1 |
rob |
soymak |
v. |
|
- In other words, we are robbing Peter to pay Paul!
- Başka bir deyişle Paul'a ödeme yapmak için Peter'ı soyuyoruz!
- Robbing a poor Peter to pay Paul is an inverse Robin Hood policy and is at best perverse.
- Paul'e ödeme yapmak için fakir Peter'i soymak ters bir Robin Hood politikasıdır ve en iyi ihtimalle sapkınlıktır.
- I also know that we cannot rob Peter to pay Paul.
- Paul'e ödeme yapmak için Peter'ı soyamayacağımızı da biliyorum.
- So you figured you'd eat our food and then rob us?
- Yani yemeğimizi yiyip sonra da bizi soymayı mı düşündünüz?
- So you figured you'd eat our food and then rob us?
- Yiyeceğimizi yiyip, sonra da bizi soymayı düşündün yani?
- So you figured you'd eat our food and then rob us?
- Yani yemeğimizi yiyip sonra bizi soymayı düşündün öyle mi?
- Trey said these fell out of your pocket when you robbed him.
- Trey, onu soyarken bunların senin cebinden düştüğünü söyledi.
- Two men wearing masks robbed the bank.
- Maskeler takan iki adam bankayı soydu.
- A mugger robbed him of all of his money.
- Bir soyguncu onun parasının hepsini soydu.
- Tom and Mary were planning on how to rob a bank.
- Tom ve Mary bir bankayı nasıl soyacaklarını planlıyorlardı.
- Layla was robbing banks.
- Layla banka soyuyordu.
- The police suspect that he robbed the bank.
- Polis onun bankayı soyduğundan şüpheleniyor.
- The young man robbed her of her bag.
- Genç adam onun çantasını soydu.
- Virgilius went to court, and demanded justice from the emperor against the men who had robbed him.
- Virgilius mahkemeye gitti ve imparatordan kendisini soyan adamlara karşı adalet talep etti.
- Did someone rob you?
- Birisi seni soydu mu?
- Dan robbed a gift shop and set fire to it.
- Dan bir hediyelik eşya dükkanını soydu ve onu ateşe verdi.
- They tried to rob me.
- Onlar beni soymaya çalıştı.
- A gang of three robbed the bank in broad daylight.
- Üç kişilik bir çete güpegündüz bankayı soydu.
- Sami robbed the movie theater where he worked.
- Sami çalıştığı sinemayı soydu.
- Two men wearing masks robbed the bank.
- Maske takan iki adam bankayı soydu.
- He was robbed of his money on the street.
- Caddede parasını soydular.
- The police suspect that he robbed the bank.
- Polis, bankayı onun soyduğundan şüpheleniyor.
- They robbed the man of all his belongings.
- Adamın bütün eşyalarını soydular.
- They robbed me blind.
- Beni soydular.
- Sami wanted to rob Layla.
- Sami, Layla'yı soymak istedi.
- Tom wasn't the first man Mary robbed.
- Mary'nin soyduğu ilk adam Tom değildi.
- She robbed me blind.
- O beni soydu.
- It was Tom's idea to rob the bank.
- Bankayı soymak Tom'un fikriydi.
- Tom and Mary were planning on how to rob a bank.
- Tom ve Mary bir bankanın nasıl soyulacağı üzerine planlama yapıyorlardı.
- He robbed the mail coach.
- O, posta arabasını soydu.
- Gangsters robbed a bank of thousands of dollars.
- Gangsterler bir bankayı binlerce dolar soydular.
- Robin Hood robbed the rich.
- Robin Hood zenginleri soyuyordu.
- Layla was robbing banks.
- Leyla banka soyuyordu.
- They robbed a stage coach for a fistful of dollars.
- Bir avuç dolusu dolar için bir posta arabasını soydular.
- Sami might be the one robbing Layla.
- Layla'yı soyan Sami olabilir.
- The gunmen robbed the travelers.
- Silahlı adamlar yolcuları soydular.
