pace - Turc Anglais Dictionnaire

pace

Play ENTRENus
Play ENTRENuk
Play ENTRENau

Sens de "pace" dans le Dictionnaire Turc-Anglais : 106 résultat(s)

Anglais Turc
Common Usage
pace n. tempo
The Belgian Presidency has pledged to maintain the intensive pace of negotiations.
Belçika Dönem Başkanlığı müzakerelerin yoğun temposunu sürdürme taahhüdünde bulundu.

More Sentences
pace n. adım
Some people take up a fast pace to leave their past behind.
Bazı insanlar geçmişlerini geride bırakmak için hızla adımlar atarlar.

More Sentences
pace n. yürüyüş
pace v. adımlamak
General
pace n. hız
For the rest, the candidates alone set the pace of the process.
Geri kalanlar için sürecin hızını adaylar tek başlarına belirler.

More Sentences
pace n. adım
His pace quickened.
Adımları hızlandı.

More Sentences
pace v. ilerlemek
The Jordanians are particularly sensitive to the slow pace of progress.
Ürdünlüler ilerlemenin yavaşlığı konusunda özellikle hassaslar.

More Sentences
pace n. gidiş
pace n. sürat
pace n. uygun adım yürüyüş
pace n. yürürken atılan adım
pace n. bir adımda alınan yol
pace n. yürüyüş hızı
pace n. yürüyüş
pace n. ilerleme hızı
pace n. merdiven sahanlığı
pace n. sahanlık
pace n. tutum
pace n. sabırsızca gidilen yol
pace n. sabırsızca izlenen yol
pace n. imrenilen örnek
pace n. emsal
pace n. ritmik hareket
pace n. akıcılık
pace n. atılan top hızı
pace n. top atış hızı
pace n. (sabit gerilimin sağlanması için) dokuma tezgahında kullanılan bir cihaz
pace n. rutin
pace n. düzen
pace n. seyahat rotası
pace n. rota
pace n. yol
pace n. gezi güzergahı
pace n. ayak ile atılan adım uzunluğunu temel alan bir uzunluk ölçüsü
pace n. arşını temel alan mesafe birimi
pace n. zeminin yükseltilmiş bölümü
pace n. zeminin çıkıntılı bölümü
pace n. zemin yükseltisi
pace n. dar geçit
pace n. dar yol
pace n. (kilise) dua sandalyeleri arasında uzanan yol
pace n. beceri sergileme
pace n. yetkinlik gösterme
pace n. atın yürüyüş şekli
pace n. rahvan yürüyüş
pace n. (at gibi dört bacaklılarda) hızlı çifteli vuruş
pace n. adım genişliği
pace n. adım arası mesafe
pace n. modern bir roma arşın birimi
pace n. 58.1 inç
pace n. beş roma fiti
pace n. beş roma arşını
pace n. (develerde ve atlarda) vücudun aynı tarafındaki iki bacağın ayın anda kaldırılıp indirilmesi
pace n. eşek sürüsü
pace v. volta atmak
pace v. gezinmek
pace v. hızını ayarlamak
pace v. yarışçının hızını ayarlamak
pace v. düzene sokmak
pace v. bir aşağı bir yukarı yürümek
pace v. adımlamak
pace v. arşınlamak
pace v. bir aşağı bir yukarı yürümek/dolaşmak
pace v. adımla ölçmek
pace v. adım atmak
pace v. hızını ayarlamak (yarışçının)
pace v. ağır ya da düzgün adımlarla yürümek
pace v. koşu ya da yürüyüş hızını belirlemek
pace v. yürümek
pace v. belirli bir şekilde yürümek
pace v. (at) rahvan yürüyüşü ile gitmek
pace v. hızını ayarlamak
pace v. hızını düzenlemek
pace v. (yarışta) takım arkadaşının önünde koşmak
pace v. öncülük etmek
pace v. önden gitmek
pace v. (yarışta) diğer rakipler ile arayı açmak
pace v. örnek teşkil etmek
pace v. liderlik etmek
pace v. yüksek sayı yapmak
pace v. skoreri olmak
pace v. zikzak çizmek
pace v. bir yandan diğerine gitmek
pace v. üzerinden geçmek
pace adv. izniyle
pace adv. müsadesiyle
pace prep. affınıza sığınarak
pace prep. saygısızlık etmek istemesem de
pace prep. kusura bakmayın ama
Computer
pace n. ilerleme hızı
Textile
pace v. (dokumayı) düzenli aralıklar ile genişletmek
pace v. (dokumayı) düzenli aralıklar ile daraltmak
Architecture
pace n. basamak
pace n. yükseltilmiş platform
Geography
pace n. mississippi eyaletinde yerleşim yeri
pace n. florida toplumsal kalkınma ortakları
pace n. mississippi'de bir kasaba
Military
pace n. yürüyüş hızı
Sport
pace n. oyun temposu
pace n. (yarışta) birincilik
pace n. (yarışta) birinci sıra
pace n. atılan top hızı
pace n. top atış hızı
pace n. (kriket) kaleye benzer düzeneğin buradan geri seken topu etkileme oranı
Archaic
pace v. ritmik olarak icra etmek
pace v. tempolu olarak yapmak

