saddle - Turc Anglais Dictionnaire
Historique

saddle

Play ENTRENus
Play ENTRENuk
Play ENTRENau


Sens de "saddle" dans le Dictionnaire Turc-Anglais : 78 résultat(s)

Anglais Turc
Common Usage
saddle n. semer
saddle n. eyer
saddle n. sele
saddle v. semer vurmak
saddle v. eyer vurmak
General
saddle n. kaltak (eyer)
saddle n. yatak kovanı
saddle n. bisiklet selesi
saddle n. sele (bisiklette)
saddle n. yastık
saddle n. oturmalık
saddle n. sırt
saddle n. kapı girişinde yer alan yükseltilmiş döşeme tahtası
saddle n. parkenin eşikteki yüksek kısmı
saddle v. eyerlemek
saddle v. yüklemek
saddle v. ayağına dolaşmak
saddle v. engellemek
saddle v. sorumluluk yüklemek
saddle v. engel olmak
saddle v. yük olmak
saddle adj. eyerli
saddle adj. semer vurulmuş
saddle adj. ata binerken kullanılan
saddle adj. eyerle binilen
saddle adj. eyerle binmeye uygun
saddle adj. eyerle binmekten kaynaklanan
saddle adj. eyerde oturmaktan kaynaklı
saddle adj. şekil ve duruş itibarı ile eyere benzeyen
saddle adj. at binen
saddle adj. atlı
saddle adj. binek atı biniciliğine ait
saddle adj. binek atı biniciliği ile ilgili
Technical
saddle n. altlık (seramik)
saddle n. dövme mandreli
saddle n. semer
saddle n. sele
saddle n. şaryo
saddle n. ek veya destek görevi gören, dışbükey bir yüzeye oturması için oyulmuş flanş benzeri aksam
saddle n. asma köprünün halatlarının üzerinden geçtiği veya üzerine sabitlendiği blok
saddle n. top arabasının top muylularını destekleyen parçası
saddle n. torna ve dink makinesi gibi takım tezgahındaki bir aleti veya iş tezgahını taşımaya yarayan sürgülü düzenek
saddle n. silindirik buhar kazanının üzerine oturduğu parça
saddle n. (gaz veya kanalizasyon borularına) monte edilen boru ekleme parçası
saddle n. diğer kütüklerin oturması için çukurluk bırakılmış enine uzanan bir kütük
saddle n. perdahlama sırasında seramik objeyi desteklemesi için kullanılan pişmiş kil
saddle n. çatı kaplamasında kullanılan rulo halindeki metal kaplama
saddle n. eşeksırtı
saddle n. her iki taraftaki ambarlara yönlendirme yapılabilmesi için geminin kömür ikmal kapağını bölen kısım
saddle n. kapı eşiği
saddle n. zeminin eşikle birleştiği yerdeki ince ahşap veya metal çıkıntı
saddle n. lokomotifteki silindir çiftinin arasında yer alan köprüleme aksamı
saddle n. genellikle ayakkabıya zıt renkli olup tarak kısmında bulunan deri bir şerit süs
saddle n. etiket amaçlı çantanın kapanma kısmına tutturulmuş katlanmış kağıt
Electric
saddle n. kroşe
Mechanic
saddle n. boyun
saddle n. eyer
saddle n. oturak
Marine
saddle n. genellikle bir direğe bağlanıp diğer bir direğin ucuna oturacak şekilde sokulmuş kütük
Dentistry
saddle n. bölümlü protezin üzerinde takma dişlerin bulunduğu ve uçlarındaki bağlarla bitişik dişleri tuttuğu kısmı
Gastronomy
saddle n. (kuzu/tavuk) but
Zoology
saddle n. bir yer solucanının üreme organının bulunduğu, baş kısmına yakın bölge
saddle n. hayvanın yekpare sırtının filetolarını da kapsayan her iki tarafı
saddle n. kavurmak için hazırlanan yekpare filetolar
saddle n. kurbağanın arka bacaklarının alt kısımları
saddle n. hayvanın sırtında bulunan renkli işaret
Breeding
saddle n. dişi hindilerin çiftleşme sırasında yaralanmasını önlemek için kullanılan çadır bezinden yapılmış kılıf
