|
Catégorie |
Turc |
Anglais |
|
| Common Usage |
|
| 1 |
Common Usage |
hedef |
objective n.
|
|
This cooperation overlaps perfectly with company objectives.
Bu işbirliği şirketin hedefleriyle mükemmel bir şekilde örtüşüyor.
More Sentences
|
| 2 |
Common Usage |
hedef |
target n.
|
|
We have reached our sales targets in the first quarter.
Satış hedeflerimize ilk çeyrekte ulaştık.
More Sentences
|
| 3 |
Common Usage |
hedef |
aim n.
|
|
What are the new aims of the European project?
Avrupa projesinin yeni hedefleri nelerdir?
More Sentences
|
| 4 |
Common Usage |
hedef |
goal n.
|
|
My goal is to get accepted to law school.
Hedefim hukuk fakültesine kabul edilmek.
More Sentences
|
| General |
|
| 5 |
General |
hedef |
goal n.
|
|
After all, if thanks to a temporary measure, socially useful goals are achieved, temporary aid is quite justified.
Sonuçta, geçici bir önlem sayesinde sosyal açıdan yararlı hedeflere ulaşılıyorsa, geçici yardım oldukça haklıdır.
More Sentences
|
| 6 |
General |
hedef |
object n.
|
|
The object of our criticism is the new anti-terrorism legislation.
Eleştirilerimizin hedefi yeni terörle mücadele mevzuatıdır.
More Sentences
|
| 7 |
General |
hedef |
destination n.
|
|
It becomes a serious issue when the arms reach their final destination.
Silahlar nihai hedeflerine ulaştığında ciddi bir mesele haline gelir.
More Sentences
|
| 8 |
General |
hedef |
target n.
|
|
Open windows are an easy target for thieves.
Açık pencereler hırsızlar için kolay bir hedef oluşturur.
More Sentences
|
| 9 |
General |
hedef |
end n.
|
|
She has finally achieved her end.
Sonunda hedefine ulaştı.
More Sentences
|
| 10 |
General |
hedef |
mark n.
|
|
I can tell the Ministers of Agriculture that they are way off the mark.
Tarım Bakanlarına hedeften çok uzakta olduklarını söyleyebilirim.
More Sentences
|
| 11 |
General |
hedef |
aim n.
|
|
With regard to Kaliningrad, too, the Presidency achieved its aims in Brussels.
Kaliningrad konusunda da Başkanlık Brüksel'de hedeflerine ulaşmıştır.
More Sentences
|
| 12 |
General |
hedef |
mark n.
|
|
The originators have, however, overshot their mark a bit.
Bununla birlikte yaratıcıları hedeflerini biraz aşmışlardır.
More Sentences
|
| 13 |
General |
hedef |
aspiration n.
|
|
He told us all about his political aspirations.
Bize politik hedeflerinden bahsetti.
More Sentences
|
| Trade/Economic |
|
| 14 |
Trade/Economic |
hedef |
objective n.
|
|
The White Walkers' first objective was Winterfell.
Ak Gezenler'in ilk hedefi Kıştepesi'ydi.
More Sentences
|
| Politics |
|
| 15 |
Politics |
hedef |
goal n.
|
|
All the different policy sectors have to work themselves to achieve the environmental goals.
Tüm farklı politika sektörleri çevresel hedeflere ulaşmak için birlikte çalışmalıdır.
More Sentences
|
| 16 |
Politics |
hedef |
objective n.
|
|
We consider it as a joint objective.
Biz bunu ortak bir hedef olarak görüyoruz.
More Sentences
|
| 17 |
Politics |
hedef |
aim n.
|
|
There is also agreement that the eventual aim should be a cost-effective electronic identification system.
Nihai hedefin uygun maliyetli bir elektronik tanımlama sistemi olması gerektiği konusunda da görüş birliği vardır.
More Sentences
|
| Telecom |
|
| 18 |
Telecom |
hedef |
target n.
|
|
The royal family has been a prime target for the press.
Kraliyet ailesi basının bir numaralı hedeflerinden biri olmuştur.
More Sentences
|
| Linguistics |
|
| 19 |
Linguistics |
hedef |
objective n.
|
|
The third objective is to make cohesion policy more generous.
Üçüncü hedef ise uyum politikasının daha cömert hale getirilmesidir.
More Sentences
|
| Military |
|
| 20 |
Military |
hedef |
target n.
|
|
We set ourselves the target of creating a competitive, knowledge-based society based on sustainable growth.
Kendimize sürdürülebilir büyümeye dayalı, rekabetçi ve bilgi temelli bir toplum yaratma hedefi koyduk.
More Sentences
|
|
|
| Sport |
|
| 21 |
Sport |
hedef |
target n.
|
|
We know that anyone who defends human rights in Colombia is a target for the paramilitaries.
Kolombiya'da insan haklarını savunan herkesin paramiliterlerin hedefi olduğunu biliyoruz.
More Sentences
|
| General |
|
| 22 |
General |
hedef |
drift n.
|
|
| 23 |
General |
hedef |
bourn n.
|
|
| 24 |
General |
hedef |
design n.
|
|
| 25 |
General |
hedef |
bourne n.
|
|
| 26 |
General |
hedef |
terminus n.
|
|
| 27 |
General |
hedef |
butt n.
|
|
| 28 |
General |
hedef |
point n.
|
|
| 29 |
General |
hedef |
blank n.
|
|
| 30 |
General |
hedef |
mission n.
|
|
| 31 |
General |
hedef |
cause n.
|
|
| 32 |
General |
hedef |
intention n.
|
|
| 33 |
General |
hedef |
land of promise n.
|
|
| 34 |
General |
hedef |
animus n.
|
|
| 35 |
General |
hedef |
clout n.
|
|
| 36 |
General |
hedef |
dream n.
|
|
| 37 |
General |
hedef |
subject n.
|
|
| 38 |
General |
hedef |
promised land n.
|
|
| 39 |
General |
hedef |
sighter n.
|
|
| 40 |
General |
hedef |
nick n.
|
|
|
|
| 41 |
General |
hedef |
employment n.
|
|
| 42 |
General |
hedef |
main [obsolete] n.
|
|
| 43 |
General |
hedef |
quest n.
|
|
| 44 |
General |
hedef |
horizon n.
|
|
| 45 |
General |
hedef |
mot [dialect] n.
|
|
| 46 |
General |
hedef |
butt [obsolete] n.
|
|
| 47 |
General |
hedef |
gool [dialect] n.
|
|
| 48 |
General |
hedef |
conclusion [obsolete] n.
|
|
| 49 |
General |
hedef |
pin n.
|
|
| 50 |
General |
hedef |
port n.
|
|
| 51 |
General |
hedef |
prick n.
|
|
| 52 |
General |
hedef |
prick [obsolete] n.
|
|
| 53 |
General |
hedef |
sights n.
|
|
| 54 |
General |
hedef |
propose [obsolete] n.
|
|
| 55 |
General |
hedef |
obj (objective) abrev.
|
|
| Computer |
|
| 56 |
Computer |
hedef |
to n.
|
|
| Linguistics |
|
| 57 |
Linguistics |
hedef |
obj. (objective) abrev.
|
|
| Military |
|
| 58 |
Military |
hedef |
shoot [obsolete] n.
|
|
| Hunting |
|
| 59 |
Hunting |
hedef |
butt n.
|
|
| Abbreviation |
|
| 60 |
Abbreviation |
hedef |
tgt (target) n.
|
|
| Archaic |
|
| 61 |
Archaic |
hedef |
butt n.
|
|
|
Catégorie |
Turc |
Anglais |
|
| General |
|
| 1 |
General |
nihai hedef |
ultimate goal n.
|
|
This is the intention and it must be the ultimate goal.