Sens de "pace" avec d'autres termes dans le Dictionnaire Anglais-Turc : 195 résultat(s)

Anglais Turc
General
pace of life n. yaşam temposu
The people in the south worry about the disturbance of the pace of life, but that is not a constant.
Güneydeki insanlar yaşam temposunun bozulmasından endişe ediyor ancak bu sürekli bir durum değil.

More Sentences
pace of life n. hayatın akışı
Have you lost yourself in the pace of life?
Hayatın akışında kendinizi mi kaybettiniz?

More Sentences
keep pace v. ayak uydurmak
As a result, cyber security is one of the most challenging areas in which the federal government must keep pace.
Sonuç olarak siber güvenlik, federal hükümetin ayak uydurması gereken en zorlu alanlardan biridir.

More Sentences
keep pace with v. ayak uydurmak
The Commission does its best to keep pace with the developments in Basel.
Komisyon Basel'deki gelişmelere ayak uydurmak için elinden geleni yapmaktadır.

More Sentences
Idioms
change of pace n. değişiklik
This is a refreshing change of pace.
Bu canlandırıcı bir değişiklik.

More Sentences
keep pace with v. ayak uydurmak
The incomes of sheep farmers have not kept pace with other types of farming.
Koyun çiftçilerinin gelirleri diğer çiftçilik türlerine ayak uyduramamıştır.

