roll - Turc Anglais Dictionnaire

roll

Play ENTRENus
Play ENTRENuk
Play ENTRENau

Sens de "roll" dans le Dictionnaire Turc-Anglais : 219 résultat(s)

Anglais Turc
Common Usage
roll n. rulo
He shot a dozen rolls of film on vacation.
Tatilde rulolarca film çekti.

More Sentences
roll v. yuvarlanmak
A single tear rolled down her cheek.
Tek bir damla gözyaşı yanağından aşağı yuvarlandı.

More Sentences
roll v. yuvarlamak
Roll the ball to me.
Topu bana doğru yuvarla.

More Sentences
General
roll n. yuvarlanma
The puppy had a roll in the garden.
Köpek yavrusu bahçede yuvarlanıyordu.

More Sentences
roll n. dürüm
Aren't you going to eat your roll?
Dürümünü yemeyecek misin?

More Sentences
roll n. küçük ekmek
Can we have rolls and butter, please?
Ekmek ve tereyağı alabilir miyiz, lütfen?

More Sentences
roll n. liste
The professor read the roll of graduates.
Profesör mezunların listesini okudu.

More Sentences
roll n. zar atma
She got a hard eight on her first roll.
İlk zar atışında sert bir sekiz aldı.

More Sentences
roll n. takla
She did a headfirst forward roll with ease.
Öne doğru kolaylıkla kafa üstü takla attı.

More Sentences
roll n. gürültü
There was lightning, and afterwards, we heard a roll of thunder.
Şimşek çaktı ve ardından bir gök gürültüsü duyduk.

More Sentences
roll n. yalpalama
The pilot tried but failed to prevent the roll.
Pilot yalpalamayı önlemeye çalışmış ancak başaramamıştır.

More Sentences
roll v. oklava ile açmak (hamur)
Roll the dough out and cut it into strips.
Hamuru oklavayla açarak şeritler halinde kesiniz.

More Sentences
roll v. açmak
Tom rolled up the window.
Tom pencereyi açtı.

More Sentences
roll v. yuvarlanmak
An orange rolled off the table.
Masadan bir portakal yuvarlanıp düştü.

More Sentences
roll v. sallamak
Roll your dice.
Salla zarını.

More Sentences
roll v. gürlemek (gök)
Lightning flashed, and thunder rolled over the ocean.
Şimşek çaktı ve okyanusun üzerinde gök gürledi.

More Sentences
roll v. dönmek
Thanks to this, you can easily roll back to the original style of design.
Bu sayede, orijinal tasarım stiline kolayca geri dönebilirsiniz.

More Sentences
roll v. soymak (sarhoş)
A group of punks have been rolling the homeless for money.
Bir grup serseri evsizleri para için soyuyor.

More Sentences
roll v. rulo yapmak
He rolled a couple of posters into a tube.
Birkaç posteri rulo yaparak silindir şekline getirdi.

More Sentences
roll v. gitmek (araba)
The years rolled by with great speed.
Yıllar büyük bir hızla akıp gidiyordu.

More Sentences
roll v. yalpa yapmak
The ship was rolling from the heavy winds.
Gemi şiddetli rüzgârdan dolayı yalpalıyordu.

More Sentences
roll v. devirmek (gözlerini)
Don't roll your eyes at me, young lady!
Bana gözlerini devirme, küçük hanım!

More Sentences
roll v. yuvarlamak
Roll the ball to me.
Topu bana yuvarla.

More Sentences
roll v. sarmak
Kenny rolls his own cigarettes.
Kenny sigaralarını kendi sarıyor.

More Sentences
roll v. atış yapmak (zar)
Next, the person on your left rolls the dice.
Ardından, solunuzdaki kişi zarla atış yapar.

More Sentences
roll v. geçmek
A red Thunderbird rolled past us.
Yanımızdan kırmızı bir Thunderbird geçip gitti.

More Sentences
roll v. yayılmak
After all, we still need seven or eight years to roll out.
Ne de olsa, yayılmak için hala yedi ya da sekiz yıla ihtiyacımız var.

More Sentences
roll v. (kol) sıvamak
He rolled his sleeves and started doing the dishes.
Kollarını sıvadı ve bulaşıkları yıkamaya başladı.

More Sentences
roll v. devrilmek
The dog rolled onto his back.
Köpek sırt üstü devrilmiş.

More Sentences
roll v. gelmek
A fog rolled in from the mountains.
Dağlardan gelen bir sis çöküyordu.

More Sentences
roll v. çekim yapmak
The director gave a signal as the camera started to roll.
Kamera çekim yapmaya başladığında yönetmen bir işaret verdi.

More Sentences
roll v. dairesel hareket ettirmek
Roll your shoulders back and then forward.
Omuzlarınızı önce geriye, sonra öne doğru dairesel hareket ettirin.

More Sentences
Trade/Economic
roll n. liste
I'm on the honor roll.
Ben onur listesindeyim.

More Sentences
Technical
roll v. sarmak
I roll my own cigarettes.
Ben kendi sigaramı sararım.

More Sentences
roll v. yuvarlamak
Tears began to roll down her cheeks.
Gözyaşları onun yanaklarından aşağı doğru yuvarlandı.