Geography
saddle n. iki tepe arasında yer alan eğer biçimindeki sırt
saddle n. iki yükseltiyi birleştiren sırt
saddle n. dağ sırtı çizgisinde alçak olan kısım
Meteorology
saddle n. boyun sahası
saddle n. kol sahası
Sport
saddle n. eyer kaşları arasındaki iki saplı atlama beygiri ile yapılan jimnastik
Wagering
saddle n. lotoyu kazanacak numaraların arasında görünmesi için seçilen iki numaralı kombinasyon
saddle v. (eğitimli yarış atını) yarışa sokmak
Music
saddle n. yuva
Bookbindery
saddle n. cilt makinesinin kitap bölümlerinin serildiği ve dikilmek üzere yerleştirildiği parçası
saddle n. kitap cildinin sırt kısmının ortası

Sens de "saddle" avec d'autres termes dans le Dictionnaire Anglais-Turc : 317 résultat(s)

Anglais Turc
General
saddle without a frame n. palan
saddle horse n. binek atı
saddle beast n. binek
saddle bag n. hurç
saddle girth n. kolan
american saddle horse n. amerikan binek atı
porter's saddle n. arkalık
saddle roof n. beşik çatı
turkish saddle n. türk eyeri
porter's saddle n. hamal semeri
saddle blanket n. eyer örtüsü
saddle pad n. semer yastığı
saddle-sore n. at sürmekten gerilmiş ve hassaslaşmış olan
pack-saddle n. semer
bicycle saddle n. bisiklet selesi
saddle maker n. palancı
saddle maker n. eyer yapan
saddle maker n. eyerci
saddle clip n. eyer klipsi/bağlantı parçası
full-quarter saddle n. geniş ağızlı eyer
saddle girth n. eyer kolanı
sybian saddle n. (kadınlar için tasarlanmış) üzerine oturulan frekansı ayarlanabilir titreşimli mastürbasyon cihazı
race saddle n. yarış eyeri
race saddle n. yarışlarda kullanılan hafif eyer
tree of a saddle n. eyer çerçevesi
saddle frame n. eyer çerçevesi
saddle horn n. kovboyların kullandığı eyerlerin, hayvanı durdurmak için kullanılan ipi tutması için tasarlanmış olan çıkıntılı kısmı
saddle oxford n. üzerinde zıt renkte semer şeklinde desen bulunan oxford tipi bağcıklı kundura
saddle shoe n. genellikle beyaz renkli olup tarak kısmında zıt renkten deri bir şerit bulunan gündelik bir ayakkabı
saddle stitch n. tel dikiş
side-saddle n. kadınlar için tasarlanan bir eyer türü
stock saddle n. işlemeli kovboy eyeri
western saddle n. işlemeli kovboy eyeri
put a saddle on v. eyer koymak
saddle someone with a task v. birine zor bir iş yüklemek
saddle a horse up v. ata eyer/semer vurmak
put a saddle on a horse v. bir ata eyer/semer vurmak
saddle up a horse v. ata eyer/semer takmak
put a saddle on a horse v. ata eyer/semer takmak
saddle-shaped adj. eyer biçimli
saddle-backed adj. eyer gibi çukur bir sırtı olan
saddle-backed adj. eşeksırtı olan
in the saddle adv. yönetimde
in the saddle adv. hazır ve nazır
in the saddle adv. iktidarda
in the saddle adv. at sırtında
side-saddle adv. yan binerek
side-saddle adv. yan binilen eyer üzerinde
side-saddle adv. kadınlara özgü eyer üzerinde
Phrasals
saddle someone with something v. birine (zor/sıkıcı) bir görev vermek
saddle (one) with (someone or something) v. (birine birini/bir şeyi) yüklemek/yük etmek
saddle (one) with (someone or something) v. (birinin) sırtına (birini/bir şeyi) yüklemek
saddle (one) with (someone or something) v. (birinin) ayağına (birini/bir şeyi) dolaştırmak