Niyet budur ve nihai hedef de bu olmalıdır.
More Sentences
|
| 2 |
General |
nihai hedef |
end goal n.
|
|
The end goal of every marketing strategy is to earn more money.
Her pazarlama stratejisinin nihai hedefi daha fazla para kazanmaktır.
More Sentences
|
| 3 |
General |
hedef dinleyici |
target audience n.
|
|
Who was the target audience?
Hedef dinleyici kimdi?
More Sentences
|
| 4 |
General |
hedef kitle |
audience n.
|
|
Your connection with your audience is all about maintaining that honesty, integrity, and loyalty.
Hedef kitlenizle olan bağınız tamamen bu dürüstlüğü, bütünlüğü ve sadakati korumakla ilgilidir.
More Sentences
|
| 5 |
General |
ana hedef |
main target n.
|
|
The main target is to bring down chronically high inflation and interest rates and to consolidate public finances.
Ana hedef, kronik yüksek enflasyonu ve faiz oranlarını indirmek ve kamu maliyesini pekiştirmektir.
More Sentences
|
| 6 |
General |
ana hedef |
main objective n.
|
|
For example, thanks to him, teacher training has become one of the main objectives of the programme.
Örneğin, onun sayesinde öğretmen eğitimi programın ana hedeflerinden biri haline geldi.
More Sentences
|
| 7 |
General |
sosyal hedef |
social objective n.
|
|
We are dealing with a financial instrument but one that has social objectives.
Finansal bir araçla karşı karşıyayız ancak bu aracın sosyal hedefleri de var.
More Sentences
|
| 8 |
General |
sivil hedef |
civilian target n.
|
|
The vast majority of the attacks are on civilian targets.
Saldırıların büyük çoğunluğu sivil hedeflere yönelik.
More Sentences
|
| 9 |
General |
iddialı hedef |
ambitious target n.
|
|
We are much too far from the ambitious targets set in Lisbon three years ago.
Üç yıl önce Lizbon'da belirlenen iddialı hedeflerden çok uzaktayız.
More Sentences
|
| 10 |
General |
hedef bölge |
the target area n.
|
|
With sophisticated technology, strong energy is delivered directly to the target area.
Gelişmiş teknoloji ile güçlü enerji doğrudan hedef bölgeye iletilir.
More Sentences
|
| 11 |
General |
hedef kitlesi |
target audience n.
|
|
How, I wonder, can we possibly close this gap if the language is incomprehensible to its target audience?
Merak ediyorum, eğer dil hedef kitle için anlaşılmazsa bu açığı nasıl kapatabiliriz?
More Sentences
|
| 12 |
General |
hedef ülke |
target country n.
|
|
Your company has a website in English, and preferably the language of the target country.
Şirketinizin İngilizce ve tercihen hedef ülkenin dilinde bir web sitesi var.
More Sentences
|
| 13 |
General |
gerçekçi olmayan hedef |
unrealistic goal n.
|
|
You’ll realize that happiness isn’t found in unrealistic goals and that it’s actually inside each one of us.
Mutluluğun gerçekçi olmayan hedeflerde bulunmadığını ve aslında her birimizin içinde olduğunu fark edeceksiniz.
More Sentences
|
| 14 |
General |
yıllık hedef |
annual target n.
|
|
The Commission will adopt the annual target for 2001 next month.
Komisyon önümüzdeki ay 2001 yılı için yıllık hedefi kabul edecektir.
More Sentences
|
| 15 |
General |
hedef listesi |
hit list n.
|
|
These unwise words evidently caused North Korea to believe they were on George Bush's hit list.
Bu akılsızca sözler Kuzey Kore'nin George Bush'un hedef listesinde olduğuna inanmasına neden oldu.
More Sentences
|
| 16 |
General |
(atış) hedef |
target n.
|
|
The arrow missed the target and hit the tree behind.
Ok hedefi ıskalayarak arkadaki ağaca isabet etti.
More Sentences
|
| 17 |
General |
hedef almak |
target v.
|
|
Our campaign is clearly targeted on women.
Kampanyamız açıkça kadınları hedef almaktadır.
More Sentences
|
| 18 |
General |
hedef olmak |
become the target v.
|
|
Dan became the target of dangerous criminals.
Dan tehlikeli suçluların hedefi oldu.
More Sentences
|
| 19 |
General |
hedef almak |
aim at v.
|
|
What is now being proposed is aimed at these companies from outside the EU.
Şu anda teklif edilen şey, AB dışından gelen bu şirketleri hedef almaktadır.
More Sentences
|
|
|
| 20 |
General |
hedef almak |
take aim at v.
|
|
Tom took aim at the deer.
Tom geyiği hedef aldı.
More Sentences
|
| 21 |
General |
hedef koymak |
set goals v.
|
|
I am constantly setting goals for myself.
Kendime sürekli hedefler koyuyorum.
More Sentences
|
| 22 |
General |
hedef haline gelmek |
become a target v.
|
|
Their father had gone missing and the family had become a target.
Babaları kaybolmuş ve aile hedef haline gelmişti.
More Sentences
|
| 23 |
General |
hedef belirlemek |
set a target v.
|
|
Set a target, then get out of the way.
Bir hedef belirleyin, sonra yoldan çekilin.
More Sentences
|
| 24 |
General |
hedef belirlemek |
set a goal v.
|
|
Setting a goal for each of your Google Ads campaigns is the key to being able to measure your performance.
Google Ads kampanyalarınızın her biri için bir hedef belirlemek, performansınızı ölçebilmenin anahtarıdır.
More Sentences
|
| 25 |
General |
hedef tahtasına koymak |
target v.
|
|
The company was targeted by environmentalists for its exploitation of resources.
Şirket, kaynakları sömürmesi nedeniyle çevrecilerin hedef tahtasındaydı.
More Sentences
|
| 26 |
General |
hedef dışı |
off-target adj.
|
|
This is a concrete commitment and so these accusations are decidedly off-target.
Bu somut bir taahhüttür ve bu nedenle bu suçlamalar kesinlikle hedef dışıdır.
More Sentences
|
| Phrases |
|
| 27 |
Phrases |
hedef hareket ediyor |
target is moving expr.
|
|
Below, you can watch a video sample in which the target is moving.
Aşağıda, hedefin hareket ettiği bir video örneğini izleyebilirsiniz.
More Sentences
|
| Trade/Economic |
|
| 28 |
Trade/Economic |
hedef belirleme |
goal setting n.
|
|
Goal setting allows us to be proactive instead of just being reactive.
Hedef belirleme, sadece reaktif olmak yerine proaktif olmamızı sağlar.
More Sentences
|
| 29 |
Trade/Economic |
hedef kitle |
target group n.
|
|
The penalties must be applied more strictly and the target group must be expanded.
Cezalar daha sıkı uygulanmalı ve hedef kitle genişletilmelidir.
More Sentences
|
| 30 |
Trade/Economic |
hedef müşteri |
target customer n.
|
|
You need to find your target customer base.
Hedef müşteri tabanınızı bulmanız gerekiyor.
More Sentences
|
| 31 |
Trade/Economic |
nihai hedef |
ultimate objectives n.
|
|
The ultimate objectives of the so-called MAP4 are to be the starting point for the upper limit.
MAP4 olarak adlandırılan nihai hedefler, üst sınır için başlangıç noktası olacaktır.