More Sentences
Computer
roll n. rulo
Sushi and rolls must be served sauce.
Suşi ve rulolar sos ile servis edilmelidir.

More Sentences
Automotive
roll v. yuvarlanmak
Once a layer is finished, more powder is rolled and spread onto the print bed.
Bir katman bittiğinde, daha fazla toz yuvarlanır ve baskı yatağına yayılır.

More Sentences
General
roll n. gümbürtü
roll n. yuvarlama
roll n. tomar
roll n. kabarıklık
roll n. hadde
roll n. dalgalanma
roll n. defter
roll n. kayıt
roll n. yuvak
roll n. top (kağıt)
roll n. tekerleme
roll n. gök gürlemesi
roll n. davul sesi
roll n. rulo köfte
roll n. devrilme
roll n. devirme
roll n. lüle
roll n. sicil
roll n. para
roll n. yuvarlanış
roll n. top
roll n. merdane
roll n. silindir
roll n. vals
roll n. yazılı belge
roll n. resmi liste
roll n. toplayıcı rulo
roll n. okul veya sınıf üyelerinin listesi
roll n. vergi listesi
roll n. saç modeli
roll n. silindirik tütün
roll n. battaniye rulosu
roll n. suya dayanıklı örtü
roll n. dağcılar ve askerler tarafından kullanılan silindirik kit
roll n. tomar halinde yuvarlanmış kağıt para
roll n. tahılın öğütülerek un haline getirildiği oluklu silindir
roll n. sesli ve genellikle ritmik konuşma akışı
roll n. titrek ve tiz kuş ötüşü
roll n. kanarya ötüşündeki tiz ses titremesi
roll n. bir tür takla hareketi
roll n. curling taşının başka bir taşla çarpışmasından sonraki hareketi
roll n. film rulosu
roll n. zar atışı
roll n. (vücutta) simit
roll n. yağ katmanı
roll n. yalpa
roll n. gümbürtü
roll v. silindirle düzlemek
roll v. tekerlenmek
roll v. sarılmak
roll v. devirmek
roll v. dalga dalga göndermek
roll v. gümbür gümbür çalmak
roll v. ağnamak
roll v. döndürmek
roll v. şakımak
roll v. dalgalanmak
roll v. top yapmak
roll v. sürmek
roll v. rulo ile boyamak
roll v. silindirle ezmek
roll v. havada takla atmak
roll v. yalpa vurmak
roll v. arabayla dolaşmak
roll v. sallana sallana gitmek
roll v. salınmak
roll v. gürlemek
roll v. tekerlekler üzerinde gitmek
roll v. haddeden geçirmek
roll v. ağzında yuvarlayarak söylemek
roll v. dolaşmak
roll v. vurgulayarak telaffuz etmek
roll v. kullanmak
roll v. yaprak haline getirmek (metal)
roll v. tomar yapmak
roll v. dürmek
roll v. sallanmak
roll v. iki yana sallanmak
roll v. ileriye doğru itmek
roll v. üzerinde düşünmek
roll v. düşünmek
roll v. baskı silindiri ile mürekkep uygulamak
roll v. genişletmek
roll v. tekerlekli araçta taşımak
roll v. çalışmaya başlatmak
roll v. harekete başlatmak
roll v. sürekli vuruş sesi yapmak
roll v. sesi titreyerek söylemek
roll v. ilerlemek
roll v. etrafta gezinmek
roll v. hızla sağa sola bakmak
roll v. bakışları sürekli yön değiştirmek
roll v. aşağı yukarı akmak
roll v. sürekli akmak
roll v. bolca üretilmek
roll v. dökülmek
roll v. kelime akışının parçası olarak akmak
roll v. uzanmak
roll v. araçta taşınmak
roll v. derede taşınmak
roll v. yola çıkmak
roll v. harekete geçmek
roll v. faaliyete geçmek
roll v. yaymak
roll v. (yaş vb.) süzülmek
roll v. (sis) çökmek
roll v. (kamera) çalışmak
roll v. (sigara) sarmak
roll v. döndürmek
roll v. (sis) çökmek
Trade/Economic
roll n. bordro
roll n. kayıt
roll n. sicil defteri
roll n. tutanak
Law
roll n. yasama organı üyelerinin listesi
roll n. eyalet mahkemesindeki avukatların listesi
Technical
roll n. merdane
roll n. silindir
roll n. top tomar
roll n. vals
roll n. yuvarlak kalıplama
roll n. yuvarlak ahşap şerit
roll n. silindirik kasa
roll n. daktilo plakası
roll n. kömür damarının çatısında veya tabanında dalgalanma
roll n. mineral damarında dalgalanma
roll n. kara yüzeyinde dalgalanma
roll n. alçak yuvarlak sırt
roll v. çevirmek
roll v. haddelemek
roll v. silindirden geçirmek
Computer
roll n. çevirme
roll n. döndürme
roll n. zar at
roll v. kaydırmak
roll v. yeni karakter yaratmak
roll v. rastgele sayı üretmek
Telecom
roll n. yalpa
roll n. yuvarlama ekseni
Mechanic
roll v. vida dişi oluşturmak
Textile
roll n.
roll n. liflerin hafifçe bükülmesi ve yuvarlanmasıyla oluşturulan tekstil lifi
Construction
roll v. sürgülemek
Automotive
roll n. yalpa
Aeronautic
roll n. geminin yandan yana hareketi
roll n. tono
roll n. uçağın uzunlamasına ekseni etrafındaki açısal yer değiştirmesi
roll n. bir tür uçuş manevrası
Marine
roll n. yalpa
roll v. yuvarlamak
roll v. (gemiyi) ön-arka ekseninde döndürmek
Food Engineering
roll n. vals
Gastronomy
roll n. tek kişilik küçük ekmek
roll n. mayalı hamur parçası
roll n. pişi
roll n. lokma
roll n. jöle rulo
roll n. doldurularak sürüldükten sonra sarılıp pişirilen tatlı hamur
Geometry
roll v. (çizgi veya yüzey) diğerine kaymadan uygulamak
roll v. parçalar eşit olacak şekilde art arda temas ettirmek
Astronomy
roll v. yörüngesinde hareket etmek
Tobacco
roll v. (sigara) sarmak
Linguistics
roll adj. çarpmalı
Sport
roll v. futbolda yanal hareket etmek
roll v. jimnastikte takla atmak
Basketball
roll v. devrilmek
Music
roll n. müzik kaydı
roll n. arpej tarzında akor
roll n. vücudun zeminde döndürüldüğü akrobatik ve modern dans egzersizi
roll n. balo salonu dansında bir figür
roll v. arpej tarzında çalmak
roll v. kısa vuruşla davul çalmak
Bookbindery
roll n. desen yapmak için kullanılan döner alet
roll n. ciltleme aleti
Printery
roll n. vals
roll v. baskıya gitmek
roll v. baskı silindiri ile mürekkebi uygulamak
Archaic
roll v. zihninde dönmek
Slang
roll n. para tomarı
roll n. banka hesabı
roll v. sırlara ihanet etmek
roll v. uyuşturucu tribine girmek