saddle (one) with (someone or something) v. (birini/bir şeyi birinin) başına bela etmek/sarmak
saddle (one) with (someone or something) v. (birini bir sorumluluğun/yükün) altına sokmak
saddle an animal up v. ata/bir yük hayvanına eyer/semer vurmak
saddle an animal up v. ata/bir yük hayvanına eyer/semer takmak
saddle someone with v. ile yüklemek
saddle someone with v. -i birinin sırtına yüklemek
saddle someone with v. birine görev vermek/yüklemek
saddle someone with v. birini (sorumluluğun/yükün) altına sokmak
saddle up v. (ata/bir yük hayvanına) eyer/semer vurmak
saddle up v. (ata/bir yük hayvanına) eyer/semer takmak
saddle up v. (bir hayvana) binmek
saddle up v. (bir hayvanın) eyerine/semerine binmek/atlamak
saddle up v. (bir hayvanın) sırtına binmek
saddle with v. ile yüklemek
saddle with v. -i sırtına yüklemek
saddle with v. görev vermek/yüklemek
saddle with v. (sorumluluğun/yükün) altına sokmak
Idioms
a burr under (one's) saddle n. dert
a burr under (one's) saddle n. bela
a burr under (one's) saddle n. baş belası
a burr under (one's) saddle n. sıkıntı
a burr under (one's) saddle n. rahatsızlık
a burr under (one's) saddle n. huzur bozucu şey
a burr under (one's) saddle n. sürekli bir pürüz
a burr under (one's) saddle n. ayakkabının altındaki taş/kum
a burr under your saddle [us] n. dert
a burr under your saddle [us] n. bela
a burr under your saddle [us] n. baş belası
a burr under your saddle [us] n. sıkıntı
a burr under your saddle [us] n. rahatsızlık
a burr under your saddle [us] n. huzur bozucu şey
a burr under your saddle [us] n. sürekli bir pürüz
a burr under your saddle [us] n. ayakkabının altındaki taş/kum
a burr in your saddle [us] n. dert
a burr in your saddle [us] n. bela
a burr in your saddle [us] n. baş belası
a burr in your saddle [us] n. sıkıntı
a burr in your saddle [us] n. rahatsızlık
a burr in your saddle [us] n. huzur bozucu şey
a burr in your saddle [us] n. sürekli bir pürüz
a burr in your saddle [us] n. ayakkabının altındaki taş/kum
a saddle on a sow n. kel alaka şey
a saddle on a sow n. alakasız şey
a saddle on a sow n. hiç uymayan şey
a saddle on a sow n. yakışmayan şey
a saddle on a sow n. abes şey
a burr under your saddle n. dert
a burr under your saddle n. bela
a burr under your saddle n. baş belası
a burr under your saddle n. sıkıntı
a burr under your saddle n. rahatsızlık
a burr under your saddle n. huzur bozucu şey
a burr under your saddle n. sürekli bir pürüz
a burr under your saddle n. ayakkabının altındaki taş/kum
a burr in your saddle n. dert
a burr in your saddle n. bela
a burr in your saddle n. baş belası
a burr in your saddle n. sıkıntı
a burr in your saddle n. rahatsızlık
a burr in your saddle n. huzur bozucu şey
a burr in your saddle n. sürekli bir pürüz
a burr in your saddle n. ayakkabının altındaki taş/kum
be tall in (one's) saddle v. dimdik ayakta olmak/durmak
be tall in the saddle v. dimdik ayakta olmak/durmak
be tall in (one's) saddle v. dimdik durmak
be tall in the saddle v. dimdik durmak
be tall in (one's) saddle v. yıkılmamak
be tall in the saddle v. yıkılmamak
be tall in (one's) saddle v. duruşunu bozmamak
be tall in the saddle v. duruşunu bozmamak
a burr in (one's) saddle v. dert
a burr in (one's) saddle v. bela