- Tom wasn't the first man Mary robbed.
- Tom Mary'nin soyduğu ilk adam değildi.
- We know Fadil wasn't the first man Layla robbed.
- Fadıl'ın Leyla'nın soyduğu ilk erkek olmadığını biliyoruz.
- Dan robbed a gift shop and set fire to it.
- Dan bir hediyelik eşya dükkanını soydu ve ateşe verdi.
- Did someone rob you?
- Birileri mi soydu seni?
- They tried to rob me.
- Beni soymaya çalıştılar.
- A drunk robbed me.
- Bir sarhoş beni soydu.
- He robbed me of my bag.
- O benim çantamı soydu.
- I didn't rob any bank.
- Ben banka falan soymadım.
- They robbed my orchard.
- Meyve bahçemi soydular.
- They robbed my orchard.
- Onlar meyve bahçemi soydular.
- They robbed the jewelry store during the night.
- Gece kuyumcuyu soydular.
- The gunmen robbed the travelers.
- Silahlı adamlar yolcuları soydu.
- He tried to rob my house.
- Evimi soymaya çalıştı.
- He robbed me blind.
- Beni soydu.
- The man confessed that he had robbed the old woman.
- Adam, yaşlı kadını soyduğunu itiraf etti.
- He robbed me of every penny I had.
- Sahip olduğum her kuruşumu soydu.
- The married men that Layla robbed were reluctant to report her because of the embarrassment.
- Leyla'nın soyduğu evli adamlar, utançlarından onu ihbar etmekten çekiniyorlardı.
- Layla has been robbing banks.
- Leyla bankaları soyuyor.
- Tom informed the police about John's plan to rob the bank.
- Tom, John'un bankayı soyma planı hakkında polise bilgi verdi.
- Tom informed the police about John's plan to rob the bank.
- Tom, John'un bankayı soyma planı hakkında polisi bilgilendirdi.
- If you must kill, kill an elephant and if you must rob, rob a treasury.
- Öldürmen gerekiyorsa bir fili öldür, soyman gerekiyorsa bir hazineyi soy.
- Tom robbed many other houses in the neighborhood.
- Tom mahalledeki diğer birçok evi soydu.
- Layla was an expert at robbing banks.
- Layla banka soyma konusunda uzmandı.
- He robbed an old lady.
- Yaşlı bir kadını soydu.
- They put a knife to my throat and robbed me.
- Boğazıma bir bıçak dayadılar ve beni soydular.
- He robbed the mail coach.
- Posta arabasını soydu.
- Layla robbed a substantial amount of money from the bank.
- Leyla bankadan önemli miktarda para soydu.
- Tom discussed with Mary a plan to rob the bank.
- Tom, Mary ile bankayı soyma planını tartıştı.
- A gang of three robbed the bank in broad daylight.
- Üç kişilik bir çete güpegündüz bankayı soydular.
- We know Fadil wasn't the first man Layla robbed.
- Layla'nın soyduğu ilk adamın Fadıl olmadığını biliyoruz.
- This is a good time to rob the bank.
- Banka soymak için iyi bir zaman.
- Layla has been robbing banks.
- Layla banka soyuyordu.
- They put a knife to my throat and robbed me.
- Boğazıma bıçak dayayıp beni soydular.
- The man confessed that he had robbed the old woman.
- Adam yaşlı kadını soyduğunu itiraf etti.
- Layla was an expert at robbing banks.
- Leyla banka soyma konusunda bir uzmandı.
- Robin Hood robbed the rich.
- Robin Hood zenginleri soydu.
- Dan is planning to rob a local bank.
- Dan yerel bir bankayı soymayı planlıyor.
- This is a good time to rob the bank.
- Bu, bankayı soymak için iyi bir zaman.
Show More (71)
|
2 |
rob |
çalmak |
v. |
|
- They do not fight each other, but they rob the civilian population of the little it has left.
- Birbirleriyle savaşmıyorlar ama sivil halkın elinde kalan azıcık şeyi de çalıyorlar.