Sens de "roll" avec d'autres termes dans le Dictionnaire Anglais-Turc : 500 résultat(s)

Anglais Turc
General
toilet roll n. tuvalet kağıdı
What did people use before toilet roll was invented?
Tuvalet kağıdı icat edilmeden önce insanlar ne kullanıyordu?

More Sentences
roll call n. yoklama
We have 517 amendments, 25 split votes and 56 roll call votes.
517 değişiklik önergemiz, 25 ayrı oyumuz ve 56 yoklama oyumuz var.

More Sentences
toilet paper roll n. tuvalet kağıdı rulosu
Mom, where is the toilet paper roll?
Anne, tuvalet kağıdı rulosu nerede?

More Sentences
loo roll n. tuvalet kağıdı
There's no loo roll left!
Tuvalet kağıdı kalmadı!

More Sentences
roll-out n. lansman
The company announced the roll-out of their new smartphone.
Şirket yeni akıllı telefonlarının lansmanını yaptı.

More Sentences
roll over v. yuvarlanmak
Tom rolled over in his sleep.
Tom uykusunda yuvarlandı.

More Sentences
call the roll v. yoklama yapmak
The teacher called the roll.
Öğretmenimiz yoklama yaptı.

More Sentences
roll up v. sarmak
I'm not rolling up their carpets.
Onların halılarını sarmıyorum.

More Sentences
roll out v. açmak
I rolled out the dough.
Hamuru açtım.

More Sentences
roll up v. sıvamak
They should inspire us all to roll up our shirt sleeves.
Hepimize gömlek kollarımızı sıvamamız için ilham vermelidirler.

More Sentences
roll up v. gelmek
The hedgehog rolled up into a ball.
Kirpi bir top haline geldi.

More Sentences
roll up v. toplanmak
Roll up those magazines.
Dergileri topla.

More Sentences
roll around v. yuvarlanmak
Tom and Mary rolled around in the grass.
Tom ve Mary çimlerde yuvarlandılar.

More Sentences
roll out v. sunmak
Google is now rolling out a new look for the local panel in the mobile search results.
Google artık mobil arama sonuçlarında yerel panel için yeni bir görünüm sunuyor.

More Sentences
roll the dice v. zar atmak
I rolled the dice.
Zar attım.

More Sentences
Phrasals
roll into v. girmek
On the 4th of November, Russian T54 tanks rolled into Budapest to suppress the uprising.
4 Kasım'da Rus T54 tankları ayaklanmayı bastırmak için Budapeşte'ye girdi.

More Sentences
roll down v. açmak (araba camı/penceresi)
I rolled down both windows.
İki camı da açtım.

More Sentences
roll down v. aşağı yuvarlanmak
The children rolled down the hill.
Çocuklar tepeden aşağıya yuvarlandılar.

More Sentences
roll down v. indirmek (perde)
Tom rolled down the window.
Tom camı indirdi.

More Sentences
roll off (someone or something) v. (birinden/bir şeyden) yuvarlanmak
He rolled off the bed.
Yataktan yuvarlandı.

More Sentences
roll to (someone or something) v. (bir şey olana kadar) yuvarlanmak
I rolled to one side and stayed connected to him.
Bir tarafa yuvarlandım ve ona bağlı kaldım.