a burr in (one's) saddle v. baş belası
a burr in (one's) saddle v. sıkıntı
a burr in (one's) saddle v. rahatsızlık
a burr in (one's) saddle v. huzur bozucu şey
a burr in (one's) saddle v. sürekli bir pürüz
a burr in (one's) saddle v. ayakkabının içine kaçan taş/kum
a burr in (one's) saddle v. yürürken ayakkabıya giren taş/kum
look like a saddle on a sow v. çok ilgisiz (yakışıksız) durmak
be back in the saddle v. göreve tekrar başlamak/dönmek
look like a saddle on a sow v. hiç uymamak/yakışmamak
have a burr under one's saddle v. huzursuz/rahatsız/sıkıntılı olmak
be in the saddle v. ipleri/kontrolü elinde tutmak
be back in the saddle v. işe yeniden koyulmak
look like a saddle on a sow v. kel alaka olmak
be in the saddle v. yönetimde olmak
be tall in one's saddle v. dimdik ayakta durmak
be tall in one's saddle v. dimdik durmak
be tall in one's saddle v. başını dik tutmak
be tall in one's saddle v. yıkılmamak
be tall in one's saddle v. onurunu kaybetmemek
be tall in one's saddle v. onurunu korumak
be tall in the saddle v. dimdik ayakta durmak
be tall in the saddle v. dimdik durmak
be tall in the saddle v. başını dik tutmak
be tall in the saddle v. yıkılmamak
be tall in the saddle v. onurunu kaybetmemek
be tall in the saddle v. onurunu korumak
ride tall in the saddle v. gururlu olmak/kalmak
ride tall in the saddle v. başı dik olmak/kalmak
ride tall in the saddle v. dimdik ayakta olmak/durmak
ride tall in the saddle v. dimdik durmak
ride tall in the saddle v. yıkılmamak
ride tall in the saddle v. duruşunu bozmamak
ride tall in one's saddle v. gururlu olmak/kalmak
ride tall in one's saddle v. başı dik olmak/kalmak
ride tall in one's saddle v. dimdik ayakta olmak/durmak
ride tall in one's saddle v. dimdik durmak
ride tall in one's saddle v. yıkılmamak
ride tall in one's saddle v. duruşunu bozmamak
sit tall in the saddle v. gururlu olmak/kalmak
sit tall in the saddle v. başı dik olmak/kalmak
sit tall in the saddle v. dimdik ayakta olmak/durmak
sit tall in the saddle v. dimdik durmak
sit tall in the saddle v. yıkılmamak
sit tall in the saddle v. duruşunu bozmamak
sit tall in one's saddle v. gururlu olmak/kalmak
sit tall in one's saddle v. başı dik olmak/kalmak
sit tall in one's saddle v. dimdik ayakta olmak/durmak
sit tall in one's saddle v. dimdik durmak
sit tall in one's saddle v. yıkılmamak
sit tall in one's saddle v. duruşunu bozmamak
sit tall in the saddle v. dik durmak
sit tall in the saddle v. duruşunu bozmamak
sit tall in the saddle v. yıkılmamak
sit tall in the saddle v. metin olmak
sit tall in the saddle v. dimdik durmak
sit tall in the saddle v. gururu elden bırakmamak
sit tall in the saddle v. heybetinden/görkeminden bir şey kaybetmemek
sit tall in one's saddle v. dik durmak
sit tall in one's saddle v. duruşunu bozmamak
sit tall in one's saddle v. yıkılmamak
sit tall in one's saddle v. metin olmak
sit tall in one's saddle v. dimdik durmak
sit tall in one's saddle v. gururu elden bırakmamak
sit tall in one's saddle v. heybetinden/görkeminden bir şey kaybetmemek
be riding high in the saddle v. geçirdiği başarı/şanslı bir dönemden dolayı kendini emniyete aldığını hissetmek
be riding high in the saddle v. kendine çok güvenmek