More Sentences
|
| 32 |
Trade/Economic |
temel hedef |
primary objective n.
|
|
Administrative and institutional tidiness must not impede our primary objective of achieving real change on the ground.
İdari ve kurumsal düzenlilik, temel hedefimiz olan sahada gerçek bir değişime ulaşmamıza engel olmamalıdır.
More Sentences
|
| 33 |
Trade/Economic |
hedef bölgeler |
target zones n.
|
|
For a 60-year-old person, the target zone would be between 80 and 136 bpm.
60 yaşındaki bir kişi için hedef bölge 80 ila 136 bpm arasında olacaktır.
More Sentences
|
| 34 |
Trade/Economic |
birincil hedef |
primary goal n.
|
|
A mental health clinician’s secondary tasks are all related to the primary goals.
Bir ruh sağlığı klinisyeninin ikincil görevlerinin tümü birincil hedeflerle ilgilidir.
More Sentences
|
| Politics |
|
| 35 |
Politics |
ortak hedef |
common goal n.
|
|
That is essential for our common goal to build an integrated EU capital market by 2005.
Bu, 2005 yılına kadar entegre bir AB sermaye piyasası oluşturmaya yönelik ortak hedefimiz için gereklidir.
More Sentences
|
| 36 |
Politics |
genel hedef |
general objective n.
|
|
These networks fall within the framework of the general objective of social and economic cohesion.
Bu ağlar, sosyal ve ekonomik uyum genel hedefi çerçevesinde yer almaktadır.
More Sentences
|
| Technical |
|
| 37 |
Technical |
hedef aralık |
target range n.
|
|
Hypoglycemia is a blood sugar level below your child's target range.
Hipoglisemi, çocuğunuzun hedef aralığının altında bir kan şekeri seviyesidir.
More Sentences
|
| Computer |
|
| 38 |
Computer |
hedef dizin |
target directory n.
|
|
Please enter at least one target directory.
Lütfen en az bir hedef dizin girin.
More Sentences
|
| 39 |
Computer |
hedef dosya |
destination file n.
|
|
The source or destination file may be in use.
Kaynak veya hedef dosya kullanımda olabilir.
More Sentences
|
| General |
|
| 40 |
General |
hedef noktası |
plot n.
|
|
| 41 |
General |
hedef tahtası |
target n.
|
|
| 42 |
General |
hedef maliyet |
target costing n.
|
|
| 43 |
General |
hedef şirket |
offeree company n.
|
|
| 44 |
General |
hedef (okçuluk) |
rover n.
|
|
| 45 |
General |
hedef grup |
focus group n.
|
|
| 46 |
General |
hedef bomba |
home n.
|
|
| 47 |
General |
hedef ağacı |
objective tree n.
|
|
| 48 |
General |
hedef alanı |
target area n.
|
|
| 49 |
General |
hedef tahtası |
target board n.
|
|
| 50 |
General |
hedef insan topluluğu |
target population n.
|
|
| 51 |
General |
hedef kitle pazarlaması |
target marketing n.
|
|
| 52 |
General |
hedef alanı |
launch area n.
|
|
| 53 |
General |
üst hedef |
superordinate goal n.
|
|
| 54 |
General |
hedef tespiti |
target acquisition n.
|
|
| 55 |
General |
hedef belirleme |
targeting n.
|
|
| 56 |
General |
hedef menzili |
target range n.
|
|
| 57 |
General |
havaya atılan hedef |
skeet n.
|
|
| 58 |
General |
hedef nokta yönlendirici |
aim dot steering n.
|
|
| 59 |
General |
hedef tespiti |
targeting n.
|
|
| 60 |
General |
toplumsal hedef |
social goal n.
|
|
| 61 |
General |
hedef kalp hızı seviyesi |
target heart rate range n.
|
|
| 62 |
General |
hedef kalp hızı oranı |
target heart rate range n.
|
|
| 63 |
General |
hedef kalp hızı aralığı |
target heart rate range n.
|
|
| 64 |
General |
kurumsal hedef |
corporate objective n.
|
|
| 65 |
General |
ana hedef |
primary target n.
|
|
| 66 |
General |
ana hedef |
primary objective n.
|
|
| 67 |
General |
kolay hedef |
sitting ducks n.
|
|
| 68 |
General |
bireysel hedef |
personal target n.
|
|
| 69 |
General |
bireysel hedef |
personal objective n.
|
|
| 70 |
General |
bireysel hedef |
personal goal n.
|
|
| 71 |
General |
karmaşık hedef |
complex target n.
|
|
| 72 |
General |
araştırmanın hedef kitlesi |
target population of the study n.
|
|
| 73 |
General |
hedef gözeterek öldürme |
targeted killing n.
|
|
| 74 |
General |
hedef gözeterek yok etme |
targeted killing n.
|
|
| 75 |
General |
hedef bölge göstergesi |
objective zone indicator n.
|
|
| 76 |
General |
hedef göstergesi |
objective indicator n.
|
|
| 77 |
General |
hedef göstergesi |
goal indicator n.
|
|
| 78 |
General |
asıl hedef |
prime target n.
|
|
| 79 |
General |
açık hedef |
open target n.
|
|
| 80 |
General |
hedef güçlendirme |
target hardening n.
|
|
| 81 |
General |
hedef sağlamlaştırma |
target hardening n.
|
|
| 82 |
General |
hedef bölge |
target area n.
|
|
| 83 |
General |
temel hedef |
main objective n.
|
|
| 84 |
General |
temel hedef |
central objective n.
|
|
| 85 |
General |
çekici/cazip hedef |
attractive target n.
|
|
| 86 |
General |
başarılabilecek/ulaşılabilecek bir amaç/hedef |
an achievable target n.
|
|
| 87 |
General |
ulaşılabilir (bir) hedef/amaç |
an achievable target n.
|
|
| 88 |
General |
tek hedef |
solitary goal n.
|
|
| 89 |
General |
bireysel hedef |
solitary goal n.
|
|
| 90 |
General |
tek hedef |
single aim n.
|
|
| 91 |
General |
çok sayıda/birden çok hedef |
multiple targets n.
|
|
| 92 |
General |
ortak bir çıkar veya hedef paylaşan küçük grup |
inner circle n.
|
|
| 93 |
General |
ortak bir çıkar veya hedef paylaşan küçük grup |
pack n.
|
|
| 94 |
General |
ortak bir çıkar veya hedef paylaşan küçük grup |
camp n.
|
|
| 95 |
General |
ortak bir çıkar veya hedef paylaşan küçük grup |
ingroup n.
|
|
| 96 |
General |
ortak bir çıkar veya hedef paylaşan küçük grup |
coterie n.
|
|
| 97 |
General |
ortak bir çıkar veya hedef paylaşan küçük grup |
clique n.
|
|
| 98 |
General |
canlı hedef |
human target n.
|
|
| 99 |
General |
cansız hedef |
non-living target n.
|
|
| 100 |
General |
hedef kilo |
goal weight n.
|
|
| 101 |
General |
hedef kilo |
target weight n.
|
|
| 102 |
General |
istenilen hedef |
desired goal n.
|
|
| 103 |
General |
hedef ülke |
destination country n.
|
|
| 104 |
General |
hedef adam |
target man n.
|
|
| 105 |
General |
mevcut hedef |
current objective n.
|
|
| 106 |
General |
yıllık hedef |
yearly target n.
|
|
| 107 |
General |
senelik hedef |
yearly target n.
|
|
| 108 |
General |
yıllık hedef |
yearly objective n.