More Sentences
Idioms
call the roll v. yoklama yapmak
The teacher called the roll.
Öğretmen yoklama yaptı.

More Sentences
General
salary roll n. aylık bordrosu
roll of tobacco n. yaprak tütün
roll of paper n. kağıt tomarı
roll paper n. top kağıt
electoral roll n. seçmen kütüğü
sheet roll n. kağıt rulo
the roll of a ship n. geminin yalpası
leaf roll disease n. yaprak kıvrılma hastalığı
roll call n. askerlik yoklaması
vienna roll n. viyana francalası
rock'n' roll n. rakınrol
honour roll n. iftihar listesi
honor roll n. iftihar listesi
muster roll n. yoklama defteri
roll out n. bir uçağın halka ilk tanıtımı
roll of papers n. kağıt rulosu
drum roll n. trampet
drum roll n. tremola
roll-on roll-off n. ro-ro
roll-call n. sayım
roll call n. ismen sayma
roll call vote n. yoklama usulüyle yapılan oylama
roll call vote n. ad okuyarak yapılan oylama
roll call n. yoklama alma
roll call n. öğrenci yoklaması
roll call n. asker yoklaması
billy roll n. surat şeklinde hazırlanmış domuz jambonu
roll towel n. rulo havlu
roll towel dispenser n. rulo havluluk
roll-on n. rolon
roll-on lawn n. rulo çim
kitchen roll n. kağıt havlu
kitchen roll n. kağıt mutfak havlusu
drum roll n. hızlı davul sesi
roll-in-shower n. engellilere uygun duş
roll cage n. takla kafesi
roll-your-own cigarettes n. sarma sigara
roll-your-own cigarettes n. kişinin kendi sardığı sigara
felt roll n. keçe rulo
till roll n. yazar kasa fişi
chequer roll n. bir evdeki hizmetlilerin listesi
victory roll n. 1940'lı yıllarda kadınların kullandığı bir saç modeli
muster roll n. eşya listesi
muster roll n. isim listesi
muster roll n. envanter
muster roll n. tayfa defteri
muster roll n. görev listesi
muster roll n. ordu defteri
roll-up [australia] n. insanların bir araya gelmesi
roll-up n. litografi mürekkebi
roll-up n. 18. yüzyılda bir tür uzun erkek çorabı
roll back n. topuz milinde kilidin cıvatasını hareket ettiren kam
roll back n. bir önceki seviyeye veya konuma geri dönme
church roll n. kilise üye listesi
dog-roll [new zealand] n. işlenmiş etten oluşan sosis biçimli bir köpek maması
pipe roll n. kralın gelirini ve çeşitli harcamaları içeren yıllık kayıt
pipe roll n. boruyu uzunlamasına hareketini kısıtlamadan destekleyen rulman
roll-on n. lastikten yapılmış kadın korsesi
roll-up n. operasyonları desteklemek için daha fazla gerekli olmayan ve başka alanlara transfer edilmeye uygun vasıtaların sökülmesi
roll-up n. 18. yüzyılda giyilen uzun bir erkek çorabı
roll-up [australia] n. insan topluluğu
roll-up n. taşbaskı plakasını sarmada kullanılan mürekkep
roll-up n. kullanılmadığında yuvarlanıp kaldırılan eşya
roll-on n. elastik kumaştan yapılmış kadın korsesi
french roll n. muz topuz
french roll n. fransız topuzu
size roll n. rulo parşömeni
size roll n. ruloya ait kağıt parçası
hot-roll [dialect] n. sırt yatağı
hot-roll [dialect] n. dürülü yatak
roll up v. yuvarlamak
roll up v. yuvarlanmak
roll up one's sleeves v. kollarını sıvamak
roll by v. geçip gitmek (zaman)
roll out v. açıp sermek (dürülmüş şeyi)
roll a hoop v. çember çevirmek
roll up v. devşirmek
roll a log for somebody v. destek olmak
roll into a ball v. top yapmak
roll up v. yığılmak
roll into a ball v. dertop olmak
roll back v. düşürmek
roll up v. çemremek
roll in v. kıvrılıp yatmak
roll up v. dürmek
roll on v. zaman geçip gitmek
roll dough thin v. yufka açmak
roll out the dough for baklava v. baklava açmak
roll out v. oklava ile açmak
roll out dough v. hamur açmak
roll up v. yanaşmak
roll up v. yığmak
roll up one's sleeves v. kolları sıvamak
roll by v. geçip gitmek
roll over v. çevirmek
roll off v. akıcı bir biçimde ezberden okumak
roll in v. yağmak
roll out the welcome mat v. ağırlamak
roll a log for somebody v. arka çıkmak
roll in v. çok para tutmak (pahalı vb)
roll a cigarette v. sigara sarmak
roll on v. geçip gitmek (zaman)
roll up v. biriktirmek
roll on the ground v. ağınmak
roll out v. kalın sesle söylemek
roll out v. halka açıklamak
roll out v. ilk kez görücüye çıkarılmak
roll out v. dürülmüş şeyi açmak
roll out v. yataktan çıkmak
roll out v. haddeden geçirmek
roll out v. açarak yaymak
roll up v. birikmek
roll up one's sleeves v. paçaları sıvamak
roll up one's trouser legs v. pantolonun paçalarını kıvırmak
roll up one's trouser legs v. paçalarını kıvırmak
roll up the window v. pencereyi kapatmak
