resentment - Englisch Türkisch Sätze
Englisch Türkisch
resentment kızgınlık n.
  • She felt great resentment at spending such long hours at the office.
  • Ofiste bu kadar uzun saatler geçirdiği için büyük bir kızgınlık hissediyordu.
  • Uneven opening of the market between countries brings huge resentment.
  • Pazarın ülkeler arasında eşit olmayan bir şekilde açılması büyük bir kızgınlık yaratmaktadır.
  • The problems of the industry have built up a great degree of resentment.
  • Sektörün sorunları büyük ölçüde kızgınlık yaratmıştır.
Show More (7)
resentment kin n.
  • Do you feel resentment towards your parents?
  • Ebeveynlerine karşı kin hisseder misin?
Show More (-2)