|
|
| 109 |
General |
senelik hedef |
yearly objective n.
|
|
| 110 |
General |
yıllık hedef |
annual objective n.
|
|
| 111 |
General |
senelik hedef |
annual objective n.
|
|
| 112 |
General |
senelik hedef |
annual target n.
|
|
| 113 |
General |
uzun vadeli hedef |
a long-term goal n.
|
|
| 114 |
General |
(okçulukta) hedef |
clout n.
|
|
| 115 |
General |
hedef kültür |
target culture n.
|
|
| 116 |
General |
ateş edilen yer ile hedef arasındaki normal mesafe |
a butt's length n.
|
|
| 117 |
General |
eleştirilere hedef olan kimse |
target n.
|
|
| 118 |
General |
bir okçunun veya nişancının hedef aldığı nesne |
target n.
|
|
| 119 |
General |
hedef alma |
targeting n.
|
|
| 120 |
General |
belirli bir bölgedeki hedef istihbaratını içeren dosya |
target dossier n.
|
|
| 121 |
General |
hedef istihbarat dosyası |
target folder n.
|
|
| 122 |
General |
aday hedef listesi |
target nomination list n.
|
|
| 123 |
General |
en hayati hedef bileşeni |
target critical damage point n.
|
|
| 124 |
General |
hedef bileşeni |
target component n.
|
|
| 125 |
General |
hedef alan kimse |
aimer n.
|
|
| 126 |
General |
uzak ve zor hedef |
thule n.
|
|
| 127 |
General |
son hedef |
end point n.
|
|
| 128 |
General |
son hedef |
endpoint n.
|
|
| 129 |
General |
hedef alma |
vizy [scotland] n.
|
|
| 130 |
General |
bilardoda iki isteka topunun her iki hedef topa vurduğu bir vuruş |
billiard n.
|
|
| 131 |
General |
bilardoda iki isteka topunun her iki hedef topa vurduğu bir vuruş |
carom n.
|
|
| 132 |
General |
ulaşmak istenen hedef |
mecca n.
|
|
| 133 |
General |
ulaşılabilir hedef |
horizon n.
|
|
| 134 |
General |
yanlış hedef |
misdirection n.
|
|
| 135 |
General |
ortak çıkar veya hedef paylaşan küçük grup |
loop n.
|
|
| 136 |
General |
hedef nesnesi |
game n.
|
|
| 137 |
General |
çıkarcı hedef |
by-view n.
|
|
| 138 |
General |
belirli hedef uğruna hazırlanmış organize eylem planı |
offensive n.
|
|
| 139 |
General |
uzak mesafeyi hedef alan okçu |
rover n.
|
|
| 140 |
General |
yol gösterici hedef |
compass n.
|
|
| 141 |
General |
(hedef kitleye) teslim etme |
distribution n.
|
|
| 142 |
General |
nihai hedef için araç |
good n.
|
|
| 143 |
General |
nihai hedef |
good n.
|
|
| 144 |
General |
ortak hedef |
concause n.
|
|
| 145 |
General |
nişancıya doğru gelen hedef |
incomer n.
|
|
| 146 |
General |
(hedef vurmada) mümkün olan en yüksek puan |
possible n.
|
|
| 147 |
General |
hedef vurma sporu |
cockshot n.
|
|
| 148 |
General |
(panayır) hedef vurma standı |
cockshy n.
|
|
| 149 |
General |
birini hedef gösterme |
finger-pointing n.
|
|
| 150 |
General |
birini hedef gösterme |
fingerpointing n.
|
|
| 151 |
General |
hedef kitlesi eşcinseller olan bayram |
gaycation n.
|
|
| 152 |
General |
(hedef tahtasında) beyaz halka dışında kalan bölüm |
petticoat n.
|
|
| 153 |
General |
(hedef tahtasında) beyaz halka dışına yapılan atış |
petticoat n.
|
|
| 154 |
General |
internetteki hassas kesimi hedef alan kısa animasyon |
prank flash n.
|
|
| 155 |
General |
hedef kitle |
public n.
|
|
| 156 |
General |
(atış için) kil hedef yerleştiren kimse |
puller n.
|
|
| 157 |
General |
kil hedef fırlatıcı |
puller n.
|
|
| 158 |
General |
(pinball oyununda) top üzerinden geçtiğinde aktifleşen hedef |
rollover n.
|
|
| 159 |
General |
hedef kitlede istenen etkinin yaratılması için kullanılan dil |
semantics n.
|
|
| 160 |
General |
gerçek dışı hedef |
shadow n.
|
|
| 161 |
General |
kolay hedef |
sitter n.
|
|
| 162 |
General |
klinik hedef volüm |
ctv (clinical target volume) n.
|
|
| 163 |
General |
klinik hedef hacmi |
ctv (clinical target volume) n.
|
|
| 164 |
General |
hedef vurma oyunu |
skeeter n.
|
|
| 165 |
General |
peşinden koşmaya değmeyen önemsiz hedef |
small deer n.
|
|
| 166 |
General |
dizlerinin üstüne çöken insan tasvirli hedef |
squaw n.
|
|
| 167 |
General |
hedef alır pozisyonda bulunan atış hedefi |
squaw n.
|
|
| 168 |
General |
başarılamayan hedef |
star n.
|
|
| 169 |
General |
gerçekleştirilemeyen hedef |
star n.
|
|
| 170 |
General |
başarısız hedef |
star n.
|
|
| 171 |
General |
ulaşılan hedef |
pay dirt n.
|
|
| 172 |
General |
canlı görüntüyü hedef kitleye aktarma |
projection n.
|
|
| 173 |
General |
hedef göstermek |
make somebody scapegoat for something v.
|
|
| 174 |
General |
hedef olarak seçmek |
level v.
|
|
| 175 |
General |
hedef göstermek |
cause somebody to become the target for v.
|
|
| 176 |
General |
hedef almak |
level off v.
|
|
| 177 |
General |
hedef göstermek |
target v.
|
|
| 178 |
General |
hedef almak |
fasten on v.
|
|
| 179 |
General |
hedef olmak |
be the butt of something v.
|
|
| 180 |
General |
hedef olmak |
come under something v.
|
|
| 181 |
General |
hedef almak |
level v.
|
|
| 182 |
General |
hedef koymak |
set goal v.
|
|
| 183 |
General |
hedef koymak |
set (oneself/somebody) a goal v.
|
|
| 184 |
General |
hedef şaşırtmak |
misdirect v.
|
|
| 185 |
General |
hedef şaşırtmak |
lead astray v.
|
|
| 186 |
General |
hedef şaşırtmak |
mislead v.
|
|
| 187 |
General |
hedef almak |
level at v.
|
|
| 188 |
General |
hedef almak |
aim v.
|
|
| 189 |
General |
kolay bir hedef olmak |
be susceptible to v.
|
|
| 190 |
General |
hedef seçmek |
aim at v.
|
|
| 191 |
General |
hedef tahtası haline getirmek |
turn something into a target v.
|
|
| 192 |
General |
hedef tayin etmek |
set a goal v.
|
|
| 193 |
General |
hedef tayin etmek |
set a target v.
|
|
| 194 |
General |
hedef göstermek |
point as a target v.
|
|
| 195 |
General |
hedef gerçekleştirmek |
fulfill an objective v.
|
|
| 196 |
General |
hedef gerçekleştirmek |
achieve a target v.
|
|
| 197 |
General |
bir hedef/amaç tesis etmek |
establish an objective v.