roll up the window v. pencere kapatmak
(fog) to roll in v. sis çökmek
roll up v. çıkagelmek
roll in v. yığınla gelmek
roll up v. varmak
roll up v. tomar yapmak
roll down window (of a car) v. (araba) pencereyi indirmek
roll down window (of a car) v. (araba) camı indirmek
roll up the window (of a car) v. (araba) camı kapamak
roll down window (of a car) v. (araba) camı açmak
roll up the window (of a car) v. (araba) pencereyi kapamak
roll up in a carpet v. halıya sarmak
roll the eye v. gözlerini devirmek
roll start a car v. arabayı iterek çalıştırmak
roll start a car v. arabayı vurdurmak
roll off the shelf v. raftan yuvarlanmak
roll completely over v. ters dönmek
roll down v. çığ düşmek
make an honor roll v. onur listesine girmek
roll out of bed v. yataktan kalkmak
roll one's self v. debelenmek
roll one's self v. çamurda yuvarlanmak
roll back v. düşürmek
roll (with) v. darbenin etkisini yumuşatmak için hareket etmek
roll (in) v. bolluk içinde yaşamak
roll call v. çağırmak
roll on v. (zaman) akıp gitmek
roll on v. (zaman) geçmek
roll on v. (zaman) devam etmek
four-roll adj. dört silindirli
roll-neck adj. balıkçı yakalı (giysi)
roll-on [uk] adj. dört gözle beklenen (tarih, etkinlik)
roll-up adj. sıvanabilir
roll-up adj. sarılabilen
roll-on adj. döner başlıklı aplikatörlü bir paketi olan (deodorant gibi sıvı kozmetik ürünü)
roll-on adj. döner başlıklı aplikatörle uygulanan (kozmetik ürünü)
roll-up adj. yuvarlanabilen
roll-up adj. dürülebilen
Phrasals
roll away v. yuvarlanarak ilerlemek
roll away v. yuvarlanmak
roll over v. uyum sağlamak
roll over v. baş/boyun eğmek
roll over v. teslim olmak
roll over v. pes etmek
roll along v. yavaşça/sessiz/sakin bir şekilde yol almak/ilerlemek/dönmek
roll around v. (mevsim vb) gelmek
roll something back v. eski haline getirmek
roll back something v. eski haline getirmek
roll out something v. piyasaya sürmek
roll on v. yuvarlanmak
roll something out v. piyasaya sürmek
roll something to someone v. (topu vb) birine yuvarlamak
roll oneself up in something v. (dönerek/döndürerek) kendini bir şeyle sarmak
roll over v. takla atmak
roll over v. devrilmek
roll about v. yurtdışında avare gibi dolaşmak
roll about v. (birini veya bir şeyi) bir yandan öbür yana yuvarlamak
roll about v. yuvarlanmak
roll about v. fırıl fırıl dönmek
roll about v. yuvarlanarak gitmek
roll about v. yuvarlanmak
roll something down something v. bir şeyi bir yerden aşağı itmek/sürmek
roll down v. (cam, perde) inmek
roll down v. yuvarlamak
roll down v. yansıtmak
roll down v. aşağı gitmek
roll something down v. (araba camı/penceresi) açmak
roll something down v. (araba camı/penceresi) indirmek
roll something down v. bir şeyi aşağı yuvarlamak
roll down something v. bir yerden aşağı yuvarlanmak
roll down v. tekerlekli bir araçla bir yer boyunca gitmek
roll down v. (alt sınıfa, alt kesime, alt tabakaya) aktarmak
roll down v. (araba camı/penceresi) indirmek
roll down v. kapatmak (perde)
roll down v. yokuş aşağı gitmek/yuvarlanmak
roll down something v. (tekerlekli bir araç, top) bir yerden aşağı doğru gitmek
roll down v. yokuş aşağı itmek/yuvarlamak
roll down v. geçirmek
roll something down v. bir şeyi aşağı itmek/sürmek
roll down v. birini tekerlekli bir araçla itmek/sürmek
roll down v. sonuna kadar yuvarlanmak
roll down v. tekerlekli bir aracı aşağı doğru sürmek/itmek
roll down v. boyunca sürmek/itmek
roll something down something v. bir şeyi bir yerden aşağı yuvarlamak
roll off (someone or something) v. (birinden/bir şeyden) yuvarlanıp gitmek
roll off of (someone or something) v. (birinin/bir şeyin) üstünden aşağı yuvarlamak
roll off v. yuvarlanıp düşmek
roll onto (someone or something) v. ruloyla (birinin/bir şeyin) üzerine bir şey sürmek
roll off v. yuvarlayarak çekmek
roll off v. yuvarlanıp gitmek
roll something off (of) someone or something v. bir şeyi birinin/bir şeyin üstünden yuvarlayarak almak/uzaklaştırmak
roll onto (someone or something) v. (birinin/bir şeyin) üstüne yuvarlamak
roll onto (someone or something) v. ruloyla (birine/bir şeye) bir şey uygulamak
roll off of (someone or something) v. (birinin/bir şeyin) üstünden yuvarlayıp çekmek
roll onto (someone or something) v. (birinin/bir şeyin) üstünden geçmek
roll off v. -den aşağı yuvarlamak
roll something onto something v. bir şeye ruloyla bir şey uygulamak
