kaymak - Turc Anglais Dictionnaire

kaymak

Sens de "kaymak" dans le Dictionnaire Anglais-Turc : 62 résultat(s)

Turc Anglais
Common Usage
kaymak cream n.
Separate the cream of the sauce before serving.
Servis etmeden önce sosun üzerindeki kaymağı alın.

More Sentences
kaymak slip v.
The blade slipped and cut the curtain.
Bıçak kaydı ve perdeyi kesti.

More Sentences
General
kaymak move v.
Tom moved over so that Mary could sit next to him.
Tom, Mary'nin yanına oturabilmesi için yana kaydı.

More Sentences
kaymak ski v.
Tom's skiing.
Tom kayıyor.

More Sentences
kaymak skid v.
The car skidded across the road a few feet at a low speed.
Araba düşük bir hızla yolda birkaç metre kaydı.

More Sentences
kaymak skate v.
As one of our experts said, the United States is skating on very thin ice.
Uzmanlarımızdan birinin de dediği gibi, Amerika Birleşik Devletleri çok ince bir buz üzerinde kayıyor.

More Sentences
kaymak change v.
His new favorite topic changed from politics to Islamic history.
İlgi alanı politikadan İslam tarihine kaymıştı.

More Sentences
kaymak glide v.
The skaters glided rapidly around the rink.
Patenciler pistin etrafında hızla kayıyorlardı.

More Sentences
kaymak slid v.
The children slid down the bank.
Çocuklar banktan aşağı kaydılar.

More Sentences
kaymak slide v.
Players will no longer slide off rooftops.
Oyuncular artık çatılardan kaymayacak.

More Sentences
kaymak shift v.
There was a shift in other directionst.
Diğer yönlere doğru bir kayma oldu.

More Sentences
Phrasals
kaymak slip around v.
Some people sweat so much that their feet may slip around inside their shoes.
Bazı insanlar o kadar çok terler ki ayakları ayakkabılarının içinde kayabilir.

More Sentences
kaymak glide across (something) v.
Tom watched the skaters glide across the ice.
Tom patencilerin buzun üzerinde kaydığını izledi.

More Sentences
Technical
kaymak slide v.
When I was a child, I used to like sliding down the staircase banister.
Çocukken merdivenden kaymak hoşuma giderdi.

More Sentences
kaymak slip v.
My glasses keep slipping down my nose.
Gözlüklerim sürekli burnumdan aşağı kayıyor.

More Sentences
Automotive
kaymak skid v.
It was frightful when my car skidded on the ice.
Arabamın buzda kayması korkunçtu.

More Sentences
kaymak slip v.
They are sharks that slip through the net.
Bunlar ağdan kayan köpekbalıklarıdır.

More Sentences
Gastronomy
kaymak cream n.
I love eating jam and fresh cream at breakfast.
Kahvaltıda taze kaymak ve reçel yemeyi seviyorum.

More Sentences
Sport
kaymak ski v.
I ski.
Ben kayarım.

More Sentences
General
kaymak curd n.
kaymak head n.
kaymak junket n.
kaymak creme n.
kaymak crud [dialect] n.
kaymak skim [obsolete] n.
kaymak skimming n.
kaymak slither v.
kaymak lay v.
kaymak prolapse v.
kaymak flow away v.
kaymak move to one side v.
kaymak change into v.
kaymak glissade v.
kaymak sashay v.
kaymak lapse v.
kaymak illapse v.
kaymak creep v.
kaymak overslide v.
kaymak overslip [obsolete] v.
kaymak run v.
kaymak drift v.
kaymak shirl [uk] [dialect] v.
kaymak slick v.
kaymak slidder v.
kaymak slough v.
kaymak slue v.
kaymak slur [dialect] v.
Phrasals
kaymak glide away v.
kaymak slide around v.
kaymak scoot down v.
kaymak slide over v.
kaymak glide across something v.
kaymak glide across v.
Food Engineering
kaymak heavy cream n.
kaymak kajmak n.
Gastronomy
kaymak clotted cream n.
kaymak clotted cream of milk n.
kaymak turkish cream n.
kaymak head n.
kaymak clouted cream n.
Slang
kaymak fuck v.
kaymak bone v.

Sens de "kaymak" avec d'autres termes dans le Dictionnaire Anglais-Turc : 249 résultat(s)

Turc Anglais
General
(gıda üzerinde oluşan) kaymak skin n.
If you use organic milk for hot chocolate, it will form skin as it becomes cold.
Sıcak çikolata için organik süt kullanırsanız, soğudukça kaymak tutacaktır.

More Sentences
paten kaymak skate v.
The locals popularly skate on frozen ponds in the winters.
Bölge halkı, kışları donmuş göller üzerinde paten kayıyor.