|
|
| 198 |
General |
hedef koymak |
set the goal v.
|
|
| 199 |
General |
kişisel hedef ve hayalleri sorgulayıp daha basit bir yaşam tarzına geçmek |
cash out v.
|
|
| 200 |
General |
bir hedef için birlikte çalışmak |
pull v.
|
|
| 201 |
General |
hedef almak |
vizy [scotland] v.
|
|
| 202 |
General |
düz çizgi belirlemek için bir şey boyunca bakarak hedef almak |
bone v.
|
|
| 203 |
General |
hedef almak |
mint [scotland] [uk] v.
|
|
| 204 |
General |
(hareket halindeki hedef için) uzağı hedeflemek |
ride v.
|
|
| 205 |
General |
kısa vadeli ve uzun vadeli hedef belirlemek |
set short term and long term goal v.
|
|
| 206 |
General |
hedef olarak aklına koymak |
design v.
|
|
| 207 |
General |
hedef almak |
direct v.
|
|
| 208 |
General |
gelişigüzel hedef almak |
rove [obsolete] v.
|
|
| 209 |
General |
(hedef kitleye) teslim etmek |
distribute v.
|
|
| 210 |
General |
farklı bir hedef belirlemek |
retarget v.
|
|
| 211 |
General |
(ateşli silah) hedef üzerinde atışlarla desen oluşturmak |
pattern v.
|
|
| 212 |
General |
(hedef kitleye) coşkuyla aktarmak |
project v.
|
|
| 213 |
General |
savunmaya geçen (hedef alındığını zannederek) |
defensive adj.
|
|
| 214 |
General |
hedef niteliğinde olmayan |
nontarget adj.
|
|
| 215 |
General |
hedef odaklı |
target oriented adj.
|
|
| 216 |
General |
hedef olmayan |
nontarget adj.
|
|
| 217 |
General |
hedef güdümlü |
target-driven adj.
|
|
| 218 |
General |
hedef odaklı |
objective-driven adj.
|
|
| 219 |
General |
hedef odaklı |
target-oriented adj.
|
|
| 220 |
General |
hedef odaklı |
goal-driven adj.
|
|
| 221 |
General |
kişinin akıl ve mantığı yerine hislerini hedef alan |
ad hominem adj.
|
|
| 222 |
General |
kural veya hedef doğrultusunda yönlendiren |
regulative adj.
|
|
| 223 |
General |
yanına doğru hedef alınmış |
broadside adj.
|
|
| 224 |
General |
hedef odaklı |
goal-directed adj.
|
|
| 225 |
General |
hedef ile ilgili |
final adj.
|
|
| 226 |
General |
hedef alınabilir |
shootable adj.
|
|
| 227 |
General |
hedef alınan |
intended adj.
|
|
| 228 |
General |
hedef tahtasına oturtulan |
intended adj.
|
|
| 229 |
General |
(hedef, ideal) ufukta görünmeyen |
out of sight adj.
|
|
| 230 |
General |
hedef alınmamış |
indirected [obsolete] adj.
|
|
| 231 |
General |
bu hedef doğrultusunda |
in line with this objective adv.
|
|
| 232 |
General |
bu hedef doğrultusunda |
in line with this purpose adv.
|
|
| 233 |
General |
belirli bir kişiyi veya şeyi hedef alarak |
pointedly adv.
|
|
| 234 |
General |
top-hedef hattı |
lop (line of position) abrev.
|
|
| Phrasals |
|
| 235 |
Phrasals |
(bir şey almak/belli bir amaç/hedef için) para biriktirmek |
save money toward something v.
|
|
| 236 |
Phrasals |
(bir şeyi) çarpıtarak/kötüye kullanarak bir grubu hedef almak |
slant something against someone v.
|
|
| 237 |
Phrasals |
bir tane patlatmak için hedef almak |
strike at v.
|
|
| 238 |
Phrasals |
hedef olmak, rastlamak |
meet with v.
|
|
| 239 |
Phrasals |
(birine veya bir yere) hedef alıp (bir şey) atmak |
pitch (something) at v.
|
|
| 240 |
Phrasals |
bir hedef uğruna çok çalışmak |
gun for (someone or something) v.
|
|
| 241 |
Phrasals |
ateşgücünü belli bir hedef mevkiine odaklamak |
zero in v.
|
|
| 242 |
Phrasals |
-i hedef almak |
zero in v.
|
|
| 243 |
Phrasals |
doğruca bir şeyi hedef almak |
zero in v.
|
|
| 244 |
Phrasals |
(bir şeyle, reklamla) bir kitleyi hedef almak |
pitch (something) to v.
|
|
| 245 |
Phrasals |
(birini/bir şeyi) hedef almak |
lock on (to) (someone or something) v.
|
|
| 246 |
Phrasals |
(birini/bir şeyi) hedef almak |
aim at (someone or something) v.
|
|
| 247 |
Phrasals |
(birini/bir şeyi) hedef almak |
aim at (someone or something) v.
|
|
| 248 |
Phrasals |
-i hedef almak |
direct at v.
|
|
| 249 |
Phrasals |
(bir şeyi) hedef almak |
go for (something) v.
|
|
| 250 |
Phrasals |
-i hedef almak |
home on v.
|
|
| 251 |
Phrasals |
(bir şeyle birini/bir şeyi) hedef almak |
level (something) at (someone or something) v.
|
|
| 252 |
Phrasals |
(birini/bir şeyi) hedef almak |
lock in on (someone or something) v.
|
|
| 253 |
Phrasals |
(birini/bir şeyi) hedef almak |
lock onto (someone or something) v.
|
|
| 254 |
Phrasals |
(birine/bir şeye) bir tane patlatmak için hedef almak |
strike at (someone or something) v.
|
|
| Phrases |
|
| 255 |
Phrases |
bu hedef doğrultusunda |
in line with this target expr.
|
|
| 256 |
Phrases |
hedef hareket ediyor |
target is on the move expr.
|
|
| 257 |
Phrases |
hedef hareket halinde |
target is on the move expr.
|
|
| 258 |
Phrases |
hedef hareket halinde |
target is moving expr.
|
|
| Colloquial |
|
| 259 |
Colloquial |
üzerine suç atılması kolay bir hedef |
easy target for a frame n.
|
|
| 260 |
Colloquial |
genel dinleyicinin ilgisini çekmeyen ancak hedef dinleyiciye mesajı ileten sözcük veya deyim |
dog whistle n.
|
|
| 261 |
Colloquial |
kaçırılamayacak kadar büyük hedef |
barn door n.
|
|
| 262 |
Colloquial |
istenen hedef |
holy grail n.
|
|
| 263 |
Colloquial |
nüfusun belirli bir bölümünü hedef alan pazar |
demo n.
|
|
| 264 |
Colloquial |
hedef (noktası) koymak |
put a bull's eye v.
|
|
| 265 |
Colloquial |
bir hedef için çok sıkı çalışmak |
bash away [brit] v.
|
|
| 266 |
Colloquial |
bir şey özellikle birini amaçlamak/hedef almak |
with your name on it v.
|
|
| Idioms |
|
| 267 |
Idioms |
kolay hedef |
sitting duck n.
|
|
| 268 |
Idioms |
elde edilmesi güç hedef |
a bridge too far n.
|
|
| 269 |
Idioms |
canlı hedef |
a live one n.
|
|
| 270 |
Idioms |
muhtemelen başarısızlıkla sonuçlanacak ulaşılması güç hedef |
a bridge too far n.
|
|
| 271 |
Idioms |
aşırı yüksek bir hedef |
a bridge too far n.