roll off v. tekerleklerinin üstünde uzaklaşmak/gitmek
roll off v. döne döne uzaklaşmak
roll onto (someone or something) v. yeni bir işe geçmek
roll off (someone or something) v. (birinden/bir şeyden) aşağı yuvarlanmak
roll off v. -den yuvarlanmak
roll onto (someone or something) v. (birinin/bir şeyin) üstüne yuvarlanmak
roll off of (someone or something) v. (birinin/bir şeyin) üstünden yuvarlamak
roll onto (someone or something) v. (birine/bir şeye) doğru yuvarlanmak
roll off v. yuvarlanarak uzaklaşmak
roll off of (someone or something) v. (birinin/bir şeyin) üstünden yuvarlanıp gitmek
roll off of (someone or something) v. (birinin/bir şeyin) üstünden yuvarlanmak
roll something onto something v. bir şeyin üstüne ruloyla bir şey sürmek
roll onto (someone or something) v. (birine/bir şeye) doğru yuvarlamak
roll off (someone or something) v. (birinden/bir şeyden) yuvarlanıp düşmek
roll off v. aşağı yuvarlamak
roll onto (someone or something) v. (birinin/bir şeyin) üstünden geçirmek
roll off of (someone or something) v. (birinin/bir şeyin) üstünden aşağı yuvarlanmak
roll off v. -den yuvarlanıp gitmek
roll off of (someone or something) v. (birinin/bir şeyin) üstünden yuvarlayıp düşürmek
roll something off (of) someone or something v. bir şeyi birinin/bir şeyin üstünden yuvarlamak
roll off of (someone or something) v. (birinin/bir şeyin) üstünden yuvarlanıp düşmek
roll off v. yuvarlayıp düşürmek
roll off v. -den aşağı yuvarlanmak
roll off v. -den yuvarlamak
roll off v. aşağı yuvarlanmak
roll off v. dönerek gitmek
roll onto (someone or something) v. bir sonraki işe/göreve ilerlemek
roll onto (someone or something) v. bir sonraki işe/göreve geçmek
roll someone or something (up) in something v. birini/bir şeyi bir şeye sarmak
roll in (to some place) v. (bir yere) girmek
roll in (to some place) v. (bir yere) ulaşmak
roll something in v. bir şeyi tekerlekleriyle sürerek içeri sokmak
roll in v. sabit bir hızda gelmek/akmak
roll in v. habersiz gelmek
roll in something v. bir şeye bol miktarda sahip olmak
roll someone or something (up) in something v. birini/bir şeyi bir şeyle sarmak
roll in v. eklemek
roll in (to some place) v. (bir yere) gelmek
roll something in something v. bir şeyi bir şeye sarmak
roll in something v. bir şeyin (para, altın) içinde yüzmek
roll in v. durdurulamaz bir hızda yaklaşmak/gelmek
roll something in v. yuvarlayarak getirmek
roll something in something v. bir şeyi bir şeyle sarmak
roll something in something v. bir şeyi bir şeyin içine sarmak
roll in v. geç gelmek
roll something in v. yuvarlayarak sokmak
roll in v. varmak
roll in v. uyumaya gitmek
roll in (to some place) v. (bir yere) varmak
roll someone or something (up) in something v. birini/bir şeyi bir şeyin içine sarmak
roll in something v. bir şeyin içinde yuvarlanmak
roll in v. yatmaya gitmek
roll up in (something) v. (bir araçla) varmak
roll up in (something) v. (bir araçla) gelmek
roll in v. doluşmak
roll up in (something) v. (bir şeyin) içine sarmak
roll in v. ilave etmek
roll up in (something) v. (bir şeyle) kaplamak
roll up in (something) v. (bir şey) giyerek gelmek
roll up in (something) v. (bir şeyle) sarmak
roll in v. (zenginlik, para) içinde yüzmek
roll up in (something) v. (bir kıyafetle) gelmek
roll up in (something) v. (bir şeye) sarmak
roll in v. akın etmek
roll through v. otomobille (bir yeri) ziyaret etmek
roll around v. olmak
roll around v. yer almak
roll around v. akılda dönüp durmak
roll around v. meydana gelmek
roll around v. cinsel ilişkiye girmek
roll out v. yataktan kalkmak
roll to (someone or something) v. (tekerlekli bir şey üzerinde) (birine/bir şeye) doğru sürmek/götürmek
roll onto v. -e geçmek
roll with (someone) v. (biriyle) takılmak
roll onto v. üstünden geçirmek
roll to (someone or something) v. (tekerlekli bir şeyle) (birine/bir şeye) doğru gitmek
roll with (someone) v. (biriyle) arkadaşlık etmek
roll up in v. -in içine sarmak
roll up in v. ile sarmak
roll with (something) v. (bir şeye) ayak uydurmak
roll up on (someone or something) v. (birine/bir şeye) sinsice yaklaşmak
roll onto v. -e) doğru yuvarlanmak
roll up in v. (bir şey) giyerek gelmek
roll up on (someone or something) v. (tekerlekli bir araçla) gelmek
roll to (someone or something) v. (birine/bir şeye) doğru yuvarlanmak