More Sentences
ayağı kaymak slip v.
I slipped and fell.
Ayağım kaydı ve düştüm.

More Sentences
kızakla kaymak sledge v.
John sledged down the street.
John caddede kızakla kayıyordu.

More Sentences
kızakla kaymak sled v.
In the winter, I like to sled down the small hill close to our home.
Kışın evimizin yakınındaki küçük tepeden aşağı kızakla kaymayı seviyorum.

More Sentences
patenle kaymak skate v.
I like skating better.
Patenle kaymayı daha çok severim.

More Sentences
kenara kaymak scoot over v.
Scoot over.
Kenara kay.

More Sentences
ayağı kaymak slip v.
He slipped while crossing the street.
Karşıdan karşıya geçerken ayağı kaydı.

More Sentences
(göz) kaymak stray v.
A guilty person's eyes always stray to the exit door of the court.
Suçlu bir insanın gözleri her zaman mahkemenin çıkış kapısına kayar.

More Sentences
(sağ/sol görüşe) kaymak tilt v.
When the political climate tilted towards the revolutionary left, the president felt threatened.
Siyasi iklim devrimci sola doğru kaydığında, başkan kendini tehdit altında hissetti.

More Sentences
kaymak gibi creamy adj.
Your skin looks creamy.
Cildiniz kaymak gibi görünüyor.

More Sentences
kaymak kıvamında olan creamy adj.
She brought two cups of creamy ice cream.
Kaymak kıvamında iki kase dondurma getirdi.

More Sentences
Phrasals
aşağı kaymak slip down v.
My glasses started to slip down my nose.
Gözlüğüm burnumdan aşağı kaymaya başladı.

More Sentences
Sport
(karda) lastik üzerinde kaymak tube v.
Snow tubing is a very popular winter game in this region.
Karda lastik üzerinde kaymak bu bölgede çok popüler bir kış oyunudur.