|
|
| 272 |
Idioms |
hedef gösterme |
the finger of responsibility n.
|
|
| 273 |
Idioms |
hedef şaşırtmak için kullanılan şey/ipucu |
a red herring n.
|
|
| 274 |
Idioms |
kolay hedef |
a sitting duck/target n.
|
|
| 275 |
Idioms |
kolay hedef |
a sitting duck n.
|
|
| 276 |
Idioms |
(bir şey için) meşru hedef |
fair game (for something) n.
|
|
| 277 |
Idioms |
(bir şey için) kolay hedef |
fair game (for something) n.
|
|
| 278 |
Idioms |
kolay ulaşılabilir hedef |
low-hanging fruit n.
|
|
| 279 |
Idioms |
belirli bir hedef saptamak |
adopt a course of action v.
|
|
| 280 |
Idioms |
hedef büyütmek |
aim for the sky v.
|
|
| 281 |
Idioms |
hedef büyütmek |
shoot for the sky v.
|
|
| 282 |
Idioms |
hedef büyütmek |
reach for the sky v.
|
|
| 283 |
Idioms |
eleştiri oklarına hedef olmak |
be in the line of fire v.
|
|
| 284 |
Idioms |
hedef şaşırtmak |
throw somebody off the scent v.
|
|
| 285 |
Idioms |
yorumda bulunurken belli bir kişiyi hedef almak |
address remarks to someone v.
|
|
| 286 |
Idioms |
yorumda bulunurken belli bir kişiyi hedef almak |
address comments to someone v.
|
|
| 287 |
Idioms |
(masa oyununda) hedef noktasına gelmek |
get home v.
|
|
| 288 |
Idioms |
hedef şaşırtmak |
run a foil v.
|
|
| 289 |
Idioms |
göz önünde/hedef olmaktan kaçınmak |
keep (one's) head below the parapet v.
|
|
| 290 |
Idioms |
göz önünde/hedef olmaktan sakınmak |
keep (one's) head below the parapet v.
|
|
| 291 |
Idioms |
sert eleştirilere hedef olmak |
catch heat v.
|
|
| 292 |
Idioms |
hedef tahtası olmak |
be wide open to (something) v.
|
|
| 293 |
Idioms |
politikacıların bir siyasi hedef veya amaç için muhalif parti veya üyeleriyle birleşmesi veya iş birliği yapması |
cross the aisle v.
|
|
| 294 |
Idioms |
birini/bir şeyi hedef almak |
draw a bead on (someone or something) v.
|
|
| 295 |
Idioms |
(birini/bir şeyi) hedef almak |
get a bead on (someone or something) v.
|
|
| 296 |
Idioms |
bir hedef belirleyip ona yönelik hareket etmek |
hunt where the ducks are v.
|
|
| 297 |
Idioms |
birini hedef almak |
direct something to(ward) someone or something v.
|
|
| 298 |
Idioms |
birini/bir şeyi hedef almak |
direct something at someone or something v.
|
|
| 299 |
Idioms |
doğrudan (bir şeyi) hedef almak |
home on (to something) v.
|
|
| 300 |
Idioms |
direkt (bir şeyi) hedef almak |
home on (to something) v.
|
|
| 301 |
Idioms |
hedef topu ve beyaz topu çizgide bırakmak |
double in balk v.
|
|
| 302 |
Idioms |
(birini/bir şeyi) hedef almak |
take a bead on (someone or something) v.
|
|
| 303 |
Idioms |
dikkatle hedef almak |
get a bead on v.
|
|
| 304 |
Idioms |
birini hedef göstermek |
make someone the scapegoat for something v.
|
|
| 305 |
Idioms |
(bir şeyi) hedef almak |
get a fix on (something) v.
|
|
| 306 |
Idioms |
özellikle birini hedef almak |
have someone's (name and) number on it v.
|
|
| 307 |
Idioms |
(birini) hedef almış olmak |
have (one's) (name and) number on it v.
|
|
| 308 |
Idioms |
özellikle (birini) hedef almak |
have (one's) (name and) number on it v.
|
|
| 309 |
Idioms |
birini hedef almış olmak |
have someone's (name and) number on it v.
|
|
| 310 |
Idioms |
(birini/bir şeyi/bir hayvanı) hedef almak |
take aim (at someone, something, or an animal) v.
|
|
| 311 |
Idioms |
(birini/bir şeyi/bir hayvanı) hedef almak |
take aim (at someone, something, or an animal) v.
|
|
| 312 |
Idioms |
yasal hedef olmak |
be fair game v.
|
|
| 313 |
Idioms |
kolay hedef olmak |
be fair game v.
|
|
| 314 |
Idioms |
meşru hedef olmak |
be fair game v.
|
|
| 315 |
Idioms |
(silah) hedef almak |
bring to bear v.
|
|
| 316 |
Idioms |
birini/bir şeyi hedef almak |
take a bead on someone/something [us] v.
|
|
| 317 |
Idioms |
birini/bir şeyi hedef almak |
draw a bead on someone/something v.
|
|
| 318 |
Idioms |
birini/bir şeyi hedef almak |
have someone or something in one's sights v.
|
|
| 319 |
Idioms |
(bir şeyi) hedef almak |
have a fix on (something) v.
|
|
| 320 |
Idioms |
hedef almak |
have a fix v.
|
|
| 321 |
Idioms |
birini hedef almak |
have somebody's name on it v.
|
|
| 322 |
Idioms |
(birini) hedef göstermek |
make (one) the scapegoat (for something) v.
|
|
| 323 |
Idioms |
-i hedef göstermek |
make the scapegoat for v.
|
|
| 324 |
Idioms |
hedef göstermek |
point the finger v.
|
|
| 325 |
Idioms |
(birini) hedef göstermek |
point the finger at (one) v.
|
|
| 326 |
Idioms |
(birini) hedef göstermek |
point a finger (at somebody) v.
|
|
| 327 |
Idioms |
(birini) hedef göstermek |
point the finger (at somebody) v.
|
|
| 328 |
Idioms |
(birine) hedef şaşırtmak |
put (one) off the scent v.
|
|
| 329 |
Idioms |
hedef büyütmek |
shoot for the moon v.
|
|
| 330 |
Idioms |
hedef gösterildi |
the knives are out (for somebody) expr.
|
|
| 331 |
Idioms |
hedef gösterildi |
the knives are out [brit] expr.
|
|
| Speaking |
|
| 332 |
Speaking |
şu anda hedef sensin |
you are the target now expr.
|
|
| Trade/Economic |
|
| 333 |
Trade/Economic |
hedef izleyiciler |
target audience n.
|
|
| 334 |
Trade/Economic |
hedef piyasa |
target market n.
|
|
| 335 |
Trade/Economic |
temel hedef |
primary goal n.
|
|
| 336 |
Trade/Economic |
hedef faiz oranı |
target interest rate n.
|
|
| 337 |
Trade/Economic |
hedef değişkenleri |
target variables n.
|
|
| 338 |
Trade/Economic |
satış geliştirme çabalarında hedef müşterilere ulaşmak için pazarlamacının izlediği aşamalar |
aida process n.
|
|
| 339 |
Trade/Economic |
hedef çelişkisi |
target dilemma n.
|
|
| 340 |
Trade/Economic |
hedef fiyat |
target price n.
|
|
| 341 |
Trade/Economic |
asıl hedef |
primary objective n.
|
|
| 342 |
Trade/Economic |
bilanço ve gelir tablosunu düzenlemeyi hedef alan ana bütçeleme |
master budgeting n.