roll onto v. bir sonraki işe/göreve geçmek
roll up on (someone or something) v. (tekerlekli bir araçla) ulaşmak
roll to (someone or something) v. (tekerlekli bir şeyi) (birine/bir şeye) doğru sürmek
roll up on (someone or something) v. gizlice (birinin/bir şeyin) yanına sokulmak
roll with (something) v. (bir şeye) alışmak
roll to v. -e doğru yuvarlanmak
roll onto v. bir sonraki işe/göreve ilerlemek
roll onto v. -in üstüne yuvarlanmak
roll with (someone) v. (biriyle) vakit geçirmek
roll up in v. -e sarmak
roll with (something) v. (bir şeyi) idare etmek
roll to v. -e yuvarlamak
roll onto v. üstüne ruloyla bir şey sürmek
roll with (something) v. (bir şeye) adapte olmak
roll up in v. ile kaplamak
roll up in v. ile gelmek
roll with (something) v. (bir şeye) katlanmak
roll up in v. ile varmak
roll with (someone) v. (biriyle) düşüp kalkmak
roll to (someone or something) v. yuvarlanıp (durmak, yavaşlamak)
roll with (something) v. (bir şeye) uyum sağlamak
Colloquial
a roll in the sack n. cinsel ilişki
a roll jack rice couldn't jump over [old-fashioned] [australia] n. çuval dolusu para
a roll in the sack n. mercimeği fırına verme
a roll jack rice couldn't jump over [old-fashioned] [australia] n. tonla para
a roll in the sack n. seks
a roll jack rice couldn't jump over [old-fashioned] [australia] n. bir dünya para
sex, drugs, and rock 'n' roll n. seks, uyuşturucu ve rakınrol
sex, drugs, and rock 'n' roll n. seks, uyuşturucu ve partileme
sex, drugs, and rock 'n' roll n. seks uyuşturucu ve eğlence
sex, drugs, and rock 'n' roll n. çılgınca ve eğlence kültürüne dayalı yaşam tarzını belirtmek için kullanılan bir ifade
roll-up n. (değerde, maliyette) artış
roll the bones v. riske girmek
roll the bones v. tehlikeyi göze almak
roll the bones v. kaz gelecek yerden tavuk esirgememek
let her roll v. engelsiz devam etmesini sağlamak
let her roll v. çalıştırmak
let her roll v. vurup uçurmak
let her roll v. serbest bırakmak
let her roll v. kendi kendine ilerlemesine izin vermek
let her roll v. başlatmak
let her roll v. fırlatmak
roll (one's) fingerprints v. (birinin) parmak izini almak
roll a set of fingerprints v. parmak izini almak
roll a set of prints v. tüm parmaklarının izini almak
roll a set of prints v. tüm parmak izlerini almak
roll a set of prints v. parmak izini almak
roll (one's) prints v. (birinin) parmak izini almak
roll about laughing v. gülmekten yerlere yatmak
roll your own v. tütün sarmak
roll (one's) own v. kendi sigarasını sarmak
roll (one's) own v. tütün sarmak
roll your own v. kendi sigarasını sarmak
roll on (something)! expr. (bir şey) çabuk gel!
roll on (something)! expr. (bir şeyi) iple çekiyorum!
roll on (something)! expr. (bir şey) çok yakında!
roll on...! [uk] expr. haydi … gelsin!
roll on...! [uk] expr. haydi … olsun/gelsin artık!
roll on...! [uk] expr. … çok yakında!
roll on...! [uk] expr. …'ı iple çekiyorum!
roll on...! [uk] expr. … çabuk gel/gelsin!
Idioms
a roll Jack rice couldn't jump over n. bir ton para
a roll Jack rice couldn't jump over n. balya balya para
a roll Jack rice couldn't jump over n. yığınla para
a roll Jack rice couldn't jump over n. dünya kadar para
a roll Jack rice couldn't jump over n. bir yığın para
a roll Jack rice couldn't jump over n. çuval çuval para
roll of honor n. görev başında vefat eden askerlerin veya polislerin listesi
roll of honour n. iftihar listesi
roll of honor n. şehit asker veya polislerin listesi
roll of honour n. şeref listesi
roll of honor n. şeref listesi
roll of honor n. şehit listesi
roll of honor n. onur listesi
roll of honor n. savaşta ölenlerin/şehit olanların listesi
roll of honour n. onur listesi
roll of honour n. şehit asker veya polislerin listesi
roll of honour n. görev başında vefat eden askerlerin veya polislerin listesi
roll of honour n. savaşta ölenlerin/şehit olanların listesi
roll of honour n. şehit listesi
roll of honor n. iftihar listesi
the new rock and roll n. birden parlayıp sönen şey
the new rock and roll n. geçici olarak moda olan şey
the new rock and roll n. bir anda popüler olan şey
a roll in the sack n. seks
a roll in the hay n. seks
a roll in the hay n. cinsel ilişki
a roll in the hay n. mercimeği fırına verme
a roll in the hay n. sevişme
a roll in the sack n. cinsel ilişki
a roll in the sack n. sevişme