More Sentences
General
kar üzerinde kaymak üzere üretilmiş araç sledge n.
özellikle büyük şehirlerdeki kaymak tabakada görülen uçarı yaşam biçimi vanity fair n.
kaymak tabaka upper crust n.
kaymak tabaka upper class n.
kaymak ayırıcı cream separator n.
kaymak tutma clabbering n.
kaymak tutmuş süt clabber n.
kaymak tabaka creme de la creme n.
kaymak tabaka top crust n.
kaymak tutmuş süt thick milk [pennsylvania] n.
kaymak tabaka tops [brit] n.
kaymak tabaka upper ten thousand n.
kaymak tabaka gratin n.
(sıvı yüzeyinde oluşan) kaymak cuticle n.
kaymak çıkarma makinesi skimmer n.
kızakla yokuştan kaymak coast v.
kaymak bağlamak cream v.
toprak kaymak slump v.
kaymak tutmak form cream v.
kaymak (bir yerden vb) glide v.
ayağı kaymak loose one's footing v.
kaymak tutmak cream v.
geriye doğru kaymak slip back v.
yokuş aşağı kaymak veya inmek (kayak veya bisikletle) coast v.
gözü kaymak look unwillingly v.
(sıvı üzerindeki kaymak vb.) sıyırıp almak skim v.
kızak kaymak toboggan v.
dengesini kaybetmişçesine kaymak slither v.
eli kaymak/kurtulmak lose one's grip v.
ayağı kaymak miss one's footing v.
dik bir tepeden hızla kaymak schuss v.
patenle kaymak roller skate v.
hayatı kaymak be ruined v.
kaymak bağlamak form cream v.
kızak kaymak skate v.
yeraltına kaymak go underground v.
(araçtaki yük) bir tarafa kaymak shift v.
ayağı kaymak lose one's footing v.
yokuş aşağı kaymak ski downhill v.
kızak kaymak slide on ice v.
kaymak tutmak curdle v.
kızakla kaymak toboggan v.
yana kaymak skid v.
elinden kaymak slip down from one's hands v.
ayağı kaymak (one's foot) slip v.
gözü kaymak be slightly cross-eyed v.
tekerlekli patenle kaymak roller-skate v.
kaymak (araba) skid v.
kaymak tutmak (süt) clabber v.
kaydıraktan kaymak go down the slide v.
kaydıraktan kaymak ride down the slide v.
kaydıraktan kaymak slide down the slide v.
kaykayda kaymak ride on a skateboard v.
kaykayda kaymak skateboard v.
kızakla kaymak tarbogan v.
(denizde, karda) şambrele binip kaymak tube v.
(görüntü) kaymak jump v.
(toprak) kaymak landslide v.
(süt) kaymak tutmak lapper [scotland] v.
paten kaymak blade v.
eğlence amaçlı kızakla kaymak bob v.
kızakla kaymak bob v.
üzerinden kaymak overslip [obsolete] v.
üzerinden kaymak overslide v.
(süt) kaymak tutturmak lapper [scotland] v.
dışarıya kaymak outslide v.
ileriye kaymak outslide v.
(tek sıra tekerlekli patenle) kaymak rollerblade v.
(çizgili patenle) kaymak rollerblade v.
hızla kaymak scoot v.
aniden kaymak scoot v.
(metin veya grafik) ekranda kaymak scroll v.
(krema, kaymak) yüzeyde toplanmak set v.
biraz soğutulduktan sonra kısmen katılaşıp tabaka halinde kaşıktan kaymak sheet v.
yana kaymak sit over v.
kaymak tutmak crud [dialect] v.
kaymak tutmak cruddle [dialect] v.
kaymak tutmak crudle [obsolete] v.
ayağı kaymak skid v.
hızlı hızlı kaymak skitter v.
yana kaymak slent [dialect] [uk] v.
aşağı kaymak slump v.
(toprak) kopup kaymak spew v.
(kitap sayfaları) kaymak start v.
(halat) ırgattan kaymak surge v.
kaymak tutmuş curdled adj.
kaymak gibi delicious adj.
alınmış (kaymak vb) skimmed adj.
kaymak tutan curdling adj.
kaymak tutmamış uncrudded adj.
kaymak almada kullanılan skim adj.
kaymak alan skim adj.
kaymak taşından yapılmış alabaster adj.
kaymak gibi alabaster adj.
Phrasals
(sıvı üzerindeki kaymak vb.) sıyırıp almak skim off v.
birazcık/azıcık yana kaymak inch over v.
kaykayla kaymak skate around v.
(kaykayla vb) bir şeyin üzerinde kaymak skate on something v.
(kaykayla vb) bir şeyin üzerinde kaymak skate over something v.
-e doğru kaymak skid into v.
(yolda karşı yöne vb) kaymak skid across something v.
kızakla aşağı doğru kaymak sled down something v.
kızakla bir şeyin üzerinde (kar vb) kaymak sled over something v.
-den aşağıya kaymak slide down from something v.
aşağıya kaymak slide down something v.
boyunca süzülmek/kaymak slide along v.
(ayağı) bir yerden kaymak slip from something v.
etrafından kaymak skate around something v.
etrafında daireler çizerek kaymak skate around something v.
bir yöne doğru kaymak tilt to something v.
geriye kaymak slide back v.
geriye kaymak/çekilmek slide back v.
öylesine kaymak slip around v.
yana kaymak move down v.
aşağıya doğru kaymak slide down something v.
bir şeyin üstünden kayarak inmek/aşağı kaymak slide down something v.
gizlice kaydırmak/kaymak slip down v.
fark ettirmeden kaymak/kaydırmak slip down v.
aşağı kaymak/sıyrılmak/düşmek slip down v.
bir şeyin üstünden kaymak slide over something v.
(bir şeye, görüşe, inanca, duyguya) doğru kaymak swing to (something) v.
farklı bir şeye doğru kaymak swing to something v.
farklı bir tutuma kaymak swing to something v.
bir şeye basıp ayağı kaymak slip on something v.
basıp ayağı kaymak slip on v.
(bir yerden) kızakla kaymak sled across (something) v.
telli bir enstrümanda bir notadan diğerine kaymak hammer on v.
'-e azar kaymak start in on v.