More Sentences
General
steady pace n. sabit oran
pace maker n. kalbin atış hızını ayarlayan aygıt
pace maker n. peysmekır
pace of life n. yaşam hızı
busy pace n. yoğun tempo
pace lap n. ısınma turu
pace car n. güvenlik aracı
pace car n. formula 1 gibi yarışlarda kaza durumlarında piste girip güvenlik sağlamak amacıyla yarışçıların hızlarını ayarlayan araç
geometric pace n. modern bir roma arşını türü
geometrical pace n. beş fitlik bir ölçü
pace [dialect] n. paskalya
pace [obsolete] n. dar yol/patika
pace [obsolete] n. rota
pace setter n. bir diğerinin hızını ayarlayan unsur
pace setter n. hız belirleyici
race pace n. yarış temposu
set the pace v. örnek olmak
force the pace v. çabuklaştırmak
go at a snail's pace v. kağnı gibi gitmek
accommodate one's pace v. birine ayak uydurmak
pace off v. adımlamak
go the pace v. bolluk içinde yaşamak
force the pace v. hızlandırmak
set the pace for v. bir grup sporcunun temposunu ayarlamak
pace out v. adımla ölçmek
pace up and down v. volta atmak
pace off v. adımla ölçmek
pace back and forth v. volta atmak
pace out v. adımlamak
go the pace v. çok harcamak
force the pace v. hız vermek
keep pace with the fashion v. modayı takip etmek
keep pace with technology v. teknolojiye ayak uydurmak
gather pace v. hız kazanmak
keep pace with the technology v. teknolojiyi takip etmek
keep up pace with the technology v. teknolojiyi izlemek
keep pace with the technology v. teknolojiyi izlemek
keep up pace with the technology v. teknolojiyi takip etmek
run at a slow pace v. yavaş tempoda koşmak
continue albeit at a diminishing pace v. azalarak da olsa devam etmek/sürmek
keep pace with v. uyum içinde olmak
keep up pace with the technology v. teknolojiye ayak uydurmak
stand the pace v. diğerlerinin temposuna yetişmek
stay the pace v. diğerlerinin hızına yetişmek
stay the pace v. diğerlerinin temposuna yetişmek
stand the pace v. diğerlerinin hızına yetişmek
stand the pace v. diğerlerine yetişmek
pace [obsolete] v. (at) rahvan yürüyüşü eğitimi vermek
stay the pace v. diğerlerine yetişmek
at walking pace adv. yürüyüş hızıyla
at a fast pace adv. hızla
at a snail's pace adv. ağır aksak
at a rattling pace adv. doludizgin
at a rattling pace adv. tıkır tıkır
at a furious pace adv. büyük bir süratle
at a great pace adv. büyük bir hızla
at an unprecedented pace adv. başdöndürücü bir hızda
at an unprecedented pace adv. baş döndürücü bir hızla
Phrasals
pace around v. gezinip durmak
pace round v. gezinip durmak
pace around v. ortalarda gezinmek
pace round v. ortalarda gezinmek
pace (something) out v. (bir şeyi) adımla ölçmek
pace (something) off v. (bir şeyi) adımla ölçmek
pace (something) out v. (bir şeyi) adımlamak
pace (something) out v. gezinerek/volta atarak (bir şey) düşünmek
pace (something) out v. (bir şeyi çözmek/bir şeyle baş etmek) için etrafta gezinmek/dolanmak/volta atmak
pace (something) out v. etrafta dolanarak/yürüyerek (bir şeyle) baş etmeye/(bir şeyi) yatıştırmaya çalışmak
pace (something) out v. (bir şey) üzerine gezinerek/volta atarak düşünmek
pace (something) off v. (bir şeyi) adımlamak
Proverb
everyone walks at their own pace her yiğidin bir yoğurt yiyişi vardır
it is the pace that kills hızlı gitmek öldürür
it is the pace that kills aşırı sürat can alır
it is the pace that kills bir şeyi hızlı yapmak tehlikeli olabilir
it is the pace that kills fazla hız can alır
it is the pace that kills her şeyi/birçok şeyi bir anda yapmaya çalışmak iyi değildir
it is the pace that kills aşırı hız öldürür
it is the pace that kills hız tehlikelidir
it is the pace that kills acele işe şeytan karışır
Colloquial
(traffic) to be at a snail's pace v. trafik adım adım ilerlemek
pace up and down v. bir aşağı yukarı yürümek
keep pace v. ayak uydurmak
keep pace v. aynı düzeyde ilerlemek
keep pace v. aynı hızda yürümek
pace up and down v. volta atmak
pace something v. yürüyerek rahatlamak
pace something v. bir sorunla yürüyerek başa çıkmaya çalışmak
pace something v. bir şeyi adımla ölçmek
pace something v. yürüyerek stres atmak
pace something v. bir şeyi adımlamak
pace something v. bir şeyi adımlayarak ölçmek
pick up the pace expr. hızlanın
Idioms
a change of pace n. rutinde/gidişatta değişiklik
a change of pace n. değişiklik
a killing pace n. aşırı yüksek hız
a killing pace n. ölümcül hız
a killing pace n. aşırı sürat