be riding high in the saddle v. dört nala gitmek
be riding high in the saddle v. dolu dizgin gitmek
back in the saddle v. göreve/işe geri dönmüş
back in the saddle v. tekrar işe koyulmuş/başlamış
back in the saddle v. tekrar kaldığı yerden devam eden
back in the saddle v. yeniden başlamış
be tall in the saddle v. dimdik ayakta olmak/durmak
be tall in the saddle v. dimdik durmak
be tall in the saddle v. yıkılmamak
be tall in the saddle v. duruşunu bozmamak
be tall in the saddle v. onurunu kaybetmemek
be tall in the saddle v. gururundan/saygınlığından ödün vermemek
be tall in the saddle v. metanetli olmak/durmak
be tall in the saddle v. başı dik olmak
be tall in one's saddle v. dimdik ayakta olmak/durmak
be tall in one's saddle v. dimdik durmak
be tall in one's saddle v. yıkılmamak
be tall in one's saddle v. duruşunu bozmamak
be tall in one's saddle v. onurunu kaybetmemek
be tall in one's saddle v. gururundan/saygınlığından ödün vermemek
be tall in one's saddle v. metanetli olmak/durmak
be tall in one's saddle v. başı dik olmak
have a burr under saddle v. huzursuz/rahatsız/sıkıntılı olmak
be in the saddle v. dizginleri ele almak
tall in the saddle adj. gururlu
tall in the saddle adj. mağrur
better lose the saddle than the horse expr. zararın neresinden dönülse kardır
better lose the saddle than the horse expr. zararın neresinden dönülürse kardır
Technical
saddle type n. boyunlu tip
saddle key n. bindirme kama
pipe saddle n. boru yastığı
saddle point n. boyun noktası
saddle guide n. cer kutusu
saddle point equilibrium n. eğer noktası dengesi
saddle-backed coping n. eşeksırtı harpuşta
saddle blanket n. eyer altlığı
saddle type n. eyer tip
saddle point n. eyer noktası
saddle leather n. eyer derisi
saddle soap n. eyer sabunu
saddle soar n. eyer vurması
wing saddle n. kanat yatağı
cable saddle n. kablo semeri
saddle stitch stapler n. kitap şeklindeki baskılarda ortadan zımbalama işlemi yapabilen araç
saddle stitch finisher n. kitap şeklindeki baskılarda ortadan zımbalama işlemi yapabilen araç
collar saddle n. kelepçe içi lastik yatak
saddle type n. kovan tipi
saddle scaffold n. mahya üzeri iş iskelesi
serrated saddle n. oluklu altlık
tower saddle n. pilon kablo semeri
sound propagation saddle-shaped n. ses dağılması
sound propagation saddle-shaped n. ses yayılması
saddle weld n. semer kaynak
saddle joint n. sırtlı kenet
saddle-gall n. yağır
saddle pipe support n. yastıklı boru mesnedi
english saddle n. ingiliz eyeri
Informatics
saddle point equilibrium n. eyer noktası dengesi
saddle point n. eyer noktası
Textile
saddle soap leather n. sabunlu kösele
saddle stitch n. genellikle kumaşa zıt renkteki bir iplikle yapılan ve kıyafetlerde süsleme olarak kullanılan basit bir sürfile dikişi
Architecture
saddle-packed coping n. barbata sekisi
saddle back roof n. beşik çatı
pack saddle n. beşik örtü
saddle roof n. beşik çatı
side-piece (of saddle frame) n. böğür
saddle roof n. eyer çatı
saddle roof n. eyer biçiminde çatı
saddle bar n. camlı pencerelere ait kurşun levhalarının sabitlendiği küçük demir çubuklar
Construction
saddle roof n. beşikçatı
wall saddle n. duvar yastığı
beam saddle n. kiriş yastığı
precast concrete saddle n. önyapımlı betonrme kanalet