yana çekilmek/kaymak draw aside v.
(birinden/bir şeyden) uzağa süzülmek/kaymak glide away (from someone or something) v.
(bir şeye/bir yere) doğru kaymak scooch over to (something or some place) v.
kenara kaymak scooch over v.
(bir şeye/bir yere) doğru kaymak scoot over to (something or some place) v.
-e kaymak scoot over to v.
(bir şeye) kaymak shade into (something) v.
(bir şeyin) üzerinde kaymak skim over (something) v.
(bir şey) boyunca kaymak skid across (something) v.
-in üzerinde kaymak skate on v.
(bir şeyin) yüzeyi boyunca kaymak skid across (something) v.
(bir şeyden) kaymak slip from (something) v.
kızakla aşağı doğru kaymak sled down v.
-den kaymak slip from v.
-den aşağıya kaymak slide down from v.
-e doğru kaymak tilt to v.
gitgide kaymak flow off v.
Phrases
su kaydırağından kaymak chute the chutes v.
Colloquial
(kenara) kaymak shove up v.
Idioms
kaymak tabaka cream of the crop n.
kaymak tabaka cream of the society n.
kaymak tabaka upper-crust n.
fırçayı kaymak give (one) both barrels v.
(birine veya bir şeye) gözü kaymak steal a look (at someone or something) v.
hayatı kaymak be on the rocks v.
(birinden/bir şeyden) eli kaymak/kurtulmak lose (one's) hold on (someone or something) v.
(birinden/bir şeyden) eli kaymak/kurtulmak lose (one's) grip on (someone or something) v.
eli kaymak/kurtulmak lose hold on v.
eli kaymak/kurtulmak lose one's hold v.
kaymak tabakasından culturally advantaged adj.
kaymak tabakadan from the top drawer expr.
kaymak tabakadan out of the top drawer expr.
Technical
kaymak kireç lime putty n.
kaymak kireç lime paste n.
kaymak kireç wet lime n.
dışarı doğru kaymak skid v.
yana kaymak skid v.
kalın kaymak double cream v.
(araba) kaymak drill v.
(araba) yana kaymak drill v.
makaradan kaymak slough (off) v.
bobinden kaymak slough (off) v.
Construction
kar veya su üzerinde kaymak için özel botların altına takılan uzun ve ince araç skis n.
kaymak taşı fengite n.
Automotive
suda kaymak aquaplane v.
yanal biçimde kaymak sway v.
arkadan kaymak loose v.
arkadan kaymak oversteer v.
önden kaymak push v.
önden kaymak understeer v.
(araba) yana kaymak sideslip v.
Aeronautic
pistin dışına kaymak skid off the runway v.
yan kaymak sideslip v.
yan kaymak side-slip v.
(uçak) yan kaymak skid v.
(aşırı eğim alan uçak) yana kaymak slip v.
Mining
kaymak taşı onyx n.
Food Engineering
peynir mayasının sebep olduğu pıhtılaşma durduktan sonra süte asetik asit eklenerek üretilen kaymak ziega n.
kaymak tutmuş süt lobber n.
(kahve veya çayda) kremanın oluşturduğu kaymak feathering n.
kaymak tutmamış uncurdled adj.
Gastronomy
kaymak ve sütlü dondurma dairy ice cream n.
viski, bal, kaymak ve yulaf unuyla yapılan bir İskoç brendisi athoil brose n.
süt ve kaymak karışımı half-and-half n.
içi kaymak kıvamında olan küçük dikdörtgen bloklar şeklinde üretilen keskin lezzetli yumuşak bir peynir liederkranz ® n.
yoğun kremadan daha az kaymak içeren tatlı krema light cream n.
küçük seramik yemek kabında kaymak veya tereyağı ile tek başına pişirilmiş yumurta shirred egg n.
Botanic
kaymak ağacının marmelat ve reçel yapımında kullanılan koyu yeşil meyvesi feijoa n.
kaymak ağacının marmelat ve reçel yapımında kullanılan koyu yeşil meyvesi pineapple guava n.
kaymak ağacı pineapple guava n.
kaymak ağacı feijoa n.
kaymak ağacı feijoa bush n.
Agriculture
kaymak ayırıcı cream separator n.
kaymak ayırıcı creamer n.
kaymak tabakası duff layer n.
(toprak) kaymak tabaka bağlama soil crusting n.
Social Sciences
kaymak tabaka elite n.
kaymak tabaka upper-class n.
kaymak tabakaya ilişkin upper-class adj.
Geology
(kaya) yavaşça kaymak work v.
fay oluşturacak şekilde kaymak fault v.
Sport
(kar kayağında) gidiş yönüne dik kaymak plowing n.
(kar kayağında) ne sağ ne de sol ayak önde olmadan kaymak plowing n.
buzda kaymak skate on ice v.
paten kaymak blade v.
kızakla kaymak bobsleigh v.
kızakla kaymak bobsled v.
kızak ile kaymak luge v.
(kayak üzerinde durulduğu esnada) kaymak ride v.
paten sahasında kaymak rink v.
bir ayağı diğerinin önüne koyarak paten kaymak scissor v.
(kayakta) yan durarak kaymak sideslip v.
(rakip darbesinden kaçmak için) hızlıca yana kaymak slip v.
kar kayağı ile kaymak snowboard v.
Baseball
(defans oyuncusu) normal savunma pozisyonunun dışına kaymak shade v.
Printery
(basılı kağıt) yazıları bulanık veya birbirine girecek şekilde kaymak slur v.
Archaic
almak (sıvının üzerinden kaymak) despumate v.
Engineering
(radar ekranındaki ışık noktası veya görüntü) ortalama konum etrafında hızla kaymak scintillate v.
Slang
çok hafif kaymak scooch v.
otururken öne arkaya ya da yana doğru kaymak scooch v.
kenara kaymak scooch v.
çok hafif kaymak scooch v.
hayatı kaymak fail at life v.
(birine) kaymak slip it to (one) v.
British Slang
götten kaymak take a stroll/trip down bournville boulevard v.
kenara kaymak budge up v.
kenara kaymak hutch up v.