alanı tanımak/vermek
use some elbow grease v. biraz gayret etmek
give the elbow v. birisiyle olan ilişkisini sonlandırmak
give someone some elbow room v. birine yer açmak
give the elbow v. birisini terk etmek
get the elbow v. baştan atılmak
give somebody the elbow v. birisiyle ilişkisini sonlandırmak (aşk)
lift one's elbow v. çok içmek
bend the elbow v. çok içmek
bend one's elbow v. çok içmek
give the elbow v. dışarı atmak
can't tell your arse from your elbow v. en basit işi bile becerememek
not know your arse from your elbow v. en basit işi bile becerememek
give someone some elbow room v. hareket serbestisi vermek
elbow someone out of something v. el çektirmek
bend one's elbow v. içmek
elbow someone out of something v. istifaya zorlamak
bend one's elbow v. içmeye gitmek
elbow someone out v. istifaya zorlamak
elbow one's way across v. kalabalığı yararak ilerlemek
bend one's elbow v. kafa çekmek ya da kafa çekmeye gitmek
lift one's elbow v. kafayı çekmek
elbow one's way across v. kalabalığı yara yara ilerlemek
get the elbow v. kovulmak
bend one's elbow v. kafaları çekmek
give the elbow v. kapıyı göstermek
bend the elbow v. kafayı çekmek
lift one's elbow v. kafaları çekmek
bend one's elbow v. kafayı çekmek
bend the elbow v. kafaları çekmek
give the elbow v. pasaportunu vermek
give the elbow v. (ilişkiden) kurtulmak
use (a little) (bit of) elbow grease v. güçlü bir şekilde ovmak/fırçalamak
use (a little) (bit of) elbow grease v. kuvvetlice ovmak/fırçalamak
use (a little) (bit of) elbow grease v. sertçe çitilemek
use (a little) (bit of) elbow grease v. kol gücüyle temizlemek
use (a little) (bit of) elbow grease v. biraz kol gücü kullanmak
use (a little) (bit of) elbow grease v. biraz fiziksel güç uygulamak
bend one's the elbow v. çok içmek
bend one's the elbow v. içki yuvarlamak
bend one's the elbow v. kafayı çekmek
bend one's the elbow v. içip içip sarhoş olmak
bend one's the elbow v. içkiyi kaçırmak
bend the elbow v. çok içmek
bend the elbow v. içki yuvarlamak
bend the elbow v. kafayı çekmek
bend the elbow v. içip içip sarhoş olmak
bend the elbow v. içkiyi kaçırmak
bend elbow v. çok içmek
bend elbow v. içki yuvarlamak
bend elbow v. kafayı çekmek
bend elbow v. içip içip sarhoş olmak
bend elbow v. içkiyi kaçırmak
bend your elbow [us] v. içmek
bend your elbow [us] v. kafayı çekmek
bend your elbow [us] v. içki yuvarlamak
elbow (one's way) through v. kalabalığı yara yara ilerlemek
elbow (one's way) through v. kalabalığı yararak ilerlemek
elbow (one's way) through v. kalabalığın içerisinden/insanların arasından itiş kakış geçmek
use elbow grease v. fiziksel güç uygulamak
use elbow grease v. kol gücü kullanmak
elbow room v. istediği gibi hareket etme özgürlüğü
elbow room v. istediğini yapma özgürlüğü
elbow room v. kafasına göre hareket etme özgürlüğü
give (one) the big elbow v. (birini) reddetmek
give (one) the big elbow v. (birini) kovmak
give (one) the big elbow v. (birini) kapı dışarı etmek
give (one) the big elbow v. (birine) tekmeyi vurmak
give (someone) the elbow v. (birini) reddetmek
give (someone) the elbow v. (birini) terk etmek
give (someone) the elbow v. (birini) bırakmak
give (someone) the elbow v. (birini) geri çevirmek
give (someone) the elbow v. (biriyle) ilişkiyi bitirmek (aşk)
give (someone) the elbow v. (birini) kovmak
give (someone) the elbow v. (birini) işten atmak/çıkarmak
give (someone) the elbow v. (birinin) işine son vermek
lift the elbow v. aşırı içmek
lift the elbow v. çok içmek
lift the elbow v. kafayı çekmek
lift the elbow v. ölçüsüz içki içmek
lift your elbow v. aşırı içmek
lift your elbow v. çok içmek
lift your elbow v. kafayı çekmek
lift your elbow v. ölçüsüz içki içmek
more power to your elbow! expr. beline kuvvet
like tryin' to scratch your ear with your elbow expr. deveye hendek atlatmak kadar zor
at one's elbow expr. elinin altında
at one's elbow expr. el altında
more power to your elbow! expr. eline kuvvet!
give somebody the elbow expr. ilişkiyi bitirmek (aşk)
like tryin' to scratch your ear with your elbow expr. imkansız
at one's elbow expr. kullanılmaya hazır
more power to your elbow! expr. kolay gelsin!
