prick - Turc Anglais Dictionnaire
Historique

prick

Play ENTRENus
Play ENTRENuk
Play ENTRENau


Sens de "prick" dans le Dictionnaire Turc-Anglais : 113 résultat(s)

Anglais Turc
General
prick n. diken batması
prick n. delik
prick n. sivri bir şeyin açtığı delik
prick n. diken
prick n. delinme
prick n. kalleş
prick n. sızı
prick n. iğnelenme
prick n. iğneleme
prick n. iğne
prick n. kalafat
prick n. delme
prick n. sokma
prick n. batırma
prick n. sivri cisim batmasından ileri gelen acı
prick n. atın toynağında yara
prick n. toynakta çivi yaralanması
prick n. ayak izi (tavşan)
prick n. sivri uçlu aletlerle yapılan nokta
prick n. ok ve yayla belirlenen işaret
prick n. hedef
prick n. ortaçağ'da kullanılan bir müzik notası
prick n. müzik sisteminde notadan sonra kullanılan nokta
prick n. bir çeşit rulo tütün
prick n. kişinin üzerinde taşımaya uygun rulo tütün
prick n. ucu sivri obje
prick v. deşmek
prick v. sokmak
prick v. açmak (delik)
prick v. silahla vurmak
prick v. listede işaretlemek
prick v. diken batırmak
prick v. acıtmak (deriye batan diken vb)
prick v. yaralamak
prick v. batmak (deriye batan diken vb)
prick v. hafifçe delmek
prick v. iğne batırmak
prick v. delmek
prick v. iğnelemek
prick v. vicdanını sızlatmak
prick v. dikmek (bitki)
prick v. batırmak
prick v. zımbalamak
prick v. toprağa dikmek
prick v. şişlemek
prick v. noktalamak
prick v. sivri bir şeyi -e batırmak
prick v. (kişinin vicdanı) rahatsız etmek
prick v. (sivri cisim) batmak
prick v. (nallama sırasında) çivi çakmak
prick v. deriyi deşmek
prick v. (cadı ilan edilmiş kişinin) derisini defalarca delmek
prick v. mahmuz veya üvendire ile kılavuzluk etmek
prick v. kışkırtarak teşvik etmek
prick v. (aday) listeden işaretleyerek seçmek
prick v. (tavşan) ayak izi takip etmek
prick v. (genç fideyi) orijinalinden başka bir saksıya çıkarmak
prick v. dikleştirmek (kulakları)
prick v. kulaklarını dikmek
prick v. orta dikişi geçirmek (yelken)
prick v. asitlendirerek bozmak (şarap)
prick v. delinmek
prick v. delinmiş gibi acımak
prick v. batar gibi acıtmak
prick v. mahmuzla zorlamak (atı)
prick v. hızlı binmek: dörtnala gitmek
prick v. keskin hale getirmek
prick v. asitli hale getirmek
prick v. ekşiyerek bozulmak (şarap)
prick v. (bir şeyin) ucu yukarı yöne bakmak
prick v. dikkat kesilmek
prick v. kulak kabartmak
prick adj. (kulaklar) dik duran
prick adj. dinleyen
prick adj. kulak kabartmış
prick adj. kulak kesilmiş
Technical
prick v. zımba ile işaretlemek
Archaic
prick n. noktalama işareti
prick n. vurgu imi
prick v. (müziği) notalarıyla yazmak
Slang
prick n. penis
prick n. yarak
prick n. adi
prick n. ciğeri beş para etmez
prick n. çük
prick n. dingil
prick n. eşşoğulu eşek
prick n. hergele
prick n. hıyar
prick n. mal
prick n. lavuk
prick n. pislik
prick n. puşt
prick n. şerefsiz
prick n. yavşak
prick n. dallama
prick n. puşt
prick n. dingil
prick n. sik kırığı
prick n. amcık hoşafı
prick interj. adi şerefsiz
prick interj. aşağılık herif
British Slang
prick n. penis
prick n. adi
prick n. aptal
prick n. ciğeri beş para etmez
prick n. geri zekalı
prick n. mankafa
prick n. pislik
prick n. salak
prick n. şerefsiz
prick interj. adi şerefsiz
prick interj. aşağılık herif

Sens de "prick" avec d'autres termes dans le Dictionnaire Anglais-Turc : 101 résultat(s)