precast concrete flume saddle n. önyapımlı betonarme kanalet eyeri
Woodworking
timber saddle n. ahşap yastık
Furniture
saddle seat n. oturma kısmı en yüksek noktası önde olan merkezdeki çıkıntılı bölümden her iki tarafa doğru alçalan sandalye
Medical
saddle back n. belkemiğindeki eğrilik
saddle block n. eğerli anestezi
saddle back n. kamburluk
treatment of saddle nose and supratip pathologies n. semer burun ve supratip deformitelerinin tedavisi
reconstruction of saddle nose n. semer burun tedavisi
saddle nose n. semer burun
saddle joint n. yüzeylerinden biri konkav diğeri konveks olan eklem
saddle block n. kaudal anestezi
saddle block n. kalçayı, uylukların iç kısımlarını ve apış arasını uyuşturan bir spinal anestezi tipi
saddle block anaesthesia n. eyerli anestezi
saddle block anaesthesia n. kaudal anestezi
saddle block anaesthesia n. kalçayı, uylukların iç kısımlarını ve apış arasını uyuşturan bir spinal anestezi tipi
saddle block anesthesia n. eyerli anestezi
saddle block anesthesia n. kaudal anestezi
saddle block anesthesia n. kalçayı, uylukların iç kısımlarını ve apış arasını uyuşturan bir spinal anestezi tipi
Anatomy
turkish saddle n. sella turcica
turkish saddle n. hipofiz çukuru
turkish saddle n. türk kemiği
Optics
saddle bridge n. semer köprü
Veterinary
saddle sore n. eyer yarası
saddle sore n. eyer yüzünden atın derisinde meydana gelen tahriş
Gastronomy
saddle of lamb n. kuzu sırtı
wild boar saddle n. yabani domuz sırtı
Math
saddle point n. eyer noktası
saddle point n. semer noktası
Marine Biology
saddle oyster (anomia ephippium) n. kapağında derin bir çentik bulunan bir çift kabuklu deniz canlısı
saddle shell n. kapağında derin bir çentik bulunan bir çift kabuklu deniz canlısı
Zoology
saddle-backed jackal n. kara sırtlı çakal
Agriculture
saddle grafting n. derin bir yarığı olan aşılık filizin kama şeklindeki gövdeye aşılandığı aşılama yöntemi
History
english cavalry saddle n. ingiliz şövalye eyeri
Archaeology
saddle-backed adj. eşeksırtı
Geography
upper saddle river n. new jersey eyaletinde yerleşim yeri
saddle brook n. new jersey eyaletinde yerleşim yeri
saddle river n. new jersey eyaletinde yerleşim yeri
Military
float saddle n. sal semeri
pack saddle n. yük semeri
Bookbindery
saddle stitch n. kitap yapraklarını kat izinin olduğu yerden birbirine tutturmakta kullanılan, tel veya iplikle yapılan bir dikiş türü
saddle stitching n. baskının bölümlerinin iç taraftan ip veya tel zımbalarla birbirine dikilip ortada sabitlenmesi şeklinde yapılan ciltleme işlemi
saddle-stitched adj. bölümlerinin iç taraftan ip veya tel zımbalarla birbirine dikilmesi ve ortada sabitlenmesi şeklinde ciltlenmiş olan (baskı)
Ornithology
saddle feather n. evcil kuşun sırtındaki uzun ince tüy
saddle hackle n. evcil kuşun sırtındaki uzun ince tüy
saddle-billed stork (ephippiorhynchus senegalensis) n. ortası siyah çizgili kırmızı-sarı uzun gagası olan siyah-beyaz büyük bir afrika leyleği
saddle-billed stork n. eyer gagalı leylek
Slang
saddle tramp [us] n. göçebe kovboy
saddle tramp [us] n. atlı
saddle tramp [us] n. atlı kimse
saddle tramp [us] n. at süren/ata binen kimse
saddle tramp [us] n. süvari
Star Wars
saddle (ahch-to) n. eyer (ahch-to)