resentment - English Turkish Sentences
English Turkish
resentment kızgınlık n.
  • The problems of the industry have built up a great degree of resentment.
  • Sektörün sorunları büyük ölçüde kızgınlık yaratmıştır.
  • Otherwise we will feed resentment and face the risk of more cliff-hanger referenda in the aspirant countries.
  • Aksi takdirde kızgınlığı besleyecek ve aday ülkelerde daha fazla uçurum referandumu riskiyle karşı karşıya kalacağız.
  • Uneven opening of the market between countries brings huge resentment.
  • Pazarın ülkeler arasında eşit olmayan bir şekilde açılması büyük bir kızgınlık yaratmaktadır.
Show More (6)
resentment kin n.
  • Do you feel resentment towards your parents?
  • Ebeveynlerine karşı kin hisseder misin?
Show More (-2)