Anglais Turc
General
prick of conscience n. vicdan azabı
prick punch n. işaret zımbası
prick punch n. domuz tırnağı keski
prick [dialect] [uk] n. şiş
prick [obsolete] n. (uzay veya zamanda) nokta
prick [obsolete] n. parçacık
prick [obsolete] n. hedef
prick [obsolete] n. amaç
prick [obsolete] n. maksat
prick [obsolete] n. arı veya eklembacaklı iğnesi
prick [obsolete] n. üvendire
prick [obsolete] n. öküz üvendiresi
prick [obsolete] n. azap
prick [obsolete] n. vicdan azabı
prick [obsolete] n. dik konumda duran eşya
prick out v. listede işaretlemek
prick up one's ears v. kulak kabartmak
prick the bubble v. foyasını çıkarmak
prick up one's ears v. kulaklarını dikmek
prick up v. dikmek (kulak)
prick something on v. sivri bir şey bir uzva batmak
prick the bubble v. boşa çıkarmak
prick up one's ears v. dikkatle dinlemeye başlamak
prick up one's ears v. kulak kesilmek
prick up v. dikmek
prick something on v. bir uzva sivri bir şeyi batırmak
prick (up) [dialect] [uk] v. süslemek (kişiyi, elbiseyi)
prick (up) [dialect] [uk] v. incik boncukla bezemek
prick [obsolete] v. sivri uçlu aletle sabitlemek
prick [obsolete] v. sivri uçla delikten geçirmek
prick [obsolete] v. sivri ucu batırarak itmek
prick [obsolete] v. iğneleyerek istenen konuma getirmek
prick [dialect] v. süslenmek
prick [dialect] v. giyinip kuşanmak
prick-eared adj. kulak kabartan
prick-eared adj. kulaklarını diken
prick-eared adj. kulak kesilen
prick-eared adj. kulak kesilmiş
prick-eared adj. kulaklarını dikmiş
prick-eared adj. kulak kabartmış (köpek)
Phrasals
prick on v. dürtmek
prick on v. kışkırtmak
prick up v. kulaklarını dikmek
Proverb
never a rose without a prick dikensiz gül olmaz
never a rose without a prick gülü seven dikenine katlanır
never a rose without the prick dikensiz gül olmaz
never a rose without the prick gülü seven dikenine katlanır
Colloquial
a prick of conscience n. vicdan azabı
prick-eared [uk] adj. kısa saçlı (erkek)
Idioms
prick (one's) conscience v. (birinin() vicdanını sızlatmak
prick (one's) conscience v. vicdan azabı çektirmek
prick (one's) conscience v. içine dert olmak
prick (one's) conscience v. birini suçlu hissettirmek
prick (one's) conscience v. kendini suçlu hissetmek
prick your conscience v. (birinin() vicdanını sızlatmak
prick your conscience v. vicdan azabı çektirmek
prick your conscience v. içine dert olmak
prick your conscience v. birini suçlu hissettirmek
prick your conscience v. kendini suçlu hissetmek
prick up one's ears v. dikkat kesilmek
prick up its ears v. dikkat kesilmek
prick the bubble v. foyasını meydana çıkarmak
prick up one's ears v. kulak kabartmak
prick up one's ears v. kulak vermek
prick somebody's conscience v. kendini suçlu hissettirmek
prick up its ears v. kulaklarını dikmek
prick up one's ears v. kulaklarını dikmek
prick somebody's conscience v. vicdanını rahatsız etmek/sızlatmak
Speaking
prick your ears up expr. beni dikkatle dinle
prick up your ears expr. beni dikkatle dinle
prick your ears up expr. kulaklarını dört aç
prick up your ears expr. kulaklarını dört aç
Technical
prick-punch v. zımbalamak
Construction
prick post n. ekstra destekleyici kazık
Dyeing
prick up v. sıva uygulamak (duvara)
Marine
prick (off) v. (rotayı, mesafeyi) harita üzerinde pergelle izlemek
Medical
skin prick test positivity n. alerjik deri pozitifliği
skin prick test n. deri prik testi
prick test applicator n. prik test aplikatörü
prick test positivity n. prik test pozitifliği
Music
prick song [obsolete] n. notaya dökülen müzik
prick song n. bir çeşit ortaçağ müziği
prick song n. kontrpuan müzik
Archaic
prick-eared [uk] adj. püritenleri destekleyen
prick-eared [uk] adj. (ingiliz iç savaşında) yuvarlak kafalar taraftarı olan
Slang
a spare prick at a wedding n. (bir ortamda) sap gibi ortada kalan
a spare prick at a wedding n. fazlalık gibi hisseden
a spare prick at a wedding n. dış kapının mandalı gibi hisseden
a spare prick at a wedding n. bir ortamda sırıttığını hisseden
poor prick n. zavallı serseri
prick teaser n. gösterip vermeyen kadın
prick-tease n. gösterip vermeyen kadın
prick-teaser n. gösterip vermeyen kadın
prick-teasing n. gösterip vermeme
be like a spare prick at a wedding v. sap gibi ortada kalmak
he's a useless prick expr. işe yaramazın teki
like a spare prick at a wedding [uk] expr. sap gibi
like a spare prick at a wedding [uk] expr. sap gibi ortada kalmış
British Slang
hampton (wick) (rhyming slang on prick) n. penis
hampton (wick) (rhyming slang on prick) n. çük
spare prick at a wedding n. gereksiz insan