a roll in the sack n. mercimeği fırına verme
be on a roll v. şansı açık olmak
be on a roll v. şanslı gününde olmak
roll in money v. para içinde yüzmek
roll one's sleeves up v. kolları sıvamak
roll in the aisles v. gülmekten kırmak
roll in the aisles v. gülmekten kırılmak (tiyatrodaki izleyiciler)
roll in v. oluk gibi akmak
roll up one's sleeves v. paçaları sıvamak
roll up one's sleeves v. kolları sıvamak
roll out the red carpet v. yoluna halı döşemek
roll in the aisles v. kıkır kıkır gülmek
roll in the aisles v. kıkırdamak
roll in the aisles v. gülmesini tutamamak
roll with the punch v. itiraz etmemek
roll with the punch v. sineye çekmek
roll with the punch v. kabullenmek
roll over and play dead v. mücadeleyi bırakmak
roll over and play dead v. hayat mücadelesini bırakmak
roll over in one's grave v. mezarında kemikleri sızlamak
roll in one's grave v. mezarında kemikleri sızlamak
roll with the punches v. zorluklara göğüs germek
roll with the punches v. katlanmayı bilmek
roll with the punches v. üstesinden gelmek
roll out the red carpet for someone v. özel ilgi göstermek
ain't fittin' to roll with a pig v. üstü başı kir içinde olmak
call roll v. yoklama almak
take the roll v. yoklama almak
take roll v. yoklama yapmak
call roll v. yoklama yapmak
take the roll v. yoklama yapmak
take roll v. yoklama almak
call the roll v. yoklama almak
roll out the red carpet v. birisini kral gibi ağırlamak
roll out the red carpet v. baş tacı etmek
roll out the red carpet v. önüne kırmızı halı sermek
roll one's eyes at v. birine baştan çıkarırcasına bakmak
roll up in a ball v. (utançtan/korkudan) tortop olmak
roll up into a ball v. (utançtan/korkudan) tortop olmak
roll prices back v. fiyatları düşürmek
roll prices back v. fiyatları aşağı çekmek
be ready to roll v. harekete geçmeye/başlamaya hazır olmak
roll off the tongue v. söylenmesi çok kolay olmak
roll off the tongue v. (söylenmesi kolay olduğundan) ağızdan dökülmek
roll over in somebody's grave v. mezarında kemikleri sızlamak
roll over in someone's grave v. mezarında kemikleri sızlamak
roll with it v. katlanmak
roll back the clock v. zamanı geriye almak
do a roll-call v. yoklama yapmak
roll eyes v. göz devirmek
be on a roll v. tıkırında gitmek
roll one's r's v. r sesini titreterek söylemek
pay with the roll of the drum v. borçtan kaçmak
pay with the roll of the drum v. bir borcu ödemekten kaçınmak
pay with the roll of the drum v. borcu geçiştirmek
roll out the welcome mat (for somebody) v. özenli bir karşılama yapmak
roll out the welcome mat (for somebody) v. sıcak karşılamak
roll out the welcome mat (for somebody) v. ziyaretçileri/misafirleri memnun etmeye çalışmak
roll out the welcome mat (for somebody) v. ziyaretçilerin/misafirlerin kendilerini rahat hissetmesi için uğraşmak
roll out the welcome mat (for somebody) v. özenle ağırlamak
strike (one) from the roll (of solicitors/attorneys) v. baro levhasından silinmek
strike (one) from the roll (of solicitors/attorneys) v. barodan atılmak
strike (one) from the roll (of solicitors/attorneys) v. barodan men edilmek
strike (one) off the roll (of solicitors/attorneys) v. (avukat) meslekten çıkarılmak
strike (one) off the roll (of solicitors/attorneys) v. baro levhasından silinmek
strike (one) off the roll (of solicitors/attorneys) v. barodan men edilmek
strike (one) off the roll (of solicitors/attorneys) v. barodan atılmak
strike (one) from the roll (of solicitors/attorneys) v. (avukat) meslekten çıkarılmak
roll back the years v. zamana meydan okumak
roll back the years v. yıllara meydan okumak
roll back the years v. nostalji uyandırmak
roll back the years v. geçmişe özlem duygusu yaratmak
make heads roll v. sözlü olarak saldırmak
make heads roll v. bazı çalışanları göndermek
make heads roll v. sert çıkmak
make heads roll v. azarlamak
make heads roll v. cezalandırmak
make heads roll v. eleştirmek
make heads roll v. birkaç çalışanı kovmak
make heads roll v. birkaç çalışanı işten atmak
roll in wealth v. zenginlik/para içinde yüzmek
roll in it v. varlıklı olmak
roll in it v. zenginlik/para içinde yüzmek
roll in wealth v. varlık içinde olmak
roll in it v. varlık içinde olmak
roll in it v. çok zengin olmak
roll in wealth v. varlıklı olmak
roll in wealth v. çok zengin olmak
strike someone off the roll v. barodan men edilmek