|
|
| 343 |
Trade/Economic |
hedef karlılık oranı |
target return goal n.
|
|
| 344 |
Trade/Economic |
hedef ödeme rasyosu |
target payout ratio n.
|
|
| 345 |
Trade/Economic |
hedef fiyat |
indicative price n.
|
|
| 346 |
Trade/Economic |
hedef bütçeleme tekniği |
milestone budgeting n.
|
|
| 347 |
Trade/Economic |
hedef değer |
target value n.
|
|
| 348 |
Trade/Economic |
hedef kitlesi |
target group n.
|
|
| 349 |
Trade/Economic |
hedef program |
target schedule n.
|
|
| 350 |
Trade/Economic |
hedef kitle |
intended population n.
|
|
| 351 |
Trade/Economic |
hedef kitle |
target market n.
|
|
| 352 |
Trade/Economic |
iletişim araçları kanalı ile verilmek istenen bir mesajın hedef aldığı insan topluluğu |
audience n.
|
|
| 353 |
Trade/Economic |
hedef kitle |
target audience n.
|
|
| 354 |
Trade/Economic |
hedef borç rasyosu |
target debt ratio n.
|
|
| 355 |
Trade/Economic |
hedef grup |
target group n.
|
|
| 356 |
Trade/Economic |
hedef pazar |
target market n.
|
|
| 357 |
Trade/Economic |
ortalamanın üzerinde bir karlılığı hedef alan yatırım fonu |
performance funds n.
|
|
| 358 |
Trade/Economic |
hedef fiyat belirleme |
target pricing n.
|
|
| 359 |
Trade/Economic |
hedef kapanış tarihi |
target closing date n.
|
|
| 360 |
Trade/Economic |
yasal hedef |
fair game n.
|
|
| 361 |
Trade/Economic |
kolay hedef |
fair game n.
|
|
| 362 |
Trade/Economic |
meşru hedef |
fair game n.
|
|
| 363 |
Trade/Economic |
hedef sınırı |
target range n.
|
|
| 364 |
Trade/Economic |
hedef maliyet |
target costing n.
|
|
| 365 |
Trade/Economic |
kurumsal hedef |
corporate objective n.
|
|
| 366 |
Trade/Economic |
hedef maliyet |
target cost n.
|
|
| 367 |
Trade/Economic |
kişileri hedef tutan eğitim |
individual training n.
|
|
| 368 |
Trade/Economic |
hedef enflasyon |
target inflation n.
|
|
| 369 |
Trade/Economic |
hedef maliyet yönetimi |
target cost management n.
|
|
| 370 |
Trade/Economic |
hedef bakiyeli havuz sistemi |
target balancing n.
|
|
| 371 |
Trade/Economic |
hedef bütçe |
target budget n.
|
|
| 372 |
Trade/Economic |
hedef tanımı |
mission statement n.
|
|
| 373 |
Trade/Economic |
hedef/son/nihai piyasa |
end market n.
|
|
| 374 |
Trade/Economic |
çekici/cazip hedef pazar |
attractive target market n.
|
|
| 375 |
Trade/Economic |
hedef grup mülakatı |
focus group interview n.
|
|
| 376 |
Trade/Economic |
ufak ve özel bir hedef kitle |
niche audience n.
|
|
| 377 |
Trade/Economic |
potansiyel/hedef müşteri |
lead n.
|
|
| 378 |
Trade/Economic |
bir hedef kitlenin, analiz konusu programdaki izleyici yoğunluğunun, tüm kişiler içinde var olma yoğunluğuna oranı |
affinity index n.
|
|
| 379 |
Trade/Economic |
zorlayıcı hedef |
stretch target n.
|
|
| 380 |
Trade/Economic |
zorlayıcı hedef |
stretch goal n.
|
|
| 381 |
Trade/Economic |
hedef bölgenin rekabet edilebilirliği |
destination competitiveness n.
|
|
| 382 |
Trade/Economic |
gereğinden fazla konulan hedef |
targetitis n.
|
|
| 383 |
Trade/Economic |
hedef şirket |
takeover target n.
|
|
| 384 |
Trade/Economic |
hedef şirket |
target company n.
|
|
| 385 |
Trade/Economic |
yeni çıkacak ürünle ilgili hedef kitlede merak uyandıran reklam |
teaser n.
|
|
| 386 |
Trade/Economic |
iki şirket arası pazarlıkta hedef şirkete makul bir teklif sunarak güven kazanan üçüncü tarafın, teklifini kabul ettirdikten sonra hedef şirketin rakibiyle güçlerini birleştirdiği devralma stratejisi |
lady macbeth strategy n.
|
|
| 387 |
Trade/Economic |
hedef yaklaşımı |
rifle approach n.
|
|
| 388 |
Trade/Economic |
nüfusun belirli bir bölümünü hedef alan pazar |
demographic n.
|
|
| 389 |
Trade/Economic |
alım teklifinde bulunan kişi veya firmanın hedef şirket hissedarlarına gönderdiği yapılan teklifin ayrıntıları ve kabul edilme nedenlerini içeren belge |
offer document n.
|
|
| 390 |
Trade/Economic |
hedef firmanın, devralıcısını ele geçirme tehdidi ile kendini savunması |
pac-man strategy n.
|
|
| 391 |
Trade/Economic |
hedef şirketin gösterişli varlıklarını satarak kendisini savunması |
scorched-earth policy n.
|
|
| 392 |
Trade/Economic |
hedef tahtası |
vision board n.
|
|
| 393 |
Trade/Economic |
hedef kitleye ulaşmak |
reach the target audience v.
|
|
| 394 |
Trade/Economic |
ürün tamamen piyasaya sürülmeden önce hedef pazardaki başarısını ufak bir denemeyle tahmin etmek |
test-market v.
|
|
| 395 |
Trade/Economic |
(hedef kitleyi) ön tanıtım ile satışa hazırlamak |
presell v.
|
|
| 396 |
Trade/Economic |
hedef dışı |
non-target adj.
|
|
| 397 |
Trade/Economic |
hedef kazanç |
ote (on-target earnings) abrev.
|
|
| Law |
|
| 398 |
Law |
toplumun belirli bir kesimini hedef alan hukuka aykırı hareket |
public nuisance n.
|
|
| Politics |
|
| 399 |
Politics |
hedef analizi |
target analysis n.
|
|
| 400 |
Politics |
hedef ağacı |
target tree n.
|
|
| 401 |
Politics |
hedef kitle |
target group n.
|
|
| 402 |
Politics |
genel hedef |
general aim n.
|
|
| 403 |
Politics |
stratejik hedef/amaç |
strategic intent n.
|
|
| 404 |
Politics |
stratejik hedef |
strategic target n.
|
|
| Insurance |
|
| 405 |
Insurance |
hedef riziko büyük tehlikeli sigorta |
target risk n.
|
|
| Advertising |
|
| 406 |
Advertising |
hedef sayfa |
landing page n.
|
|
| 407 |
Advertising |
hedef kitlenin tamamı |
universe n.
|
|
| 408 |
Advertising |
reklamverenin kampanyada ulaşmayı planladığı hedef kitlenin miktarı |
reach n.
|
|
| 409 |
Advertising |
hedef kitlenin reklam alışkanlıklarını tespit eden araştırma yöntemi |
stickiness n.
|
|
| Technical |
|
| 410 |
Technical |
bileşik hedef |
compound target n.
|
|
| 411 |
Technical |
hedef izleyen radar |
target tracking radar n.