more power to someone's elbow expr. şansın bol olsun
all power to someone's elbow expr. şansın bol olsun
all power to someone's elbow expr. tanrı sana güç versin
more power to someone's elbow expr. tanrı sana güç versin
at one's elbow expr. yanıbaşında
all power to your elbow [old-fashioned] [uk] expr. kolay gelsin
all power to your elbow [old-fashioned] [uk] expr. eline kuvvet
all power to your elbow [old-fashioned] [uk] expr. tanrı sana güç versin
all power to your elbow [old-fashioned] [uk] expr. allah/tanrı gücünü artırsın
all power to your elbow [old-fashioned] [uk] expr. beline kuvvet
all power to your elbow [old-fashioned] [uk] expr. başarılar
all power to your elbow [old-fashioned] [uk] expr. şansın bol/açık olsun
all power to your elbow [old-fashioned] [uk] expr. allah/tanrı kolaylık versin
all power to your elbow [old-fashioned] [uk] expr. yolun açık olsun
all power to your elbow [old-fashioned] [uk] expr. kolay gelsin
all power to your elbow [old-fashioned] [uk] expr. eline kuvvet
all power to your elbow [old-fashioned] [uk] expr. tanrı sana güç versin
all power to your elbow [old-fashioned] [uk] expr. allah/tanrı gücünü artırsın
all power to your elbow [old-fashioned] [uk] expr. beline kuvvet
all power to your elbow [old-fashioned] [uk] expr. başarılar
all power to your elbow [old-fashioned] [uk] expr. şansın bol/açık olsun
all power to your elbow [old-fashioned] [uk] expr. allah/tanrı kolaylık versin
all power to your elbow [old-fashioned] [uk] expr. yolun açık olsun
at elbow expr. yanında
at elbow expr. yanı başında
at elbow expr. el altında
at elbow expr. yakınında
at someone's elbow expr. birinin hemen yanında
at someone's elbow expr. birinin yanı başında
at someone's elbow expr. birinin elinin altında
at someone's elbow expr. birinin yakınında
at your elbow expr. yanı başında
at your elbow expr. yakınında
at your elbow expr. elinin altında
at your elbow expr. uzanma mesafesinde
at your elbow expr. hemen yanında
like trying to scratch your ear with your elbow expr. deveye hendek atlatmak kadar zor
like trying to scratch your ear with your elbow expr. deveyi iğne deliğinden geçirmek gibi
like trying to scratch your ear with your elbow expr. havanda su dövmek gibi
like trying to scratch your ear with your elbow expr. yapılması çok zor
like trying to scratch your ear with your elbow expr. imkansız
Speaking
use some elbow grease! expr. ha gayret!
Technical
pipe elbow n. boru dirseği
outlet elbow n. çıkış bağlantı dirseği
waveguide elbow n. dalga kılavuzu dirseği
reducing elbow n. daraltıcı dirsek
long-radius elbow n. deveboynu
elbow pipe n. dirsekli boru
elbow fitting n. dirsek şeklindeki bağlantı elemanı
elbow crutch n. dirsek koltuk değneği
elbow hose n. dirsek borusu
corrugated elbow n. dirsek şeklinde spiral boru
swivelling elbow n. döner dirsek
elbow-tee n. dirsekli te
elbow pipe n. dirsek boru
elbow nipple n. dirsek nipeli
elbow joint n. dirsekli ek
threaded elbow n. dişli dirsek
elbow joint n. dirsek bağlantısı
elbow nipple n. dirsekli nipel
elbow union n. dirsekli rakor
exhaust pipe elbow n. egzoz borusu dirseği
long-radius elbow n. geniş dirsek
duct elbow n. kanal dirseği
welding elbow n. kaynaklı dirsek
elbow-rest frame n. kolluk tabanı
street elbow n. kuyruklu dirsek
drop elbow n. kulaklı dirsek
miter elbow n. köşeli dirsek
elbow joint n. küresel sürgü burcu contası
pump elbow n. pompa dirseği
union elbow n. rakorlu dirsek
reducing elbow n. redüksiyonlu dirsek
reducing elbow n. redüksiyon dirsek
removable elbow-rest n. seyyar kolluk
hot-air pipe elbow n. sıcak hava dirseği
t-elbow n. t dirsek
valve elbow n. vanalı dirsek
side outlet elbow n. yan çıkış bağlantı dirseği
Computer
elbow connector n. dirsek bağlayıcısı
elbow connector n. dirsekli bağlayıcı
Electric
waveguide elbow n. dalga kılavuzu dirseği
Textile
elbow patch n. dirsek yaması
Construction
pipe elbow n. boru dirseği
elbow filling n. deve boynu
street elbow n. kuyruklu dirsek
Furniture
elbow-rest n. kolluk