- Layla robbed a substantial amount of money from the bank.
- Layla bankadan önemli miktarda para çaldı.
- The man robbed Susan of all her money.
- Adam, Susan'ın bütün parasını çaldı.
- She was robbed of her purse.
- Çantası çalındı.
- He was robbed of his money on the street.
- Sokakta parası çalındı.
- They were robbed of all their money.
- Bütün paraları çalındı.
- She was robbed of the handbag that she had bought last week.
- Geçen hafta satın aldığı el çantası çalındı.
- The man robbed the traveler of his money.
- Adam, yolcunun parasını çaldı.
- The man robbed him of all his money.
- Adam, onun bütün parasını çaldı.
- Tom robbed Mary of all her money.
- Tom, Mary'nin tüm parasını çaldı.
- The poor old woman was robbed of her money.
- Zavallı yaşlı kadının parası çalındı.
- She was robbed of her jewels last night.
- Dün gece mücevherleri çalındı.
- Layla robbed a substantial amount of money from the bank.
- Leyla bankadan önemli miktarda para çaldı.
- Tom robbed Mary of all her money.
- Tom Mary'nin tüm parasını çaldı.
- He robbed me of every cent I had.
- Sahip olduğum her kuruşu çaldı.
- I have been robbed of my cellphone twice.
- Cep telefonum iki kez çalındı.
- Gangsters robbed a bank of thousands of dollars.
- Haydutlar bir bankadan binlerce dolar çaldı.
- She was robbed of her money on her way home.
- Eve dönerken parası çalındı.
- She was robbed of her money on her way home.
- Eve giderken parası çalındı.
- She was robbed of her purse.
- Onun cüzdanını çaldılar.
- He was robbed of all his money.
- Bütün parası çalındı.
- He robbed me of every penny I had.
- Sahip olduğum her kuruşu benden çaldı.
- A mugger robbed him of all of his money.
- Bir soyguncu tüm parasını çaldı.
- I was robbed of my wallet by the man sitting next to me.
- Yanımda oturan adam tarafından cüzdanım çalındı.
- Tom robbed me of every penny I had.
- Tom sahip olduğum her kuruşu benden çaldı.
- On the street at night, Tom was threatened by an unfamiliar man with a knife and robbed of his money.
- Tom gece sokakta tanımadığı bir adam tarafından bıçakla tehdit edildi ve parası çalındı.
- Someone robbed Mary of her money.
- Biri Mary'nin parasını çalmış.
- Tom was threatened with a knife on the street at night by an unfamiliar man and robbed of his money.
- Tom gece sokakta tanımadığı bir adam tarafından bıçakla tehdit edildi ve parası çalındı.
- The man robbed me of my purse.
- Adam çantamı çaldı.
- Someone robbed Mary of her money.
- Birisi Mary'nin parasını çaldı.
- They robbed the man of all his belongings.
- Adamın tüm eşyalarını çaldılar.
Show More (28)
|
3 |
rob |
almak |
v. |
|
- I beg you not to rob these people of their last hope.
- Bu insanların son umutlarını ellerinden almamanız için size yalvarıyorum.
- I beg you not to rob these people of their last hope.
- Bu insanların son umutlarını da ellerinden almamanız için size yalvarıyorum.
Show More (-1)
|
4 |
rob |
insan soymak |
v. |
|
- The banks rob people, and people rob the banks.
- Bankalar insanları soyuyor ve insanlar bankaları soyuyor.
- The banks rob people, and people rob the banks.
- Bankalar insanları soyar, insanlar da bankaları.
Show More (-1)
|
5 |
rob |
yoksun bırakmak |
v. |
|
- This law will rob us of our basic rights.
- Bu kanun bizi temel haklarımızdan yoksun bırakacaktır.
Show More (-2)
|
6 |
rob |
(rakibi bir hakkından) mahrum etmek |
v. |
|
- This law will rob us of our basic rights.
- Bu yasa bizi temel haklarımızdan mahrum edecek.
Show More (-2)
|