|
|
| 412 |
Technical |
hedef kabı |
destination container n.
|
|
| 413 |
Technical |
hedef işaretini sınama |
benchmark testing n.
|
|
| 414 |
Technical |
hedef işareti sorunu |
benchmark problem n.
|
|
| 415 |
Technical |
hedef bilgisayar |
target computer n.
|
|
| 416 |
Technical |
hedef fazı |
target phase n.
|
|
| 417 |
Technical |
ilk hedef kaydı |
home record n.
|
|
| 418 |
Technical |
hedef izlencelemesi |
goal programming n.
|
|
| 419 |
Technical |
hedef kapasitesi |
target capacitance n.
|
|
| 420 |
Technical |
hedef yükseklik |
target height n.
|
|
| 421 |
Technical |
hedef konfigürasyon |
target configuration n.
|
|
| 422 |
Technical |
hedef adresi |
target address n.
|
|
| 423 |
Technical |
hedef işareti yordamı |
benchmark routine n.
|
|
| 424 |
Technical |
hedef görünüm |
target configuration n.
|
|
| 425 |
Technical |
hedef göstergesi |
reticle n.
|
|
| 426 |
Technical |
hedef programlama |
goal programming n.
|
|
| 427 |
Technical |
otomatik hedef izleme |
angle tracking n.
|
|
| 428 |
Technical |
hedef program |
target program n.
|
|
| 429 |
Technical |
hedef stroboskopu |
strobe n.
|
|
| 430 |
Technical |
otomatik hedef izleme |
automatic tracking n.
|
|
| 431 |
Technical |
hedef ketlemesi |
aim-inhibition n.
|
|
| 432 |
Technical |
hedef tanılama |
target identification n.
|
|
| 433 |
Technical |
(radar) hareketli hedef göstergesi |
moving-target indicator n.
|
|
| 434 |
Technical |
düzlemsel hedef |
planar target n.
|
|
| 435 |
Technical |
hedef izleme |
target tracking n.
|
|
| 436 |
Technical |
hedef arkası duvarı |
butt n.
|
|
| 437 |
Technical |
hedef merkezi |
bull's eye n.
|
|
| 438 |
Technical |
hedef kazığı |
hob n.
|
|
| 439 |
Technical |
tek darbe hedef izleme radarı |
monopulse target tracking radar n.
|
|
| 440 |
Technical |
hedef vektör |
destination vector n.
|
|
| 441 |
Technical |
lazer hedef işaretleyici |
lazer target designator n.
|
|
| 442 |
Technical |
lazer hedef işaretle cihazı |
lazer target designator n.
|
|
| 443 |
Technical |
hedef algılayıcı |
target detector n.
|
|
| 444 |
Technical |
hedef dedektör |
target detector n.
|
|
| 445 |
Technical |
radar hedef ekosu |
radar target n.
|
|
| 446 |
Technical |
risk hedef doğruluk riski |
target integrity n.
|
|
| 447 |
Technical |
lazerin hedef işaretleyicisinden hedefe gittiği düşünülen hayali düz çizgi |
laser-target line n.
|
|
| 448 |
Technical |
lazer ışınının ve bu ışının tampon bölgesinin zemine veya hedef bölgeye aktarılan projeksiyonu |
laser footprint n.
|
|
| 449 |
Technical |
lazer- hedef ekseni ile lazer güdümlü silah- hedef ekseninin kesişim açısı |
laser-target/gun-target angle n.
|
|
| 450 |
Technical |
körlingde hedef alınan işaret |
witter n.
|
|
| 451 |
Technical |
radarskopta hedef yankı büyüklüğünün dalgalanması |
bounce n.
|
|
| 452 |
Technical |
önleme uçağı noktasından hedef istikametindeki önleme noktasına doğrusal vektör sağlayan bir taarruz |
cutoff attack n.
|
|
| 453 |
Technical |
hedef vurma ok ucu |
pile n.
|
|
| 454 |
Technical |
planlanan nükleer hedef |
planned target (nuclear) n.
|
|
| Computer |
|
| 455 |
Computer |
hedef kimlik no |
target id n.
|
|
| 456 |
Computer |
hedef adı |
target name n.
|
|
| 457 |
Computer |
hedef ürün |
target product n.
|
|
| 458 |
Computer |
hedef ayarı |
target setting n.
|
|
| 459 |
Computer |
hedef kimliği |
target id n.
|
|
| 460 |
Computer |
hedef konumu |
target location n.
|
|
| 461 |
Computer |
hedef url |
target url n.
|
|
| 462 |
Computer |
hedef dil |
target language n.
|
|
| 463 |
Computer |
hedef akslar |
target axis n.
|
|
| 464 |
Computer |
hedef talimi |
target practice n.
|
|
| 465 |
Computer |
hedef türü |
target type n.
|
|
| 466 |
Computer |
hedef dosya adı |
target filename n.
|
|
| 467 |
Computer |
hedef tür |
target type n.
|
|
| 468 |
Computer |
hedef monitör |
target monitor n.
|
|
| 469 |
Computer |
hedef dosya |
target file n.
|
|
| 470 |
Computer |
hedef yol |
target path n.
|
|
| 471 |
Computer |
hedef diyagram |
target diagram n.
|
|
| 472 |
Computer |
hedef disk |
target disk n.
|
|
| 473 |
Computer |
hedef tarayıcılar |
target browsers n.
|
|
| 474 |
Computer |
hedef çerçeve |
target frame n.
|
|
| 475 |
Computer |
hedef dosya |
file n.
|
|
| 476 |
Computer |
hedef dizin |
directory n.
|
|
| 477 |
Computer |
scsi hedef kimliği |
scsi target id n.
|
|
| 478 |
Computer |
hedef merkezi |
bullseye n.
|
|
| 479 |
Computer |
hedef kitle ihtiyaçlarınının ifadesi |
audience statement n.
|
|
| 480 |
Computer |
hedef kitle ihtiyaçları |
audience needs n.
|
|
| 481 |
Computer |
geçersiz hedef |
bad destination n.
|
|
| 482 |
Computer |
hatalı hedef |
bad destination n.
|
|
| 483 |
Computer |
geçerli hedef |
current target n.
|
|
| 484 |
Computer |
karmaşık hedef |
complex target n.
|
|
| 485 |
Computer |
hedef klasör |
destination folder n.
|
|
| 486 |
Computer |
hedef bağlantı dizesi |
dest connect str n.
|
|
| 487 |
Computer |
hedef sürücü |
destination in n.
|
|
| 488 |
Computer |
hedef dosya |
destination n.
|
|
| 489 |
Computer |
hedef veritabanı |
destination database n.
|
|
| 490 |
Computer |
hedef tablo |
destination table n.
|
|
| 491 |
Computer |
hedef varış noktası |
destination n.
|
|
| 492 |
Computer |
varsayılan hedef |
default target n.
|
|
| 493 |
Computer |
hedef vt |
destination db n.
|
|
| 494 |
Computer |
hedef dizini yaratma hatası |
error creating the destination directory n.
|
|
| 495 |
Computer |
hedef arama durumu |
goal seek status n.
|
|
| 496 |
Computer |
geçersiz hedef |
invalid target n.
|
|
| 497 |
Computer |
geçersiz hedef dizini |
invalid destination directory n.
|
|
| 498 |
Computer |
yeni hedef |
new target n.
|
|
| 499 |
Computer |
yükleme hedef yolu |
path to install to n.
|
|
| 500 |
Computer |
düzlemsel hedef |
planar target n.
|
|