Automotive
mechanic's elbow n. dirsek izi
elbow room n. dirsek mesafesi
exhaust elbow n. egzoz dirseği
Marine
elbow in the hawse n. çaparız
elbow in the hawse n. çapariz
Medical
lower elbow n. alt dirsek
babysitter's elbow n. bakıcı (dirsek) çıkığı
pulled elbow n. bakıcı (dirsek) çıkığı
nursemaid's elbow n. bakıcı (dirsek) çıkığı
elbow arthroplasty n. dirsek artroplastisi
elbow pain n. dirsek ağrısı
elbow joint n. dirsek eklemi
hooter's elbow n. dirsek dış kısmındaki çıkıntı çevresinin ağrılı bir hastalığı
elbow pain n. dirsek ağrıması
archer's elbow n. dirsek dış kısmındaki çıkıntı çevresinin ağrılı bir hastalığı
elbow injuries n. dirsek yaralanmaları
elbow dislocations n. dirsek çıkıkları
tennis elbow n. dirsek dış kısmındaki çıkıntı çevresinin ağrılı bir hastalığı
golfer’s elbow n. genelde golf oyuncularında görülen humerusun içyan epikondil periostu ve ön kol fleksör kaslarının iltihabı ile belirgin ağrılı durum
golfer's elbow n. golfçü dirseği
shoulder and elbow dislocation n. omuz ve dirsek çıkığı
stiff elbow n. sert dirsek
tennis elbow n. tenisçi dirseği
nontraumatic elbow ankylosis n. travmatik olmayan dirsek ankilozu
elbow scissors n. bandaj makası
Anatomy
elbow bone n. dirsek kemiği
human elbow n. dirsek eklemi
human elbow n. ön kol ve üst kol arasındaki eklem bağlantısı
tennis elbow n. lateral epikondilit
tennis elbow n. burkma gibi sebeplerle alt kol kaslarının zorlanması sonucu dirseğin dış kısmındaki tendonda meydana gelen ağrılı inflamasyon
Pathology
miner's elbow n. iltihaplanma sonucu dirseğin koyu renkli bölümünün şişmesi
Geography
elbow lake n. minnesota eyaletinde şehir
Military
elbow telescope n. dirsekli dürbün
Sport
elbow protector n. dirseklik
elbow pad n. dirsek koruyucu
elbow touch n. dirsek teması
elbow strike n. dirsek vuruşu
Slang
Elbow bender n. ağır içici
elbow (l-bow) n. ömür boyu hapis cezası
not know one's arse from one's elbow v. en basit işi bile yapamamak
not know one's arse from one's elbow v. elinden bir bok gelmemek
lift one's elbow v. ölçüsüz içki içmek
can't tell (one's) arse from (one's) elbow expr. kendine hayrı yok
can't tell (one's) arse from (one's) elbow expr. en basit işi bile beceremez
can't tell (one's) arse from (one's) elbow expr. kendine bile hayrı yok
can't tell (one's) arse from (one's) elbow expr. aptal
can't tell (one's) arse from (one's) elbow expr. beyinsiz
can't tell (one's) arse from (one's) elbow expr. alık
doesn't know (one's) arse from (one's) elbow [uk] expr. elinden bir bok gelmez
doesn't know (one's) arse from (one's) elbow [uk] expr. kafası basmaz
doesn't know (one's) arse from (one's) elbow [uk] expr. bir şeyden/boktan anlamaz
doesn't know (one's) arse from (one's) elbow [uk] expr. bir bok bilmez
doesn't know (one's) arse from (one's) elbow [uk] expr. hiçbir şey bilmez
wouldn't know (one's) arse from (one's) elbow [uk] expr. elinden bir bok gelmez
wouldn't know (one's) arse from (one's) elbow [uk] expr. kafası basmaz
wouldn't know (one's) arse from (one's) elbow [uk] expr. bir şeyden/boktan anlamaz
wouldn't know (one's) arse from (one's) elbow [uk] expr. bir bok bilmez
wouldn't know (one's) arse from (one's) elbow [uk] expr. hiçbir şey bilmez
doesn't know (one's) ass from (one's) elbow expr. elinden bir bok gelmez
doesn't know (one's) ass from (one's) elbow expr. kafası basmaz
doesn't know (one's) ass from (one's) elbow expr. bir şeyden/boktan anlamaz
doesn't know (one's) ass from (one's) elbow expr. bir bok bilmez
doesn't know (one's) ass from (one's) elbow expr. hiçbir şey bilmez
wouldn't know (one's) ass from (one's) elbow expr. elinden bir bok gelmez
wouldn't know (one's) ass from (one's) elbow expr. kafası basmaz
wouldn't know (one's) ass from (one's) elbow expr. bir şeyden/boktan anlamaz
wouldn't know (one's) ass from (one's) elbow expr. bir bok bilmez
wouldn't know (one's) ass from (one's) elbow expr. hiçbir şey bilmez
British Slang
give someone the elbow v. birini reddetmek
bend one's elbow v. içki içmek