change of pace n. hava değişikliği
change of pace n. ortam değişikliği
change of pace n. yaşam rutininde değişiklik
change of pace n. rutin değişikliği
snail's pace n. kaplumbağa gibi hız
snail's pace n. kağnı gibi hız
snail's pace n. kaplumbağa/kağnı hızı
snail's pace n. çok yavaş
pick up the pace v. hızlanmak
pick up the pace v. tempoyu arttırmak
can't stand the pace v. tempoya ayak uyduramamak
can't take the pace v. tempoya ayak uyduramamak
move at a glacial pace v. çok yavaş hareket etmek
move at a glacial pace v. kağnı gibi ilerlemek
pace about v. (endişeli biçimde) dolanıp durmak
pace around v. (endişeli biçimde) dolanıp durmak
pick up the pace v. tempoyu artırmak
set the pace v. standart/referans oluşturmak
set the pace v. örnek teşkil etmek
set the pace v. tempoyu/hızı belirlemek
pace yourself v. gerektiğinde dinlenerek hareket etmek
pace the floor v. sabırsız ve endişeli bir şekilde volta atmak
pace the floor v. heyecanla/endişeyle bir oraya bir buraya yürüyüp durmak
pace the floor v. volta atmak
do (something) at (one's) own pace v. (bir şeyi) istediği hızda yapmak
do (something) at (one's) own pace v. (bir şeyi) kendi hızında yapmak
mend (one's) pace [old-fashioned] v. temposunu birine göre hızlandırmak
mend your pace v. hızlanmak
mend your pace v. temposunu birine göre ayarlamak
mend (one's) pace [old-fashioned] v. temposunu artırmak
pace (oneself) v. gerektiğinde dinlenerek hareket etmek
do something at your own pace v. bir şeyi kendi hızında yapmak
do something at your own pace v. bir şeyi istediğin hızda yapmak
pace around hot porridge like a cat v. ağzında gevelemek
pace around hot porridge like a cat v. eveleyip gevelemek
pace around hot porridge like a cat v. geveleyip durmak
pace around hot porridge like a cat v. kıvranıp durmak
stand the pace v. tempoya ayak uydurmak
stand the pace v. strese dayanmak
stand the pace v. baskıya dayanmak
stand the pace v. stres/baskı altında çalışabilmek
stay the pace v. tempoya ayak uydurmak
stay the pace v. baskıya dayanmak
stay the pace v. strese dayanmak
stay the pace v. stres/baskı altında çalışabilmek
can't stand the pace adj. stres/baskı altında çalışamaz
can't stand the pace adj. strese gelemez
can't stand the pace adj. baskıya gelemez
at a snail's pace expr. ağır aksak
at a snail's pace expr. kaplumbağa hızıyla
at a snail's pace expr. aheste aheste
at a snail's pace expr. fıstıki makam
at a snail's pace expr. kağnı gibi yavaş
at a snail's pace expr. kaplumbağa gibi yavaş
at a snail's pace expr. kağnı hızında
at a snail's pace expr. kaplumbağa hızında
Trade/Economic
pace setter n. örnek alınan
pace setter n. ortalamayı belirleyen
pace setter n. yarışta veya yürüyüşte hızı tayin eden
pace setter n. çalışmada tempoyu/hızı belirleyen
work pace n. çalışma temposu
keep pace with demand v. talebe ayak uydurmak
Politics
pace (parliamentary assembly of the council of europe.) n. avrupa konseyi parlamenter meclisi
pace (police and criminal evidence act) n. ingiltere ve galler'deki polis memurlarına yönelik bir yasa
Computer
click pace n. adım tıklatma
Textile
pace the web v. bezi dokuma tezgahı silindirine sarmak
Architecture
half-pace n. merdiven sahanlığı
Furniture
half-pace n. küçük platform
Automotive
pace lap n. ısınma turu
off the pace n. tempoyu düşürme
blistering pace n. rüzgar gibi giden
pace car n. güvenlik aracı
Medical
pace maker n. kalp cihazı
pace maker n. kalp pili
Math
complex vector pace n. karmaşık vektör uzayı
Social Sciences
pace (paper, allied industrial, chemical and energy workers international union) n. abd ve kanada'daki işçileri temsil eden uluslararası bir sendika
History
roman pace n. antik roma'da bir uzunluk birimi
Religious
half-pace n. kürsü
Military
pace setter n. yürüyüş hızı belirleyicisi
military pace n. askeri yürüyüş
military pace n. (ingiliz ve amerikan ordularında) uygun adım
Sport
change-of-pace n. beysbolda bir vuruş
change-of-pace ball n. beysbolda bir vuruş
pace notes n. yol notları
pace-setter or rabbit n. tavşan atlet
pace bowler n. (kriket) topu hızlı atan oyuncu
pace bowler n. (krikette) hızlı atıcı
change the pace v. tempoyu değiştirmek
Music
cinque-pace n. canlı bir dans
Latin
de pace et plagis n. barışı bozma suçu
requiescat in pace expr. huzur içinde yatsın
rip (requiescat in pace) abrev. huzur içinde yatsın